What do you think?
Rate this book
102 pages, Paperback
First published January 1, 1976
Köylü onun anasının orospuluğunu bir ay iki ay durmadan konuştu. Sözcükler dönüyordu kafasında Hasanın, güzel bir kadının bacakları, yüzü, kaşları gözleri. Ve erkeklerle sarmaş dolaş olmuş, çırılçıplak... Delirir gibiydi ya, gene de köylünün anası üstüne durup bıkmadan anlattıklarını dinliyordu. Dinlemese ölecekti. Köylü büyükanasına bağlanmıştı bir büyüyle, o ne konuşursa köylü de bire bin katarak onu konuşuyordu. Büyükanasının korkunç tutkusunun altındaydı bütün köy, Hasan da... Anası ölecekti. Anası…
"Bu zor işte bu bu zor kardaş."
"Bu da, anasının orospuluğu da öldürmezse Hasanı, onda kan yok demek."
"Kanı olan adam, babasının kanlısı anası da olsa yaşatır mıydı?"
"Kurumuş kanı, kanı kurumuş."
"Geliyormuş erkekler evlerine, anasını tepeden tırnağa soyuyorlarmış, başlıyorlarmış işe, Hasan da seyreyliyor keyifleniyormuş."
"Hasan gözlerini açmış bakıyormuş."
"Bir keresinde anası utanmış da, git buradan, adam anasını bu halde hiç seyreyler mi, demiş. Hasan da ağlamış. Beeen seyreylerim, demiş."
"Hasan anasına durmadan gözlerini kırpmadan bakarmış."
"Erkeklerin onunla oynaşmasından hoşlanırmış."
"Anasına demiş ki, ben seni öldürürüm demiş."
"Neden ki ola?"
"Eğer bir erkeği yatağına aldığında ben orada olmazsam, ben seni görmezsem. Benden gizli yaparsan bu işi."
"Anası ne demiş anası?"
"Ne demiş fıkara, ben bir dul kadınım, demiş, erkeklere muhtaçlığım var, demiş. Ayıptır bir oğulun anasını seyreylemesi ya, ne yapayım, erkeklere muhtacım, kocamı da öldürdüler." "Erkeksiz de duramam, demiş."
"Duramaz o."
"Dalap Arap kısrağı gibi o."
"Bir köyün bütün erkeğini elinin altından geçirir de bir gecede..."
"Daha erkek yok mu eeeeey, ümmeti Muhammed, bana daha erkek gerek, der."
…
"Bir tane ya Hasan onu yaşatmaz, öldürür."
"Yazık..."
"Öldürecek."
"Kafir Hasan, insan da anasını, öz bir anasını öldürür mü?"
"Öldürür bu sülale..."
"Yeter ki bu kan içici sülaleye adam öldür de. Değil anasını yedi sülalesini de keser..."
"Yazık."
"Esmeye yazık."
"Öldürür bunlar."
"Öldürür Hasan..."
"Daha çocuk da, hapiste de yatmaz..."
"Yatar mı hiç?"(95-98)
“Gün kızdırmıştı, Hasan terliyordu, kayalık yanıyordu. Hasanın kulakları uğulduyordu. Gözü kararmıştı, bir gecede mi gündüzde mi bilmiyordu. Düşünemiyordu da. Kayalıkların üstünden saydamlamış, ışıklı gibi, dünyayı ışıklandırarak kırmızı yılanlar geçiyordu. Babası Halil, uzun ak kefene bürünmüş, kırmızı saydam yılanları öldürüyor, her yılana vuruşta da yılandan ışıklar patlıyor, göğe yükselerek oradan yıldız yıldız dökülüyordu. Öldürülen yılan yere düşünce gene toparlanıp diriliyor, toparlanıp diriliyordu. Sırtı kaim kabuklu böcekler, güneşin alnında yanardöner yankılanarak kayalıklara, yollara, ovalara sıvanmışlardı. Sümüklüböcekler ak düğmeler gibi her ota, çiçeğe, çalıya, ağaca, yaprağa sıvanmışlardı milyon milyon” (90)