Melankoli
Kara sevda, melankoli ya da mâl-i hülyâ (Yunanca Grekçe: μελαγχολία - melankolia, "üzüntü" < Eski Yunanca μέλας (melas), "kara, siyah",[1] + χολή (kholi) kara safra),[2] günümüzde yaygın olarak kişinin az hareketli ve normalden daha heyecansız bir hayat tarzını sürdürdüğü depresyondan kaynaklanan bir duygudurum bozukluğu anlamında kullanılır.
Psikanalizde melankoli
Psikanalitik ekolde melankoli kelimesi ilk olarak Sigmund Freud'un 1917 yılında yayınladığı Yas ve Melankoli (Trauer und Melancholie) makalesinde geçmektedir.[3]
Freud'a göre melankoli durumunun oluşabilmesi için süjenin, sırasıyla aşağıdaki beş aşamadan geçmesi gerekmektedir;
- Süjenin, bir sevgi nesnesini (love object) kaybetmesi.
- Kaybedilen sevgi nesnesinin ardından normal bir süreç olarak yaşanan bir yas döneminin (mourning period) başlaması.
- Normal şartlar altında, belirli bir süre sonra bitmesi gereken yas döneminin sona ermemesi nedeniyle yeni bir sevgi nesnesi arayışının başlayamaması.
- Süjenin, yeni bir sevgi nesnesi arayışına girememesi nedeniyle, yeni sevgi nesnesine aktarılamayan libido'nun zorunlu olarak Ego'ya aktarılması ve orada birikmesi.
- Ego'nun kaybedilen sevgi nesnesi ile kendini özdeşleştirmesi.
İşleyiş mekanizması
Kişinin, sevgi nesnesini kaybetmesinin ardından yaşadığı yas dönemi normal bir süreç olup, melankoli durumunu yaratan asıl neden; belirli bir süre yaşandıktan sonra bitmesi gereken yas döneminin hiçbir zaman bitmemesidir. Dolayısıyla yas döneminin bitmemesi kaçınılmaz olarak, yeni bir sevgi nesnesi arayışına başlanmasını imkânsız kılacak ve herhangi bir sevgi nesnesine aktarılamayan "libidinal enerji" Ego'da birikecektir. Ego'da gerçekleşen bu içsel birikim en nihayetinde, kaybedilen sevgi nesnesinin Ego tarafından içselleştirilmesi sonucunu doğuracaktır.
Öte yandan, yas sağlıklı ve doğal bir süreç olarak değerlendilirken, melankoli patalojik bir içeriğe sahiptir ve süjede genel anlamda disforik bir tablo şeklinde kendini gösterir. Süje, çoğu zaman içinde bulunduğu durumun farkına varamaz.[4]
Batı Avrupa'da melankoliye artan rağbet
17. asrın başlarında İngiltere'de, edebiyatta ve günlük yaşamda melankoliye yönelik bir ilgi yükseldi. Batı Avrupa halklarında din alanında yaşanan Reform'un İngilizlerde yol açtığı neye inanacakları yönündeki belirsizlikler ve günah, lanet, dinsel kurtuluş mefhumlarına artan ilgi melankoliye olan ilgiyi de artırdı.
Elizabeth sonrası dönem melankolisinin müzikteki en önemli ismi, slogan haline getirdiği "Semper Dowland, semper dolens" (Daima Dowland, daima matem) sözüyle John Dowland'dır. O devrin insanları tarafından "huzursuz tip" olarak adlandırılan melankolik adam tiplemesinin meşhur bir örneği Shakespeare'in Hamlet'indeki Melankoli Dane karakteridir. Hüzün edebiyatında eserler veren diğer bazı yazarlar ise şunlardır: Hydriotaphia, Urn Burial 'ın yazarı Thomas Browne, Holy Living and Holy Dying 'ın yazarı Jeremy Taylor. Her iki eserde de ölüm konusu üzerinde çok durulur.
Melankoli ismiyle anılmasa da benzer konulara eğilen Sturm und Drang (yaklaşık Türkçesi, "Fırtına ve Bunalım") akımı da o devirde Almanya'da etkili olan hüzün kültü olarak tarihteki yerini aldı. Goethe'nin Genç Werther'in Acıları eseri de bunun örneklerindendir.
Kaynakça
- ^ μέλας 5 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Henry George Liddell, Robert Scott, A Greek-English Lexicon, on Perseus Digital Library
- ^ μελαγχολία 30 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Henry George Liddell, Robert Scott, A Greek-English Lexicon, on Perseus Digital Library
- ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 1 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Aralık 2016.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 12 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Aralık 2016.
Konuyla ilgili yayınlar
- Teber, Serol (2001). Melankoli: Normal bir anomali. Say. ISBN 978-975-468-215-1.