İçeriğe atla

Yunan İsyanı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
15.22, 8 Ekim 2024 tarihinde Alexandros17 (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 33972480 numaralı sürüm (Makaleyi gereksiz şekilde kaynakla doldurmak (özellikle güvenilir olmayan kaynaklarla) lüzumsuzdur, zaten bilinen şeyler yazıyor. Ve mora katliamı konusu tartışmalı bir konu, ondan bahsetmek de gereksiz ve bu savaşa herhangi bir etkisi olmadı.)
Yunan İsyanı

Patraslı Papaz Germanos'un Aya Lavra Manastırı'nda Yunan bayrağını kutsaması. 1865 tarihinde Teodoros Vrizakis tarafından çizilmiştir.
Tarih21 Şubat 1821–12 Eylül 1829
Bölge
Sonuç
Yunan zaferi:
Taraflar
1822 öncesi:
Filiki Eterya
Yunan Devrimciler
Kutsal Birlik
Kleftler
1822 sonrası:
Helen Cumhuriyeti
Destekleyenler:
 Birleşik Krallık
Rumen Devrimciler
Rus İmparatorluğu
Fransa Krallığı
Sırp gönüllüler
Karadağlı gönüllüler

Osmanlı İmparatorluğu

Komutanlar ve liderler

Avrupalı destekçiler:
Rus İmparatorluğu I. Nikolay
Rus İmparatorluğu Lodewijk Heiden
Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı Edward Codrington
Henri de Rigny
Nicolas Joseph Maison

Mısırlı destekçiler:
Kavalalı Mehmed Ali Paşa
Kavalalı İbrahim Paşa
İsmail Gibraltar (ölü)

Yunan Bağımsızlık Savaşı[a] (Ayrıca Yunan İhtilali ve Yunan Devrimi olarak da bilinir), Yunanların Osmanlı egemenliğine karşı başlattığı, 1821–1829 yılları arası süren ve Yunanistan'ın Osmanlı Devleti'nden bağımsızlığını kazanmasıyla sonuçlanan bağımsızlık savaşıdır. Nihai olarak, 1832 yılında imzalanan İstanbul antlaşması ile Yunanistan'ın bağımsız bir ülke olarak tanınmasına yol açmış bir devrimdir.

Bağımsızlık süreci Mora Yarımadasının güneyindeki Manya Burnu'nda yaşayan Yunanların 17 Mart 1821'de Osmanlılara karşı ayaklanarak 23 Eylül'de Tripoliçe'yi ele geçirmeleriyle başladı. Şehrin düşmesiyle Türk ve Yahudi sakinlerin öldürüldüğü Tripoliçe Katliamı patlak verdi. Ayaklanmada Osmanlı Devleti'nden bağımsızlık isteyen Yunan aydınlarının kurduğu Filiki Eterya derneği de rol oynadı. Uzun bir süre kanlı mücadelelerle devam eden ayaklanma, 1829 yılında İngiltere, Fransa ve Rusya'nın Yunanlar lehine müdahale ederek Navarin Deniz Muharebesi'nde Osmanlı Devleti'ni büyük bir yenilgiye uğratmaları sonucu Yunanların lehine dönüştü. Osmanlılar 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nı kaybederek 1829 yılında Rusya'yla imzaladıkları Edirne Antlaşması'yla Yunanistan'ın bağımsızlığını kabul ettiler. Daha sonra temmuz 1832'de Yunanların adına müdahale etmiş olan Avrupa'nın 3 büyük gücü ile imzaladıkları İstanbul Antlaşması ile bağımsız Yunanistan'ın sınırlarını ve statüsünü garanti altına almışlardır. Böylece Yunanlar, Osmanlı idaresi altında bağımsızlık kazanan ilk millet olmuştur.[1] Yunan bağımsızlığının yıldönümü olan 25 Mart 1821 Yunanistan'da ulusal tatil günüdür. Bu tarih özellikle Meryem'e İsa'nın doğacağı vahyinin verilme günü olan Müjde ile aynı güne denk getirilmiştir.

Osmanlı Egemenliği

Yunanların bağımsız bir ülke olarak varlıkları 1453'teki İstanbul'un fethi ve Bizans İmparatorluğu'nun ardılları olan devletlerin de yıkılmasıyla son bulmuştur. Böylece Yanya Adaları, Agrafa Dağları, İsfakiye, Suli ve Mani bölgelerinde bağımsız yaşayan az sayıda Yunanların dışındaki bütün Yunan halkları Osmanlı Devleti'nin egemenliği altına girmiştir.[2] Yunanlar, Osmanlı İmparatorluğunun hemen hemen her tarafına yayılmışlardı. Ancak yoğun olarak Pontos, Mora, Teselya ve Ege adalarında bulunuyorlardı. Osmanlıların dine dayalı millet sisteminde yerlerini alarak ülkedeki milletlerden biri haline gelmişlerdi. Bu sisteme göre Osmanlı Devleti'nde yaşayan Yunanlar, Fener Rum Ortodoks Partikhanesi'ne bağlı kısmen özerklik sahibi bir toplumdu. Dinsel, ekonomik ve kültürel açıdan bazı özgürlüklere sahip olmalarına rağmen, Yunanlar, Gayrimüslimler oldukları için Osmanlı egemenliği altındaki herhangi bir yönetilen gibi "Reaya" denirdi.[3] Reayalar olarak Osmanlı devletine cizye ve haraç gibi vergiler ödemeye mecburdular ve onların toplumsal statüsü Müslümanlara kıyasla daha çok aşağı sayılıyordu.[4] Tüm gayrimüslimler gibi askerlik yapmayan Yunanlar, ailelerini terk edip devşirme yoluyla zorunlu bir şekilde müslümanlaştıktan sonra, devletin kadrolarında görev almak zorunda kalıyordu.[5][6][7]

