George Hill, Kıbrıs Tarihi (Osmanlı Ve İngiliz İdaresi Dönemi 1571 - 1948)
George Hill, Kıbrıs Tarihi (Osmanlı Ve İngiliz İdaresi Dönemi 1571 - 1948)
George Hill, Kıbrıs Tarihi (Osmanlı Ve İngiliz İdaresi Dönemi 1571 - 1948)
TARİH
GEORGE HILL
KIBRIS TARİHİ
OSMANLI VE İNGİLİZ İDARESİ DÖNEMİ 1571-1948
ÖZGÜN ADI
A HISTORY OF CYPRUS, VOLUME iV
THE OTIOMAN PROVINCE. THE BRITISH COLONY, 157 1 - 1 948
EDİTÖR
EMİR YENER
GÖRSEL YÖNETMEN
BiROL BAYRAM
SON OKUMA
AYŞEÖZIL
DÜZELTÜDIZİN
NECATİ BALBAY
ISBN 978-605-332-722-6
BASKI
MATSIS MATBAA HİZMETLERi SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
TEVFIKBEY MAH. DR.ALİ DEMİR CAD. N0:5I/x
KÜÇÜKÇEKMECE /İSTANBUL
TEL: (0112.) 614 l.I II FAKS: (Ol.il.) 6ı.4 l.I I7
SERTİFİKA NO: 20706
Kıbrıs Tarihi
osmanlı ve ingiliz idaresi
dönemi 1571-1948
Kültür Yayınları
Kıbrıs'taki bir kiliseye ait ikonostasis, 1760 (Victoria ve Albert Müzesi)
İÇİNDEKİLER
Bu Yayının Kısa Öyküsü .... ...... . ........... .. . . . ....... . . .. ........... .................... ........................... ......
. . · ······ ···-················ · · ···· ... . . . .IX
Hill ve Kıbrıs Tarihi Üzerine . .... ....... ........................................... .... .............................. ............ ... . .. .
.. ..... XI
Önsöz ...... . .. XXI
1
Osmanlı Eyaleti
········-····---··············-············--···· ········································································································--·····-···-···-····-·····-·-----··-···---------- 1
1
Osmanlı Mülki İdaresi....... .. . ... . ......................... ..... ... . . ................... . .... . .. . . .... . .. . ...........................3
2
17. Y üzyılda Batıyla İlişkiler ............. ......... ....... . · · · · · ····-········ · ·· . .. . .. . . .. ....... ............ .. . . . .... ........ ...... ........... ..... ... ...35
3
Kaptan Paşa ve Sadrazam... . ·········· ····· ································ ···· · ·········································· · · .. 61
.. ..... . . . .
4
Dragoman ve Piskoposlar İktidarı ( 1785-1821) ........... ......... . .. ... .......... .... ..................... 89
5
Başarısız Reformlar ( 1821-185 6) . . . ... ....... .. . . . . . . . . . .. .... .. ...... . ... . . .... . . ... .125
6
Kıbrıs'ta Osmanlı İdaresinin Son Zamanları ( 1856-1878) ............ 193
7
Kıbrıs'ın Britanya Hakimiyetine Geçişi ( 1878) . .................... ...................................... ... .227
8
Osmanlı Döneminde Kıbrıs Kilisesi ......... . ......... . . . . ... ....... ................................ . .......... .. ............... .. ...... 259
. ... .. . .
il
İngiliz Hakimiyetinde Kıbrıs
.... -··-- .. · · ·········· · ·················· · ·· ············································ ···· ....... ..... 343
9
Adanın Statüsü.................... · ··· ··· -·· ·-····-·····----····· - - ....................................................... ..................................... ... .... . . 345
10
Anayasal Meseleler ········· ·················-·········································· . . .. . .. . .....355
. ..
11
Maliye-Vergilendirme ___ .... . ... . . .....379
12
Maliye: Haraç _ _ _ _ __ . ...... ................. 395
13
Enosis _______ . ... .... 417
14
Britanya Döneminde Kıbrıs Kilisesi .. .. 487
15
Asar-ı Atika ___. ---· ................... . .. .. . .. .521
16
Stratejik Hesaplar_······---·--· --- ·
Ekler
EkL 531
EkIL .. . .533
Büyük Han, Lefkoşa . . . .. - · -·· ···· ·············-· · - -··· -- -- --------·-·- · · · · · · · ······ -·-···-·-··-- - - · - . .9
.
"Parlak bir başarı ! " ---··--··-----·····------------·..·--·-··-·--- ··-·-··· ·---·---·-·---··- ···-···-- · -· ·---·-····-··· 251
Sir George Francis Hill, Kıbrıs'a dair son derece ayrıntılı ve çok
katmanlı eserini dört ciltte tamamlayabilmiş ve bu işi büyük olası
lıkla bir görev çerçevesinde gerçekleştirmesine rağmen belli ki gö
revini büyük bir aşk ile yapmıştı.
İngilizce özgün metni Cambridge University Press tarafından
yayımlanan bu eserin akademik bir çalışma mı yoksa derleme mi
olduğu tartışmalarına girmeden çok rahatlıkla söyleyebilirim ki;
elinizdeki dördüncü cilt adanın Osmanlı ve İngiliz yönetimi altın
daki geçmişine dair yeterince bilgi ihtiva etmektedir.
Hill'in Kıbrıslılar arasında "kült eser" olarak görülen bu ça
lışmasının uzun yıllar boyunca sınırlı sayıdaki kopyalarına ulaşa
bilen akademisyenler ve meraklı araştırmacılar tarafından kısmen
ve parça parça alınıp çoğu zaman referans bile verilmeden kon
jonktüre! yorumlar ile çeşitli dillerde kullanılmış olması bir yana,
benim çağdaşlarım açısından az sayıdaki birinci baskısına erişmek
dahi hemen hemen imkansızdı.
İlk basımının gerçekleştiği 1 952 yılı ile 201 0'daki ikinci baskı
arasında bir nesillik zaman geçtiğinden, bu kitap her zaman için
erişilmesi zor bir kaynak olmuş ve benim içimde de bir ukde haline
gelmişti.
Yaklaşık beş yıl önce, eserin dilimize çevirisi için başlattığım
çalışma neticesi İş Bankası Kültür Yayınları ile yolumuz kesişti:
X KIBRIS TARiHi
Hilmi Kansu
25 Ağustos 2015
Lefkoşa
Hill ve Kıbns Tarihi Üzerine
kapsamlı bir çalışma, tek bir kişinin başa çıkmakta güçlük çekece
ği pek çok sorunu beraberinde getirmektedir. Hill bu durumla başa
çıkmak adına her alanın ilgili uzmanlarına başvurduğunu söyler.
Örneğin, Osmanlı tarihine aşina olmayan Hill, bu dönemin so
runları konusunda iki önemli Osmanlı tarihçisine, Paul Wittek ve
Bernard Lewis'e danışmıştır. Sonuç elbette ki mükemmel değildir,
ancak çalışmanın kapsamı düşünülecek olursa, Osmanlı Kıbrısı'na
dair pek çok sorunun, geniş ölçeğine rağmen Kıbrıs Tarihi'nde
kendisine yer bulabildiği görülecektir.
Bu sorunlar genellikle Kıbrıs'ın siyasi tarihine ilişkindir, zira
Hill büyük oranda diplomatik ve askeri tarihe ağırlık vermekte ve
Kıbrıs tarihinin toplumsal boyutlarını önemli ölçüde göz ardı et
mektedir. Bu durum yine kitabın yazıldığı dönemdeki baskın tarih
çilik anlayışının neticesidir. Gerçekten de toplumsal tarihin disiplin
genelinde yaygınlaşması çok sonradan yaşanacak bir gelişmedir.
Dahası, Osmanlıca bilmemesi nedeniyle Hill'in özellikle dördüncü
ciltte yaşadığı kaynak sıkıntısı da bir başka sorun teşkil etmektedir,
z ira Kıbrıs'la ilgili sadece Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca,
Latince ve Yunanca kaynakları kullanan bir çalışma, tüm yetkin
l iğine karşın, Osmanlı Kıbrısı'nı bütün boyutlarıyla ele almakta
güçlük çekecektir. Hill bu durumla başa çıkmak için çeşitli Os
manlıca belgeleri ve yeni yazıyla yazılmış bazı Türkçe kaynakları
İngilizceye tercüme ettirip kullanmıştır, ama bunlar ister istemez
azınlıkta kalmaktadır.
Bir diğer kaynak sıkıntısı da İkinci Dünya Savaşı'nın yarattı
ğı olumsuz koşullar nedeniyle ortaya çıkmıştır. Araştırmasının bir
k ısmını savaş ortamında yürüten Hill, seyahatin kısıtlı olduğu bir
ortamda arşiv çalışmasını İngiltere'yle sınırlandırmak zorunda kal
mıştı. Örneğin, Kıbrıs'taki Fransız konsolosluğunun yazışmaların
dan yararlanmak üzere Fransız Dışişleri Bakanlığı'ndan izin almış,
fakat Quai d'Orsay'e bizzat gitmeyerek, daha önce ( 1 927- 1933)
bu belgelerin Yunanca tercümesini yayımlayan Kyriazes'in kitabını
kullanmaya mecbur olmuş, yani Fransızca belgeleri orijinallerin
den değil Yunanca tercümelerinden okumak durumunda kalmıştı.
Quai d'Orsay'deki görevlilerle yazışarak bir-iki belgeyi teyit ettire-
xvı KIBRIS TARiHi
13 Şubat 201 4
Hisarüstü
Ön söz
George Hill
Temmuz, 1 9 48
OSMANLI
EGEMENLİGİNDE KIBRIS
Kormacit Burnu
lfı
ltso�.t
o
Akamaı Burnu 'il�/
(Amavuı Bumu)
Zevgari Bumu
Ay Andreas Bumu
(Zafer Burnu)ı
Tuzla
(Larnaka/İskele) V
f<.'<j
oq,;
�
1:')-ı""
-:
OSMAN LI EYALETİ
.- l
1
•
Yani molla cezai yaptırımda azami bir limit gözetmek durumundaydı. Kyprianos'un kul
landığı ifade için bkz. Eski Ahit, Tesniye 25:2-3 ve Yeni Ahit, 2. Korintliler 11:24-25 -ç.n.
OSMANLI MÜLKİ iDARESi 5
Kazalar Nahiyeler
Değirmenlik { Değirmenlik
Dağ
Mağusa { Mağusa
Mesarya
Karpaz
Tuzla Tuzla
OSMANLI MÜLKi iDARESi 7
Leymosun { Leymosun
{
Piskobu
Gilan
Baf Baf
·
Hirsofu
Evdim
Kukla
Girne { Girne
Lefke
Omorfo
.
Yerel idareci ve heyetlerin işlevleri konusunda 1 9. yüzyıl ön
cesinden ayrıntılı bilgi kalmamıştır. Fairfield'ın Kıbrıs maliyesi ve
idaresi hakkında hazırladığı önemli raporda, adadaki karye ve
nahiye teşkilatının ya namevcut ya da ilkel nitelikte olduğu belir
tilmektedir. 29 Bu, muhtemelen abartılı bir yorumdu. Öte yandan,
Kıbrıs'ta yürürlükte olan teşkilat hakkında fikir edinmek adına,
imparatorluğun diğer köşelerine dair tasvirleri temel almak müm
kündür.30 Örneğin, Anadolu'daki mahalli idare teşkilatının en kü
çük birimleri, kırk haneden oluşan karye ile onun bir üst birimi
olan nahiyeydi (ancak bu tasvir, daha geç bir dönem olan 1 88 1 'e
aittir). Karyenin mahalli idarecileri, muhtar, muhtar yardımcısı ve
ihtiyar heyetiydi. Muhtar ve ihtiyar heyeti, halk tarafından yılda
bir defa serbest bir şekilde seçilerek göreve gelmekteydi. Bu görev
lilerin tekrar seçilme hakkı vardı. İhtiyar heyetinin üyeleri arasında
makamları gereği imamlar ve gayrimüslim ahalinin dini önderleri
de bulunmaktaydı. Bu heyet, ihtilaflı meselelerde tarafların karşı
lıklı taviz vererek uzlaşmasını amaçlayan, ama cezai yaptırım ge
rektiren konularda hüküm verme veya uzlaştırma yetkisi olmayan
bir organdı. Mahalli idarenin bir üst düzeyindeki birim nahiyeydi.
Nahiyenin müdürü devlet tarafından; kadısı ise bağlı olunan vila
yetin kadısı tarafından atanmakta; nahiyelerdeki ihtiyar heyetleri
de karyeler tarafından seçilmekteydi. Bu heyetler, karyelerdeki ih
tiyar heyetlerinin çözüme kavuşturamadığı, bilhassa şeriatla ilgili
meselelerde tarafları uzlaştırmayı amaçlamaktaydı. Dini önderler,
nahiye seviyesindeki ihtiyar heyetlerinde yer almaktaydı.
Muhtar ve ihtiyar heyetinin muhtemelen en önemli görevleri,
devlet tarafından belirlenen toplam vergi miktarı üzerinden her
bir vergi mükellefine düşen payın tahsis edilmesi ve bu ödemelerin
"haraççı" denilen vergi tahsildarına yapılmasıydı. Öşür ve çeşitli
düzensiz vergilerin yükümlülüğü de yine ihtiyar heyeti ile muhtarın
sorumluluğundaydı. Öte yandan, Anadolu'nun mahalli idaresine
dair böyle bir bilgi verilmemektedir.
Osmanlı'nın yaptığı ilk tahrirde Kıbrıs'ta tespit edilen köy sayısı
800-850 civarında gözükmektedir.31 Bu, Venedik döneminde tespit
edilen sayıya neredeyse denktir. Öte yandan, bu köylerde ikamet
edenlerin sayısında kademeli olarak büyük bir düşüş görülecektir.
OSMANLI MÜLKİ İDARESİ 9
<:;
""
... o
�
"'
�
!:!"
l
:ı:
�
:;::
""
! / ,, :;::
�
OSMANLI MÜLKi İDARESİ 11
12 KIBRIS TARiHi
Bir yeniçeri
OSMANLI MÜLKİ iDARESi 13
•
Hassa gemilerinde, yani devletin yaptırdığı gemilerde, kaptanlık yapan reislere fener ve
rilirdi, Bkz. Uzunçarşılı, İ.H., Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilatı (Ankara:
1988), s. 408, 433 dipnot 1 - ç.n.
16 KIBRIS TARiHi
ada halkı üstünden iyi bir kazanç elde etme isteğindeydi, ama bunu
yapmanın reayaya düzgün muamele etmekten geçtiğinin de pekala
farkındaydı. Dolayısıyla, halkın baskıcı koşullar nedeniyle adadan
kaçması veya başkaldırması istenmiyordu. Padişaha göre, "malın
tevfir [artma] ve teksiri [çoğalma] ve reayanın hüsn-i adalet ile zap
turaptı mühim"di.83 Padişahın başka bir hükmü, bazı yeniçerilerin
yol açtığı istismarın sona ermesini emretmekteydi .84 Bu yeniçeriler,
şeriatla bağdaşmayacak şekilde, reayanın çocuklarını kaçırıyor ve
bunların daha önce Lefkoşa'nın fethi sırasında esir aldıkları köle
ler olduğunu iddia ederek, ada halkına sıkıntı veriyorlardı.
Kıbrıs beylerbeyi, kadısı ve defterdarına gönderilen iki hüküm,
ada idaresinin görevlerini tam olarak ortaya koymaktadır. Bunlar
dan 6 veya 7 Mayıs 1572 tarihli85 i lkinde padişah, zayıf düştüğünü
belirttiği reayaya baskı ve zulüm uygulanmasını yasaklamakta ve
adaletli davranılması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre, şeri
at kurallarının icrasında, beytülmal için yapılan mal tahsilatında
ve fevkalade durumlarda alınan vergilerde (bunlar şeri vergilerin
Hıristiyan nüfus
Erkek (yaklaşık) 1 2.000
Kadın ve çocuk (en az) 25.000
Toplam 37.000
Türk nüfus
Erkek (yerli kaynaklara göre) 1 5 .000
Kadın ve çocuk (en az) 32.000
Toplam 47.000
Genel toplam 84.000
Ve:
lilere yerle bir ettirmişti. Emrinde yaklaşık 2.000 adam olan -bu
sayı Ağustos'ta 3 .000'e yükselmişti-59 Halil Ağa Değirmenlik'teki
değirmenleri ele geçirmiş, başkente un gönderilmesine engel olu
yordu. Adadaki sıkıntıların sorumluları olarak gördüğü dört ağayı
da şahsen yanına gelmeleri için çağırttı. Ayrıca başpiskopos ve üç
metropolitini de talep etti, çünkü Halil Ağa'nın muhassıl maka
mına getirilmesi yönünde İstanbul'a yalvaran mektuplar yazıp bu
mektupları kendisine teslim etmeleri için onlara baskı yapacaktı.
Ama talebini kabul etmediler.
Öte yandan, ada yönetimi olan biten üzerindeki kontrolünü
bütünüyle yitirmiş, kırsal kesimdeki bütün Türkler kendi istekle
riyle veya mecbur kaldıkları için Halil Ağa'nın tarafına geçmiş ve
köylüler arasında hukuksuzluk yaygınlaşmıştı. Lefkoşa'da yiyecek
sıkıntısı baş gösterirken, Başpiskopos Pa·isios bizzat Babıali'ye gi
dip konuyu görüşmeye karar verdi. Lefkoşa 'yı gizlice terk ettikten
ve isyancılara yakalanmamak için tüm adayı arşınladıktan sonra
Baf civarına geldi. Oradan da, yanına Baf Piskoposu Hrisantos ile
Girne Piskoposu Hrisantos'u alarak, 1 8/29 Ağustos'ta Anadolu'ya
kaçtı ve İstanbul'a vardı. Bu esnada H al il Ağa asker ve toplarla
Dikmen'e ilerlemiş ve ağalar kendisine teslim edilmediği takdirde
Lefkoşa'yı yerle bir edeceği tehdidini savurmaya başlamıştı. Baş
kentliler, Gregoryen takvimine göre 18 Ağustos'ta karşı saldırıya
geçtiler, ama geri püskürtüldüler. Bundan on gün sonra, bir daha
katiyen tazminat parası toplamaya çalışmayacağına ve herkesi af
fettiğine dair söz veren60 Muhassıl Hafız Mehmet teslim olma şart
larını bildirdi. Bunun sonucunda Halil Ağa Girne'ye geri çekildi.
Ancak çok geçmeden Hafız Mehmet yeniden vergi toplamaya
girişti.61 Aralarındaki anlaşmanın bu şekilde ihlal edilmesi üzerine
5.000 askerle tekrar savaş meydanına çıkan Halil Ağa 30 Aralık/ 1 0
Ocak'ta Mağusa'yı abluka altına almaya koyulduysa da kuşatma
başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun üzerine 1 2/24 Ocak'ta başkenti
kuşatma altına aldı. Lefkoşa'yı korumak üzere 1 .500 askerlik bir
birlik hazırlandı ve duvarlara toplar yerleştirildi. Taleplerinin neler
olduğunun sorulması üzerine Lefkoşa'ya muhassıl olarak girmek
istediği cevabını veren Halil Ağa'nın bu isteği göz ardı edildi. O da
KAPTAN PAŞA VE SADRAZAM 77
güvenli bir şekilde geçiş hakkını elde etti. Kendisine eşlik etmesi
konusunda Halil Ağa'yı ikna etmeye çalıştığında ise, isyankar diz
dar genelde kolay kandırıldığı halde, bu tuzağa düşmedi.65 Böylece
Süleyman Efendi Quinquagesima haftasında Lefkoşa'ya vardı.66
Ancak, yalnızca kendi keyfinin derdine düşmüş biri olarak tas
vir edilen Süleyman Efendi, başkenti bu kadar uzun bir süre bo
yunca başarıyla elinde tutabilmiş olan ve isyan bastırılıncaya dek
makamında kalması gerektiğini düşünen Hafız Mehmet Efendi'nin
yerine hemen geçmedi. Hafız Mehmet'in isteğini kabul ederek Ma
yıs'a veya Haziran başlarına kadar kendini muhassıl ilan etmedi.67
Yine de göründüğü kadarıyla ipleri eline almıştı.
Etrafındakilere ve İbrahim Bey'e fikir danıştıktan sonra em
rindeki güçlerin isyanı bastırmaya yetmeyeceği yönünde İstan
bul'a bildirimde bulundu. Bunun üzerine, iki tuğlu bir paşa olan
Kör Ahmet'e,68 Karaman'da yer alan Silifke'nin yöneticisine (ki
bu kişinin ismi muhtemelen Gergeloğlu'ydu), Antalya alaybeyine
ve bir Türk korsanı olan Cafer Bey'e yanlarında yeterli miktarda
kuvvetle Kıbrıs'a gelerek Halil Ağa'yı ezmeleri için emirler gön
derildi.69 Ne var ki bu kuvvetler adaya ulaşana kadar çok zaman
geçmesi gerekti.
Bu arada olup bitenleri ve adadaki vaziyeti bir Avrupalı'nın ba
kış açısından canlı bir şekilde tasvir eden Mariti'den öğrendiğimiz
kadarıyla 27 Ocak'ta Tuzla'da panik hüküm sürerken isyancıların
saldırmasından korkuluyordu. Kadınlar ve değerli mallar, limanda
demirlemiş olan Hıristiyan devletlere ait gemilere yollanmıştı. Ge
nel olarak adanın tamamında bir kaos ortamının yaşandığı Şubat
ayında ticaret ve tarım sekteye uğramış, pek çok kişi evini terk et
mişti. Devletin eski görevlilerini bile kendi saflarına katan isyancı
lar, alenen Tuzla'daki konsolosların evlerine gelip silah ve mühim
mat talebinde bulunurken, diğer taraftan da başkent yönetimi Halil
Ağa'ya yardım edenlerin cezalandırılacağı tehdidini savuruyordu.
Bu çetrefil durum karşısında Türk görevliler ve tüccarlar, isyan
cılarla otoriteler arasında arabuluculuk yapmaları beklentisiyle
Avrupalı konsoloslardan yardım talep ettiler.7° Fransız konsolosu,
konsolosluk görevleri dışındaki yerel meselelere karışamayacağı,
KAPTAN PAŞA VE SADRAZAM 79
*
Gönderme için bkz. Yeni Ahit, Matta 7:3 - ç.n.
86 KIBRIS TARiHi
oluşan bir grup Babıali'ye akın etmiş ve avazları çıktığı kadar bağı
rarak Baki'nin zorbalıklarını açığa vurmuştu. Söyledikleri kadarıy
la onları ezmiş olan bu insafsız adamın geri dönmesi halinde küçük
çocuklara varıncaya dek herkes adayı terk ederdi. Dahası, Baki'nin
muhassıl olmak istemesinin tek sebebi kendini suçlamış kişilerden
intikam alma imkanıydı. Bu bağırış çağırış neticesinde sadrazam
Baki'nin kötü biri olduğuna kanaat getirirken, padişah da Kıbrıs'a
adım atması halinde derhal Baki'nin kafasının kesilmesini emretti.
Muhassıllık ataması iptal edilen Baki, gümrük memuru olarak Ya
fa'ya fiilen sürgün edildi ve "o ıssız yerde, takdir-i ilahi bütün bir
halkın yakarışlarına kulak verdiğinde, vebadan kısa sürede geberip
gitti." Hemşerileri, yol ağızlarına koydukları ve gelip geçenin hela
okuyup yeni bir taş eklediği taş yığınlarıyla (anathematouria) Ba
ki'nin kötü hatırasının unutulmasına izin vermediler.
Hacı Baki Ağa'nın zorbalıkları, Kıbrıs'taki sıkıntıları anlatan
Arhimandrit Kyprianos'tan dinlediğimiz hikaye için uygun bir son
oluşturuyor. Kyprianos'un anlatısının, bu talihsiz dönemin hatırası
daha tazeyken (çünkü kitap 1 788'de basılmıştı ), kasvetli bir hava
ya bürünmesinde şaşılacak bir durum yok. Bu nedenle, çizdiği tab
lodaki karanlık kısımları daha da karartmış olması muhtemeldir.
Kyprianos'un bizi inandırmaya çalıştığının aksine, muhassıl tayin
edilenlerin her zaman açgözlü zorbalar olmaması ya da piskopos
ların istisnasız olarak hiç karşılık beklemeden reayanın çıkarları
nı savunmaması mümkündür. Ancak Kyprianos'un Tarih'i bütün
kusurlarına rağmen çok kıymetlidir. Bu metne sahip olmasaydık
Kıbrıs'taki Osmanlı yönetiminin ilk iki yüzyılına ilişkin bilgileri
miz çok daha yüzeysel olurdu.
4
kendi yaptıklarına dair bir şey söylemez. Ama yıllar sonra, görün
düğü kadarıyla Paris'te görevli olan İngiliz piskopos Luscombe'a
hitaben yazdığı8 uzun bir mektupta, 1 799'da Akka kuşatması kı
rıldıktan sonra yeniçerilerin ve Arnavutların nasıl ayaklandıklarını
anlatır. Orada yazdığına göre isyancılar mahalli komuta zincirinde
hemen üstlerinde bulunan amirlerini katlettikleri zaman Rum nü
fus paniğe kapılmış, fakat padişahın doğrudan temsilcisi olarak
hemen Tigre'den adaya çıkan Smith, tüm ihtişamıyla sergilediği
imparatorluk tuğuyla isyancıların yüreğine korku salmıştı. Ayak
lananları dağıttıktan sonra bunları "vahşi amaçlarına ulaşmaktan
alıkonmuş sinsi çakallar gibi sahile göndererek, adayı yağma ve
katliama uğrayacağı korkusundan kurtarıp rahatlatmak üzere
bunların gemilere binip gitmelerini" sağlamıştı. Daha sonra Lefko
şa'yı ziyaret ettiğinde kendisini karşılayan minnettar başpiskopos
(yaşlı Hrisantos) ona uzµn bir söylev çekmiş, sarılmış ve boynuna
piskoposluk haçını dolamıştı. "Tapınak Şövalyeleri'nin haçı" diye
bahsettiği bu haç, Smith'in anladığı kadarıyla Aslan Yürekli Ric
hard' a aitti ve on sekiz başpiskopos tarafından kuşaktan kuşağa
aktarılmıştı.9
Sir Sidney'nin bize anlattığına göre, "kilise iktidarıyla donatıl
mış olması" sayesinde ulaştığı saygınlık, bir Rum isyanını bastır
masını sağlamıştı. Çatışan taraflar arasında yaptığı arabuluculuk
vasıtasıyla isyancı Rumlara silah bıraktırmış ve onları sıkıntılarını
unutmuş bir şekilde evlerine yollamıştı. Ancak, Sir Sidney'nin kendi
sözleri dışında söz konusu olaydan bahseden bir kaynağımız yok.
Türk askerlerinin 1 799'da neden isyan ettiklerini tespit edeme
sek de beş yıl sonra, 1 804'te, Lefkoşa'daki sivil Türklerle bera
ber başlattıkları isyan tamamen kontrolden çıktıklarını göstermiş
oldu. Saldırdıkları kişiler komuta zincirinde hemen üstlerinde olan
görevlilerden ziyade muhassıl ve belki de haklı olarak onunla iş
birliği yapmakla suçladıkları başpiskopos ve dragomandı. 7 Mart-
1 2 Mayıs 1 806 arasında Kıbrıs'ta bulunmuş olan ve kendini Ali
Bey el-Abbasi10 olarak adlandıran kişiye göre (şimdi anlatacağımız
olaylar neticesinde dragomanla beraber saygınlığını artıran) baş
piskopos, Rum toplumunun dini ve dünyevi lideri olarak Kıbrıslı
92 KIBRIS TARiHi
Başpiskopos Kyprianos
*
Bu Kyprianos ile dipnotlarda sıkça geçen Tarih'in yazarı olan Kyprianos birbirine ka
rıştırılmamalıdır - ç.n.
98 KIBRIS TARiHi
tiği yerin zabitini görevden aldı ve redifleri üç aylığına hapse attı. 147
Reformlara dönecek olursak, Kıbrıs'ta hayata geçirilmek istenen
reformlardan biri Avrupalılar, Türkler ve Rumlardan müteşekkil
bir meclis-i ticaret kurulmasıydı. Bunun dışında, Talat Efendi'nin
planları arasında yolların ıslahı, muhtaç durumdaki hastalar için
bir hastane yapılması, çekirgelerin imhası ve eski vergi sisteminin
Hatt-ı Şerif'in emrettiği doğrultuda lağvedilmesi gibi projeler var
dı. Bu sistemden büyük çıkar sağlayan sipahileri kızdırmaktan çe
kinen ve bu yüzden Kıbrıs'taki mevcut vergi sistemini muhafaza
eden selefinin aksine, Talat Efendi vergilendirme amacıyla adadaki
bütün Rum köylerinin bir listesini çıkardı. 1 48 Reformların uygula
maya geçirilmesi ihtimali yüzünden harekete geçen Türkler acilen
silahlanmaya başladılar. Bunlar Tuzla ve Lefkoşa'daki tüm barut
ve mermiyi satın alırken, tehdit altında olduklarını düşünen Hı
ristiyanlar telaşa düştüler. Türkler ise olası bir Hıristiyan isyanına
karşı tedbir aldıklarını söylüyorlardı. Konsolosa göre buradaki
amaç halkın reformları istemediği görüntüsü oluşturularak devlete
gözdağı vermek ve reformların hayata geçirilmesine engel olmaktı.
Türklerin menfaatlerine ve reayaya zulmeden güçlere yöneltilmiş
bir tehdit olan bu reformlar karşısında sadece ağalar ve sipahi ön
derleri değil, eski düzenin muhafaza edilmesinden çıkarı olan Rum
ileri gelenleri de sorun yaratıyordu. Bu odakların hükümet kar
şısında teşkil ettikleri tehdit Karaman veya Suriye'den önce 250,
daha sonra 1 .500 piyade getirerek bertaraf edildi. Öte yandan, bu
birliklerin masrafları tabii ki Kıbrıs bütçesinden karşılandı .149 Gel
gelelim, Talat Efendi'ye gelen yeni emirler reformları uygulamaya
koymaması ve kısa süre önce reaya temsilcilerine bahşedilmiş olan
yetkileri geri alması yönündeydi. İdarenin yalnızca Osmanlı eliy
le yapılması isteniyordu. Böylece, meclis-i ticaret kurulmazken,150
eski vergi sisteminin ilgası sonsuza dek ertelenmiş gibi gözüküyor
du. Eski sistemin lağvedileceği beklentisi yüzünden vergiler her
zaman yapıldığı gibi haftalık ve aylık olarak toplanmamıştı. Hal
böyleyken, proje suya düştüğünde altı aylık vergi toptan talep edil
di. Söylendiği kadarıyla, yaklaşık bin tane vergi mükellefi çaresiz
lik içinde adayı terk etti. Üstelik bunlar güçlü kuvvetli adamlardı.
BAŞARISIZ REFORMLAR (1821-1856) 1 57
öne süren bir vatandaşı adına para · talep ettiği zaman ortaya çı
kan tartışma (meseleyi yanlış anlayan veya kasıtlı olarak çarpıtan)
Türkler arasında bir söylentinin yayılmasına yol açtı. Bu söylentiye
göre, Babıali Britanya'nın Suriye'deki savaştan dolayı ortaya attığı
taleplerini karşılamak amacıyla Kıbrıs'ı Britanya'ya devretmek ni
yetindeydi. Taraflar arasındaki gerçek bir teklife dayanma ihtimali
olan 153 bu söylenti, Ross'un fark ettiği kadarıyla, Rumlar arasında
paniğe yol açtı, çünkü Türklerin bu durumu mazeret olarak kulla
nıp kendilerini katletmelerinden korkuyorlardı. Ross'un kulağına
birkaç gün sonra gelen rivayete göre Türkler talan etmek amacıyla
Lefkoşa'daki bir kiliseye zorla girmeye çalışmışlar ve Kalavaso'da
demir bir semantron kullanarak inananları kiliseye çağıran Rum
ları tehdit etmişlerdi. 154
Göründüğü kadarıyla Türk-Rum ve Müslüman-Hıristiyan ge
rilimi bu dönemde zirve yapmıştı. Daha önce Yunan Bağımsızlık
Savaşı sırasında zorla Müslüman yapılan, ama artık Hıristiyanlığa
dönmek isteyen bazı Rumlar 1 845'te çeşitli eziyetler gördüler. m
1 84 1 - 1 846 arasında Kıbrıs yöneticileri sık sık değiştirildi. ıs6
Ekim 1 841 'de görevden alınan Talat Efendi'nin yerine artık üçün
cü defa adayı yönetecek olan Sait Mehmet getirildi. Anlaşılan o ki,
zayıf düşmüş, cahil, okuma yazması olmayan bu seksen yaşındaki
adam birtakım güçlü çıkarlara ve büyük bir servete sahipti ve öm
rünün büyük kısmını geçirdiği157 Kıbrıs'ı ve güçlü adamlarını çok
iyi biliyordu. Eşraftan pek çok Türk ve Rum, onun yeniden Kıb
rıs'ın başına getirilmesini olumlu karşıladı - belki de bu durumu
kendileri talep etmişlerdi. Onlara gönüllü olarak maşalık yapaca
ğını düşündükleri Sait Mehmet'i seviyorlardı, çünkü istediklerini
yapmalarına izin veriyordu. Dahası, köylüler de onu seviyordu.
Söylendiği kadarıyla kendi cebinden para vererek köylülerin vergi
yükünü 600.000 kuruş hafifletmişti. Böyle emsalsiz bir davranış
sergilemiş olması bizi şaşırtmamalı, çünkü Fransız konsolosundan
aldığımız izlenime göre, şahsi servetini158 oluşturma konusunda en
az kendinden önceki yöneticiler kadar maharetli olan Sait Mehmet
acımasız değil iyi huylu biriydi, hatta zaman zaman cömert davra
nışlar sergiliyordu.
BAŞARISIZ REFORMLAR (1821-1856) 1 59
bir not, Rodos ve Girit'le beraber Kıbrıs'ı konu alıyordu. Ona göre
Almanya bu üç adayı güç kullanmadan ele geçirmek için Osman
lı'nın zayıflığından faydalanmalıydı. Üçü arasında Alman sömür
geciliği için en müsait olan adanın (her ne kadar bizzat incelemeyi
gerekli görmemiş olsa da) Kıbrıs olduğunu düşünen Chlodwig,
jeolojik bir rapor hazırlamak üzere Kıbrıs'a derhal gizli bir ajan
gönderilmesi gerektiğini belirtiyordu. Kendinden emin bir şekilde
ifade ettiği kadarıyla, Kıbrıs pazarını ortaya koyacak böyle bir ra
por, Babıali'de konuya ilişkin gerekli adımların atılması için Al
manya'ya iyi bir gerekçe verecekti. Bu önerisi, yetkililere ulaştıysa
bile, hayata geçirilmemiş olan189 Chlodwig, tarihin cilvesi sonucu
1 878 Berlin Kongresi'ndeki Alman temsilcilerden biri oldu.
Kıbrıs'ın Britanya kontrolüne geçmesinden kısa bir süre önce
adayı ziyaret eden bir diğer Alman, adanın bir zamanlar Alman
İmparatorluğu'nun toprağı olduğunu hatırlatarak, modern Alman
İmparatorluğu'nun eski toprağını neden talep etmediğini soruyor
du.190 En az bunun kadar anlamsız bir geçmiş vurgusunu, daha
önce gördüğümüz üzere, Britanya idaresi sırasında bir İngiliz de
yapacaktı.191
Fransızlara gelecek olursak, III. Napolyon'un Küçük Asya, Su
riye, Türkiye ve Mısır'a hakim bir üs olarak Kıbrıs'a gözlerini dik
mesi kaçınılmazdı. Bu konuda nihai bir projesi olup olmadığına
kanıt teşkil eden belgelerden bağımsız olarak, genelde ona böyle
bir proje atfedilmiş olduğuna şüphe yok. 192
Kıbrıs mutasarrıflarına dönelim. 1 843-1 845 arasındaki iki yıl
lık görev süresi boyunca Fransız ve Britanya konsolosları üzerin
de iyi bir intiba bırakmış olan Ethem Paşa, 1 85 1 -1 853'te ikinci
defa mutasarrıf olduğunda193 Kıbrıs ağır vergiler yüzünden büyük
sıkıntı yaşadı. Ethem Paşa, görünüşe göre bu durum karşısında
sert bir tutum benimsemişti ve Lefkoşa'da kendisine yakınmaya
gelen köylüleri dinlemeyi reddetmişti. Köylüler evlerine dönerken
karşılarında buldukları zabıtalar gecikmiş öşür ödemelerini almak
için o kadar barbarca davranıyordu ki, pek çok köylü mısırı tar
lada bırakıp Tuzla'daki konsolosların korumasına koştu. Yüzden
fazla Mesaryalı köylü bu şekilde Antony Palma'ya gelmişti.194 Öte
1 66 KIBRIS TARIHI
•
Fr.., Pou/ain. Levant'a yerleşmiş veya orada doğmuş olan Frenkler için kullanılan bir
tabir - ç.n.
1 74 KIBRIS TARIHI
üzere, pek çok Rum ve İngiliz Kıbrıs'ta son yıllarda genel bir iler
leme yaşandığını belirtecekti. Bu değişikliğin Babıali sayesinde mi
yoksa Batı kamuoyunun baskısı sonucunda mı gerçekleştiği, yani
Islahat Fermanı olsa da olmasa da zaten yaşanıp yaşanmayacağı,
bir başka tartışma konusudur.
Lang'e göre " bir suçun tanığı olmak, evden uzakta aylarca sürecek
bir yolculuk ve meşguliyet demekti. " Adadaki kaymakamları da
valinin ataması ve bu kişilerin doğrudan valinin adamları olmaları
halinde mutasarrıfa kulak asmamaları, mutasarrıfın sahip olduğu
gücü daha da azaltan etkenlerdi. Lefkoşa mahkemesindeki fanatiz
me, yozlaşmaya ve mutasarrıfların çok azının şahsiyet sahibi insan
lar oluşuna dair söylenenleri düşünecek olursak, Sandwith'in bazı
olumlu yorumlar yapmış olması şaşırtıcıdır. Yine de, kendisinin de
ifade ettiği gibi, Sandwith de diğer konsoloslar da mevcut düzenin
elverişsizliğinden şikayetçiydi ve Kıbrıs'ın yeniden müstakil bir mu
tasarrıflık olması gerektiğine ikna olmuşlardı. Nitekim söz konusu
değişiklik hayata geçirildi, ama bundan daha sonra bahsedeceğiz.
Sorumlu bir tavır sergilediği görülen Vali Kayserili Ahmet Paşa,
1 9 Mayıs 1 868'de Rodos'tan yola çıkmış, yani neredeyse yeni ida
ri düzenleme uygulamaya konar konmaz Kıbrıs'ı ziyaret ederek
beş hafta orada kalmıştı.57 Paşa bu ziyaretinde çekirgeyle mücadele
için son derece başarılı tedbirler aldı. Bu tedbirlerin sürdürülmesi
halinde ada haşerattan bütünüyle kurtulabilirdi. Cehalet veya ye
teneksizlik yüzünden kırsal nüfus (yerel meclislerin yeniden düzen
lenmesini gerektiren) yeni sistem için yeterli tertibata sahip değildi.
Yine de, düzenlemenin içerdiği zorlukların zamanla aşılacağı ve
daha liberal bir yönetim sisteminin bütün Kıbrıslılar yararına ola
cağı umuluyordu. Viskonsül vekilinin aktardığı bu genel noktalar
dışında bu dönemdeki idari düzen hakkında bilgiye sahip değiliz.
Ama zaten kısa süre sonra değişikliğe uğratılacak olan bu düzenle
me en fazla akademik bir meraka konu olabilirdi.
Osmanlı Kıbrısı'nın önceki dönemlerinde yürürlükte olan vergi
sistemini (tabii buna sistem denirse), eldeki bilgiler çok eksik olmak
la beraber, yukarıda ele almıştık. Türk yönetiminin son zamanların
da ilk göze çarpan husus 1 858'de hazırlanan bir raporda yer alan
bir bilgidir. Buna göre, toplam vergi miktarı yaklaşık 14.000.000
kuruş ( 1 1 6.666 sterlin) olan Kıbrıs'ta adanın idamesi için yapılan
harcama ancak 1 .000.000 kuruştu (8.333 sterlin). Vergiler au pair
beşliklerle (beş kuruşluk paralarla) ödenirken, ticari düzlemde bu
paralar yüzde 8-10 civarı bir aciyoya tabi tutuluyor ve bu sayede
KIBRISTA OSMANLI İDARESİNİN SON ZAMANLAR! (1856-1878) 209
1 .200.000 kuruştan (yani 10.000 sterlinden) fazla bir kar elde edi
liyordu.58 Kıbrıs'ın durumuna ilişkin olarak Viskonsül Sandwith'in
1 866'da yazdığı bir mektubun taslağından anladığımız kadarıyla,
son on yılda vergiler önemli ölçüde artmıştı.59 Girit'te sıkıntı yaşa
yan Türkler Kıbrıs'tan fahiş oranlarda vergi talep ediyor, miri ve
mülki arazilerden alınan yüzde 1 0'luk öşür de dahil olmak üzere
normal vergiler Kıbrıs halkının elde ettiği gelirin yüzde 20'sine denk
geliyordu. Üstelik yıllık verginin tamamı peşin tahsil ediliyordu.
Böylece, çiftçiler yüzde 25 faiz oranıyla borç almak zorunda ka
lırken, emlak vergisinin yüzde 48'i oranında kredi çekilmesi mec
bur tutulmuştu. 1 8 58 'deki rapor dışında, Osmanlı vilayetlerinde
uygulanan vergi sistemine ilişkin Britanya hükümetinin yönelttiği
sorulara cevap vermek üzere Sandwith'in 1 867 ve 1 869'da yazdığı
ayrıntılı raporlar da bu konuda bilgi vermektedir.60 Tahsilat masraf
ları düşüldükten sonra elde edilen net gelir toplamı ve bu miktarı
oluşturan başlıca kalemler 210. sayfada kuruş cinsinden veriliyor.61
Bu gelir kalemlerinden bazılarında görülen dalgalanma ilginçtir.
Aşağıda açıklayacağımız vergi dışında, 1 855'te tüm reaya as
kerlikten sorumlu hale getirildiği zaman ilga edilen haracın yerini
alan bedel-i askeriye, yasal olarak askerlikten muaf kalabilmeleri
için bütün gayrimüslimlerden alınıyordu. Manastırda kalanlar ha
ricindeki ruhban sınıfının ödemediği bedel-i askeriye, vergi ve öşür
ile aynı şekilde tahsil ediliyor. Yani, ödenecek miktarın ailelere
göre tespitini yapan yerel idareler tarafından toptan ödeniyordu.62
Kıbrıs'a mahsus toplanmış üç vergiden bahsedebiliriz. Yine
de bu vergiler adanın toplam gelirine hiçbir katkı yapmayacaktı,
çünkü ilkinin ve ikincisinin hasılatı asla hazineye ulaşamayacak
ve ikincisinin hasılatı verginin konma nedeni olan projede harca
nacaktı. Bunlardan ilki, Lefkoşa-Tuzla arasında inşa edilecek olan
yol için konmuştu, ama bu proje başarısızlığa uğradı. 63 İkincisi,
yıllık 30 okka çekirge yumurtası olarak tespit edilen çekirge ver
gisiydi. B u miktarda yumurtayı toplamak dört ila on gün süren
bir çalışmaya denk geliyordu (aksi takdirde yumurtaların okkası
2 kuruştan satın alınması gerekiyordu ) . Sandwith'in ilk raporunda
bu vergiden elde edilen hasılat köy başına yıllık 60 kuruş olarak
21 0 KIBRIS TARiHi
1 867 1 869
Toplam gelir 1 8.257.500 1 6.836.874
Tarım ürünlerinden alınan öşür 5.500.000 7.700.000
Tuz tekeli 5 . 1 50.000 2.929.550
Vergi 3.400.000 3 .000.000
Gümrük 1 . 1 50.000 5 89.595
Hıristiyanlar için bedel-i askeriye 920.000 920.000
Şarap ve sert içkiler (degerin yüzde 1 O'u) 8 85.000 483.466
*
Vietnam'ın güneyindeki Fransız sömürgesi ( 1 862-1 949) - ç.n.
216 KIBRIS TARIHI
yollarla mahsulün onda biri yerine üçte birini alan öşür tahsildar
ları adanın başının belasıydı. Bunlar Omodos ve Gilan 'daki tütün
hasadının yarısına el koymuş ve bu yüzden tütün üretimini nere
deyse bitirmişlerdi. Ama raporda ifade edildiği kadarıyla, adadaki
suç oranı çok düşmüştü: Yıllardır cinayet işlenmiyor ve hırsızlığın
esamisi okunmuyordu.136 Hatta Kıbrıs dünyadaki en mutlu ada
olmuştu. Dahası, bu yorumların yazarı, içten pazarlıklı bulduğu
Rumları pek sevmiyordu. Ona kalırsa, her zaman yoz, cahil ve ku
runtulu olmalarına karşın Türklerleyken neyin ne olduğu belliydi
ve Türkler Kıbrıs'ta diğer bölgelerdeki kadar şiddet uygulamıyor
du. Ayrıca, aynı yazara göre, en fanatik Türkler Lefkoşa'da, zeki
Rumlar ise limanda bulunuyordu 1 37
.
artık ona aitti (Kıbrıs bu tarihe kadar Rodos'a bağlı bir sancak
tı). 1 1 8 Ertesi gün bir duyuru yayımlayan Wolseley1 1 9 Kıbrıs'ın refa
hı, adadaki ticaret ve tarımın teşviki ile gelişimi, özgürlük, adalet
ve güvenlik avantajlarından halkın yararlanması konularında kra
liçenin istekli olduğuna dair teminat verdi. Kısmen naif bir eleştiri
ye göre, 120 Wolseley'nin yaptığı duyuru Kıbrıs'a bir anayasa tahsis
etmemişti. Öyle ki, bu yüzden Kıbrıslıların kalplerinde oluşan boş
luk, yeni hükümdarlarına karşı düşmanlık değilse de soğuklukla
dolmuştu. Kimine göre liberal kimine göre absürd bir anayasa çok
geçmeden Kıbrıs'a verilecekti. Göreceğimiz üzere bu anayasanın
pek fazla olumlu etkisi olmayacaktır.
Her halükarda, halk Wolseley'nin duyurusunu sevinçle karşıla
mıştı ve hem Rumların hem Türklerin genel görüşü, yeni yönetimin
hoş karşılanması ve geleceğe umutla bakılması yönündeydi. 121 Ki
tion Piskoposu Kyprianos, yaptığı karşılama konuşmasında, eğer
kaynaklar doğruysa, şöyle demişti: "Yönetim değişikliğini kabul
ediyoruz, zira Büyük Britanya'nın İyonya Adaları'na yaptığı gibi
Kıbrıs'a yardım edeceğine ve doğal olarak bağlı olduğu Anavatan
Yunanistan'la birleşmesini sağlayacağına güveniyoruz. " 122
Wolseley, Lefkoşa'ya doğru yola çıkmadan önce Mağusa 'yı zi
yaret ederek yerli askerlerin konuşlandırılabileceği bir yer bakmıştı
- gerçi göründüğü kadarıyla o bölgede hiç birlik bulunmuyordu.
Wolseley ayrıca Leymosun'a da gitti. Orada onu karşılayan Rum
heyeti, İngiltere'nin İyonya Adaları'nda izlediği siyaseti uygulaya
cağına yönelik umutlarını ifade etti. 123
Wolseley, çekirgelere karşı büyük işler başarmış olan zengin
İtalyan-Kıbrıslı Richard Mattei'den bir ev kiralamaya çalışmıştı.
Muhtemelen bu yüzden, Tuzla'yı idari merkez yapma niyetinde
olduğuna dair bir söylenti ortaya çıktı. 1 24 Buna karşılık, uzlaşma
sağlanamaması üzerine, bir haftadan biraz uzun bir süre sonra
Sir Gamet maiyetiyle beraber Lefkoşa'ya doğru yola çıktı ve 30
Temmuz'da oraya vardı. 125 Daha sonra, eski mutasarrıfı ve Sami
Paşa'yı yanına çağırdığı esnada yere düşen atı Wolseley'yi üstün
den attı. 1 26 Kayıtlarda bu durumu Kıbrıs'taki Britanya idaresinin
uğursuzluğu olarak yorumlayan kimsenin yer almaması ilginçtir.
KIBRIS'IN BRİTANYA HAKiMİYETİNE GEÇİŞİ: (1 878) 249
Bkz. Accounts and Papers, LXXXI I (1878), c. 2057; Hertslet, Map of Europe by Tre·
aty, iV, no 524, s. 2722-3; Treaties containing Guarantees or Engagements by Great Britain
in regard to the Territory OT Government of Other Countries, Accounts and Papers, cıx
(1899), c. 9088, s. 102; Noradounghian, III (1902), s. 552-3; Chakalli, Cyprus under Bri
tish Rule, s. 36-7. Yunanca çeviri, Zannetos, il, s. 15-17.
Bkz. Accounts and Papers, LXXXll ( 1 878), c. 2057; Hertslet, iV, no 525; Treaties
c<�ntaining Guarantees, a.g.y., s. 103·4; Noradounghian, ili, s. 523-4; Chakalli, s. 38·9;
Lukc, C. T., s. 260-2.
Bkz. Hertslet, s. 2802, no 532; Noradounghian, 111, s. 525; Luke, C. T., s. 262-3. Yu
nanca çeviri, Zannetos, il, s. 20-2.
KIBRIS'IN BRITANYA HAKiMiYETiNE GEÇiŞi: (1 878) 257
avaniye'ye engel olunması veya talebin azaltıl ması için en uygun dü
zenlemelerin yapılmasını istiyor. Aslında başpiskopos, kimi zaman siyasi
nedenlerle kimi zaman kişisel ç ı karı için, muhassıl ı n dayattıgı ödemelerde
ona yardım etmese, zavallı reaya bu kadar baskı altında kalmazdı. Yani,
asıl onların tarafında olması gereken kişi çogu kez onları yüzüstü bırakı
yordu.
Çeşitli yollarla sık sık para topluyordu. Orada burada ticaret yapıyor,
ama kendi ödemelerine hiç dikkat etmiyorlardı. Başpiskopos, Türklere
ödenecek avaniye kılıfı altında veya dini amaçlarla harcanacakmışça
sına sık sık ödeme çıkarıyordu. Örnegin, başpiskopos 1 743 yılında, hır
sızlıkta ortagı olan müsellimden de destek alara k, zavallı halktan en az
40.000 kuruş toplamıştı. Ama bunun üzerine halk, rüşvet suçlamalarıyla
birlikte Babıôli'ye o kadar etkili bir şekilde şikôyette bulundu ki, başpisko
pos sonuçta cüppesinden, makamından ve geliri nden oldu.
(yani yendiği rakibi) diğeri Soli için iki piskoposu takdis etmişti.56
Timotheos'un atamasının belirlendiği sinod meclisi aynı zamanda
Bryennios'tan beri dışta bırakılmış olan Kıbrıs Kilisesi'ni Büyük
Kilise'ye* dahil etmişti.57
Timotheos'un ardından Lefkoşa'daki başpiskoposluk tahtına
oturan Laurentios isimli kişi hakkındaki tek bilgi, Patrik il. Jeremi
as'a ait bir hükmü imzalamış olduğudur. Bu belge tarihsiz olduğu
halde, diğerleriyle yapılan bir karşılaştırma Laurentios'un Temmuz
1 5 75 ile 1 579 arasında bir tarihte göreve geldiğini ve 1 586 veya
1 587'ye kadar makamda kaldığını ortaya koymaktadır.58 Lauren
tios'un halefi olan başpiskopos göreve getirilirken Neophytos is
mini kullanmıştı,59 ancak gerçek ismi Nicolas Orsini Ducatares'ti.
Haçlı Seferi'nden dönerken Yunanistan'da kalan ve Epir'de toprak
sahibi olan Orsini'nin soyundan gelen Nicolas ile kardeşi George,
atalarının unvan ve mülkleri üstünde hak iddia etmiş, ama tabii ki
başarısız olmuşlardı.60 İstanbul'a göç etmiş olan Nicolas, 1587'nin
sonlarına doğru, Patrik il. Jeremias'ın yerine bakmakta olan Diya
koz Nikiforos tarafından Kıbrıs başpiskoposu olarak takdis edil
mişti. Neophytos hakkındaki çoğu bilginin kaynağı, Philadelphia
metropoliti ve Venedik'teki Yunan cemaatinin lideri olan Gabriel
Severos'tur. Nicolas'ın daha önce bir konuda iftira attığı Severos,
başpiskoposluk seçiminden kısa süre sonra Nicolas'a kötü sözler
le dolu bir mektup yoluyla sert cevap vermişti. Ona göre, Nico
las'ı seçen Nikiforos (kilise hukukuna uygun hareket etmiş olsa
da) zavallı Kıbrıslıların üzerine gerçek bir veba mikrobu salmıştı.
