ÖZET: Günümüz sosyal ve ekonomik koşulları, çevresel etkenler ve imar planlarıyla öngörülen yapıl... more ÖZET: Günümüz sosyal ve ekonomik koşulları, çevresel etkenler ve imar planlarıyla öngörülen yapılaşma kuralları gereği, özellikle şehirlerde apartman ve site biçiminde toplu yerleşim yerlerinde yaşamak bir tercih değil, bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu toplu yerleşim yerlerinde ikamet edenlerin, toplu yaşamanın getirdiği birtakım yükümlülükleri bulunduğu gibi; söz konusu toplu yerleşimlerin yöneticilerinin de muhtelif yükümlülükleri bulunmaktadır. Yöneticilerin görevlerine ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemelere esas olarak Kat Mülkiyeti Kanununda yer verilmiştir. Kat Mülkiyeti Kanununda yer alan yönetici yükümlülüklerinden birisi de yöneticinin isim ve adres bilgilerini ana gayrimenkulün girişine, herkesin rahatlıkla görebileceği biçimde asma yükümlülüğüdür. Kanun koyucu, bahse konu bilgileri asmama davranışını kabahat olarak düzenlemiş ve norma aykırı davranışı para cezası yaptırımına tabi tutmuştur. Ancak uygulamada bu kabahatin nasıl yaptırıma tabi tutulacağı ve yaptırıma karşı hangi hukuki yollara başvurulacağı konusunda tartışmalar yaşanabilmektedir. Bu çalışmada, yöneticinin bilgi asma yükümlülüğü, yükümlülüğe uymamanın sonuçları, norma aykırı hareketin ve yaptırımın niteliği, cezayı kimin vereceği, para cezasına karşı yasal yollara müracaatın mümkün olup olmadığı hususları konunun tarihi seyriyle birlikte incelenmeye çalışılmıştır.
ABSTRACT: Due to today’s social and economic situations, environmental impacts and construction rules necessary condition of an zoning plans, living in mass settlements in the form of apartments and sites, especially in cities, is not a choice but a compulsory. Those who live in these collective settlements have certain compulsory that come with collective living. Also managers of mass settlements also have various compulsory. Regulations regarding the duties and responsibilities of apartment superintendent are mainly included in the Condominium Act. One of the apartment superintendent’s compulsory in the Condominium Act is the obligation to hang the apartment superintendent’s name and address (contact) information at the entrance of the real estate main gate in a way that everyone can easily see. The lawmaker has regulated the behavior of not posting the information in question as a misdemeanor and subjected the behavior against the norm to a fine. However, in implementation, it is controversial how this misdemeanor will be sanctioned and which legal remedies can be applied against the sanction. In this study; we tried to examine the building superintendent’s imperative to disclose information, the consequences of not complying with the compulsory, the nature of the breach of the law and the sanction, who will impose the fine and whether it is possible to take legal action against the fine, together with the historical course of the issue.
*This book is published under a CC BY license, which means that you can copy, redistribute, remix... more *This book is published under a CC BY license, which means that you can copy, redistribute, remix, transform, and build upon the content for any purpose, even commercially, as long as you give appropriate credit, provide a link to the license, indicate if changes were made, and do not impose additional terms or conditions on others that prohibit them from exercising the rights granted by that license, including any effective technological measures.
Takdim yazısından…
"Yerindelik" hukuken bir muammadır; herkesçe bilinen, ama çözümü meçhul bir b... more Takdim yazısından…
"Yerindelik" hukuken bir muammadır; herkesçe bilinen, ama çözümü meçhul bir bilmece: İdarenin her türlü işini isnat ve istinat ettiği, hep saygı gösterilmemesinden şikâyetçi olduğu; yargı mercilerinin de bir türlü yerli yerine oturtamadığı, ele avuca gelmeyen, dokundukça büyüyen, değindikçe belirsizleşen, çetin ve baş edilmesi güç bir problematik.
Bakarsanız, “yerindelik” münhasıran idarenin faaliyetlerinin yeri, zamanı, şekli, usulü ve araçlarının seçimi hususundaki yetkinin dokunulmazlığından ibaret basit bir mesele... Hatta tanımının içeriği, takdir yetkisinin son hadde vardığı mahfuz çekirdeğe kadar indirgenebilir.
Oysaki “yerindelik” bilmecesini değil çözmek, başlı başına bu düğümü ele alıp kurcalamak bile cesaret ve alkış ister. İşte bu çalışmada Dr. Selman ÖZDEMİR bırakın bu gayya kuyusunun etrafından dolanmayı, meselenin tam ortasına dalmış, tatbikattan gelen bir bilim adamı olarak konuyu -ek yerleri de dâhil- kuyumcu titizliğiyle ince ince işlemiş, eserinde ilmek ilmek dokumuştur.
Yapı ruhsatının düzenlendiği tarihten itibaren belli bir süre içerisinde yapıya başlanması gerekm... more Yapı ruhsatının düzenlendiği tarihten itibaren belli bir süre içerisinde yapıya başlanması gerekmektedir. İmar Kanunu’nda belirtilen süre içerisinde yapıya başlanmaması durumunda, verilen yapı ruhsatı kendiliğinden hükümsüz hale gelmektedir. Bu durum ise inşaata başlanamaması, yapı ruhsatı alınmasına kadar geçen süreçte yapılan alışmaların ziyan olması, hattâ bu süreçte bir de imar planı değişikliği meydana gelmişse o parsele herhangi bir yapı yapılamaması durumları ile karşılaşılması sonuçlarını ortaya çıkarabilmektedir. Yapı ruhsatının hükümsüz hale gelmemesi için yapıya başlanmış olunması gerekmektedir. Ancak ne yapılırsa yapıya başlanmış olunacağı sorusunun cevabının uygulamada tartışmalı olduğu gözlenmektedir. Bu çalışma ile “yapıya başlama” konusu, yapı denetimi bakımından ve yapı ruhsatı bakımından ayrı ayrı ele alınmaya çalışılmıştır. Böylelikle yapı ruhsatının hükümsüz sayılmaması için, yapıya başlamış sayılmanın ne şekilde gerçekleştiğinin açıklığa kavuşturulması amaçlanmıştır.
(It is necessary to start the construction within a certain period of time from the date the building license is issued. If the construction is not started within the period specified in the Zoning (Construction) Code, the given construction permit automatically becomes invalid. This situation can lead to the consequences of not starting the construction, wasting the practices made in the process until the building permit is obtained, and if there is a zoning plan change in this process, thus no building can be built on that parcel. In order for the building permit not to become invalid, it is necessary to start the construction. However, when the construction started is controversial in practice. In this study, the subject of starting the construction has been handled separately in terms of building inspection and building permit. Thus, the moment of realization of the construction being deemed to have started has been determined in order that the construction permit is not deemed invalid.)
ÖZET
Şehirlerdeki nüfus artışı, şehirlerde sadece kişi yoğunluğunu artırmamıştır. Kişi yoğunluğu... more ÖZET Şehirlerdeki nüfus artışı, şehirlerde sadece kişi yoğunluğunu artırmamıştır. Kişi yoğunluğu ile birlikte yapı yoğunluğunda da bir artış olmuştur. Ayrıca hem kişi yoğunluğundaki artış hem de yapı yoğunluğundaki artış, süregelen toplu taşımanın ve ulaşım altyapısının yetersiz hale gelmesine sebep olurken, insanlar yetersiz ulaşım alt yapısı ve imkânları karşısında özel araç kullanımına yönelmişlerdir. Özel araç sayısındaki artış ise hem trafik yoğunluğunu artırmış, hem de duran araçların park yeri sorununu ortaya çıkarmıştır. Mevzuat koyucu sorunu otoparkla ilgili kurallar koymakla çözmeye çalışmıştır. Mevzuat, otopark ihtiyacının önce yapı düzeyinde çözülmesini, sonra parsel düzeyinde çözülmesini, sonra da yerleşme düzeyinde çözülmesini öngörmüştür. Otopark sorunu yapı ve parsel düzeyinde çözülemez ise, yapı sahiplerinden otopark bedeli adı altında bir pay almak sureti ile otopark sorununun yerleşme düzeyinde çözülmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada, otopark bedelinin ne olduğu, bu bedelin nasıl, kimlerden, ne şekilde tahsil edileceği ve tahsil zamanaşımı konusu incelenmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Otopark Yönetmeliği, Otopark bedeli, Kamu alacağı, Kamu zararı, Tahsil zamanaşımı.
ABSTRACT Population growth in cities, not only did people increase their density in cities; but also building density increased. Increase in person density, caused ongoing public transport and transportation infrastructure to become insufficient, that is why people tend to use private car in the face of inadequate transportation infrastructure. Increase in the number of private cars, both increased traffic density and raised parking problem for vehicles that stopped rather than moving. Legislative tried to solve the problem by setting rules about parking. The parking need is solved at the building level before, then parcel level solved, then foreseen resolved at the settlement level by the legislation. If the parking problem is not solved at the building level and parcel level, it is aimed to solve the parking problem at the settlement level by taking a share from the building owners under the name of the parking fee. In this study, the subject of how, from who and in what way the parking fee will be charged and collection prescription s tried to examined.
Keywords: Parking Regulation, Carpark remuneration, Public receivable, Public financial harm, Collection prescription.
Öz
Kamu idarelerinin hareket araçlarının başında idarî işlemler gelmektedir. Bu idarî işlemler tu... more Öz Kamu idarelerinin hareket araçlarının başında idarî işlemler gelmektedir. Bu idarî işlemler tutanak, emir, karar, imar planı, ruhsat gibi farklı şekillerde hukuk âleminde görünmektedirler. Söz konusu idarî işlemlerin değiştirilmesi, kaldırılması ya da geri alınması biçiminde yürürlüklerinin sona erdirilmesi gündeme gelebilmektedir. İdarî işlemin yürürlüğünün sona erdirilmesinden etkilenenlerin, sona erdirme işlemine karşı açtıkları davalarda, genellikle bir adet Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararına dayanılarak kararlar verilebilmektedir. Hâlbuki konuya ilişkin bir adet değil, birden fazla sayıda içtihadı birleştirme kurulu kararı bulunmaktadır. Bu çalışmada, idarî işlemin yürürlüğünü sona erdirme ile ilgili içtihadı birleştirme kurulu kararları, bu kararların bağlayıcılığı ve davalarda kullanımı incelenmeye çalışılmıştır.
A REVIEW FOR IN CONTEXT OF THE JUDICIARY’S APPROACH THE REVOCATION OF ADMINISTRATIVE ACTION WITHIN THE FRAMEWORK OF DECISIONS OF THE-BOARD OF UNIFICATION OF CASE LAWS Abstract The main means of action of public administrations are administrative procedures. These administrative actions appear in the legal world in different ways such as minutes, orders, ordinance, zooning plans, licence etc. Termination of their effectiveness in the form of amendment, abolition or withdrawal of such administrative proceedings may be considered. Verdicts can be made on the basis of a Council of State Council jurisprudence consolidation verdict, in cases opened by those affected by the termination of administrative proceedings against the termination process. However, there is not one, but more than one jurisprudence consolidation verdict. In this study, it is tried to examine the verdicts of the jurisprudence consolidation to termination of the administrative process and the binding and use of these verdicts. Keywords Jurisprudence, Jurisprudence Consolidation Verdict, Revocation, Administrative Action, Administrative Jurisdiction.