Osmanlı egemenliği boyunca Rumlar Osmanlıların çok uluslu sisteminin bir parçası olarak ayrı bir millet olarak kabul edildiler. Rum Ortodoks Patrikhanesi bu milletin sözcüsü ve lideri olarak kabul ediliyordu. Rumların arasındaki uzlaşmazlıklar ve yasal sorunlar Patrikhane'ye ait mahkemeler tarafından çözümlenirdi. Millet sistemi dil veya etnik kökenden ziyade dine bağlı olarak düşünüldüğü için Osmanlı Devleti'nde yaşayan Ortodoks Kilisesine üye Sırp, Bulgar ve Romen gibi diğer bütün etnik gruplar da Rum Ortodoks Patrikhanesi tarafından temsil edildiler. Devşirme sistemi uyarınca Rumlar Osmanlı Devleti'nin asker ihtiyacını karşılamak üzere genç ve yetenekli çocuklarını Yeniçeri Ocağına vermek zorundaydılar. Bu sistem 18. yüzyılda giderek zayıfladı ve 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nın kapatılmasıyla tamamen ortadan kalktı.

Osmanlı egemenliği boyunca Yunan kültür ve ekonomisinin merkezi İstanbul'du. Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin içinde bulunduğu Fener semtinde yaşayan Rumlar özellikle 18. yüzyılda büyük bir nüfuz sahibi oldular. Fenerli Rumlar olarak bilinen bu kesim Avrupa'da eğitim gördükleri için Latince, Fransızca, İtalyanca, Almanca gibi dilleri Müslümanlara kıyasla daha iyi biliyorlardı. Dolayısıyla Osmanlı Devleti'nin Avrupa ülkeleriyle olan ilişkilerinde büyük bir rol oynamaya başladılar. Köprülü Fazıl Ahmed Paşa 1671 yılında Fenerli Rum Aleksandros Mavrokordatos'u baş tercümanlık görevine getirdi. Aleksandros Mavrokordatos daha sonra 1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması'nın Osmanlı tarafındaki baş müzakerecisi oldu Osmanlı padişahlarının güvenini kazanan Fenerli Rumlar 18. yüzyıl boyunca Osmanlı Devleti'ne bağlı Eflak ve Boğdan'ın valileri olarak görev yaptılar. Fenerli Rumların bu ayrıcalıklı konumları Yunanistan'ın bağımsızlığını kazanmasına kadar devam etti.