1 592'deki ölümüne dek görevde kalacak olan Neophytos hakkın
da daha fazla bilgiye sahip değiliz.
Neophytos'un halefini belirleyecek olan seçim, doktrine! bir
tartışma nedeniyle ertelenecekti. Bu tartışmada başı çeken Leon
tios Eustratios ismindeki genç papaz,61 Gilan'da doğmuş62 ve Ve
nedik veya Padova'da eğitim gördükten sonra ( 1 587'de Yunanca
profesörü atanacağı) Korfu'da ve Zakintos'ta hocalık yapmıştı.
Almanya'ya da giden ve Tübingen'de Martin Crusius'la dostluk
kuran ve böylece Latin etkisine maruz kalan Eustratios, dinsel tö-
•
Ortodoks Kilisesi'ne Büyük Kilise de denir.
272 KIBRIS TARiHi
" Tevrat'a göre, Musa'ya karşı geldikleri için Tanrı Datan ile Aviram'ı cezalandırmıştı.
Sayılar: 16 ç.n.
-
278 KIBAIS TARiHi
göre, 1 671 'de üçüncü defa Ekümenik patrik olan IV. Parthenios'un
görevinden alınmasının ardından, Nikiforos 1 672'de onunla bir
likte komünyon düzenlemiş ve bu yüzden makamını kaybetme teh
didiyle karşı karşıya kalmıştı. 111 Ama İstanbul'da Patrik IV. Diony
sios'un karşısına çıktığı zaman suçunu itiraf eden ve eski patriğin
asılsız argümanlarının kendisini yanlış yönlendirdiğini öne süren
Nikiforos bağışlanmıştı. Dahası, Kıbrıslılara hitaben sinod meclisi
nin bu konudaki kararını bildiren ve İstanbul Patriği IV. Dionysios,
Antakya Patriği Neophytos ve Kudüs Patriği Dositheos tarafından
imzalanmış olan mektup Nikiforos'a verilmişti.112 1674'e kadar
başpiskoposluk makamında oturan Nikiforos, ileri yaşı nedeniyle
o tarihte görevi bırakmıştır. Buna karşılık, 1 676'daki sinod meclisi
ne k atılacak ve Kutsal Topraklar'daki halefinin yokluğunda papaz
olarak görev yapacaktı. 1679'da hala hayattaydı.
Nikiforos'un ardından başpiskopos olan Hilarion Kigala (veya
Tzigala) Kıbrıs'ın 17. yüzyıl başpiskoposları arasında en dikkat çe
kici olanıdır. 11 3 Kigala'nın babası Matheos nispeten eğitimli biriydi
ve bir süre Venedik'te yaşadıktan sonra Kıbrıs'a dönüp başpisko
posluk protonotarios'u olmuştu . 1 14 Matthew'un 4 Ekim 1 624'te
Lefkoşa'da dünyaya gelen oğlu, Jerome ismiyle vaftiz edilmişti.
Ekim 1 635'te Roma'da Propaganda tarafından kurulmuş olan St.
Athanasios Yunan Koleji'ne, genç yaşı nedeniyle özel izin alarak
giren Jerome, on üç yıllık eğitimin ardından Hilarion ismini alarak
papaz oldu. Böylece, Propaganda için misyonerlik yapma ama
cıyla Mayıs 1 648'de Yunanistan seyahatine başladı. Daha sonra,
Padova'da bir Yunan Koleji açan 11 5 John Kottounios tarafından
okulun ilk müdürü olmak üzere İtalya'ya geri çağırıldı. Ancak,
muhtemelen Padova piskoposuyla aralarındaki bir fikir ayrılığı
nedeniyle, 1 16 yalnızca üç yıl müdürlük yaptıktan sonra görevden
ayrıldı. Anlaşılan, Ortodoks ve Katolik görüşleri birleştirme çaba
ları daha o zamandan başına iş açmaya başlamıştı, çünkü Hilarion
Kigala, bir yandan Ortodoks doktrinlere bağlılık gösteriyor, diğer
yandan en büyük muhaliflerine karşı Romanizm'i .. savunuyordu.
•
Romanizm: İngiltere ve ABD'de Roma Katolizıni'ni kötülemek için kullanılan bir ifade
dir - ç.n.
284 KIBRIS TARiHi
Yine Hilarion'a ait olan bir başka mektup, halka ve her kade
meden din adamına hitaben yazılan ve onlara adanın yoksulluk
içindeki papazlarına arka çıkma tembihi veren bir genelgeydi.123
Hilarion'un Kıbrıs Kilisesi'ne yaptığı hizmetlerden biri, Eski
Salamis yakınlarında bulunan, "ahır olarak" kullanılan, "yılan
yuvasına" dönen viran haldeki Aziz Barnabas Kilisesi'nin restoras
yonudur. Bu iş için bir servet harcayan Hilarion, proje esnasında
büyük bir hazine bulduğuna dair dedikodularla karşılaşmıştı. Yine
de, projeyi tamamladı ve her yıl Barnabas'ın anısına kutlanacak
bir bayram başlattı. 124
Ancak, Hilarion'un hasımları sadece dört yıl içinde onu ma
kamından etmeyi başardı. Nitekim, Eylül 1 679 tarihli bir kayıtta
Hilarion'dan sürgün olarak bahsedilmektedir.125 Ölüm döşeğinde
bakmakta olduğu kardeşi Demetrios'tan veba kapıp kendisi de
1682'de İstanhul'da ölen Hilarion'la ilgili başka bir kayda rastla
madık.126
1 678'de Hilarion hakkında yazan Paul Ricaut, o devirdeki baş
piskoposların sahip olduğu mali konuma ilişkin bilgiler veriyor:127
tılarla kısa bir süre daha uğraşan Paisios, 1 Ocak 1 768'de yaklaşık
elli beş yaşında Larnaka'da hayatını kaybetmişti. 178
Onun kaligrafi alanındaki ününü ortaya koyan iki cilt elyazması
günümüze dek muhafaza edilebilmiştir. Ne var ki, 3 16. sayfadaki
örnek başpiskoposun bu becerisini yansıtmaktan uzaktır. Söz konu
su ciltlerden ilki, başpiskoposluk memorandumlarını içeren Büyük
Kodeks (A)'dır. Philotheos döneminde yazımına başlanan bu ko
deksteki kayıtların çoğu bizzat Paisios tarafından yazılmıştır. Hem
Philotheos öncesi dönemden kalan bütün belgeleri hem de Philothe
os dönemindekileri kayda geçiren Paisios, kendi döneminde de bu
işlemi sürdürmüştü. Kodeks'teki son kayıt Kyprianos'un borçlandı
ğı kişilerin listesidir.179 Görünüşe göre Paisios'un kendisinden hiçbir
şey içermeyen toplama bir kitap olan öbür ciltteki180 en önemli me
tin, 1668'deki sinod meclisinde alınan kararlar için Hilarion Kigala
tarafından yazdırılan ve sık sık bahsi geçen fezlekedir (s. 3 1 6).181
Paisios'un halefi, söylenene göre piskoposlar ve din adamları
nın oylarıyla seçilmiş olan (halktan söz edilmiyor)182 Baf Piskopo
su183 Chrysanthos'tu. Uzun görev süresi, ortalığı karıştıran tek bir
olay dışında nispeten sakindi . Alnı açık yüzü ak bir hayat sürmüş
olan Chrysanthos, ileri yaşı yüzünden güçten düşünceye dek kilise
ve manastırlar kurmayı ve restore etmeyi bırakmamıştı. Başpis
koposluk kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla, Chrysantho s Kıbrıs
Kilisesi'ne ait emlaki son derece başarıyla idare etm i şti . Ekümenik
patriği örnek alarak etrafında oluşturduğu üst düzey kilise ve kilise
dışı görevliler güruhu, başpiskoposluğun saygınlığını büyük oran
da artırmıştı. Kendisi pek eğitimli olmadığı halde eğitim ve sanat
alanlarında hamilik yapmaya hevesli olan Chrysanthos, 184 Arhi
mandrit Kyprianos'un yazdığı iki kitaba kısmen veya tamamen
sponsor olmuştu. Bunlardan ilki Kyprianos'un tarihi, diğeriyse
Aristoteles'in De Physica Auscultatione adlı eseri için Korydalla'lı
Theophilos'un yazdığı mukaddimenin Kyprianos tarafından edit
lenen baskısıydı . 1 85
Kıbrıs'taki okullarda verilen eğitimin seviyesi oldukça düşmüş
tü. Philotheos'un açılışını yaptığı bina eskimeye yüz tutmuş ve ka
patılmıştı. Görünüşe göre, Chrysanthos'un 1 774 'te başpiskoposluk
296 KIBRIS TARiHi
•
Aziz Spyridon (MS yaklaşık 270-348) Tremeşe doğumludur - ç.n.
300 KIBRIS TARiHi
daha sonra Joakim'e teslim ettiği kilise kap kacağını satması onun
suçu değildir. Bu şekilde Osmanlı yönetiminin gözüne girmesini
ve cemaatinin daha fazla zulme uğramamasını sağlayacak parayı
toplamıştı.216 Ne var ki, Joakim'in din adamları ve halkla ciddi
şekilde arasının açılması üzerine İstanbul'a onun hakkında müra
caatta bulunuldu. İki tarafı barıştırmak için elinden geleni yapan
Ekümenik Patrik Anthimos,217 Eylül 1 823 tarihli bir sinod mektu
bunda din görevlileri ve halka başpiskoposlarıyla iyi geçinmelerini
öğütlemişti. Hem Ekümenik patrik hem de kutsal sinod meclisi iki
taraf arasındaki küskünlük ve soğukluktan haberdar olurken, baş
piskopos hakkında ileri geri konuşanlar dahi olmuştu. Patriğin bu
mektubundan (ve Joakim'e hitaben yazdığı 26 Eylül 1 823 tarih
li mektubundan) anladığımız kadarıyla, başpiskoposa yöneltilen
suçlamalar onun papazlık görevlerini yerine getirmesi için gerekli
olan bilgi ve deneyimden bütünüyle yoksun olmakla kalmayıp, bir
siyasetçi ve idareci olarak da yetersiz olduğu yönündeydi - daha
doğrusu onun hem dini hem dünyevi meselelerde kör cahil olduğu
iddia ediliyordu. Patriğe göre, adadaki geçimsizlik devlet nezdinde
memnuniyetsizliğe yol açmaktaydı. Dahası, fitne çıkaranlar ve ge
çimsizliği körükleyenler ilahi yasalar nezdinde büyük günah işlemiş
sayılıyordu. Bu mektubun dikkat çekici özelliği, "aziz ve yenilmez
imparatorluğun (ki onun mağlup edilemez gücü ilelebet muzaffer
olsun)" isteklerine tamamen boyun eğmenin ne kadar gerekli ol
duğu konusundaki vurgusudur. Belli ki, patriğe Kıbrıs'taki kavga
ların zararlı olduğu ve durdurulması gerektiği söylenmişti. Bizzat
başpiskoposa hitaben kaleme alınmış olan sinod mektubu, Kıbrıs
halkı ve din adamları tarafından yapılan şikayetin patriğe Babıa
li üzerinden -elbette patriğe kesin talimatlarla birlikte- iletildiğini
belirtiyor. Joakim'e söylenene göre, patrik onun neden Hıristiyan
cemaatinin hoşnutsuzluğunu ve düşmanlığını körükleyecek şekilde
davrandığını ve kendi himayesindeki halkın idaresini ve ruhani ih
tiyaçlarını ihmal ettiğini anlayamıyordu. Bu yüzden, huzur ve gü
.
ven ortamını oluşturacak şekilde davranışlarını düzeltmesi ve ce
maatini ona göre yönetmesi konusunda başpiskopos uzun uzadıya
ikaz edilmişti. Benzer şekilde, cemaate de ihtilaf çıkarmayı bırakıp
OSMANLI DÖNEMİNDE KIBRIS KİLİSESİ 305
Başpiskoposluk Katedra/i'ndeki bir duvar resmi (Kıbrıs Kilisesi'nin erken tarihini gösterir)
316 KIBRIS TARiHi
Başpiskopos Hilarion Kigala 'nın 1 668 Sinodu 'nun kanunlarına dair özetinden bir sayfa,
Başpiskopos Paisios tarafından yazılmıştır
OSMANLI DÖNEMiNDE KIBRIS KİLİSESİ 31 7
ve Bartholomew
Leymosun'daki Fransız viskonsül Akamas'ın Konsolos Comte
de Maricourt'a gönderdiği iki mektup, konsolosun Babıali'deki
Fransız büyükelçisine gönderdiği iki mektup301 ve 1 934'te seksen
yaşındaki bir adamın anlattıkları,302 Kition piskoposluğunda yaşa
nan utanç verici olay için kaynaklarımızdır.
Damaskenos'un 1 846'daki ölümünün ardından Kition piskopo
su olan III. Meletios, birkaç yıl boyunca cemaatinin sevgisini kazan
mıştı. Meletios, kişisel anlamda değerli bir kişi olsa da, rakiplerinin
eleştirisine maruz kalmasına neden olan bir özelliği vardı: Kayır
macılık. İddialara göre, kilise mallarını her çeşit yasadışı ticarete
alet ediyor ve piskoposluk hazinesinden aldığı paralarla yakınlarını
zengin ediyordu. Buna karşılık, konsolosun görüşüne göre, Kition
cemaatinin önemli cemaat üyelerinin Meletios'a bu suçlamaları yö
neltmelerinin nedeni hir sebepten kendi çıkarlarının zedelenmesi
olabilirdi. Her halükarda, Meletios borç içinde yüzen piskoposluk
taki gelirlerin tahsilatı ve idaresi için bir komite kurulmasını kabul
etmek zorunda kalmıştı. Görünüşe göre 1 855'te kurulmuş olan ko
mite,303 kuruluş amaçlarını hayata geçirememiş ve piskoposluğun
borçları daha da artmıştı. Üstelik, bu durum üzerine eski yetkile
rine kavuşan Meletios, kısa süre sonra yeniden sıkıntıya girmişti.
Hollanda viskonsülünün dragomanı olan Vasili Leontarides isimli
birine Aziz Menas Manastırı'nın gelirlerini iltizam olarak vermeye
ikna olmuş, ama bu adamın bütün gelirleri zimmetine geçirip, hiç
ödeme yapmadığını fark etmişti. Böylece piskopos, aralarındaki an
laşmanın süresi bittiğinde bu arazinin idaresini kendi eline almayı
düşündüğünü Leontarides'e bildirdi. Ama dragoman, fitne fücurla
bir grup hoşnutsuz kişiyi Meletios'a karşı doldurmuş ve bu kişilerin
eski iftiraları yeniden öne sürerek Meletios hakkında başpiskoposa
şikayette bulunmalarını sağlamıştı. 304 Buna karşılık, piskoposları
na bağlılık gösteren Leymosun halkı Ziya Paşa'ya müracaat ederek
adalet talep etmiş ve piskoposluğun borçlarının kapatılması için
faizsiz borç teklif etmişti. Şikayetçiler Meletios'un görevden alın
masını ve komitenin yeniden kurulmasını isterken, Leymosunlular
336 KIBRIS TARiHi
Adan ı n Statüsü
mak üzere yüz Osmanlı askeri talep ettiği zaman, kendisine " iddia
ya göre kadı meselesi yüzünden padişahın Britanya'yla ilişkilerinin
bozuk olduğu" ve bu yüzden askerleri alamayacağı bildirilmişti.
Eğer yüksek komiser Wolseley'nin bütün bu anlattıkları doğruysa,
Layard'ın dürüstlüğünden şüphe etmekte haklıydı. Benzer şekilde,
Britanya'nın Babıali'deki nüfuzu altı üstü bir kadının atanmasına
bağlı idiyse, Wolseley kendi ülkesinin diplomatik açıdan kötü tem
sil edildiğinden yakınmakta da haklıydı.26 Sonuçta kadının tayini
konusunda Wolseley'nin istediği olurken, kendi adamının Kıbrıs
tayinini iptal eden şeyhülislam onu Bağdat'a gönderdi.27
Şeyhülislam'ın Mağusa kadısı tayin etmek istediği Ahmet Raşit
Efendi'de de neredeyse aynı problem ortaya çıktı. Ancak, Babıa
li'nin bu tür atamalar yapma hakkının majestelerinin hükümeti
tarafından tanınmadığı şeyhülislama bildirildi.28
Bununla birlikte, majestelerinin hükümeti şeyhülislamın başka
dıyı seçme hakkını 1 892'de kabul etti, ama onun yapacağı seçimi
onaylayıp onaylamama ve resmi olarak tayini yapma hakkı Bri:..
tanya hükümetinde kalacaktı. 29
1 8 80'de yaşanan ilginç bir olay, Büyük Britanya'nın Kıbrıs'ı
kullanma şartları yüzünden ortaya çıkan çelişkili duruma örnek
teşkil etmektedir. Yunanların Osmanlı'ya karşı savaş hazırlıkları
ve seferberlik hali nedeniyle bu dönemde Kıbrıs bir coşku seline
kapılmıştı.3° Katır almak için adaya gelen Yunan zabitlerinin satın
aldıkları 143 hayvana Kıbrıslılar yardım amaçlı bir 107 tane daha
eklemişlerdi. Başpiskopos bu hediyenin yanına Kral Yorgo'ya hita
ben Kıbrıs'ın "Anavatan Yunanistan" ile dayanışmasını ifade eden
bir mektup göndermiş, kral da Kıbrıslıların atayurtlarına olan bağ
lılıklarının sembolü olan bu hediyeyi kabul etmişti. Yunan zabitler
7 Kasım'da adadan ayrılırken 1 50 gönüllü de onlara katılmıştı.
Bütün bu sürecin en olağanüstü tarafı, Osmanlı vatandaşlarının
kendi devletlerine karşı gösterdikleri bu düşmanca tavır konusun
da Kıbrıs yönetiminin başlangıçta tamamen umursamaz bir tavır
sergilemesi ve ne mitinglerde yapılan taşkınlıklara ne de basında
yer alan makalelere hiçbir şekilde müdahale etmemiş olmasıdır.
Öte yandan, 1 8 Mayıs 1 8 8 1 tarihli Kıbrıs'ın Tarafsızlığı Hakkında
352 KIBRIS TARiHi
Anayasal Meseleler
lekçe yumuşak bir dille yazılmış olsa da, zamanla bir şikayet seli
meydana getiren imzacıların sinirleri gittikçe daha çok yıpranmıştı.
Sömürgeler bakanının, ·hükümetin 1 882'de Kıbrıs anayasasın
da bazı değişiklikler yapmayı gerekli görmesi üzerine, yüksek ko
misere gönderdiği 10 Mart 1 8 82 tarihli mektup, anayasanın ge
nel hatlarını ve yeni yasama meclisinin işlevlerini belirtmekteydi. 5
Buna göre, on iki seçilmiş ve altı atanmış üyeden oluşacak olan
teşrii meclisinin başkanlığını yüksek komiser veya karar oyuna
sahip olan mevcut kıdemli üye yürütecekti. On iki seçilmiş üye
içindeki Hıristiyan ve Müslüman sayısı, 1 8 8 1 sayımındaki nüfus
oranlarına göre, yani dokuz Hıristiyan ve altı Müslüman üye ola
rak belirlenmişti. Kıbrıs'tan alınan haracın miktarı, yüksek komi
serin maaşı ve masrafları, altı atanmış üyenin maaşları ve yargıç
ların maaşları ile mahkemelerin giderleri ada gelirlerinden tahsis
edilecekti. Kıbrıs'ın yıllık bütçesi bu miktarlar göz önüne alınarak
meclis tarafından ele alınacak ve önce oylama yapılmadan hiçbir
verginin miktarı artırılamayacak veya yeni vergi salınamayacak
tı. 6 Mektupta vurgulandığı kadarıyla, Kıbrıs kraliçenin mülkü ol
madığı, Osmanlı padişahıyla aralarındaki anlaşma doğrultusunda
kraliçe tarafından idare edildiği ve bu durumun belli gelişmeler
yaşanması halinde sona ermesi mümkün olduğu için, son tahlilde
kraliçenin herhangi bir idari yetki veya yükümlülüğünden feragat
etmesi imkansızdı. Buna karşılık, konsey emirnameleri yoluyla ya
sama yetkisi kraliçeye tahsis edilmişti.
Bazıları bu yeni anayasayı absürd bulmuş ve siyasi çıkarları ik
tisadi çıkarların üstünde tutma çılgınlığına örnek saymıştır.7 Üste
lik ileride yaşanan çoğu problem bir sürü politikacı tarafından bu
anayasaya bağlanacaktı. "Bay Gladstone'un 1 882'de söyledikle
ri neredeyse tümüyle yanlıştı. O günlerde demokrasi kuramlarını
gözü kapalı takip etmek çocuk oyuncağı olabilir, ama şu da bir
gerçektir ki, Bay Gladstone, 1 88 2'de hiçbir temel veya hazırlık
olmaksızın Kıbrıs adasına Batı usulü demokratik kurumlar bah
şettikten sonra, ilginç bir şekilde adaya en ufak ilgi alaka göster
memiştir... Oldukça eski dönemlere dek gittiği bilinen uzun tarihi
boyunca Kıbrıs, hiçbir zaman kendi kendini yöneten veya bununla
358 KIBRIS TARiHi
reddedilmişti. 35
Kıbrıs'ın 1914'te Britanya kraliyetine ilhak edilişi sırasında her
hangi bir anayasal değişiklik gündeme gelmezken, daha geniş si
yasi özgürlükler ve adanın Yunanistan'a devri için yapılan talepler
aynı şekilde süregelmişti. Aralık 1920'de Rum üyeler bir kez daha
topluca istifa etmiş,36 1 921 'de seçimleri boykot etme kararı alan
"millet meclisi" ise Büyük Britanya'ya bağlılığa karşı çıkmıştı.37
Ertesi yıl Rumlar yine oy kullanmamış ve yalnızca iki Maruni pa
pazı seçilmişti. Yunan ordularının yaşadığı Küçük Asya Felaketi
Enosis ajitasyonunu bir nebze yavaşlatsa da, bu yöndeki baskı
nın şiddeti diğer açılardan bilakis artış göstermişti. Başpiskoposun
1 6 Aralık 1 922'de sömürgeler bakanına arz ettiği dilekçe oldukça
geniş çaplı talepler içermekteydi:38 Adanın tam özyönetime sahip
olması için Türk ve Rumların nüfus yüzdelerine oranla, yalnızca
teşrii meclisinde değil, yürütme meclisinde ve idari birimlerde de
yer almaları. Buna karşılık, yüksek komiserin teşrii meclisi karar
larını veto etme hakkı saklı tutulacaktı.
Böylece, adadaki durum bir kez daha seçim sınavına tabi olmuş
ve bazı Rumlar aday olamayacak kadar güç yitirmişlerdi. Yedi
adet Rum vekil seçilmesine karşın, 50.000 kişilik seçmen kitlesinin
yalnızca 2.000'i sandığa gitmişti.39
Aralık 1 922 tarihli dilekçeye 6 Şubat 1 923'te cevap verildi. Kıb
rıslıları öfkelendiren cevap, adalıların daha geniş anayasal haklar
için yeterli siyasi olgunluğa henüz erişemediklerini bildirmekteydi.
Bunun üzerine yeni temsilci olarak görevlendirilen Spyros Araou-
364 KIBRIS TARiHi
kanı, en sonunda, 8 .337 adet imza taşıyan otuz iki dilekçe geldiğini
ve bu dilekçelerin resmen tanındığını ifade etmişti.72 Buna karşılık,
Sömürgeler Bakanı Malcolm MacDonald, dilekçe toplayanların
yaklaşımını açıklamak ve imzaların uygunsuz yöntemlerle alındığı
yönündeki suçlamalara itiraz etmek isteyen bazı Kıbrıslılardan olu
şan bir heyetle görüşmeyi reddetmişti.73
Hükümetin bu konuda izlediği siyaset, halkın ilgisini mahalli
idareyle ilgili konulara çekmekti. Ormsby-Gore'un (daha sonra
Lord Harlech) 1 937'de belirttiği kadarıyla, merkezi idarenin yapı
sında herhangi bir değişiklik planlanmamıştı ve hükümetin izlediği
yöntem yerel idarecilerin etki alanını genişletmekti. Böylece beledi
yelerin ve köy yöneticilerinin yetkileri artırılıyordu.74 Adada temsi
liyet esasına ne zaman dönüleceğine dair sorulara, Britanya hükü
metinin izlediği siyasetin öncelikle temsili kurumları yerel seviyede
geliştirmek ve bunu daha sonra merkezdeki mekanizmaya doğru
genişletmek şeklinde olduğu yanıtını vermek alışkanlık haline gel
mişti. Öyle ki, aynı yanıt, o dönemki sosyalist iktidarın sömürgeler
bakanı olan ve Ekim 1 945'te yaptığı açıklamada, temsiliyet usulü
nün adanın kırsal bölgelerine doğru genişletilmesi yönünde birkaç
ay evvel öneriler getirildiğini ve bu gelişmelerin büyük başarıyla
sonuçlanarak seçilmiş üyeleri olan bir yasama meclisini olanaklı
hale getireceğini ifade eden George Hali tarafından bir kez daha
kullanılacaktı.75 Gerçekten de belediye seçimlerinin kaldırılması
nı ve belediye meclisi üyelerinin ada valisi tarafından atanmasını
destekleyen ortayolcu bir yaklaşım Kıbrıs'ta mevcuttu.76 Ancak bu
tür bir yaklaşım Britanya idaresi tarafından hiçbir zaman benim
senmemiştir.
Kıbrıslıların İkinci Dünya Savaşı'ndaki kahramanlıklarına rağ
men77 Britanya hükümeti, adadaki bireysel özgürlükler sorununu
ele almaya yanaşmayacaktı.78
1 941 'le bera her Kıbrıs siyasetinde yeni bir döneme girilmiştir.
Sendikacılar, kırsal kesimdeki örgüt ve kuruluş temsilcileri, işadam
ları vs.'den oluşan bir temsilciler meclisi, ada yönteminin izniyle 5
Ekim 1 941 'de Lefkoşa'da toplanmış, bu olay AKEL'in, yani Emek
çi Halkın İlerici Partisi'nin kuruluşunu tetikleyerek sendika hare-
ANAYASAL MESELELER 371
Eski Kıbrıs yüksek komiseri Sir Henry Bulwer 1 895'te şöyle yaz
mıştı:1 "Kıbrıs'ta kelimenin gerçek manasıyla bir bütçe açığı hiçbir
zaman olmamıştır. Ada gelirleri daima giderlerin çok üstünde ol
muştur. Buna karşılık, Britanya idaresine geçildikten sonra görülen
bütçe açıklarının tek sebebi, sözde Osmanlı devletine ödenmekte
olan, ama esasen 1 855'te Osmanlı'ya teminatlı borç vermiş senet
sahipleri için Britanya hazinesine yapılan yıllık ödemedir (yani şu
haraç dedikleri vergi)." Bulwer'dan önceki yüksek komiser Sir
Robert Biddulph ise şöyle diyordu:2 " Kıbrıs gelirlerinin Osman
lı devletine yaptığımız ödemeyi kaldırabileceğini zannetmek tabii
ki mantıksızlıktır. Ayrıca, geliri giderinin iki katı olan bir ülkede
bayındırlık hizmetlerini ertelemeye ve halka büyük baskı yapan
çeşitli vergileri sürdürmeye mecbur kalmak, tabii ki sıkıntı verici
bir durumdur. "
Aşağıdaki sayfalarda Kıbrıs'ın mali tarihini yazmaya yönelik
bir teşebbüs değil, Britanya idaresi boyunca vergilerin gelişimi ve
haraç meselesi hakkında bir izahat yer almaktadır.
Haraç ödemesinin kaynağını oluşturan düzensiz vergi yığınının
yeniden düzenlenmesi, ister istemez ağır ve sıkıntılı bir süreç ol-
380 KIBRIS TARiHi
birlikte, söz konusu zorluklar yedi yıl sonra aşılmış veya bertaraf
edilmişti, zira 1 94l'de, yani İkinci Dünya Savaşı'nın en kritik dö
neminde ada ilk defa gelir vergisiyle tanışmıştı.87 Bu şekilde 50.000
sterlin toplanması beklenmekteydi. Ayrıca, gelir vergisinin yanı
sıra veraset ve intikal ile tütün, yüksek alkollü içki, kibrit ve emlak
için yeni vergiler çıkarılmıştı.88
1 942'deki 28 no'lu Veraset ve İntikal Vergisi Yasası, 500 sterlin
ve üstü değer taşıyan miraslar için vergi getirmişti. 500 ila 1 .000
sterlin arası miraslarda 10 sterlin olan miktar 1 4.000 ila 15.000
sterlin arası miraslarda 1 .615 sterlin'e kadar yükselmekteydi. 89
Vergi mükellefinin üstündeki yükü artıran bu ve diğer vergi ila
velerine karşın, vergilerin savaş yıllarında çok yüksek seviyelere
çıkmadığını 1 944'te ifade etmiş olan vali vekilinin iddiası gerek
çesiz değildi. Buna göre, gümrük,90 ruhsat, tüketim ve dahili gelir
kalemleri altında toplanmış olan vergiler için 1 944'te hesaplanan
miktarlar 1 939'a kıyasla yüzde l OO'den daha büyük oranda artış
göstermiş olsa bile, Kıbrıs'ın milli gelirinde yaşanan parasal artış
çok daha büyüktü.91
12
Maliye : Haraç
göre15 " haraç" ifadesi pek uygun bir terim değildi, çünkü söz ko
nusu ödeme, bir bölgenin egemen bu hükümdara ödediği paradan
ziyade, Babıali'nin ilgili anlaşmadan zarar etmemesini amaçlayan
bir meblağ idi. Ne var ki, bu mali yükü taşımak zorunda olan Kıb�
rıs için ödemenin adı bir önem arz etmiyordu. Hem meblağın ama
cı ortadayken ada bu parayı ödemeye neden mecbur bırakılsındı
ki? Bu gayet yerinde bir soruydu. 1 6 Öte yandan, Babıali bu paranın
yüzünü hiç görmüyordu, çünkü Büyük Britanya ve (aslında konu
hakkında pek söz sahibi olmayan) Fransa, 1 855'te Osmanlı devle
tine verilen kredinin senet sahiplerine faiz ödemesi olarak buna el
koymaktaydı. Osmanlı devleti, bu iki büyük gücün garantörlüğün
deki kredi borcunu 1 877'den itibaren ödeyememeye başlamıştı.17
Paranın güzergahındaki bu değişiklik başlangıçta Britanya hükü
meti tarafından öngörülmemiş olsa bile, yine de, tabiri caizse eli
kulağında bir değişiklik olduğu bilinmekteydi. Çok geçmeden bu
durum Britanya maliyesinin imdadına yetişen bir yardım olarak
görülmeye başlanmıştır.18 Daha Temmuz 1 878'<le maliye bakanına
Kıbrıs'ın vereceği haracın 1 8 5 5 tarihli teminatlı borcun ödenme
sinde kullanılıp kullanılmayacağı sorulmuş, o da "şayet iki devletin
de yükümlülükleri varsa, o zaman ilgili işlemlerin kolayca ve hızla
gerçekleştirilmesi için şüphesiz çeşitli düzenlemeler yapılacaktır. " 19
Babıali'nin verdiği bir emir, Düyun-ı Umumiye'ye yapılacak yıl
lık ödemenin kaynakları arasında sayılan Kıbrıs'ın yıllık gelirinin
tamamını on yıllık bir dönem için senet sahiplerine bırakmaktay
dı.20 Bunun üzerine Salisbury Layard'a talimat vererek, Kıbrıs gelir
fazlasını alma hakkının padişahın kendisi dışındaki birine naklinin
Britanya hükümeti tarafından kabul edilmeyeceğini Babıali'ye bil
dirmesini istemişti (23 Aralık 1 879). Padişah ise bu geliri devletin
alacaklılarına devretme hakkına sahip olduğunu öne sürmekteydi.
Buna karşılık, paranın nereye gittiğine kendisi karar vermeyi ter
cih eden Britanya hükümeti, söz konusu gelirin bir kısmının daha
sonraki alacaklılara verilip verilemeyeceği sorusu gündeme geldiği
zaman, Babıali'den tahsil edilecek bütün borçların Kıbrıs'ın gelir
fazlası üstünde bir first charge olması gerektiğinde ısrar etmiş ve
Babıali'ye bu doğrultuda bilgi vermesi için Layard'a talimat veril-
398 KIBRIS TARiHi
Her bir sömürgeye belirli miktarda bir hibe tahsis eden 1 945'teki
yeni kanun sayesinde sömürge yönetimleri, sadece Britanya'dan
gelen ödeneğe değil, aynı zamanda kendi gelir ve kredilerine da
yanan on yıllık kalkınma planları hazırlayabilecektir.75 Böylece,
diğer on altı sömürge gibi Kıbrıs da kendi on yıllık programını
duyurmuştur.76 Öngörülen maliyeti yaklaşık 6.000.000 sterlin
olann bu plandaki projeleri finanse eden kaynaklar şunlardır: 1 )
Sömürgeler Kalkınma ve Reform Fonu'ndan 1 .750.000 sterlin
( bunun 700.000'i zaten alınmıştır). 2) Yerel seviyede oluşturula
cak, 3.000.000 sterlin olarak hesaplanan bir ikraz fonu.78 3 ) İ leri
tarihli gelirlerden ayrılması hesaplanan 1 .600.000 sterlin. Böylece
toplam miktar 6.350.000 sterlin etmektedir. Tabii ki bunlar netice
de plandan ibarettir ve önümüzdeki on yıl içerisinde hayata geçiri
lip geçirilmeyecekleri kesin değildir. Programın 4.000.000 sterlin'e
tekabül eden kısmındaki projelere öncelik verilmektedir.
Ayrıca, Kıbrıs çapında uygulanacak olan bir elektrikli aydın
latma projesi için de 3.350.000 sterlin gerekecektir.79 " Elektrik
projesinin maliyetinin azaltılması umulmakla beraber, yapımına
başlananlar da dahil olmak üzere adadaki kalkınma planlarının
toplam maliyeti 9.000.000 sterlin'dir."
Enosis
Rumların ona göre saçma olan talepleri karşısında en ufak bir geri
adım atmamıştır. Adanın Yunanistan'a verilmesi, demişti Cham
berlain,84 Müslümanları, hatta belki de, mali sıkıntılar yaşayacak
olan Rumları rahatsız edecektir. Rumlar, manevi açıdan bağlı ol
dukları fakir bir devletin halkıyla birleşmektense zengin bir devlet
tarafından idare edilmeyi tercih edeceklerini ima eden bu ifadeye
derhal itiraz ederek "en büyük ve ateşli isteklerinin Yunanistan'la
birleşmek olduğunu tüm medeni dünya huzurunda on bininci
defa " beyan etmişlerdi . 85
Rum vekiller, yüksek komiserin Nisan 1 902'de yaptığı teşrii
meclisi açılış konuşmasına verdikleri cevapta, seçimlerde kullan
dıkları siyasi programa göndermede bulunmuştu. Buna karşılık,
vekiller Enosis meselesine atıfta bulunmamışlardı, zira daha geniş
yetki talebinde bulunmak konusunda ikna ettikleri Müslüman ve
killeri rahatsız etmek istememişlerdi. 86 Aynı yıl daha sonra mecliste
bir konuşma yapan George Chakalli, Rum halkının Enosis konu
sunda fikir birliğine sahip olmadığını belirten sömürgeler bakanı
nın bu iddiasının aksine, "bunu arzu etmeyen ve Yunanistan'a ve
rilmeyi adanın başına gelen en güzel olay olarak tahayyül etmeyen
tek bir Kıbrıslı Rum bulunmamaktadır" dedi.87
Mayıs 1 902'de Tedarik Komitesi'nde Kıbrıs konusunda yaşa
nan tartışma Enosisçilerin oldukça heyecanlanmalarına ve miting
ler düzenleyip kararnameler çıkarmalarına neden olurken, diğer
taraftan karşı-mitingler düzenleyen Müslümanlar arasından bir
kişi 600 imzalı bir dilekçe takdim etti.88 İmzacılar, parlamentoda
yaptığı konuşma için sömürgeler bakanına teşekkür edip adanın
Yunanistan'a devredilmesine karşı kararlı tutumlarını yeniden dile
getirirken,89 eski teşrii meclisi üyesi Ahmet Raşit bir telgraf gönde
rerek istisnasız bütün Müslümanların adanın devredilmesine karşı
olduğunu ifade etmiş ve Kıbrıs'ı Yunanistan'a devretmenin " barış
çıl bir halkı vahşi hayvanların eline bırakmak ve onların mahvı
na neden olmakla" denk olacağını belirtmişti. Ona göre, Britanya
Kıbrıs'tan vazgeçecekse, adayı Osmanlı devletine devretmesi icap
etmekteydi. Ahmet Raşit bir başka telgrafında Müslümanların
korkulu ve telaşlı hallerini teskin etmesi için sömürgeler bakanına
436 KIBRIS TARiHi
olarak "Kıhrıs'ın Yunan asıllı halkı, kendi ana vatanları olarak gör
dükleri ülkeyle birleşme ülküsünü samimiyetle ve coşkuyla bağrına
basmaktadır. Bu duygu, Yunan ulusunun soylu hir alamet-i farika
sı olan vatanseverliğine örnek teşkil etmektedir. " Britanya yöneti
mi, bu görüşlere saygı göstermekteydi, ama Müslüman bakış açı
sına da itibar etmekteydi. Müslümanlara göre Kıbrıs'taki Britanya
idaresi, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasına veya saltanatın
ihlaline neden olmamalıydı. Kıbrıs'taki Rum veya Müslüman aha
linin Britanya yönetiminden bilfiil hoşnutsuz olduğuna dair hiç
bir kanıt öne sürülmemişti. Adanın kalkınması, beklendiği ölçüde
hızlı gerçekleşmeyebilirdi, ama adadaki maddi refah oranının baş
ka bir devlete nakil durumunda artacağına yönelik hiçbir işaret
mevcut değildi. İyonya Adaları örneğine dair iddialara gelinecek
olursa, buralar zamanında Britanya hakimiyetindeyken Kıbrıs'ta
durum öyle değildi. Haraç ödemesinin Konvansiyon'un ilgasına
dek sürdürülmesi gerekliydi ve Britanya hükümetinin anlaşmayı
ilga etmek gibi bir niyeti yoktu. 101
Churchill'in Rumların fikirleri karşısında gösterdiği anlayışlı
tavır, görünüşe göre Rumlar üstünde olumlu bir intiba bırakmasını
sağlamıştı. Öyle ki, Churchill'in Britanya yönetiminin adayı elinde
tutma niyetinde olduğu konusunda verdiği teminat, Türklerle kal
mayıp Rumları da tatmin etmişti. Kition piskoposu, Churchill'e
hitaben yaptığı konuşmada, arzu edilen amacın uzun vadede şüp-
ENOSIS 441
zaman zaman ifade edilen bir fikirdir. Artık bu görüş geçerli değil
dir. Ocak 1 9 1 3 başlarında başpiskopos önderliğinde Lefkoşa'da
toplanan adanın ileri gelen kimseleri ve bölgesel adaylar, " Enosis
ilan ettiler. " 107 Eleutheria gazetesinin 1 8 Ocak'ta yayımlanan sayısı,
adanın kısa süre sonra Yunanistan'a teslim edileceğini ve Michalo
poulos adında birinin vali olarak belirlendiğini yazmıştı. Aletheia
1 5/28 Şubat'ta itidal çağrısı yaptı: Buna göre, Rum vekiller mec
listen istifa etmemeliydi, zira böyle bir hareket, Britanya ve Yunan
hükümetleri arasında arzu edilen sonuca ulaşılmasını sağlayacak
uyuma zarar verebilirdi. Gerçeğe aykırı bir iddiaya göre, Yunan
başbakanı ve Britanya dışişleri bakanı arasında bu konuya dair
resmi yazışmalar yapılmıştı. Phone tes Kyprou'nun 30 Mart/12
Nisan tarihli sayısında bir asparagas habere yer verildi. Buna göre,
Yüksek Komiser Sir Hamilton Goold-Adams Mısır'dayken, elin
de resmi istihbarat olmadığını ama adanın Yunanistan'a devrinin
daha uzun müddet ertelenemeyeceğini ifade etmişti. Rum vekiller,
(İngiltere tarafından ilhak edilme ihtimali de dahil olmak üzere)
herhangi bir değişiklik yapılmadan evvel kendilerine danışılması
gerektiğini ifade etmiş, ama Enosis taleplerini de yinelemişlerdi.
Bir Türk vekil (Dr. Eyüp) tarafından gönderilen telgraf, Türklerin
mevcut manzara karşısında telaşa kapıldıklarını ifade etmekteydi.
Adanın statüsünde herhangi bir değişiklik düşünülmediğine dair
sürekli olarak resmi açıklamalar yapılması gerekti.
Aletheia'nın yukarıda aktardığımız itidal çağrısı, daha ileri bir
tarihte ( 1 3/26 Mart 1 914) yine kendisi tarafından kendi usulünce
yorumlanmıştı. Buna göre, Kıbrıslıların silah zoruyla özgürlükle
rine kavuşmaları mümkün değildi; dolayısıyla kitle mitingleriyle,
Yunan hükümetine ve Londra'ya gönderilecek bildirge ve dilekçe
lerle siyasi yöntemlere başvurmaları gerekmekteydi . Ayrıca, yöne
timde yer alan bütün Kıbrıslılar istifa etmeliydi.
Kıbrıs'ın 5 Kasım 1 9 14'te Britanya tarafından ilhak edilmesi
protestoya yol açtı. Bu protesto, ilhak merasimi esnasında yüksek
komisere teslim edildi. Burada belirtilene göre Kıbrıs'ın Yunanis
tan'a verilmesi halinde, Türk azınlığın bir konvansiyon vasıtasıy
la korunması mümkündü. Bu konvansiyona uyulması, Britanya
446 KIBRIS TARIHI
olduklarını ilan ettiler. " Bize özerklik verin! " sloganları atılarak
hükümet binalarına doğru yürüyüşe geçildi. Ayrıca, kısmen Lord
Winster'ın açıklamasını protesto etmek, kısmen de Amyanto'daki
maden işçilerinin grevine destek vermek amacıyla 13 Ağustos'ta
genel grev ilan edildi.255
14
*
Gönderme için bkz. Vergili us, Aeneis, 2.521 - ç.n.
BRITANYA DÖNEMiNDE KIBRIS KiLiSESi 491
Asar-ı Atika
ile asri nitelikteki bir mevzuat uygulamaya konulana dek bir otuz
yıl daha geçmesi gerekecekti. Göründüğü kadarıyla bu denli bahsi
geçen antik eser ihracatının yol açtığı sıkıntılar, bu yasadaki hü
kümler sayesinde ortadan kaldırılmıştı.
Bununla birlikte, bir Antik Eserler Dairesi de tesis edildi. Bu da
ire bir müdürün yönetimi altındadır. 1 934'te Lord Mersey tarafın
dan kurulmuş olan Kıbrıs Anıtlar Komitesi, devletin yaptığı küçük
parasal yardımı tamamlamak üzere önemli miktarda bağış topla
mıştı. Halihazırdaki daire müdürü Bay A.H.S. Megaw ve Kıbrıs
Müzesi Müdürü Bay P. Dikaios tarafından yetersiz kaynaklarla
ve savaşın yol açtığı onca zorluğa rağmen gerçekleştirilen çabalar
dikkate şayandır. Dairenin önemli bir özelliği, artık Lusignan ve
Venedik dönemlerine de özen göstermeye başlanmasıdır. Eskiden
yaşanan zulmü hatırlatan bu dönemler, aslında gözden yitip gitme
lerinden üzüntü duymalarına karşın Kıbrıslılardan şu ana dek pek
ilgi görmemişti.
On Yıllık Program'da adadaki abidelerin korunması mesele
si, "eserlerin taşıdığı bilimsel ve arkeolojik değer açısından değil,
sıradan bir ziyaretçinin adadaki kalış süresini daha keyifli ve il
ginç kılma olanakları açısından" ele alınmaktadır.13 Öte yandan,
17 Ocak 1 946'da danışma kuruluna hitaben yaptığı konuşmaya
göre vali vekili, savaş boyunca daireyi bir geri hizmet üssü olarak
kullanmaya mecbur kalmış olmasına karşın, daha faal bir birimin
sömürgeye sağlayacağı avantajların farkındadır. Ona göre, adanın
kalkınması sayesinde mevcut iktisadi zorlukların azalması duru
munda dairenin oldukça büyük iddiaları olmalıdır.
16
Stratejik H esaplar
Bakanı Lord Ripon, adada yeni bir liman oluşturmaya yönelik bir
niyetin mevcut olmadığını belirtmişti. 1 Öte yandan, Mağusa 'daki
liman yerleşiminin ıslahı da dahil olmak üzere Kıbrıs'ın pek çok
şey borçlu olduğu Joseph Chamberlain'in o yıl sömürgeler bakanı
olmuş olması önem taşımaktadır. Yine de Chamberlain'in aklın
da muhtemelen askeriden ziyade ticari ihtiyaçlar bulunmaktaydı.
Daima Kıbrıs davasına destek vermiş olan Warrington Vekili J.
Pierpont, burada bir deniz üssü yapılması için 1 898'de ısrar et
mişti. Dilke, Mağusa'yı bir kara ve deniz üssü haline getirmenin
maliyetinin yaklaşık 2.000.000 sterlin olduğunu öne sürmüştü
ama oraya üs yapılması istenmiyordu.2 1 906'da ıslah faaliyetleri
sona erdiği zaman harcanan 1 26.000 sterlin, oldukça yetersiz bir
miktardı.3 Adanın ordu ve donanma için geliştirilmesi aleyhinde
ki görüşler ifade bulmaya devam etti. Hala Mısır'ın 1 882'de işgal
edilmesi yüzünden Kıbrıs'ın hiçbir askeri öneminin kalmadığını
düşünenler vardı.4 1 9 1 7'de Sir Edwin Pears,5 Kıbrıs'ı Doğu Ak
deniz'deki filomuz için deniz üssü olarak kullanma önerisini red
detmişti.6 Buna rağmen Mağusa, Birinci Dünya Savaşı esnasında
sadece Yakındoğu'daki Britanya ordularına malzeme ikmali için
değil, Fransız donanması tarafından da kapsamlı bir şekilde kul
lanılmıştı. Adanın stratejik önemi ilk kez olarak, belli belirsiz de
olsa, muhtemelen Filistin işgalinin ardından fark edilmişti.7
Adanın Britanya idaresine geçtiği dönemde hayal bile edilme
yen iki gelişme, Kıbrıs'ın önemini artırmıştı. Kıbrıs, Musul petrol
sahasından gelen boru hattındaki iki terminalden Hayfa'ya yalnız
ca 250 km ve öbür terminal olan Trablusşam'a ise daha da az bir
mesafededir.8 Üstelik Avrupa'dan Şam'a, Rutba kuyularına ve Do
ğu'ya giden doğrudan uçuş güzergahı üstünde yer almaktadır.9 Me
sarya'nın geniş düzlükleri ve Leymosun lagünü üstünde ( 1 94 1 'de
açılan gibi) pistler ve deniz uçağı üssü için bol alan vardır. ı o
1 935'e dek Lefkoşa yakınlarında hangarı olmayan bir pist mev
cuttu. 24 Temmuz'da parlamentoda, son on iki ayda bu piste on
iki uçağın iniş yaptığı belirtilmişti. 11 Parlamentoda bu konuya dair
başka sorular da sorulmuştu. Kıbrıs'a hala Britanya'dan sefer ol
madığından ve kısa süre önce bir kruvaziyerin yolcularını karaya
STRATEJiK HESAPLAR 527
Neofitos 1 745
Filotheos (ikinci defa) 1 745-59
Pa'isios 1 759-6 1
Diyakon Kyprianos 1 76 1
Pa'isios (ikinci defa) 1 762-68
Hrisanthos 1 768-84
Joannikios 1 784
Hrisanthos (ikinci defa) 1 784- 1 8 1 0
Kyprianos 1 8 1 0-21
Joakim 1 82 1 -24
Damaskenos 1 824-27
Panaretos 1 827-40
il. Joannikios 1 840-49
Kyrillos 1 849-54
Makarios 1 854-65
il. Sofronios 1 865- 1 900
il. Kyrillos Papadopulos 1 909- 1 6
Ill. Kyrillos Basileiou 1 9 1 6-33
Boşluk (Baflı Leontios Leontiou'nun
Topoteretes'liği) 1 933-47
Leontios Leontiou Haziran-Temmuz 1 947
11. Makarios Myriantheus 1 947-50
111. Makarios Mouskou 1 950-
Ek i l
Yüksek Komiserler
Valiler
Bkz. Calepio, folyo 1 20; Martinengo, folyo 7b; Podocatoro, s. 28. Bir Rum yazara
göre (KuJtQ. 'Eıı:., il, s. 1 8-19; KX., il, s. 2 1 9 ile karşılaştırınız), adanın doğu ve ba
tısına yayılmış vaziyette 300.000 tutsak vardı ve ölü sayısı 40.000'i bulmaktaydı. Bu
iddia, hesaplamalardaki abartma eğilimine örnek gösterilebilir. 40.000 ölü iddiası çok
uçuk olmasa da, 300.000 esirle ima edildiği üzere Kıbrıs'ın tüm nüfusunu kaybetmesi
gibi bir durum söz konusu değildir.
2 G. Bustron'da "Cont." ve Kyprianos (s. 301, 304). Bkz. Indianos KuJtQ. 'Eıı:., il, s.
130-1. Savaş yüzünden ekim işlemi gerçekleştirilememiş ve toprak, bilhassa Mesar
ya' da, düşman tarafından tahrip edilmişti. Kyprianos'a göre Lala Mustafa Paşa ve
diğer idareciler köylüyü ekime teşvik ettikleri halde tohum sıkıntısı çekilmekteydi. Bu
nedenle, kıyı bölgelerdeki beylere hüküm gönderilerek, askerlere zahire için, reayaya
da maişet ve tohum için buğday ve arpa gönderilmesi emredilmişti (Refik, no 26).
3 Calepio, folyo 122. 1575'te iki Kıbrıslının Sagredo'ya anlattıklarıyla (M.L., H., m,
s. 560) karşılaştırınız. Kyprianos, Nicosia'nın Türklerin eline geçmesi üzerine teslim
olarak reaya mertebesine düşen soylular arasında Scipio Caraffa, Peter Paul Sinclitico,
Tuccio Constanzo, Livio Podocatoro, Juan (Gianucchio) Muscorno, Orsato Giustini
an, Flatro Flatri, John Lusignan, Janetto ve Hector de Nores isimlerini saymaktadır.
Bu şahıslardan bazıları, Lala Mustafa Paşa tarafından başlangıçta saygıyla karşılan
mıştı (c. III, s. 985).
4 Peregrinations, s. 327, 330.
M. Crusius, Turcograecia (1584), s. 2 1 0; Crusius ve Donatus birbirleriyle 1579'da
yazışmıştır.
6 Muzaffer Paşa, eski Şehrizor Beylerbeyi (bkz. c. m, s. 967 dipnot 1). Mart-Nisan
1571 tarihli bir belgede (Refik, no 1 7) Maraş beylerbeyi ve Lefkoşa'nın muhafızı
olarak anılmaktadır. Kyprianos'a göre (s. 300) adanın tüm müdafaa ve idare yetkileri,
Nicosia'da Muzaffer Paşa'nın elinde toplanmıştı. Ayrıca, Selaniki de Muzaffer Pa
şa'nın Kıbrıs beylerbeyliğine atandığını belirtmektedir. Öte yandan, Refik'in yayımla
dığı belgelerle bu tarihçilerin söyledikleri arasında ciddi bir tutarsızlık söz konusudur,
zira Refik'in verdiği belgelerden ikisinde Kıbrıs'ın bu dönemdeki beylerbeyi Sinan
Paşa olarak geçmektedir. Görünüşe göre, 28 no'lu belge için verilen tarih 4 Cema
ziyülahır 979 (21 Ekim - 18 Kasım 1 57 1 ), 49 no'lu belge içinse 19 Cemaziyülevvel
979'dur (8 Kasım 1 571). Ancak, bu bölümün sonundaki Not 2'de gösterdiğimiz üze
re, ilk belgedeki tarihin bir yıl erken yazıldığı neredeyse kesindir. Aynı tarihlendirme
hatası 28 no'lu belge için de söz konusu olabilir mi? Eğer öyleyse Sinan Paşa belki de
kısa bir süre sonra Muzaffer Paşa'nın yerine geçmişti (Alasya, s. 1 26'da Hicri 979
senesinin Kıbrıs beylerbeyi, Sinan Paşa olarak geçmektedir). Bu durumda Muzaffer
Paşa'nın, 9 Aralık 1 571 'de padişah tarafından verilen buyrukta ( Refik, no 33) Trab
lus Beyi olarak geçen Muzaffer Paşa olması da mümkündür. Gelgelelim, Muzaffer
Paşa'nın talihsiz akıbetine ilişkin Mariti (1, s. 1 0 1 ) tarafından aktarılan hikaye, bu ih
timalle bağdaşmamaktadır. Mariti'nin aktardığı kadarıyla, Nicosia'daki Büyük Han'ı
bilhassa yabancıları gözeterek inşa ettiren paşa, bu amaçla, tüm Kıbrıs tebaasından
toplanmak üzere adam başı 2 para (yaklaşık 2 crazie) ederinde bir vergi çıkarmıştı.