Öz
Geçmişten günümüze meydanlar farklı fonksiyonlar îfa etmişlerdir. Bu fonksiyonların bir kısmı ... more Öz Geçmişten günümüze meydanlar farklı fonksiyonlar îfa etmişlerdir. Bu fonksiyonların bir kısmı zaman içerisinde değişime uğramış, bir kısmı ortadan kalkmış, meydanlara bir kısım yeni fonksiyonlar ilâve edilmiştir. Ayrıca meydanlar vasıtası ile yöneticilerin, halka bazı mesajlar vermeyi hedefledikleri durumlarla da karşılaşılmıştır. Bu kapsamda, Tanzimat Dönemi’nden başlayarak, Cumhuriyet Devri’nde somutlaşmaya başlayan meydanlar vasıtası ile toplumu şekillendirme süreci; mekânsal plânlama disiplini bakış açısı ile birlikte çalışmada incelenmiştir. Bu inceleme Konya Anıt Meydanı özelinde yapılmıştır. Konya Anıt Meydanı’nın tarihi niteliği, içerisinde tescilli eserlerin bulunması durumu ile meydan plânlama ilkeleri göz önünde bulundurularak; Konya Anıt Meydanı’nın nasıl şekillendiği, artık bir meydan niteliğinin olup olmadığı, meydanı özgün niteliğine dönüştürmenin mümkün olup olmadığı hususları değerlendirilmiştir. Ayrıca kültür varlığı olma yönü ile Konya Anıt Meydanı ele alınarak, koruma mevzuatı yönüyle meydan plânlamasında yapılması gerekenlerin neler olduğu tartışılmıştır.
City Squares From Republic Period To Present In The Context Of Spatial Planning And Conservation Of Cultural Heritages: An Examination On Konya Monument Square
Abstract From the past to the present, the squares have performed different functions. Some of these functions have changed over time, have disappeared. Also some new functions have been added to the squares. In addition, the administrators gave some messages to the public through the squares. In the study, it was examined spatial planning discipline has been studied together with its perspective, starting from the Tanzimat (Reorganization and Reform) Period, the process of shaping society in the Republic Period. This examination was made for Konya Monument Square. Considering the availability of ancient artifacts in the square and the square planning principles, historical nature of Konya Monument Square, how Konya Monument Square was shaped, Konya Monument Square preserves its characteristic of a square and whether it is possible to transform the square into its genuine identity has been evaluated. It was also discussed that how to plan in terms of ancient artifacts conservation the Konya Monument Square with the aspect of being a cultural heritage. Keywords: Cultural Heritage, Square, Konya Monument Square, Square Planning, Urban Squares.
Öz
Bir yer yönünden mahallî idare olan belediyeler, kanun koyucunun verdiği yetkiye istinaden se... more Öz Bir yer yönünden mahallî idare olan belediyeler, kanun koyucunun verdiği yetkiye istinaden sermaye şirketleri kurabilmekte veya kurulmuş sermaye şirketlerine iştirak edebilmektedirler. Bunun neticesinde belediyeler, sermaye şirketlerinin paydaşı haline gelebilmektedirler. Belediyeler kanun gereği, kendi görev alanları ve hizmet alanları ile ilgili şirketler kurabilmekte; kendi görev alanları ve hizmet alanları ile ilgili olan şirketlere iştirak edebilmektedirler. Bu durumun doğal bir sonucu olarak, söz konusu şirketlerin faaliyet alanı, belediyelerin görevleri ile ilgili alanlar olmaktadır. Ancak bu şirketler, belediyeden ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyetlerini yürütmektedirler. Bu şirketler faaliyetlerini yürütürken ihtiyaç duydukları malları ve hizmetleri, kural olarak ihale mevzuatına tabi olmaksızın satın almaktadırlar. Ancak kanun koyucu, ihaleden yasaklama konusu bakımından bu şirketleri, ihale mevzuatına tabi tutmuştur. Yargı uygulaması ile idarî uygulama arasında ise, bu şirketler bakımından ihaleden yasaklama kararını kimin vereceği konusunda farklılıklar bulunmaktadır. Bu çalışmada, bu şirketler bakımından ihaleden yasaklama kararını hangi merciinin vereceği konusu incelenmeye çalışılmış; bu inceleme neticesinde idarî uygulamanın mevzuata uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Abstract Municipalities are local administration in terms of location. Municipalities can establish stock (capital) company or to municipalities can participate in established capital companies. As a result, municipalities can become shareholders of capital (stock) companies. As per the law, municipalities can establish companies related to their fields of task and service areas. Also municipalities can participate in companies that are related to their fields of task and service areas. As a natural consequence of this situation, the fields of activity of companies are areas related to the duties of municipalities. However, these companies carry out their activities by having a legal entity separate from the municipality. These companies purchase the goods and services they need while conducting their activities, as a rule, without being subject to the tender legislation. But the legislative, in terms of prohibition from tenders, these companies have been issue to tender legislation. Between judicial practice and administrative practice, there are differences in terms of who will decide to ban the tender from these companies. In this study, the subject of which authority will decide to ban the tender from these companies will be examined; as a result of this review, it was concluded that the administrative practice is in compliance with the legislation.
ÖZ
İmar kolluğu kapsamında yapı denetimi işi ülkemizde mahallî düzeyde yürütülmektedir. Bu kapsam... more ÖZ İmar kolluğu kapsamında yapı denetimi işi ülkemizde mahallî düzeyde yürütülmektedir. Bu kapsamda yapı denetimi ile esas olarak görevli olan idarelerin, belediyeler ve il özel idareleri olduğu görülmektedir. Ancak yapı denetimi konusunda belediyeler ve il özel idareleri bazı özel hukuk kişilerinden de teknik destek almaktadırlar. Yapı denetimi konusunda kamu idarelerine teknik destek veren özel kişilerin başında ise yapı denetim kuruluşları ile fennî mesuller gelmektedir. Bazı hallerde il özel idaresi yahut belediye encümeni tarafından, yapı denetim firmalarına İmar Kanunu kapsamında para cezası verilmektedir. Yapı denetim firmalarına verilen bu cezalar dava konusu edilebilmektedir. Bu cezalara ilişkin davalarda, yargının önce bu firmalara imar Kanununa göre ceza verilemeyeceği görüşünü benimsediği görülmüştür. Daha sonra yargının, bu görüşten dönmeye başladığı anlaşılmıştır. Bu çalışmada yargının konuya ilişkin kararları tahlil edilecek; yapı denetim firmasına İmar Kanununa göre idarî para cezası verilip verilemeyeceği konusu incelenecektir.
ABSTRACT In law enforcement in our country building inspection work is done at local level. In this context, administrations charged with building inspection are municipalities and special provincial administrations. However, municipalities and special provincial administrations also receive technical support from some private persons on building inspections. Construction supervisors and technical officers are among the primary technical supporters to public administrations in the field of building supervision. In some cases, fines are issued by the special provincial administration council or the municipal council to the building inspection companies under the Zoning Code. These fines imposed on building inspection firms should be the subject of litigation. In cases related to these penalties it has been observed that the judiciary first adopted the view that these companies cannot be punished according to the zoning law. Later, it was understood that the judiciary started to turn from this view. In this study, these verdicts of the judiciary analyzed; the issue of whether an administrative fine can be imposed on the building inspection company according to the Zoning Law has been examined.
ÖZ
Son yıllarda ülkemizde pek çok alanda “af ” niteliğinde muhtelif düzenlemelere yer verilmiştir... more ÖZ Son yıllarda ülkemizde pek çok alanda “af ” niteliğinde muhtelif düzenlemelere yer verilmiştir. 6360 sayılı Kanun ile köyden mahalleye dönüşen yerleşim yerlerindeki yapılar hakkında da, bu Kanun’la af niteliğinde bir düzenleme getirilmiştir. Ancak bu af niteliğindeki düzenlemenin gerek kamuoyunda gerekse ilgili çevrelerde tartışılmadığı gözlenmiştir. Uygulamada ise, hem bu alanlarda yapısı bulunan kişilerin, hem idarî uygulayıcıların, hem de mahkemelerin af niteliğindeki bu düzenlemenin “af şartlarını” yeterince incelemedikleri anlaşılmaktadır. Nitekim “bilerek veya bilmeyerek” bu aftan faydalanmak için kanun koyucu pek çok şart koymuştur. Ancak uygulayıcıların bu şartların genellikle üçünü göz önüne alarak işlemler tesis ettikleri; yargının da genellikle bu üç şart üzerinden kararlar verdiği görülmektedir. Bu çalışmada; 6360 sayılı Kanun’la getirilen “ruhsatlandırılmış sayılma” müessesesinin şartları incelenmeye çalışılmıştır.
ABSTRACT In recent years, various arrangements have been made in the form of amnesty for many areas of our country. In statutory regulation, with the Code No. 6360, an amnesty arrangement about the structures in the settlements that have been transformed from the village to the neighborhood has been regulated. However, it was observed that this arrangement was not discussed in the public or relevant areas. In practice, it is understood that the persons who have structures in these areas, as well as the administrative authorities and the courts, have not examined the amnesty conditions adequately. As a matter of the fact, the lawmaker has made many conditions to benefit from this amnesty by intentionally or unintentionally. However, it is observed that the practitioners take into account three of these conditions, and the judiciary verdict while considering these three conditions. This study examines the conditions of the make legitimacy of the buildings concept which is regulated by Code No. 6360.
ÖZ
İdare hukuku ve idarî yargı ile ilgilenenlerin sıklıkla duyduğu kavramlardan birisi “idarî ist... more ÖZ İdare hukuku ve idarî yargı ile ilgilenenlerin sıklıkla duyduğu kavramlardan birisi “idarî istikrar” kavramıdır. Bu kavram sık kullanılmakla birlikte, kavramın kullanılmasında yeterince özenli davranılmadığı gözlenmektedir. Kavram, kendisi ile ilgili olmayan pek çok anlamda kullanıldığı gibi, ayrıca kavramın uygulandığı uyuşmazlık konularında da özenli olunmadığı dikkati çekmektedir. Bu çalışmada, hukuk güvenliği ve hukukî istikrardan farklı yönleri ortaya konularak, idarî istikrar kavramının nerede ve nasıl kullanılması gerektiği hususu ele alınmaya çalışılacaktır.
AN EVALUATION ABOUT USING OF THE ADMINISTRATIVE STABILITY CONCEPT ABSTRACT “Administrative stability” is a concept which is known by those who interested highly in administrative law and administrative jurisdiction. Although its frequency of usage, it is observed that the concept hasn’t been treated conscientiously. As the concept is used in many areas not related to itself, it is nothworthy that the disputes which the concept is applied also hasn’t been treated decently. In this study, the different aspects of administrative stability from legal stability and legal certainty will be introduced as well as where and how should the concept of administrative stability be used will be discussed.
İdare hukuku bakımından kazanılmış hak konusunun daha çok yargının vermiş olduğu kararlar üzerinden değerlendirilme eğiliminde olunduğu gözlemlenmektedir. Ancak yargının vermiş olduğu kararlarda ise, kazanılmış hak kavramı ile pek de ilgisi olmayan durumların dahi, kazanılmış hak kapsamına alınabildiği, dolayısıyla yargı kararları aracılığı ile de kavramın somut olarak ortaya konulmasının mümkün olmadığı gözlenmektedir. Ayrıca yargının kazanılmış hakka dair verdiği kararın, en azından o karara konu olay bakımından hüküm ifade etmekle birlikte, diğer olaylar bakımından aynı yorumun yapılması halinde çıkmaza girilebildiği durumlara da rastlanılabilmektedir.