1821 İsyanından Önceki İsyanlar

Yunan isyanı, tek bir olay neticesinde ortaya çıkmış değildi. Tüm Osmanlı dönemi boyunca (1453-1821) pek çok başarısız isyan ortaya çıktı. Özellikle 17. yüzyılda, Mora başta olmak üzere tüm Yunanistan’da Osmanlılara karşı çok önemli direniş yapılıyordu. 1600 ve 1611 yıllarında Dionysios Filozof’un önderliğindeki iki ayaklanma hareketi yaşanmıştır. Yanya’da meydana gelmiş 1611 ayaklanması,[8] Aslan Paşa tarafından bastırılıan isyan başarısızlıkla sonuçlanmıştır ve Yanya’daki Aslan Paşa Camii bu olayın anısına, onun adına yaptırılmıştır.[9] Osmanlılar, gözaltına alınan Dionysios Filozof’a işkence edip, diri diri derisini yüzdüler.[10][11][12][13] Yapılan ilk büyük isyan, Rusların destek ve yardımıyla başlatılan Orlov isyanıydı (1770).[14] 18. yüzyılda Ruslar ile olan ilişkiler, Yunanlar arasında özgürlük ve bağımsızlık düşüncelerinin yayılmasına neden oldu. Ruslar 18. yüzyılın sonlarına doğru Rusya'nın daha çok geleneksel din bağlarını kullanarak yürüttüğü etkiler, bölge halkına yönelttiği ayaklanma çağrılarına kadar varan çabaları, özellikle yoksulluk ve topraksızlığın ciddi boyutlara ulaştığı Mora'da geniş destek buldu. Buna göre, 1768 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Mora kıyılarına gelen Büyük Katerina’nın yakın ortağı olan Amiral Kont Aleksey'nin komutasındaki Rus donanması, Mora’da Osmanlılara karşı bir isyanın çıkmasına neden olmuştu. Orlov kardeşleri, Mora Yarımadasındaki Yunan halkına muhtariyet vermekle görevlendirildi. Ancak 1770 yılında başlayan Orlov isyanı Rusya'dan yeterli yardım göremeyince Osmanlı (Müslüman ve Arnavut) birliklerince kısa sürede bastırıldı. Rusların Mora’yı terk etmesinden sonra Orlov isyanına misilleme hazırlayan Osmanlı kuvvetleri, Yunanlara karşı büyük saldırılara başladılar.[15][16] Divan-ı Hümayun'un Mora’daki Yunanların öldürülmesi emrini vermesine, kaptan-ı deryalığa getirilen Cezayirli Gazi Hasan Paşa: "Yunanları yok edersek haracı kim verecek?" cevabını vermişti.[17] Sonraki yıllarda, Rus casusu olarak suçlanan Aitolyalı Kosmas, 24 Ağustos 1779’da, Osmanlı yetkililerinden gözaltına alındı ve sonrasında infaz edildi.[18][19] Bunlara ek olarak, öldürülen Yunanların arasında Teodoros Kolokotronis’in babası olan Konstandis Kolokotronis de yer alıyor. Aynı zamanda Yunanistan’nın birçok yerinde (Mani Yarımadası, Girit) çıkan ayaklanmalar ve özellikle Girit'teki İoannis Vlahos Daskaloyannis ayaklanması Osmanlı kuvvetlerince kanlı bir şekilde bastırıldı.[20] Orlov isyanı bastırıldıktan sonra, Rus orduları karşısında güç duruma düşen ve sonunda 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nı kaybeden Osmanlı Devleti'nin, 1774'te imzaladığı Küçük Kaynarca Antlaşması, Rusya'ya Yunan Ortodokslarının koruyuculuğunu vererek yeni müdahalelere açık bir kapı bıraktı.

Küçük Kaynarca Antlaşması’nın Yunanlara Etkisi

Rusya’nın zaferi ile sonuçlanan savaşın sonunda imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) ise başta Yunanlar olmak üzere Osmanlı hakimiyetindeki Hristiyan azınlıkların bağımsızlık hareketlerine giden süreci başlatması açısından son derece önemlidir. Oral Sander, Osmanlı diplomasi tarihinde Küçük Kaynarca Antlaşması’nı içeriden dağılma sürecinin başlangıcı olarak niteler ve Osmanlı topraklarındaki Ortodoksların hamisi haline gelen Rusya’nın Yunanistan’ın bağımsızlığına giden süreci başlattığını belirtir. Sonuç olarak, Yunan aydınlanmasının öncülüğünde, Orlof Ayaklanması örneğinde ve Küçük Kaynarca Antlaşması’nın sağladığı Rus korumacılığının güdümünde Osmanlı topraklarına gelen Batılı aydınlanma değerleri Balkanlardaki Hristiyan toplumlar arasında Yunanların öncülüğünde sosyal yaşamın bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Küçük Kaynarca Antlaşmasına Rusların koydurduğu "Yunanlar, Karadenizde Rus bayrağı altında ticaret yapabilir" maddesinin sonucu olarak güçlü bir ticaret burjuvazisi Yunanistanda gelişmiş oldu.[21] Osmanlı İmparatorluğundaki ayrıcalıklı durumları sonucu varlıklı bir duruma gelmiş olan Yunan aydınları Avrupa ile sürekli ilişkide olup, milliyetçilik ve bağımsızlık gibi düşünce akımlarını da öğrenmişlerdi.

Çağdaş Yunan Aydınlanması ve Yunan Milliyetçi Akımı

Rigas Fereos
1821 Bağımsızlık Savaşının en büyük öncüsü olan Yunan aydını idam edilmiştir. Rigas Fereos
Çağdaş Yunan Aydınlanma Dönemi'nin en önemli temsilcisi ve Yunan kültürünün derin bilgisine sahip olan dil ve siyaset bilimci Adamantios Korais

18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa ülkelerinin ekonomik ve askerî gücünün artması ve Avrupa'da milliyetçilik akımlarının yayılmasıyla (büyük bir nedeni Fransız İhtilali[22]) Balkanlardaki Hristiyan milletleri derinden etkilemiş, Osmanlı Devleti'nin gücü azalmış, Yunan milliyetçiliği önem kazanmıştır.[23] Avrupa'daki liberal çevrelerin Yunan bağımsızlığına gösterdiği sempati ve güçlü bir Yunan orta sınıfının ortaya çıkışı milliyetçi harekete geniş bir temel kazandırırken, Osmanlı merkezi yönetiminin giderek zayıflaması Yunan siyasi çevrelerine belirli bir hareket serbestliği kazandırdı. 1790’larda Viyana merkezli olarak ortaya çıkan Yunan milliyetçiliği daha sonra Paris’e taşınmış ve 1821’deki isyana giden yolda en önemli süreç olmuştur. Daha sonra bağımsızlığın fikri kahramanı haline gelecek olan Rigas Fereos ve Adamantios Korais bu süreçteki en önemli iki filozoftur.