Ancak, düşük miktarına karşın yine de adaletsiz olan bu vergi, paşanın kellesine mal
536 KIBRIS TARiHi
olmuştu (yiyiciliğin kontrol edilemediği bir devirde yaşayan Mariti'ye göre, onun za
manında böylesi bir ceza uygulanmazdı). Büyük Han'a ise burayı kullanan Alanyalı
tüccarların çokluğu sebebiyle Alanyalılar Hanı denmişti . Yine de Mariti'nin aktardığı
bu hikaye bir gelenekten ibarettir.
7 Refik, no 49. Suriye'deki Trablus sancağının da Kıbrıs Beylerbeyliği'ne katıldığı (Alas
ya, s. 6 1 ), ancak kısa zaman sonra ( 1 573'te) -vergi tahsilatının Kıbrıs beylerbeyine
.çıkardığı güçlükler nedeniyle- buradan ayrılarak Şam'a bağlandığı belirtilmektedir.
Avni Ali Müezzinzade Efendi'nin 1 609'da kaleme aldığı kanunname, Belin tarafından
}ournal Asiatique seri 6, c. XV (1 870), s. 266 ve devamında kısmen çevrilmiştir. Bu
kanunnamede Kıbrıs Eyaleri'nin düzenlenişine yer verilmektedir; Paul A. Von Tisc
hendorf, Das Lehnwesen in den moslemischen Staaten insbesondere im Osmanischen
Reiche (Leipzig, 1 8 72), s. 7 1 -2 ile ka rşılaştırınız. Avni Ali has arazisi olan beş sanca ğı
beraber sıralar: lçel, Sis, Alanya, Tars us ve Kıbrıs beylerbcyinin elinde tuttuğu Nico
sia. Salyaneli (yani yıllık ödeme yapan) üç sancak belirtir: Girne, Baf, Mağusa. (Ayrıca
bkz. Hacı Kalfa [Katip Çelebi), Cihannüma, çev. Norberg, s. 373, alın tılayan O. C., s.
78; Alasya, s. 60 ile karşılaştırınız.) Birkaç güncelleme haricinde Avni Ali'nin metnini
takip eden Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde de anakaradaki bu dört sancak veril
mekte, ama Nicosia orada salyaneli bir sancak olarak geçmektedir (1, s. 93, İngilizceye
çeviren Von Hammer; seyahatnamenin 1 3 1 4 tarihli İstanbul nüshasında, s. l 82'de
yedi sancak doğru biçimde sayılmakta ve Nicosia paşa sancağı olarak geçmektedir).
Öte yandan, Ricaut'un listesi (Present State of the Ottoman Empire, 1 682, s. 98)
daha karmaşıktır. Ona göre, Kıbrıs'ın dördü has arazili (İçel, Tarsus, Alanya, Sis) üçü
salyaneli (Girne, Baf, Mağusa, Lefkoşa veya Larnaka) olmak üzere toplam yed i san
cağı vardır. Mariti'ye göre, yedi sancaktan oluşan bu düzen daha sonraları kullanışsız
olmaya başlamış, adadaki nüfus aza ldıkça ve refah seviyesi dü ştükçe Türkler, Hıristi
yanlar için en elverişli sistem olan eski taksim düzenine dönmüşlerdi. Bu düzenlemede
ada, Ortodoks piskoposların nüfuz alanlarına denk düşen dört kazaya ayrılmaktad ır:
Karpaz, Mağusa ve Mesarya'yla birlikte Nicosia kazası; Hirsofu ve Pendaya'yla bir
likte Girne kazası; Baf'la birlikte Soli kazası; Kition'la birlikte Leymosun kazası.
8 Alasya, s. 6 1 -2.
9 Hazine defterdarı, beylerbeyinin onayı olmaksızın maliye konusunda (örneğin muka
taaları iltizama vermek gibi) hiçbir şey yapamazdı (Refik, no 28).
ıo Bkz. Von Hammer, Staat5verfassung, il, s. 245; Belin, }ourna l Asiatique, a.y.; Tischen
dorf, a.g.y., s. 1 20, n. 25. Avni Ali , hazine defterdarının has gelirini 1 20.000, defter
kahyasının zeamet gelirini 82.000 ve tımar defterdarının gelirini 70.000 akçe olarak
verirken, Evliya Çelebi Seyahatname'sinin von Hammer çevirisinde bu miktarlar sıra
sıyla 20.000, 42.000 ve 70.000 olarak belirtilmiştir (1, s. 93, 99). Aynı kitabın İstan
bul nüshasında bu gelirler sırasıyla 1 30.000, 830.000 ( ! ) ve 30.000 olarak gözükmek
tedir (aktaran Dr. Bernard Lewis). Bu tutarsızlıkları açıklamaya kalkışmayacağım .
ıı Alasya (s. 62), tezkereci (kayıt zabiti), divan efendisi (başkatip), defter emini (hazine
katibi), ruznameci (diğer bir hazine memuru: bkz. Wright, Ottoman Statecraft, s. 4-5 )
ve çeşitli üst düzey askerleri Kıbrıs Divanı'nın üyeleri arasında saymakta, ama tımar
defterdarını bu listeye katmamaktadır.
ı 2. Exemplary Nove/s, The Liberal Lover.
13 s. 304.
14 Osman Ergin, Türkiye'de Şehirciliğin Tarihi inkişafı (İstanbul, 1 936), s. 83.
ıs Alasya , s. 54.
16 Kıbrıs'a atanan ilk müftü, Mevlana Ekmel Efendi'dir. Alasya, a.y.
17 R. Levy, Ene. isi., III, s. 702-3 ile karşılaştırınız.
NOTLAR 537
18 Kıbrıs'taki idari bölümler, Kyprianos tarafından periochai veya kadılık olarak; San
dwith ve Mas Latrie tarafından district olarak; Sekallarios tarafından eparchi veya
kadılık olarak; Lang tarafından arrondissement olarak; Phrankoudes tarafından mü
dürlük olarak (gerçi bir notunda bazen eparchi, kaza veya demos olarak geçtikleri
ni de kabul etmektedir); Luke ve Alasya tarafından kaza olarak adlandırılmaktadır.
Britanya'nın resmi kullanımı, nahiye [sub-district] şeklindedir (örneğin Biddulph'ın
1879 raporunda, 1931 Nüfus Sayım Raporu'nda veya Handbook'ta). Bu, Osman
lı'nın o devirdeki resmi kullanımıyla da uyumludur. Nitekim, 1 867 tarihli Vilayet-i
Umumiye Nizamnamesi'nde şöyle yazar (Aristarchi Bey, II, s. 2 73-4 ): "Le caza se di
vise en plusieurs communes... Les groupes de petits villages qui ne peuvent former des
cazas independants, a cause de leurs positions topographiques, sont incorpores aux
cazas /es plus proches, sous le nam de Nahie" [Her kaza, karyelere münkasımdır...
Bazı karyelerin ictima'ından hasıl olan küçük daireler hasbe'l-mevki (mevkileri gereği)
müstakil kaza olamayıp, diğer bir kazaya ilhaka idare olunur ve bunlar nahiye itibar
kalınır]. Benzer şekilde, 1871 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi'nde de
kazalar nahiyelere bölünmektedir (22 Ocak 1 871, a.g.y., III, s. 8): "Nahies (depen
dances) subdivises en villages" [nahiyeler karyelere münkasım olup]; aynı eserde s. 22
ile karşılaştırınız. Söz konusu idari bölümler, başka yerlerde "cercles communaux"
olarak geçmektedir. Bu bölümleri içeren bir üst seviyedeki idari birimler, Lang tarafın
dan district; Phrankoudes tarafından demos veya kaza; Luke tarafından kaymakam
lık olarak adlandırılmaktadır. Ben, bu üst bölümler için genel olarak mevcut resmi
kullanımı, yani kaza [district] terimini benimseyeceğim.
19 Kyprianos'a göre (s. 303), bu sistem Türklerin adada benimsedikleri en eski taksim
sistemidir. Bizans ve Lusignan dönemlerinde kullanıldığı iddia edilen sistemlerle ya
pılacak bir karşılaşnrma Mazotos'un Lamaka kadılığına girerek ortadan kalktığını,
buna karşılık Kythrea, Kukla, Omorfo ve Lefke'nin sisteme eklendiğini gösterecek
tir. Öte yandan, Tomaso Porcacchi (Exc. Cypr., s. 163) Mazotos'u idari birimlerden
biri olarak muhafaza etmekte, ancak Mağusa ve Nicosia'yı sistemde saymamaktadır
(muhtemelen Mağusa'yı Mesarya'ya, Nicosia'yı da Viscontado'ya katmıştı). Gelge
lelim, Porcacchi, Osmanlı fethinden sonra yazdığı halde, büyük ihtimalle eski tarih
li kaynaklar kullanmaktadır. Nitekim, Cotovicus da adanın bölümlerini sıralarken
(1599-1600 yıllarında, s. 103; Exc. Cypr., s. 1 94-5) Porcacchi'nin izinden gitmektedir.
Buna karşılık, Pococke ( 1 738'de, Exc. Cypr., s. 270) on altı "cadelisk "ten [kadılık]
bahsetmekte ve Gilan ile Kukla'yı sistemden çıkarıp Arsinoe'yi eklemektedir (burada
bahsi geçen Arsinoe'nin Hirsofu'ya denk olması lazım). Onun listesindeki Solea, Pen
daya'ya tekabül ediyor. 1 776-1 792 arasında Halep'te ve Kıbrıs'ta İngiliz konsolosluğu
yapan Michael de Vezin; Episkopi, Pendaya ve Lefke'yi çıkarıp Lapta ve Marathos'u
(Marathasa?) ekledikten sonra Karpaz ve Mağusa'yı beraber sayarak on altı "kaza"
elde etmektedir. Ancak, daha sonraki yazarlarda Pendaya kadılığı görülmez, çünkü
Lefke ve Omorfo'ya dahil edilir.
20 s. 331.
21 Bkz. Laffon'un 11 Mart 1 872 tarihli mektubu, K.X. IX, s. 1 8 1 .
22 K.X. VIII, s. 93. Alasya (s. 70) kazalardaki memurların müdürlükten kaymakamlı
ğa yükseltilişini 1861'de yapılan düzenlemeyle eşzamanlı tutmaktadır. Buna karşı
lık, 1 867'de "kaymakam" kelimesini kullanmayan Sandwith, 1869'da bu kelimeyi
sarf etmeye başlamaktadır; bu durum, kaymakamlığın adaya gelişi için 1 868 tarihini
destekler niteliktedir. Bununla beraber, Sandwith, Sir Henry için hazırladığı 8 Nisan
tarihli raporda spesifik bir değişiklikten bahsetmez; bu raporda İstanbul'dan gelip on
dört müdürün yerini alan, paşaya bağlı beş kaymakamdan söz edilmektedir (F. O.
1 95/813).
538 KIBRIS TARiHi
T.'deki harita (bu kitapta da verilmektedir). Öte yandan, Britanya Konsolosu Niven
Kerr 1 845'te yukarıdakinden oldukça farklı ve olağanüstü bir dizilim vermektedir (F.
O. 78/62 1 , 3 1 Aralık 1 845).
Kerr'e göre, Kıbrıs şu 1 3 kazaya ayrılmıştır:
Lefkoşa kendi başına ayrı bir kaza oluşturmaktadır.
Kerr hu tabloyu 31 Aralık 1 847'de tekrar etmekte (E O. 78/7 1 5), ama iki yıl sonra,
yani ada Cezayir-i Bahr-i Sefid Eyaleti'ne dahil edildiğinde, kaza sayısını on altı olarak
vermektedir (F. O. 78/802, 15 Nisan 1 849).
25 Hepworth Dixon, s. 176.
26 C. 5812, s. 4 1 . Bu durum, Sandwith ve Savile arasındaki tutarsızlığı açıklamakta
dır. Sandwith'e göre Kıbrıs'taki müdürlerin sayısı onken, Savile'e göre adada kay
makamların idaresinde altı district ve müdürlerin idaresinde on altı subdistrict (Sa
vile'in deyimiyle "kaza " ) vardı. Ayrıca, Sandwith'e göre adanın mutasarrıfına bağlı
beş kaymakam mevcutken, Savile'e göre toplamda a ltı kaymakam vardı. Anlaşılan,
Savile, Nicosia'nın bağlı olduğu kaza olan Değirmenlik'teki kaymakamlık görevini
mutasarrıfın yürüttüğünü ima etmektedir.
27 ikinci Bölüm, s. 42.
28 "Her büyüklükteki köyün yerel idarecileri vardır. Bu görevlilerin isimleri yöreden yö
reye değişiklik göstermektedir. Hemen hemen aynı anlama gelen proesti, protogeri,
gerontes, archontes ve kocabaşı unva nları bu idareciler için fark gözetmeksizin kul
lanılmaktadır." Ubicini, Lettres, il, s. 48; bir dipnotta şöyle yazar: "Les kodja-bachis
(chefs des anciens), communs aux villages musıtlmans et aux villages chretiens, etaient
/es chefs des municipalites. lls etaient comptables des contributions imposee sur la
loca/ite enııers le pacha ou gouverneur; de p/us ils servaient d'intermediaire entre ce
,
birbirinden ayırt etmek şarttır. Nitekim, çeşitli kaynaklarda merkezi demogeron 'lar
dan söz edilmektedir. Örneğin, 1821 katliamına ilişkin kaynaklarda Larnaka, Baf
(Ktima), Leymosun ve Hirsofu dem ogero n' larının yanı sıra Nicosia mahkemesine
bağlı bir adet ve Nicosia'daki saraya bağlı iki adet dem ogeron 'dan bahsedilmektedir
(Kepiades, s. 1 7, 19. 20). Ayrıca, 1 830'daki idari reform Nicosia'daki saraya dört
demogeron'dan oluşan bir kurul dahil etmişti (Zannetos, 1, s. 1 1 63). Sadrazam, Phi
lotheos'un başpiskopos olduğu dönemde ( 1 754'te) Kıbrıs başpiskoposu ve üç metro
politine reayanın koruyucusu ve temsilcisi anlamında Türkçe "kocabaşı" unvanını
bahşetmişti (Kyprianos, s. 316). Yine bir başka kaynağa göre, Nicosia'daki meclis-i
kebirde görev yapan H ıristiyan kocabaşı veya demogeron'ların dindaşları tarafından
seçilmesi gerekli olmasına karşın, uygulamada bu görevliler mutasarrıf tarafından
aranmaktaydı ve onun sözünden dışarı çıkamıyorlardı (K.X. III, s. 195; IV, s. 245
ile karşılaştırınız). Patrikler, Kıbrıs ' ın rahip sınıfından olmayan halk temsilcilerinden
bahsetmek için archon unvanını kullanmakta ydı , ama bu unvan 1 830'dan sonraki
yazışmalarda yer almamaktadır. Archon, soy veya zenginlik yoluyla elde edilen bir
unvandı ve "lider" den öte bir anlamı yoktu. Bu unvanm klasik sahibi saray dragoma
nıydı; karısına archontissa denilirdi. Myrianthopoulos, s. 235 ile karşılaştırınız.
29 c. 3661 ( 1 883), s. 40.
30 Ubicini, Lettres, il, s. 48-50, 1 86-9; Ubicini ve Pavet de Courteille, Etat present, s.
148. Ayrıca bkz. Başkonsolos Wilson'ın Anadolu'daki mahalli idare hakkındaki tas
viri, n. 8 ( 1 8 8 1 ), s. 53.
3I Bkz. c . III, s. 875. Kyprianos, köy sayısını bir yerde 800'ün üstünde, başka bir yerde
850 olarak vermektedir. Ricaut'nun dönemine gelindiğinde (1678) köy sayısı 700'iin
altında gözükmesine karşın (Exc. Cypr., s. 234), 18. yüzyılın başında yazan Heyman
(a.g.y., s. 248) hala 800 köy olduğunu ifade etmektedir. Kyprianos'un alıntıladığı (s.
332) 1777 tarihli sayıma göre, adadaki 564 köyde Hıristiyanlar ikamet etmekteydi.
Ancak, Fransız konsolosunun 2 Nisan 1 856 tarihli mektubunda belirttiği üzere, o
tarihte adada 733 köy olması mümkün gözükmemektedir (Kyriazes, K.X. IV, s. 238).
1 862'de 1 1 8'i Müslüman, 248'i Hıristiyan ve 239'u karma olmak üzere toplam 605
köy ve kasaba sayılmaktadır (Viskonsül White, 1 862 yılı raporu, A. and P., LXX, s.
462). Elimizdeki son rakama göre, toplam köy ve kasaba sayısı 633'rür ( 1946 sayımı ).
32 Bu konuda bkz. Kyprianos, s. 301-3 . Kyprianos, adada yalnızca üç paşanın bulundu
ğu bir dönemden bahsetmektedir. Ancak, Kyprianos'un askeri birliklerin organizas
y onu ve maaş kaynakları konusunda bu denli ayrıntıya girmiş olması, yazdıklarının
Osmanlı döneminin başları için değil de kendi dönemi için geçerli olduğu izlenimini
uyandırmaktadır. 19. yüzyıl başlarında adada bulunan garnizon birlikleri toplamda
4.000 asker olarak geçmektedir. Gelgelelim, Ali Bey'e ( 1 806) kalırsa bu sayı gerçeği
yansıtmaktan uzaktır ve çok daha düşük olması gerekmektedir. Öte yandan, Kypri
anos'un askeri birlikler için verdiği sayıları eski kaynaklar hiçbir şekilde teyit etme
mektedir. Zira Sagredo'nun 1575'te öne sürdüğü miktarlar 1 .000 at ve 8.000 askerdi
(M.L., H., III, s. 560). 1 579'da, Kıbrıs'ta 1 .200 yeniçeri olduğu sırada, padişah tali
mat vermiş ve resmi sınır olan 1.000 kişiye ulaşılmadan önce ocakta boşalan yerlere
atama yapılmamasını emretmişti (Alasya, s. 1 86). Peter Senni'ye göre ( 1 668), adada
28 çorbacının komutası altında 1 .000 yeniçeri ve 30 zaim altında 3.000 sipahi mev
cuttu. Drummond askeri teşkilatlanmanın ayrıntıları hakkında ( 1 745) Kyprianos'la
yaklaşık olarak aynı bilgileri vermektedir (s. 151; Exc. Cypr., s 278-9). Öte yandan,
birliklerin adadaki dağılımına ilişkin kaynaklarda pek bilgi yoktur. 1 582'de yazan
Jean Palerne (Peregrinations, s. 333), Mağusa garnizonunun 150 Türk, 50 yeniçeri ve
50 adet " komuta kademesindeki diğer görevli" den oluştuğunu belirtmektedir.
540 KIBRIS TARIHI
33 Alasya (s. 85), Muzaffer Paşa'nın askeri teşkilatının 1 .000 yeniçeri, 1 yeniçeri ağası,
1 kul kethüdası ve 4 ağadan oluştuğunu belirtmektedir. Anlaşılan, Alasya, Kypria
nos'un metnini (daha doğrusu Luke'un aktardığı haliyle metnin Cobham çevirisini)
yanlış anlamıştır.
34 "Bir çeşit amir. Kul kethüdası, yeniçeri ağasının emirlerine tabi olmasına rağmen
ocaktaki toplantılarda amirinden daha çok sözü geçen biriydi, çünkü askerler tara
fından seçiliyor ve yeniçeri ağasını atayan devletin çıkarlarına karşı askerlerin istek ve
görüşlerini temsil ediyordu" (Von Hammer ve Ahmet Cevat Bey'i temel alan Wright,
Ottoman Statecra�, s. 1 10, n. 3).
35 rınyuıµmıo(ôEç ve M:nmıM>iıxmıınÔEÇ, örıl..ubfı oôrıyo( 'tOU bmıxou xru 31'.El;ou (ya
yabaşılar ve bölükbaşılar, yani süvari ve piyade liderleri) (Kyprianos). Kelime sırası
aslında tam tersi olmalıdır.
36 Osmanlı toprak sisteminde dirlik toprakları üçe ayrılmaktadır: Yıllık getirisi 2.000
(Kıbrıs dışında genelde 3.000) ila 20.000 akçe arasında olan topraklara tımar, 20.000
ila 1 00.000 akçe arasındakilere zeamet ve 1 00.000 akçenin üzerindekilere has denil
mektedir. Üç toprak kategorisinde de (sırasıyla 2.000, 20.000 ve 100.000 akçelik)
asgari geliri sağlayan "kılıç" adı verilen bir kısım vardır. Sadece kılıç geliri olan bir
dirlik sahibinin tek başına hizmet görmesine izin verilirken, kılıç gelirinden daha fazla
kazanan kişiler, gelir fazlaları oranında asker (cebeli) beslemeye mecburdur. Örneğin,
padişah savaş için asker talep ettiğinde has sahibi bir beylerbeyi harp alanına yanın
da sahip olduğu hasın her 5.000'lik gelir dilimi için bir tane iyi kuşanmış süvariyle
çıkmak zorundaydı. Bkz. R. Knolles, Turkish History, il ( 1 70 1 ) içinde Ricaut, s. 6.1;
Hammer, Staatsverfassung, s. 275; Tischendorf, s. 6 1 ; Heidborn, s. 1 45; Lybyer, s.
1 00- 1 ; Wrighı, Ottoman Statecraft, s. 1 42, n. 1 .
37 Daha sonraları regiment kavramını ifade etmek için kullanılan "alay" kelimesi önce
leri muhtemelen squadron'a yakın bir anlamda kullanılmaktaydı (Wittek). Geuffroy
s. 246'daki gibi "alay"a ensign karşılığını öneren ve bu yüzden "alaybeyi"ni flambole
olarak çeviren Lybyer'ın haklı olması mümkün gözükmemektedir.
.� 8 Bkz. yukarıda s. 26. Hicri 98 1 (1 573- 1 574) tarihli bir mühimme defterini temel alan
Alasya (s. 85), yeniçeriler için dört maaş derecesi olduğunu belirtmektedir. Buna göre,
7 akçe maaş alan 300 atlı nefer, 5 akçe alan 200 piyade neferi, 4 akçe alan 100 piyade
ve 3 akçe alan 300 piyade mevcuttu. Kyprianos'tan öğrendiğimiz kadarıyla yeniçeri
maaşları için yılda gereken toplam miktar 1 2.000 kuruştu ve bu paranın toplanması
için 24 adet mukataa tahsis edilmişti. Söz konusu mukataalar; Tuzla, Leymosun, Baf,
Mağusa ve Gime'da toplanan gümrük resmi, Tuzla ve Leymosun'daki tuzlalardan
alınan tuz resmi, ispenç ödeyen on altı köyden alınan öşür vergisi, Episkopi ve Lef
ke'nin su kaynaklarından alınan toplam 2.000 kuruşluk kira bedeli ve bunlara ek
olarak diğer bazı köylerin muhassıla veya padişahın hazinesine ödediği ispenç vergi
sini (wıo xwıot.aç nvaç f.ım!Wttxaç rı Au0EVttxuç :ütEvtl;uç) içermektedir. Yeniçeri
maaşlarına tahsis edilmeyen köylerden alınan öşür ve ispenç gelirleri süvari maaşları
için kullanılırken, Baf ve Karpaz sancaklarında üsttekilere benzer nitelikteki mahalli
kaynaklardan 10.000 kuruş toplanmakta ve bu para muhtemelen Baf ve Karpaz pa
şalarının giderleri için harcanmaktaydı. Tabii 1 640'tan az zaman sonra Baf ve Karpaz
paşalıkları ilga edilince bu uygulama sona erecektir. Tuzla'daki Fransız tüccarların
1 839 tarihli memorandumuna göre (K.X. IX, s. 1 36-42), tarım ürünlerine konan
öşür vergisi sipahi maaşlarının ödenmesi için yürürlüğe girmişti. Ayrıca pamuk, ipek,
şarap, keçiboynuzu ve başka tarım ürünlerine konan bir diğer vergi olan "nizami";
yeniçerilerin, Mağusa paşasının, Baf paşasının ve Nicosia kadısının maaşlarını ödeye-
NOTtAR 541
bilmek için ötekiyle aynı dönemde yürürlüğe konmuştu (bu Fransız tüccarların hangi
tarihi kaynağı kullandığını bilmek ilginç olurdu). Buna karşılık, söz konusu vergiler,
toplanma gerekçeleri ortadan kalknktan sonra dahi yürürlükte kalmıştır.
39 Belin'a göre (a.g.y., s. 266, Avni Ali'yi temel alarak), eyaletin en üst seviyedeki dirlik
sahipleri; Kıbrıs paşası, yedi sancağın beyleri ve üç maliye görevlisiydi. Bunlar, bes
ledikleri 379 cebeliyle beraber 390 kişilik bir askeri güç oluşturmaktaydı. Belin'ın
belirttiği kadarıyla, kırkı zeamet, kalanı tımar olmak üzere eyalette 1.667 kılıç var
dı. Beyler, zaimler, tımar sahipleri ve yanlarındaki cebelilerin toplamı yaklaşık 4.500
kişiye gelmekte, yani adadaki askeri kuvvet toplam 4.890 kişiyi kapsamaktaydı.
Yine Belin, Kıbrıs'ta 9 zeamet, 38 tımar; Alanya'da 9 zeamet, 152 tımar; Tarsus'ta
1 3 zeamet, 4 1 8 tımar; Sis'te 2 zeamet, 52 tımar; ve İçel'de 1 6 zeamet, 602 tımar
saymaktadır. Bunların toplamı 49 zeamet, 1.262 tımar ediyor. Öte yandan, Ricaut
(Knolles, Turkish History, 1701, s. 65) anakaradak i sancaklar dahil olmak üzere
eyaletin tamamı için 40 zeamet, 1.067 tımar saymaktadır. Zeamet sahibinin savaş
alanına gelirken dört ila on dokuz, tımarcının ise bir ila dört askeri yanında getirmek
zorunda olmasından yola çıkan Ricaut, tüm eyalet için 2.294 kişilik bir askeri güç he
saplamaktadır. Hammer'ın (Staatsverf, il, s. 272) alıntıladığı Hezarfen Hüseyin Efen
di'nin istatistiklerinde ( 1 648-1687, ıv. Mehmet döneminin sonlarına doğru) zeamet
ve tımarların toplamı 1.572, askeri güç de 6.300 kişi olarak verilmektedir. Defterdar
Mehmet Paşa'nın memine somadan eklenmiş bir kısımda (Wright, Ottoman Statec
raft, s. 1 54 ) Kıbrıs arazilerindeki asli gelirin (yani kılıç tımarının) 2.000 akçe olduğu
belirtilmektedir. Buna göre, beylerbeyi 4.999 akçeye kadarki tımarlar için kendi müh
rüyle bir berat sağlamakta; ancak, 5.000 akçe ve üstü gelir getiren di rli k lere sonradan
,
İsta nbul 'da berata dönüştürülmesi gereken bir tezkere vermekteydi (Tischendorf, s.
90 ve Alasya, s. 64 ile karşılaştırınız). Bu dipnotta bahsi geçen bütün istatistik verileri,
yalnızca ve yalnızca sipahi süvarisi temin eden dirlikler için geçerlidir. Öte yandan, J.
Deny Kıbrıs'ta hiç tımar bulunmadığını iddia etmektedir (Ene. of Islam, iV, s. 764).
Onun bu bilgiyi hangi kaynağa dayandırdığını bilemiyorum.
40 C. il, s. 94; Exc. Cypr., s. 396.
4I Başbakanlık Arşivi hususi sayı 958; Alasya, s. 89-90. Bu iki kaynaktaki baskı hatası
veya tashih problemleri sebebiyle, beş kaleden ikisi için verilen sayılar çeşitli kategori
lerde uyuşmazlık göstermektedir. Bununla beraber, Alasya'daki verilerin doğru olma
ihtimali daha yüksektir.
4:z. Alasya, s. 9 1 -2. Bu listede, maaşları sırasıyla 800, 400, 300, 500 ve 160 kuruş olan bir
emini alay, dört kol ağası, bir katip, bir hekim ve bir imam yer almaktadır.
43 Niven Kerr, F. O. 78/62 1 , 3 1 Aralık 1 845.
44 K.X. VII, s. 162.
45 1 1 Mart 1 8 72. K.X. IX, s. 1 83.
46 Savile, s. 143. Görünüşe göre, bu veriler 15 Ağustos 1 878 tarihli Daily News, s. 6a te
mel alınarak verilmiştir. Daily News te belirtildiği k adarıy la, redifler ve diğer birimler,
'
sayıca düzenli birliklere yakındı. Bunlar, son üç yıldır maaşlarını alamıyordu, ancak
tayın konusunda sıkıntıları yoktu.
47 Refik, no 46 ( 1 7 Nisan 1572).
48 19 Mart 1 5 72 (Refik, no 43).
49 Alasya, s. 86-7: Hicri 1 0 1 1 - 1 3 ( 1 602-4) tarihli belge.
50 " 1573'te, idare adamlarının adil oldukları bir devirde, yeniçeri bölükbaşıları vs. gibi
şahısların tayini Kıbrıs beylerbeyinin salahiyeti dahilinde idi." (Alasya, s. 87, 1 572-
3'te beylerbeyinin ve 1573-1574 'te padişahın Anadolulu Türkler arasından yaptığı
yeniçeri atamalarından örnekler vermektedir. )
542 KIBRIS TARiHi
67 Muhtemelen Andruzzi burcu. Gatto'ya göre {s. 88) beşinci defa hücum edilirken And
ruzzi burcuna saldıran kuvvetlerin komutası " Drevis Bassa con il suo nerbo ordinari
o" daydı [her zamanki kudretiyle Derviş Paşa].
68 Refik, no 48.
69 Ahmet Refik, Mimar Sinan {İstanbul, 1 93 1 ), 22 ve 23 no'lu belgeler {tarihleri sırayla
3 1 Aralık 1573 ve 1 3 Ocak 1574). Aktaran: Dr. Wittek. [Söz konusu belgeler, Ahmet
Refik'in 1931 'de yayımlanan Mimar Sinan isimli kitabında değil, aynı yıl Türk Tarih
Encümeni Dergisi'nde yayımlanan {Yeni Seri: 5) "Mimar Sinan" başlıklı makalesinde
yer almaktadır {s. 10-1 1 ) . Hill'in kaynakçası yanıltıcıdır - ç.n.]
70 Refik, no 32.
71 İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Mühimme Defterleri, no 1 9 , s. 334-5'ten alan
Alasya, s. 55-8.
72 Daha Kıbrıs'ın fethi sona ermeden, padişah Şam ve Halep'ten adaya yerleştirilecek
ler için yapılan hazırlıklar konusunda Lala Mustafa Paşa'dan bilgi istemişti. Ayrıca,
defter kethüdasının Karaman'dan 2.000 tebaayı aileleriyle birlikte adaya gönderme
taahhüdünde bulunduğunu yazmıştı {Refik, no 24: 14 Haziran 1 571). 1575'te Sag
redo'ya anlatılanlara bakılacak olursa, Türkler durmaksızın adaya yeni aileler yer
leştirmekte, ancak bunların büyük kısmı iklime dayanamayarak çabucak ölmekteydi
{M.L., H., III s. 560) . Türkler adada güherçile bulduktan sonra (bkz. yukarıda, dip
not 66) Kıbrıs'a kalcı getirmişti {Refik, Osmanlı devrınde Türkiye madenleri, 1 5 72-4
yıllarına tarihlenen 20, 28 ve 30 no'lu belgeler). Öte yandan, Kıbrıs, eşkıya yürükler
gibi istenmeyen kesimler için bir sürgün yeri olarak da kullanılmaktaydı. Bunlar, kimi
zaman yerleşimci muamelesi görmüş, kimi zaman ise doğrudan Mağusa'da hapse atıl
mışlardı. Bkz. Refik, Anadolu'da Türk Aşiretleri, 1572 ve 1576 tarihli 29 ve 50 no'ln
belgeler, ayrıca bkz. a.g.y., 1708-1731 yıllarından 1 9 1 , 1 93 , 1 96, 198 ve 226 no'lu
belgeler ve şeyhülislamın Kıbrıs'a gönderilmeye karşı koyan yürüklerin katlini caiz
kılan fetvası, no. 1 94.
73 State Papers Foreign, Mart 1573, no 808.
74 Wright, Ottoman Statecraft, s. 73 ve not 66.
75 Alasya, s. 77.
76 Martinengo, a.y. {il Framburaro ehe era a Rodi) [Rodos'taki framburaro]. Mano
lesso, folyo 59. Paruta (s. 230): il Bei di Rodi [Rodos beyi]. Calepio {folyo 120):
İspanyol dönmesi olduğu söylenen il Framburaro qual era a Rodi [Rodos'taki fram
buraro). Morosini {il, s. 473): Frambularus Rhodius. Kyprianos {s. 300): <l>oexa
cl>Qaµ.'tOuQaQOÇ, Rodos beyi, iki tıığlu bir paşa {Calepio onun için Ferca Framburaro
demektedir). Kasım 1 572'deki Mağusa Beyi Hamza adında biriydi {Refik, no 49, bu
belgenin tarihi yanlışlıkla 1571 olarak verilmiştir) ve kuşatmanın başlarında Rodos
Beyi Hamza'nın Mağusa'ya gönderildiğinden bahsedilmektedir, ancak bu noktada
bir tarihlendirme problemi olması mümkündür (bkz. c. III, s. 1001, dipnot 1 ) . Dr.
Wittek'e göre, framburaro unvanı Latince flammularius kelimesinden gelmektedir
{flammula=küçük sancak, bkz. Vegetius, 2 . 1 ve 3.5; Ducange'da cl>A.aµı.ırolulQı.oç,
-OUQUQLOÇ ile karşılaştırınız. Ayrıca bkz. Schefer-Cordier, Recueil de Voyages, VIIl
içinde Aramon, s. 246: "flamboler, qui aussi signifie enseigne" [aynı zamanda sancak
anlamına gelen flamboler). Dolayısıyla Hammer'ın framburaro'yu "sancak" olarak
çevirmesi doğrudur; hatta daha doğrusu "sancakbeyi" olacaktır. Buna karşılık, Lyb
yer'ın "alaybey" çevirisi {s. 103) yanlıştır.
77 Mustafa Ali'den aktaran von Hammer, fil, s. 588. Bu olaydan çıkarabileceğimiz bir
sonuç varsa o da İtalyan belgelerinde iddia edildiği gibi kuşatma sırasında şarap de
polaruun bütünüyle tükenmediğidir. Zaten bu tip koşullarda genelde zulalar açık edil-
544 KIBRIS TARiHi
meyip yöneticilerden saklanırdı. Aynı olayı Osmanlı tarihçisi Hasan Beyzade Ahmet
Paşa da anlatmaktadır (aktaran: Ignatius Mouradgea d'Ohsson, Tableau general de
/'Empire Othoman, iV, 1791, Birinci Kısım, s. 59). Hammer'a göre, Hasan Beyzade
bu olayı Ali' den alıp aktarmıştır. Bununla beraber olayın kahramanlarından olan "ka·
dı"nın ismi Hammer'da Ruhi, d'Ohsson'da ise Keamy olarak geçmektediL Bu Keamy,
Alasya'nın bahsettiği Karni olsa gerek (bkz. yukarıda s. 5).
78 Calepio, folyo 122. Kyprianos, s. 305-6.
79 Refik, no 51 (bkz. aşağıda, dipnot 88). Kyprianos'a göre (s. 304), pek çok Rum'un
evine el koyan Türkler, bu Rumların ev sahibi değil kiracı oldukları iddiasında bulun
maktaydı.
80 Kyprianos, s. 300- 1 .
81 Luke, C. T. s. 1 5.
82. s. 208.
83 Refik, no 28.
84 A.g.y., no 36 ( 1 1 Aralık 1561). Bu hüküm, birliklerine sahip çıkmamakla itham edilen
bir bölük ağasına verilmişti.
85 Refik, no 47; Myrianthopoulos, s . 17- 1 8 . Yunanca baskıda hicri tarih yanlışlıkla 2 3
yerine 1 9 Zilhicce 979 olarak verilmekte ve "reaya k i vedia-i halik-i berayadır" [reaya
yaradanın emanetidir) ifadesi yer almamaktadır.
86 Defterdar Sarı Mehmet Paşa'nın yaptığı alıntıda Kanuni Sultan Süleyman da "velini
met filhakika reayadır ki: onlar ziraat ve çiftçilik emrinde huzur ve istirahati kendile
rine haram ederek, edindikleri nimetler ile bizi doyururlar... Reaya insanları yaratan
Tanrı'nın emanetidir (Hüseyin R. Uğural çevirisi (TTK Basımevi: 1969 - ç.n.(" demek
tedir (Wright, Ottoman Statecra�. s. 1 17-18). Ayrıca Katip Çelebi'de Je benzer bir ifa
deye rastlıyoruz (bkz. Tischendorf çevirisi [s. 127, n. 70(: reaya "ein den Su/tanen und
Emiren von Gott anvertrautes Gut" (Tanrı tarafından sultanlara ve emirlere emanet
edilmiş bir nimet)tir). Bu yaklaşım, imparatorlukların sömürgelerine sahip çıkmasını
öngören modem mütevelliyet [trusteeship) mefhumuna yakın gözükebilir, ama ilkinde
kastedilen, fethedenin çıkarlarından ziyade fethedilenin çıkarlarının dikkate alınması
dır; diğer bir deyişle, "mütevelliyetin, emperyalist bir kılıf olarak değil, ahlaki bir görev
olarak benimsenmcsi"dir. Mütevelliyet mefhumunun suiistimali konusunda Lord Hai
ley, The Future of the Colonial Peoples ( 1 943 ), s. 1 5'le karşılaştırınız.
87 Hicri 981 (3 Mayıs 1 573 22 Nisan 1 5 74). Refik, no 5 1 . Myrianthopoulos, s. 1 8-9.
•
88 Burası Maraş denilen bölgedir. Jean Palerne'in 1 582'de belirttiği kadarıyla, Hıristi
yanların geceleyin Mağusa'da kalmaları yasaktı ( Peregrinations, s. 333). Benzer şekil
de, Rodos'ta da 1908'e kadar bu yasak mevcuttu; Luke, An Eastern Chequerboard, s.
42 ile karşılaştırınız. Mağusa'daki yasak daha sonra gevşetildiği halde, kale dışındaki
mahallede bulunan bahçeli evlerine alışan Hıristiyan halk şehre geri dönmeyecektir
(Turner, Exc. Cypr., s. 434).
89 5 Kasım 1 839. S. Menardos'un EU11vum, III (1 930) içindeki metni s. 4 1 8-9.
90 Cyprus ( 1 878), s. 1 36.
91 Luke, C. T., s. 15.
92 Alasya (s. 60, dipnot 2), Kyprianos'tan gelen bu iddiayla ilgili şu yorumu yapmakta
dır: "Halbuki sarıcakbeyleri birer tuğlu; Muzaffer Paşa da beylerbeyi ve iki tuğludur.
Ali Tarihi s. 394." Şayet Alasya haklıysa, Baf ve Mağusa paşalarının ikisinin birden
iki tuğlu olması pek muhtemel gözükmemektedir.
93 Kyprianos, s. 1 08.
94 Refik, no 24.
95 (Eğer verilen tarih doğruysa) Ekim 1 571 öncesinde gönderilen hüküm, Üsküdar ka
dısının Kıbrıs kadısı ve defterdarıyla birlikte "bilcümle mal-ı miri ve reayaya lüzumu
NOTLAR 545
ı 14 Mariti, Stephen Sarafi ( 1 771) isimli birinden aldığı bilgiyi kaynak göstererek, toplam
nüfusun 120.000 olduğunu belirtmektedir. Muhtemelen vergiye tabii tebaa sayısını
onla çarpmıştı, ancak bu sayı çok yüksek gözükmektedir.
ı ı 5 Narrative of Travels in Europe, Asia, and Africa, İngilizceye çeviren J. von Hamrner,
1, s. 88-106 [Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: İstanbul, (YKY:
2003), c. 1, Birinci Kitap, s. 1 30-160]. Evliya Çelebi, bu istatistikleri veren kanun
namenin Kanuni Sultan Süleyman tarafından hazırlatıldığını belirtmektedir. Ancak,
görünüşe göre, imparatorluk hakkında verdiği bilgiler muhtemelen kendi yaşadığı
dönemi tasvir etmekteydi. Seyahatname muhtemelen 1 670- 1 675 civarında yazılmıştı
(Evliya Çelebi'nin ölümü yaklaşık 1 6 79'da).
ı Osmanlı'ya karşı savaşta yardım edecek kişiler için 12 Mart 1572 tarihli endüljans
belgesi: Cherubinus, Bullarium, il, s. 3 82; Reinhard, 1, Beyi, s. 130-2, no 94.
2 Dumont, Corps Diplom., V, s. 2 19; Reinhard, 1, Beyi, s. 132-3, no 95; Romanin, VI,
s. 339; Von Hammer, Gesch., ID, s. 601. Venedik'ten gelen bilgiye göre (Calendar
of State Papers Foreign, 16 Mayıs 1573, no 963), Kıbrıs'ta daha önce köle edilmiş
olan kişiler Mayıs 1573 itibariyle azat edilmişti. Aynca, adanın yıllık 1 00.000 düka
karşılığında Venedik'e iade edilmesine yönelik müzakereler, iddiaya göre bir kez daha
gerçekleşmişti.
3 Yaygın görüşe göre bu teklif Emanuele Filiberto tarafından yapılmıştır. Ancak, aşa
ğıda göreceğimiz üzere, bu mevzuya ilişkin bir tarihsel belgeyle Carlo Emanuele ara
sında bağlantı kurmak için gerekçe mevcuttur. Düklerin Kıbrıs Krallığı'nı elde etmek
için sarf ettikleri çabalar ve Kıbrıslıların bu konudaki talepleri için bkz. K. Sathas,
TOUQXOXQUTOUJIBVlJ 'Ellaç (1869), s. 189 ve sonrası; Bollettino Consolare, XV
(1879) içinde R. Magni tarafından verilen taslak; Sforza'nm Atti d.R. Acc. di Tori
no, LIII (1917-18) içinde yer alan Carlo Emanuele'nin faaliyetlerine ilişkin çalışması;
Zannetos, 1, s. 1068-83, 1097 ve sonrası. Ne yazık ki İtalyanca kaynaklar Yunanca
belgeleri dikkate almamaktadır.
4 Zannetos, 1, s. 1069.
5 2 Ramazan 979. Alıntılayan Alasya, s. 97.
6 Kyprianos, s. 307.
7 State Papers Foreign, 22 Haziran 1578 no 32 (16 Mayıs'ta Christopher Hoddes
don'dan Burghley'ye) ve 1 9 Temmuz 1578 no 95. Kıbrıs tahtı boş olduğu halde, Ve
nedikliler mevcut koşullar altında hiçbir Hıristiyan prensin bu tahta oturamayacağını
düşünmekteydi. Yılgınlıklarınııı sebebi adayı elde tutmanın güçlüğü ve Osmanlı'yla
savaş korkusudur.
8 Von Hammer, Gesch., IV, s. 45 (Mustafa Ali'den ve Gerlach, Tagebuch, s. 480'den).
Sakellarios, 1, s. 561. Arap Ahmet Paşa için bkz. c. 3, s. 963, dipnot 3.
9 John de Vargas Mexia'nın 1 Ekim 1578 tarihli raporu (M.L., H., ID, s. 563-4).
ıo Louis ve Guy'i uzun uzun öven ve kendi kaleme aldığı Description'u Louis'ye adayan
(folyo 1 94) Stephen de Lusignan da ailenin bu iddiasını teyit etmektedir.
II Fabius Mirtus Frangipani, 1572-87.
548 KIBAIS TARiHi
12 Ricaut'ya göre (Present State of the Greek and Armenian Churches, 1679, s. 91),
1580 ve 1 593'te yaşanan ayaklanmalardan sonra ada halkının büyük çoğunluğu
imha edilmişti. Ben bu iddiaya ilişkin başka bir kaynağa ulaşamadım.
13 D. Carutti, Storia della dip/omazia de/la Corte di Savoia, il ( 1 876), s. 61; Sforza, s.
334; Cambridge Mod. Hist., IlI içinde Armstrong (s. 4 1 2). Bkz. 1 606-1608 arasında
Torino'd,ı Venedik büyükelçiliği yapan Pietro Contarini'nin Barozzi e Berchet, Rela
zioni, seri Il l , c. 1 (ltalia) içindeki raporu (s. 99). Fakat Contarini'nin ardından 1608-
1 6 1 1 arasında büyükelçilik yapan Gregory Barbarigo, Osmanlı'ya sınırı olmayan ve
yeni bölge ele geçirmesi muhtemel olmayan dükün Osmanlı'ya karşı Levant bölge
sinde bir deniz seferi düzenleme hevesini aklı başında bir istekten ziyade işgüzarlık
olarak yorumlamaktadır (a.g.y., s. 16 1 -2).
14 Barozzi e Berchet, Relazioni, seri 1, c . 1 (Spagna), s . 1 93.
ı5 Monod, Ristretto, s. 50.
16 Bkz. Barozzi e Berchet, Re/azioni, seri III, c. 1 (ltalia) içinde Contarini, s . 1 00.
17 Penacchi'nin Torino arşivlerindeki mektubu için bkz. M.L., H., Ill, s. 565. Ayrıca şu
kaynaklarla karşılaştırınız: Sforza, s. 329-330; Magni, s. 14 ve sonrası; Kretschmayr,
Gesch. Ven., ili, s. 3 1 2; Zannetos, 1, s. 1 070- 1 . Penacchi'nin talebi o sırada Paris'te
bulunan baba Stephen de Lusignan tarafından da desteklenmişti.
ı8 M.L., H., Ill, s. 559. Mas Latrie'ye göre bu belge Emanuele Filiberto dönemine aittir.
Öte yandan, 1 ) içerik olarak Penacchi'nin Carlo Emanuele'ye yaptığı teklife bütünüy
le uymaktadır; 2) Emanuele Filiberto'nun Kıbrıs üstünde hak iddia etmek amacıyla
hiçbir şey yapmamış olduğunu Penacchi de yazmaktadır.
19 Torino Arşivleri, alıntılayan M.L., H., III, s. 575, not 1 ; mektup metni için bkz. Sfor
za, s. 333-4.
:ı.o Bununla beraber dükün, 1 594 tarihinde Torino'da yayımlanan ve Savoia'nın Kıb
rıs tahtı üzerindeki haklarını ortaya koyan isimsiz bildiriden haberdar olması gayet
mümkündür. Bkz. c. il, s. xxxix, Trattato başlığı altında.
:ı. l ilgili belgeler Torino Arşivleri'nde bulunmaktadır: A) Kıbrıs'ın vaziyeti ve Latin idare
sindeki gelirlerine dair not, yazan Lefkoşa'nın Ortodoks başpiskoposu, dük için Yu
nancadan İtalyancaya çeviren Accidas, 2 Aralık 1 600. M.L., H., ili, s. 566-70; Sforza,
s. 338-4 1 . B) Krallığı ele geçirmesi halinde dükün Kıbrıslılara vaat ettiği kapitülasyon,
imtiyaz maddeleri vs. imzalayan "Emanuell." Tarihsiz. M.L., H., III, s. 570-3; Sforza,
s. 377-8 1 . Mas l.atrie'nin belirttiği kadarıyla bu belgedeki maddeler, 2 Aralık 1 600'de
başpiskopos tarafından Accidas'a verilen 24 maddelik kapitülasyonun tekrarı ve ona
yından ibaret kalmaktadır. C) Accidas'ın kendi görevi üzerine hazırladığı rapor, 1 1
Nisan 160 1 . M.L., H., III, s. 574-6 (pek de doğru bir çözümleme değil); Sforza, s.
334-8. D) Dükün başpiskoposa gönderdiği mektup, 29 Eylül 1 601: Sforza, s. 341-2.
:ı.:ı. Rodos Korepiskoposu Emanuele'nin oğlu olan Accidas, Messina'nın başkatibi [pro
tonotary] ve Katolik protopapas'ıydı. Bkz. Rev. d. questions hist., XLV ( 1 889) içinde
P. Battifol, "La Vaticane depuis Paul Ill", s. 1 84-6; Papadopoulos, Extl. KlnTQ., s. 39
ve sonrası.
:ı. 3 Accidas adaya vardığı zaman isyan hazırlıklarının çoktan özenli bir şekilde hazır
lanmış olduğunu gözlemlemişti. Onun adayı daha önceden de ziyaret ettiği, Kudüs
piskoposunun verdiği bir göreve hitaben bu gelişinde yanında getirdiği yanıttan anla
şılmaktadır.
:ı.4 Yani Zannetos'u takip eden Mas Latrie'nin belirttiği gibi kasım ayında değil.
:ı. 5 Mas Latrie'ye göre piskoposun öptüğü bu belge, kendi kitabında (altında dükün 1601
tarihli imzasıyla) yayımladığı kapitülasyon belgesinin ta kendisiydi. Fakat Accidas bu
anlama çekilebilecek hiçbir şey söylememektedir. Üstelik bahsi geçen kapitülasyon bel
gesi o tarihte henüz hazırlanmamıştı .ya da en azından dük tarafından görülmemişti.
NOTLAR 549
48 1632 tarihli memorandumunda Kıbrıs'ı işgal etmeye yönelik bir plana değinen Sieur
de Grandnon, söz arasında 25 gemilik bir Venedik filosunun 1607'de bu amaçla ha
zırlanmış olduğunu belirtiyor. Bu konuda başka bilgi yok gibi gözükmektedir (M.L.,
H., III, s. 577).
49 V. Marchesi, Di una proposta {atta dal Re Enrico IV alla Republica Veneta di ricupe
rare l'isola di Cipro. Venedik Arşivleri'nde, n.s., anno XVI, t. 32, s. 365-72.
50 Goneme'nin mektubuyla karşılaştırınız, yukarıda, s. 49-50.
5I Fransa'dan Onlar Konseyi'ne gönderilen 2 0 Mayıs 1 608 tarihli mektup. Görünüşe
göre Henri'nin müzakere planlarına dair bilgiler aylar öncesinden dışarı sızmıştı.
Çünkü Venedik'in İstanbul'da Kıbrıs'ı 600.000 esküdo'luk bir bedel karşılığında geri
alma amacıyla görüşmelerde bulunduğu haberi, çeşitli kaynaklardan imparatorun ku
lağına gitmişti. Bu durum Viyana'daki Venedik büyükelçisi tarafından daha 5 Ekim
1607'de dile getirilmektedir. Büyükelçiye bu tür haberleri yalanlaması için talimat
verildi (Annali, 22 Kasım 1607; Marchesi, s. 370). Bu makul bir öngörüdür.
52 Senato Sekreterliği'nden, Haziran 1 608. Marchesi, s . 371.
53 Torino Arşivleri'nden. Guichenon, iV, s. 558-9; Reinhard, 1, Beyi. 96, s. 133-4; Sforza,
s. 383. Başpiskoposun daha sonraki bir mektubundan da anlayabileceğimiz üzere bu
tarihlerde Savoia Sarayı'nda Rumca anlayabilen kimse yoktu. Dolayısıyla barbar lisa
nında yapılan bu gibi çağrılar dil açısından önemli bir dezavantajla karşı karşıyaydı.
54 Miklosich ve Mueller, Acta Diplomatica, III, s. 266-8. Sathas, ToUQXO'KQmouµevrı
E/-A.aç, s. 191-2. 8 Temmuz 1609 tarihli Onogosti'den gönderilen mektup Hristo
dulos tarafından yazılmamıştır ve Kıbrıs'la hiçbir alakası yoktur; bkz. Sforza, s. 387
(aşağıda, dipnot 6 1 ) .