İmar hukuku gibi, eşya hukuku kurallarının ve terimlerinin etki ettiği bir alanda ise, kazanılmış hak konusunun daha da karmaşıklaştığı görülmektedir. Zirâ “mülkiyet hakkı” kavramının etki ettiği imar hukuku alanında uygulayıcıların/yorumcuların kazanılmış hak kavramına mülkiyet hakkının etkisinde kalarak yaklaşabildikleri gözlenmektedir. Dolayısıyla uygulamada farklı farklı kazanılmış hak durumları ile karşılaşılabilmektedir.
Bu durum ise, kazanılmış hakkın ne olduğunun “efradına câmî, ağyarına mânî” şekilde incelenmesini; neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğunun ortaya konulmasını gerekli kılmaktadır.
Bu maksatla genelde idare hukukunda özelde ise imar hukukunda kazanılmış hakkın var olup olmadığı, kazanılmış hak mevcut ise neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğu; kezâ imar idare hukukunda kazanılmış hak mevcut ise bu hakkın mahiyetinin, niteliğinin, fonksiyonlarının ve sonuçlarının ne şekilde tezâhür ettiği; kazanılmış hak mevcut değil ise, bu hâlde ne tür durumların ortaya çıktığı hususları çalışmada tahlil edilmeye gayret edilmiştir.
Memleketimizde; İl Özel İdaresi, Belediye ve Köy olmak üzere üç ana tür yer yönünden "mahallî ida... more Memleketimizde; İl Özel İdaresi, Belediye ve Köy olmak üzere üç ana tür yer yönünden "mahallî idare" bulunmaktadır 1 . Bu mahallî idareler arasında yer alan köy idaresinin başı olan kişinin sıfatına kanun koyucu "muhtar" ismini vermiştir 2 . Dolayısıyla, köy idaresinin başı olan kişinin görev unvanı "muhtar"dır.
ÖZET: Günümüz sosyal ve ekonomik koşulları, çevresel etkenler ve imar planlarıyla öngörülen yapıl... more ÖZET: Günümüz sosyal ve ekonomik koşulları, çevresel etkenler ve imar planlarıyla öngörülen yapılaşma kuralları gereği, özellikle şehirlerde apartman ve site biçiminde toplu yerleşim yerlerinde yaşamak bir tercih değil, bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu toplu yerleşim yerlerinde ikamet edenlerin, toplu yaşamanın getirdiği birtakım yükümlülükleri bulunduğu gibi; söz konusu toplu yerleşimlerin yöneticilerinin de muhtelif yükümlülükleri bulunmaktadır. Yöneticilerin görevlerine ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemelere esas olarak Kat Mülkiyeti Kanununda yer verilmiştir. Kat Mülkiyeti Kanununda yer alan yönetici yükümlülüklerinden birisi de yöneticinin isim ve adres bilgilerini ana gayrimenkulün girişine, herkesin rahatlıkla görebileceği biçimde asma yükümlülüğüdür. Kanun koyucu, bahse konu bilgileri asmama davranışını kabahat olarak düzenlemiş ve norma aykırı davranışı para cezası yaptırımına tabi tutmuştur. Ancak uygulamada bu kabahatin nasıl yaptırıma tabi tutulacağı ve yaptırıma karşı hangi hukuki yollara başvurulacağı konusunda tartışmalar yaşanabilmektedir. Bu çalışmada, yöneticinin bilgi asma yükümlülüğü, yükümlülüğe uymamanın sonuçları, norma aykırı hareketin ve yaptırımın niteliği, cezayı kimin vereceği, para cezasına karşı yasal yollara müracaatın mümkün olup olmadığı hususları konunun tarihi seyriyle birlikte incelenmeye çalışılmıştır.
ABSTRACT: Due to today’s social and economic situations, environmental impacts and construction rules necessary condition of an zoning plans, living in mass settlements in the form of apartments and sites, especially in cities, is not a choice but a compulsory. Those who live in these collective settlements have certain compulsory that come with collective living. Also managers of mass settlements also have various compulsory. Regulations regarding the duties and responsibilities of apartment superintendent are mainly included in the Condominium Act. One of the apartment superintendent’s compulsory in the Condominium Act is the obligation to hang the apartment superintendent’s name and address (contact) information at the entrance of the real estate main gate in a way that everyone can easily see. The lawmaker has regulated the behavior of not posting the information in question as a misdemeanor and subjected the behavior against the norm to a fine. However, in implementation, it is controversial how this misdemeanor will be sanctioned and which legal remedies can be applied against the sanction. In this study; we tried to examine the building superintendent’s imperative to disclose information, the consequences of not complying with the compulsory, the nature of the breach of the law and the sanction, who will impose the fine and whether it is possible to take legal action against the fine, together with the historical course of the issue.
*This book is published under a CC BY license, which means that you can copy, redistribute, remix... more *This book is published under a CC BY license, which means that you can copy, redistribute, remix, transform, and build upon the content for any purpose, even commercially, as long as you give appropriate credit, provide a link to the license, indicate if changes were made, and do not impose additional terms or conditions on others that prohibit them from exercising the rights granted by that license, including any effective technological measures.
Takdim yazısından…
"Yerindelik" hukuken bir muammadır; herkesçe bilinen, ama çözümü meçhul bir b... more Takdim yazısından…
"Yerindelik" hukuken bir muammadır; herkesçe bilinen, ama çözümü meçhul bir bilmece: İdarenin her türlü işini isnat ve istinat ettiği, hep saygı gösterilmemesinden şikâyetçi olduğu; yargı mercilerinin de bir türlü yerli yerine oturtamadığı, ele avuca gelmeyen, dokundukça büyüyen, değindikçe belirsizleşen, çetin ve baş edilmesi güç bir problematik.
Bakarsanız, “yerindelik” münhasıran idarenin faaliyetlerinin yeri, zamanı, şekli, usulü ve araçlarının seçimi hususundaki yetkinin dokunulmazlığından ibaret basit bir mesele... Hatta tanımının içeriği, takdir yetkisinin son hadde vardığı mahfuz çekirdeğe kadar indirgenebilir.
Oysaki “yerindelik” bilmecesini değil çözmek, başlı başına bu düğümü ele alıp kurcalamak bile cesaret ve alkış ister. İşte bu çalışmada Dr. Selman ÖZDEMİR bırakın bu gayya kuyusunun etrafından dolanmayı, meselenin tam ortasına dalmış, tatbikattan gelen bir bilim adamı olarak konuyu -ek yerleri de dâhil- kuyumcu titizliğiyle ince ince işlemiş, eserinde ilmek ilmek dokumuştur.
Yapı ruhsatının düzenlendiği tarihten itibaren belli bir süre içerisinde yapıya başlanması gerekm... more Yapı ruhsatının düzenlendiği tarihten itibaren belli bir süre içerisinde yapıya başlanması gerekmektedir. İmar Kanunu’nda belirtilen süre içerisinde yapıya başlanmaması durumunda, verilen yapı ruhsatı kendiliğinden hükümsüz hale gelmektedir. Bu durum ise inşaata başlanamaması, yapı ruhsatı alınmasına kadar geçen süreçte yapılan alışmaların ziyan olması, hattâ bu süreçte bir de imar planı değişikliği meydana gelmişse o parsele herhangi bir yapı yapılamaması durumları ile karşılaşılması sonuçlarını ortaya çıkarabilmektedir. Yapı ruhsatının hükümsüz hale gelmemesi için yapıya başlanmış olunması gerekmektedir. Ancak ne yapılırsa yapıya başlanmış olunacağı sorusunun cevabının uygulamada tartışmalı olduğu gözlenmektedir. Bu çalışma ile “yapıya başlama” konusu, yapı denetimi bakımından ve yapı ruhsatı bakımından ayrı ayrı ele alınmaya çalışılmıştır. Böylelikle yapı ruhsatının hükümsüz sayılmaması için, yapıya başlamış sayılmanın ne şekilde gerçekleştiğinin açıklığa kavuşturulması amaçlanmıştır.
(It is necessary to start the construction within a certain period of time from the date the building license is issued. If the construction is not started within the period specified in the Zoning (Construction) Code, the given construction permit automatically becomes invalid. This situation can lead to the consequences of not starting the construction, wasting the practices made in the process until the building permit is obtained, and if there is a zoning plan change in this process, thus no building can be built on that parcel. In order for the building permit not to become invalid, it is necessary to start the construction. However, when the construction started is controversial in practice. In this study, the subject of starting the construction has been handled separately in terms of building inspection and building permit. Thus, the moment of realization of the construction being deemed to have started has been determined in order that the construction permit is not deemed invalid.)
ÖZET
Şehirlerdeki nüfus artışı, şehirlerde sadece kişi yoğunluğunu artırmamıştır. Kişi yoğunluğu... more ÖZET Şehirlerdeki nüfus artışı, şehirlerde sadece kişi yoğunluğunu artırmamıştır. Kişi yoğunluğu ile birlikte yapı yoğunluğunda da bir artış olmuştur. Ayrıca hem kişi yoğunluğundaki artış hem de yapı yoğunluğundaki artış, süregelen toplu taşımanın ve ulaşım altyapısının yetersiz hale gelmesine sebep olurken, insanlar yetersiz ulaşım alt yapısı ve imkânları karşısında özel araç kullanımına yönelmişlerdir. Özel araç sayısındaki artış ise hem trafik yoğunluğunu artırmış, hem de duran araçların park yeri sorununu ortaya çıkarmıştır. Mevzuat koyucu sorunu otoparkla ilgili kurallar koymakla çözmeye çalışmıştır. Mevzuat, otopark ihtiyacının önce yapı düzeyinde çözülmesini, sonra parsel düzeyinde çözülmesini, sonra da yerleşme düzeyinde çözülmesini öngörmüştür. Otopark sorunu yapı ve parsel düzeyinde çözülemez ise, yapı sahiplerinden otopark bedeli adı altında bir pay almak sureti ile otopark sorununun yerleşme düzeyinde çözülmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada, otopark bedelinin ne olduğu, bu bedelin nasıl, kimlerden, ne şekilde tahsil edileceği ve tahsil zamanaşımı konusu incelenmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Otopark Yönetmeliği, Otopark bedeli, Kamu alacağı, Kamu zararı, Tahsil zamanaşımı.
ABSTRACT Population growth in cities, not only did people increase their density in cities; but also building density increased. Increase in person density, caused ongoing public transport and transportation infrastructure to become insufficient, that is why people tend to use private car in the face of inadequate transportation infrastructure. Increase in the number of private cars, both increased traffic density and raised parking problem for vehicles that stopped rather than moving. Legislative tried to solve the problem by setting rules about parking. The parking need is solved at the building level before, then parcel level solved, then foreseen resolved at the settlement level by the legislation. If the parking problem is not solved at the building level and parcel level, it is aimed to solve the parking problem at the settlement level by taking a share from the building owners under the name of the parking fee. In this study, the subject of how, from who and in what way the parking fee will be charged and collection prescription s tried to examined.
Keywords: Parking Regulation, Carpark remuneration, Public receivable, Public financial harm, Collection prescription.