Rigas Fereos (1757-1798), Avrupa Aydınlanması ve Fransız Devrimi’nin etkisi altında hürriyet, eşitlik ve kardeşlik ilkelerini benimsemiş ve Yunanların öncülüğünde Balkan halklarının Osmanlı İmparatorluğu’ndan kurtuluşu için mücadele vermiş en önemli Yunan aydınıdır.[24] Osmanlı İmparatorluğu içerisinde demokratik bir devrim gerçekleştirilmesi idealini dile getirmiştir. Anayasa çalışmaları yapmış; temelde Osmanlı’daki bütün milletlerin eşit bir şekilde bir arada yaşayacakları bir düzenden bahsetmiş ve Osmanlı Sultanını ‘tiran’ olarak tanımlamıştır. Osmanlı’da, Fransa’dakine benzer bir devrim hareketi gerçekleştirilmesini ve çok uluslu demokratik yapıda bir devlet kurulmasını savunmuştur. Çok önemli devrim şiirleri yazmış olan Fereos, Montesquieu’nin De l'esprit des lois (Kanuların ruhu) adlı eserini çevirdi ve Napolyon Bonapart ile temas kurup güneydoğu Avrupa’ya özgürlük getirmesi için onu teşvik etmeye çalışmıstı.[25] Ancak, bu dönem 1790’larda III. Selim döneminde Osmanlı diplomasisinde önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Osmanlı diplomasisi Avrupalı devletler nezdinde etkin hale gelmeye başlamış; Osmanlı aleyhine gelişen fikir akımlarına karşı Avrupa’da önlemler alınmıştır. Bunun sonucunda, o dönemde Osmanlı’daki Hristiyan azınlıkları kollayan Avrupa devletlerinin politikalarıyla çelişen bir şekilde 1798’de Avusturya, Rigas Fereos’u ve sekiz Yunan cumhuriyetçiyi yakalayıp Osmanlı’ya teslim etmiş ve Rigas Fereos kırk gün işkence edildikten sonra idam edilmiştir.[26] Rigas Fereos’un Yunan Aydınlanmasına ve Yunan millî hareketine paha biçilmez katkısı ve onun idam edilmesi, 1821 isyanına giden süreçte Yunanlar için ulusal bir kahraman haline gelecektir.

Irkımızın en büyük hayırseveridir. Mürekkebi Tanrı’nın önünde ne kadar kıymetliyse, kanı da o kadar kutsaldır.
Teodoros Kolokotronis Rigas Fereos hakkında konuşurken[27]

Adamantios Korais, Rigas Fereos’un devrimci fikirlerini daha ileriye taşıyarak bağımsız Yunanistan’ın felsefi arka planını oluşturmuştur. Sakız kökenli, 1748 yılında İzmir doğumlu Adamantios Korais, genç yaşta Amsterdam'da ve Paris'te yaşamış ve okumuş, Fransız Devrimi’ni yakından izlemiş ve o dönemin aydınlarıyla ilişki kurmuştu.[28] Antik Yunan Edebiyatı konusunda araştırmalar ve siyasal polemikler ama aynı zamanda edebi metinler de yazmıştır. 1821 Yunan İsyanı’na giden süreçte Korais, özellikle Fransa’daki Yunan cumhuriyetçileri örgütleyerek Kardeşlik Bildirisi ve Savaş Çağrısı gibi risaleleriyle Osmanlı yönetimine sert saldırılardı bulunmuş ve bağımsız bir Yunanistan’ın kurulmasını önermeye başlamıştır.[29][30]

Yunan aydınlanmacılarının, Aydınlanma ve Fransız Devrimi doktrinlerini özümsemeleri ve kendi halklarına kabul ettirmelerindeki rolü çok önemli ve son derece etkindi.[31] Yunan Aydınlanması’na Fereos ve Korais gibi isimlerin yanı sıra Sakız Adası’nda doğmuş "Yunan Halkının Büyük Öğretmeni" Neofitos Vamvas,[32] Antimos Gazis, Evgenios Vulgaris, İosipos Misyodakas ve Dimitrios Katarcis gibi önde gelen Yunan aydınları büyük katkıda bulundu. 1810’larda Yunan ulusal bilincinin güçlendiği bir dönem yaşanmıştır.