55 Hristodulos'un yazdığı başka bir mektup düzgün bir Yunancaya sahiptir, ancak imza
sahibinin eliyle yazılınamıştır. Patrik Kyrillos Lucaris'e göre Hristodulos'un okuma
yazması yoktu (Legrand, a.g.y., III, s. 235).
56 "Ali' 1llm0 Signor il S. Conde de Mon-Basilio, gentiluomo ordinario di S. Alteza a
Turino." Mombasiglio, Mondovi yakınlarındadır.
57 Aot�oç NLxoA.ou ve Koıvcrı:av'ttvOÇ �rıµou.
58 Torino Arşivleri. Guichenon, iV, s. 559 (Latince nüsha); Sforza, s . 384-5 (İtalyan
ca nüsha). Sforza'nın söylediği kadarıyla orjinal metin Rumcaydı ama kaybolmuştu.
Miklosich ve Mueller Rumca nüshayı yayımlamaktadır (III, s. 368-9). Buna karşılık
orijinal metnin Latince olduğunu varsaya n Sathas; Miklosich ve Mueller'iiı verdiği
nüshanın Rumcaya yapılmış son derece kötü bir çeviri olduğunu söylüyor (TOUQX.
EA.A.aç, s. 1 89). Ben Yunanca nüshanın orijinal olduğu kanaatindeyim. Latince ve
İtalyanca nüshalar tarihsiz olduğu halde Yunanca nüshada tarih bulunması, bu ka
naatimi pekiştirmektedir. Metindeki tarih µT)VL voeµj3QL(l)ı LVÖ. LE [on beşinci indiksi
yonun Kasım ayında] şeklindedir. Hristodulos'un görev süresine ( 1 609-1631) denk
düşen 15. indiksiyon tarihleri yalnızca 1 6 1 7 ve 1 632'ydi, ancak ikinci tarih itibariyle
Leontios çoktan Baf piskoposluğunu bırakmıştı (Hackett-Papa"ioannon , il, s. 83) [İn
diksiyon kilisenin kullandığı on beş yıllık bir zaman birimidir - ç.n.].
59 ELÇ m XEQla 't'LÇ j3acrLA.uacrou; "in potestate Maiestatis tuae Regiae"; "nelle forze di V.
Maeista."
60 Yunanca nüshada isim böyle geçmektedir. (İtalyanca nüshayı kullanan) Sforza, ismi
Marras olarak veriyor. Ona göre Guichenon'un verdiği Silarras bir okuma hatasından
kaynaklanmaktadır.
6r Guichenon b u olay hakkında bir dizi çıkarımda bulunmaktadır. Onun temel aldığı 8
Temmuz 1609 tarihini taşıyan ve Onogosti'den gönderilmiş olan mektup, Sforza'nın
gösterdiği üzere (s. 3 87), Hristodulos tarafından yazılmamıştır ve Kıbrıs'la hiçbir ala-
552 KIBRIS TARiHi
kası yoktur. Guichenon'un savları daha sonraki bütün yazarları da yanlış yönlendire
cektir: Örneğin Guichenon'un savlarını başka hatalarla beraber yeniden veren Carutti
(il, s. 49-5 1 ).
61 Bkz. Petitot, Coll. des Memoires, XVIII ( 1 882), s. 63'te Rohan dükü hakkındaki not.
Rohan düşesi, Tancrede'in dükün oğlu olduğunu kanıtlamaya çalıştığı bir kitapçıkta
( 1 646) bu anekdotu aktarmaktadır. Düşese göre projede sonuca çok yaklaşılmıştı.
Gerekli parayı ayarlamak için düşes Ekim 1630'da dük tarafından Fransa'ya gönde
rilmiş, ancak Patrik Kyrillos'un ölümü ve başka olaylar nedeniyle müzakereler yarım
kalmıştı. işin aslı Kyrillos'un vefatı en erken 163 8'de gerçekleşmiştir. Çoğu uzmana
göre Rohan düşesinin hikayesi kurgusaldır. Doğrudan düşesin yazdığı metne bakma
fırsatım olmadı.
63 Hristodulos'un halefi. ismi kayıtlarda bulunmuyor.
64 M.L., H., ili, s. 576'da mektuptan bahsediliyor, fakat mektup metni verilmiyor. (Ya
zarı tarafından oldukça iyi bir Fransızca tercümeyle beraber verilen) Rumca mektup
için bkz. Miklosich ve Mueller, III, s. 274-5; Sathas, 192-3; Zannetos, !, s. 1083-4.
65 Bkz. c. III, s. 6 1 4, not 2. Venedik Büyükelçisi Bertuccio Valier, Monod'un kitapçığını
"opera dei gesuite, ehe vantaggiosamente si discredita con il name del/ autore. " Sega
'
IX, s. 2'de açıklanan geçerli sebepler yüzünden) Kyriazes söz konusu Fransızca bel
geleri Rumcaya tercüme etmek zorunda kalmışnr. Buna mecbur kalmasaydı daha da
büyük bir minnettarlık söz konusu olacaktı. Orijinal arşiv 1 934'te Londra'daki Fran·
sız Başkonsolosluğu'na taşınmış ve daha sonra oradan Malta'ya gönderilmişti, ama
Malta'daki denetlemede mevcut Kıbrıs belgelerinin 1 89l'den eski tarihli olmadığı
ortaya çıktı. Bunun üzerine Paris'teki Dışişleri Bakanlığı inceleme yapılmasını önerdi.
Oradaki arşiv servisinin şefi olan Mösyö Outry bir-iki referansı teyit etme nezaketini
göstermiştir. Ancak görünüşe göre çoğu belge için oradaki arşivde iz sürmek mümkün
değil. Hal böyleyken Kyriazes'in tercümesine güvenmekten başka çarem·yok.
85 Başpiskopos Benjamin ada hakkındaki raporunda Kıbrıs Kilisesi'nin Venedik döne
mindeki durumuyla ilgili saçma sapan bilgiler veriyordu. Bunlar kapitülasyon metnin
de tekrar edilmektedir.
86 " 1 portogheri {protogeron'lar) ebe sono li primi veccbi ebe baveranno d'baver cura
del vito populare de/la eittil, terre et castelli." [Şehir, kır ve kalelerde halkın geçimiyle
ilgilenen, önde gelen yaşlılar) Bkz. Birinci Bölüm, dipnot 28.
87 "Ne/ inquisitione di qual si voglia debiti ove vi sara cessione di parte non vogliamo
ehe il Regio fiseo possi piu agere ne molestar delinquenti" [Kısmi ödeme söz konu
suyken yapılan borç tahkikatı sırasında kraliyet hazinesinin borçluları sıkıştırmasını
ve rahatsız etmesini istemiyoruz].
Bkz. c . ili, s. 819-2 1 . En şiddetli veba salgınlarından biri 1 692'de yaşanmıştı. iddi
aya göre bu salgında nüfusun üçte ikisi hayatını kaybetmişti. 1759-1 760'ta bu oran
nüfusun üçte biriymiş; Başpiskoposluk'taki tapu kayıtları (K.X. XIll, s. 69) üçte bir
buçuğun üzerinde bir oran öne sürmektedir. Kıbrıs'ta meydana gelen en şiddetli dep
rem muhtemelen 1735'tekiydi. Bu depremde Mağusa ve Lefkoşa'daki eski katedral
yapıları büyük hasar görmüştü. lndianos'un G. Bustron'un devamındaki notlarında
verdiği felaketler listesine (Ku1fQ. l:ıt., lI s. 1 3 1-40) Ricaut'nun 1624'te tespit ettiği sal
gın hastalık eklenebilir (Ricaut, Present State of the Greek and Armenian Churches,
1678 [ 1 679), s. 9 1 ). 1 8 13-1 865 arası veba ve kolera kayıtları için bkz. Kyriazes, K.X.
Vlll, s. 1 05-24; X, s. 1 7 1 -90.
2 Dawkins, Machaeras üzerine yazdığı metinde (il, s. 69), Antakya PatTiği .Makari
os'un seyahamamesini (çev. Belfour, il, s. 349) alıntılıyor. Makarios birkaç yıl önce
(yani 1645 civarında) "Synnada"lı Aziz Mihail'in kafatasının Boğdan'daki Arnota
Manastm'ndan ödünç alındığını ve bu kafatası kullanılarak hazırlanan kutsal su sa
yesinde çekirgelerin yok edildiğini anlatıyordu. Kafatası ancak padişahın buyruğuyla
geri verilmiş ve güvenli bir şekilde teslim edilmesi için Kıbrıs'tan kefalet olarak kırk
arkbon gönderilmişti. Kıbrıs kaynaklarında bu olayı doğrulayan herhangi bir kanıta
rastlamadım. Ayrıntılarındaki çelişkileri çözmem mümkün değil.
3 Papadopoulos, Eıtl<A. Ku� s. 73-4, 77-8. Bkz. Myrianthopoulos, s. 75'te verilmiş
.•
13 Evliya Çelebi'nin yazdığı dönemde ( 1 670-1675) Kıbrıs çoktan Kaptan Paşa'nın ida
resine geçmişti. Çelebi maalesef Kıbrıs gelirlerini diğer adalardan ayrı vermemekte
dir. Ona göre Tunus, Cezayir, Trablus, Rodos ve Kıbrıs'tan elde edilen toplam gelir
1 .200.700 akçeydi (1, s. 89).
14 Veya mütesellim.
15 Pococke ( 1 73 8; Cobham, Exc. Cypr., s. 270) nüzulün yılda yaklaşık 6 dolar'a denk
gelen bir kelle vergisi olduğunu ve "savaşa gitme mecburiyeti olmayan herkes tara
fından ödendiğini" söylüyor. Nüzulün diğer yerlerde cizye kelimesiyle karşılanan bu
anlamı görünüşe göre Kıbrıs'a özgü bir kullanımdır. Normalde nüzul bir dirliğin el
değiştirmesi anlamına, nüzul zahiresi ise ordunun geçiş yaptığı bölgelerden erzak için
alınan vergi anlamına geliyordu (Dr. Bernard Lewis).
16 Kyprianos'un belirttiği kadarıyla bu haraççının 1 5.000 haraç kağıdı dağıttığı söylen
mekteydi. Yani vergiye tabi olduğu varsayılan kişi sayısı 1 5.000'di.
17 Alasya'nın yorumuna göre (s. 65) maişet valinin yerine vek a leten Kaptan Paşa veya
sadrazamın aldığı maaştı.
18 Diyakoz Konstantin'in şiirinde Dragoman Markoulles hak kında bir kısım vardır.
Anlamı çok net olmayan bu kısımdan çıkardığımız kadarıyla (K.X. s. 293 ve not
9 1 ) Markoulles vergi tespiti için yapılan tahrirlerin son uc un u çarpıtarak kanunsuz
bir şekilde gelirini anırıyordu. Ağalar da reayanın sömürüsü için Markoulles'le bir
olmuşlardı. Durumu incelemek üzere Mağusa'ya dört paşa gönderildi ve inceleme
sonucunda Lefkoşa'daki ağaların en kıdemlisi boğduruldu.
19 Aoxıwoç.
:ı.o Anlaşılan Benedict Astier, Boyacıoğlu'nun Osmanlı'ya haraç ödemeyi devam ettiğini
söylemişti. O zamana kadar haraççı olarak Kıbrıs'a gönderilen görevlilerin bu ödeme
yi talep etmesi gerekmekteydi ve bu görevliler paranın bir kısmına el koyabiliyordu.
Eğer Astier haklıysa, yani Boyacıoğlu haraç ödemelerini yaptıysa, Osmanlı devleti bu
anlamda Kıbrıs'taki durumdan memnun olmalıdır. "Boyacıoğlu ve yandaşları hak
kında," diye eklemişti Astier, "özellikle güzel kadınlarla ilişkili garip hikayeler çok
yaygındı. Bunlardan birine göre Boyacıoğlu'nun elde etmek istediği Frenk bir kadın
vardı ve bu kadın uğruna elinden geleni yapıyordu. Kadının ailesi Boyacıoğlu'na engel
olmak amacıyla büyük paralar har<.:ayarak onu kendi evlerinde ağırlamıştı. " Halil
Fikret Alasya bu olayı tahrif ederek şu şekilde aktarmaktadır: "Boyacıoğlu'nun idam
edilmemesi için uğraşan bir Fransız kadınının çok para vermeye teşebbüsü ecnebilerin
ne kadar müessir bir surette imparatorluğun bünyesine kundak soktuğunun gösterir."
:ı. ı Kyprianos, s. 3 1 1 . Luke, C. T. , s . 6 5 v e sonrası. Engel'deki (Kypros, 1 , s . 769) 1 720
tarihi muhtemelen, Kyprianos'taki 1 702 tarihinde baskı hatası yapılması neticesin
dedir. Aslında 111. Ahmet tahttan indirilen kardeşi il. Mustafa'nın yerine 2 3 Ağustos
1 703'e dek geçmemişti. il. Mustafa'nın tahttan indirilmesiyle sonuçlanan isyan Rami
Mehmet Paşa'nın sadrazamlığında gerçekleşmişti. İlk önce Rami Mehmet Paşa'nın
rütbesi düşürülse de aynı yıl içerisinde affedildi ve önce Kıbrıs'a ve daha sonra Mısır'a
(Ekim 1 704) vali tayin edildi. Eneye/. of lslam, III, s. 1 1 1 5 .
:1.2. Muhassıl (=tahsildar), kimi zaman bir yerin yöneticisinden ayrı olan, oranın önde
gelen bir mültezimidir. Bir sancak veya paşalığın ya da belli bir verginin muhassılı
olmak mümkündür (Dr. Bernard Lewis).
ı.3 Exc. Cypr., s. 270.
ı.4 Exc. Cypr., s. 248'de Heyman. Bu tarihlerde 500 kuruşluk 1 kese genelde 63 sterlin'e
denk sayılıyordu.
ı.5 Aeflevteı;; rı rru.ıovtl;ı.ötı;; 'tOUQKLKa A.eyoµevm [levent veya kalyoncu denen Türkler)
Bu dönemde yazan Defterdar Sarı Mehmet Paşa'ya göre miri kalyonlarda 6.000 le
vent görev yapmaktaydı (Wright, Ottoman Statecraft, s. 104).
NOTLAR 557
45 Bu sayı tahminen 7.500 artı esasen vergi yükümlülüğü olmayan (ve sayısı 1 .500 civa
rında olan) malul vs. kimseleri kapsıyor, ama yine de 1.066'lık bir fazlalık söz konusu.
46 Halil Ağa isyanı da dahil olmak üzere bu dönem için bkz. Exc. Cypr. ve Luke'ta
da tercümesi verilmiş olan Kyprianos (s. 318-24); ayrıca: Myrianthopoulos, s. 53-
5'te j oak im, Chron.; Ma riti, Viaggi, 1, 20. bölüm, s. 214-55 ( çev. Cobham, s. 94-7).
Kyprianos, joakim ve Mariti olan bitene şahit olmuştu. joakim, Çil Osman'ın bahsi
geçen vergiyi 1 763'te dayattığını söylüyor, ama Osman'ın kaderini ( 1 764'teki) Halil
Ağa isy an ı ndan sonra tasvir etmesinden de anlaşılacağı üzere bu yalnızca bir kalem
sürçmesidir. Ayrıca Von Hammer'ın (Gesch., VIll, s. 290) Ahmet Vasıf Efendi'den
alıntıladığı son derece çelişkili anlatıdan da bir iki ayrıntı çıkarılabilir. Ahmet Vasıf,
Halil Ağa' nı n Çil Osman'a karşı isyan etmiş olduğunu ve yeni muhassıl Süleyman
Ağa 'nın onları barıştırmaya çalıştığını söylerken kesinlikle yanılıyor. Öte ya nda n,
Kör Ahmet'in Teke beylerbeyi olduğunu ve 16 gemiyle Kıbrıs'a geldiğini de belirtiyor.
Alasya'nın verdiği anlatım da esas olarak Hicri 1 1 80-3 (MS 1 766- 1 769) tarihli 1 9
(18) numaralı mühimme defterinden aldığı birkaç ayrıntıyı ilave ediyor.
47 Ky pria nos a göre 47, joakim'e göre 40.
'
olay, Aziz Dunstan'ın Calne'deki sinod meclisinde hasımlarının altındaki zemin çök
tüğü zaman gerçekleştirdiği mucizevi kaçışı hatırlatıyor.
54 Kyprianos olayı daha farklı anlatıyor: Üç-dört saat boyunca panik hüküm sürerken.
dükkanlar kepenk indirmiş ve saygıdeğer insanlar evlerine kapanmıştı. isyanın büyü
mesini önlemek için Türk yönetimi bütün köylülerin evlerine geri dönmelerini emret
ti; saraydaki yangın söndürüldü; ve şehrin kapılarına silah araması yapacak muhafız
lar yerleştirildi.
55 Mariti, 1, s . 73: "l.arnaka'nın idaresi, Kıbrıs Krallığı'nın yöneticisi tarafından atanan
digdabanın elindedir ve bu adadaki en yüksek ikinci makamdır." Drummond: "Ti
teban, adalar idarecisi, müfettiş yardımcısı" (s. 152; Exc. Cypr., s. 279). Muhassıla
ayda 100 kuruş ödeyen didebanın hiç maaşı yoktu ama çeşitli aidatlar topluyor ve
makamına çıkanlardan koparabildiğini alıyordu (Kyprianos, s. 303; Exc. Cypr., için
de s. 370'te M. de Vezin). Vezin'a göre dideban genelde çok fakirdi.
56 Mariti Türklerden yarı oranda vergi alındığını yadsıyor. Joakim ise Türklerden de 14
kuruş alındığını ima ediyora benziyor. Ama Kyprianos bu konuda kesin konuşuyor.
57 Yan i Jülyen takvime göre 2 5 Mart, Gregoryen takvimine göre de 5 Nisan.
58 Gregoryen takvimine göre 7 Ağustos. Mariti nin belirttiği kadarıyla Hafız Mehmet
'
59 Kyprianos'a göre Halil Ağa'nın kuvvetleri 5.000 kişiden oluşuyordu. Ahmet Vasıf,
2.000 sayısını onaylıyor.
60 Veyahut daha muhtemel olduğu üzere -Kyprianos'un da belirttiği gibi- Türklerden
üstlerine düşen payı talep etmeyeceğine dair söz vermişti.
6I Mariti'ye göre bu kararı Hafız Mehmet ve Süleyman Efendi birlikte almışlardı. Gelge
lelim, Süleyman Efendi (bkz. aşağısı) görünüşe göre Lefkoşa'ya 5/16 Mart 1 766'dan
önce varmamıştı. Dahası, vergi tahsilatına yeniden başlanmasına Halil Ağa'nın Ocak
ayında başkenti yeniden kuşatmaya başlamış olduğu konusunda Mariti ve Kyprianos
aynı fikirdeler.
62 Joakim, Halil Ağa'nın kırsal kesimde ettiği eziyetleri ve yol açtığı tahribatı tasvir ediyor.
63 Başpiskoposluk'taki tapu kayıtlarında bulunan bir notta (K.X. XIII, s. 69) Süleyman
Efendi'den kötü biri olarak bahsediliyor: "Üçkağıtçı, hile hurda yoluyla kazanç elde
etme konusunda bir türlü tatmin olmayan ve açgözlülüğünü doyurmak için herkese
zulmeden biri."
64 Mariti, İbrahim Bey'in Leymosun'a ulaştığı haberinin 1 1/22 Şubat'ta Larnaka'da du
yulduğu haricinde ondan çok az bahsediyor. İbrahim Bey, iki karavela ve 150 kişiden
ibaret birliğiyle Tuzla'ya varıp da müzakere girişimleri başarısızla sonuçlandıktan
sonra yeniden denize çıkmış ve sonunda gemileriyle Girne'deki blokaja katılmıştı.
Ayrıca Mariti'nin belirttiği kadarıyla piskoposların Larnaka'ya ve onlardan kısa süre
sonra Süleyman Efendi'nin Girne'ye varışı 1 765 yılı sona ermeden gerçekleşmişti.
Mariti olaylara daha yakın bir tarihte yazıyor olsa da, piskoposlar ile Süleyman Efen
di'nin Jülyen takvime göre Şubat ayında, yani Gregoryen takvimine göre 12 Şubat ve
1 1 Mart arasında bir tarihte adaya vardığını söyleyen Kyprianos hakikate daha yakın
gözüküyor.
65 Mariti'ye göre Süleyman Efendi Halil Ağa'ya alaybeyi rütbesi teklif etınişti. Kypria
nos, hem İbrahim Bey hem S üleyman Bey'in yaptığı tekliflerle bağlantıl ı olarak şöyle
yazıyor: JtWÇ EYQU1jıf va ·wu cj>EQTI ı:o Maooouıuv. Cobham'a göreyse bu ifade Halil
Ağa'nın adanın yöneticiliğine atanacağı anlamına geliyordu.
66 1766 yılının Quinquagesima Pazarı 3/14 Mart'tı. Cobham, Kyprianos'u "Quinquage
sima'dan önceki hafta" diye yanlış çevirmiş.
67 Kyprianos'a göre (s. 324) 1/12 Haziran' dan önce Hafız Mehmet'in muhassıllık görevi
sona erdi ve Süleyman Efendi onun yerine geçti. Bu değişiklik için çok daha ileri bir
tarih veren Mariti, görüleceği üzere, muhtemelen yanılıyordu.
68 Teke beylerbeyi (Von Hammer, VIII, s. 290). .
69 Kyprinaos KxLOQ Axµı:ı:, KLOQXEAoyl.ouç, Tta<jıEQmrıç (veya KLa<jıeQµmrıç); Joakim
KEQydoyf.ouç; Mariti Kyor Mahamad, Ghierghilougloi'ı, Ciaffar Bey isimlerini verir
ken, Alasya (s. 104) "Teke sancağı mutasarrıfı Ahmet Paşa, Silifkeli Güllüoğlu Mus
tafa, Antakya alaybeyi Cafer Paşa" diye yazıyor. Von Hammer'ın alıntıladığı Türkçe
kaynak, paşanın ismi konusunda Kyprianos verdiği isme uyuyor. Ama Cobham'ın
( 1 909'da yaptığı Mariti çevirisinde) ikinci ismi Qarga Oghlu diye vermesinin sebe
binin anlayamadım. Bu, 1863'te Tevfik Paşa'nın yanında adaya gelenlerden birinin
ismiydi (K.X. VIII, s. 1 64).
70 Mariti'nin kaydettiği bir olay, bu dönemde Avrupalı konsolosların sahip olduğu iti
bar ve nüfuz için açıklayıcı niteliktedir (Viaggi, I, s. 3 10; Cobham, s. 129). 1 766'da
padişahın Muhassıl Süleyman Efendi'ye gönderdiği bir hatt-ı hümayun daha önceden
verilmiş bir emri yeniden neşrediyordu. Buna göre, Babıiili'nin vereceği berat belgesi
ve koruyuculuğu mevzubahis olacak hükümdarın İstanbul'daki büyükelçisinin temin
edeceği belgeler olmaksızın konsolosların reayaya koruyuculuk sağlamaya hakkı yok
tu. Süleyman Efendi, tebliğ edeceği hatt-ı hümayunu dinlemeleri maksadıyla drago-
560 KIBRIS TARiHi
84 Özellikle de, Rus Savaşı için talep edilen ve hiç kullanılmamış olan pay sayesinde
30.000 kuruşun üstüne yatan Hacı Baki Ağa (Hypselantes, s. 637).
85 Kyprianos'un söylediği kadarıyla 21 Ocak 1 774'te yeni imparator Sultan Abdülhamit
tahta geçer geçmez barış gelmiş ve Kıbrıs Temmuz civarı rahat bir nefes almıştı. Hal
buki, kesin olmak gerekirse, III. Mustafa 24 Aralık 1773'te yaşamını yitirmiş ve barış
antlaşması yedi ay sonrasına dek imzalanmamıştı - belki de bu noktada şu bilgiyi
not düşmeliyiz: Türkiye'nin ne kadar savunmasız olduğu son savaşla birlikte ayan
beyan ortaya çıkmış ve bu durum il. Katerina'ya Osmanlı İmparatorluğu'nu parça
layacak bir plan hazırlaması için ilham vermişti. il. Katerina'nın 1 782'de İmparator
il. Joseph'e ilettiği bu plana göre Kıbrıs Mora, Kandiye ve diğer Ege adalarıyla be
raber Dalmaçya'nın tazminatı olarak Venedik'e iade edilecek ve Dalmaçya, Sırbistan
ve Bosna-Hersek Avusturya'ya bırakılacaktı. Kretschmayr, Gesch. Ven., III, s. 634-5;
J.A.R., Marriott, The Eastern Question 4, s. 155-6.
86 Hacı Baki Ağa: Joakim, Chron., s. 56-7; Kyprianos, s. 326-30; Hypselantes, s. 636-
40; Hackett, s. 223-5; Papaloannou, 1, s. 301-4; K.X. III ( 1 925) içinde Kition pisko
posu Nikodemos, s. 1 71-222; Papadopoulos, ExxA.. KuJTQ., s. 93-5; Myrianthopou
los, s. 42-9.
87 Didebanlık hakkında bkz. yukarıda, dipnot 55.
88 Daha erken bir tarihte değilse bile 17 61 'de dragoman olan ve 1 1/22 Ocak 1 780'de
hayatını kaybeden Hacı Yusuf hakkında bkz. KuJTQ. �. il içinde lndianos, s. 155-61.
Faneromeni Kilisesi'ndeki 1776 tarihli bir ikona (Talbot Rice, no. 140) Hacı Yusuf,
karısı Anna ve iki çocuklarını tasvir ediyor. lndianos, a.y.'da bu ikonayı bütün yönle
riyle betimliyor ve üzerindeki yazılarla tarihi doğru okuyor. 93. sayfanın hazırlanışın
da kullanılan fotoğrafı Profesör Talbot Rice'ın nezaketine borçluyum.
89 Bu tarihi Joakim veriyor. Hacı Ali Ağa'nın yerine kahyası geçtikten sonra geçen kırk
günü 7 Haziran'dan başlatırsak yaklaşık olarak 15 Temmuz 1775 tarihine varıyoruz.
Baki'nin suffectus [vekil] olarak atanmasıyla sonuçlanacak haberleşmenin İstanbul'la
yapılması için de bir zaman dilimi geçtiğini varsayarsak, Hüseyin Ağa'nın geleceği
Mart veya Nisan 1776'ya kadar yönetici makamında Baki'nin oturduğunu söyleye
biliriz. Joakim'e göre Baki 1 777'de tekrar atanmıştı. Öte yandan, Kyprianos bunun,
Hüseyin Ağa'nın muhassıllığından sonra, 1 775 yılında gerçekleştiğini ima ediyor;
ama burada büyük ihtimalle Baki'nin makamı ilk işgal edişiyle ikincisini karıştırıyor.
Aşağıda bahsettiğimiz arzuhal ise Baki'nin sekiz yıl boyunca despotluk yaptığını be
lirtiyor, ama bu hesap muhtemelen iki görev süresi birleştirilerek yapılıyor.
90 Demin bahsi geçen arzuhale göre Baki, Hacı Ali Ağa'dan sekiz gün sonra damadını da
zehirlemişti. Arzuhal kahyadan söz etmediğine göre, acaba ikisi aynı kişi olabilir mi?
9r Cezayirli Hasan Paşa, Çeşme Deniz Muharebesi'nden sonra Kaptan Paşa olmuştu.
Kariyeri için bkz. Ubicini, Lettres, 1, s. 497 ve sonrası.
92 Kıbrıs'ı ziyaret ettiği zaman Kaptan Paşa'ya 1 00.000 kuruş armağan edilmesi adetten
di (K.X. s. 1 66).
93 Joakim (s. 56) Baki'nin yeniden tayinini 1778'e tarihlendiriyor.
94 Hemen ardından söylenenleri düşündüğümüz zaman bu kısmı anlamak gerçekten
güç. Kyprianos'un söylemek istedikleri büyük ihtimalle şunlar: Baki gerçekten açgöz
lüydü; eli açık davranarak gösteriş yapıyordu; ve doymadığı şey zenginleşmek değil,
hemşerilerinin velinimeti olarak ün yapmaktı. Baki'nin üstlenmiş gözüktüğü kamu
işlerinin de (bkz. aşağıda, dipnot 96) hedefi buydu.
95 Hypselantes, Baki'nin yaptığı yağmanın ayrıntılarını veriyor (s. 637). Savaş için top
lanması istenen daha önce bahsettiğimiz paydan elde ettiği 30.000 kuruşun yanı sıra,
devletin sabitlediği vergi miktarı olan 412 keseden 360'ını aldı. Dahası, Avrupalılar-
562 KIBRIS TARiHi
dan ödünç alınmak zorunda kalınan 1 80 keseyi daha borç kisvesi altında topladı. Ya
fa'daki Terra Santa Fransiskanlarından almış olduğu 2.100 kuruşluk küçük bir borç
ise daha sonra 1 788 yılında Babıali'nin verdiği talimatla Fransiskanların Lefkoşa'daki
metocbı,sinin başrahibine geri ödendi (K.X., IX, s. 1 89).
96 Cobham va Ell'(a>J..rı VEQ« ifadesini "depo suyu" olarak çeviriyor. Bunlar tahminen
Baki'nin kendi emlakı içindi. Kıbrıslıların Baki'nin suçlarını anlattıkları 1 789 tarihli
arzuhalinde (K.X. III, s. 200- 1 ) anlatılana göre Baki tüm suyu kendi çiftliğine çekerek
Lefkoşa'nın sularını tüketmişti. Öte yandan, bu iddiayı Joakim'in Chronic/e'ında (s.
56) 1 777 ve 1778 tarihleri altında düşülen iki kayıtla karşılaştırmak da mümkün
olabilir. joakim'in kaydettiği kadarıyla Lapta ahalisi su kaynaklarıyla ilgili bir konu
için İstanbul'a gitmiş, Lapta ve Mağusa'nın su kaynakları için ferman çıkartılması
sağlanmış ve Lefkoşa'nın Baf Kapısı'na dört değirmen ve bir bahçeyle beraber bazı
yapılar inşa edilmişti. Kyprianos'un kastettiği her ne olursa olsun, (joakim'e göre
1 778'de kapıcıbaşı atanmış olan) söz konusu inşa faaliyetlerinin bir kısmının ardında
Baki'nin parmağı olduğunu düşünebiliriz. Ancak, Hypselantes'in bahsettiği (s. 629)
Çavuşbaşı Baki Ağa'nın bizim Baki olup olmadığı belli olmayan bir konu. Hypse
lantes'in kaydettiği kadarıyla Çavuşbaşı Baki Ağa'nın çevirdiği dolaplar (oımvöaA.a)
neticesinde sadra:t.am, 1 782 yılında, Kethüda Katibi Çelebi Efendi'yi Kos Adası'na
sürgüne göndermişti. Aslında bu, bizim Baki'nin karakterine uymayan bir iş değil.
97 K.X. ili, s. 200-2, (muhtemelen Hacıyorgiyakis'in İstanbul'a çağırıldığı 2 1 Eylül tari
hinde yazılmış olan) no 1 3 ve (26 Eylül'de adayı terk etmesinden sonraki) no 1 4 .
98 Ama bkz. yukarıda, dipnot 96.
99 M. de Vezin'in söylediği kadarıyla ( 1 792) kendi yazdığı tarihe dek piskoposlar, iddia
ettiklerine göre, yükümlülüğü altına girdikleri ağır borcu ödemeye muvaffak olama
mışlardı.
ıoo Cobham, Exc. Cypr.'da s. 368. Piskoposların sorumluluğu meselesi Sekizinci Bö
lüm'de tartışılıyor.
1 0 1 Hypselantes'ten anladığım11 kadarıyla ( 1 785 tarihi altında, s. 640) Sadrazam Halil
Hamit Paşa görevinden alınmış ve Şahin Ali onun yerine geçmişti; ancak İstanbul'a
hemen gelmemişti. Bu arada onun yerine bakması için (yLvetm xmµaımµııç) Kaptan
Paşa Hasan Paşa 20 Mart'ta görevlendirilmişti. Baki, Hasan Paşa'nın mali işlerine
bakan kişi olan Yusuf (looocjı) Ağa'ya ve müftüye rüşvet verdi. Hypselantes müftü
için Molla-Bey ifadesini kullanıyor, ama "bey" askeri bir unvan olduğuna göre bu bir
arada kullanılması imkansız olan bir ikili gibi gözüküyor. Kyprianos'a göre Baki'ye
hüküm giydirmiş olan sadrazam ölmüştü ve Baki onun halefine rüşvet vermişti. Şahin
Ali daha önceden Dinyeper Nehri'nin ağzında bulunan Oczakov [Özü] Kalesi'nin
k umandanlığını yapmıştı (K.X. ili, s. 1 79: Outou Moux.acj>Ltfl, yani "Özü muhafızı" ) .
(veya 1 95.300 sterlinden fazla) eden 125 kısma bölünmüştü. Ona göre, bu kısımları
satın alanlar toplamda yüzde 16 oranında kiir elde ediyordu ve 250.000 kuruşa denk
gelen bu miktar bütünüyle reayadan toplanıyordu. Reaya başka vergiler için buna ila
veten 65 .000 kuruş daha ödüyordu. Bir de muhassılın kaftan parası olarak sadrazama
ödediği yıllık 32.000 kuruş vardı. Böylece, (Türklerin de Rumların da ödediği, burada
belirtilmemiş olan, diğer miktarları hesaba katmazsak) adanın yükümlü olduğu top
lam ödeme 347.000 kuruş ediyordu. Sadrazamdan bahsediyor oluşunu göz önüne
alacak olursak Kyprianos herhalde 1 785 öncesini kastediyordu. Öte yandan, Alasya
(s. 70) adanın 1785 senesinde bir muhassıllık olarak Kaptan Paşa'ya değil, Divan-ı
Hümayun'a bağlandığını öne sürmüş.
4 De Vezin (Exc. Cypr., s. 371), muhtemelen Baki'nin gücünü kaybetmesinden sonraki
yılları kastederek, Rumlar tarafından ödenen verginin zenginler için yıllık 70 kuruş ve
fakirler için yıllık 40 kuruşa sabitlendiğini ve on iki yaşında çocukların bile bir şeyler
ödediğini belirtiyor. Ona göre, (birinin peygamber soyundan geldiğini belirten) şerif
unvanını taşıyan Türkler, muhassıla 7,5 kuruş, bu unvanı taşımayanlar ise 19,5 ku
ruş ödüyordu. Ali Bey'in ( 1 806) tespit ettiği kadarıyla Rumlar devlete yıllık 500.000
kuruş değerinde bir vergi ödüyor, pamuk vs. üzerindeki vergiler bir 200.000 veya
300.000 daha ediyordu. Ada yöneticisinin ve yerel görevlilerin aldıkları miktarları da
ekleyince Rumların Türklere ödediği toplam para 1 milyon kuruşu buluyordu. "Ama
piskoposlar ve toplumun öteki ileri gelenleri de bir bu kadar daha veya daha fazla
alıyorlardı" (il, s. 94; Exc. Cypr., s. 396).
5 Luke, C. T., s. 1 72-3.
6 Bkz. J. Marshall, Royal Naval Biography, 1 ( 1 823), s. 3 10-1 1; J. Barrow, Life and
Correspondence of Sir William Sidney Smith ( 1 848), s. 408- 1 1 ; Ars Quatuor Co
ronatorum, XXX ( 1 917) içinde G.P.G. Hills, s. 109- 1 1 ; Luke, C. T., s. 121-6. John
Eckstein'ın yaptığı Ulusal Portre Galerisi'ndeki tablo, mütevelli heyetinin vermiş oldu
ğu izinle, 96. sayfada gösteriliyor. Konusundaki şaşaalı havayı yansıtan tablo, Smith'i
"Akka'daki yarıkta" resmediyor.
7 Marshall, a.y. "Patrona Bey" Türkçede vice-admiral [koramiral] karşılığı kullanılıyor.
Yani bu (görünüşe göre Sir Sidney'nin zannettiği gibi) adamın ismi değildi.
8 Mektup kesin olarak Luscombe'a hitaben yazılmışsa, 1825'ten eski olması mümkün
değil, çünkü Luscombe piskopos unvanını o yıl almıştı.
9 Bu mektubun geri kalanı, karman çorman bir tarih eşliğinde Smith'in farkında ol
madan başpiskopos tarafından Tapınak Şövalyesi ilan edilmiş olabileceği iddiasını
geliştiriyor. Tören esnasında başpiskoposun söylediklerini tam olarak anlayamadığını
itiraf eden Smith, emekli maaşını alabilmesi için içmesi gereken andı, Tapınak Şö
valyeleri'nin kutsal bir tarikat sayılması halinde, edemeyeceğinden endişe ediyordu;
Luke, C. T., s. 121, 125. Yüzbaşı Algernon Langton, söz konusu haçın (yanlışsız
olma iddiası taşımayan) bir çizimini yaparak yanında bir mektupla beraber 2 Tem
muz 1 807'de kardeşi Perigrine ( Langton) Massingberd'e göndermişti. Bir kopyası
Gunby Hail, Lincolnshire'dan Leydi Montgomery-Massingberd'e ait olan bu mek
tup ve çizimi Bayan Massingberd Campbell sayesinde görme imkanı buldum. Lan
gton'ın zümrütler, yakutlar, "bir çeşit eski emaye" ve sar kılmış incilerle bezenmiş
olarak tarif ettiği haçı Sir Sidney daima takmış. O öldükten sonra, Barrow'a göre,
Paris'teki Aziz .John Tarikatı'na ait manastırın mülkü olan bu haça Fransız Malta
Şövalyeleri Birliği'nin kayıtlarında rastlanmıyor. Demin bahsettiğimiz renkli çizimin
kopyasını temel alacak olursak, haçın 16. yüzyıldan eski olmadığını ve zannımca
1 8 . yüzyıldan geç bir döneme tarihlenemeyeceğini söyleyebiliriz. Haçın, şayet hiilii
mevcutsa, ortaya çıkmasını sağlayabileceği umuduyla ve Leydi Montgomery-Massin-
564 KIBRIS TARiHi
Kyprianos'a dair bir makaleye atıfta bulunuluyor; ancak bunların ikisi de benim eri
şim alanım dışında). Ali Bey'in neredeyse olayın çağdaşı olan anlatısı (il, s. 90-1;
çevirisi Exc. Cypr., s. 395). Yerel Kronik, K.X. vın, s. 83 (Kyriazes'in notuyla, s.
95-6). Fransız konsolosluk arşivlerindeki belgeler: K.X. I, s. 23-4, 38-9, 67-8, 102,
227-35; VII , s. 154-5, 210 ve sonrası; X, s. 9-21. Bazı ayrıntılar veren bir halk şiiri
olan Hacıyorgiyakis'in Trajedisi için bkz. Indianos, a.y., s. 178-95. Ayrıca Kuıı:e. l::ıı:. ,
vır içindeki K. Prousis, s. 36 ile karşılaştırınız.
13 Hacıyorgiyakis'in evinde asılı olan ve onun soyundan gelen Bayan Augusta Chr. Eco
nomides'e ait olan portresinin altında 1796 tarihli bir akrostiş bulunuyor: Myriant
hopoulos, s. 90-1. Şüphe yok ki Hacıyorgiyakis kendisini ömür boyu dıagoman ilan
eden hatt-ı şerifi bu olay sırasında almıştı (Fransız konsolosu Regnault'nun 18 Nisan
1 804'te yazdığı mektup: K.X. vıı ( 1 930), s. 1 54-5; Kurre. l:ıt., Il, s. 166).
14 1 565'te old uğu gibi (c. III, s. 8 1 6). 1 8 14'te Kıbrıs'ta bulunan Kinneir'e göre (Exc.
Cypr., s. 414) "muhassıl ve başpiskopos mısırla adadaki herkesten daha fazla uğraşı
yor; bunlar çoğu zaman kendi biçtikleri değerden el koydukları yıllık mahsulü ihraç
ediyor ya da daha yüksek bir fiyattan perakende olarak satıyorlar. Hatta İspanya'da
savaş varken birkaç defa mısırın tamamı bu şekilde Maltalı tüccarlar tarafından satın
alındı ve adanın yoksul kesimlere tek bir kırıntı dahi bırakmadan ihraç edildi." Bu
uygulamanın, Türk yönetiminin tekelindeki buğday satışına (bkz. Luke, C. T., s. 138-
46'daki ferman) benzeyip benzemediği şüpheye açıktır.
ı5 Kronolojisi tam belli olmayan bu isyan için verilen tarihler şu şekilde: Dragomanın
evine yapılan saldırı için 10 Mart 1 804; paşaların adaya gelişi için 25 Ekim; konso
losların Rus konsolosu Peristiani'nin eylemleriyle ilişkileri olmadığına dair yazdıkları
mektup için 31 Ekim; Regnault ve diğerlerinin paşalardan birini karşılamak amacıyla
yazdıkları mektup için 1 6 Kasım; ve Abidin Paşa'nın Larnaka'da ordusuyla gemiye
binmesi için 27 Nisan 1 805. Öte yandan, 8 Mayıs 1 805'te İstanbul'daki kimliği be
lirsiz birine mektup yazan (Mytrianthopoulos, s. 1 1 5-6) Başpiskopos Chrysanthos'a
göre Türklerin Hıristiyanlara yaşattığı dehşet en az üç ay sürmüştü (TgayouÖL, mısra
252-3'le karşılaştırınız). İsyanın 1 0 Mart'ta başladığını varsayarsak, bu iddia bizi yak
laşık 10 Haziran'a getiriyor; ama isyanı bastıracak güçlerin adaya varması bir beş ay
daha sürdü. Belki de Kyprianos başpiskoposu rahat bırakmaları konusunda Türkleri
ikna etmekte başarılı olmuştu. Fransız konso losunun yukarıda alıntıladığımız mek
tubunda yazdığı kadarıyla paşaların başkent kuşatması uzun aylar boyunca devam
etmişti. Ayrıca, paşaların birliklerinin ayda altı ay boyunca ka ldıkları da belirtiliyor
(TgayouÔl, mısra 274; K. X . vırı, s. 95) ve bu, Abidin Paşa için verilen varış ve gidiş
tarihlerine tam olarak denk geliyor.
16 1 8 Nisan 1 804 tarihli mektup.
17 Myrianthopoulos'un (s. 1 1 0- 1 1 dipnot) muhafaza ettiği temelsiz bir anekdota göre
dragomanın adadan gizlice kaçmasına neden olan şey, adaya yeni varmış olan pa
şalardan birinin ona yakında darağacını boylayacağını haince çıtlatmış olmasıydı.
Hikayeye göre dragoman İstanbul'a vardıktan sonra bir yolunu bularak o lafı eden
paşanın görevden azlini sağlamış ve tayin ettirdiği yeni paşayla beraber Kıbrıs'a geri
dönmüştü.
18 TgayouÔL ı:ou, X , mısra 1 50'de tarih veriliyor. 1 8 Nisan'da yazan Regnault'nun be
lirttiği kadarıyla dragomanın Trieste'ye gideceği veya İstanbul'a giderek kendisini
Fransız himayesine alacak bir berat satın alacağı düşünülüyordu.
19 Luke, C. T., s. 128, not 2 .
20 Bu tarih, K.X. vırı ( 1 93 1 ), s. 83, 95-6'daki kronolojik notta veriliyor. TgayouÔL de
aylardan Ekim diyor.
566 KIBRIS TARiHi
11 K.X. 1, s. 67-8.
11 K.X. X, s. 2 1 : Başpiskopos, bir Rum'un işlediği bu kusuru bağışlamayı reddetmişti.
13 K.X. X, s. 20- 1 : Konsolosların muhassıla verdiği notun, 1 8 Brumaire XIII (9 Kasım
1 804) tarihli tasdikli bir kopyadan yapılan çevirisi. Madem öyle, nasıl olmuştu da,
paşalar ve abluka altındakiler arasında arabuluculuk yapmak için, kısa süre sonra
Peristiani Regnault'yla ve İngiliz viskonsülü Vondiziano'yla işbirliği içine girmişti?
14 K.X. X, s. 1 7'de verilen mektubun oldukça kısaltılmış bir hali görünüşe göre a.g.y.,
VII, s. 2 1 O' de veriliyor.
15 Klerides'in yayımladığı ve olayın çağdaşı olan notla karşılaştırınız, K.X. XII, s. 39.
ı.6 Kyriazes'e göre Regnault, Antony Vondiziano'dan ve Rus konsolosu Peristiani'den
yardım almıştı (K.X. VIII, s. 96). K.X. X, s. 1 6- 1 8'te çevirisi (ve VII, s. 2 1 0'da kısaltıl
mış hali) verilmiş olan 1 Frimaire XIV (22 Kasım 1 805) tarihli mektupta sadece " bazı
Kıbrıs konsoloslarıyla beraber" gitmesi konusunda kendisinden ricada bulunulduğu
belirtiliyor. Söz konusu olayda araya girenlerin Fransa, İngiltere ve Rusya konsolos
ları Regnault, Peristiani ve Kalimeri mösyöler olduğunu söyleyen Lacroix'yı düzelten
Luke (C. T., s. 1 27) konsolosların Mechain, Vondiziano ve Peristiani olduğunu belir
tiyor. Ama tabii ki o sırada Fransız konsolosu olan kişi Mechain değil, Regnault'ydu.
17 K.X. X, s. 16 (Angelato'nun anlatısı).
18 lyonya Adaları'nın temsilcisi olan Panages Angelato tarafından 29 Mayıs 1 80.S'te ls
tanbul'a. 27 Nisan'da Abidin Paşa'nın isyanı bastırmadaki başarısını överek üçüncü
tuğunu hak ettiğin yazan Angelato, isyancılardan bazılarına yataklık ettiği suçlaması
na karşı daha sonra (8 Aralık 1 805'te) kendini savunmak durumunda kalmıştı (K.X.
s. 13-1 5). Ahmet Paşa adayı yönetmek üzere 1 808'de Kıbrıs'a geri döndü (bkz. aşağı
da dipnot 50.
19 K.X. VII, s. 2 1 2 (Fransız konsolosu Regnault'nun 30 Haziran 1 806 tarihli mektubu);
Vlll, s. 83, 96 (Kyriazes'in notları eşliğinde yerel Kronik); TQııyoubı, mısra 277 ve
sonrası; K.X. Xll içinde Klerides s. 39 (elyazması olarak verilmiş kronolojik not);
Papadopoulos, Exxi.. . KuıtQ., s. 1 0 1 -2.
30 Altıparmak'ın çok az takipçisi olduğunu belirten Fransız konsolosuna göre toplam
gücü 1 50 kişiydi.
3ı K.X. Vll, s. 2 1 3 ; Vlll, s. 84, 96 ve sonrası. Regnault'nun 20 Haziran 1 808 tarihli
mektubunda bu olaya karışan zabitin adı Ali olarak geçerken, yerel Kronik ismini
Apa Ağa olarak veriyor.
32 "Hazineye ödeme yapması için sıkıştırıldığı her seferinde (o dönemde adanın yöneti
mini elinde tutan) başpiskopos, kredi mektuplarında indirime gidilmesi için Avrupalı
lara başvuruyordu" (Mechain, 3 Mart 1 823, K.X. VII, s. 1 3 1 ).
33 Bkz. Ağustos 1 809'da Vondiziano tarafından lstanbul'daki Britanya Büyükelçiliği'nin
ilk dragomanı olan Bartholomew Pisani'ye yazılan mektup, Luke'un notuyla beraber,
C. T., s. 128-9.
34 K.X. V, s. 251 -3; Yunancaya çev. K. Peristianes. Ferman, molla ve ınuhassıla hitaben
yazılmış.
35 K.X. 1, s. 39 (7 Şubat 1 8 1 2).
36 30 Haziran 1 806 (K.X. VII, s. 2 1 1 ).
37 ? Temmuz 1 806 (K.X. VIl, s. 1 27).
38 10 Eylül 1 806. A.y.
39 Regnault bu gibi para değiştokuşundan erdemli bir şekilde uzak durduğu konusunda
kendini yere göğe sığdıramıyor, ama şu da bir gerçek ki söz konusu dönemde Larna
ka'daki Avrupalı evleri arasında şüphesiz Fransız tüccarları lider konumuna geçmiş
ti. Elde edilecek kar küçümsenecek gibi olmadığından adadaki Fransızlar Rumlara
ödünç para vermekten kıvanç duyuyordu.
NOTlAR 567
167 ile karşılaştırınız). Maalesef, bu dönem sadrazamlık yapanlara ilişkin mevcut ka
yıtlarda Sait Ali diye biri geçmiyor; bu isimden sadrazam olarak ilk defa hicri 1 235'te
(4 Ocak 1 820'deki atanmasıyla ilgili) bahsediliyor. E. Zambaur, s. 165'te ve Mehmet
Süreyya, Sicill-i Osmani'de (bilgiyi veren Dr. Wittek) il. Mahmut'un ilk yıllarında sad
razam olan isimler şu şekilde: 1 ) Alemdar Mustafa Paşa 29 Temmuz 1 808'de göreve
getirildi (ama 14 Kasım 1 808'de öldü); 2) Memiş Paşa, 1 8 Kasım 1 808'de vekaleten
göreve geldi, 22 Kasım 1 808'de sadrazam atandı, 1 Ocak 1 8 09'da azledildi; 3) Yusuf
Ziya Paşa 1 Ocak 1 809'da göreve getirildi, ama 23 Nisan'dan önce İstanbul'da değil
di. B u arada geçen sürede vekaleten kimin görev yaptığı kaydedilmemiş.
5 ı. Myrianthopoulos (s. 135), söz konusu kişinin Yusuf Ziya Paşa olduğunu varsayıp,
birkaç yıl önce bir borç hakkında dragomanla tartışan ve ona garezi olan kişinin de
568 KIBRIS TARiHi
aynı Yusuf PaŞa olabileceğini düşünüyor (s. 140; tartışmaya ilişkin hikaye için K.X. il
içinde K. Phylaktou, s. 3·6 ile karşılaşnnnız). Ne var ki, yukarıda değindiğimiz üzere
23 Nisan'dan önce lstanbul'da olmayan Yusuf Ziya Paşa, öldürme olayının tarihini
1 8 10 olarak almadığımız müddetçe (ki bu düşük bir ihtimal, bkz. sonraki not), olayın
sorumlusu olamaz.
53 Olayın tarihine ilişkin kuşku duymak için çok az neden var: 3 1 Mart 1 809, Paskalya
haftasının 4. günü ( 1 809 yılında Paskalya 28 Mart'a denk geliyordu). TQayouôı., mıs·
ra 487-8 kesin olarak bu tarihi veriyor. Lefkara'da bulunan bir lncil'deki not, 1 5 Mart
1 809 tarihini veriyor (K.X. XIII, s. 62). Indianos, Ku3f(>. lJı:., il, s. 1 67·8, not 2'de
çeşitli başka tarihler veriyor. 1 81 0 tarihinin lehine olan argümanlar sadece şunlar: 1 )
Kronik, o yılın Paskalya haftasının 3. gününü veriyor, K.X. VIII, s . 82; 2 ) eğer olayın
sorumlusu Yusuf Ziya Paşa idiyse ve İstanbul'a 23 Nisan 1 809'dan önce varmadıy
sa (bkz. yukarıdaki not) olayın tarihi 1 8 10'a çekmemiz gerekiyor. Ama Yusuf Ziya
Paşa'nın olayla ilgisi olduğuna dair elimizde ne gil-ıi bir kanıt var ki? Diğer taraftan,
demin atıfta bulunduğumuz Kronik, Başpiskopos Chrysanthos'un sürgün edildiği ta
rihi Mayıs 1 8 1 0 olarak veriyor; ama Chrysanthos yazdığı bir mektupta dört-beş ay
önce ölmüş olan dragomanın mülkünü ele geı,:irmek için yöneticilerin yaptıklarını
anlauyor. Tarihsiz olan bu mektup belli ki 1 809'u kastediyor. Ayrıca Başpiskopos Ky
prianos, Tymbou'daki bir mülkü Machareas manastırına takdim ettiği mektubunda
(Menardos, s. 32, 1 42-9) kesin olarak 1 809 tarihini veriyor. Anlaşılan bu tarihi kabul
etmemiz gerekiyor.
54 Bu işlemlerin ayrıntıları ve dragomanın ölümünden sonra ailesinin haşından geçenler
Myrianthopoulos, s. 145 ve sonrasında. 1 830- 1 83 1 tarihi itibariyle sağ kalmış olan
ların tamamı Kıbrıs'a geri dönmüşe benziyor.
S5 Fransız konsolosu, 25 Ekim 1 808 (Myrianthopoulos, s 1 32). Lambros, daha önce
Mısır'daki İngiliz ordusuna bağlı olan, İstanbullu bir Fenerli Rum'du (Ku3f(>. a, il,
s. 1 76-7).