Öz
Kamu idarelerinin hareket araçlarının başında idarî işlemler gelmektedir. Bu idarî işlemler tu... more Öz Kamu idarelerinin hareket araçlarının başında idarî işlemler gelmektedir. Bu idarî işlemler tutanak, emir, karar, imar planı, ruhsat gibi farklı şekillerde hukuk âleminde görünmektedirler. Söz konusu idarî işlemlerin değiştirilmesi, kaldırılması ya da geri alınması biçiminde yürürlüklerinin sona erdirilmesi gündeme gelebilmektedir. İdarî işlemin yürürlüğünün sona erdirilmesinden etkilenenlerin, sona erdirme işlemine karşı açtıkları davalarda, genellikle bir adet Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararına dayanılarak kararlar verilebilmektedir. Hâlbuki konuya ilişkin bir adet değil, birden fazla sayıda içtihadı birleştirme kurulu kararı bulunmaktadır. Bu çalışmada, idarî işlemin yürürlüğünü sona erdirme ile ilgili içtihadı birleştirme kurulu kararları, bu kararların bağlayıcılığı ve davalarda kullanımı incelenmeye çalışılmıştır.
A REVIEW FOR IN CONTEXT OF THE JUDICIARY’S APPROACH THE REVOCATION OF ADMINISTRATIVE ACTION WITHIN THE FRAMEWORK OF DECISIONS OF THE-BOARD OF UNIFICATION OF CASE LAWS Abstract The main means of action of public administrations are administrative procedures. These administrative actions appear in the legal world in different ways such as minutes, orders, ordinance, zooning plans, licence etc. Termination of their effectiveness in the form of amendment, abolition or withdrawal of such administrative proceedings may be considered. Verdicts can be made on the basis of a Council of State Council jurisprudence consolidation verdict, in cases opened by those affected by the termination of administrative proceedings against the termination process. However, there is not one, but more than one jurisprudence consolidation verdict. In this study, it is tried to examine the verdicts of the jurisprudence consolidation to termination of the administrative process and the binding and use of these verdicts. Keywords Jurisprudence, Jurisprudence Consolidation Verdict, Revocation, Administrative Action, Administrative Jurisdiction.
Öz
Geçmişten günümüze meydanlar farklı fonksiyonlar îfa etmişlerdir. Bu fonksiyonların bir kısmı ... more Öz Geçmişten günümüze meydanlar farklı fonksiyonlar îfa etmişlerdir. Bu fonksiyonların bir kısmı zaman içerisinde değişime uğramış, bir kısmı ortadan kalkmış, meydanlara bir kısım yeni fonksiyonlar ilâve edilmiştir. Ayrıca meydanlar vasıtası ile yöneticilerin, halka bazı mesajlar vermeyi hedefledikleri durumlarla da karşılaşılmıştır. Bu kapsamda, Tanzimat Dönemi’nden başlayarak, Cumhuriyet Devri’nde somutlaşmaya başlayan meydanlar vasıtası ile toplumu şekillendirme süreci; mekânsal plânlama disiplini bakış açısı ile birlikte çalışmada incelenmiştir. Bu inceleme Konya Anıt Meydanı özelinde yapılmıştır. Konya Anıt Meydanı’nın tarihi niteliği, içerisinde tescilli eserlerin bulunması durumu ile meydan plânlama ilkeleri göz önünde bulundurularak; Konya Anıt Meydanı’nın nasıl şekillendiği, artık bir meydan niteliğinin olup olmadığı, meydanı özgün niteliğine dönüştürmenin mümkün olup olmadığı hususları değerlendirilmiştir. Ayrıca kültür varlığı olma yönü ile Konya Anıt Meydanı ele alınarak, koruma mevzuatı yönüyle meydan plânlamasında yapılması gerekenlerin neler olduğu tartışılmıştır.
City Squares From Republic Period To Present In The Context Of Spatial Planning And Conservation Of Cultural Heritages: An Examination On Konya Monument Square
Abstract From the past to the present, the squares have performed different functions. Some of these functions have changed over time, have disappeared. Also some new functions have been added to the squares. In addition, the administrators gave some messages to the public through the squares. In the study, it was examined spatial planning discipline has been studied together with its perspective, starting from the Tanzimat (Reorganization and Reform) Period, the process of shaping society in the Republic Period. This examination was made for Konya Monument Square. Considering the availability of ancient artifacts in the square and the square planning principles, historical nature of Konya Monument Square, how Konya Monument Square was shaped, Konya Monument Square preserves its characteristic of a square and whether it is possible to transform the square into its genuine identity has been evaluated. It was also discussed that how to plan in terms of ancient artifacts conservation the Konya Monument Square with the aspect of being a cultural heritage. Keywords: Cultural Heritage, Square, Konya Monument Square, Square Planning, Urban Squares.
Öz
Bir yer yönünden mahallî idare olan belediyeler, kanun koyucunun verdiği yetkiye istinaden se... more Öz Bir yer yönünden mahallî idare olan belediyeler, kanun koyucunun verdiği yetkiye istinaden sermaye şirketleri kurabilmekte veya kurulmuş sermaye şirketlerine iştirak edebilmektedirler. Bunun neticesinde belediyeler, sermaye şirketlerinin paydaşı haline gelebilmektedirler. Belediyeler kanun gereği, kendi görev alanları ve hizmet alanları ile ilgili şirketler kurabilmekte; kendi görev alanları ve hizmet alanları ile ilgili olan şirketlere iştirak edebilmektedirler. Bu durumun doğal bir sonucu olarak, söz konusu şirketlerin faaliyet alanı, belediyelerin görevleri ile ilgili alanlar olmaktadır. Ancak bu şirketler, belediyeden ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyetlerini yürütmektedirler. Bu şirketler faaliyetlerini yürütürken ihtiyaç duydukları malları ve hizmetleri, kural olarak ihale mevzuatına tabi olmaksızın satın almaktadırlar. Ancak kanun koyucu, ihaleden yasaklama konusu bakımından bu şirketleri, ihale mevzuatına tabi tutmuştur. Yargı uygulaması ile idarî uygulama arasında ise, bu şirketler bakımından ihaleden yasaklama kararını kimin vereceği konusunda farklılıklar bulunmaktadır. Bu çalışmada, bu şirketler bakımından ihaleden yasaklama kararını hangi merciinin vereceği konusu incelenmeye çalışılmış; bu inceleme neticesinde idarî uygulamanın mevzuata uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Abstract Municipalities are local administration in terms of location. Municipalities can establish stock (capital) company or to municipalities can participate in established capital companies. As a result, municipalities can become shareholders of capital (stock) companies. As per the law, municipalities can establish companies related to their fields of task and service areas. Also municipalities can participate in companies that are related to their fields of task and service areas. As a natural consequence of this situation, the fields of activity of companies are areas related to the duties of municipalities. However, these companies carry out their activities by having a legal entity separate from the municipality. These companies purchase the goods and services they need while conducting their activities, as a rule, without being subject to the tender legislation. But the legislative, in terms of prohibition from tenders, these companies have been issue to tender legislation. Between judicial practice and administrative practice, there are differences in terms of who will decide to ban the tender from these companies. In this study, the subject of which authority will decide to ban the tender from these companies will be examined; as a result of this review, it was concluded that the administrative practice is in compliance with the legislation.
ÖZ
İmar kolluğu kapsamında yapı denetimi işi ülkemizde mahallî düzeyde yürütülmektedir. Bu kapsam... more ÖZ İmar kolluğu kapsamında yapı denetimi işi ülkemizde mahallî düzeyde yürütülmektedir. Bu kapsamda yapı denetimi ile esas olarak görevli olan idarelerin, belediyeler ve il özel idareleri olduğu görülmektedir. Ancak yapı denetimi konusunda belediyeler ve il özel idareleri bazı özel hukuk kişilerinden de teknik destek almaktadırlar. Yapı denetimi konusunda kamu idarelerine teknik destek veren özel kişilerin başında ise yapı denetim kuruluşları ile fennî mesuller gelmektedir. Bazı hallerde il özel idaresi yahut belediye encümeni tarafından, yapı denetim firmalarına İmar Kanunu kapsamında para cezası verilmektedir. Yapı denetim firmalarına verilen bu cezalar dava konusu edilebilmektedir. Bu cezalara ilişkin davalarda, yargının önce bu firmalara imar Kanununa göre ceza verilemeyeceği görüşünü benimsediği görülmüştür. Daha sonra yargının, bu görüşten dönmeye başladığı anlaşılmıştır. Bu çalışmada yargının konuya ilişkin kararları tahlil edilecek; yapı denetim firmasına İmar Kanununa göre idarî para cezası verilip verilemeyeceği konusu incelenecektir.
ABSTRACT In law enforcement in our country building inspection work is done at local level. In this context, administrations charged with building inspection are municipalities and special provincial administrations. However, municipalities and special provincial administrations also receive technical support from some private persons on building inspections. Construction supervisors and technical officers are among the primary technical supporters to public administrations in the field of building supervision. In some cases, fines are issued by the special provincial administration council or the municipal council to the building inspection companies under the Zoning Code. These fines imposed on building inspection firms should be the subject of litigation. In cases related to these penalties it has been observed that the judiciary first adopted the view that these companies cannot be punished according to the zoning law. Later, it was understood that the judiciary started to turn from this view. In this study, these verdicts of the judiciary analyzed; the issue of whether an administrative fine can be imposed on the building inspection company according to the Zoning Law has been examined.
ÖZ
Son yıllarda ülkemizde pek çok alanda “af ” niteliğinde muhtelif düzenlemelere yer verilmiştir... more ÖZ Son yıllarda ülkemizde pek çok alanda “af ” niteliğinde muhtelif düzenlemelere yer verilmiştir. 6360 sayılı Kanun ile köyden mahalleye dönüşen yerleşim yerlerindeki yapılar hakkında da, bu Kanun’la af niteliğinde bir düzenleme getirilmiştir. Ancak bu af niteliğindeki düzenlemenin gerek kamuoyunda gerekse ilgili çevrelerde tartışılmadığı gözlenmiştir. Uygulamada ise, hem bu alanlarda yapısı bulunan kişilerin, hem idarî uygulayıcıların, hem de mahkemelerin af niteliğindeki bu düzenlemenin “af şartlarını” yeterince incelemedikleri anlaşılmaktadır. Nitekim “bilerek veya bilmeyerek” bu aftan faydalanmak için kanun koyucu pek çok şart koymuştur. Ancak uygulayıcıların bu şartların genellikle üçünü göz önüne alarak işlemler tesis ettikleri; yargının da genellikle bu üç şart üzerinden kararlar verdiği görülmektedir. Bu çalışmada; 6360 sayılı Kanun’la getirilen “ruhsatlandırılmış sayılma” müessesesinin şartları incelenmeye çalışılmıştır.
ABSTRACT In recent years, various arrangements have been made in the form of amnesty for many areas of our country. In statutory regulation, with the Code No. 6360, an amnesty arrangement about the structures in the settlements that have been transformed from the village to the neighborhood has been regulated. However, it was observed that this arrangement was not discussed in the public or relevant areas. In practice, it is understood that the persons who have structures in these areas, as well as the administrative authorities and the courts, have not examined the amnesty conditions adequately. As a matter of the fact, the lawmaker has made many conditions to benefit from this amnesty by intentionally or unintentionally. However, it is observed that the practitioners take into account three of these conditions, and the judiciary verdict while considering these three conditions. This study examines the conditions of the make legitimacy of the buildings concept which is regulated by Code No. 6360.
ÖZ
İdare hukuku ve idarî yargı ile ilgilenenlerin sıklıkla duyduğu kavramlardan birisi “idarî ist... more ÖZ İdare hukuku ve idarî yargı ile ilgilenenlerin sıklıkla duyduğu kavramlardan birisi “idarî istikrar” kavramıdır. Bu kavram sık kullanılmakla birlikte, kavramın kullanılmasında yeterince özenli davranılmadığı gözlenmektedir. Kavram, kendisi ile ilgili olmayan pek çok anlamda kullanıldığı gibi, ayrıca kavramın uygulandığı uyuşmazlık konularında da özenli olunmadığı dikkati çekmektedir. Bu çalışmada, hukuk güvenliği ve hukukî istikrardan farklı yönleri ortaya konularak, idarî istikrar kavramının nerede ve nasıl kullanılması gerektiği hususu ele alınmaya çalışılacaktır.