Filiki Eterya

Filiki Eterya'nın Andı
Yunan isyancısı Filiki Eterya'nın andını söylerken (Dionysios Tsokos'un resimi)

Yunanlar, Osmanlı Devletine karşı başlatacakları isyanı yönetmek amacıyla Filiki Eterya adlı gizli cemiyeti kurdular. Filiki Eterya 1814 yılında Emmanuil Ksantos, Nikolaos Skufas ve Atanasios Tsakalof adlı üç genç Yunan tarafından, o zamanki Rusya'da günümüzde Ukrayna'nın sınırları içinde kalan Odessa kentinde kuruldu.[33] Amacı Yunan bağımsızlık hareketini gerçekleştirmek olan bu dernek özellikle Osmanlı topraklarında yaşayan Rumları kışkırtmak için düzenlediği toplantılarda şu kararları aldı:
1. Merkezi Atina'da bulunan Filmusos Cemiyeti, Filiki Eterya'ya bağlanarak, bu cemiyetin batı kültürü almış Yunan gençlerinden yaralanılacak
2. Örgütlenebilmek için gerekli maddi olanakların sağlanması yolunda yeni ticaret şirketleri açılacak
3. Yunan tüccarlarının, ünlü ve etkili ailelerin, kilisenin tanınmış din adamlarının örgüte katılması sağlanacak.


Bu kararlarda birleşen cemiyetin merkezi 1818 yılında İstanbul'a taşındı. 12 Nisan 1820 tarihinde yapılan toplantıda, cemiyetin başkanlığına Fenerli Rum İpsilantis ailesi'nin üyesi, Rus ordusunda yüksek rütbeli subay ve Çar I. Aleksandr'ın yaveri olan Aleksandros İpsilantis seçildi. Filiki Eterya, temsilcilerini tüm Yunanistan'a gönderip isyan hazırlayıcı hareketleriyle Yunan halkını birleştirerek, Yunan İsyanı'nın başlamasında son derece etkin bir rol oynamıştır.

Çatışmalar

Teodoros Kolokotronis

Aynı dönemde milliyetçi hareketi içinde sınıflara ve bölgelere dayalı farklı eğilimler de belirmeye başladı. Soylular ve Rusya'ya bağlı güç odakları dışında, din adamlarının etkin olarak katıldığı köylü hareketi ve adalardaki varlıklı tüccarların desteklediği bağımsızlık hareketi de siyasi sahneye çıktı. Bu farklı eğilimleri biçimlendiren bir etken de büyük devletlerin Yunan milliyetçilerini yanlarına çekme girişimleriydi. Filiki Eterya silahlı bir ayaklanma hazırlığına yöneldi. Venedik yönetiminin ardından birkaç kez el değiştirdikten sonra İngiliz korumasına girmiş olan İon Adaları da anakaradaki siyasi örgütlenmenin bir sığınağı durumuna geldi. Rumeli'deki Rus nüfuzundan rahatsızlık duyan Avusturya doğuya yayılma politikasının bir parçası olarak Yunan milliyetçiliğine destek veren bir başka güç konumuna girdi. Yunanların bağımsız bir devlet kurma hedefiyle ayaklanmasını sağlayan asıl etken ise, bölgede fiili bir özerklik elde etmiş olan Tepedelenli Ali Paşa ile Osmanlı kuvvetleri arasında Mart 1820'de başlayan çatışma oldu. Yunan ayaklanmasına Markos Boçaris gibi birkaç Αrvanit komutan önderliğinde Osmanlıya karşı savaşmıştır.

Bu çatışma sürerken 1821 ilkbaharında Mora'da patlak veren Yunan ayaklanması[34] kısa sürede Orta Yunanistan ve Girit'e de sıçradı. Ayaklanmacılar önemli mevziler elde ettiler. Tripolis şehrinde 8.000-15.000 başka kaynaklara göre 30.000, Navarin'de de 3.000 Türk, kadın-çocuk ve erkek katledildi. İsyancıların sağladığı ilerleme, 1822 yazında Osmanlı kuvvetlerinin karşı saldırısıyla durdu. Tesalya ve Makedonya Osmanlı denetimine girerken, Yunanlar arasında baş gösteren iç çekişmelerle başını Teodoros Kolokotronis ile Yeoryos Kunduriotis ve Aleksandros Mavrokordatos'un çektiği iki ayrı merkez ortaya çıktı. Bu çatışmaya karşın Osmanlı Devleti'ne karşı sürdürülen direniş, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa 'nın oğlu İbrahim Paşa'nın komutasındaki ordunun Mora'ya çıkması ve Dramalı Mahmut Paşa komutasında Osmanlı askerlerinin kuzeyden gelerek Mora'ya yerleşmesiyle kırılmaya yüz tuttu.

Avrupa'nın müdahalesi

Ama duruma müdahale eden İngiltere, Fransa ve Rusya ekim 1827'de Navarin Deniz Muharebesi'nde Osmanlı-Mısır donanmasını yok edince denge yeniden Yunan ayaklanmacıların lehine döndü. Yunan kuvvetleri İngiliz ve Fransız askeri desteğiyle anakaranın iki yanında kuzeye doğru yayılmaya başladı. Bu sırada Osmanlı Devleti'ne savaş açan Rusya'nın baskısıyla eylül 1829'da imzalanan Edirne Antlaşması Yunanistan'ın bağımsızlığını kazanmasına yol açtı.