56 Cobham, Exc. Cypr., s. 4 1 7.
S7 Yukarıda, s. 1 03.
58 Cohham, Exc. Cypr., s. 414.
59 lstanbul'daki başdragoman ve diğer tercümanlar 1 82 1 'den itibaren Türkler arasından
seçilmeye başlandı (Ubicini, Lettres, il, s. 64, 2 1 5).
60 Papafoannou, l, s. 3 12, Büyük Kodeks'ten.
61 Delikanes, s . 6 1 5; Patrik III. Anthimos'un Başpiskopos Joakim'e yazdığı 1 3 Haziran
1 824 tarihli mektup. 3 Mart 1 823'te (K.X. VII, s. 1 3 1 ) Fransız konsolosu Mechain,
Rus konsolosunun elde ettiği fermanda, asılmış olan başpiskoposun ona olan 10.000
kuruşluk borcu dışında bir konuyla ilgili emir olmamasından yakınıyordu. Mecha
in 'ın yakınması etkili olmuş olsa gerek; çünkü Babıali'deki Fransız büyükelçisinin 16
Nisan'da (a.g.y., s. 132) Mechain'a gönderdiği, patrik tarafından yazılmış olan mek
tup, başpiskoposun " başında olduğu" halkın ona borçlu olduğu parayı başpiskopos
tan almasına izin veriliyordu. Tabii 1 Ocak 1 821 'de başpiskopos ve metropolitlerinin
Kyprianos Theseus & Co. şirketi için açıkladıkları 222. 706 kuruşluk borcun yanında
1 0.000 kuruş hava cıva kalıyor.
61 K.X. VII, s. 133; XIII, s. 1 1 4-20.
63 Muhassıl, kızlarıyla evlenerek Napoli konsolosu Kalimeri'nin varisleri konumuna
gelmiş olan üç Fransız tüccarın, S.F. Michel, J. Tardieu ve G. Bernard'ın ortaya anığı
bir hak iddiasıyla uğraşıyordu. Bunlar, merhum Kalimeri'nin "adanın ihtiyaçları için"
1 806 ve 1 807'de o sırada adanın idarecisi konumundaki piskoposlara vermiş olduğu
toplam 1 22.000 kuruşun 79.000'ini talep ediyor ve kanıt olarak o dönemde başpisko-
NOTLAR 569
adına verilmiş olan taahhütlerin büyük kısmının onunla bir alakası olmadığını itiraf
etmişti (K.X. VII, s. 132).
64 L.Z. Pierides. Bkz. K.X. Xlll, s. 1 16, not 1 .
65 Cobham, F.xc. Cypr., s. 437.
66 Roma'da basılan Notizie del Giomo'da bulunan 43 ve 44 no'hı, 25 Ekim ve 2 Kasım
1 82 1 tarihli, yani olayın çağdaşı olan tutanaklarııı İngilizce çevirileri Cobham, F.xc.
Cypr:'de mevcut; ayrıca Pouqueville ( 1 824), Lacroix ( 1 853), Tricoupi ( 1 853: ikinci
baskı 1 860) ve Philemon ( 1 860). Şunu da belirtelim ki, Cobham'ın yaptığı uyarıya
göre, Philemon'un söylediklerinin doğruluğu kuşkuludur. Kyriazes, Notizie del Gior
no'nun (kimi ayrınnlar konusunda Cobham'ınkinden daha doğru olan) Yunanca bir
çevirisini K.X. XIII, s. 250-9'da veriyor. Kendi içinde pek de tutarlı olmayan Noti
zie'deki bilgiler 8 Ekim 182l'de Zante'den gönderilen bir mektuptan derlenmişti; ki o
mektup da 16 ve 22 Ağustos'ta -tarihler Gregoryen takvimine göre- Larnaka'dan gön
derilen mektuplardan ayrınnlar veriyordu. Bir mektubunda ( 1 5 Ekim 1 83 1 ) katliam
lara dair on yıl sonra kendisine anlatılanları aktaran Ferdinand de Geramb, veya dini
unvanıyla Frcre Marie-joseph de la Trappe (felerinage a }erusalem et aıı Mont-Sinai en
1 83 1 , 1 832, 1 833, üçüncü baskıda s. 48·5 1 , Paris, 1 839), Ortodoks karşıtı önyargıları
nedeniyle Rumları Türklerle eşit oranda barbar bulup, iki taraf arasında Türkleri tercih
ediyordu - zaten Türkler lehine tanıklık eden yegane kaynaktı. Yunanca çev. Kyriazes,
K.X. XIII, s. 259-69. Ayrıca, Kıbrıs'ın kaderine dair söyleye1.:eği ne varsa hep eksik ve
hatalı olan Pouqueville'den kaynak olarak fazla yararlanmaktan imtina ettim ("Pouqu
eville her zaman yanılır" - Byron, Nntes on Childe Harold, il, 1 7). Zaten Cobham da
Pouqueville'i doğru şekilde "Türklerin yabaniliğini, Fransızların yiğitliğini ve lngilte·
re'nin hainliiini göstercçeğini düşündüğü herhangi bir hikayeyi havada kapan ateşli bir
filhelen" olarak tanımlıyor. Yine Cobham'ın belimiği üzere Paparregopoulos katliamı
bütünüyle göz ardı ederken, Finlay olaya tek satır ayırıyor. Özellikle Kıbrıs'la ilgile
nen bazı yazarlardan atıfta bulunmamız gerekenler şunlardır: Ph. Georgiou ( 1 875),
Kepiades (1 888), Hacken ( 1 901 : çcv. Papafoannou, 1, s. 3 1 8-24); Zannetos ( 1 9 1 0);
Papadopoulos, ExxA.. Ku:nv. (1929). Mevzuyu birkaç satırda savan Alasya (s. 1 07·8),
Türk belgelerine dayanarak şunları belirtiyor: Kyprianos'un isyancılarııı başında oldu
ğunu ve üç metropolitin de olaya dahil olduğunu tespit eden Küçük Mehmet bunların
katledilmesi için İstanbul'a arzda bulunmuştu. Alasya'ya göre bu idamlar yüzünden
Avrupa'da sanki bir top patlamıştı ve kamuoyunu Osmanlılar aleyhine çevirmişti. An
cak, işin aslı şu ki, Avrupa bu olayın pek farkında değildi; o dönemde Osmanlılara
karşı gelişen tepkinin asıl sebebi Patrik V. Gregory'nin idam edilmiş olmasıydı.
67 Ubicini,Lettres, il, s. 23 1 .
68 Paphos, 1 ( 1 935) s . 82-3'te L. Philippou, Taki Ch. Kandelorou, H ct>U..txrı Eı:cııena, s.
l 89'dan ve Philemon, 60Cll.Jll.0V loı:., 1, s. 82 ve 53'ten alıntılıyor. Daha farklı bir bilgi
veren Papaloannou, 1, s. 3 1 9'a göre gönderilen ilk temsilci bir papazdı. Kyprianos,
isyan arifesinde yanına gelen bu papazı metinde belirtilmiş olan sebepler yüzünden
Kıbrıs'ın harekete katılamayacağına dair ikna etmişti. Bunun üzerine adaya gelen üç
Eterya temsilcisi, Türklerin dikkatini çekmemek için Rum Okulu'nda ağırlanmış, ama
Yunanistan'a yanlarında sadece mali yardımla dönebilmişlerdi. Apostoles adındaki
bir diğer ajitatör (acalıa bu onun ismi miydi, yoksa kendisi Filiki Eterya'nın "apos
tolos"larından [yani havarilerinden) biri miydi?), Eterya tarafından resmen gönde
rilmemiş olsa da Leymosun'a geldi ve Kition Eksarhı Meletios, piskoposlar ve diğer
önde gelen kişileri üye yapmayı başardı. Ama bunlardan para dışında hiçbir şey elde
edemedi. Daha sonra ele verilen Meletios tepelere kaçtı ve katliamdan sonra kendisi
için af sözü verilene dek orada saklandı.
NOTLAR 571
69 Bu kişi için sık sık yanlışlıkla Theophylaktos ismi kullanılıyor. O ve kardeşi Nicolas
Başpiskopos Kyprianos'un yeğenleriydi. Theseus ismini sonradan almışlardı. Theseus
kardeşlerin kariyerleri için özellikle bkz. (HµııQOAOyLOv M. EAJ.aôoç, 1 926 içinde S.
Menardos, Evaç i.rıoµovrıµııvoç KuıTQLOÇ avtaQ trıç'e atıfta bulunan) Lolzos Phi
lippou, Paphos, 1 ( 1 935), s. 81-5; iV ( l939), s. 109-12. İki kardeş de bu dönemde
Marsilya'da ticaretle uğraşıyordu, ama Bağımsızlık Savaşı patlak verdiği zaman Yu
nanistan'a gittiler ve Nicolas tüm servetini mücadeleye vakfetti. Philippou'ya göre
Theophilos Kıbrıs'a Nisan veya Mayıs 1 8 2 1'de vardı.
70 Carne, Letters (rom the East3, II, s. 1 77 (K.X. VII, S. 47).
7r Kepiades, s. 15, 1 8 .
72 Kepiades, s . 13.
73 Ayrıca, Notizie'ye göre, Kaptan Paşa'ya da rapor vermiş, ama paşa olayın iyi incelen
mesi gerektiğini söylemekle yetinmişti.
74 Küçük Mehmet olarak bilinen Silahşör Mehmet (Alasya, s. 128). Onu tayin eden
Kaptan Paşa, 1 3 Temmuz 1 8 19'dan 1 5 Kasım 1 82 1 'e görevde bulunan ve daha sonra
yerine Ali Paşa Nusuhzade'nin geçtiği Deli Abdullah (Hamdullah) Paşa'ydı (M. Ra'if,
Mirat-i İstanbul, 1, s. 493 ve M. Süreyya, Sicill-i Osmani, ili, s. 558'den yararlanan
Wittek).
75 Bazı kaynaklar 1 0.000 kadar yüksek oranlar veriyor.
76 Fransız konsolosu Mechain'ın 28 Mayıs, 1 ve 2 Haziran tarihli mektupları (K.X. VII,
s. 49-50; XIII, s. 2 1 3-1 8 ); Mechain'ın kurulda toplanmış olan adanın Fransız sakinle
rine hitaben yaptığı konuşmanın raporu a.g.y., s. 2 1 1-13.
77 K.X. vıı, s. 57.
78 Konsolosun başka bir yerde (4 Temmuz, K.X. vıı, s. 52) söylediği kadarıyla Akka pa
şası birliklere orada kalmaları ve Avrupalılarla karıştırdıkları Rumları yağmalamaları
için söz vermişti.
79 A .g.y., s. 53 (4 Temmuz 1821 tarihli mektup).
80 K.X. XIII, s. 2 1 7-8 (2 Haziran 1 821). Mektup John Scarpellini'ye ait bir gemiyle İz
mir'e gönderilmişti. Muhassıl olağan kanallarla gönderilen mektupları engellediği için
konsoloslar bu gemiyi ortaklaşa kiralamıştı. Ne yazık ki, İzmir'deki konsolosların ve
İstanbul'daki elçiliklerin cevapları Kıbrıs'a geliş yolunda .. .'lu korsanların eline geçti
(a.g.y., s. 253).
81 Papaloannou, r, s . 321. Zannetos, Ku:n:ı:., s . 14.
82 Notizie, Exc. Cypr., s. 450-1.
83 Letters (rom the East3, II, s. 150, 169-70. K.X. XIII içinde Kyriazes, s. 244-5, not 4 ile
karşılaştırınız.
84 9 Haziran 1821 (K.X. vır, s. 5 1 ).
85 A.g.y., II, s. 1 66.
86 Görünüşe göre Kyprianos'un elinden çıkan son belge 1 6/28 Mayıs 1821 tarihli bir
mektuptu. Bu mektupta Kyprianos yatıştırmaya çabaladığı cemaatinden, gece gündij.z
adadaki reayanın müdafaa ve muhafazası için çaba sarf eden Sultan Ağa'mız için dua
etmesini talep ediyordu! (Aoocn. BaQv., 1 930, s. 440-1).
87 Konsolos Mechain onu kaba, bayağı ve fanatik olarak niteliyor (K.X. vır, s. 64).
88 Kepiades, s. 14-15.
89 Yukarıdaki paragrafta yer alan ifadelerin pek de güvenilir olmayan kaynağı Phile
mon'dur. Tricoupi'nin belirttiği kadarıyla bu buluşma Mayıs başlarında Suriye'den
gelen birlikler adaya varır varmaz gerçekleştirilmişti ve muhassıl buluşmada ifade edi
lenleri İstanbul nezdinde onaylayacağına dair söz vermişti. Rumların korunmasına yö
nelik bir ferman elde etmesi için muhassıla Babıali'ye ileteceği 100.000 kuruş verilmiş
572 KIBRIS TARiHi
olması (eğer böyle bir olay gerçekten yaşandıysa) anlatmakta olduğumuz olay bağla
mında gerçekleşmiş olabilir. Bu doğrultudaki tek kanıt bir Trappist olan Geramb'ın
ifadeleridir; ancak o da bu bilgiyi olaydan on yıl sonra öğrenmiştir. Geramb'ın bilgi
kaynağına göre piskoposları ve halkın bütün ileri gelenlerini toplayan muhassıl onların
lehine padişaha yazı yazdığını ve haklı taleplerini desteklediğini söylemişti. Dahası,
onlara zarar vermektense ölmeyi yeğleyeceğin i ve padişahın onların lehine hareket ede
ceğinden emin olduğunu belirtmişti. Bu durumda, muhassılın 1 00.000 kuruşun üstüne
yatacağı tahminini güvenle yapabiliriz (K.X. XIII içinde Kyriazes, s. 248, 260),
90 Bkz. Cobham Exc. Cypr. içinde Notizie del Giorno, s. 452; Pouqueville, a.g.y. , s. 454;
Gervinus, a.g.y., s. 469; Ph. Georgiou, s. 1 20-1; Kepiades, s. 1 9, 28.
91 Kendini büyük oranda Mechain'ı yüceltme işine adayan Pouqueville'in belirttiğine
göre Mechain bir miktar sığınmacıyı konsolosluk binasında korumaya almış ve kon
solosluk Türkler tarafından kuşatılmıştı. Ama Psara'dan gelen kırk adet korsan gemi
sinin körfeze girmesi üzerine Türkler tepelere kaçışmıştı ( Exc. Cypr., s. 455). Yunan
Bağımsızlık Savaşı esnasında Yunan korsanları Kıbrıs sularında oldukça aktifti. Bkz.
K.X. VII, s. 1 5-37. Bizzat Mechain'dan öğrendiğimiz kadarıyla (24 Aralık 1 825 tarih
li mektup, K.X. VII, s. 106 ve sonrası) bir defasında muhassıl yanında 1 .000 adam ve
iki topla gelerek onu tehdit etmiş, ama doğrudan ona saldırmaya cesaret etmemişti.
Mechain ise muhassılın blöf yaptığını fark etti ( Notizie'ye göre muhassıl konsolos
ların evlerinde sığınmacı arayabilmek amacıyla Babıiili'ye arama izni başvurusunda
bulunmuştu). Çok geçmeden Fransız bandıralı iki direkli bir gemi ve bir mavnanın
adaya gelmesi üzerine konsoloslar sığınmacıların kaçışı için gerekli hazırlıkları yaptı
lar. Konsolosların ailelerinden de pek çoğu adayı terk etmeye hazırlanıyorlardı; bun
ların bir kısmı gerçekten de gittiler. Konsoloslar ise görev yerlerini terk etmediler (Exc.
Cypr. içinde Notizit, s. 453).
9z. K.X. Vll, s. 80.
93 Bkz. bu bölümün sonundaki Not.
94 Bilgi kaynağı Philemon (Exc. Cypr., s. 468).
95 Kepiades, s. 28; K.X. VII, s. 1 1 1 ile ve Mattei'nin bu bölümün sonundaki Not'ta (s.
1 2 1 ) bahsi geçen tekelde oynadığı rol ile karşılaştırınız.
96 Kepiades, s. 20, 22, 26.
97 Görünüşe göre 1 827'den sonra katliamların bu şekilde devam ettiğine dair başka bir
kayıt mevcut değil.
98 1 8 1 7 tarihli bir belgeden, Alasya, s. 1 10 [Hill, Alasya'daki "hatip" kelimesini yanlış
lıkla "katip" diye okumuşa benziyor - ç.n.].
99 Kepiades, s. 1 9, 20. Fransız konsolosunun söylediği kadarıyla ( 1 7 Ağustos 1821,
K.X. VII, s. 59) Ottodoks inancına mensup Fransız kökenli iki genç adam Türkler
için muhbirlik yapıyordu. Bu yüzden konsolos, Kaptan de Quernel'den ortaya asılsız
suçlamalar atarak kendisine bayağı bir sorun çıkaran bu iki genç adamı gemisine alıp
gideceği ilk adaya atmasını istemişti.
ıoo Philemon, gerçekten idam edilenlerin sayısının 470 olduğunu söylerken -ki bu sadece
on altı kişinin kaçtığı anlamına geliyor- Ph. Georgiou (s. 1 20, not u) 470 sayısının,
en azından Lefkoşa'daki idamlar bağlamında, gerçek miktarın iki katı civarında ol
duğunu belittiyor. Öte yandan, Kepiades'e göre (s. 1 0- 1 1 ) tüm adayı hesaba kattığı
mızda, bahsedilen miktardan daha fazla sayıda insan katledilmişti. Yaklaşık kırk kişi
lslam'ı benimseyerek canlarını kurtarmış ( Kepiades, s. 27; Papadopoulos'a göre bu
sayı otuz altıydı), fakat bunların çoğu sonradan dinlerine geri dönmüştü. Georgiou'ya
göre maktullerin ailelerinden en fazla bir iki tanesi köle yapılmıştı. Öte yandan, din
değiştirip sonradan geri dönmek isteyen vakalar yıllar sonra, özellikle de 1 856 Islahat
NOTLAR 573
Fermanı herkesin kendi dini görüşü olmasına izin verdikten sonra, ortaya çıkmaya de
vam etti. Bkz. K.X. XIII, s. 13 1-2, Fransız konsolosunun 1 8 Ağustos ve 14 Ekim 1859
tarihli mektuplan (ilk mektubun üstündeki 1850 tarihi yanlış olınalı, çünkü mektup
İshak Paşa'ya hitaben kaleme alınmış ve Islahat Fermanı'ndan söz ediyor). Aynca bkz.
Beşinci Bölüm, Not 3.
IOI Philemon'un anlattığı kadarıyla listedekiler içinde gözden uzak bir köşeye çekilmiş
yaşayanlardan pek çoğunu telaşa düşürmeden Lefkoşa'ya getirmek mümkün olmadı.
"Bu yüzdendir ki, belirli bir günde, 12 Haziran Pazar, Küçük Mehmet'in gönderdiği
görevliler söz konusu kişilerin her birinin yaşamakta olduğu yerlere gelerek bunların
hepsini zorla tutukladı ... Evleri, depoları, iş yerleri gelecek emre kadar mühürlenir
ken, karıları ve çocukları fevkalade bir yoksulluk ve sefalet içinde sokağa düştü. Er
kekler ise yaka paça Lefkosia'ya götürüldü."
I02. Fransız konsolosunun 3, 4 ve 6 Temmuz 1 821 tarihli mektupları, K.X. VII, s. 52-4.
A.g.y., s. 55'te 4 Ağustos tarihli mektupla karşılaştırınız.
I03 Tarihler konusunda özensiz davranan konsolos geminin adaya varışı için hem 2 hem
4 Temmuz tarihlerini verirken, Bonite'in hem 6 hem 9 Temmuz'a kadar limanda kal
masını rica ettiğini söylüyor. 17 Ağustos tarihli mektubunda geminin 8 Ağustos'ta
demir aldığını yazıyor, ama 4 Ağustos tarihli mektubunda geminin çoktan limandan
ayrılmış olduğunu belirtiyor. Öte yandan, konsolos bir savaş gemisinin Kıbrıs ve Suri
ye sularına mevzilendirilmesi yönündeki talebini Bonite vasıtasıyla göndermişti (K.X.
VII, s. 58).
I04 Papaloannou'ya göre (1, s. 323) o zamana kadar serbest olan piskoposlar muhtemelen
görevleri gereği hazır bulundukları bu toplantının yapıldığı gün (ki büyük ihtimalle
gizli gerçekleştirilen ve ağaların davet edildikleri bir toplantı yapılmış olduğu dışında
bir şey bilmediğimizi göz önüne alacak olursak bu son derece tartışmalı bir iddiadır)
Lefkoşa sarayında ölüme mahkum edilenlerle beraber hapsedilmişlerdi.
105 Tarihi veren Notizie.
106 Şüphesiz burada şok edici bir sahne yaşandı. Öte yandan, Geramb'ın bu sahne için
verdiği resimvari, fakat yine de ikinci ağızdan olan anlatısı doğru olmak zorunda
değil. Başpiskopos ve "dört" piskoposun yanı sıra adanın önde gelen kişilerinden
bu toplantıya katılanların sayısını 93 olarak veren Geramb'ın piskoposların sayısına
ilişkin hatası, bu hesaba Tremeşe piskoposunun da dahil edildiği varsayımını yapan
Kyriazes tarafından maruz görülüyor. Gelgelelim, Tremeşe piskoposu daha önce kaç
mıştı.
ıo7 Mas Latrie'ye anlatıldığı kadarıyla (alıntılayan Hackett, s. 229), Türkler öldürmeden
önce metropolitlerin sırtlarına eyer vurup onları at biner gibi sürmüş, gemleri ağızları
na vura vura dişlerini kırmış ve şaha kaldırmak için mahmuzlamışlardı. Görünüşe göre
bu, Pouqueville'in anlattığı hikayenin (Exc. Cypr., s. 455) bir başka versiyonuydu.
ıo8 Geramb'a göre muhassıl bu yemini, beklediği ferman gelmediği için endişelenen baş
piskopos korkularını anlatmak için kendisine geldiği zaman içmişti.
ıo9 Söylendiği kadarıyla kaderini soğukkanlılıkla karşılayan Kyprianos ilmeği eline al
dıktan sonra üzerinde üç defa haç çıkarmış ve cellada zalim efendisinin emrini yerine
getirmesini söylemişti (Kepiades, s. 22).
no İlk kurbanı başpiskopos olarak veren Kepiades'e göre onunla aynı anda (İstanbul'da
kapı kethüdası olarak, yani Kıbrıslıların işlerini takip eden biri olarak, üst düzey bir
görevde bulunan) Leymosunlu George Masoura'nın başı vurulmuştu. Bundan son
ra üç metropolitin de başı vurulmuş ve başdiyakoz Meletios asılmıştı. Bu kişilerle
beraber Malounda'daki Aziz John'da çoban olan Demetrios'un da başı vurulmuş
tu. Kepiades'in söylediği kadarıyla Demetrios'un idam edilme sebebi başpiskoposu
574 KIBRIS TARiHi
töhmet altında bırakan yeminli ifadesini geri çekerek doğru söyleyeceğinden endişe
edilmesiydi (bkz. yukarıda s. 1 1 2).
rıı Kıbrıs'ta on altı Hıristiyan'ın ihanet suçlamasıyla idam edildiğini belirten bir Türk
belgesinde (Alasya, s. 109) Lefkoşa'daki bi r kilisede barut bulunduğundan bahse
diliyor. Barutu saklayan papazın ismi Kepiades'e göre Laurentios'tu. Ama Kyriazes,
Notizie'de de geçen Leontios ismi için gerekçelerini belirtiyor. Ona göre söz konusu
barut, Sabbas adındaki bir tüccara aitti ve onun kullanmakta olduğu, ama Phanero
mene'ye ait olan odada bulunmuştu. Sabbas yakalanamadığı için onun yerine Leonti
os ıstırap çekmişti (K.X. Xlll, s. 250-1 ) . Bu olayda ve sonraki günlerde ölen bir sürü
başka kişinin isimleri için bkz. Kepiades, s. 1 0 ve sonrası ile (büyük oranda Kepiades'e
dayanan) Papadopoulos, s. 1 1 3.
ı I2. Kepiades, s. 2 1 ; Hackett, s. 229; Papa"ioannou, 1, s. 324. Garip bir şekilde bu mezar
içi boş bir anıt mezar olarak tasvir ediliyor. Maktullerin isimleri şöyle veriliyor: Baş
piskopos Kyprianos; Baf piskoposu Chrysanthos; Kition'lu Meletios; Girne'li Lauren
tios; Cikko başrahibi Joseph; Başdiyakoz Me leti os; G. Masouras, P. Oikonoınides,
M. Glykys, Pierakes, John Antonopoulos, P. Boskos, N. Zograhos, S. Solomes, S.
Symeopoulos, Chr. Koutellarides. Kepiades'in Zographos'u neden Lefkoşa sancakbe
yi olarak tasvir ettiğini (s. 1 7) açıklamak güç. Diğer maktullerin cesetleri (Rumlara
taşırılarak) şehir surlarından fırlatı ldı ktan sonra başka Rumlar tarafından to pl ana rak
Pallouriotissa ve A. Omologitades mezarlıklarına gömülmüşlerdi. Alasya'nın belirtti
ği kadarıyla (s. 1 08) intikam almayı ümit eden Hı ri s tiya n la r Lidra Caddesi arkasında
ki Phaneromene Kiliscsi'ne yüzü örtülü bi r büst koymuştu.
ıı 3 Kepiades, s. 1 9, 20.
ı ı4 Fransız konsolosunun 17 Ağustos'ta yazdığı kada rıyla, 9/21 Temmuz'da başlamış
olan katliam mektubu ya zd ığı tarihe dek devam etmişti (K.X. VII, s. 58). Papado
poulos (s. 1 1 3) maktullerin ve kaçanların ailelerine mensup olanların köle olarak sa
tıldığını ve daha sonra adadaki bütün Hıristiyan erkeklere yüklenen bir vergi yoluyla
toplanan çok büyük miktarda bir para karşılığında serbest bırakıldıklarını öne sürü
yor. Kaynağı Philemon'un verdiği şüpheli bilgiler (Exc. Cypr., s. 468) olan hu iddia
Ph. Georgiou'nun verdiği geleneksel görüşle çelişiyor (yukarıda, dipnot 100.
115 Kc:piades, s. 1 7, 25, 30. Kökü bu döneme veya daha sonraki Yunan Bağımsızlık Sa
vaşı'na giden, ancak 1 9. yüzyıl ortalarına dek tam olarak gelişmeyen çeşitli vakalar
Beşinci Bölüm'ün sonundaki Not III'te anlatılıyor.
ı ı6 Kepiades, s. 23-6.
ı 17 Kepiades, s. 24-6.
ı 18 Emrin çevirisi K.X. V, s. 1 ve sonrasında yer alıyor. Lamaka'daki gayrimenkullerün
satışı yapılırken bazı Avrupalılar da alım yaptı. Lamaka'nın eski kon�olosu olan, ama
bu tarihte Akka konsolosu olan Regnault, kendi adına olmayacak şekilde Salih Bey
vasıtasıyla bir ev satın aldı. En fazla alım yapanlardan biri Lapierre'di. Mechain ise bu
davranışları yasadışı ve uygunsuz bularak kınadığı halde görünüşe bakılırsa kendisi
de daha sonra konsolosluk binası olarak kullanılacak olan evi satın almıştı. K.X. Xlll,
s. 105, 1 24-6, 1 30- 1.
119 Ph. Georgiou, s. 121. O ay toplanan vergilerin, kiliselerdeki değerli kap kacağın eriti·
lerek Avrupalı tüccarlara satılmasından elde edilen paradan alındığını Fransız konso
losu teyit ediyor ( 1 2 Ocak 1 822 tarihli mektup, K.X. s. 65).
ı ı.o Cobham, Exc. Cypr. içinde Notizie, s. 452; Kepiades, s. 1 8. Bu kural, Britanya idaresi
zamanına dek, çok katı hir şekilde olmasa da, uygulamada kaldı (K.A. Konstantini
des, H Ayyi..L'KlJ KatoX1J TIJÇ Kuıreou, s. 36).
ıı.ı Alasya, s. 1 09. Hıristiyanların Mağusa surları dışına çıkartılmasıyla karşılaştırınız;
Birinci Bölüm, dipnot 88.
NOTLAR 575
1 22 Spyridon Larnaka'da farklı evlere kaçtıktan sonra Fransız Vıncent Rey'e sığındı. O
da Spyridon'u Avrupalı gibi giydirip bir Fransız savaş gemisine gönderdi. Ancona'ya
ulaşan Spyridon, Notizie'de yer alan mektup yazılırken iki yeğeniyle beraber oradaki
karantinada bulunuyordu. Bkz. Kyriazes, K.X. XIII, s. 254 ve not 8.
1 23 Aslı Roma Notizie'sinde yayımlanmış olan manifestonun tıpkıbasımını veren Peristi
anes, rEV. loı:., S. 779-82.
1 24 Philippou, Ila<f>oç, I, s. 83-5'te Theophilos Theseus'un ilerideki kariyerini anlatıyor.
Theseus, başpiskopos Joannikios'un kendi elyazısıyla yazdığı bir notta belirttiğine
göre, Kıbrıslılar için para yardımı toplamak amacıyla 1 822'de Rusya'ya gitti, ama
topladığı paraları zimmetine geçirdi. Marsilya'ya döndüğünde öteki mültecilere hiçbir
şey vermeyince kendisine dava açıldı ve kaçmak zorunda kaldı. Joannikios, 1 824'te
Londra'da bulunduğu sırada karşılaştığı Theophilos'un kendini eksarh ve Joanniki
os'u ona bağlı diyakoz olarak göstererek, Canterbury başpiskoposunun Kıbrıs baş
piskoposluğu eksarhına (yani aslında Joannikios'a) gönderdiği 75 sterlini zimmetine
geçirdiğini de belirtiyor. Kendisi de şaibeli bir kişi olan ve açıkça düşmancıl bir tanık
lık veren Joannikios'un suçlamalarına ihtiyatlı yaklaşmak gerekiyor. Öte yandan, Yu
nanistan'a dönerek savaşa dahil olan Theophilos, Kudüs Patrikhanesi eksarhı sıfatıyla
1 832'de Kıbrıs'ta bulunuyordu. 1833'te Nicolas'ın başını çektiği harekete katılmakla
suçlandı, ama konsolos Constantine Peristiani'nin 14 Mart 1 833 tarihli mektubunda
belirttiği kadarıyla bu suçlama asılsızdı ve kardeşini bu işten caydırmak için elinden
geleni yapan Theophilos bu konuda başarısız olunca Fransız konsolosluğuna sığınmış
ve yurtdışına kaçmıştı. Theophilos, patrikhane eksarhı görevini sürdürdü ve 1 842'de
Atina'da "Yerel iktisat" üzerine bir çalışma yayıml adı . 1 845'te Kıbrıs'taydı ve Sina
Dağı'ndaki bir metohi'yi kiralıyordu (Ross, Journey to Cyprus, çev. Cobham, s. 90,
96). Theophilos'un ölüm tarihi bilinmiyor.
1 25 Kune. De., II içinde L. Philippou, s. 55 ve sonrası.
12.6 Kepiades, s. 27. Öte yanda n Menardos'un manastırı anlattığı kısımda (s. 155) not
,
5 BAŞARISIZ REFORMLAR ( 1 82 1 -1 8 5 6 )
( Sayfa 125-1 9 1 )
ka 'daki bir Fransız tüccarı olan Rey'e sığındı ve kale dizdarını uyardıktan sonra Mal
ta gemisine geçti. Öteki ağanın nasıl kaçtığı belirtilmiyor. Öte yandan, Sair Mehmet'in
adını ileride tekrar duyacağız. Üç defa Kıbrıs'ın idari amiri olacak olan bu adamın
davranışları ve karakteri konusundaki yorumlar oldukça çeşitli.
7 Mechain'a göre Kaptan Paşa bu iki ağayı günah keçisi ilan etmesi için muhassıla yar
dım etmişti.
8 Söz konusu kumandan Mechain'ın kara listede olduğunu belirttiği Larnaka muhassı-
lıyla aynı kişi olabilir; ama bu kesinlik taşımayan bir iddiadır.
9 2 Ekim 1 82 1 .
ıo K.X. VII, s. 6 3 4.
-
ıı Bu, Ali Paşa Nusuhzade olmalı. Bkz. Dördüncü Bölüm, dipnot 74.
ı:ı. Söz konusu konsolos, bir Kefalonyalı olan Antony Vondiziano'ydu. lngiliz ve Rus
temsilcileri ile Fransız temsilcilerinin kanlı bıçaklı olduklarını unutmayalım.
13 1 2 Ocak 1 822'de Büyükelçi Vicomte de Viella'ya (K.X. XIII, s. 109).
14 Piskoposlar para ödünç almayı sürdürüyordu. Bkz. 2 1 Ocak 1 822'de Joakim v e met
ropolitlerinin beyan ettiği, Süleyman (?) Ağa'dan alınan ve bir yıl içerisinde yüzde 1 2
faiz oranıyla geri ödenecek olan 5532 kuruşluk borç (K.X. XIII, s . 108).
ıs 1 2 Ocak 1 822 tarihli mektup, K.X. VII, s. 64-6; XIII, s. 1 09.
16 Latin inancının esas temsilcileri olarak Müslüman fanatizminin doğal kurbanları olan
Fransiskanlar, Fransız koruması altındaydı ve rahatsızlık verici olaylara maruz kal
dıkları yönünde sık sık şikayet geliyordu. Örn. Clairambault'dan Lefkoşa'daki koca
başılara ve birliklerin komutanına, 20 Nisan 1839, K.X. X, kısım il, s. 23-4 (103-4).
NOTLAR 577
17 Görünüşe göre Mehmet Ali Paşa bu dönemde Kıbrıs'ı kendisi ziyaret etmemişti ve
ancak adanın hakimi olma umudunu kaybettikten çok sonra Kıbrıs'a gelecekti. Ley
mosun'daki Britanya konsolosluk temsilcisinin 1 7 Eylül 1 847'de yazdığı kadarıyla
keyif amaçlı ziyarete gelen paşayı taşıyan Mısır'a bağlı iki savaş gemisi adaya varmıştı
(F. O. 329/1 ; Luke, C. T., s. 1 9 1 ). Paşanın Leymosun'a varışını Fransız konsolosu da
27 Eylül tarihli bir mektubunda bildiriyor, ama buraya Rodos'a giderken yol üstünde
uğradığını belirtiyor (K.X. IX, s. 103, 104'teki not). Britanya konsolosuna göre paşa
İskenderiye'ye gideceğini söyleyerek aynı gün içerisinde adadan ayrıldı, ama konsolos
onun Rodos'a gittiğini varsayıyordu (F. O. 78/715, 30 Eylül 1 847).
18 "Üç gün önce" ( 2 1 Nisan 1822 tarihli mektup). "Nisan ortalarında Akka'lı birlikler
gitti ve Mısırlı birlikler geldi" (yerel Kronik, K.X. VIII, s. 85).
19 2 1 Nisan 1 822 tarihli mektup.
20 Salih Bey'in komuta alanındaki bu kısıtlama, onun Mısırlı birliklerin hepsinin birden
kumandanı olmadığını düşündürüyor. Öte yandan, Mehmet Bey daha sonra, 1 823'ün
sonlarına doğru görevlendirilecekti.
21 Klerides'in yayımladığı kronolojik açıklama (K.X. XII, s. 39) Mısırlı birliklerin çıkar
dığı rezaletten söz etse de Akka'lıların yaptıklarına değinmiyor.
22 K.X. XIII, s. 171-2 ile karşılaştırınız. Görünüşe göre bu olay Ross'a çarpıtılarak akta
rılmıştı (s. 15, çev. Cobham). Ayrıca, 1 8 62'de bilinen bir diğer hikaye de kuşkusuz bu
olayı kastediyordu. Bu hikayeye göre Mechain'ın muhassılla yaptığı bir toplantı sıra
sında muhassıl konsolosluk temsilcisinin kanlı başını bir hizmetçisinin tepsi üstünde
getirmesini sağlamıştı (K.X. VII, s. 9; XIII, s. 242).
:ı. 3 Mechain'ın Vondiziano'ya ilişkin imalarıyla karşılaştırınız, yukarıda, dipnot 1 2.
24 Bu itaatsizlikler için bkz. Fransız konsolosunun 28 Mayıs 1 822 ile 3 Kasım 1 823
arasında yazdığı mektupları (K.X. VII, s. 69-75) ve Carne, s. 439 ile karşılaştırınız.
25 31 Mayıs 1 822 tarihli mektup, s. 70-1 .
26 Carne, a.y.
27 2 ve 3 Kasım 1823 tarihli mektup, s. 75.
28 27 Ocak 1 822 tarihli mektup, s. 74.
29 Hicri 1238'de göreve gelen Mehmet Hüsrev Paşa dört buçuk yıl makamda kaldı. Raif,
Mir'at-ı lstanbul, I, s. 493 (Hicri 1238 yılı 1 8 Eylül 1 822'den 6 Eylül 1823 arasına
denk geliyor).
30 26 Nisan 1 823 tarihli mektup, K.X. VII, s. 6. Makam değişikliği Aralık 1 822 tarihli
olmalı, çünkü Mechain 25 Aralık tarihli mektubunda (K.X. XI, s. 273) yeni muhassıl
"Mehmet Ağa"dan bahsediyor ve adaya varışından kısa süre sonra yerel yöneticilerin
ve konsolosların tebriklerini almak için Larnaka'ya geldiğini belirtiyor. Öte yandan,
Kyriazes (K.X. IX, s. 75) 1822-1 823'te Küçük Mehmet ve Sait Mehmet'in arasındaki
muhassıl olarak İbrahim Efendi'yi ekliyor (yani eski Larnaka zabiti Hacı İbrahim
Ağa, bkz. yukarıda, s. 126).
31 3 Kasım 1 823 tarihli mektup (K.X. VII, s. 74-5; XIII, s . 219); 2 1 Eylül 1 824 tarihli
mektupla karşılaştırınız (VII, s. 28).
32 2 8 Ağustos 1 824 tarihli mektup (K.X. VII, s . 148).
33 25 Şubat 1 823, a.g.y., s. 21
34 A.g.y., s. 36.
35 F. O . 329/1. Büyükelçiler İstanbul'u aslında 9 Aralık'ta terk etti (Ann. Register, 1 8 27,
s. 321).
36 2 9 Ocak 1830 tarihli mektup, a.g.y., s. 150. Yerel Kronik, K.X. VIII, s. 8 6 (Aralık
başı).
578 KIBRIS TARiHi
37 K.X. VII içinde Kyriazes, s. 82-105. 1 866'da Yunan Viskonsülü G.S. Menardos, Yu
nanistan'a giderek orduda görev yapnktan sonra Yunan vatandaşı olarak Kıbrıs'a
dönen Kıbrıslıların kısa bir listesini çıkardı. A.g.y., s. 104-5.
38 A.g.y., s . 82. Buna karşılık, bkz. s. 8 6 ("beş yıl").
39 Yerel Kronik, K.X. VIII, s. 86. Söz konusu muhassıl Halil Sait'ti (bkz. aşağıda, dipnot
45). Kronik'in editörüne göre (s. 99) Rumlar muhassıla saldırdığında bazı Türkler de
onlara katılmıştı.
40 K.X. VII, s. 86 (17 Temmuz 1 829).
41 Fransız konsolosunun Büyükelçi de Varennes'e yazdığı 4 Ocak l 832 tarihli mektupta
söylediğine göre muhassıl geçen 28 Aralık'ta ölmüştü (K.X. VIJ, s. 7). Bir diğer mek
tubunda (K.X. VII, s. 9 1 ) ayın 28'inde Lefkoşa'ya vardığında muhassılın ölmekte ol
duğunu ve aynı gün içerisinde yaşamını kaybettiğini belirtiyor. Gelgelelim, Kyriazes'in
verdiği haliyle bu ikinci mektup 21 Eylül 1 93 1 tarihini taşıyor. Yine, 6 Ocak 1 8 32'de
yazarken (a.g.y., s. 83), muhassıl Halil Sait'in ölümünden söz ediyor. Doğru ölüm tari
hinin 28 Aralık 1831 olduğu ve iki nc i mektubun yanlış tarih taşıdığı kesin gözüküyor.
Öte yandan, konsolosun mu hassılın öldürülmüş olduğundan hiç bahsetmemesi garip
bir durum.
4ı 6 Ocak 1 832 tarihli mektup, a.g.y., s. 94.
4.3 Luke, C. T., s. 1 66. Fransız vatandaşlığına geçen Angelos Pataros kendine en az dört
adet Fransız pasaportu çıka nnıştı, ama bunlar hiçbir işine yaramıyordu. Ona Kıb
rıs'tan uzak durması tavsiye edildi. K.X. XIll, s. 1 1 7, 1 90, 1 93.
44 Luke, C. T., s. 1 66-8; K. X: Xlll, s. 1 98-9.
45 Luke, a.y., s. 1 69. Öte yandan, bu tür düzmece vatandaşlıktan çıkarma olayları dene
timsiz şekilde devam etti . Osmanlı hükümetinin ancak 1 869'da çıkardığı bir yasayla
heraher ya ba nc ı uyruğa geçmek isteyen Osmanlı uyruklu şahısların Babıiili'den izin
alması mecburi hale geldi. Buna göre, Osmanlı toprağında ikamet eden her şahıs,
yabancı uyruğunu meşru yoldan ortaya koymadığı takdirde, Osmanlı uyrukluydu.
Engel hardt, il, s. 103. Bu dönemde Kıbrıs'ta ikamet eden Rumların ne kadarının iyon
ya Adaları'ndan geldiğini bilmek ilginç olurdu. Bu şüphesiz yüksek bir orandı. An·
cak, lyonya Adaları'nın İngiliz idaresi altında olduğu dönemde İngiliz himayesinden
özel olara k yararlanmış olan bu insanlar için konsolos Lilburn'ün kullandığı ifadeler
oldukça sert (F. O. 78/497, 1 5 Haziran 1 842 ) : "İyonyalı vatandaşlarımızın, kötü Yu
nanların kötü bir numunesi olan bir grup can sıkıcı tip olduklarını düşünüyorum.
Kıbrıslılar vasıtasıyla değerlendirecek olursam, Yunanlar cidden değersiz bir ırktır."
Viskonsül Whitc, lngiltere'nin lyonya Adaları'nı Yunanistan'a devretmesiyle beraber
İyonya lı ları Yunan viskonsülünün himayesine devrettiği zaman sevinmiş olmalı.
46 EJ Af]txa, 111 ( 1 930), s. 4 1 5 ve son rasında S. Menardos, amcası S.N. Phrankoudes'i
..
verdiği bilgileri temel alıyor. 12 Ocak 1 830'da yazan Fransız konsolosunun belirttiği
kadarıyla ( K. X. VII, s. 1 50 1 ), Rumların isyan hakkında oldukça çarpık düşünceleri
-
vardı; bazıları başkan olarak Kapodistrias'ı isterken, bazıları da demokrasi talep edi·
yordu, ama vergi ödemek istemedikleri konusunda hepsi hemfikirdi. Kıbrıs sorunu
için Fransız konsolosunun önerdiği çözüm adanın Fransa'ya ait olmasıydı. Ona göre,
bu çözüm uygulandığı takdirde Kıbrıs kısa zaman içinde Akdeniz'deki en zengin ada
olurdu. Öte yandan, konsolosun bu fikri karşısında duyduğu heyecan, akılsızlık öl
çüsünde abartıya kaçmasına yol açıyor; örneğin, adadaki gümüş madenlerinden ve
yüksek kalite mermer ocaklarından dem vuruyordu. Bir diğer mektubunda ise (a.y.,
1 5 Mart 1 83 1 ) bütün Kıbrıslıların Fransa idaresi altında olmak istediklerini öne sür
müştü - ki muhtemelen bu konuda haklıydı. Ne de olsa, Kıbrıslılar her zaman için
kendilerine dayatılandan farklı bir rejim altında yaşama özlemi çekmişti.
NOTLAR 579
baskısında s. 93): "Gelen raporlara göre padişahın Mehmet Ali Paşa'nın kurmayla
rına yaptığı teklifler şöyleydi: Süleyman Paşa (namı diğer Albay Selves) ve oğluna
paşalık olarak miras kalacak şekilde Kıbrıs adası, Mahmut Paşa'ya Trablus paşalığı
... Ama hepsi bu teklifleri reddetti ve Mehmet Ali Paşa'yı durumdan haberdar etti."
Süleyman Paşa, asıl ismi Octave Joseph Anthelme Seve olan Müslümanlığa geçmiş
bir Fransız subaydı ( 1 787-1 860) ve Mısır için görev yapıyordu. Girit 1 840'ta Tü rk
lere geri verildi, ama o tarihlerde başka bir mali pazarlığa konu oldu. İngiliz şirket
lerinden birkaç milyon sterlin borç almak isteyen ve tüm imparatorluğun gümrük
resimlerini teklif ederek onları ikna etmeyi başaramayan padişah, " Girit, Kıbrıs ve
Midilli adalarını onlara rehin bırakmayı teklif etti. Ama bu sefer de İngiltere söz ko
nusu adaları barış zamanı elinde tutması halinde bunun diğer büyük güçler açısından
savaş gerekçesi sayıla bi lcce�nden endişe ederek meselenin dışında durdu" (Ross,
çev. Cobham, s. 67, kaynak İngiliz konsolosu Niven Kerr). Muhtemelen bu teklifle
bağlantılı olan bir diğer teklif Mısırlıları savması ve Suriye'yi Osmanlı lmparatorlu
ğu'na geri katmasının karşılığı olarak Kıbrıs ve Akka'nın İngiltere'ye verilmesiydi.
Bkz. aşağıda, dipnot 187.
58 Görünüşe göre bu olaydan bahseden tek kaynak yerel Kronik, K.X. VIll, s. 86.
59 Pek çok yazar imam ve Joannikios'un çıkardığı isyanların tarihini 1 8 32 olarak verse
de, aşağıda alıntılayacağımız mektuplar ve yerel Kronik bunların 1 833'te yaşandığını
ortaya koyuyor.
60 Özellikle bkz. nu<j>oç 1 ( 1 935) içinde L. Philippou, s. 84-5; iV ( 1 939), s. 1 09-12.
61 Yukarıda bkz. s. 1 20. Yunan Bağımsızlık Savaşı sırasında Türk yünetiminin el koydu
ğu mülklerini geri almak için 1 832'de Kıbrıs'a dönen Theseus'un bu tarihlerde isyan
etme amacı güttüğünü düşünmek için bir sebebimiz yok. Aslına bakılacak olursa,
bunlar birbirini dışlayan iki amaç olurdu.
62. Panaretos'un 2/14 Mart 1 833'te Ekümenik patriğe; v e Bottu'nün 8/20 Mart 1 8 33 'te
Fransız dışişleri bakanına yazdıkları. Bkz. K.X. VII, s. 2 1 3- 16; XI, s. 1 60-6. Yerel
Kronik (K.X. Vlll, s. 86) isyanın Mart ayında çıktığı konusunda bu iki kaynakla
uyum gösteriyor. Bu arada, Fransız şair ve siyaset adamı Alphonse de Lamartine,
kendisini Ağustos 1 832'de birkaç günlüğüne ve daha sonra Nisan 1 833 'ün sonlarında
ağırlayan Bottu'den oldukça olumlu bahsediyor ( Voyage en Orient, 1 875 baskısı, I, s.
122; il, s. 14 1-2). Ama Lamartine'e bildirileceği ve bizim de göreceğimiz üzere Bottu
bu ikinci tarihten yalnızca birkaç gün sonra hayatını kaybediyor.
63 F. O. 1 95/102, 21 Mart 1833'te Henry Mandeville'e.
64 Bu tarihi veren Kyriazes , K.X. XI, s. 1 60, büyük ihtimalle Jülyen takvimini kastedi
yor, ki bu da Gregoryen takvimine göre 13 Mart'a denk düşüyor. Öte yandan, 2/14
Mart'ta yazan Panaretos, söz konusu emrin sekiz gün evvel verildiğini belirtiyor. Öte
yandan, 21 Ma rt 'ta yazan Vondiziano çeşidi vergilerle artırdığı yıllık vergi miktarını
toplayan ve hiçbir ödeme yapmaksızın peksimet, arpa ve buğday talep eden muhassıl
çok kısa süre önce yeni bir vergi yükümlülüğü dayatmaya karar vermişti.
65 K.X. VII, s. 7.
66 Larnaka'ya yarım mil uzaklıkta bulunan bu zengin manastıra dair bkz. Kyriazes, K.X.
VI, s. 259; Gunnis, s. 1 1 8. Bu manastıra "kontos" [yakın] denilmesindeki amaç, Lar
naka'ya daha uzak olan ve aynı azizin adını taşıyan, bu yüzden de "uzak" olarak
anılan, manastırla karışmalarına engel olmaktı (Kyriazes, a.g.y., s. 261 ).
67 Bottu'ye göre Agios Georgios'takilerin sayısı 1 .000 ila 1 . 500 arasındaydı; (doğru
olma ihtimali daha düşük olan) Panaretos'a göreyse silahlı veya silahsız buradakilerin
sayısı 300 kadardı.
68 Muhtemelen Dali köyü. Bkz. Ku�. :LJt. VII, içinde K. Prousis, s. 39'daki dipnot.
NOTLAR 581
ı
rihsiz) rapor (K.X. XIII, s. 1 42-3). Bu mek pta Vondiziano daha önce 16 Temmuz'da
Mandeville'e gönderdiği bir mektuptan söz ediyor (büyük ihtimalle bu 16 Temmuz
tarihini taşıyan F. O. 1 95/102'dir). Ayrıca görünüşe göre muhafaza edilememiş olan
21 Haziran tarihli bir mektupta, Vondizia o bir vergi tahsildarının (muhtemelen pho
rologos'un [Yun.: vergi tahsildarı]) katle ilişini anlatmıştı. Konuyla ilgilenen daha
sonraki yazarlardan Sakellarios (1, s. 587 8) olayın tarihini yanlışlıkla 1832 olarak
veriyor. Ayrıca Gavur Imam'ın sonu ve p orologos'un katli için bkz. K.X. V içinde
A.K. Pelavakes, s. 2 1 6- 1 8. Ilacj>oç, iV ( 1 939) içinde L. Philippou, s. 1 64-7, yerel gele
nekleri kullanarak olayın tam ve yetkin b değerlendirmesini yapıyor.
�
77 Düşmanı olan Phorologos [Tahsildar] Gi rkatzes'i muhtemelen bu tarihte burada
öldürdü. Lefkoşa'nın önde gelenlerinden lan bu adam, Yunan Bağımsızlık Savaşı
esnasında Yunanistan'a kaçmış; ancak, d a sonra 1 825'te Kıbrıs'a gelip, eski işi olan
mültezimliğe ve dolayısıyla eski lakabına geri döndü. Bkz. K.X. V, s. 216-18.
Mektubun çevirisinde isyancıların 1 70 kiş· olduğu belirtiliyor, ama bu çok daha bü
�
yük bir sayı kastedilerek yapılmış bir hata imalı.
79 Bunların sayısı Vondiziano'ya göre 1 . 500, anaretos'a göreyse yalııızca 400'dü.
80 K.X. XIII, s. 142'deki metne göre Vondizia o, Gavur İmam'ın "köylüler nezdinde ka
zandığı iyi itibarı kaybetmemek için" kaçmıştı. Ben bu ifadeyi anlaşılmaz buluyorum.
582 KIBRIS TARiHi
97 9 Temmuz 1 835. K.X. VII, s. 218. Yukarıdakiyle aynı kişi olma ihtimali olan bir
Ktima'lı Hüseyin Ağa'nın tutuklanışını ve idam edilişinin anlatan bir şiir de var (Sa
kellarios, il, s. 65-8). Bkz. Kurre. Dl:., VII içinde K. Prousis, s. 38.
98 Bkz. Saint-Ouen'ın Kition piskoposu, Fransız büyükelçisi ve Fornelli'yle yazışmalarını
yayımlayan Kyriazes, K.X. XIII, s. 1 96 ve sonrası. Büyükelçiden gelen emir ve diğer
konsoloslara gönderilen mektuplar için verilen 1 2 Ocak 1 836 (31 Aralık 1 835) ve 1 4
Ocak 1 836 tarihleri yanlış olmalı, çünkü o tarihlerde Reybaud çoktan Saint-Ouen'ın
yerini almıştı.
99 Saint-Ouen'ı en çok dehşete düşüren olay Papayaniti isminde birinin karısını, hem de
Fornelli'nin evinin avlusunda, katledişiydi.
rno Bkz. Kuıre. l:ıı:. , 1 içinde Aimilianides, s. 40 ve not 2. Ayrıca aşağıda, dipnot 1 80 ile
karşılaştırınız.