AN EVALUATION ABOUT USING OF THE ADMINISTRATIVE STABILITY CONCEPT ABSTRACT “Administrative stability” is a concept which is known by those who interested highly in administrative law and administrative jurisdiction. Although its frequency of usage, it is observed that the concept hasn’t been treated conscientiously. As the concept is used in many areas not related to itself, it is nothworthy that the disputes which the concept is applied also hasn’t been treated decently. In this study, the different aspects of administrative stability from legal stability and legal certainty will be introduced as well as where and how should the concept of administrative stability be used will be discussed.
İdare hukuku bakımından kazanılmış hak konusunun daha çok yargının vermiş olduğu kararlar üzerinden değerlendirilme eğiliminde olunduğu gözlemlenmektedir. Ancak yargının vermiş olduğu kararlarda ise, kazanılmış hak kavramı ile pek de ilgisi olmayan durumların dahi, kazanılmış hak kapsamına alınabildiği, dolayısıyla yargı kararları aracılığı ile de kavramın somut olarak ortaya konulmasının mümkün olmadığı gözlenmektedir. Ayrıca yargının kazanılmış hakka dair verdiği kararın, en azından o karara konu olay bakımından hüküm ifade etmekle birlikte, diğer olaylar bakımından aynı yorumun yapılması halinde çıkmaza girilebildiği durumlara da rastlanılabilmektedir.
İmar hukuku gibi, eşya hukuku kurallarının ve terimlerinin etki ettiği bir alanda ise, kazanılmış hak konusunun daha da karmaşıklaştığı görülmektedir. Zirâ “mülkiyet hakkı” kavramının etki ettiği imar hukuku alanında uygulayıcıların/yorumcuların kazanılmış hak kavramına mülkiyet hakkının etkisinde kalarak yaklaşabildikleri gözlenmektedir. Dolayısıyla uygulamada farklı farklı kazanılmış hak durumları ile karşılaşılabilmektedir.
Bu durum ise, kazanılmış hakkın ne olduğunun “efradına câmî, ağyarına mânî” şekilde incelenmesini; neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğunun ortaya konulmasını gerekli kılmaktadır.
Bu maksatla genelde idare hukukunda özelde ise imar hukukunda kazanılmış hakkın var olup olmadığı, kazanılmış hak mevcut ise neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğu; kezâ imar idare hukukunda kazanılmış hak mevcut ise bu hakkın mahiyetinin, niteliğinin, fonksiyonlarının ve sonuçlarının ne şekilde tezâhür ettiği; kazanılmış hak mevcut değil ise, bu hâlde ne tür durumların ortaya çıktığı hususları çalışmada tahlil edilmeye gayret edilmiştir.
Memleketimizde; İl Özel İdaresi, Belediye ve Köy olmak üzere üç ana tür yer yönünden "mahallî ida... more Memleketimizde; İl Özel İdaresi, Belediye ve Köy olmak üzere üç ana tür yer yönünden "mahallî idare" bulunmaktadır 1 . Bu mahallî idareler arasında yer alan köy idaresinin başı olan kişinin sıfatına kanun koyucu "muhtar" ismini vermiştir 2 . Dolayısıyla, köy idaresinin başı olan kişinin görev unvanı "muhtar"dır.
Uploads
Papers by S Ö
Bu toplu yerleşim yerlerinde ikamet edenlerin, toplu yaşamanın getirdiği birtakım yükümlülükleri bulunduğu gibi; söz konusu toplu yerleşimlerin yöneticilerinin de muhtelif yükümlülükleri bulunmaktadır. Yöneticilerin görevlerine ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemelere esas olarak Kat
Mülkiyeti Kanununda yer verilmiştir. Kat Mülkiyeti Kanununda yer alan yönetici yükümlülüklerinden birisi de yöneticinin isim ve adres bilgilerini ana gayrimenkulün girişine, herkesin rahatlıkla görebileceği biçimde asma yükümlülüğüdür.
Kanun koyucu, bahse konu bilgileri asmama davranışını kabahat olarak düzenlemiş ve norma aykırı davranışı para cezası yaptırımına tabi tutmuştur. Ancak uygulamada bu kabahatin nasıl yaptırıma tabi tutulacağı ve yaptırıma karşı hangi hukuki yollara başvurulacağı konusunda tartışmalar yaşanabilmektedir. Bu çalışmada, yöneticinin bilgi asma yükümlülüğü, yükümlülüğe uymamanın sonuçları, norma aykırı hareketin ve yaptırımın niteliği, cezayı kimin vereceği, para cezasına karşı yasal yollara müracaatın mümkün olup olmadığı hususları konunun tarihi seyriyle birlikte incelenmeye çalışılmıştır.
ABSTRACT: Due to today’s social and economic situations, environmental impacts and construction rules necessary condition of an zoning plans, living in mass settlements in the form of apartments and sites, especially in cities, is not a choice but a compulsory.
Those who live in these collective settlements have certain compulsory that come with collective living. Also managers of mass settlements also have various compulsory. Regulations regarding the duties and responsibilities of apartment superintendent are mainly included in the Condominium Act. One of the apartment superintendent’s compulsory in the Condominium Act is the obligation to hang the apartment superintendent’s name and address (contact) information at the entrance of the real estate main gate in a way that everyone can easily see.
The lawmaker has regulated the behavior of not posting the information in question as a misdemeanor and subjected the behavior against the norm to a fine. However, in implementation, it is controversial how this misdemeanor will be sanctioned and which legal remedies can be applied against the sanction. In this study; we tried to examine the building superintendent’s imperative to disclose information, the consequences of not complying with the compulsory, the nature of the breach of the law and the sanction, who will impose the fine and whether it is possible to take legal action against the fine, together with the historical course of the issue.
"Yerindelik" hukuken bir muammadır; herkesçe bilinen, ama çözümü meçhul bir bilmece: İdarenin her türlü işini isnat ve istinat ettiği, hep saygı gösterilmemesinden şikâyetçi olduğu; yargı mercilerinin de bir türlü yerli yerine oturtamadığı, ele avuca gelmeyen, dokundukça büyüyen, değindikçe belirsizleşen, çetin ve baş edilmesi güç bir problematik.
Bakarsanız, “yerindelik” münhasıran idarenin faaliyetlerinin yeri, zamanı, şekli, usulü ve araçlarının seçimi hususundaki yetkinin dokunulmazlığından ibaret basit bir mesele... Hatta tanımının içeriği, takdir yetkisinin son hadde vardığı mahfuz çekirdeğe kadar indirgenebilir.
Oysaki “yerindelik” bilmecesini değil çözmek, başlı başına bu düğümü ele alıp kurcalamak bile cesaret ve alkış ister. İşte bu çalışmada Dr. Selman ÖZDEMİR bırakın bu gayya kuyusunun etrafından dolanmayı, meselenin tam ortasına dalmış, tatbikattan gelen bir bilim adamı olarak konuyu -ek yerleri de dâhil- kuyumcu titizliğiyle ince ince işlemiş, eserinde ilmek ilmek dokumuştur.
İncelemek için: https://www.adalet.com.tr/kuvvetler-ayriligi-baglaminda-turk-idar-yargisinda-yerindelik-denetimi-yasaginin-retrospektif-bir-incelemesi-27352
(It is necessary to start the construction within a certain period of time from the date the building license is issued. If the construction is not started within the period specified in the Zoning (Construction) Code, the given construction permit automatically becomes invalid. This situation can lead to the consequences of not starting the construction, wasting the practices made in the process until the building permit is obtained, and if there is a zoning plan change in this process, thus no building can be built on that parcel. In order for the building permit not to become invalid, it is necessary to start the construction. However, when the construction started is controversial in practice. In this study, the subject of starting the construction has been handled separately in terms of building inspection and building permit. Thus, the moment of realization of the construction being deemed to have started has been determined in order that the construction permit is not deemed invalid.)
Şehirlerdeki nüfus artışı, şehirlerde sadece kişi yoğunluğunu artırmamıştır. Kişi yoğunluğu ile birlikte yapı yoğunluğunda da bir artış olmuştur. Ayrıca hem kişi yoğunluğundaki artış hem de yapı yoğunluğundaki artış, süregelen toplu taşımanın ve ulaşım altyapısının yetersiz hale gelmesine sebep olurken, insanlar yetersiz ulaşım alt yapısı ve imkânları karşısında özel araç kullanımına yönelmişlerdir. Özel araç sayısındaki artış ise hem trafik yoğunluğunu artırmış, hem de duran araçların park yeri sorununu ortaya çıkarmıştır. Mevzuat koyucu sorunu otoparkla ilgili kurallar koymakla çözmeye çalışmıştır. Mevzuat, otopark ihtiyacının önce yapı düzeyinde çözülmesini, sonra parsel düzeyinde çözülmesini, sonra da yerleşme düzeyinde çözülmesini öngörmüştür. Otopark sorunu yapı ve parsel düzeyinde çözülemez ise, yapı sahiplerinden otopark bedeli adı altında bir pay almak sureti ile otopark sorununun yerleşme düzeyinde çözülmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada, otopark bedelinin ne olduğu, bu bedelin nasıl, kimlerden, ne şekilde tahsil edileceği ve tahsil zamanaşımı konusu incelenmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Otopark Yönetmeliği, Otopark bedeli, Kamu alacağı, Kamu zararı, Tahsil zamanaşımı.
ABSTRACT
Population growth in cities, not only did people increase their density in cities; but also building density increased. Increase in person density, caused ongoing public transport and transportation infrastructure to become insufficient, that is why people tend to use private car in the face of inadequate transportation infrastructure. Increase in the number of private cars, both increased traffic density and raised parking problem for vehicles that stopped rather than moving. Legislative tried to solve the problem by setting rules about parking. The parking need is solved at the building level before, then parcel level solved, then foreseen resolved at the settlement level by the legislation. If the parking problem is not solved at the building level and parcel level, it is aimed to solve the parking problem at the settlement level by taking a share from the building owners under the name of the parking fee. In this study, the subject of how, from who and in what way the parking fee will be charged and collection prescription s tried to examined.
Keywords: Parking Regulation, Carpark remuneration, Public receivable, Public financial harm, Collection prescription.
Kamu idarelerinin hareket araçlarının başında idarî işlemler gelmektedir. Bu idarî işlemler tutanak, emir, karar, imar planı, ruhsat gibi farklı şekillerde hukuk âleminde görünmektedirler. Söz konusu idarî işlemlerin değiştirilmesi, kaldırılması ya da geri alınması biçiminde yürürlüklerinin sona erdirilmesi gündeme gelebilmektedir. İdarî işlemin yürürlüğünün sona erdirilmesinden etkilenenlerin, sona erdirme işlemine karşı açtıkları davalarda, genellikle bir adet Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararına dayanılarak kararlar verilebilmektedir. Hâlbuki konuya ilişkin bir adet değil, birden fazla sayıda içtihadı birleştirme kurulu kararı bulunmaktadır. Bu çalışmada, idarî işlemin yürürlüğünü sona erdirme ile ilgili içtihadı birleştirme kurulu kararları, bu kararların bağlayıcılığı ve davalarda kullanımı incelenmeye çalışılmıştır.
