İçeriğe atla

Esrâr Dede

Vikipedi, özgür ansiklopedi
07.05, 18 Eylül 2005 tarihinde 81.214.28.98 (mesaj) tarafından oluşturulmuş 66909 numaralı sürüm

Esrâr Dede, (1748-1797) ünlü Osmanlı Dîvân edebiyatı şairi.

Gerçek adı Mehmed olan Esrâr Dede 1748 (Hicri 1162) yılında İstanbul'da doğdu. Doğum tarihi üzerinde bir ihtilaf mevcuttur. Babasının isminin Ahmed-i Bîzebân olduğu bilinmektedir, fakat ailesine dair pek bir bilgi yoktur. Çok iyi bir eğitim gördüğü eserlerinden kolayca anlaşılabilmektedir. Arapça ve Farsça başta olmak üzere Rumca, Latince ve İtalyanca bilirdi. Dile olan ilgisi ve kabiliyetini, Lûgat-ı Tilyan isimli bir Türkçe - İtalyanca sözlük yazmış olmasından da anlıyoruz. Karakterinin güzel olduğu, özellikle çok cömert olduğu söylenmiştir. Galata Mevlevîhânesinde tanıştığı Şeyh Gâlip ile ömür boyu dost kalmıştır. "Esrâr" mahlasını da, Şeyh Gâlip'e arz edip talebelerinden olunca almıştır. Şeyh Gâlip ile tanıştıktan sonra Şeyh Gâlip'in eğitimine girdi. Hayâtı boyunca mevlevîlik dâiresinden çıkmadı. Daha sonraları tezkireci ve meşîhat makamlığını kazanmasına rağmen Şeyh Gâlip'in yanından ayrılmadı. Ömrü boyunca Galata Mevlevîhânesinde kendisine ayrılan odada yaşadı, eserlerini burda kaleme aldı ve 1796 (Hicri 1211) yılında burada vefat etti. Garip bir detaydır ki, vefat günü mîrâc kandiline denk gelmiştir. Mezar taşında Şeyh Gâlip'in şu cümleleri yer almaktadır:

"Esrâr Dede çileyi hatm ettiği dem Sırr oldu serin hırka-i tâbûta çeküp Gâlib dedi târihin efsûs efsûs Hemdemlerini hayrân kodı Esrâr göçüp."

Bunun dışında bizzat Şeyh Gâlip, Esrâr Dede'nin ölümü üzerine bir mersiye kaleme almıştır. Bu mersiye şöyledir:

Kan ağlasın bu dide-i dür-bârım ağlasın Ansın benim o yâr-ı vefâ-dârım ağlasın Çeşm ü dehân u ârız u ruhsârım ağlasın Baştan başa bu cism-i siyeh-kârım ağlasın Ağyârım ağlasın bana hem yârim ağlasın Gûş eyleyen hikâyet-i Esrâr'ım ağlasın Nâ-dide bir güher telef etdim dirîg u âh Hâk içre defnedüp gerü gitdim dirîg u âh

Zât-ı şerifi âleme bir yâd-gâr idi Fakr u fenâ vü aşk u hüner-ber-karâr idi Her şeb misâl-i şem' benim ile yanar idi Sâye gibi yanımda enis-i nehâr idi Hakkaa tamâm âşık idi yâr-ı gaar idi Birkaç zaman muammer olaydı ne var idi Allah verdi aldı yine kurb-i Hazrete Biz kaldık intizâr ile rûz-i kıyâmete

Âhir nefesde sohbeti oldu mahabbet âh Bir yâre urdu bağrıma âh derd-i firkat âh Gelmezdi hiç kalb-i fakire bu sûret âh Ey kâş etmeyeydim o âşıkla sohbet âh Yakmazdı belki cânımı bu nâr-ı hasret âh Telh etdi kâmımı o zehr-nâk şerbet âh Eyvâh elden o gül-i handânım aldı mevt Esrâr'ım aldı cümle dil ü cânım aldı mevt

Olsun mübârek ol mehe kabr-i saâdeti Mevlâ müyesser ede makaam-ı şefâati Bitmiş ne çâre dâne vü gelmişdi sâati Dehrin budur hemişe muhîbbâna âdeti Tefrik içündür etse de izhâr vuslatı Zehri yutulmaz ağza alınmaz harâreti Ben gördüğüm bu dâr-ı fenânın fenâsıdır Baakî Hûudâ rızâsı bekaa Hâk bekaasıdır

Meydân-ı Mevlevide nişân âşikâr edip Pervâz ederdi şevk ile Ankaa şikâr edip Eylerdi nây u defile semâ' âh u zâr edip Bulmuşdu kân-ı matlabı Hak'da karâr edip Almışdı müjde kûyuna yârın güzâr edip Gitdi ne çare Gaalib'i hasretle yâr edip Olsun visâl-î Hazret-i pirânla kâm-yâb Kıldı karîn'i kabri Fasîh-i felek-cenâb

Eserleri

Kuşkusuz her açıdan olduğu gibi edebî açıdan da Esrâr Dede'yi en çok Şeyh Gâlip etkiledi. Bu iki önemli ismin eserleri ise daha sonraki kuşakların bir çok önemli edebiyatçısını etkilemiştir. Nitekim daha sonraları Şeyh Gâlip'in ünlü eseri "Hüsn ü Aşk"dan esinlenerek, Yenikapı Mevlevîhânesinin son şeyhi Abdulbâkî Baykara tarafından kaleme alınacak olan yine Hüsn ü Aşk isimli manzûm tiyatronun ilk perdesi Şeyh Gâlip ile Esrâr Dede'nin konuşmalarını konu alacaktır.

Şiirlerini topladığı Dîvân'ı en önemli ve bilinen eseridir. Bu da, 1841 yılında "Divan-ı Belağat-unvân-ı Esrâr Dede Efendi" ismiyle yayımlanmıştır. Mevlevî şairlerinin hayatlarını ve şiirlerinden örnekleri barındıran, Esrâr Dede Tezkiresi olarak da anılan "Tezkire-i Şu'ârâ-yı Mevlevîyye" bir diğer ünlü eseridir. Diğer önemli eserleri: Mübâreknâme-i Esrâr, Fütüvvetnâme-i Esrâr ve daha önce de zikrettiğimiz Lugat-ı Tilyan`dır. Genel olarak Esrâr Dede arı ve yalın bir dil kullanırdı. Şiirlerinde Mevlevîliğe ve Mevlânâ`ya olan sevgisine sık sık yer vermiştir. Şiirlerindeki tasavvuf etkisi barizdir.

Eserlerinden örnek olarak:

Gazel (Gece Kandilli`de)

Gece Kandilli’de gök kandil olup ol meh-rû Mâhitab eyleyerek eyledi azm-i Göksu Ol şehen-şâh-ı hüsn basdı kadem şevketle Hele Beylerbeyi’nin başına devletdir bu Boğaz içinde bu şeb mey vererek muğbeçeler İtdi sâgar gibi lebrîz bizi tâ-be-gelû Gel çelipa içün itme bizi hicrana dûçar Nola İstavroz’a gitme bu gice kâfir-hu Subha dek eyleyelim şevk ile zevk-i mehtâb Mestdir çeşm-i siyeh meste yeter bu uyku

Yardan sana şu peymâne ki ihsân oldu Mihr-i dîdâr idi Esrar sabaha karşu Saye-i Hazret-i Galib’de Boğaz içre bu şeb Zevk-i min tahtil enhar idi bana her su

Ayrıca Bakınız