IOI K.X. VI, s. 24 l -2.
rn2 F. O. 1 95/102, 4 Temmuz ve 29 Ağustos 1 846.
Io3 14 Ekim 1 835'te, büyükelçiye. K.X. XIII, s. 1 12-1 3. Aynı mektubunda Kalimeri'nin
varisleri adına yaptığı görüşmeyi (bkz. yukarıda, s. 109) da anlatan Reybaud'ya göre
anlattığı olgular muhassılın karakterini ortaya koyuyor ve muhassılın Fransızlara yö
nelik iyi niyet iddialarının da güvenilmez olduğunu gösteriyordu.
104 Yeni gelenleri karantinaya koymanın zorluklarına ilişkin konsolosun muhassıla yaz
dığı 19 ve 23 Ekim 1 83 7 tarihli mektuplar için bkz. K.X. VIII, s. 1 20.
105 Tımar toprakları el değiştirdiği zaman yapılan ödemeler sayesinde.
106 Heyette yer alan kişiler Kition piskoposluğunun başı (ve eski başpiskopos) Damas
kenos, Girne Piskoposu Charalampos ve iki kocabaşıydı: ( 1830'daki temsilcilerden)
Hacı Kyrgees Saripoğlu ve John Vikes. Bu sonuncusu 1 842'de Fransız himayesi için
müracaatta bulundu (K.X. VII, s. 96-9). Fransız konsolosunun 17 Ekim 1 837 tarihli
mektubuna (K.X. VII, s. 8) göre bahsi geçen heyette yalnızca bir kocabaşı gönderil
mişti, ama aşağıda atıfta bulunacağımız toplantı tutanakları heyette iki kocabaşının
yer aldığını kanıtlıyor.
rn7 K.X. VIII, s. 88, 101, not 1 3 .
rn8 2 5 Temmuz-1 Ağustos 1 838 arasında yapılan toplantının tutanakları yeni düzenleme
nin bütün ayrıntılarını veriyor. Bkz. Zannetos, 1, s. 1 171-8 ve yorumları, s. 1 1 78-82.
Philippos Georgiou (s. 124), Sakellarios (1, s. 588), Hackett (s. 232), Papafoannou (1,
s. 327) bu konu üstünde çok durmuyor.
109 Lang, Cyprus, s. 1 89.
r rn Keza Zannetos. Ph. Georgiou (ve onu takip eden Hackett-Papai'oannou) 3.179.082;
Sakellarios 3.179.682; Papadopoulos, Exxf.. . Kuıre.'da 3.179.882! miktarlarını veri
yor. Kıbrıs'tan alınan toplam vergi, 1 785'te Kyprianos tarafından (s. 330; bkz. yuka
rıda Dördüncü Bölüm, dipnot 3) 347.000 kuruş olarak ve 1 806'da Ali Bey tarafından
500.000 kuruş olarak veriliyor. 1 829'da yazan Fransız konsolosuna göre (K.X. VII, s.
150) bir toplumun uzun süren bir tükenmişlik halinin ardından nasıl olup da mülte
zimlere yılda 8 ila 1 0 milyon ödeyebildiği şaşırtıcıydı. Konsolosun yazdığı kadarıyla
bu miktarın yalnızca altıda biri devlet hazinesine gidiyordu. Demek ki, konsolosun laf
arasında belirttiği bu bilgiden anlayabileceğimiz üzere, adadan gelen gelir 1 .300.000 ila
1 .700.000 kuruştu. Ayrıca, paranın değerinde Kyprianos'un zamanına göre büyük dü
şüş yaşanmıştı. Fransız konsolosunun 1 835'te hesap ettiği kadarıyla (yukarıda Dördün
cü Bölüm, dipnot 63) kuruş 1 806'dakinin dörtte biri değerindeydi. Öte yandan, 1 785-
1 837 arasındaki değer kaybını hesaplarken aynı şekilde 4 çarpanını kullanan Zannetos
(1, s. 1 1 82) muhtemelen gerçek değer kaybını fazla hafife alıyor. Bununla birlikte, ver
gi miktarının her halükarda 1831 ve 1 834'te yaklaşık 15.000 kişi olarak hesaplanan
584 KIBRIS TARiHi
(Zannetos, 1, s. 1 1 70) vergi yükümlüsü reayanın miktarından çok daha fazla artış gös
terdiğini tahmin edebiliriz. Burada daha ileriki tarihlere ait hesaplamalardan da bahse
debiliriz. Nivan Kerr, 1 844'te (3 1 Ocak, F. O. 78/580) ve yine 1 845'te (31 Aralık, F. O.
78/621 ) yıllık geliri 4.431.650 kuruş ve masrafları 600.00 kuruş olarak veriyor. Kerr'in
belimiği kadarıyla paşanın İstanbul'a yılda 3.800.000 kuruş ödeme zorunluluğu vardı.
1 846'da bildirdiği kadarıyla o yıl kelle vergisi haricinde 3 . 8 15.000 kuruş veya 34.680
sterlin tahsil edilmiş ve bunun 500.000 kuruşu İstanbul'daki bir Ermeni bankerden
alınmış borcun taksidinegitmişti (bkz. yukarıda, s. 243). 3.000.000 kuruşa denk gelen
öbür vergilerle birlikte toplam miktar 6.815.000 kuruş veya 6 1.954 sterlin yapıyor
du. Kerr'e göre pek çok Kıbrıslı bu yükümlülükleri yerine getiremeyerek adadan dışarı
göç ediyordu. Aynı yılın başlarında yaptığı hesapta daha büyük bir miktar (6.850.000
kuruş) hesaplayan Kerr, bu durumu açıklamak için 1 838'de sağlanan mısır nedeniyle
Babıali'ye ödenecek borç için yapılmış 350.000 kuruş değerindeki üç yıllık bir eklenti
ye işaret ediyor. Ayrıca lcfkoşa'daki Türklerin (yani adadaki Müslümanların yarıdan
fazlasının) hiçbir vergi ödemiyor olmasının vergi ödeyenlere yapılmış bir adaletsizlik ol
duğu gözleminde bulunuyor (F. O. 78/66 1 A, 3 1 Aralık 1 846; 1 95/102, 4 Nisan 1 846).
Kerr hesaplamasında 1 sterlin'e 1 10 kuruş kurunu kullanıyor. Öte yandan, 1 845'te
yazan Ross'a göre (s. 1 1, çev. Cobham) "Babıali'ye gönderilen brüt toplam 4.500.000
kuruş, net gelir ise 3.000.000 kuruş olarak belirlenmiş ... ki mevcut kura göre hu ...
31 .650 sterlin'e denk geliyor." Bu miktara beş limandaki gümrük mültezimlerinden ve
tuzla mültezimlerinden alınan para dahildi. Bir köylünün Ross'a söylediğine göre (s.
98) en fakirine dek her köylü en az 300 kuruş ödüyordu. Ayrıca yine Ross'un belirt
tiği kadarıyla (s. 99) son yirmi yılda Yunan, Rus ve Mısır savaşları kuruşun değerini
öylesine düşürmüştü ki İspanyol dolarının değeri 7 ita 8 kuruş yerine 23 ila 24 kuruşa
fırlamıştı. Yani kuruşun değeri 2d. ile 2 1/ıd. arasındaydı (Ubicini, Lettres, I, s. 3 1 3 ile
karşılaşnrınız; kur: 1 sterlin-1 10 kuruş). Kıbrıs'ta Türk idaresinin son yıllarındaki gelir
hesaplamalarına ileride değineceğiz (Altıncı Bölüm, s. 208 ve sonrası).
ı ı ı Ama kodekste yukarıdaki ayrıntılara ek olarak toplam vergi m i kta rı n ı 5 . 1 49.625
kuruş olarak veren bir not var (Zannetos, 1, s. 1 1 82). Bu dur umda , bu 1 .370.563
kuruşluk fark yerel harcamalara mı denk geliyor?
ı ı ı. 1 8 30'daki gibi xoı.voflovl.Evtı.xov ouoı:l]µa.
1 1 3 Bu bölümün sonundaki Not l 'de daha ayrıntılı anlatılıyor.
1 1 4 Zannetos, 1, s. 1 16 1 (O\J<Jt.WÖT] nvu oı:OLXEtu mxovoµı,xrıç uutovoµı,aç); s. 1 1 78 ile
karşılaştırınız. Britanya Konsolosu Dr. Lilburn'ün belirttiği gibi (F. O. 78/497, 26
Mayıs 1 842) 1 837'de İstanbul'a giden bazı din adamları önceden muhassılın ödediği
1 .000 .000 kuruşluk ödeme sonucunda ada yönetimini kendi üstlerine aldırdıysa da,
burada kastedilen bilhassa vergi tahsilatı olmak üzere yalnızca idari kontroldü. Zaten
Lilburn bu yeni düzenlemenin iki yıl sonra çöktüğünü ve ada halkının eskisiyle aynı
vergileri ödedikleri halde 2.500.000 kuruş civarında borçlu kaldığını da ekliyor. Böyle
ce idare, bu süre zarfında büyük pa rala r biriktiren Rumların elinden alındı ve vergiler
yeniden padişah namına toplanmaya başlandı (muhtemelen bu 1 839 reformunun bir
parçasıydı). Lilburn'ün hesabına göre yeni sistemde (içinde emlak vergisi; gümrük, tuz
la vs. gibi iltizama verilen vergiler; aşar; şahsi vergi; ve padişaha ödenen feodal vergiler
olmak üzere) vergilerden elde edilen toplam gelir yaklaşık 6.000.000 kuruştu .
1 1 5 Ross 1 845'te başpiskoposun diğer üç piskopos ve adanın bazı ileri gelenlerinin tav
siyelerini de alarak "Hıristiyan reayanın ödemesi gereken vergi miktarını belirlemek
zorunda" ("das Abgabenwesen der christlichen Unterthanen . .. zu ordnen hat") oldu
ğunu yazdığında (s. 25, çev. Cobham), bu kişilerin toplam vergi matrahını belirledik
lerini kastetmiyor. Üstelik muhtemelen o tarihte vergi tahsilatı bile din görevlilerinin
elinden alınmak üzereydi.
NOTLAR 585
130 Öşrün toplanmasında kısa süre sonra iltizam uygulamasına dönüldü (Engelhardt, 1, s.
40; Heidborn, lll, s. 32 ve not ile karşılaştırınız). Harir [ipek] öşrünün iltizama veril
mesi uygulaması ise 1 863'e dek devam etti. O tarihte ipek böceklerindeki bir hastalık
nedeniyle son derece riskli bir yatırım olan harir öşürü toplama işine kimse girmek
istemedi. Bkz. Luke'un konuyla ilgili notu, C. T., s. 225.
1 3 1 F. O. 781580. Nivan Kerr, 31 Ocak 1 844. A.g.y., 661A, 3 1 Aralık 1846.
1 3 2 Engelhardt, I, s. 68.
133 K.X. Vl, s. 239 (Fransız konsolosunun 2 Nisan 1 856 tarihli mektubu).
1 3 4 Sir C. Eliot, Turkey in Europe2 (1 9 08), s. 59. B.H. Sumner, Russia and the Balkans
( 1 930), s. 100 ile karşılaştırınız.
ı 3 5 Genel kabul gören görüş budur. Ama Dr. Bernard Lewis'in gözlemlediği üzere bu
reformların fiyaskoyla sonuçlandığı fikri Avrupalı yazarların mübalağası olabilir.
"Reformlar -maaşlı ve merkezileşmiş bir yönetimin oluşturulması ve iltizamın kaldı
rılması gibi- bazı açılardan uzun vadede başarı oldu." Lewis bunları Kıbrıs özelinde
değil, imparatorluk geneli için söylüyor.
1 J 6 E. Driault, La question d'Orinıt, 7. baskı ( 1 9 1 7), s. 407.
1 3 7 Ellrıv�xa, 111 ( 1 930) içinde S. Menardos, Teuı yQaµµaı:a, s. 418.
1 3 8 Sakellarios, 1 , s. 588; Hackett, s. 193; Papa'ioannou, 1, s. 253. Alasya, s. 70 ile kar
şılaştırınız (gerçi göründüğü kadarıyla Alasya'ya göre teşkilattaki bu düzenlemeler
1 856 Hatt-ı Hümayunu'yla gerçekleşmişti). Engel, Reşit Paşa'ya atfettiği (1, s. 773)
Kıbrıs'taki "yeniden düzenleme"den yüzeysel olarak bahsederken bu değişiklikleri
kastediyor olabilir.
1 39 Görünüşe göre bu değişiklik 1 849'a dek hayata geçirilmedi, çünkü Konsolos Kerr,
Palmerston'u bu değişiklikten o yıl haberdar ediyor. Yeni paşalığın sekiz idari kısma
bölündüğünü aktaran Kerr'den öğrendiğimiz kadarıyla bu dönemde eyaletin ilk valisi
Musa Saffeti Paşa oldu (F. O. 78/802, 15 Nisan 1849, Kerr'den Palmerston'a). Onun
ardından Mehmet Ragıp Paşa ve daha sonra 1 851'de Halil Paşa valilik yaptı (F. O.
78/869, 16 Temmuz 1 85 1 ). 19 Mart 1 852'de görevden alınan Halil Paşa'nın yerini
Aralık 1 852'de lsmail Paşa aldı (F. O. 78/909, 28 Mayıs ve 24 Aralık 1852). Kerr'in
önerisi üzerine Rodos'taki viskonsüllük konsolosluk seviyesine çıkarılırken, 1 849
sonunda Kerr Rodos konsolosu yapıldı. Ardında makam olarak kendisine bağlı bir
viskonsül bırakarak Kıbrıs'tan ayrılan Kerr 27 Şubat 1850'de Rodos'a vardı (Kerr'in
1 5 Nisan 1 849 tarihli mektubuyla ve Dış ilişkiler Ofisi'nin görev değişikliğini teyit
etmek için 17 Kasım 1 849'da Kerr'e gönderdiği mektubun taslağıyla karşılaştırınız).
Bu tarihten sonra Lamaka'daki Britanya viskonsüllüğü talihsiz bir dönemden geçti.
Niven Kerr'in viskonsül olarak önerdiği isim olan Demetrios Pierides reayadan ol
duğu gerekçesiyle hemen elenirken, 4 Mayıs 1850'de bu göreve getirilen, ama hem
resmi hem şahsi açıdan başarısızlığa uğrayan Antony Palma meslektaşlarıyla (özellik
le de Fransız konsolosuyla) iyi geçinemedi ve ada halkına karşı saldırgan ve baskıcı
bir tavır takındı. Palma'nın görevden alınırken, Campbell'in önerdiği isim olan Peter
Wilkinson viskonsüllük teklifini geri çevirdi. Şubat 1860'ta viskonsül vekili atanan
Thomas Biggs Lane ise içkiye fazla düşkündü ve kendisine emanet edilen paraları
zimmetine geçiriyordu, ama meslektaşları tarafından seviliyordu. Lane'in görevden
alınmasından sonra her şey yolunda gitti. Robert Hamilton Lang 2 Aralık 1861 'den
1 6 Ocak 1862'ye kadar viskonsül vekili olarak görev yaptı ve onun ardından görevi
Horace White devraldı. White Beyrut'taki başkonsolosa bağlıydı. Bkz. F. O. 78/802,
27 Aralık 1 849; 853, 4 Mayıs 1 850; 869, 1 0 Şubat 1 8 5 1 ; 1534, 1 1 Şubat 1 860; 1 690,
1 3 Şubat 1862; ve bilhassa Lane'in kabahatleri ve iddialarına ilişkin olan 1 792. cildin
tamamı ( 1859-1863). White Larnaka'daki makamın konsolosluk seviyesinde olması
nı arz etti, ama bu talebi reddedildi (F. O. 78/1690, 25 Ocak 1 862).
NOTLAR 587
140 Mas Latrie, Ile de Chypre, s. 83: " Un traitement fixe de 1 20.000 piastres ou 30.000
francs." Ama Phrankoudes, s. 355, maaşın aylık 40.000 kuruş veya yıllık 120.000
frank olduğunu belirtiyor.
1 4 1 Sakellarios (ay) meclis üyelerini şöyle veriyor: Müftü, muhasebeci, molla, Rum baş
piskopos ve üçü Müslüman ikisi Hıristiyan olmak üzere beş kişi daha. Hacken ise ol
dukça farklı bir liste veriyor: Müftü, Lefkoşa kadısı, adadaki askeri birliklerin komu
tanı, Lefkoşa'nın baş ağaları (bu, Papai:oannou'da "ağaların başı" olmuş), Ortodoks
başpiskoposu, Ortodoksların temsilci seçtikleri üç demogeron'dan biri, bir Ermeni
temsilci ve bir Maruni temsilci. Luke, C. T., s. 1 73 ve Alasya, s. 70 ile karşılaştırınız.
Daha sonraları, Britanya idaresinin gelmesine yakın, üye sayısı artış gösterdi. Savile (s.
133) mutasarrıfın yanı sıra kadı, müftü, defterdar, evkaf müdürü, hassa müdürü, tah
rirat katibi, Lefkoşa'dan üç Müslüman temsilci, başpiskopos (makamı dolayısıyla) ve
üç seçilmiş Hıristiyan ileri geleni. Lang (s. 269) daha kısa bir liste veriyor: Mutasarrıf,
müftü, başpiskopos, mal müdürü, evkaf müdürü, üç Müslüman ve iki Hıristiyan ileri
geleni.
142 Lilburn, F. O. 195/102, 7 Temmuz 1 839; 28 Mayıs 1842; Kerr, F. O. 78/580, 31 Ocak
1 844; a.y. 621 ve 195/102, 31 Aralık 1 845; a.y. 661A, 4 Temmuz 1 846. Görünüşe
göre Avusturya büyükelçisi de kendi ülkesinin tüccarları için avantajlı koşullar elde
etmişti.
143 Rus tüccarlar Osmanlı topraklarında çıkarılan ve yine Türkiye'de satmak için satın
,
aldıkları mallar için Türkiye tebaasıyla ve müttefik devletlerle aynı oranda (yüzde 12)
vergi ödüyordu. Osmanlı topraklarından ihracat ürünü olarak satın aldıkları mallar
için Ruslara yüzde 3 oranı uygulanırken, geri kalan yüzde 9 satıcı tarafından ödeni
yordu. Bkz. bir kopyası Niven Kerr'in mektubuna iliştirilmiş olan gümrük denetçisi
tarafından yazılan mektup. F. O. 19 5/102, 3 Ağustos 1 844. Kerr'in tasvir ettiği sahne
nin benzerleri sık yaşanıyordu (F. O., 4 Nisan 1 845).
144 F. O. 195/102, 3 Ağustos 1 844.
145 " Hıristiyanlara karşı kurulmuş olan komplo"dan yerel Kronik 'te bahsediliyor, K.X.
VIII, s. 89. Elimizdeki ayrıntılar Fransız konsolosu Fourcade'ın 28 Şubat, 22 Mart,
16 Nisan, 8 Mayıs ve 26 Ocak 1841 tarihli mektuplarında aktarılıyor, K.X. VII, s.
219-20; X, ikinci kısım, s. 25-7; IX, s. 90-4.
146 F. O. 1 95/102, 23 Ocak 1 841, P.P. Vondiziano'dan Lord Ponsonby'ye. Viskonsül
Antony Vondiziano, damadı P. Paul'un Ponsonby'ye bildirdiği kadarıyla, 17 Aralık
1 838'de ölmüştü (F. O. 1 95/102, 30 Aralık 1 838). Dr. John Lilburn göreve getiriline
kadar vekaleten makama oturan P. Paul, görünüşe göre Lilburn'ün tavsiyesi üzeri
ne ofisteki görevini sürdürdü (F. O. 78/497, 4 Ocak 1842) ve Lilburn'ün 6 Ocak
1 8 4 3'teki ölümünden sonra, aynı yılın eylül ayında Niven Kerr adaya gelene dek yine
onun yerine vekalet etti.
147 F. O. 195/102, 23 Ocak 1 841.
148 Mas Latrie, L'Ile de Chypre, s. 127.
149 P.P. Vondiziano'nun söylediği kadarıyla birlikler Beyrut'tan Ömer Paşa'nın komutası
altında geldi (F. O. 195/102, 20 Nisan 1 84 1 , Lord Ponsonby'ye).
1 50 Aşağıda göreceğimiz üzere 1854 yılında kurulacak olan meclis-i ticaretin akıbeti için
bkz. Beşinci Bölüm, 178 ve sonrası. 1 863'te Kıbrıs'taki meclislere dair bir rapor ha
zırlayan Comte de Maricourt'un belirttiği kadarıyla (K.X. IX, s. 223) imparatorluğun
başlıca şehirlerinin hepsinde bulunan üç meclis olan meclis-i kebir, meclis-i ticaret ve
meclis-i tahkikten son ikisi 1840'tan sonra kurulmuş, ama hiçbir yerde tatmin edici
bir faaliyet gösterememişti. Belli ki, Comte de Maricourt Kıbrıs'taki meclis-i ticaretin
kuruluş tarihini yanlış biliyordu. Ubicini'ye göre (Lettres, I, s. 1 82) karma ticaret mec- .
588 KIBRIS TARiHi
4 1 9-20) Patrik III. Meletios'a ait 5 Nisan 1845 tarihli mektup, Joannikios'un 3 Ağus
tos tarihli mektubuna yanıt veriyor ve Patrikhane'nin vergi yükü nedeniyle zor duru
ma düşen Kıbrıslıların rahatlaması için devleti ikna etmeye çalışacağına dair söz ve
riyordu. Ne var ki, Kıbns'ta vergiyi tam olarak kimin topladığına dair bu mektuptan
bir şey öğrenemiyoruz.
Ip. F. O. 78/621 (Niven Kerr, 3 1 Aralık 1 845).
I53 Bkz. yukarıda dipnot 56.
I 54 Ross (çev. Cobham), s. 66 (28 Şubat-5 Mart) ve s. 8 7 ( 1 2 Mart). Normalde semantron
tahtadan yapılan davul gibi bir alettir.
ı 55 Bkz. bu bölümün sonunda Not 3.
1 56 Bkz. Konsolos Fourcade'ın 28 Ekim 1 84 1 'den 6 Mart 1 846'ya kadarki mektupları,
K.X. IX, s. 94- 1 0 1 . İlk mektubunda uzun zamandır yalnızca bir konsolosluk tem
silcisiyle (daha doğrusu viskonsülle) yetinmiş olan İngiltere'nin adaya bir konsolos
gönderdiğini belirtiyor. Bu durumun sebebi İngiltere'nin Suriye ve çevre bölgelerdeki
siyasi ve ticari çıkarlarına verdiği önemdi.
ı 57 Kyriazes (K.X. X, s. 29) Sair Mehmet' in Kıbrıs asıllı olduğunu belirtiyor.
ı s8 iddialara göre bu servet 40.000.000 kuruştu (yani 400.000 sterlinin üzerindeydi).
Söylendiği kadarıyla Kıbrıs nüfus kaybına uğradığı için vergiler yoluyla yeterince para
toplayamayan Sait Mehmet "külü için ağaç kesip yakmak" zorunda kalmıştı (K.X.
IX, s. 75).
ı 59 Engelhardt'ın belimiği kadarıyla (1, s. 50) eyalet gelirlerini toplama işi Şubat 1 842'de
yeniden askeri yöneticilere verilirken, eyalet başkentlerindeki sivil idareciler, muhas
sıllar, ortadan kaldırıldı; vergi belirleme ve tahsili, a yandan oluşan yerel kurullara
bırakıldı; öşür geliri iltizama verildi; patri kl eri n temsil ettiği dini cemaatlerin yardımı
alınmaksızın uygulanan eski haraç toplama usulüne dönüldü. Enge lhardt ın bahsetti
'
l8l Luke, C. T., s. 192. Normal prosedüre göre Rum din adamlarının kadına sorular sor
ması, kadının lslam'a geçme arzusunu belirtmesi ve daha sonra mutasarrıf ile meclisin
huzuruna çıkması gerekiyordu.
182 F. O. 78/715, 31 Aralık 1847.
183 K.X. IX, s. 78; Kerr'e mektup, 21 Aralık 1 849, F. O. 78/802.
184 F. O. 78/802, 31 Mayıs ve 30 Haziran 1 849.
185 Kerr'in ifade ettiği kadarıyla, 31 Ocak 1 844, F. O. 78/580.
186 Yukarıda, dipnot 46.
ı 87 Tancred, Dördüncü Kitap, Birinci Bölüm. Moneypenny ve Buckle, il, s. 1 1 71-2.
Headlam-Morley, s. 203-7. Lee, s. 80. Suriye'deki savaşın ve Mısırlıların geri çekil
mesinin ardından 1840- 184 1'de yaşanan olayların Tancred'deki ifadelere yol açmış
olması mümkün. Öte yandan, Mısır'ın geri çekilişi ve Britanya'nın Filistin'deki artan
menfaatlerinin birleşiminden doğan bir öneriye göre, Mısırlıları geri püskürtmesinin
ve Suriye'yi Osmanlı lmparatorluğu'na bağlamasının karşılığında Kıbrıs ve Akka Bü
yük Britanya'ya verilmeliydi. lngiltere'de popülerlik kazanan bu öneri uluslararası
çekişmeler yüzünden sonuçsuz kaldı, ama öneriyi destekleyen argümanlar belki de
daha sonra Bcaconsfield ve Salisbury'nin l 878'de izlediği siyasete ilham verecekti
(Headlam-Morley, s. 205).
ı 88 Memoirs (Londra, 1 906) I, s. 52-3. K.X. IX, s. 241 -S'te çevirisi mevcut.
189 1 859'da Kıbrıs'ı ziyaret eden Unger'in Kotschy'yle beraber hazırladığı çalışma 1 865'a
dek yayımlanmadı. Unger ve Kotschy'nin kitabının öncesinde Fransız jeolog Gaud
ry'nin 1854-1862 arasında Kıbrıs jeolojisine yaptığı çeşitli katkılar mevcuttu.
1 90 Yon Löher'den alıntılayan Edinburg Reviewer, c. CXLVIII, s. 577.
191 c. il, s. 69.
1 92 Ben bu yönde bir kanıt bulamadım ve anladığım kadarıyla Mas Latrie böyle bir kanı
tın varlığından açık olarak şüphe etmişti (Ile de Chypre, s. 97). Ancak, Lang 1 878'de
şöyle yazıyor (Cyprus, s. 1 92 ve sonrası): "111. Napolyon'un Kıbrıs hakkında ciddi
ciddi düşünmüş olduğu ve adayı Türkiye'nin Asya ve Afrika'daki bölgeleri gözaltında
tutmak için önemli bir merkez olarak gördüğü su götürmez bir şekilde doğrudur.
Mösyö Albert Gaudry'nin imparator için kapsamlı şekilde yayımladığı değerli çalış
maları işte bu yüzden hazırlanmıştır. Bu seçkin seyyahın uzun yıllar önce Revue des
Deux Mondes'da yer alan ve vaktinden önce yeşermiş umutları ifade eden tebliğinde
Kıbrıs'ın çok geçmeden Fransız medeniyetinin hayırlı etkisi altına gireceğini belirtmesi
de bu yüzdendir... Türk hakimiyetinin kesin çöküşünü İngilizlerden daha erken ve
net gören imparator, Fransa ve lngiltere'nin Kıbrıs'ta ortak olarak gerçekleştireceği
bir müdahalenin umut ediyor ve bu anlamda büyük bir siyasi zeka örneği gösteriyor
du." Revue des Deux Mondes'da ( 1 Kasım 1 8 6 1 , s. 212-37) 1 853'te Tarım Bakanlığı
tarafından Suriye, Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs'a ve Doğa Tarihi Müzesi tarafından
Kıbrıs'a gönderilişini anlatan Gaudry şöyle yazıyor: "Adanın bir gün yeniden Fransız
hakimiyetine gireceği düşüncesi genel olarak yaygın: nüfusun bir kısmı bu düşünceye
olumlu bakıyor. " ve yazısını şu sözlerle bitiriyor: "Umarım bir gün Fransa'nın cesur
evlatları Kıbrıs'a da bayraklarını dikecek ve modern çağın üretken dehasını hu antik
hazlar diyarında sergileyecektir." Keza Hepworth Dixon'ın 1 8 79'da bahsettiği üzere
(British Cyprus, s. 128-31 ), "III. Napolyon'un liman ve cephanelik olarak kullanmak
üzere adayı alacağına yönelik bir sabit fikir" sonucunda ("işin tuhafı hepsi birer gö
revli olan") Fransız bilim insanlarını, arkeologları ve tarihçileri Kıbrıs'a gönderilmişti.
Bu kişilerin arasında Dixon (ve Zannetos, II, s. 4-5) Mas Latrie'yi tespit ediyor, ama
işin aslı Mas Latrie'nin çalışmaları Louis Napolyon'un Fransa Cumhurbaşkanı seçil-
NOTLAR 591
mesinden çok daha evveline -yani 1 841 'e, Fransız Akademisi'nin 1 84 3'te verilecek bir
ödülün konusu olarak Lusignan Hanedanı Döneminde Kıbrıs Tarihi başlığını seçişi
ne- tarihleniyor.
19 3 K.X. VII, s. 220-2 (Fransız büyükelçisine hitaben yazılan 25 Ekim 1 852 tarihli mek
tup). 1 6 Temmuz 1 8 5 1 'de Stratford Canning'e yazan Antony Palma mutasarrıftan
Haffus Paşa diye bahsediyor (F. O. 781869, no 3 1 ). Bu kişiye ait başka bir kayda
rastlamadım.
194 F. O. 781909, no 31: Niven Kerr'den İstanbul'daki maslahatgüzara gönderilen ve Pal
ma'nın 21 Temmuz tarihli raporunu alıntılayan 1 Ağustos 1 852 tarihli mektubun
kopyası. Hakkındaki bir diğer şikayete göre Ethem Paşa, Avrupalıların İstanbul'daki
diğer Avrupalılar karşısında ve hatta reaya karşısında düzenleyeceği poliçelerde keşi
deci olamayacağını, ama reayadan birinin başka bir reaya karşısında düzenlediklerini
kabul edeceğini duyurmuştu. Öte yandan, bu noktada paşa İstanbul'dan geien emir
leri uyguluyordu (F. O. 78/909, no 28: Kerr'den Rodos'a 22 Temmuz 1 852).
1 9 5 Aynı yerde (25-30 tanesi temeline kadar yok olacak şekilde) 89 evi etkileyen bir di
ğer yangın vakası 1 1 Mayıs 1 857'de meydana geldi. Cikko Manastırı'ndaki hasar
200.000 kuruş olarak hesaplandı (K.X. VII, s. 223).
1 9 6 Konsolos Doazan'ın mektubu, 10 Haziran 1853, K.X. XIII, s. 222.
197 Bkz. aşağıda dipnot 207.
198 Konsolos Doazan'dan İstanbul'a Nisan 1 853 ve Mayıs 1 854 tarihli mektuplar: K.X.
VII, s. 222-3; VIII, s. 13-2 1 ; XIII, s. 221-2.
199 Mutasarrıf, Vondiziano hakkında sadrazama resmi olarak şikayette bulundu ve Fran
sız konsolosundan bu konuya ilişkin büyükelçisinin desteğini almasını rica etti. İddi
aya göre Atina'da hazırlanan bütün devrimci yayınlar (tabii ki resmi kanaldan) Von
diziano'nun evine alınıp okunuyor ve sakıncalı haberler oradan etrafa yayılıyordu.
Sık sık Vondiziano'nun evine ziyarete gidenler, eğer zaten diğer devletlerden birinin
koruması altında değillerse, İsveç koruması altına alınıyordu. Dragomanlarının sayı
sını yediye çıkaran Vondiziano Ortodokslara o kadar hayrandı ki, İsveç ve Norveç'in
Rusya'ya destek verdiği beyanında bulunmuştu. Bu hayranlık nedeniyle yaptığı diğer
absürd beyanatlar, bir kamu görevlisinin ağzından çıktığı için hoş olmayan sonuçlara
yol açıyordu. Söylenene göre Vondiziano'nun makamının bedeli 3.000 frank'tı. Böyle
bir miktar için ortada konsolos temsilciliğinin ötesinde bir şey olması lazım. Daha
önce yalnızca bir yıl boyunca viskonsül olmuştu. İsveç'in daha önce Kıbrıs'ta hiçbir
temsilciliği olmamıştı ve o zamandan beri hiçbir İsveçli veya Norveçli adaya yerleşme
mişti. Üstelik son elli yıl boyunca yalnızca bir İskandinav gemisi Larnaka'ya yanaş
mıştı. Anlaşılan Vondiziano'nun konsolosluk temsilcisi olmasındaki tek amaç, girdiği
yasadışı işlerin sonuçlarından kaçmaktı. Konsolosun üzerinde durduğu raporlardan
birisi, Atina'da yayımlanan ve Avusturya, Prusya ve Rusya'nın Türkiye, Britanya ve
Fransa'ya karşı birleştiğini öne süren asılsız bir dedikoduya ilişkindi. Mutasarrıf ve
Britanya viskonsülü arasındaki bir yazışmaya konu olan bu asılsız haberi "ortaya
çıkaran" (yani, muhtemelen, yayan) Vondiziano'ydu (Luke, C. T., s. 200-1; 9 Nisan
1854). 29 Mart 1854'te bütün konsoloslara bir mesaj gönderen Lord Stratford de
Redcliffe, müttefik güçleri bölmeyi hedefleyen bir diğer söylentiyi yalanlamak du
rumunda kaldı. Türkiye'nin sınır bölgelerini ele geçirmiş olan Yunanların yaydığı
söylentiye göre, Britanya ve Fransa padişahı alaşağı etme konusunda Rum tebaaya
yardım etmeye hazırdı. Dahası, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerde bir anlaş
mazlık olması ve Türkiye'nin Rum tebaayı sınır dışı etmesi halinde Britanya ve Fransa
büyükelçileri onları koruyacaktı (Luke, C. T., s. 1 96-8).
592 KIBRIS TARiHi
ken, sonraları daha spesifik bir anlam kazanarak zimmilerin ödediği kelle vergisinin
ismi oldu. Osmanlılar cizye terimini 1 855'e dek bu anlamıyla korudu, ama o tarihte
cizyenin yerini askerlikten muafiyet karşılığında ödenen 'bedel' aldı. Osmanlılar kelle
vergisi için genelde 'haraç' terimini 'cizye'den daha çok kullanıyordu."
:z.11 Aslında Babıali 1855 Viyana Konferansı'nda alınan karara göre Avusturya ve Büyük
Britanya'nın Türkiye ile birlikte hareket ederek reaya yararına birtakım düzenleme
ler yapacağını fark etmişti. Yeni hat, padişahın kendi kendine karar aldığı izlenimi
vermek için, bu yüzden çıkarıldı. Gerçekte Islahat Fermanı yabancılarla işbirliğinin
·
yazan Darrasse ve Laffon (K.X. IX, s. 1 17) başpiskopos dışında yalnızca iki Hıris
tiyan üye olduğunu ifade ediyor. Laffon'un belirttiği kadarıyla, mutasarrıf ve mal
müdürü dışındaki dokuz Müslüman üyenin dokuzu da sofraydı. 1 8 8 1 'de yazan
Biddulph'a göre (c. 2930, s. 89) Britanya idaresine geçildiği sırada Lefkoşa meclisi
mutasarrıf, kadı, müftü, başpiskopos, muhasebeci, mektubi kalemi müdürü, evkaf
müdürü ve (ikisi Müslüman, ikisi reayadan olmak üzere) dört seçilmiş üyeden oluşu
yordu.
23 r K.X. VI, s. 245-6. Konsolosa göre Kyrillos Türkleri tahrik etmekten korkan cahil
ve korkak biriydi (a.g.y., s. 242). Öte yandan, mutasarrıfın emirlerine boyun eğme
konusunda Kyrillos tek değildi ve Darrasse'ın belirttiği kadarıyla Kyrillos için yaptığı
eleştiri Lefkoşa'daki bütün Hıristiyanlar için geçerliydi. Ona göre meclisteki üyelerin
sayısı dördü Hıristiyan (üç Rum ve bir Maruni) ve dört Müslüman olmak üzere sekize
düşürülmeliydi.
232 Savile, Cyprus, s. 1 34.
233 c. 2399, s. 89.
234 Biddulph tarafından 1 879 yılı için hazırlanan ve Larnaka'daki meclis-i deaviyi anla
tan rapor, c. 2543, s. 1 95. Öte yandan, Savile'e göre meclis-i deaviler 5.000 kuruşa
kadarki meblağlara ilişkin davalara bakmaya yetkiliydi.
13 5 En azından imparatorluk genelinde kural böyleydi. A. and P., c. C ( 1 881 ), c. 3008, s.
63'te Anadolu hakkında yazan Wilson'la karşılaştırınız.
236 Biddulph, s. 3.
137 Sakellarios daha öm;e yaptığı gibi, eparchi'lcrdeki meclis temsilcilerinin de bu seçim
lerde oy kullandığını belirtiyor. Tabii ki, mahkeme kurumu yeni bir kurum değildi.
Mariti'nin anlattığı kadarıyla kazalardaki ve Lefkoşa'daki bütün mülki ve cezai dava
lar orada görülüyordu.
138 Tbe Times, 1 Ekim 1 878, s. 8e. Biddulph Raporu, c. 2543, s. 3.
ı.39 Doazan, 8 Aralık 1853 (K.X. IX, s. 2 1 6- 1 7).
ı.40 Doazan, i l Haziran 1 855 (K.X. IX, s. 2 1 8).
14 1 Aimilianides'c göre, KvıJQ. l:ıt.., I, s. 44, meclis-i ticaret projesi 1 857'ye kadar yeniden
canlandırılmamıştı, çünkü konsolosluk 26 Mart 1 857'de Fransız konsolosu vasıta
sıyla Mutasarrıf Kani Paşa'dan bir teklif almıştı ve bu teklifte önde gelen Avrupalı
tüccarlar arasından altı kişiyi meclis-i ticaret üyeliğine aday göstermesi isteniyordu
(K.X. IX, s. 2 1 9). Bunun üzerine altı kişi belirlenmiş ve adam eksikliğine karşı üç kişi
de yedek olarak ayarlanmıştı (a.g.y., s. 220). Ne var ki, meclis-i ticaretin ilk kuruluş
anı bu tarih olmak zorunda değildir. Şüphesiz bu tür teklifler sık sık yineleniyordu.
Mesela benzer bir teklif yapıldığı 26 Ocak 1 872'de kaydedilmiştir (F. O. 329/10).
Ekim-Kasım 1 857'de meclis-i tiı:aretin oluşturulmasında yaşanan diğer güçlükler
K.X. IX, s. 220-2'de yayımlanmıştır.
24 2 K.X. IX, s. 1 84. Vali, medis-i ticaretin Lefkoşa'ya taşınacağını 8/20 Mart 1 873'te
Britanya konsolosuna bildirdi. Bu durumu 25 Mart'ta Sir Henry Elliot'a bildiren Bri
tanya konsolosu, 4 Ağustos'ta bu yer değişikliğinin yol açacağı sıkıntılar konusunda
valiye şikayette bulundu (F. O. 19511 01 1 ve 329/1 1 ) . Veyis Paşa, her zamanki gibi,
karma davalarda hazır bulunacak iki Avrupalı üye aday göstermesi için konsolosluğa
teklifte bulunduğu zaman, Lefkoşa'da bu işe uygun kimse bulunmaması sebep göste
rilerek kimsenin aday gösterilemeyeeeği karşılığını aldı (F. O. 1 95/1 0 1 1 , 25 Mart ve
4 Ağustos 1 8 73). Bir yıl boyunca Larnaka'daki meclls-i ticarete üyelik yapan Lang'e
göre (Cyprus, s. 275), meclisin tüzüğü ve düzenlenişi kusursuzdu, ama meclis baş
kanının ve diğer Türk üyelerin iş ciddiyetinden oldukça uzak olmaları yüzünden bu
kusursuzluk değersizleşiyordu.
NOTLAR 595
ı.43 Sir Henry Elliot 29 Ağustos 1 873'te meclis-i ticaretin Larnaka'ya geri getirildiğine
ilişkin bir mektup aldığını belirtiyor. 15 Ekim'de aldığı bir diğer mektupta bu kararın
Babıiili tarafından verildiği ifade ediliyordu. Konsolos 21 Şubat 1 8 74'te Sidney Loco
ck'a (İstanbul'daki maslahatgüzar) meclis-i ticaretin Larnaka'ya geri geldiğini ve Vali
İbrahim Paşa'nın adayı terk ettiğini bildiriyor.
ı.44 F. O. 1 95/1 0 1 1 , 5 Ekim 1 874.
ı.4 5 Alasya, s. 73.
ı.46 Sakellarios, 1, s. 589.
ı.4 7 Larnaka belediye meclisinin icraatlarına dair bkz. Kyriazes, K.X. XII, s. 208-1 3 . Dar
rasse'ın bir ifadesinden anladığımız kadarıyla Lemesos başı çekiyordu.
ı.48 Luke, C. T., s. 2 1 9.
249 Sakellarios'a göre Müslüman ihtiyarlar meclisinin başkanına muhtar, Hıristiyan ihti
yar meclisininkine µoUXJUQTJÇ deniyordu (Sakellarios µoUXJUQTJÇ'in JTeWtO-yEQOÇ [baş
ihtiyar] olduğunu belirtiyor). 1858 tarihli bir raporda Hıristiyan ihtiyar meclisi baş
kanından "muhpir" diye bahsediliyor (F. O. 1 98/13).
ı. 5 0 İltizamdan yeni vergi sistemine geçişin "mümkün olduğunca hızlı" yapılması gerek
tiğini belirten Islahat Fermanı'nda ifade edildiği kadarıyla yeni sisteme geçilene dek
ada yöneticileri ve meclis üyeleri açık artırmaya verilmesi gereken iltizam meselelerini
hükme bağlamayacak ve bunlardan bir çıkar sağlamayacaklardı. Demek ki iltizamın
kaldırılmasında zorluk ve gecikmeler bekleniyordu.
2p Luke, C. T., s. 225-6, 228. 1 839 ve 1 856'da iltizam usulüne son verilmesine karşı
çıkanların İstanbul'daki Hıristiyan sarraflar olduğunu belirten Luke'a göre bu sistem
"pek çok Avrupalı iktisatçı tarafından Osmanlı İmparatorluğu'nun belli kesimlı:rin
de, en azından öşür için, hala en uygun yöntem olarak görülüyordu." Ama iltizamın
geri gelmesi için başka nedenler de vardı. Mesela 1 863-1865 arası öşür vergisi doğ
rudan devlete ödendiği için köylüler çiftçilerin elde ettiği kar oranında kazanç elde
etmek zorunda kalmıştı; ama daha sonra anlaşıldığı kadarıyla hesapları tutan köy
reisleri, okuma yazması olmayan köylülerin zararına olacak şekilde kendi ceplerini
doldurmuşlardı. Vergi tahsildarları tarafından soyulmak yeterince kötüydü, ama ken
di reisin tarafından aldatılmak çok daha beterdi. Böylece köylülerin gönderdiği arzu
haller neticesinde doğrudan devlete ödeme yöntemi kaldırıldı. Ancak şu noktayı da
gözden kaçırmamalıyız: Bu arzuhaller uşakları vasıtasıyla öşür vergisinin mültezimi
olan Lefkoşa'daki meclis üyeleri tarafından hazırlanmış ve adaya yayıhnıştı. Nitekim
İstanbul'daki Hıristiyan sarrafların iltizamın kaldırılmasına karşı durmalarının sebebi
de bu kişilerin vergi mükelleflerini soyup soğana çevirmeleriydi (Ubicini, Lettres, 1, s.
289). Söylenene göre iltizamdan kurtulmaya yönelik bir diğer adım 1 873'te atılmıştı
(Archibald Forbes, Daily News, 27 Ağustos 1 878, s. 5c).
ı. 5 ı. K.X. XII içinde Kyriazes, s. 310. Öte yandan, bu çabalar başarısızlıkla sonuçlanmış
ve Kition maliyesi iyice kötüleşmişti. A.g.y., s. 3 1 1-12.
25 3 K.X. VI, s. 239.
ı.54 Bkz. Sekizinci Bölüm, dipnot 13. Yeni bina inşa etmek artık bütünüyle yasak değildi.
Patrik veya cemaat liderleri vasıtasıyla izin alınması ve idari açıdan bir engel olmama
sı koşuluyla müsaade veriliyordu.
ı.5 5 Zannetos, 1, s. 1 1 87.
256 E6vaQxm. Dr. Bernard Lewis'in belirttiği kadarıyla reformların ardından adli olma
yan bütün yetkiler açısında kazalardaki kadıların yerini kaymakamlar, naiblerin yerini
de müdürler almıştı. "Dolayısıyla bu durumu Hıristiyanlara verilen bir 'imtiyaz'dan
ziyade reformların kadı ve maiyetindekilerin yetkilerine getirdiği kısıtlamaların bir
parçası olarak görmek daha makul olur. "
596 KIBRIS TARiHi
:ı.5 7 Müslümanlar aleyhine olsa dahi, Hıristiyan tanıklığının geçerliliği daha 1 847'de ka
bul edilmişti. Başlangıçta İstanbul'la sınırlı kalmış olan bu reform, yüzyıllardır Müs
lümanlar ile Hıristiyanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen yasayı geçersiz kıldığı için
merkezi yönetimin idari açıdan daha güçsüz olduğu ücra eyaletlerde hayata geçiri
lememişti (Engelhardt, 1, s. 84). Nitekim Konsolos Niven Kerr'in 1 846'da aktardığı
birkaç davada Müslüman şahit bulunmadığı gerekçesiyle Hıristiyanlar için adalet sağ
lanamıyor. Öte yandan bu durumun istisnaları da vardı. Örneğin, Kerr, Larnaka'daki
gümrük memurunun oğlu tarafından saldırıya uğrayan, ama olayın Müslüman şahidi
olmadığı için hiçbir tazminat alamayan İyonyalı bir genç adına muhassıla şikayette
bulunduğu zaman, Hasan Paşa mahkemenin itirazlarına karşın Kerr'in dragomanının
önünde saldırganı ağır şekilde kamçı cezasına çarptırmıştı (F. O. 195/102, 26 Eylül
1 846). Tabii bu davadaki mağdurun sıradan bir reaya olmayıp, büyük ihtimalle Bri
tanya korumasını haiz olduğuna dikkat edilmelidir. Benzer şekilde, o dönemde Rodos
konsolosu olan Kerr, Larnaka'daki ona bağlı viskonsülden gelen ve Kıbrıs'taki iki
dava hakkında bilgi veren raporları 1 85 1 ve 1 8 52'de iletmişti (F. O. 78/869, 7 Ağus
tos 1 85 1 ; 909, 22 Temmuz 1 852 ). 1) Leymosun'da öldürülen bir Hıristiyan'ın dul
karısı ve çocukları için adalet sağlanmamıştı. 2) Leymosun müdürüne bağlı bir zap
tiyenin Perapedi'de güpegündüz ve herkesin gözü önünde bir Hıristiyan'ı öldürmesi
üzerine, kurbanın dindaşları hep beraber katili Leymosun miidürüne şikayet etmişler,
ama şikayetlerine kulak verilmemişti. Bunun üzerine Lefkoşa'daki temyiz mahkemesi
ne gittiklerinde, zaptiyeyi tutuklayan, ama mahkemeye çıkarmayan ınuhassıl, mesele
yi lstanbul'a danıştığını söylüyordu, fakat Viskonsül Palma'ya göre katilin kaçmasına
izin verilecekti. Palma'nın belimiği kadarıyla Hıristiyanların tanıklığı geçerli sayılma
dığı müddetçe herhangi bir Müslüman ortada Müslüman şahit yokken istediği suçu
işleyebilir ve cezasız kalabilirdi. Üstelik, Palma'ya kalırsa, Müslüman şahitler olsa
dahi, bunlar dindarları aleyhine tanıklık etmezdi. Öte yandan, Hıristiyan tanıklara
ilişkin Islahat Fermanı'nda yer alan paragrafın muğlak olduğunu belirten Lefkoşa
kadısı (K.X. VI, s. 239, 241 ), bu paragrafın yalnızca Hıristiyanlar arasındaki davalar
için geçerli olduğunu ve Müslümanlar arasındaki davaların kapsamı dışında kaldığını
ifade ediyordu. "Gavur hep gavur kalacaktır." Görünüşe göre Lefkoşa kadısının atıf
ta bulunduğu paragraf şuydu: "Toutes les affaires commerciales, correctionnelles et
criminelles entre des Musulmans et des sujets Chretiens ou autres non-Musulmans, ou
bien des Chretiens ou autres des rites differents non-Musulmans seront deferees il des
Tribunaux Mixtes. L'audience de ces tribunaux sera publique; /es parties seron t mises
en presence et produiront leurs temoins, dont /es depositions seront reçues indistincte
ment, sous un serment prete selon la loi religieuse de chaque culte." [Ehl-i İslam ile Hı
ristiyan vesair tebaa-i gayrimüslime meyanesinde (arasında) veyahut tebaa-i İseviyye
vesair tebaa-i gayrimüslimeden mezahib-i muhtelifeye (çeşitli mezheplere) tabi olanla
rın birbiri beyninde (arasında) ticaret veyahut cinayata müteallik (ilişkin) zuhura ge
lecek cem'i deavi (bütün davalar) muhtelit (karma) divanlara havale olunub; istima-i
dava (davanın dinlenmesi) için işbu divanlar tarafından akd olunacak (toplanacak)
meclisler aleni olacağından müddei ile müddeialeyh (davacı ile davalı) muvacehe (yüz
yüze) olunarak, bunların ikame edecekleri şahitler, tekarir-i vakıalarını daima kendi
ayin ve mezhepleri üzere icda edeceklerini, birer yemin ile tasdik eylemeleri.] 1 858'de
yaşanan bir başka vakada sekiz yaşında bir kız çocuğu üç Türk'ün tecavüzüne uğra
mıştı, ama bütün tanıklar Hıristiyan olduğu için adalet yerini bulmamiştı (K.X. IX,
s. 1 20: Darrasse Laffon'dan bu durumu teyit etmesini istiyor). Laffon'un 3 Eylül'de
bildirdiği kadarıyla Hıristiyan tanıklığına izin verilmesi yönünde talepte bulunulmuş
tu ve 26 Ekim'de Lamaka'dan başpiskopos, piskoposlar ve kocabaşılara gönderilen
NOTLAR 597
bir mektupta ifade edildiği kadarıyla bu izin verilmişti (K.X. Vlll, s. 32, 39). Darras
se'ın 2 Kasım'da belirttiğine göre (K .X . IX, s. 198) sadrazamın bu meseleye ve kilise
çanlarına dair gönderdiği iki mektup hayli etkili olmuştu ve adadaki bütün müdürlere
bu yönde talimat gönderilmişti. Ne var ki, kadılar kendilerine gelen talimatları kabul
etmeyince, mutasarrıf gayrimüslim tanıkların dinlenmesi gereken davaları meclisin
incelemesi yönünde karar almak zorunda kaldı. 1 860'ta bu hak açıkça görmezden
geliniyordu (K.X . IX, s. 109-10). Sandwith'in 1866'da bildirdiği kadarıyla Lamaka
müdürü açık celsede, Hıristiyanların tanıklığını asla kabul etmeyeceğini, bu durumun
şeriata karşı geldiğini belirtmişti ve kadı da ona arka çıkmıştı (Eldridge'e gönderilen
mektup, 29 Ekim 1 866, F. O. 329/1). Keza 1 8 72'de Laffon da Hıristiyan tanıklığının
mahkemede geçerli olmadığını belirtiyor.
ı. 5 8 Bu konuya ilişkin bkz. Sekizinci Bölüm, s. 34 1 .
ı. 5 9 Laffon'un 1 8 72'deki Hıristiyan memurların aylık maaşları için verdiği liste ş u şekil
dedir: Lefkoşa'daki tercüman-kahya 1 .000 kuruş (yani yıllık 100-150 sterlin arasında
bir miktar); Lamaka'daki tercüman-kahya 500 kuruş; on sekiz meclis üyesinin her
biri 1 75 kuruş. Lefkoşa defterdarı 600, Larnaka defterdar 400 kuruş; kaymakamlık
lardaki diğer dört defterdarın her biri 300 kuruş. Laffon'un arada yıllık 83.400 kuruş
olarak hesapladığı bu para Hıristiyanların sırtında ağır bir yük teşkil ediyordu.
ı.60 Aristarchi Bey, Legisl. Ou., 1, s. 19 ve sonrası; Nikolaldes, 00roµ,. Kroô., s. 462-7;
Engelhardt, 1, s. 2 11-14; Young, Corps de Dr. Ott., 1, s. 335. Ne var ki, yabancı ülke
vatandaşlarına verilen bu hak kağıt üstünde kalacaktı (Engelhardt, il, s. 125). Ger
çekte, güvenlik sorunu nedeniyle çok az sayıda yabancı bu haktan istifade edebildi.