A REVIEW FOR IN CONTEXT OF THE JUDICIARY’S APPROACH THE REVOCATION OF ADMINISTRATIVE ACTION WITHIN THE FRAMEWORK OF DECISIONS OF THE-BOARD OF UNIFICATION OF CASE LAWS
Abstract
The main means of action of public administrations are administrative procedures. These administrative actions appear in the legal world in different ways such as minutes, orders, ordinance, zooning plans, licence etc. Termination of their effectiveness in the form of amendment, abolition or withdrawal of such administrative proceedings may be considered. Verdicts can be made on the basis of a Council of State Council jurisprudence consolidation verdict, in cases opened by those affected by the termination of administrative proceedings against the termination process. However, there is not one, but more than one jurisprudence consolidation verdict. In this study, it is tried to examine the verdicts of the jurisprudence consolidation to termination of the administrative process and the binding and use of these verdicts.
Keywords
Jurisprudence, Jurisprudence Consolidation Verdict, Revocation, Administrative Action, Administrative Jurisdiction.
Geçmişten günümüze meydanlar farklı fonksiyonlar îfa etmişlerdir. Bu fonksiyonların bir kısmı zaman içerisinde değişime uğramış, bir kısmı ortadan kalkmış, meydanlara bir kısım yeni fonksiyonlar ilâve edilmiştir. Ayrıca meydanlar vasıtası ile yöneticilerin, halka bazı mesajlar vermeyi hedefledikleri durumlarla da karşılaşılmıştır. Bu kapsamda, Tanzimat Dönemi’nden başlayarak, Cumhuriyet Devri’nde somutlaşmaya başlayan meydanlar vasıtası ile toplumu şekillendirme süreci; mekânsal plânlama disiplini bakış açısı ile birlikte çalışmada incelenmiştir. Bu inceleme Konya Anıt Meydanı özelinde yapılmıştır. Konya Anıt Meydanı’nın tarihi niteliği, içerisinde tescilli eserlerin bulunması durumu ile meydan plânlama ilkeleri göz önünde bulundurularak; Konya Anıt Meydanı’nın nasıl şekillendiği, artık bir meydan niteliğinin olup olmadığı, meydanı özgün niteliğine dönüştürmenin mümkün olup olmadığı hususları değerlendirilmiştir. Ayrıca kültür varlığı olma yönü ile Konya Anıt Meydanı ele alınarak, koruma mevzuatı yönüyle meydan plânlamasında yapılması gerekenlerin neler olduğu tartışılmıştır.
City Squares From Republic Period To Present In The Context Of Spatial Planning And Conservation Of Cultural Heritages: An Examination On Konya Monument Square
Abstract
From the past to the present, the squares have performed different functions. Some of these functions have changed over time, have disappeared. Also some new functions have been added to the squares. In addition, the administrators gave some messages to the public through the squares. In the study, it was examined spatial planning discipline has been studied together with its perspective, starting from the Tanzimat (Reorganization and Reform) Period, the process of shaping society in the Republic Period. This examination was made for Konya Monument Square. Considering the availability of ancient artifacts in the square and the square planning principles, historical nature of Konya Monument Square, how Konya Monument Square was shaped, Konya Monument Square preserves its characteristic of a square and whether it is possible to transform the square into its genuine identity has been evaluated. It was also discussed that how to plan in terms of ancient artifacts conservation the Konya Monument Square with the aspect of being a cultural heritage.
Keywords: Cultural Heritage, Square, Konya Monument Square, Square Planning, Urban Squares.
Bir yer yönünden mahallî idare olan belediyeler, kanun koyucunun verdiği yetkiye istinaden sermaye şirketleri kurabilmekte veya kurulmuş sermaye şirketlerine iştirak edebilmektedirler. Bunun neticesinde belediyeler, sermaye şirketlerinin paydaşı haline gelebilmektedirler. Belediyeler kanun gereği, kendi görev alanları ve hizmet alanları ile ilgili şirketler kurabilmekte; kendi görev alanları ve hizmet alanları ile ilgili olan şirketlere iştirak edebilmektedirler. Bu durumun doğal bir sonucu olarak, söz konusu şirketlerin faaliyet alanı, belediyelerin görevleri ile ilgili alanlar olmaktadır. Ancak bu şirketler, belediyeden ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyetlerini yürütmektedirler. Bu şirketler faaliyetlerini yürütürken ihtiyaç duydukları malları ve hizmetleri, kural olarak ihale mevzuatına tabi olmaksızın satın almaktadırlar. Ancak kanun koyucu, ihaleden yasaklama konusu bakımından bu şirketleri, ihale mevzuatına tabi tutmuştur. Yargı uygulaması ile idarî uygulama arasında ise, bu şirketler bakımından ihaleden yasaklama kararını kimin vereceği konusunda farklılıklar bulunmaktadır. Bu çalışmada, bu şirketler bakımından ihaleden yasaklama kararını hangi merciinin vereceği konusu incelenmeye çalışılmış; bu inceleme neticesinde idarî uygulamanın mevzuata uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Abstract
Municipalities are local administration in terms of location. Municipalities can establish stock (capital) company or to municipalities can participate in established capital companies. As a result, municipalities can become shareholders of capital (stock) companies. As per the law, municipalities can establish companies related to their fields of task and service areas. Also municipalities can participate in companies that are related to their fields of task and service areas. As a natural consequence of this situation, the fields of activity of companies are areas related to the duties of municipalities. However, these companies carry out their activities by having a legal entity separate from the municipality. These companies purchase the goods and services they need while conducting their activities, as a rule, without being subject to the tender legislation. But the legislative, in terms of prohibition from tenders, these companies have been issue to tender legislation. Between judicial practice and administrative practice, there are differences in terms of who will decide to ban the tender from these companies. In this study, the subject of which authority will decide to ban the tender from these companies will be examined; as a result of this review, it was concluded that the administrative practice is in compliance with the legislation.
İmar kolluğu kapsamında yapı denetimi işi ülkemizde mahallî düzeyde yürütülmektedir. Bu kapsamda yapı denetimi ile esas olarak görevli olan idarelerin, belediyeler ve il özel idareleri olduğu görülmektedir. Ancak yapı denetimi konusunda belediyeler ve il özel idareleri bazı özel hukuk kişilerinden de teknik destek almaktadırlar. Yapı denetimi konusunda kamu idarelerine teknik destek veren özel kişilerin başında ise yapı denetim kuruluşları ile fennî mesuller gelmektedir. Bazı hallerde il özel idaresi yahut belediye encümeni tarafından, yapı denetim firmalarına İmar Kanunu kapsamında para cezası verilmektedir. Yapı denetim firmalarına verilen bu cezalar dava konusu edilebilmektedir. Bu cezalara ilişkin davalarda, yargının önce bu firmalara imar Kanununa göre ceza verilemeyeceği görüşünü benimsediği görülmüştür. Daha sonra yargının, bu görüşten dönmeye başladığı anlaşılmıştır. Bu çalışmada yargının konuya ilişkin kararları tahlil edilecek; yapı denetim firmasına İmar Kanununa göre idarî para cezası verilip verilemeyeceği konusu incelenecektir.
ABSTRACT
In law enforcement in our country building inspection work is done at local level. In this context, administrations charged with building inspection are municipalities and special provincial administrations. However, municipalities and special provincial administrations also receive technical support from some private persons on building inspections. Construction supervisors and technical officers are among the primary technical supporters to public administrations in the field of building supervision. In some cases, fines are issued by the special provincial administration council or the municipal council to the building inspection companies under the Zoning Code. These fines imposed on building inspection firms should be the subject of litigation. In cases related to these penalties it has been observed that the judiciary first adopted the view that these companies cannot be punished according to the zoning law. Later, it was understood that the judiciary started to turn from this view. In this study, these verdicts of the judiciary analyzed; the issue of whether an administrative fine can be imposed on the building inspection company according to the Zoning Law has been examined.
Son yıllarda ülkemizde pek çok alanda “af ” niteliğinde muhtelif düzenlemelere yer verilmiştir. 6360 sayılı Kanun ile köyden mahalleye dönüşen yerleşim yerlerindeki yapılar hakkında da, bu Kanun’la af niteliğinde bir düzenleme getirilmiştir. Ancak bu af niteliğindeki düzenlemenin gerek kamuoyunda gerekse ilgili çevrelerde tartışılmadığı gözlenmiştir.
Uygulamada ise, hem bu alanlarda yapısı bulunan kişilerin, hem idarî uygulayıcıların, hem de mahkemelerin af niteliğindeki bu düzenlemenin “af şartlarını” yeterince incelemedikleri anlaşılmaktadır. Nitekim “bilerek veya bilmeyerek” bu aftan faydalanmak için kanun koyucu pek çok şart koymuştur. Ancak uygulayıcıların bu şartların genellikle üçünü göz önüne alarak işlemler tesis ettikleri; yargının da genellikle bu üç şart üzerinden kararlar verdiği görülmektedir.
Bu çalışmada; 6360 sayılı Kanun’la getirilen “ruhsatlandırılmış sayılma” müessesesinin şartları incelenmeye çalışılmıştır.
ABSTRACT
In recent years, various arrangements have been made in the form of amnesty for many areas of our country. In statutory regulation, with the Code No. 6360, an amnesty arrangement about the structures in the settlements that have been transformed from the village to the neighborhood has been regulated.
However, it was observed that this arrangement was not discussed in the public or relevant areas. In practice, it is understood that the persons who have structures in these areas, as well as the administrative authorities and the courts, have not examined the amnesty conditions adequately. As a matter of the fact, the lawmaker has made many conditions to benefit from this amnesty by intentionally or unintentionally. However, it is observed that the practitioners take into account three of these conditions, and the judiciary verdict while considering these three conditions.
This study examines the conditions of the make legitimacy of the buildings concept which is regulated by Code No. 6360.
İdare hukuku ve idarî yargı ile ilgilenenlerin sıklıkla duyduğu kavramlardan birisi “idarî istikrar” kavramıdır. Bu kavram sık kullanılmakla birlikte, kavramın kullanılmasında yeterince özenli davranılmadığı gözlenmektedir. Kavram, kendisi ile ilgili olmayan pek çok anlamda kullanıldığı gibi, ayrıca kavramın uygulandığı uyuşmazlık konularında da özenli olunmadığı dikkati çekmektedir. Bu çalışmada, hukuk güvenliği ve hukukî istikrardan farklı yönleri ortaya konularak, idarî istikrar kavramının nerede ve nasıl kullanılması gerektiği hususu ele alınmaya çalışılacaktır.
AN EVALUATION ABOUT USING OF THE ADMINISTRATIVE STABILITY CONCEPT
ABSTRACT
“Administrative stability” is a concept which is known by those who interested highly in administrative law and administrative jurisdiction. Although its frequency of usage, it is observed that the concept hasn’t been treated conscientiously. As the concept is used in many areas not related to itself, it is nothworthy that the disputes which the concept is applied also hasn’t been treated decently. In this study, the different aspects of administrative stability from legal stability and legal certainty will be introduced as well as where and how should the concept of administrative stability be used will be discussed.
https://www.adaletyayinevi.com.tr/imar-idare-hukukunda-kazanilmis-hak-9786053006480
İdare hukuku bakımından kazanılmış hak konusunun daha çok yargının vermiş olduğu kararlar üzerinden değerlendirilme eğiliminde olunduğu gözlemlenmektedir. Ancak yargının vermiş olduğu kararlarda ise, kazanılmış hak kavramı ile pek de ilgisi olmayan durumların dahi, kazanılmış hak kapsamına alınabildiği, dolayısıyla yargı kararları aracılığı ile de kavramın somut olarak ortaya konulmasının mümkün olmadığı gözlenmektedir. Ayrıca yargının kazanılmış hakka dair verdiği kararın, en azından o karara konu olay bakımından hüküm ifade etmekle birlikte, diğer olaylar bakımından aynı yorumun yapılması halinde çıkmaza girilebildiği durumlara da rastlanılabilmektedir.