Mora ve Orta Yunanistan'daki Etnik Temizlik

1828 Yunan Nüfus Sayımının verilerine göre savaş öncesi ve savaş sonrası, Türk ve Yunan(Ortodoks Hristiyan) nüfusları.[35] En sol taraf (Yukarıdan aşağıya): Mora, Anakara ve Adalar(Χριστιανοι: Hristiyanlar, Τούρκοι: Türkler)

Olayların başlamasından önce,1821'de yapılan nüfus tahminlerine göre, Mora ve Orta Yunanistan'da 63.615'i Türk olmak üzere toplam 938.765 insan yaşamaktaydı.[35] 1828 yazına gelindiğinde Türklerin tamamı öldürülmüş veya yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda bırakılmışlardı. Yunan halkı neredeyse Türklerden kalan bütün dükkân ve özel mülkleri yağmalamıştı.[36] 1828 yılında bu yağmalamalar sebebiyle eski Türk mülklerinin sayısı da sayıldı ancak sayılar hiçbir zaman resmi olarak yayınlanmadı. Bu nedenle mevcut veriler İçişleri Bakanlığı'nın 1867 tarihli ve daire başkanı Mansola tarafından imzalanan resmi baskısında ve ayrıca Vali Kapodistrias'ın ölmeden önce buna atıfta bulunan yazılı tebligatlarıyla sınırlıdır.[35]

William St Clair bu katliamlara şöyle işaret etmiştir;

Yunanistan Türkleri kendilerinden sonra çok az iz bıraktılar. Onlar ansızın ve tamamen 1821 yazında yok oldular. Bu yok oluş tüm dünyanın gözlerinden uzak oldu ve arkalarınca ağlanmadı. 20 binden fazla yaşlı, erkek, kadın, çocuk Türk; kendi komşuları Yunanlar tarafından birkaç hafta içinde öldürüldüler. Bu katliam acımasızca ve tereddütsüz hayata geçirildi... Çiftliklerde veya tecrit edilmiş toplumlar halinde yaşayan Türk aileler, kısa bir sürede öldürüldüler; yakılan evleri, cesetlerinin üzerine yıkıldı. Olaylar başlayınca evlerini bırakarak en yakındaki kente sığınmaya çalışanlar da, Yunan güruh tarafından yollarda öldürüldüler. Küçük kentlerde, Türkler, evlerine kapanarak kendilerini korumaya çalıştılar, ama pek azı kurtulabildi. Bazı yerlerde açlığa dayanamayarak, hayatlarının bağışlanacağına dair onlara söz veren âsilere teslim oldular, ama yine de öldürüldüler. Ele geçirilen Türk erkekler derhal öldürülüyor, kadınlarla çocuklar köle olarak âsilere dağıtılıyor, ama daha sonra onlar da öldürülüyorlardı.[37]

Rum Ortodoks Kilisesi’nin tarihini yazan İngiliz yazar Steven Runciman ise bu katliamlara şu şekilde dikkat çekmiştir.[38]

Kilisenin Basil (Vasili) gibi büyük babaları, 1821’de Mora’da isyan bayrağını çeken piskoposların bu saldırgan eylemlerini görseydi dehşete düşerdi. Bu, Yunanların bağımsızlık veya kurtuluş savaşı değildi; Türklere ve öteki Müslüman azınlıklara karşı başlatılmış olan bir yok etme savaşıydı ve başlıca kışkırtıcılar Rum Ortodoks Hıristiyanlardı.

Şehirlerdeki katliamlara verilen tepkileri de şöyle özetlemiştir;

Ayaklanma başlar başlamaz, Yunan haydut Petros Mavromihalis, öteki adıyla Petrobey, çapulcularıyla birlikte dağlardan inerek, liman kenti olan Kalamata’ya giriyor ve Patras’taki güruhu gölgede bırakacak bir şekilde bütün Müslüman erkekleri öldürüyor; genç kadın ve çocukları köle olarak satıyordu. Bu “zaferi” kutlamak için kentteki ırmağın kenarında 24 papaz ayin düzenliyordu. Kalamata felâketini, Patras ve Livatya’daki bütün Müslümanların katli izliyordu.

Ancak olanlar bunlarla sınırlı değildi Yunanlar karşı tarafın bulunduğu çaresiz durum üzerine sadece bunları yapmadı garnizonları ateşe verdi. Denizcileri yakaladı bazılarını diri diri yakmak üzere çoğu öldürüldü. İngiliz tarihçi Salâhi R. Sonyel ise ünlü Yunan ve Orta Çağ tarihçisi William Miller'a da dayanarak bu olayları şöyle özetledi.[39][40]