Gayrimenkullerine ilişkin ödeme yükümlülükleri, yargısal meseleler ve intikal ve ferağ
hakları açılarından Osmanlı tebaasıyla aynı muameleyi gören bu yabancılar, konso
losluklarının yardımından mahrum kalarak, Osmanlı'nın karmakarışık mali sistemi,
gayrimenkul ve veraset hakları mevzuatı içinde kolayca kayboldu (Young, a.g.y., s.
336). (Daha evvelki dönemlerde bu hakka ili şkin yapılmış tartışmalar için bkz. Ubi
cini, Lettres, 1, s. 339 ve sonrası.) Öte yandan, dikkat edilmesi gerekir ki, Konsolos
Kerr'in belirttiği kadarıyla ( 3 1 Aralık 1 845, F. O. 78/62 1), Avrupalılar toprak sahibi
olmalarına engel olan yasayı zaten atlatıyordu ve Kıbrıs'taki en iyi araziler onların
elindeydi. Kerr'in daha sonra açıkladığına göre (a.g.y., 754, 22 Aralık 1 848) yabancı
ülke vatandaşları söz konusu yasayı şu şekilde atlatıyordu: Yasak yalnızca erkekler
için geçerli olduğundan tapu senedini hanımları veya kızları adına çıkarmak adetten
olmuştu. Üstelik borçların ödenememesi durumunda Türk mahkemeleri borçlunun
hanımını veya kızını borçtan sorumlu tutmuyordu. Sandwith'in daha ileri bir tarihte
bildirdiği kadarıyla Kıbrıs'ta hanımı adına arazi sahibi olan tek bir Britanya vatan
daşı vardı ve bu kişi vergisini hep ödemişti (F. O. 195/813, 30 Nisan 1 866). Adanın
Britanya'nın eline geçmesinden kısa bir süre sonra çıkarılan bir emirnameyle Osmanlı
veya Britanya vatandaşları dışındaki şahıslara arazi satılması yasaklandı ( 1 878'deki 6
no'lu Emirname). Avam Kamarası'nda yapılan açıklamaya göre bir yabancının arazi
satın almak için izin istemesi durumunda Osmanlı yasaları veya herhangi başka bir
protokol bağlamında sahip olabileceği her türlü hak için gerekli değerlendirme yapı
lacaktı (Hansard, 30 Haziran 1 879, s. 956-7).
261 Bkz. s. 209 ve 213'teki dipnot 82.
262 Engelhardt'a göre (1, s. 247-8 ) bu bedel, kelle vergisi kadar aşağılayıcı olmasa da,
haracın geri geldiği anlamına geliyordu.
263 Yukarıda, dipnot 96 ve 1 68.
264 K.X. IX, s. 219.
598 KIBRIS TARiHi
maddeye itiraz etmişti (Pears, Life of Abdul Hamid, s. 204). Engel hardt a göre (I, s.
'
144, 1 54) buradaki iki ifade birbiriyle çelişmektedir, çünkü Avrupa devletleri buradan
Islahat Fermanı'nın kendilerine denetleme hakkı verdiği sonucunu, Babıali ise dışarıdan
gelecek herhangi bi r müdahaleye karşı korunduğu sonucunu çı karıyordu. Daha sonra
31 Mart 1 877'deki Londra Protokolü'nün göstereceği üzere, Avrupa devletlerinin asıl
niyeti Osmanlı'daki Hıristiyanların durumu düzelmediği takdirde genel düzeni koruya
cak ve Hıristiyanların refahını gözetecek adımlar atmaktı (a.g.y., il, s. 1 78, 320-2).
3 A. and P., XXXVIII, Sess. 2, s. 207 ( 807).
4 Osman Paşa Kıbrıs'a 24 Ocak 1 85 5 'te vardı (Doazan, 1 1 H a zi ran, K.X. IX, s. 2 1 8).
Öte yandan, Laffon 28 Ağustos 1 856'da Osman Pa şa n ın on dört aydır görevde oldu
'
ğunu belirtiyor (a.g.y., s. 1 1 1 ) . Osman Paşa'nın halefi Kani Paşa 15 Ocak 1 857'den
önce Kıhrıs'a geldi (hkz. s. 1 95).
s 17 Mayıs 1 856, a.g.y., s. 108. Aynca bkz. Laffon 'un Osman Paşa hakkında yazdıkla
rı, 28 Ağustos 1 856, a.y., s. 1 1 1 -17.
6 Yunan konsolosu hu dönemde gerçekleşen bir Türk isyanını tasvir ediyor (K.X. VII,
s. 1 65) ve hu isyanı Islahat Fermanı'nın ilan edilmesine bağlıyor. Yaşanan kargaşanın
Hıristiyan kurbanı ölümden son anda La ffon sayesinde kurtulmuştu.
7 Nitekim, Yunan konsolosunun oğlu bir Türk'ü fakir bir Rum'u dövmekle itham ettiği
zaman, müdürden bir "Frenk" olarak Türklerin kullarına nasıl davrandıklarına karı
şamayacağı cevabını almıştı (K.X. IX, s. 1 1 6).
8 Saintine, 15 Ocak 1 857 (K.X. IX, s. 1 1 6 ).
9 Kani Paşa daha 1 5 Ocak 1 857'de çeşitli reform adımları atmıştı. Demek ki, 1 856
yılının sonlarından daha geç gelmiş olamaz (K.X. IX, s. 1 1 7). 26 Mart 1 858'de Bosna
Valisi olmak üzere Kıbrıs'tan ayrıldı (a.g.y., s. 1 1 9).
ıo Lang, Cyprus, s . 287-8.
ıı 26 Mart 1 858 (K.X. IX, s. 1 1 9-20); 1 Mayıs (a.y., s. 1 20-1 ) . Kyriazes (a.y., s. 79)
ishak Hakkı Hafız ismini veriyor.
ı2 19 Mayıs 1 858 (K.X. IX, s. 1 22). "İyi bir adam, ama maalesef iyi bir mutasarrıf ola -
16 Yiolou'dan Darrasse'a yapılan müracaat, 2 0 Ekim 1 859 (K.X. VII, s . 261-3). Darras
se'dan İshak Paşa'ya, aynı tarihli (K.X. X, ikinci kısım, s. 32).
17 Başpiskopos Makarios'un yaptığı yazışmanın elyazmasındaki Yunanca metin K.X.
VIII, s. 1 64-7'de; çevirisi Luke, C. T., s. 204-8'de.
18 Sandwith (Luke, C . T., s . 23 1) "Avrupa'da bağcılık yapılan ülkeleri harap eden hasta
lığın aynısı"ndan söz ediyor. Ama Kıbrıs'taki sorunun kaynağı asma biti [phylloxera]
değil, oidium tuckeri denilen bir mantar türüydü. Bu mantar 1 853'te (Cyprus, s. 37)
veya daha öncesinde ortaya çıkmışn (Viskonsül White 1 862 tarihli raporunda manta
rın on bir yıldır yaygın olduğunu belirtiyor).
19 Fransız konsolosu, 10 Nisan 1863 (K.X. VIII, s. 1 63-4).
20 Laffon'un bir mektubu (çeviriye göre 1 6 Kasını 1809'e tarihlenen mektubun çevirisi:
K.X. VII, s. 226-7) yaşanan felaketi ve mutasarrıfın hareketlerini yukarıdaki doğ
rultuda aktarıyor. Arşidük Ludwig Salvator buna benzer bir su baskınının 26 Ekim
1 859'da yaşandığını belirttiğine (Leukosia, s. 2) ve Laffon ellili yıllardan bu kadar
önce konsolosluk temsilcisi olınadığına göre, 1 809 tarihinin 1 859 yerine yazılan bir
baskı hatası olduğunu varsayıyorum. Gerçi günler birbirini tam tunnuyor, ama şayet
arşidük Jülyen takvimini kullanıyorduysa, iki tarih arasındaki fark yalnızca üç gün
oluyor. 1 86S'te başka bir tehlikeli su baskını yaşandığı zaman da tüm şehir sular al
tında kaldı. Daha sonra, 12 Aralık 1 878'de, Wolseley'nin Baf Kapısı'ndaki köprünün
altından geçen suyolunu genişletme planı kabul edilecekti (F. O. Corr. 1 8 78-9, s. 202).
21 Kyriazes, K.X. IX, s. 79-8 1 , İshak Paşa'nın görev süresi için 1858-1859, Hayrul
lah Mehmet'inki içinse 1861-1862 tarihlerini veriyor. Ama Hayrullah Paşa daha 1 8
Ağustos 1 860'tan önce makamına geçmişti ve halefi Ziya Paşa Nisan 1 862'de adaya
gelmişti. Hayrullah Paşa'nın yazdığı 9 Şevval (= 9 Nisan) 1 862 tarihli bir mektubun
bulunduğu Britanya konsolosluğundaki kayıtlarda Ziya Paşa'dan gelen en eski tarihli
mektup 10 Zilhicce 1 278'den ( = 5 Temmuz 1 862), en geç tarihli olanı da 29 Eylül/1 1
Ekim 1 862'dendir.
22 Darrasse'dan Fransız büyükelçisine, 20 Ağustos 1 860 (K.X. X, s. 30).
23 F. O. 78/1534, 7 Ağustos 1860.
24 1849'dan 1 8 6 l'e kadar Kıbrıs'taki Britanya viskonsülü Rodos'taki konsolosluğa
bağlıydı, ama Aralık 1 861 'de adadaki temsilcilik yeniden bağımsız bir konsolosluk
derecesine getirildi. Kıbrıs konsolosluğu konusunda inceleme yapmak üzere adaya
gönderilen G.F. Gould'un Sir Henry Bulwer'a gönderdiği raporda yaptığı tavsiyeye
göre (F. O. 78/1792, 9 Eylül 1 8 6 1 ) Kıbrıs'ta net maaşı en az 250 sterlin olan bir
konsolosluk temsilcisi bulunmalı ve tüm ticaret Beyrut'la yapıldığı iıin Kıbrıs'taki
viskonsül Rodos yerine Beyrut'a bağlı olmalıydı. Adadaki konsoloslukları Fransızlara
yıllık 840 sterline mal olurken, ABD konsolosunun maaşı 300 sterlindi.
25 Luke, C. T., s . 208-9. Hayrullah Paşa'yı içkici biri olarak tasvir eden Comte de Mari-
court'a göre asıl idareci kadıydı (K.X. IX, s. 226).
26 K.X. XIII, s. 225-6.
27 K.X. X, s. 40- 1 .
28 F. O. 78/1792, 14 Haziran 1 8 6 1 .
29 Alasya, s . 70.
30 Luke, C. T., s. 209. Dolayısıyla, Kıbrıs Rodos'tan daha büyük önem arz ettiği ve
mutasarrıfı artık Adalar Paşalığı valisine bağlı olmadığı için, Larnaka'daki Britanya
viskonsüllüğünün Rodos'taki konsolosluğa bağlı olması için bir sebep yoktu. Böylece,
yukarıda (dipnot 24) bahsi geçen değişiklik hayata geçirildi. Bunun dışında, kayıtlar
da Britanya viskonsüllüğüyle alakalı olarak olağanüstü bir olaydan bahsediliyor. Lar
naka'daki İsveç ve Norveç viskonsülü olan A. Vondiziano'nun Leymosun'daki İsveç
600 KIBRIS TARiHi
için yukarıda verilen tarihler, Lang'in bu yılları hafızasından yazdığı izlenimini veriyor.
1864'te Britanya Viskonsülü White'ın yerine geçen Dominic Ellis Colnaghi ( 1 864-
1865), Beyrut'taki başkonsolosluğa bağlı bir konsolos derecesine yükseltilirken (F. O.
78/1824, 31 Mayıs 1 864), makam 1 865'ten 1 8 70'e kadar (Sandwith) yine Beyrut'a
bağlı bir viskonsüllük haline getirildi (Luke, C. T., s. 277). Sandwith sadece bir viskon-
602 KIBRIS TARiHi
sül olduğu halde, Lefkoşa'daki Fransız konsolosluk temsilcisi olan Laffon tarafından
adadaki en önemli kişi addediliyordu (K.X. IX, s. 238). Arkeologlar da Kıbns'taki
antik çömlekleri sınıflandırmaya girişen ilk kişi olarak Sandwith'i anmaktadır (Archa
eologia, XLV, 1 877). Beııur şekilde, White'la Colnaghi arasında ve Colnaghi'yle San
dwith arasında konsolos vekili olarak görev yapan ve daha sonra kendisi de konsolos
olacak olan Lang (F. O. 78/2194, 9 Ekim 1 87 1 ) Kıbrıs arkeolojisi ve nümizmatiğine
meraklıydı. Lang'in konsolos olduğu 1 87 1 'den itibaren Kıbrıs'ın Britanya idaresine
geçtiği 1878'e dek adadaki Britanya konsolosluğu Beyrut'tan bağımsız statüde kaldı.
5 ı. Luke, C. T., s. 210.
53 Lang, Cyprus, s. 281. Lang, Blackwood's Magazine, 172 ( 1 902), s. 1 85'te belimiği
kadarıyla, hazinenin talebi daha mahsul satımından kar elde edilmeden vergi ödeme
sinin yapılması yönündeydi. Kendi tarlası için hazineye vergi ödemesi gereken Lang de
yüzde 12 faizle bankasından avans çekmişti. Söz konusu sistem iki yıl boyunca övgüye
değer bir şekilde işledi, ama bu durum vergi tahsildarlarının zorla para almalarına
engel olduğundan, tahsildarlar bir sonraki mutasarrıfı sistemi ilga etmeye ikna etti.
54 A. and P., c . LXXV ( 1 867), no. 3807, mektup. Aynı sohbette Lord Lyons'u her za
manki reform vaatleriyle yemleyen sadrazam, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasın
daki, kanunen ortadan kalktığı halde uygulamada devam eden ayrımların son bulaca
ğını belirtiyordu. Buna göre, muhtelif meclislerde Hıristiyanların yeterli oranda temsil
edilmesi sağlanacak ve Hırisriyan ka7.aların Hıristiyan kaymakamları olacaktı. Bağ
dat ve Yemen hariç olmak üzere 1 868 itibariyle vilayet sistemi tamamen uygulamaya
konmuştu. Ubicini ve Pavet de Courtcille'in 1 8 76'da belirttiği kadarıyla (Etat present,
s. 90), Osmanlı imparatorluğu 27 vilayete (Fransız departement), bu vilayetler 1 23
livaya (a"ondissement), livalar kazalara (cantons), kazalar nahiyelere (communes)
bölünmüştü. Bu idari birimlerin mülki amirleri sırasıyla vali, mutasarrıf, kaymakam
ve müdürdü. Bizim açımızdan ilginç olan, bu dönemde bir liva olan Kıbrıs'ın Ubicini
ve Pavet de Courteille'in listesinde kendisine yer bulamamasıdır. Vilayet sistemiyle
ilgili yapılan şu yorum önem arz etmektedir: "Vilayet sistemi, Müslümanların da gay
rimüslimlerin de katılacağı şekilde eyaletlere daha fazla kendi kendilerini yönetme
imkanı vermeyi hedefliyordu ve düzenleyicilerinin gerçek niyeti de bu yöndeydi. Ama
valiler padişahın karşı gelinmez otoritesine büsbütün tabi oldukları için ve yerel mec
lislere makam icabı üye olan görevliler daimi bir Müslüman çoğunluk teşkil ettiği
için, vilayet sisteminin uygulamadaki sonucu mutlak iktidarın hiç olmadığı kadar pa
dişahın elinde toplanması olmuştu. " Ene. Brit., 1 1 . baskı, XXVII, s. 428 (Sir Vi ncent
Caillard). Vilayet Nizamnamesi için bkz. Aristarchi Bey, Ugislation Ottomane, il
( 1 874), s. 273-89; Nikolai'des, OOwµ. Kwö., s. 72- 1 03; Young, Corps de Droit Ott.,
1, s. 36 ve sonrası; Engelhardt, 1, s. 27 1 -6'da alıntılar; analiz için, a.g.y., s. 1 9 3-8 .
55 Luke, C. T., s. 237-8 (viskonsül vekilinin 26 Mayı s 1 868 tarihli mektubu). Sandwith
daha 8 Nisan'da Kıbrıs'ın statüsündeki değişikliğe ilişkin büyükelçiye bilgi vermişti.
Tanzimat gereği 1 8 52'de Türk adalarının altı sancaktan o l uşa n Vilayet-i Cezayir ola
rak bi r leşti rildiğin i ve bu sancaklardan birinin Kıbrıs olduğunu öne süren Ritter zur
Helle von Samo'nun (Das Vi/ajet der lnseln des weissen Meeres, s. 3) bu bi l gi yi neye
dayanarak verdiğini bilmiyorum. Vilayet Niza mna mesi ni n tarihi 1 864'tür.
'
56 Luke, C. T., s. 248-50. Bu düzenleme 6. yüzyılda uygulanmış olan çok daha kulla
nışsız sistemi hatırlatıyor. O devirde Kıbrıs yönetimi İstanbul'un kuzeyinde bir yerde
konuşlanmış olan quaestor Iustinianus exercitus unvanlı görevliye verilmişti ( Birinci
Cilt, s. 258).
57 Luke, C. T., s. 237. F. O. 1 95/813, 26 Mayıs 1 868.
58 1 854- 1 858 yılları için muhtemelen Antony Palma tarafından hazırlanan beş yıllık
rapor, F. O. 1 98/13. Rapordaki en büyük kalemler şöyleyd i (kuruş cinsinden): Doğru-
NOTLAR 603
dan vergiler, 3.000.000; eski borç, 600.000; bedel-i askeri, 750.000; öşür, 6.500.000;
tuzla, 200.000; gümrük ve harir resmi, 2.000.000; arazi devri, 385.000.
59 Beyrut Başkonsolosu G.T. Eldridge, F. O. 329/1.
60 İki raporun da tamamı Luke, C. T., s. 225-36, 239-47'de yer alıyor. Sandwith'in
gözünden kaçan önemsiz vergilerden bir tanesi kahve öğütme vergisiydi. Lefkoşa,
Larnaka ve İskele'nin her birinde kahve öğütmek için tek bir yer bulunuyor, vergi
de orada tahsil ediliyordu (Luke, s. 213: 1 864). Arı kovanı başına 1 1/3 centipoise ve
yıllık ortalama üretimi lOs. olan bir çeşit limondan alınan öşür vergisi gibi absürd
vergiler 1 897'de ortadan kaldırılana dek varlıklarını sürdürdü: C. 8805 ( 1898) s. 27.
61 Sandwith'in verdiği oranları Lang'in verdikleriyle ( Cyprus, s. 277) karşılaştırmanın
pek bir anlamı yok, çünkü değerleri sterlin cinsinden yazan Lang sterlin-kuruş kuru
nu kaçtan aldığını belirtmiyor. Hatta Lang'in verdiği miktarların kitabın basım yılına
( 1 878) mı ait olduğu, yoksa Kıbrıs'ta konsolos olduğu dönemi mi yansıttığı bile belli
değil. Lang, kitabının 298. sayfasında Kıbrıs'tan elde edilen toplam gelirin 180.000
sterlin olduğunu yazıyor. Bir karşılaştırma için Savile'in verdiği oranlara bakabiliriz
(Cyprus, s. 154): 1 845'te ( 1 sterlin'e 109 kuruş kuru üzerinden) toplam gelir 4.431.650
kuruş veya 40.657 sterlin ve yıllık masraflar 600.000 kuruş veya 5.504 sterlin. Kon
solos White'ın raporuna göre 1863'te toplam gelir 21.510.000 kuruştu. Mart 1876'da
sona eren yıl için toplam gelir (Riddell'ın raporuna göre) 20.000.000 kuruştu. Sonraki
iki yıl boyunca yaşanan kötü hasatlar yüzünden gelirlerde ciddi düşüş yaşanmıştı.
62 Ubicini ve Pavet de Courteille, s. 127-8.
63 Bkz. yukarıda Beşinci Bölüm, dipnot 260 ve aşağıda dipnot 82.
64 Lang'e göre (Cyprus, s. 246-7) Osman Paşa döneminden ( 1 855-1856) sonra, Meh
met Sait Paşa'nın aldığı etkin tedbirlere kadar ( 1 868-1 871), çekirgelerin yok edilmesi
amacıyla, hiçbir sonuç elde edilmeksizin, Kıbrıs'ın kanı emilmişti. Çekirge vergisiyle
toplanan hasılat inanılmazdı, ama bu miktarın yüzde 50-90'ı birilerinin cebine gidi
yordu. "Bazen dürüstlük maskesi takılıyor ve döme biri çekirge yumurtası döme üçü
toprak ve kum olan bir karışım resmi olarak yok ediliyordu."
65 Görünüşe göre Avrupalıların gözlerini boyamak amacıyla tertiplenen bu düzenbazlı
ğın işleyişini Lang anlatıyor (a.g.y., s. 293-5). Buna göre, her çiftçiden belli bir oranda
tahıl alınacak ve bu tahıl bankada saklanmak üzere paraya tahvil edilecekti. Ama
daha ikinci yıl sona ermeden banka rezervi eridi. Nitekim, Kıbrıs'ın statüsündeki be
lirsizlik nedeniyle, Britanya hükümeti de adada bir ziraat bankası kurmaya yönelik
taahhüt verme konusunda tereddütlüydü. Ziraat Bankası (Agricultural Bank) 1 925'te
kurulacaktı (Laws, 1925, no IX, XI ve XV).
66 Ne var ki, söz konusu kadastro çalışması yalnızca Lefkoşa'da tamamlanabildi. Böy
lece, bu çalışmayı temel alacak şekilde Lefkoşa'da toplanmaya başlanan temettü ver
gisi, zengin ve fakir kesimler arasında daha eşitlikçi bir vergi anlayışına örnek teşkil
etti. Bu vergiye, fertlerin ve şirketlerin iş amaçlı kullandığı binaların değeri, kişilerin
kazançları, personel maaşları ve mültezimler tabiydi. Temettü vergisinin başlangıcını
1 873 olarak veren Young, Corps de Dr. Ott., V, s. 285 ile karşılaştırınız.
67 Lang'in verdiği oranlar farklıdır (a.g.y., s. 226-7). Ona göre, öşür vergisi üretim ye
rindeki değer yerine, başlıca yerleşimlerdeki pazar fiyatını temel alarak hesaplandı
ğından, "aslında yüzde 12,5'i geçmemesi gereken vergi oranı, uygulamada yüzde
20'nin üstüne çıkıyordu." Lang bu oranın üstüne şaraptan alınan yüzde lO'luk bir
tüketim vergisini ve oranını belirtmediği bir ihracat vergisini de ekliyor. Lang'in 1
Mart 1 870 tarihli raporuna göre (A. and P., LXVI, 1 871, s. 767) uygulamadaki
suiistimal nedeniyle üzümden alınan öşrün oranı yüzde 1 7'yi buluyordu. Dahası, şa
raptan alınan tüketim vergisi yüzde 1 0 olduğu halde, haksız kıymet takdiri nedeniyle
604 KIBRIS TARiHi
üreticinin bütün imalatının beşte birini vergi olarak ödemesi gerekiyordu. Anlaşmaz
lık durumunda başvurulan yerel meclisler, çiftçiden ziyade zengin mültezimi veya
nüfuz sahibi gümrük müdürünü tatmin etmeyi daha karlı görüyordu. Yüzde 37'lik
bir vergi oranına hiçbir yetiştiricinin dayanması mümkün değildi. Fairfield'ın 1 883'te
hesapladığı kadarıyla (c. 3661, s. 73), genel olarak Kıbrıs'ta elde edilen ürünlerden
kıymet esasıyla (ad valorem) alınan vergi, yüzde lO'u öşür yüzde 3'ü vergü olmak
üzere yüzde 1 3 oranındaydı. Buna karşılık, şarap yapılan mahsulden alınan yüzde
lO'la beraber şarabın satış değeri üstündeki vergi yüzde 22'yi buluyordu. Yani, şarap
değeri üstünden yüzde 8'e denk gelecek şekilde üzümden alınan yüzde tO'luk öşür,
şaraptan alınan yüzde lO'luk tüketim vergisi ve yüzde 4'lük vergü. Fairfield'ın be
lirttiğine göre, bu çifte vergi halini Türkle 1 862'de başlatmışlardı. Tarımsal üretim
de ve bu ürünlerin ihracatında uygulanan fahiş vergi oranlarının, tütün tarlalarının
ve bağların terk edilmesi (veya üzümden şarap yerine kuru üzüm yapılması) gibi
kötü sonuçlara yol açtığı, genel olarak kabul edilen bir durumdur. Örneğin, Kıbrıs'ın
1 877'deki tütün üretimi adada tüketilen miktarın onda biri bile etmiyordu. Bkz.
Sandwith 'in 1 868 yılı için hazırladığı rapor, A. and P., LX ( 1 868-9); Savile, s. 1 56-
7; Watkins, Report on Trade and Commerce in 1 877, A. and P., LXXIV ( 1 878),
s. 1 365; The Times, 2 Eylül 1878, s. 8a. Şarap üretiminin üzümden fıçıya kadarki
evrelerinde alınan vergiler 1 875'te yüzde 35-40 arasında değişiyordu. Öyle ki, 1 874
verimli bir yıl olduğu halde insanlar bağları terk etmeyi sürdürmüş, bunun üzerine
olayı inceleme altına alan devlet geçici bir süre için vergi tahsilini ertelemişti. Öte
yandan, 1 874'te Kıbrıs'ta uygulamaya konan Reji sistemiyle tütün gelirleri büyük
artış göstererek, 1 874'te 26.260 kuruştan l 875'te 845.557 kuruşa çıktı (Riddell Ra
poru, A. and P., LXXV 1 1 8761, s. 1 033). Bu gibi vergiler üstündeki diğer sınırlamalar
için bkz. Baker, s. 280-9.
68 Fransız konsolosuna göre, vergü emlak vergisi değildi (yukarıda, dipnot 1 5). Oysa
Biddulph'ın verdiği tanımda vergü hem emlak hem gelir vergisiydi (c. 2543, s. 1 3).
69 Aşırı vergiye tabi tutulduğunu iddia eden bir köyün muhtarı kaza meclisinde durumu
kanıtlarsa vergi fazlası diğer bir köye taşınıyordu, ama meclisteki yolsuzluk bu gibi
eşit vergi taleplerinin karşılanmasına mani oluyordu. Karma köylerdeki Türklerin ve
Hıristiyanların kendi muhtarları ve kendi vergü kotaları oluyordu. Vergünün tespit
ve tahsil yöntemlerini Lang, s. 289 ve sonrasında aktarıyor. Kıbrıs Britanya idaresine
geçtiği zaman üç çeşit vergü vardı: 1 ) gayrimenkul ve evlerin alım değerinin binde
dördü nispetinde toplanan kıymet vergisi; 2) sahibinin oturmayıp kiraya verdiği gay
rimenkul ve evlerden, gayrimenkul değerinin yüzde l O'u olarak hesaplanan kiranın
yüzde 4'ü nispetinde irat vergisi; 3) meslek sahipleri ve zanaatkarların kar ve maaş
larından yüzde 3 oranında alınan temettü vergisi. Baker, s. 471-2'de alıntılanan G.W.
Kellner Raporu, 25 Eylül 1 878, s. 4; Biddulph Raporu, c. 2543, s. 1 1 . Daha sonra
Biddulp ( 1 7 Ocak 1 88 1 , c. 2930, s. 7 1 ) temettü vergisinin tarım işçilerinden bile alın
dığını belirtiyor. Öte yandan, kapitülasyonları mazeret göstererek temettü vergisini
ödemeyi daima reddetmiş olan yabancılar da artık bu vergiden sorumlu olacaktı. Bid
dulph'a göre emlak sahipleri de bu vergiyi ödemiyordu. Ayrıca, işçilerle zanaatkarla
rın elde ettiği karı hesap etmek imkansız olduğundan, yapılan işin mahiyetine göre bir
vergi miktarı belirlenmekteydi. Bu şekilde, (yıllık 1 sterlin 8 şilin ila 8 sterlin 8 şilin
arasında değişen) absürd derecede küçük gelirler üzerinden vergi alınıyordu. Dükkan
sahibi olmayan zanaatkarları temettü vergisinden muaf tutan Biddulph, bu vergiyi
kaldırmak istiyordu, ama, diğer vergiler gibi, çoğu zaman okuma yazması olmayan
muhtarlar tarafından toplanan temettü vergisinin ada gelirine katkısını tespit etmek
olanaksız olduğundan bunu yapmıyordu. Parlamentoda açıklandığı kadarıyla, mali
yükün eşit paylaşımı ilkesi gereği temettü vergisi yabancıları da kapsar hale getirilmiş-
NOTLAR 605
ti (Hansard, 17 Şubat 1 881, s. 1079). Daha sonra temettü ve irat vergileri 1 906'daki
Law VII ile yürürlükten kalktı.
70 Suriye'den yapılan alımlar için oran hala yüzde 8 olsa da, ihracat vergisi diğer yerler
için yüzde l 'e indirilmişti (Lang, s. 287). İhracat vergisi 1 879 tamamen kaldırıldı
(Biddulph Raporu, c. 2543, s. 16).
71 Fransız konsolosu Darrasse'ın 1 859'da belirttiği kadarıyla (K.X. ix, s. 230), İngiltere
Kıbrıs'ta ve Doğu'da pamuk tarımını etkin bir şekilde teşvik etmekte ve bu amaçla
İngiliz konsoloslarına pamuk ayıklama makinesi ve tohum göndermekteydi. Darras
se'a göre İngiliz kolonicilerin sayısı büyük artış göstermişti. Ancak, Britanya viskon
sülünün pişmaıılıkla dile getirdiği üzere (A and P. xxxviii, Sess. 2, s. [806)206, Report
for 1 856-7), İngiltere Kıbrıs'la doğrudan ticaret yapmıyordu. İngiliz mamul malları
Kıbrıs'a Suriye, İzmir ve İstanbul'dan ithal ediliyordu. Viskonsül White'ın 1 862'de
belirttiği kadarıyla, pamuklu ürünlerin tamamı İngiltere'den geliyor ama bu ürün
ler doğrudan değil, Beyrut ve İzmir üzerinden getiriliyor, dolayısıyla buralardan da
Osmanlı veya başka ülke bandıralı gemilerle Kıbrıs'a naklediliyordu. 1 8 63'te Kıb
rıs limanlarına giriş çıkış yapan İngiliz gemilerinde ciddi bir artış yaşandı. Kıbrıs'tan
yapılan ihracat da artış göstermekteydi. 1864'te en çok ihracat yapılacak ülkenin,
pamuk sevkiyatı sayesinde, İngiltere olması bekleniyordu. Bu açıdan Liverpool büyük
ölçüde Marsilya'nın yerini almış durumdaydı (agy. lviii, s. [764] 352; lxi, s. 436-7).
Buna karşılık, Sandwith in tespitine göre (agy. lxv, 1 871, s. 325), 1 869'a gelindiğinde
'
yalnızca küçük bir İngiliz buharlısı adaya uğrayıp İskenderiye ve Beyrut'a yük götür
müştü ve bu şekilde Österreichischer Lloyd'un bu alandaki tekeli kırılmıştı. 1 871'de
İngiltere veya sömürgeleriyle Kıbrıs arasında, adaya giriş yapan gemilerle yapılan her
hangi bir doğrudan ticaret kayda geçmemi ştir, ancak Türkiye' den adaya on adet gemi
gelmişti (Lang, 17 Nisan 1872, agy: lviii, s. 809). Liverpool buharlıları Kıbrıs'a uğ
ramayı ancak uzun zaman aralıklarıyla yapıldığında karlı bulduklarından, Konsolos
Riddell İngiltere ve Kıbrıs arasındaki doğrudan ticaret yokluğunu giderecek bir çare
bulamamıştı (agy. lxv, 1 873, s. 1 098). 1 877'de Kıbrıs'a gelen İngiliz ve diğer yabancı
ülke gemilerinin sayısında ciddi bir düşüş yaşandı. Tesadüfen adaya uğrayan bir Fran
sız buharlısını saymazsak, iki haftada bir sefer yapan Österreichischer Lloyd dışında
Kıbrıs'a yabancı gemi gelmemişti (Watkins's Report, agy. lxxiv (1 878), s. 1364).
72 Lang Raporu, A. and P., LVIII ( 1872) s. 8 1 1- 12. Tuz gelirleri için ertesi yıl Riddell
şu miktarları veriyor (a.g.y., LXV, s. 1097): 1 868'de 25.000 sterlin; 1 869'da 14.400
sterlin; 1 8 70'te 1 8.900 sterlin; 1 871'de 20.600 sterlin; 1 8 72'de 8.900 sterlin.
73 Sandwith bazı üst düzey görevlilerin aylık maaşlarını şöyle veriyor: Mutasarrıf,
12.500 kuruş; Larnaka kaymakamı, 6.850 kuruş; Leymosun kaymakamı, 4.800 ku
ruş; Gime, Mağusa ve Baf kaymakamları, toplamda, 13.500 kuruş; adadaki on adet
müdürün, toplamda, 6.000 kuruş. Görünüşe göre, Sandwith 1 kuruşa 3 peni kurunu
kullanıyor, çünkü Kıbrıs'ın 1867'deki toplam geliri olan 1 8 .257.500 kuruşun karşılı
ğının 230.000 sterlin olarak veriyor. Buna göre, Kıbns'ın 1 869'daki net geliri 1 79.049
sterlin civarındaydı. Bu miktarı Başpiskoposluk Kodeksi'nde 1838'de adadan alınan
haraç miktarı olarak belirtilen 5.149.625 kuruşla karşılaştırmanın manası yok (Zan
netos, 1, s. 1 1 82 ), çünkü pek çok gelir kaynağı şüphesiz bu ikincisine dahil edilmemiş
ti. Burada daha önemli olan husus, 1 856-1860 yıllarında Yunan konsolosunun ada
gelirlerini 1 1 .402.500 kuruş olarak ve vergi yükümlülüğü olan Kıbrıslıların sayısını
29.000 olarak hesaplamış olmasıdır (K.X. VII, s. 162). Tıtizlikle yapıldığı izlenimini
veren bu hesap, eskiye oranla daha sıkı kayıt tutulınaya başlandığını ve böylece vergi
mükelleflerinin sayısının ikiye katlandığını gösteriyor. Belki de bu durum Islahat Fer
manı'nın bir sonucuydu. Öte yandan, 1 8 78'de Kıbrıs Konvansiyonu'nun imzalandığı
dönemde yapılan hesaba göre, Kıbns'ın son beş yıllık net gelir ortalaması 1 1 .468.000
kuruş ediyordu.
606 KIBRIS TARiHi
Yine de, dört yıl boyunca yol vergisi tarhına devam edildi. Şayet tahsilat ilk yıldaki
miktar üzerinden yapıldıysa, bu süre içinde toplanan toplam miktar 1 .920.000 kuru
şa, yani Fransız konsolosunun verdiği miktarın biraz azına, denk geliyor. Öte yandan,
Hepworth Dixon'a göre (British Cyprus, s. 296-7), yol vergisi 17 yıl boyunca tarh
edilmişti: "Seneler geçtikçe yol bir yapılıp bir kaybediliyordu. Uzun vadede çabalar
sona ererken, verginin tarhına devam edildi. Larnaka'ya giden yol bir lanetti ve hiç
kimse lanet okumadan bu yolu ağzına almıyordu." Lang (Cyprus, s. 296-7) ile karşı
laştırınız: çalışmalardan geriye yalnızca, Mehmet Sait Paşa'nın Babıali'nin 1 870'deki
kıtlık nedeniyle bahşettiği 2.500 sterlin içinden harcadığı parayla yaptırdıklarıdır.
"Yolun inşası için gereken miktarın dört katı Kıbrıs'tan alınmış, fakat şu yol bir türlü
yapılmamıştı."
83 Luke, C. T., s. 253. 28 Nisan 1 8 70 tarihli bir mektubu alıntılayan Lang'in belirttiği
kadarıyla (Cyprus, s. 241-6), Mehmet Sait Paşa Richard Mattei'nin yardımıyla çe
kirgelerin gerçekten de kökünü kazımıştı. Bu projede büyük başarı gösteren sis temin
mucidi olan Mattei'ye ileride teşekkür edilecek (c. 4620, 1886) ve CMG [Compani
on of the Order of Saint Michael and Saint George] unvanı bahşedilecekti. Mattei 1 8
Haziran 1 882'de (Gregoryen takvimine göre 2 3 Haziran 1 882'de) hayatını kaybetti.
Nitekim, Sandwith de ada yönetiminin gösterdiği çabalar neticesinde çekirgelerin
neredeyse tamamen bittiğini vurguluyor (A. and P., LXV, 1 871, s. 325-6). Gelgele
lim, ihmalkarlık yüzünden çekirgeler geri dönecekti ( Lang, The Times, 27 Ağustos
1 880, s. 4f). Lang'e göre, Mehmet Sait Paşa yumurtalar için cömert bir fiyat önerdiği
için muvaffak olmuştu yumurta karşılığında neredeyse ipek parası veriyordu- ama
-
Britanyalıların 1 879'da verdikleri fiyat, yani okka başına 1 şilin, çok az gelmişti.
Baker (s. 293) Mattei'nin çekirgeleri yok etmek için icat ettiği yöntemi anlatıyor.
Ayrıca, çekirge imhasında kullanılacak parafinli kumaşların ve çukurların kullanımı
hakkındaki Ocak 1 870 tarihli bir sadaret mektubunun çevirisi c. 2930, s. 48-9'da yer
alıyor.
84 il. Sofronios 1 1 Mart 1 870 tarihli fermanla kurulan Bulgar Eksarhhanesi vesilesiyle
İstanbul' da toplanan büyük sinod meclisine katılmıştı.
85 Yerel Kronik, a.y.; Hackett, s . 236; Papaioannou, s . 332.
86 Luke, C. T., s. 25 1 .
87 Mutasarrıf Mehmet Sait Paşa bu durumu Britanya viskonsülüne 1 Ağustos 1 870'de
bildirdi (Luke, C. T., s. 252). Viskonsül aynı gün içerisinde Sir H. Elliot'ı yeni durum
dan haberdar etti. Öte yandan, Nikolaldes ( 1 869-1 8 7 1 ) s. 99'da Kıbrıs hala merkezi
Çanakkale olmak üzere Adalar nomarchia'sına bağlı bir eparchia olarak gözükmek
tedir.
88 Halet Bey'in 1 863'te tahıl ambarı kurmayı düşündüğünden yukarıda bahsetmiştik.
Bayan Scott-Stevenson şöyle diyor (s. 258): "Türkler lehine şıınu söylemem gerekiyor
ki, sıkıntılı yıllarda fakirlere daima tohumluk zahire verilmişti. Acaba bizim yönetimi
miz de bu denli cömert davranacak mı?" Bkz. yukarıda, dipnot 78.
89 Ubicini ve Pavet de Courteille, s. 90. Temmuz 1 872'de azledilen Mahmut Nedim
Paşa'nın yerine Mithat Paşa geçti.
90 Cyprus, s. 190, 269.
91 Bu kişi büyük ihtimalle 2 4 Nisan 1 878'de Layard'ın yeni dahiliye nazın olarak bah
settiği (Lee, s. 191) ve 1 8 Nisan'da sadrazamlığa getirilen (Layard'dan Salisbury'ye,
23 Nisan, F. O. 78/2786) Sadık Paşa değildir. Zambaur onu "Saryk" diye anıyor.
92 Ü ç aydan fazla hapis cezası gerektiren davalar Rodos'a taşınıyordu. İdam cezaları
içinse İstanbul'un onayı gerekiyordu.
93 Lang, Cyprus, s. 206.
608 KIBAIS TARiHi
94 K.X. VII, s. 14; IX, s. 176 ve sonrası, Mehmet Sait Paşa'nın görevden alındığını ve
Aziz Paşa'nın adaya vardığını aktarıyor. Ayrıca, Lang de (Cyprus, s. 241 ve sonrası)
Mehmet Sait Paşa'yı övenler kervanına katılıyor.
95 Bu Mahmut Paşa, muhtemelen, Zambaur'a göre 25 Cemaziyelahir 1288'de (yani 1 1
Eylül 1 871'de) sadrazam yapılmış olan Mahmut Nedim'di.
96 K.X. X, s. 302-4 (20 Man 1 87 1 ). Bu mektubun çok daha kısa bir hali veya taslağı
K.X. VII, s. 1 52'de yer alıyor.
97 Vali, 1 871-2. 1 8 74'te tekrar atandı.
98 K.X., s. 304-5.
99 Kyrizes'in belimiği gibi Kasım ayında değil ( K X . IX, s. 83). Britanya konsolos vekili
.
s. 201-2). Sakıncalı kişilerin Kıbrı s'a gelmesine hem Türkler hem Hıristiyanlar karşı
çıkıyor, bazen de yaptıkları itirazlar etkili oluyordu. Ayrıca, l 860'ta en kötülerinden
bir grup Dürzi, Arap ve başka Müslüman adaya getirilmek istendiği zaman olduğu
gibi, konsoloslar da bu itirazları destekliyordu. Leymosun'un yetmiz sekiz sakini, bu
gibi suçluların adaya alınmasına engel olmak amacıyla 1878'de müracaatta bulundu.
Bkz. Kyriazes, K.X. X, s. 27 ve 32-3.
103 Luke, C. T., s. 253-4 (lang'den Büyükelçi Sir Henry Elliot'a, 26 Ocak 1 872). Luke bir
dipnotta şöyle yazıyor: "Bu mektup Frau Ohnefalsch-Richter'ın Griechische Sitten auf
Cypern (Berlin, 1 913) adlı kitabının 1 8 1 . sayfasında yer alan ve aslında çürütülmeye
gerek duymayacak denli asılsız olan bir iddiayı çürütüyor. Bu iddiaya göre, Kıbrıs'taki
Britanya konsolosları paşalarla iyi geçinmek adına köle trafiğine göz yummuşlardı;
ayrıca s. 201 ile ka rşılaştı rınız . Nitekim, 1 873'te kaçak bir siyah kadın Britanya kon
"
solosluğuna sığındığı zaman Riddell, daha önce Aziz Paşa'nın azat belgesi temin ettiği
bir vakayı emsal göstererek, kadını kaymakama teslim etmeyi reddetmişti. Öyle ki, bir
konsolosluk görevlisinin eşlik etmesi koşuluyla, kadın azat belgesini yasal bir formda
almak maksadıyla yerel bir mahkemeye çıkarılabilirdi. Nihayet vali istenen belgeyi
hazırladı (F. O. 195/101 1 , 1 Kasım ve 12 Aralık 1 873). Aslında il. Mah m u t 1 830'ta
verdiği bir emirle, lslam'ı benimsememiş olan bütün erkek ve kadın kölelerin azlini
buyurmuş ( Young, Corps de Dr. Ott., il, s. 171-2), siyah köle tica retine engel olma
konusundaki isteğini ifade eden Abdülmecit ise (Engelhardt, 1, s. 84) köle pazarlarının
kapatılmasını emretmişti - gerçi bu emrin ardından köle ticareti trafiği yasaların göz
yumacağı gizli kapaklı bir şekilde sürdürülecekti (Ubicini, Lettres, 1, s. 154). Konso
los Niven Kerr'e göre, 1 845'te 2.000 kölenin bulunduğu Kıbrıs'ta üst sınıfa mensup
NOTLAR 609
olan neredeyse her ailenin bir veya iki kölesi vardı. Hıristiyan ailelere bağlı köleler
genellikle İslam dininde kalıyordu (F. O. 78/621 , 31 Aralık 1 845). Öte yandan, Kıbrıs
Britanya idaresine geçtiği sırada, adada uzun yıllardan beridir köle satışı görülmemişti
(The Times, 15 Ağustos 1 878, s. 8c). 1 839-1859 arasında Fransız konsolosunun Kıb
rıs'taki kölelere ilişkin yaptığı yazışmaların çevirileri, Kyriazes, K.X. XI, s. 323-7'de
mevcuttur. Bu dönemde Leymosun'daki Fransız konsolosluk temsilciliğine sığınan bir
kadın köle için, Fransız toprağına ayak basan her kölenin özgür olacağı ilkesinin, ha
riç-ez-memleket kaidesi bağlamında geçerli olup olamayacağı tartışma konusu olmuş
tu. Adanın Britanya idaresine geçmesinin hemen ardından, firar eden bir siyah kadın
kölenin özgürlük talep etmesi üzerine, mahkeme "serbesti için müracaat eden her kö
lenin azat edilmesini buyııran padişah emrine uyarak" kadını serbest bırakmıştı (The
Times, 12 Ekim 1 878, s. 4e). Öte yandan, Britanya adayı aldığı sırada Kıbrıs'ta kal
mış olan kölelik arnkları hem Lordlar hem Avam Kamarası'nda büyük tartışmalara
neden olmuştu. Avam Kamarası'nda Sir Charles Dilke ve diğerleri Kıbrıs'taki köleliği
tamamen yok etmediği için hükümeti eleştiriyordu (Hansard, 20 Haziran 1 879, 358-
400). Adada köleler olduğu kabul ediliyor, ama köleliğin ilgası için hiçbir emirname
çıkarılmıyordu. Kavanin meclisi böyle bir emirname için talepte bulunmazken, hiçbir
şikayet de yapılmamışn. Kıbrıs'ta köleliğe yasal bir statü vermek için kimse bir çaba
da bulunmuyordu. Dolayısıyla, bir köle sahibinin kölesini kullanışına ilişkin iddialar
konusunda mahkemeler hüküm veremiyordu. Britanya'da muhalefet hükümetin du
rumu yadsıyan bu tavrını eleştiriyordu. Salisbury, Lordlar Kamarası'nda (Hansard,
28 Temmuz 1 879, 1397-1400) Wolseley ve Biddulph'ın Kıbrıs'ta kati surette kölelik
olmadığını belirttiklerini vurgulayarak, köleliği ilga eden bir yasa çıkması için ortalığı
velveleye verenlerin Kıbrıs'ın gerçek durumu hakkında bilgi sahibi olmadıklarını ifade
etti. Öte yandan, Bayan Scott-Stevenson'ın belirttiği kadarıyla, Kıbrıs'taki Türk aile
lerinde pek çok siyah hizmetçi vardı ve bunlar hiç para almadan, yalnızca yağ, ekmek
ve giysi karşılığında hizmet görüyordu. Scott-Stevenson'a göre (Our Home in Cyprus,
s. 20), "Sir Charles Dilke'in Kıbrıs'ta hala kölelik olduğunu söylemesinin nedeni bu
durum olabilir. Şüphesiz, bu hizmetçiler nereden bakılırsa bakılsın şüphesiz köleydiler,
çünkü sahiplerinden ayrılmayı asla düşünmüyor ve babadan oğula geçiyorlardı. Yine
de, göründüğü kadarıyla, hepsi iyi giyimli ve semiz olan bu hizmetçiler adadaki en
mutlu kişilerdir." Köleliğe dair Osmanlı kanunları için bkz. Aristarchi Bey, Legisl.
Ott., il, s. 35-7; Young, Corps de Dr. Ott., il, s. 1 66-206.
ıo4 Britanya konsolosluğu kayıtlarında (F. O. 329/1 0), 24 Mayıs-27 Aralık 1 872 arasında
Mehmet Yeis Paşa'dan gelen mektuplar bulunuyor. Bu kayıtlarda kendisinden genel
likle "Yeis" diye (ve bir kez de "Veysi" diye) bahsediliyor. Öte yandan, Mehmet Yeis
Paşa Alasya'nın verdiği "Kıbrıs'ı İdare Edenler" listesinde yoktur (s. 129).
105 Laffon, a.y.
106 Bu mektubun göndericisi büyük ihtimalle ABD konsolosudur, çünkü mektubun ya
zarı ABD büyükelçisine daha önce bu konu hakkında yazdığını belirtiyor (K.X. IX, s.
183-5). Boker 1 871 'den 1 875'e kadar Babıali'deki ABD büyükelçisiydi.
ıo7 Bkz. yııkarıda Beşinci Bölüm, Not 2, s. 1 77.
ıo8 Görünüşe göre, bu hal Kıbrıs Britanya idaresine geçene dek devam edecekti. Bkz.
yııkarıda alınnladığımız yerel tarihçi, s. 260. Öte yandan, bu dönem için "anayol
lar"dan bahsetmek abartıya kaçmak olur. Zaten adadaki tek yok Larnaka ve Lefkoşa
arasındaydı ve onun da durumu iyi değildi.
109 Bu tabii ki eski bir adetti; yukarıda Üçüncü Bölüm, dipnot 55'1e karşılaştırınız. Kay
makamların 1 878'de aldığı maaş yalnızca 1 .500 kuruştu (yani o zamanın kuruyla ay
lık 8 sterlin 1 0 şilinden biraz fazlaydı). Larnaka'daki adli mahkeme üyelerinin aldığı
61 0 KIBRIS TARiHi
aylık maaş yaklaşık 2 sterlindi. Britanya yönetimi sabit olmayan ödemeleri (davacı
lardan alınan ödemeler vs.) yasakladığı zaman, meclis üyelerinden biri istifa ederken,
öteki üye şahsi işleri yüzünden görevini yapamayınca mahkeme felç olmuştu. The
Times, 27 Ağustos 1 878, s. 5f; 1 4 Eylül s. 6b.
rro 1872'deki ticarete ilişkin bir rapor hazırlayan Riddell, 1 873 hasadının kötü geçece
ğini ve Veis Paşa'nın Sait Paşa gibi hoş görülmeyeceğini öngörüyor (A. and P., LXV,
1 873, s. 1 095).
rr r K.X. X, s. 35-8: Laffon'dan Comte de Vogüf'ye, 1 8 Haziran 1872; Z.D. Pierides,
Britanya konsolosluğu kançılaryası, 1 5 Haziran (L.Z. Pierides koleksiyonundan). Ar
şidük Forbes, Kıbrıs Britanya idaresine geçtiği sırada adadaki hapishanede hüküm
süren korkunç koşulları Daily News, 15 Ağustos 1 878, s. 6a'da tasvir ediyor. Daha
önce Wolseley 800 mahkumun naklini talep etmişti (a.g.y., 7 Ağustos, s. 5f).
rr2 Bu ayrıntı Pierides'te yer alıyor. Laffon bu devlet görevlilerinin varlığından söz etmi
yor.
113 Büyükclçinin Riddcll'a bildirdiği kadarıyla, Babıali kıtlığı azaltmak amacıyla Kıbrıs'a
büyük miktarda tahıl gönderiyordu. Buna karşılık, Riddell yazdığı sırada bu gıda
yardımının hiçbir kısmı adaya ulaşmamış, ama tüccarlar büyük miktarlarda buğday
ve arpa ithal etmişti (F. O. 1 95/1 0 1 1 , 27 Ekim 1 8 73).
1 14 Konsolos Vekili Riddell'ın raporu (A. and P., LXVII ( 1 8 74 ), iV. kısım, s. 1 56 1 , 1 563).
Bu tarihlerdeki ihracat istatistikleri manalıdır: " 1 870'te 1 95 . 1 85 sterlin; 1 871 'de
1 98.428 sterlin; 1873'te 55.045 sterlin. Üstelik, gelişmekte olan keçiboynuzu yetiş
tiriciliği bile bu dönemde sekteye uğramıştı. Keçiboynuzu ihracatı için aynı yıllara
denk düşen miktarlar şu şekilde: 42. 700 sterlin, 42.450 sterlin, 1 . 1 00 sterlin (a.g.y., s.
1 569)."
ııs Loiso, Konsolos Vekili Riddell ve vali arasındaki yazışmalar (31 Ekim'deıı 1 3/26 Ara
lık t 873'e kadar), F. O. 329/1 . Loiso buluntuyu 1 1 Ekim'de bildirmişti (F. O. 329/1 1 ).
Riddell'ın Sir Harry Elliot'a yazdığı 1 6 Ekim tarihli mektup ve heykelin eskizi ve
fotoğrafıyla beraber Granville'e gönderdiği 17 Ekim tarihli mektup (F. O. 78/2293).