İmar hukuku gibi, eşya hukuku kurallarının ve terimlerinin etki ettiği bir alanda ise, kazanılmış hak konusunun daha da karmaşıklaştığı görülmektedir. Zirâ “mülkiyet hakkı” kavramının etki ettiği imar hukuku alanında uygulayıcıların/yorumcuların kazanılmış hak kavramına mülkiyet hakkının etkisinde kalarak yaklaşabildikleri gözlenmektedir. Dolayısıyla uygulamada farklı farklı kazanılmış hak durumları ile karşılaşılabilmektedir.
Bu durum ise, kazanılmış hakkın ne olduğunun “efradına câmî, ağyarına mânî” şekilde incelenmesini; neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğunun ortaya konulmasını gerekli kılmaktadır.
Bu maksatla genelde idare hukukunda özelde ise imar hukukunda kazanılmış hakkın var olup olmadığı, kazanılmış hak mevcut ise neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğu; kezâ imar idare hukukunda kazanılmış hak mevcut ise bu hakkın mahiyetinin, niteliğinin, fonksiyonlarının ve sonuçlarının ne şekilde tezâhür ettiği; kazanılmış hak mevcut değil ise, bu hâlde ne tür durumların ortaya çıktığı hususları çalışmada tahlil edilmeye gayret edilmiştir.
Bu toplu yerleşim yerlerinde ikamet edenlerin, toplu yaşamanın getirdiği birtakım yükümlülükleri bulunduğu gibi; söz konusu toplu yerleşimlerin yöneticilerinin de muhtelif yükümlülükleri bulunmaktadır. Yöneticilerin görevlerine ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemelere esas olarak Kat
Mülkiyeti Kanununda yer verilmiştir. Kat Mülkiyeti Kanununda yer alan yönetici yükümlülüklerinden birisi de yöneticinin isim ve adres bilgilerini ana gayrimenkulün girişine, herkesin rahatlıkla görebileceği biçimde asma yükümlülüğüdür.
Kanun koyucu, bahse konu bilgileri asmama davranışını kabahat olarak düzenlemiş ve norma aykırı davranışı para cezası yaptırımına tabi tutmuştur. Ancak uygulamada bu kabahatin nasıl yaptırıma tabi tutulacağı ve yaptırıma karşı hangi hukuki yollara başvurulacağı konusunda tartışmalar yaşanabilmektedir. Bu çalışmada, yöneticinin bilgi asma yükümlülüğü, yükümlülüğe uymamanın sonuçları, norma aykırı hareketin ve yaptırımın niteliği, cezayı kimin vereceği, para cezasına karşı yasal yollara müracaatın mümkün olup olmadığı hususları konunun tarihi seyriyle birlikte incelenmeye çalışılmıştır.
ABSTRACT: Due to today’s social and economic situations, environmental impacts and construction rules necessary condition of an zoning plans, living in mass settlements in the form of apartments and sites, especially in cities, is not a choice but a compulsory.
Those who live in these collective settlements have certain compulsory that come with collective living. Also managers of mass settlements also have various compulsory. Regulations regarding the duties and responsibilities of apartment superintendent are mainly included in the Condominium Act. One of the apartment superintendent’s compulsory in the Condominium Act is the obligation to hang the apartment superintendent’s name and address (contact) information at the entrance of the real estate main gate in a way that everyone can easily see.
The lawmaker has regulated the behavior of not posting the information in question as a misdemeanor and subjected the behavior against the norm to a fine. However, in implementation, it is controversial how this misdemeanor will be sanctioned and which legal remedies can be applied against the sanction. In this study; we tried to examine the building superintendent’s imperative to disclose information, the consequences of not complying with the compulsory, the nature of the breach of the law and the sanction, who will impose the fine and whether it is possible to take legal action against the fine, together with the historical course of the issue.
"Yerindelik" hukuken bir muammadır; herkesçe bilinen, ama çözümü meçhul bir bilmece: İdarenin her türlü işini isnat ve istinat ettiği, hep saygı gösterilmemesinden şikâyetçi olduğu; yargı mercilerinin de bir türlü yerli yerine oturtamadığı, ele avuca gelmeyen, dokundukça büyüyen, değindikçe belirsizleşen, çetin ve baş edilmesi güç bir problematik.
Bakarsanız, “yerindelik” münhasıran idarenin faaliyetlerinin yeri, zamanı, şekli, usulü ve araçlarının seçimi hususundaki yetkinin dokunulmazlığından ibaret basit bir mesele... Hatta tanımının içeriği, takdir yetkisinin son hadde vardığı mahfuz çekirdeğe kadar indirgenebilir.
Oysaki “yerindelik” bilmecesini değil çözmek, başlı başına bu düğümü ele alıp kurcalamak bile cesaret ve alkış ister. İşte bu çalışmada Dr. Selman ÖZDEMİR bırakın bu gayya kuyusunun etrafından dolanmayı, meselenin tam ortasına dalmış, tatbikattan gelen bir bilim adamı olarak konuyu -ek yerleri de dâhil- kuyumcu titizliğiyle ince ince işlemiş, eserinde ilmek ilmek dokumuştur.
İncelemek için: https://www.adalet.com.tr/kuvvetler-ayriligi-baglaminda-turk-idar-yargisinda-yerindelik-denetimi-yasaginin-retrospektif-bir-incelemesi-27352
(It is necessary to start the construction within a certain period of time from the date the building license is issued. If the construction is not started within the period specified in the Zoning (Construction) Code, the given construction permit automatically becomes invalid. This situation can lead to the consequences of not starting the construction, wasting the practices made in the process until the building permit is obtained, and if there is a zoning plan change in this process, thus no building can be built on that parcel. In order for the building permit not to become invalid, it is necessary to start the construction. However, when the construction started is controversial in practice. In this study, the subject of starting the construction has been handled separately in terms of building inspection and building permit. Thus, the moment of realization of the construction being deemed to have started has been determined in order that the construction permit is not deemed invalid.)
Şehirlerdeki nüfus artışı, şehirlerde sadece kişi yoğunluğunu artırmamıştır. Kişi yoğunluğu ile birlikte yapı yoğunluğunda da bir artış olmuştur. Ayrıca hem kişi yoğunluğundaki artış hem de yapı yoğunluğundaki artış, süregelen toplu taşımanın ve ulaşım altyapısının yetersiz hale gelmesine sebep olurken, insanlar yetersiz ulaşım alt yapısı ve imkânları karşısında özel araç kullanımına yönelmişlerdir. Özel araç sayısındaki artış ise hem trafik yoğunluğunu artırmış, hem de duran araçların park yeri sorununu ortaya çıkarmıştır. Mevzuat koyucu sorunu otoparkla ilgili kurallar koymakla çözmeye çalışmıştır. Mevzuat, otopark ihtiyacının önce yapı düzeyinde çözülmesini, sonra parsel düzeyinde çözülmesini, sonra da yerleşme düzeyinde çözülmesini öngörmüştür. Otopark sorunu yapı ve parsel düzeyinde çözülemez ise, yapı sahiplerinden otopark bedeli adı altında bir pay almak sureti ile otopark sorununun yerleşme düzeyinde çözülmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada, otopark bedelinin ne olduğu, bu bedelin nasıl, kimlerden, ne şekilde tahsil edileceği ve tahsil zamanaşımı konusu incelenmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Otopark Yönetmeliği, Otopark bedeli, Kamu alacağı, Kamu zararı, Tahsil zamanaşımı.
ABSTRACT
Population growth in cities, not only did people increase their density in cities; but also building density increased. Increase in person density, caused ongoing public transport and transportation infrastructure to become insufficient, that is why people tend to use private car in the face of inadequate transportation infrastructure. Increase in the number of private cars, both increased traffic density and raised parking problem for vehicles that stopped rather than moving. Legislative tried to solve the problem by setting rules about parking. The parking need is solved at the building level before, then parcel level solved, then foreseen resolved at the settlement level by the legislation. If the parking problem is not solved at the building level and parcel level, it is aimed to solve the parking problem at the settlement level by taking a share from the building owners under the name of the parking fee. In this study, the subject of how, from who and in what way the parking fee will be charged and collection prescription s tried to examined.
Keywords: Parking Regulation, Carpark remuneration, Public receivable, Public financial harm, Collection prescription.
Kamu idarelerinin hareket araçlarının başında idarî işlemler gelmektedir. Bu idarî işlemler tutanak, emir, karar, imar planı, ruhsat gibi farklı şekillerde hukuk âleminde görünmektedirler. Söz konusu idarî işlemlerin değiştirilmesi, kaldırılması ya da geri alınması biçiminde yürürlüklerinin sona erdirilmesi gündeme gelebilmektedir. İdarî işlemin yürürlüğünün sona erdirilmesinden etkilenenlerin, sona erdirme işlemine karşı açtıkları davalarda, genellikle bir adet Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararına dayanılarak kararlar verilebilmektedir. Hâlbuki konuya ilişkin bir adet değil, birden fazla sayıda içtihadı birleştirme kurulu kararı bulunmaktadır. Bu çalışmada, idarî işlemin yürürlüğünü sona erdirme ile ilgili içtihadı birleştirme kurulu kararları, bu kararların bağlayıcılığı ve davalarda kullanımı incelenmeye çalışılmıştır.
A REVIEW FOR IN CONTEXT OF THE JUDICIARY’S APPROACH THE REVOCATION OF ADMINISTRATIVE ACTION WITHIN THE FRAMEWORK OF DECISIONS OF THE-BOARD OF UNIFICATION OF CASE LAWS
Abstract
The main means of action of public administrations are administrative procedures. These administrative actions appear in the legal world in different ways such as minutes, orders, ordinance, zooning plans, licence etc. Termination of their effectiveness in the form of amendment, abolition or withdrawal of such administrative proceedings may be considered. Verdicts can be made on the basis of a Council of State Council jurisprudence consolidation verdict, in cases opened by those affected by the termination of administrative proceedings against the termination process. However, there is not one, but more than one jurisprudence consolidation verdict. In this study, it is tried to examine the verdicts of the jurisprudence consolidation to termination of the administrative process and the binding and use of these verdicts.
Keywords
Jurisprudence, Jurisprudence Consolidation Verdict, Revocation, Administrative Action, Administrative Jurisdiction.
Geçmişten günümüze meydanlar farklı fonksiyonlar îfa etmişlerdir. Bu fonksiyonların bir kısmı zaman içerisinde değişime uğramış, bir kısmı ortadan kalkmış, meydanlara bir kısım yeni fonksiyonlar ilâve edilmiştir. Ayrıca meydanlar vasıtası ile yöneticilerin, halka bazı mesajlar vermeyi hedefledikleri durumlarla da karşılaşılmıştır. Bu kapsamda, Tanzimat Dönemi’nden başlayarak, Cumhuriyet Devri’nde somutlaşmaya başlayan meydanlar vasıtası ile toplumu şekillendirme süreci; mekânsal plânlama disiplini bakış açısı ile birlikte çalışmada incelenmiştir. Bu inceleme Konya Anıt Meydanı özelinde yapılmıştır. Konya Anıt Meydanı’nın tarihi niteliği, içerisinde tescilli eserlerin bulunması durumu ile meydan plânlama ilkeleri göz önünde bulundurularak; Konya Anıt Meydanı’nın nasıl şekillendiği, artık bir meydan niteliğinin olup olmadığı, meydanı özgün niteliğine dönüştürmenin mümkün olup olmadığı hususları değerlendirilmiştir. Ayrıca kültür varlığı olma yönü ile Konya Anıt Meydanı ele alınarak, koruma mevzuatı yönüyle meydan plânlamasında yapılması gerekenlerin neler olduğu tartışılmıştır.