Nisan ayında Hidra, Spetsa ve İpsara adalarının Yunan sakinleri âsilere katılıyor; Osmanlı bayrağını taşıyan gemilere saldırıyor; gemicileri yakalayarak öldürüyor veya denize atıyorlardı. Mekke’ye Hacca gitmekte olan birçok Müslümanları da yakalayarak öldürüyorlardı. St. Clair, Howarth ve Miller gibi İngiliz yazarların anlattıklarına göre, bir Türk gemisinin 57 tayfası yakalanarak, zafer çığlıkları arasında Hidra adasına götürülüyor ve orada, sahilde, diri olarak ateşte yakılıyorlardı. Tesalya, Makedonya ve Halkidiki’de birçok Yunanlar ayaklanmaya katılıyor ve acımasızca Türklere saldırıyorlardı. Bazı bölgelerde âsi önderler, bütün Yunanların ayaklanmaya katılmalarını sağlamak amacıyla Türkleri kasten kırımdan geçiriyorlardı. Türk komşularını gaddarca öldüren alelâde Yunan köylüler, bu ayaklanmayı dinsel yok etme olarak görüyor; onlara önderlik eden piskoposlarla papazlar da aynı görüş ve duyguları paylaşıyorlardı.[39][41]

Antlaşma ve protokoller

Girdiği savaşlarda ağır kayıplar veren Osmanlı Devleti, 1829 yılında Edirne Antlaşmasını imzalayarak Yunanistan'ın bağımsızlığını tanıdı (Ayrıca Sırplar da bu antlaşmayla özerklik kazanmışlardır). Bu sayede Yunanistan fiilen ve hukuken bağımsız olmuştur. Yunanistan, bağımsızlığını resmen 1832 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması ile kazanmıştır.

Yunanistan Krallığı

Geçmişte Rusya'nın dışişlerinde önemli rol oynamış ve Avrupa'da tanınmış bir kişi olarak nisan 1827'de Yunanistan'ın geçici devlet başkanlığına seçilmiş olan Kont Yannis Kapodistrias, Ocak 1828'de Yunanistan'a geçtikten sonra Rusya'ya yakın güçlü bir merkezi yönetim kurmaya yöneldi. Bağımsızlık mücadelesinde öne çıkmış ailelerin düşmanlığını çeken Kapodistrias'ın ekim 1831'de öldürülmesini izleyen karışıklıklar ancak büyük devletlerin müdahalesiyle sona erdirilebildi. Mayıs 1832'de Londra'da varılan antlaşma uyarınca İngiltere, Fransa ve Rusya'nın koruması altında, kuzey sınırı Arta-Volos hattını izleyen ve Girit ile Samos dışında bazı Ege Adalarını da içine alan bağımsız bir krallık oluşturulması benimsendi. Aynı antlaşmayla Bavyera kralı I. Ludwig'in oğlu Otto'nun Yunan tahtına geçmesi kararlaştırıldı.

Galeri

Muharebeler ve Katliamlar

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Osman Karatay, Bilgehan Atsız Gökdağ, a.g.e., s.488.
  2. ^ Peter Harold Paroulakis "The Greeks: Their Struggle for Independence‎" s.25, Hellenic International Press (1984).
  3. ^ The American Heritage Dictionary of the English Language, Fourth Edition, Houghton Mifflin Company, (2004)
  4. ^ Barker, Religious Nationalism in Modern Europe, s. 118
  5. ^ The New Encyclopedia of Islam, Ed. Cyril Glassé, (Rowman & Littlefield, 2008), s. 129
  6. ^ Lybyer, Albert Howe, The government of the Ottoman empire in the time of Suleiman the Magnificent, (Harvard University Press, 1913)
  7. ^ Devshirme, The Encyclopedia of Islam, Vol. 2, E.J. Brill, Leiden: 1991
  8. ^ "Ioannina, the Town of the Silver Art Creators History" (İngilizce). et-webline.net. 26 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ağustos 2012. 
  9. ^ "IOANNINA/ ISLAMIC MONUMENTS" (İngilizce). cultureportalweb.uoi.gr. 25 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ağustos 2012. 
  10. ^ "A series of events in Epirus marking the 400th anniversary of the revolution of Dionysius the Philosopher in Ioannina" (İngilizce). sae.gr. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ağustos 2012. 
  11. ^ "Dionysius the Philosopher" (İngilizce). absoluteastronomy.com. 30 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ağustos 2012. 
  12. ^ Joseph von Hammer-Purgstall: Geschichte des osmanischen Reiches: Bd. 1574-1623, p. 442; note a. "Prete scorticato, la pelle sua piena di paglia portata in Constantinopoli con molte teste dei figli d'Albanesi, che avevano intelligenza colli Spagnoli"[1] 21 Eylül 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  13. ^ "ΔΗΜΟΤΙΚΟ ΛΑΟΓΡΑΦΙΚΟ ΜΟΥΣΕΙΟ ΙΩΑΝΝΙΝΩΝ (ΑΣΛΑΝ ΤΖΑΜΙ)" (Yunanca). ioannina.gr. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2012. 
  14. ^ "historyorb.com". 15 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ağustos 2018. 
  15. ^ Κωνσταντίνος Σάθας (Konstantinos Sathas), Τουρκοκρατημένη Ελλάς 1453-1821 (Türk egemenliği altındaki Yunanistan 1453-1821), K.Kamarinopoulou, 1869 (1962)
  16. ^ Teodoros Kolokotronis, Διήγησις συμβάντων της Ελληνικής φυλής (Yunan ırkının tarihinin olaylarının anlatımı), 1846
  17. ^ Κωνσταντίνος Σάθας (Konstantinos Sathas), Τουρκοκρατούμενη Ελλάς 1453-1821 (Türk egemenliği altindaki Yunanistan 1453-1821), K.Kamarinopoulou, 1869 (1962) s. 523
  18. ^ Ιωάννης Μενούνος (Ioannis Menounos), Κοσμά Αιτωλού Διδαχές (Aitolyali Kosmas’in Öğretileri), Αθήνα (Atina), 1979, s. 242, 243.
  19. ^ Elsie, Robert (2000). A dictionary of Albanian religion, mythology, and folk culture. New York University Press. s. 60. ISBN 9780814722145. 
  20. ^ George Childs Kohn (Editor) Dictionary of Wars 9 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 650 pages ISBN 1-57958-204-4 ISBN 978-1579582043 Page 155
  21. ^ "The Deterioration of Ottoman Administration In the Light of the Ottoman-Russian War of 1768-1774, Metin Bezikoğlu, Bilkent Üniversitesi Master tezi, Eylül 2001" (PDF). 22 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Nisan 2013. 
  22. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Erik Goldstein isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)
  23. ^ Peter Harold Paroulakis, a.g.e., s.25.
  24. ^ "Fransız Devriminin Yunanistan üzerindeki etkisi, Dimitris Loules" (PDF). 3 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Ağustos 2018. 
  25. ^ Kasaba, Reşat (2005). Dünya İmparatorluk ve Toplum Osmanlı Yazıları. Kitap Yayınevi. s. 100. ISBN 9789758704828. 
  26. ^ "Osmanlı'da ilk anayasayı hazırlayan aydın ve eylem adamı: Rigas, Herkül Milas". 24 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Nisan 2013. 
  27. ^ "Ρήγας Βελεστινλής-Φεραίος 1797-2007/250 Χρόνια από τη γέννηση του" (Yunanca). rare-books.gr/. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  28. ^ "Çağdaş Yunan Edebiyatı – Yunan Aydınlanması". ellinisti.com. 7 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Eylül 2012. 
  29. ^ Trencsényi, Balázs; Kopeček, Michal (2006). Discourses of collective identity in Central and Southeast Europe (1770-1945): texts and commentaries. Central European University Press. s. 141. ISBN 978-963-7326-52-3. 
  30. ^ "[[Encyclopædia Britannica]], Adamantios Korais". 2 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Nisan 2013. 
  31. ^ "Fransız Devriminin Yunanistan üzerindeki etkisi, Dimitris Loules, s. 292" (PDF). 3 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Ağustos 2018. 
  32. ^ "Entelektüel Üretim ve Sanat". chios.gr. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mart 2013. 
  33. ^ Alison, Phillips W. (1897). The war of Greek independence, 1821 to 1833. London : Smith, Elder. ss. 20-21.  (retrieved from University of California Library)
  34. ^ Fahrettin ve Seyfi, 1820 - 1827 Mora İsyanı, Askeri Matbaa, İstanbul, 1934.
  35. ^ a b c Mansolas, A. (1867). Staatswirthschaftliche Untersuchungen über Griechenland von A. Mansolas [Yunanistan hakkında siyasi bilgiler] (Yunanca). 
  36. ^ Clair, William St (2008). That Greece Might Still be Free: The Philhellenes in the War of Independence (İngilizce). Open Book Publishers. ISBN 978-1-906924-00-3. 
  37. ^ "That Greece Might Still Be Free: The Philhellenes in the War of Independence". William St Clair. Open Book Publishers. ss. 1-12. 16 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mayıs 2021. 
  38. ^ "How The Turks of the Peloponnese were Exterminated During the Greek Rebellion?". www.acarindex.com. 2 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2021. 
  39. ^ a b Miller, William; Miller, William (1923). The Ottoman Empire and its successors, 1801-1922. Being a rev. and enl. ed. of The Ottoman Empire, 1801-1913. Preservation Department UCLA Library. Cambridge [Eng.] : The University Press. 
  40. ^ Howarth, David Armine (1976). The Greek Adventure: Lord Byron and Other Eccentrics in the War of Independence (İngilizce). Collins. ISBN 978-0-00-216058-2. 3 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2021. 
  41. ^ Sonyel, Salahi Ramadan (2011). İngiliz gizli belgelerinde Türk-Yunan ilişkileri: (1821-1923). Remzi Kitabevi. ISBN 978-975-14-1457-1. 3 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Nisan 2022. 


Kaynak hatası: <ref> "lower-alpha" adında grup ana etiketi bulunuyor, ancak <references group="lower-alpha"/> etiketinin karşılığı bulunamadı (Bkz: Kaynak gösterme)