City Squares From Republic Period To Present In The Context Of Spatial Planning And Conservation Of Cultural Heritages: An Examination On Konya Monument Square
Abstract
From the past to the present, the squares have performed different functions. Some of these functions have changed over time, have disappeared. Also some new functions have been added to the squares. In addition, the administrators gave some messages to the public through the squares. In the study, it was examined spatial planning discipline has been studied together with its perspective, starting from the Tanzimat (Reorganization and Reform) Period, the process of shaping society in the Republic Period. This examination was made for Konya Monument Square. Considering the availability of ancient artifacts in the square and the square planning principles, historical nature of Konya Monument Square, how Konya Monument Square was shaped, Konya Monument Square preserves its characteristic of a square and whether it is possible to transform the square into its genuine identity has been evaluated. It was also discussed that how to plan in terms of ancient artifacts conservation the Konya Monument Square with the aspect of being a cultural heritage.
Keywords: Cultural Heritage, Square, Konya Monument Square, Square Planning, Urban Squares.
Bir yer yönünden mahallî idare olan belediyeler, kanun koyucunun verdiği yetkiye istinaden sermaye şirketleri kurabilmekte veya kurulmuş sermaye şirketlerine iştirak edebilmektedirler. Bunun neticesinde belediyeler, sermaye şirketlerinin paydaşı haline gelebilmektedirler. Belediyeler kanun gereği, kendi görev alanları ve hizmet alanları ile ilgili şirketler kurabilmekte; kendi görev alanları ve hizmet alanları ile ilgili olan şirketlere iştirak edebilmektedirler. Bu durumun doğal bir sonucu olarak, söz konusu şirketlerin faaliyet alanı, belediyelerin görevleri ile ilgili alanlar olmaktadır. Ancak bu şirketler, belediyeden ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyetlerini yürütmektedirler. Bu şirketler faaliyetlerini yürütürken ihtiyaç duydukları malları ve hizmetleri, kural olarak ihale mevzuatına tabi olmaksızın satın almaktadırlar. Ancak kanun koyucu, ihaleden yasaklama konusu bakımından bu şirketleri, ihale mevzuatına tabi tutmuştur. Yargı uygulaması ile idarî uygulama arasında ise, bu şirketler bakımından ihaleden yasaklama kararını kimin vereceği konusunda farklılıklar bulunmaktadır. Bu çalışmada, bu şirketler bakımından ihaleden yasaklama kararını hangi merciinin vereceği konusu incelenmeye çalışılmış; bu inceleme neticesinde idarî uygulamanın mevzuata uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Abstract
Municipalities are local administration in terms of location. Municipalities can establish stock (capital) company or to municipalities can participate in established capital companies. As a result, municipalities can become shareholders of capital (stock) companies. As per the law, municipalities can establish companies related to their fields of task and service areas. Also municipalities can participate in companies that are related to their fields of task and service areas. As a natural consequence of this situation, the fields of activity of companies are areas related to the duties of municipalities. However, these companies carry out their activities by having a legal entity separate from the municipality. These companies purchase the goods and services they need while conducting their activities, as a rule, without being subject to the tender legislation. But the legislative, in terms of prohibition from tenders, these companies have been issue to tender legislation. Between judicial practice and administrative practice, there are differences in terms of who will decide to ban the tender from these companies. In this study, the subject of which authority will decide to ban the tender from these companies will be examined; as a result of this review, it was concluded that the administrative practice is in compliance with the legislation.
İmar kolluğu kapsamında yapı denetimi işi ülkemizde mahallî düzeyde yürütülmektedir. Bu kapsamda yapı denetimi ile esas olarak görevli olan idarelerin, belediyeler ve il özel idareleri olduğu görülmektedir. Ancak yapı denetimi konusunda belediyeler ve il özel idareleri bazı özel hukuk kişilerinden de teknik destek almaktadırlar. Yapı denetimi konusunda kamu idarelerine teknik destek veren özel kişilerin başında ise yapı denetim kuruluşları ile fennî mesuller gelmektedir. Bazı hallerde il özel idaresi yahut belediye encümeni tarafından, yapı denetim firmalarına İmar Kanunu kapsamında para cezası verilmektedir. Yapı denetim firmalarına verilen bu cezalar dava konusu edilebilmektedir. Bu cezalara ilişkin davalarda, yargının önce bu firmalara imar Kanununa göre ceza verilemeyeceği görüşünü benimsediği görülmüştür. Daha sonra yargının, bu görüşten dönmeye başladığı anlaşılmıştır. Bu çalışmada yargının konuya ilişkin kararları tahlil edilecek; yapı denetim firmasına İmar Kanununa göre idarî para cezası verilip verilemeyeceği konusu incelenecektir.
ABSTRACT
In law enforcement in our country building inspection work is done at local level. In this context, administrations charged with building inspection are municipalities and special provincial administrations. However, municipalities and special provincial administrations also receive technical support from some private persons on building inspections. Construction supervisors and technical officers are among the primary technical supporters to public administrations in the field of building supervision. In some cases, fines are issued by the special provincial administration council or the municipal council to the building inspection companies under the Zoning Code. These fines imposed on building inspection firms should be the subject of litigation. In cases related to these penalties it has been observed that the judiciary first adopted the view that these companies cannot be punished according to the zoning law. Later, it was understood that the judiciary started to turn from this view. In this study, these verdicts of the judiciary analyzed; the issue of whether an administrative fine can be imposed on the building inspection company according to the Zoning Law has been examined.
Son yıllarda ülkemizde pek çok alanda “af ” niteliğinde muhtelif düzenlemelere yer verilmiştir. 6360 sayılı Kanun ile köyden mahalleye dönüşen yerleşim yerlerindeki yapılar hakkında da, bu Kanun’la af niteliğinde bir düzenleme getirilmiştir. Ancak bu af niteliğindeki düzenlemenin gerek kamuoyunda gerekse ilgili çevrelerde tartışılmadığı gözlenmiştir.
Uygulamada ise, hem bu alanlarda yapısı bulunan kişilerin, hem idarî uygulayıcıların, hem de mahkemelerin af niteliğindeki bu düzenlemenin “af şartlarını” yeterince incelemedikleri anlaşılmaktadır. Nitekim “bilerek veya bilmeyerek” bu aftan faydalanmak için kanun koyucu pek çok şart koymuştur. Ancak uygulayıcıların bu şartların genellikle üçünü göz önüne alarak işlemler tesis ettikleri; yargının da genellikle bu üç şart üzerinden kararlar verdiği görülmektedir.
Bu çalışmada; 6360 sayılı Kanun’la getirilen “ruhsatlandırılmış sayılma” müessesesinin şartları incelenmeye çalışılmıştır.
ABSTRACT
In recent years, various arrangements have been made in the form of amnesty for many areas of our country. In statutory regulation, with the Code No. 6360, an amnesty arrangement about the structures in the settlements that have been transformed from the village to the neighborhood has been regulated.
However, it was observed that this arrangement was not discussed in the public or relevant areas. In practice, it is understood that the persons who have structures in these areas, as well as the administrative authorities and the courts, have not examined the amnesty conditions adequately. As a matter of the fact, the lawmaker has made many conditions to benefit from this amnesty by intentionally or unintentionally. However, it is observed that the practitioners take into account three of these conditions, and the judiciary verdict while considering these three conditions.
This study examines the conditions of the make legitimacy of the buildings concept which is regulated by Code No. 6360.
İdare hukuku ve idarî yargı ile ilgilenenlerin sıklıkla duyduğu kavramlardan birisi “idarî istikrar” kavramıdır. Bu kavram sık kullanılmakla birlikte, kavramın kullanılmasında yeterince özenli davranılmadığı gözlenmektedir. Kavram, kendisi ile ilgili olmayan pek çok anlamda kullanıldığı gibi, ayrıca kavramın uygulandığı uyuşmazlık konularında da özenli olunmadığı dikkati çekmektedir. Bu çalışmada, hukuk güvenliği ve hukukî istikrardan farklı yönleri ortaya konularak, idarî istikrar kavramının nerede ve nasıl kullanılması gerektiği hususu ele alınmaya çalışılacaktır.
AN EVALUATION ABOUT USING OF THE ADMINISTRATIVE STABILITY CONCEPT
ABSTRACT
“Administrative stability” is a concept which is known by those who interested highly in administrative law and administrative jurisdiction. Although its frequency of usage, it is observed that the concept hasn’t been treated conscientiously. As the concept is used in many areas not related to itself, it is nothworthy that the disputes which the concept is applied also hasn’t been treated decently. In this study, the different aspects of administrative stability from legal stability and legal certainty will be introduced as well as where and how should the concept of administrative stability be used will be discussed.
https://www.adaletyayinevi.com.tr/imar-idare-hukukunda-kazanilmis-hak-9786053006480
İdare hukuku bakımından kazanılmış hak konusunun daha çok yargının vermiş olduğu kararlar üzerinden değerlendirilme eğiliminde olunduğu gözlemlenmektedir. Ancak yargının vermiş olduğu kararlarda ise, kazanılmış hak kavramı ile pek de ilgisi olmayan durumların dahi, kazanılmış hak kapsamına alınabildiği, dolayısıyla yargı kararları aracılığı ile de kavramın somut olarak ortaya konulmasının mümkün olmadığı gözlenmektedir. Ayrıca yargının kazanılmış hakka dair verdiği kararın, en azından o karara konu olay bakımından hüküm ifade etmekle birlikte, diğer olaylar bakımından aynı yorumun yapılması halinde çıkmaza girilebildiği durumlara da rastlanılabilmektedir.
İmar hukuku gibi, eşya hukuku kurallarının ve terimlerinin etki ettiği bir alanda ise, kazanılmış hak konusunun daha da karmaşıklaştığı görülmektedir. Zirâ “mülkiyet hakkı” kavramının etki ettiği imar hukuku alanında uygulayıcıların/yorumcuların kazanılmış hak kavramına mülkiyet hakkının etkisinde kalarak yaklaşabildikleri gözlenmektedir. Dolayısıyla uygulamada farklı farklı kazanılmış hak durumları ile karşılaşılabilmektedir.
Bu durum ise, kazanılmış hakkın ne olduğunun “efradına câmî, ağyarına mânî” şekilde incelenmesini; neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğunun ortaya konulmasını gerekli kılmaktadır.
Bu maksatla genelde idare hukukunda özelde ise imar hukukunda kazanılmış hakkın var olup olmadığı, kazanılmış hak mevcut ise neyin kazanılmış hak, neyin kazanılmamış hak olduğu; kezâ imar idare hukukunda kazanılmış hak mevcut ise bu hakkın mahiyetinin, niteliğinin, fonksiyonlarının ve sonuçlarının ne şekilde tezâhür ettiği; kazanılmış hak mevcut değil ise, bu hâlde ne tür durumların ortaya çıktığı hususları çalışmada tahlil edilmeye gayret edilmiştir.