1 16 Kyriazes, Dubreuil'e ait olan ve başlığı itibariyle Yeis Paşa'ya hitaben yazıldığı halde
21 Man 1876'ya tarihlenen bir mektubu Yunancaya çevirmiştir. 1874- 1 878 arasında
Fransız konsolosu olan Dubreuil bu mektupta daha önce Yeis Paşa'nın selefi olan
Aziz Paşa'ya tarımsal ilerlemeye yönelik iki plan sunmuş olduğunu belirtiyor. Aziz
Paşa 1 874'te yeniden Kıbrıs idaresinin başına getirilecekti. Öte yandan, 1 874'ten son
ra adayı idare ettiği kaydedilen tek kişi 1 878'deki Ahmet Besim Paşa olmasına karşın,
sanki Veis Paşa da yeniden adayı yönetmiş gibi gözüküyor. Dubrcuil, büyük ölçekte
boş kalmış durumda olan Kıbrıs tarımının iyileştirilmesi için adaya eucalyptus glo
bulus ekilmesini ve (güneşin sıcağına dayanıklı ve ambarlarda depolanabilir bir bitki
olan) mai's geant veya mai's fourrage yetiştirilmesini tavsiye ediyordu. Tohumlarını
Dubreuil'ün bizzat temin ettiği euca/yptus globulus'un ekilip ekilmediği belirsizdir. Bu
bağlamda bahsedebileceğimiz bir diğer gelişme Lefkoşa'daki meclis-i idarenin yaka
cak olarak kullanmak veya ihraç etmek amacıyla ormanların kesilmesine karşı aldığı
karardır. Larnaka kaymakamının Britanya konsolosuna 28 Nisan 1 873'te iletmişti.
Vali kararın bütün kaymakamlarda uygulamaya konmasını istiyordu (Luke, C. T., s.
255-6). Kaymakamın aynı konuya ilişkin 10 Mayıs ve 2 Haziran 1 873 tarihli mektup
ları için bkz. F. O. 329/1 1 .
1 17 F. O . 1 95/1 0 1 1 , 2 9 Aralık 1 873, 2 1 Şubat 1 874.
ır8 F. O. 1 95/101 1 , 13 Mart'tan 1 1/23 Ekim 1 874'e. Kıbrıs idarecisinin ismi Başpiskopos
Sofronios'a ait bir mektupta yanlışlıkla "Nasig" olarak yazılmıştır, A. and P., LIV
( 1 879), Cyprus, no. 8, s. 5.
NOTlAR 61 1
84, bu dönemdeki Kıbrıs idaresine ilişkin ayrıntılı bilgimiz olmadığını ekliyor ve söz
konusu Ahmet Besim'in daha önce Mehmet Sait Paşa'yı itibarsızlaştıran Besim Bey'le
(yukarıda, s. 215) aynı kişi olup olmadığını bilmediğimizi belirtiyor. Öte yandan, bu
konuda aklı karışmış görünen Konstantinides (s. 74), Vali Sava Paşa'nın Britanya yö
netiminden kısa süre önce Ahmet isimli birini görevden aldığını ve onun yerine Besim
(ITeoorıµ) Paşa'yı getirdiğini yazıyor. Ancak, başka bir yerde (s. 1 9), Kıbrıs Britanya
kontrolüne geçtiği sırada mutasarrıf olan kişinin son beş aydır görevde olan Rıfat
Paşa olduğunu belirtiyor. Halbuki, Osmanlı ordusuna ait silah ve cephaneyi alması
için İstanbul'dan gönderilen Rıfat hiçbir zaman mutasarrıf olmamıştı. Öte yandan,
Hepworth Dixon'ın belirttiği kadarıyla (s. 44), Britanyalılar Temmuz 1878'de adaya
ulaştığında "Pessim" beş aydır görevde bulunuyordu ve ondan bir önceki mutasarrıf,
başpiskoposla iyi geçinememiş olan, "Kamil" diye biriydi. Eğer Dixon 1 862'de ve
1864'te mutasarrıf vekili olarak görev yapmış olan meşhur Kıbrıslı Mehmet Kiimil'i
kastediyorsa (bkz. yukarıda dipnot 38, 47 ve 5 1 ) ortada bir yanlışlık olmalı, çünkü
612 KIBRIS TARiHi
Kamil Paşa'nın mutasarrıf olduğuna ilişkin bir kanıt bulunmuyor. Kamil Paşa'nın ka
riyerine ilişkin bkz. The Times 'taki vefat ilanı, 17 Kasım 1 913, s. 7d, e ve Luke, More
Moves on an Eastern Chequerboard ( 1 935), s. 182-S. Arap Ahmet Paşa Camisi'nin
avlusunda Kamil Paşa anısına bir abide dikilmişti (Col. Report no. 1406 for 1 927,
s. 7 ). Kıbrıs Britanya kontrolüne geçtiği sırada mutasarrıf olan kişini Ahmet Besim
olduğu başka kaynaklarca da doğrulanmaktadır. Örneğin, Adalar Vilayeti Valisi Sa
dık Paşa, Kıbrıs Mutasarrıfı Ahmet Paşa ve diğer kişilere hitaben yazılan 1 Temmuz
1 878 tarihli ferman. Adanın son idarecisinin Va li Sami Paşa" olduğunu söyleyen
"
Alasya'nın (s. 1 29) haklı olup olmadığı şüphelidir. Sami şimdi bahsettiğimiz fermanın
taşıyıcısıydı (The Times, 15 Ağu stos 1 87S, s. Sa). 1 S7S başlarında Adalar Vilayeti va
lisi olan Sava Paşa'nın yerini Sadık Paşa almıştı. Sava Paşa, Kıbrıslılara gönderdiği bir
duyuruda, kendisine gelmiş olan şikayetleri incelemek üzere adaya gönderilmiş olan
"Edhme"ye (?"Edhem" veya "Adhme" ) istediklerini an l atmaların ı rica ediyordu. Bu
durum, Dr. Loi"zos Philippou'nun benimle paylaştığı, başpiskoposlukta bulunan bir
mektup tarafından da destek len iyor. Öte yandan, Konsta ntini des'e göre, adaya res
mi olarak Babıali tarafından gönderilen Sava Paşa, Be si m in selefinin yerine geçmişti
'
muş; bunlardan mecburi istikraz ve çifte emlak vergisi olan iki tanesini Büyük Bri
tanya ödemişti (Col. Office Memorandum Mediterranean, n. 32, 28 Şubat 1889, s.
5 ile karşılaştırınız). 1878'den önceki yirmi yılın en az üçünde olağan öşrün üstüne
yüzde 25-50 arasında değişen oranlarda eklemeler yapılmıştı. Konsolos Watkins,
1 877'deki savaş vergisinin ayrıntılarını Lord Delby'ye aktarıyor (F. O. 78/2615, 20
Haziran 1 877). Ağnam resmi aynı yıl içinde ikinci defa toplanırken, şaraptan alınan
vergi büyük oranda artmıştı, çünkü şarap vergisi hesaplanırken (önceki yıllara oranla
iki kat artışın yaşandığı) 1 8 74 yılının hasılatı temel alınmıştı. Manastır ve diğer dini
yapılardan alınan vergi, mülk değerinin yarısını yutacak şekilde, hatalı kıymet takdiri
üstünden yapılmaktaydı. Mülklerin değeri gerçek değerlerinin üç katı nispetinde be
lirleniyordu. Kıymeti gerçek değerinin iki katı oranında takdir edilen kereste de eski
yüzde 5'lik oran yerine yüzde 25 oranında bir vergiye tabi tutulmuş, kömürden alınan
verginin oranı yüzde 8'den yüzde 12'ye çıkarılmıştı. Daha önce iptal edilmiş olan
bakaya vergiler yeniden talep ediliyordu. Watkins'in Layard'a bildirdiği kadarıyla,
emlak vergisi ve temettuat vergisinin 3.500.000 kuruş civarında hesaplanan hasılatına
denk olan mecburi istikraz, yüzde 10 faiz oranı ve yüzde 5 istifa fonu üzerinden on iki
yılda ödenecekti (F. O. 78/2615, 2 Ekim 1 877; Biddulph 1 877'deki mecburi istikrazın
ayrıntılarını aktarıyor, 28 Kasım 1 878, F. O. Corr. 1 878-9, s. 220).
274) Kıbrıs'ın alınmasına son dakikada karar verilmiş olmasına karşın, söz konusu
fikir Disraeli'nin zihninin bir köşesinde durmaktaydı.
7 Br. Mus. Add. MS. 34.907f. 276.
8 F. o. 1 98/1 3.
9 Lee, s. 1 2 1 , 1 89.
ro A.g.y., s. 59-60.
ıı The Times, 6 Aralık 1 878, s. 4e. Hansard, 24 Mart, 1 879, 1554 ile karşılaştırınız.
12 Örneğin, J.E. Dodson (Hansard, 24 M a rt 1 879, 1 558).
13 Edinburgh Review, c. CXLVIll, Ekim 1 878, s. 558 ve sonrası.
14 F. O . 78/580, 3 1 Ocak 1 844. Kerr'e göre, Kıbrıs'ta denizcilik açısından tetkik ya
pılmamış olması İngiliz ticaretine ket vurmaktaydı. Deniz Kuvvetleri'nin, Girit'teki
tetkikin bitmesinin ardından, verdiği sözü tutup Kıbrıs'ı da tetkik etmesi Kerr'in ısrarı
sayesindedir. Bu tetkik Mayıs-Eylül 1 849 arasında yapılmıştı (F. O. 78/802, 3 1 Mayıs
ve 21 Eylül 1 849).
r5 F. O. 78/62 1 , 3 1 Aralık 1 845.
r6 A . and P., 1 863, LXX, s. 46 1 .
r7 Lee , s. 79.
18 5 Mayıs 1 878, Monypcnny ve Buc kl e i l , s . 1 1 63.
,
19 s. 66.
20 Bkz. Reports to the Admiralty on the Anchorages, ete., of Cyprus, A. and P., LIV
( 1 879), c. 2244 ve Lee, s. 120. Lord Sidmouth 'un öne sürdüğü üzere (Hansard, Lor
ds, 21 Haziran 1 895, 1 648), gerçekten de Hornby Mağusa'nın kapasitesini denemek
amacıyla bir zırhlı gemi birliğini limana sokmuşsa, amiralin raporunda bundan bah
setmiyor olması gariptir.
2r Hansard, 24 Mart 1 879, 1557.
22 Monypcnny ve Buckle, il, s. 1 267, 27 Kasım 1 878.
23 Hansard, 24 Mart 1 879, 1535.
24 Cyprus as 1 saw it, s. 1 54-7.
25 Hansard, 24 Mart 1 879, 1552-3. Elliot, Deniz Kuvvetleri'ne teslim edilmek üzere de-
mir yolu, liman ve cephanelik tetkiki yapacak altı mühendisi Mağusa'ya göndermişti
(The Times, 1 5 Aralık 1 878, s. 4e; Daily News, 1 878, 29 Kasım s. 5c, 3 Aralık s. 5c).
ı.6 General Sir G. Balfour, Hansard, 24 Mart 1 879, 1 542.
ı. 7 Hansard, 2 1 Mart 1 879, 1 4 1 3-14.
ı.8 F. O. Corr. Haziran-Aralık 1 879, s. 62.
ı.9 Silah mahalli (place d'annes), Sir W. Palliser'ın The Times, 2 Şubat 1 880, s. 6e'de
açıkladığı kadarıyla, müstahkem bir yer değil, birliklerin ve cephanenin olası bir iler
leme düşüncesiyle toplandığı bir üstür.
30 Medlicon, s. 7.
31 Granville'den Goschen'a, 1 0 Haziran 1 880: Temperley ve Penson, s. 402. Kraliçe Vi
ctoria 'nın bu ifadenin kenarındaki notu şöyleydi: "Bu görüşe katiyen katılmıyorum."
Granville'in yaklaşımı, Kıbrıs'ı "hiçbir işimize yaramayacak olan bir müstemleke"
olarak gören Froude'unkiyle karşılaştırılabilir (Lord Beaconsfield, 1 890, s. 250). La
bouchere'in tipik çıkışı da bu minvaldedir (Hansard, 25 Mayıs 1 89 1 , 1 045): Lord
Beaconsfield "Kıbrıs'ı alarak bizlere barışın yanı sıra, zinhar işimize yaramayacak
olan değersiz bir ada için Britanyalı vergi mükellefinin omzuna binen binlerce [sterlin)
getirmiştir."
3 ı. Bayan Scott-Stevenson, Our Home in Cyprus, s. 65. Daha sonra iktidara gelen Salis
bury zamanında da ihmalkarlık devam etti. Başlangıçtaki coşku o devirde artık sona
ermişti.
NOTLAR 61 5
sonraki bir döneminde, yapılan hatadan dönmek veya yapılanı telafi etmek amacıyla
en ufak bir adım atılmadı. Zira Bay Gladstone'un Doğu Sorunu'nu ele alış biçiminin
Lord Beaconsfield'ınkinden farkı kalmadı." Benzer şekilde, Anadolu'daki Britanya
nüfuzunun kayıplara karışmasının, bu yüzden orada oluşan boşluğu Almanların dol
durmasının, Osmanlı Hıristiyanlarının tarafsız bir koruyucudan mahrum kalmasının
ve Bulgaristan'da yaşandığı zaman Gladstone'un kınadığı mezalimin misliyle Erme
nistan'da yaşanmasının sorumlusu Gladstone'du (Monypenny ve Buckle, il, s. 1 1 73).
Buna karşılık, biyografi Gladstone hesabına şu noktaların altını çiziyor: "Osman
lı'daki yargı sistemi, polis, maliye, devlet hizmeti ve İstanbul'daki yolsuzlukların kay
naklarını kurutma konularında reform yapmamızı gerektiren öylesine geniş ölçekli
bir sözleşme yapmıştık ki. Durumu ciddiye aldığımız takdirde, sorumluluğumuz mu
azzamdı; ciddiye almadığımız takdirde, Osmanlı'nın Asya'daki topraklarında reform
yapmaya dair tüm o hikaye Kıbrıs'ı alma amaçlı göz boyama değil de neydi?" (Mor
ley, Life of G/adstone, il, s. 577-8). D.C. Somervell bu satırlar hakkında şu yorumu
yapıyor (Disraeli and G/adstone, s. 210): "Sondaki dokundurma doğru olmaktan
oldukça uzaktır, çünkü Beaconsfield Kıbrıs'ı almak için mazerete ihtiyaç olmadığı
düşüncesindeydi."
49 18 Nisan 1 878. Lee, s. 75.
50 18 Nisan 1 878. Lee, s. 405.
51 Örneğin, Engelhardt, il, s. 220.
52. Buna karşılık, 1 9 14'teki ilhaka dek Konvansiyon yürürlükte kaldı: Hiçbir zaman
padişaha ulaşamadıysa bile, adanın haraç ödemesi devam etmedi mi? Konvansiyon
metni, "Büyük Britanya'nın başka ülkelerdeki bölge veya idarelere ilişkin garanti ve
yükümlülükleri içeren anlaşmalar" başlıklı 1 899 Blue Book 'una dahil edilecekti. Ni
tekim, Sir Edward Grey Ermenistan reformları hakkında 1 9 13'te yaptığı müzakereler
sırasında Konvansiyon'a önem göstermiştir (Temperley ve Penson, s. 407).
53 The Times'a gönderilen mektup, 26 Aralık 1 8 78, s. 4f. Brassey'nin Avam Kamarası'n
da yaptığı konuşmayla karşılaştırınız, Hansard, 24 Mart 1 879, 1555-6.
54 F. O. 4212. Kıbrıs gelirlerinden Babıali'ye ödenecek yıllık miktarın serm�yeye dö
nüştürülmesi müzakereleri hakkında Philip Currie'nin hazırladığı memorandum (20
Mayıs 1 880). Müzakerelerin tarihi için bkz. F. O. Correspondence, 1 878-9, s. 430- 1 ,
453, 460. İstanbul maslahatgüzarı Edward Malet'ye göre, Babıali'nin paraya o kadar
acil ihtiyacı vardı ki, pazarlık 1 .000.000 sterline bağlanabilirdi. Salisbury'nin niyeti,
teklifi 1 .250.000 sterline kadar çıkarmaktı, ama sadrazam en sonunda 1 .350.000
sterlin fiyatını kurula sundu (20 Nisan 1 8 79). 1886'da konu yeniden gündeme geldi
(G. O. 5390, Kıbrıs'ın ödediği haracın tahvil edilmesine ilişkin belgeler; ve F. O. 5662,
Tekalif Özeti). Biddulph yine üç yıllık satın alma üstünden sermayeye dönüştürme
teklifinde bulunurken ( 1 3 x 92.800 sterlin = 1 .206.400 sterlin), Sir W. White çeşitli
nedenler yüzünden o tarihte padişaha böyle bir konuyla gitmenin makul olmadığını
düşünüyordu. Öte yandan, Sir Samuel Baker da benzer bir çözüm konusunda ısrar
cıydı (The Times, 17 Temmuz 1 8 86, s. 6a). Buna karşılık, Britanya hükümetinin bu
yönde herhangi bir projesi yoktu (Hansard, 19 Mart 1 888, 1 6 1 6 ). 1 889'da Londra'ya
gelen Kıbrıs delegasyonu, kredi yoluyla elde edilecek bir parayla tek seferlik nihai
bir ödeme yapılması, yıllık haracın sona ermesi ve yıllık faiz ve itfa fonu ödemele
rinin mevcut haracın yarısını, yani 46.000 veya 47.000 sterlini aşmaması önerisini
tekrarladı. Dahası, o tarihteki Yüksek Komiser Sir Henry Bulwer bu tarz bir planın
sorunu çözebileceğini kabul etti (C. 5 8 1 2, s. 1 1 7, 199). Haracın tek seferlik toplu
bir ödemeye dönüştürmeye yönelik teşebbüslerden ileride bahsedeceğiz. Ancak, böyle
bir hareketin Fransa veya Babıali'nin onayı olmaksızın yapılıp yapılamayacağı konu-
618 KIBRIS TARiHi
sunda fikir ayrılığı vardı. Avam Kamarası'nda ortaya atılan bir soruya cevaben bu
devletlerin onayını almadan harekete geçmenin imkansız olduğu belirtildi ( Hansard,
12 Ağustos 1 890 71 1 ; The Times, 1 3 Ağustos 1 890, s. Sa). Öte yandan, Biddulph'a
,
göre (The Times, 13 Kasım 1 888, s. 8c), anlaşma yapıldığı sırada Fransa'ya bilgi ve
rilerek, anlaşmanın Büyük Britanya açısından yararlı olduğu müddetçe geçerli olacağı
bildirilmişti.
55 Temperley ve Penson, s. 403.
56 Lord Salisbury'nin 23 Haziran tarihli mektubunda ima yoluyla verdiği teminata göre,
(yukarıda, s. 244) majestelerinin hükümetine yıllık gelir sağlayacak ilerlemelere har
canan paralar veya hususi sermayedarların kendilerine tazminat hakkı doğacak şe
kilde verdikleri borçlar hakkında lngiliz Hazinesi sonradan Osmanlı Hazinesi'nden
tazminat isteme hakkına sahip olacaktı. Dolayısıyla, Edinburgh R evieuıer ın iddia
'
eniği gibi (a.g.y., s. 559) kamu ve şahısların harcadığı paranın tazmini için hiçbir
önlem alınma m ış değildir. Buna karşılık, ürkek sermayedarlar haklarının aranacağı
yönündeki teminanan daha kesin bir şeye ihtiyaç duyuyordu, çünkü iş konularında
Babıali yle ginikçe daha fazla anlaşmazlığa düşecekleri kesindi.
'
57 Cyprus, s. 6 4 ile karşılaştırınız: " 1 878 Konvansiyonu gereği ada gelirlerinden alınan
yüklü ödeme kolaylıkla kapitalize edilebilirdi ve böylece Kıbrıs yılda 30.000-40.000
sterlin değerinde bir yükten kurtulmuş olurdu. Ne var ki, adanın siyasi statüsündeki
belirsizlik nedeniyle Britanya hükü ıneti bu çözüme razı olmadı.�
58 F. O. 781278, 2 4 Nisan 1878 (no 525).
59 Lady Gwendolen Cecil, Ufe ofRobert Marquis ofSalisbury, il, s. 269 (burada yanlış
lıkla 16 Mayıs tarihi verilmektedir). Lee, s. 82-3; Medlicott, s. 2 1 .
60 Ôte yandan, bu olayın ardından müzakereler sona ermemiş, Ermenistan kaleleri dı-
şındaki konular hakkında görüşmeler sürmüştü.
61 Bu telgrafta yazanlar ilk defa Headlam-Morley (s. 1 99-200) tarafından yayımlanmıştır.
6z. Medlicott, s . 2 1 , dipnot 29.
63 A. and P., LXXXll ( 1 878) c. 2057, s. 1 -2; Hertslet, iV, no 522, s. 2717-20. Telgraf
,
ğını müdafaa etmekle yükümlü olmayacağını kabul edene dek müzakereler devam
etti. "Layard'ın iki taraf birbirine onay sunarken Babıali'ye verdiği beyanat, Salis
bury'ye yeterince açık anlamlı gözükmemişti. Şubat ayında hariciye nazırına ... yeni
bir beyanda bulunulmuş, ancak Layard ... Babıali'den herhangi bir yanıt alamamıştı.
Bunun üzerine, layard aynı beyanın bir kopyasını resmi olarak Savas Paşa'ya sun
muş ve onun konu hakkında düşünme ricasına kulak asmamıştı." l\1edlicott, s. 3 3 1 .
NOTLAR 619
Granville'e göre ( Q . V . Letters, seri II, c . III, s . 1 12: 9 Haziran 1 880), "padişah Kon
vansiyon'un Britanya hükümetinin kabul edeceği bir haline asla onay göstermemişti."
Medlicott, a.y., n. 92.
68 L. Oppenheim, International Law4, I ( 1 928), s. 363.
69 Layard'a gönderdiği 30 Mayıs tarihli mektupta Salisbury'nin belirttiğine göre, Bri
tanya hükümeti padişahın kendi hakimiyetindeki bir yeri kendilerini temlik etmesine
yönelik bir talepte bulunmak istemiyordu.
70 Ku31:Q. �. I içinde Aimilanides, s. 53.
.
France'in giriş yazısı): "Neredeyse bütün eriklerim İngiliz pazarı tarafından sipariş
ediliyor. Ah, şu İngilizler! Bunlar her bir şeyi kendi tekelleri altına alır: En iyi meyve
lerimiz ve Kıbrıs adasını."
97 The Times, 20 Temmuz, s. 7c ve 22 Temmuz, s. 5c. Diritto konu hakkında.
98 Medlicott, s. 1 14. Kıbrıs'taki Yunanlar Bedin Kongresi'nden sonra kongrede Yunan
çıkarlarını savunduğu için Fransa'ya bir dolu telgraf çekmişti. Bu mesajları aldığını
Larnaka'daki Fransız konsolosuna bildiren Waddington, telgrafları Paris'teki Yunan
konsolosuna da iletmişti. K.X. VIII, s. 22-3.
99 Kıbrıs Britanya idaresine geçtiği sırada adada emlak-i hümayun bulunmuyordu. Daha
önce Kıbrıs'ta hiçbir padişaha ait mülk olmamıştı. F. O. 431 9: Kıbrıs adasına ilişkin
yazışma, s. 1 (Albay Biddulph, İstanbul, 28 Mayıs 1 879).
ıoo Headlam-Morley'ye göre (s. 20 1 ), 23 Mayıs tarihli telgraf bu maddeye atıfta bulun
muştu.
ror American Journal of lnternational Law, XIII içinde Andrews, s. 3 14-6. Kuıre. h, 1
içinde Aimilanides, s. 53.
102 A. and P., LXXXII ( 1 878), c. 2090. Yukarıda, dipnot 56.
103 Medlicott, s. 1 1 4. Daily News'te çıkan bir habere göre, Meclis-i Mahsus'ta bir ko
nuşma yapan Abdülhamit "uygulanmaları konusunda İngiltere'nin yardım edeceği
reformların anlaşmanın ardından tanımlanmaları ve bu reformların kendi hükümdar
lık hak ve yetkilerine halel getirmeyeceğinin bir Ek'te ifade edilmesi koşullarıyla anlaş
maya imza attığını" belirtmişti. 23 Temmuz'da parlamentoda bir soruyu cevaplayan
Dış tlişkiler Ofisi müsteşarının belirttiği kadarıyla, Britanya hükümeti Abdülhamit'in
söylediklerini doğrulayan bir bilgiye sahip değildi ve anlaşmanın tek Ek'i parlanıc:ııto
da önlerinde duran metindi (Hansard, 23 Temmuz 1 878, 39). Daily News'teki haber
muhtemelen düzmeceydi.
ı o4 W. Hepworth Dixon, British Cyprus ( 1 879), s. 49 ve sonrasında Kıbns'ın el değiş
tirmesine ilişkin sözde eğlenceli bir anlatım vermektedir. Dixon'dan uzun kısımlar
çeviren Konstantinides (AyAı.xıı Karnxııl olay tarihinde hayatta olan insanlardan bir
sürü bilgi derlemiştir. Bu ayrıntılar, yüzeysel olmalarına karşın, halkın o dönemdeki
durumunu anlamak açısından kullanışlıdır. Lefkoşa'daki The Times muhabirinin Bri
tanya idaresinin ilk aylarında gönderdiği yazılar, değerli gözlemlerle doludur. Söz ko
nusu muhabir, Sir Gamet Wolseley'nin özel kalemi olan St. Leger Algernon Herbert'ti.
Ayrıca, Britanya idaresinin ilk günleri meşhur bir muhabir olan Archibald Forbes
tarafından Daily News te de anlatılmıştır.
'
1 05 Cyprus, s. 7.
ıo6 Daily News, 6 Ağustos, s. 5c.
ı o7 The Times, 1 2 Ekim 1878, s. 4e.
ıo8 A.g.y., 1 0 Ekim, s. 4d.
109 Buna karşılık, Britanya bayrağı Larnaka'da resmi olarak 1 5 Temmuz'a kadar göndere
çekilmeyecekti (The Times, 1 6 Temmuz, s. 5c).
uo Deniz Kuvvetleri'nden Hay'e gönderilen mektup, Lefkoşa, 14 Temmuz; 30 Temmuz
tarihli Resmi Gazete (The Times, 31 Temmuz, s. 5d).
ur Askerlerden bazılarını sıcak çarpmış olması normaldir. Dixon'a göre yalnızca iki as
ker sıcaktan etkilenmiş, onlar da bayılmamışn. The Times (7 Ağustos, s. lOa), on
kişinin etkilendiğini belirtiyor, ama bluejacket'lardan söz etmiyor. Ayrıca, Konstanti
nides'e göre (s. 76), Lefkoşa'ya varan askerlerin sayısı yalnızca elliydi ve bunlardan
yalnızca biri sıcaktan etkilenmişti.
u2 Bu, Hepworth Dixon'ın anlansıdır. Onun Türk görevlilerin halet-i ruhiyesine ilişkin
ciddiyetten uzak gözlemleri, Biddulph'ın tanıklığıyla karşılaştırılmalıdır ( 1 879 Ra-
622 KIBRIS TARiHi
ıı3 Osmanlı bayrağının askeri törenle indirildiğini aktaran Hepworth Dixon'a göre (s.
68), marine'ler selam dururken, Rawson amiralin huzurunda Britanya bayrağını gön
dere çekmişti. Ben, bu olaylar sırasında orada olan Stylianos Hourmouzios'u kaynak
alan Konstantinides'in anlattığı versiyonu tercih ettim.
ı 14 Konstantinides, s. 84.
ıı5 The Times, 16 Temmuz, s. 5c; 22 Temmuz, s. 5e.
ıı6 Savile, s. 3 1 . Daily News, 20 Temmuz, s. 5d.
ı ı7 Göreve getirilişi, 1 1 Temmuz, F. O. Corr. 1 878-9, s. 1 .
II8 1 878'deki iV no'lu emirname ( 1 7 Ocak 1 879). Fisher, Statute Laıvs, s. 1 -2.
ı 19 F. O. Corr. 1878-9, s. 7. Chakalli, Cyprus under British Rule, s. 40- 1. Çevirisi Zanne-
tos, il, s. 43-4'te.
ı :ı.o Zannetos, il, s. 48, 89.
ı :ı. ı The Times, 23 Temmuz, s. Sa; Arthur, Letters of Lord and Lady Wolseley, s. 3 1 .
ı:ı. :ı. Bizzat Wolseley'nin 22 Temmuı'da Larnaka'dan bildirdiği kadarıyla ( F. O . Corr.
1 878-9, s. 4), Rum başpiskopos ve Türk molla kendisine hitaben konuşma yapmışlar
dı. Ayrıca Rum halkın Joseph Chamberlain'e hitaben yazdığı dilekçede bu konuşma
Başpiskopos Sofronios'a atfedilmektedir, 12 Şubat 1 903 (Cd. 3996 ( 1 908), s. 1 7).
Orr, s. 160; Dendias, s. 46-7; Storrs, Orientations, s. 465; Alastos, s. 37 ile karşılaş
tırınız. Bir The Times yazarına göre (9 Aralık 1 93 1 , s. 1 3f), başpiskopos bu görüşleri
Wolseley Lefkoşa'ya vardığı zaman aktarmıştı; nitekim Toynbee, Survey of fot. Affa
irs ( 1 93 1 ), s. 36 1 'de de aynı bilgi yer almaktadır. Daily News'e göre (24 Temmuz, s.
Sd; 9 Ağustos s. Sg ile karşılaştırınız), Wolseley'yi kaymakam, kadı ve "Rum papaz"
karşılamış, sonlara doğru kaymakam ve başpiskopos ona takdim edilmişti. Başka bir
yerdeyse (9 Ağustos, s. 6a) bir Rum ileri geleni tarafından yapılan karşılama konuş
ması ve molla tarafından yapılan son derece etkili bir hitaptan söz ediliyor. Görünüşe
göre, Sofronios Wolseley'yi karşılamak üzere Larnaka'da değildi. Zaten onun başka
bir yerde ifade ettiği görüşler (bkz. yukarıda, s. 427) yukarıda alıntıladığımız konuş
mayla uyuşmamaktadır. Doğru olarak bu konuşmanın Larnaka [yani Kitionl pisko
posu tarafından yapıldığını belirten The Times (7 Ağustos, s. lOb), piskoposun daha
sonra göreceğimiz davranışlarına tamamen uyan bir yorum yapıyor. Buna karşılık,
söz konusu konuşmanın başpiskoposa atfedilmesi, Kıbrıslı siyasetçilerin icadı olamaz.
ı :ı. 3 Daily News, 26 Temmuz, s. Sc, 6d; 27 Temmuz, s. 5f (buna karşılık, Wolseley'nin iki
yeri aynı gün içinde ziyaret etmiş olması zordur).
ı ı.4 Zannetos, il, s. 44.
ı:ı.5 The Times, 12 Ağustos s. 104.
ı :ı.6 The Times, a.y.
ı:ı.7 Zannetos, il, s. 46-7 ve KuJJQ., s. 28-9. Daily News, 1 2 Ağustos, s. 5e ile karşılaştırınız.
ı :ı.8 Life, s. 96.
ı :ı.9 The Times, 2 Eylül 1878, s. Sa.
ı 30 Chakalli. Wolseley ev için 250 sterlin, iki kabul salonundaki mobilyalar için 300 ster
lin ödemişti. Daily News, 1 5 Ağustos, s. 5f.
131 The Times, 1 Ocak 1 879, s. 4e. Buna karşılık, Biddulph'ın 28 Temmuz 1 879'da Sa
lisbury'ye bildirdiği kadarıyla, hükümet konağı olarak gönderilen ahşap yapı Kıbrıs
NOTLAR 623
iklimine hiç uygun değildi, sıcak havada yaşanmaz oluyordu ve daha o tarihten par
çalarına ayrılmaya başlamıştı (F. O. Corr. Ocak-Aralık 1 879, s. 97). Söz konusu yapı
aslen Sri Lanka'daki komuta kademesi için tasarlanmış, fakat Port Said'de Kıbrıs'a
yönlendirilmişti (Storrs, Orientations, s. 458 ) .
1 3 2 The Times, 2 7 Ağustos 1 878, s . 5f; 2 Eylül s . S a . Rus savaşının masraflarını çıkarmak
için son yıllarda vergiler ikiye katlanmıştı.
133 The Times, 1 1 Eylül 1 878, s. 5d; 1 Ocak 1 879, s. 4e.
ı34 Kıbrıs Britanya idaresine geçtiği sırada adada emlak-i hümayun bulunmuyordu. Daha
önce Kıbrıs'ta hiçbir padişaha ait mülk olmamıştı. F. O. 43 1 9: Kıbrıs adasına ilişkin
yazışma, s. 1 (Albay Biddulph, İstanbul, 28 Mayıs 1 8 79).
(16 Temmuz 1629) bizzat Baf'ta kalacağı yönünde karar alınmıştı; Todi'li John Bap
·
tist, O. M. Obs. ( 1 9 Temmuz 1 660) uzun yıllar Kıbrıs'taki Propaganda'ya bağlı bir
misyoner olarak görev yapmıştı ve 14 Mart 1 663'te Kıbrıs'taki bütün Roma Katolik
leri'nin önderi seçildi; Milanolu Arsenius O. M. Obs. de ( 1 4 Kasım 1667) "papazla
rından ma hrum edilmiş Roma Katoliklerinin tesellisi için" aynı makama getirilecekti.
Genel olarak Roma Kilisesi'nin piskoposlukları için bkz. Hackett, Bölüm XI. Kıbrıs
tahtıyla ilgili miras aldıkları haklar nedeniyle Savoya düklerinin zaman zaman, örne
ğin 1662, 1664, 1678 ve 1684'te (Magni, s. 19) aylık bağladığı Kıbrıs piskoposlarının
Maruni olmaları mümkündür. Marunilere dair daha fazla bilgi bu bölümün sonunda
ki Not l'de yer alıyor. Aynı notta adanın Ortodoks olmayan Hıristiyanları arasında
önem açısından ikinci sırada gelen Ermenilere dair bazı ayrınnlar da bulunabilir.
ıı Phrankoudes şöyle soruyor (Kypris, s. 335): Ya Türkler Kıbns'ı ı::xA.aı:tvwµoç'tan
[yani Latinleşmeden] kurtarmasaydı? Papadopoulos, ExxA.. Ku:ır.Q., s. 4'e göre, Orto
doks Kilisesi'nin Atina'da nihai olarak yeniden kurulması Türklerin Latinleri kovarak
şehri ele geçirdiği döneme tarihlenmektedir. Alasya'ya göre (s. 108), miri mal olan
başpiskoposluk binası kiliseye vakfedilmişti.
12 Lusignan, Chor., folyo 122'de Calepio. Aya Yorgi Ortodoks Katedrali'nin güney ta
rafındaki küçük Bizans şapeli olarak tespit edilen Aya Symeon Şapeli, son dönemde
temizlenmiş ve sağlamlaştırılmıştır. Enlart, s. 319; R. D. A. C. ( 1935), s. 1.
13 Bkz. Birinci Bölüm, s. 23. Dahası, izin almaksızın Rumların kilise tamiri yapması
mümkün değildi ( 1 738'de Pococke, Exc. Cypr., s. 269) ve böyle bir iznin çıkmasını
sağlamak oldukça zahmetli ve tuzlu olabilirdi. Şeriat hükümlerine göre, eski yerleri
nin değiştirilmemesi koşuluyla kiliseler tamir edilebilir veya yeniden inşa edilebilirdi
( Mouradja d'Ohsson, Tableau general, III, s. 44). Nitekim, 1 844'te Larnaka'da inşa
edil mekte olan Roma Katolik kilisesi için herhangi bir ferman çıkarılmamıştı, çünkü
inşaat mevcut kilisenin yanı başındaki gömütlüğe yapılmaktaydı. Muhassıl, zabite iki
defa emir vererek inşaatın durdurulmasını istemişti, ama Fransız konsolosunun ısrarı
neticesinde inşaat devam etmişti (F. O. 195/102, 3 Ekim 1 844). 1 855'te Babıali'nin
müttefiki durumundaki devletlerin büyükelçilerine yaptığı duyuruya göre, Babıali'nin
reayanın özel izin almaksızın kiliselerini tamir edebilmesi ve sırf kendilerinin oturduk
ları muhitlerde yeni kilise inşa edebilmeleri yönünde tasarıları vardı (Engelhardt, 1, s.
126). Ancak bu imtiyaz biraz törpülenecekti. Öyle ki, Islahat Fermanı'nda yalnızca
kilise, okul ve hastane tamirine izin verilmiş, ama onda da "heyet-i asliyelerine" uyul
mak şartı gözetilmişti. Öte yandan, bu şart kesinlikle Miller'ın zannettiği gibi "kimse
nin Türklerden beklemediği incelikte bir arkeoloji saygısı" ( Ott. Emp., 1 936, s. 299)
yüzünden değildi. Yunanistan konsolosunun 1 856-1860 yılları için kaleme aldığı bir
rapora göre (K.X. VII, s. 166), mutasarrıftan izin almadan Hıristiyanların kilise veya
okul inşa etmesi veya pencere tamir etmesi mümkün değildi. Öyle ki, yalnızca eskilik
nedeniyle sıvası akan yerlere sıva yapılmasına müsamaha gösteriliyordu. Patrik Joa
kim'in, Philippou, Ila<j>oç, IV, s. 295'te alıntılanan 31 Ekim 1 86 1 tarihli mektubuyla
karşılaştırınız. Ayrıca, camilerin olduğu mahallelere kilise inşa etmek yasaktı (Engel
hardt, I, s. 241 ).
14 Kyprianos, s. 308.
ı5 Kıbrıs başpiskoposlarına verilen beratlar arasında tek yayımlananı, Osmanlı dönemi
nin son başpiskoposu il. Sofronios'un ( 1865-1900) beratıdır. Ph. Georgiou (s. 136-43)
ve Zannetos (1, s. 1043-50) Türkçe orijinalin Rumca versiyonunu veriyorlar. Rumca
dan İngilizceye çeviri Cobham'da (Exc. Cypr., s. 4 70-4 ) ve Hackett'ta (s. 665-70) yer
alıyor. Beratın çözümlemesi için bkz. yukarıda, s. 313- 14. Ayrıca Başpiskopos Ma
karios'un 1 8 55 tarihli beratı başpiskoposlukta muhafaza edilmektedir, ama bu bel-
626 KIBRIS TARiHi
25 Bkz. İkinci Bölüm, s. 50. Papadopoulos'a göre (Eııwx., s. 32), bu mektup piskoposluk
olarak Gime'nin ilk, Aınathus'unsa son defa bahislerinin geçtiği yerdir. Buna karşılık,
Aınathus'a ilişkin kaynak olarak, tarihi belirsiz olan ama muhtemelen söz konusu
mektuptan daha ileri bir tarihte yazan Joakim'in yanı sıra (KmrQ. � il, s. 1 22),
1 676'dan Barnabas vardır (Delikanes, s. 662).
26 Delikanes, s. 555-7; bkz. aşağıda, dipnot 33.
27 Present State of the Greek and Armenian Churches ( 1679), s. 90-1. S. 94-5: Kition
piskoposunun alnnda Leymosun, Gilan, Aınathus ve Kourion, Gime piskoposunun
alnnda "Solea, Pentasia ve Marathusa" vardır.
28 Delikanes, s. 662-5; bkz. yukarıda, s. 285.
29 Muhtemelen başpiskopos ve piskoposlar arasındaki ilişkinin düzenlendiği 1651 yılın
dan sonraki bir tarihte. Papadopoulos, Exx>.. . Ku1fQ, s. 47.
30 Bkz. aşağıda, dipnot 120. Hackett-Papafoannou, II, s . 78, Kition piskoposunun yanı
sıra I mıoofıoç ı:oı, 1 692, eıııoxoooç Aaµnoucrrıç rı Aeµeoou'yu saymaktadır. Burada
,
vester ile Kudüs'lü Germanos'u içinde bulunduran sinod meclisinde Patrik Jeremias
tarafından başpiskopos seçilmişti. Jeremias, 1572 'de Metrophanes'in yerine geçtiği
ne göre, Kıbrıslıları geri alan sinod ve Timotheos'un takdisi 1572'de gerçekleşmişti.
Öte yandan, Başpiskopos Papadopoulos (Exx/.. KuıtQ, s. 59) Mağusa'nın düşüşüyle
(Ağustos 1571) Metrophanes'in patrikliğinin sona erdiği tarih (4 Mayıs 1572) ara
sında başpiskopos seçmek için yeterli süre olmadığını, çünkü böyle bir iş için en az
on ay gerektiğini belirterek, Hypselantes'in argümanını reddediyor. Biz de, çok ısrar
cı olmadan, Timotheos'un 5 Mayıs'ta göreve gelen Jeremias altında seçildiğini kabul
edebiliriz. Yine Arsenios'tan öğrendiğimiz kadarıyla, Cikko kökenli olan Timotheos
Türkler adayı ele geçirmeden yirmi yıl önce Kıbrıs'ı terk etmişti. İstanbul'da diyakoz
ve rahip statüsü kazanan ve büyük protosynkellos olan Timotheos "çok mübarek
adam"dı.
56 Arsenios, a.y. Timotheos 1 575'te İstanbul'a gittiği zaman, yanında Amathus pisko
posu olan Germanos isimli biri vardı. Papadopoulos (Exxl... Kurre, s. 10) bu kişinin
ileride yardım için Ban'ya gidecek olan ve Philadelphia başpiskoposuyla Venedik'te
yapacağı görüşme için Maximos Margounios tarafından lehinde bir mektup yazılan
Kıbrıslı Germanos olduğu görüşündedir. Papadopoulos'a göre, Germanos'un ayrı bir
piskoposluğa sahip olmaması mümkündür. Buna karşılık, Papaloannou (I, s. 260,
dipnot) onu Leymosun piskoposu olan Kutsoventi'li Hegoumenos'la bir nıtmaktadır.
57 Arsenios, a.y. Bir öğretmen olan Leontios (muhtemelen Eustratios) Kıbrıslılara
OUYXWQTJCTLÇ bahşeden mektubun bir kopyasını çıkarmıştı. Mektubu İstanbul'a ge
tiren Arsenios, onu Papaz Anthimos'a vermişti, fakat sonra başına ne geldiğini bil
miyordu. Bir Kıbrıslı'nın 1579 civarında Martin Crusius'a yazdığı kadarıyla (Tur
cograecia, 1584, s. 210), Kıbrıs Kilisesi eskiye göre İstanbul Patrikhanesi'yle daha iyi
geçiniyordu. Bkz. yukarıda, Birinci Bölüm, dipnot 5.
58 Bu başpiskoposa ilk defa dikkat çeken kişi KulT(l. !ıt., VIII ( 1946) içindeki Kostas
Khatzepsaltes, s. 137-9'dur.
59 Papadopoulos onu seriye dahil edene kadar (Exx/.. Kurre, s. 12-16), Kıbrıs Kilise�i ta
rihleri bu başpiskoposu göz ardı etmişti. Martin Crusius'un belirttiği kadarıyla (Ann.
Suev., Frankfurt, 1596, s. 821 ) Mağusalı Stephen Lascaris 3 1 Ocak 1589 tarihinde
Crusius'a Patrik il. Jeremias'tan 1 Ocak 1588 tarihli bir tavsiye mekruhu ve "Lefko
şa Başpiskoposu ve Büyük Haç kathegoumenos'u" Neophytos'tan bir ikinci tavsiye
mektubu getirmişti. Neophytos'un mektubu son derece barbarcaydı. Ayrıca, Gabriel
Severos yukarıda bahsettiğimiz mektubunda yeni başpiskopos için o voOoç xm 'tlJV
<j:ıumv xm tl]V xt.rımv �ommtUQTJÇ, o veoç Ü'UQOLvoç ifadelerini kullanıyor ve onun
hakkında sövüp sayıyor.
60 Bkz. Sathas, El./.. Avexô., 1 ( 1 867), s. xö-xO: Epir'deki Orsini'ye hak iadesi için Geo
rge Orsini Ducatarios'un İmparator il. Rudolph'a yaptığı başvuru, Venedik, 1588.
61 Sathas, Neoe/./.. <l>Ll.o/.oyıa, s. 1 82; Ph. Georgiou, s. 75 ve sonrası; Legrand, Bibi. He/
len. XVIIe s. III, s. 1 33-42; Hackett, s. 1 99-200; Papaloannou, I, s. 260-1; Zannetos,
1, s. 1051-4; Sykoutres, Ex6eaLç, s. 107-12; Papadopoulos, E xx/.. KulT(l, s. 24-32; L.
Philippou, il, s. 32-41 ; ve Arroaı:. Bagv. ( 1 929), s. 403-4.
630 KIBRIS TARiHi
79 Buradan çıkan sonuç, İstanbul sinod meclisinde konuya ilişkin yapılan tartışmalarda
Joakim'in de yer almış olduğudur.
80 Öte yandan, Joakim'e yazdığı mektupta da belirttiği üzere (bkz. aşağısı), Meletios
Ekümenik Hakim unvanına haizdir. Bu unvanın sahibi günümüzde de lskenderiye
Patriği'dir.
8I Hackett'a göre (s. 685), Joakim b u iddiasını kırk ikinci değil otuz yedinci kanona
dayandırmalıydı. Buna karşılık, her iki kanon da düzmeceydi.
82 Kıbrıs Kilisesi'nin kendi başpiskoposunu seçme ve takdis etme hakkına sahip olması
nedeniyle, Zannetos'a göre Athanasios'un İstanbul patriği tarafından takdis edildiği
iddiası şaşırtıcıdır. Buna karşılık, Sırp papazın hikayesi ve kilise tarihindeki diğer pek
çok vakanın gösterdikleri üzere, İstanbul patriği --özellikle de sadrazamın desteğini
veya emirlerini aldıysa- Kıbrıs Kilisesi'nin bağımsızlığını ezip kendi kararını dayata
biliyordu.
83 il. Matthew'un Benjamin'i göreve getirdiği, aşağıda alıntılanmış olan mektııp, Kition
piskoposu Jeremias, Baf Piskoposu Philotheos, Soli piskoposu Benjamin ve başka ki
şilere hitaben kaleme alınmıştı.
84 Ocak, lnd. XIV. Delikanes, s. 550-2; Zannetos, 1, s. 1062-4.
85 Bu Arsenios'un 1633'te Timotheos hakkında yazan Arsenios olması muhtemeldir (yu
karıda, dipnot 55).
86 Genel kabul gören görüş bu yöndedir. Ama Patrik Kyrillos Lucaris'in 1 607'de yazdığı
kadarıyla (Legrand, Bibi. He/len. XVJie s. III, s. 236), Athanasios da Benjamin de
hukuksuz şekilde seçilmiş ve ilki gönülsüzce ikincisi kendi rızasıyla olmak üzere ikisi
de daha sonra görevden alınmıştı.
87 Delikanes, s. 552-5: Ağustos 7110 ( 1 602), lnd. XV. Sürçülisan eden Zannetos (1, s.
1064) yeni patriğin ismini yanlışlıkla Matthew olarak yazıyor.
88 Papadopoulos, Exxf.. Kurre, s. 37, 4 1 .
89 Legrand, Bibi. He/len. XVIIe s. IV, s. 230-3 (1 ve 3 1 Ocak 1606); Karnapas, s. 40 2. -
yukarıda alıntıladığımız mektup, Christodoulos'un Ocak 1606 ile 1607'de bir zaman
arasında seçilmiş olduğunu gösterirken, 1638'de bir diyakozu atamış olduğuna dair
belge de, o yıl hiilii makamda olduğunu ortaya koymaktadır. Kendinden menkul Prens
Lfon de Lusignan'ın iddiasına göre (The Royal Family of Lusignan in the 1 9th cen
tury, s. 1 9 ) Christodoulos Lusignan soyundan gelmekteydi.
93 Papaloannou, 1, s. 272. Elimizdeki tek kaynak, il. Timotheos başkanlığındaki İs
tanbul sinod meclisinin Temmuz 7126, lnd. l=Temmuz 161 8'de verdiği hükümdür
(Delikanes, s. 555-7; Zannetos, 1, s. 1067-8). Kyrillos'un savunması hakkında bilgi
sahibi değiliz. Patriğin mektubu Kıbrıs başpiskoposuna, Baf Piskoposu Timotheos'a,
632 KIBRIS TARiHi
KuQ1JVEı.aç, xAJt.).
94 Xo>Qıç t1JÇ yvooµıç rıµrov ex�Af:Lv MıteQaı:L Bami..Lxov ... :rrmrıom MıteQaı:L Bami..Lxov.
95 Bkz. c . 1, s. 308 9; 1. Chatzefoannou, laı:OQLU xm EQya Neocjıuı:ou, s. 127-9; Papalo
-
107 İddiaya göre, Doğu Kilisesi'nin düzenlediği öbür sinod meclisler gibi bu sinod meclisi
de, Reformcuların karşısında Ortodoks Kilisesi'nin kendilerini desteklemesini isteyen
Roma Katoliklerinin teşvikiyle toplanmıştı (Papadopoulos, ExxA.. Ku:rre . , s. 5 1 ; Phi
lippou, s. 14-15; Spyridakes, s. 640 ile karşılaştırınız). Bu iddiayı destekleyecek doğru
dan kanıt yoktur, ama Kyprianos'un belirttiği kadarıyla (s. 362'teki dipnot), Hilarion
sinodda tartışılan konular hakkında Fransiskanlarla görüş alışverişinde bulunmuştu.
Üstelik, sinod kararlarındaki ifade tarzının Roma Kilisesi'nin doktrinlerine hiçbir mu
halefeti kabul etmemesi dikkat çekicidir.
108 Bkz. bu bölümün sonundaki Not 2.
109 Kyprianos, s. 314.
ı ı o Kilisedeki yazıtlar, Papadopoulos, ExxA.. Ku:rre ., s. 48. Jeffery (Hist. Mon., s. 36) tari
hi 1 665 olarak okurken, Gunnis (s. 68) 1 655 olarak okuyor.
n ı Hypselantes, s. 168: E�aytcı0eı.ç xm xaO' oöov qıuywv, xm au0ı,ç auAA.ıı<tı0ı::ı,ç,
:ıtEQLOQL�ETm Et; "t1]V KU3f.QOV. Görünüşe göre, Parthenios'un Kıbrıs'a gönderildiğin
den şüphelenen Hacken (s. 2 1 3, not 1 ) yanıl maktadır. Buna karşılık, Ricaut onun
Rodos'a gönderildiğini belirtiyor. Bkz. Papai"oannou, 1, s. 279, no 44 ve K.X. il, s.
283'te 3 8 1 . mısra ve sonrası ile karşılaştırınız.
n 2 Delikanes, s. 557-9 (Aralık 1672). Buna karşılık, Diyakoz Konstantin'in şiirinden
anladığımız kadarıyla (K.X. il, s. 284-5, mısra 440-7) Nikiforos 1 0.000 kuruşluk
para cezasına çarptırılmış, ama bu miktar Kıbrıslı bir tüccar olan Georgiakis veya
Misergiorges isimli birinin araya girmesiyle 7 keseye (yani 3.500 kuruşa) düşürülmüş
tü. Bu parayı Nikiforos'a borç veren Georgiakis (K u:rre . I:ıı:., il, s. 152), daha sonra
Lefkoşa'daki sarayın dragonıaııı oklu, 1 6 73-1 6 74.
1 1 3 Kigala 1674'te başpiskopos seçilmişti: Ricaut, Present State of the Greek and Arme
nian Churches, 1679, s. 92. Kariyerine ilişkin bkz. Ph. Georgiou, s. 95-9; Legrand,
Bibi. He/len. XVIIe s., s. 3 1 8-38, 527; Hacken, s. 214-15; Papai"oannou, 1, s. 280-2;
Sykoutres, Ex0wı,ç, s. 30-49; Papadopoulos, ExxA.. Ku;rre . , s. 52-64; Philippou, EM.
fQaµµcna, 1, s. 43-66; Ku3f.Q. I:ıı:. ; il içinde P.I. Kirrnitses s. 8-15. Ayrıca bkz. bu
,
Sotiriou, Kurr(1. I:t., 1, s. 176 idd ia yı kabul ediyor. Ama Papadopoulos restorasyon
harcamalarının Roma'daki Propaganda tarafından ödendiğini öne sürüyor. Ben Bou
boulis'in mektubunda bu yönde bi r belirti göremedim.
1 25 Sathas'ın Hilarion'un başpiskoposluk yaptığı dönemin sonlarına ilişkin anlattıkları
(NEOE>J.. . cı>V..OA.oyıa, s. 300) Hackett ta rafı nd an yeterince çürütülmüştür. Yine Hac
kett, Kyprianos'un yaptığı hataları da düzeltiyor. Kyprianos (s. 362, dipnot) 1 762'de
başpiskoposlukta okuduğunu hatırladığı eski bir elya zmasında Lefkoşa'daki din
adamlarının Ekümenik patriğe bir mektup göndererek Hilarion'u suçladıklarını belir
tiyor. Buna göre, Hilarion kimseye haber vermeden adadan kaçarak lstanbul'a gitmiş
ti, ama "niye, onu hatırlamıyorum."
126 Hilarion Kigala'nın Lefkoşa'daki sinod meclisinde alınan kararlar için hazırlamış ol
duğu fezlekenin yer aldığı elyazmasında 1 682 tarihi de bulunuyor. Dositheos (XI.
kitap, Bölüm 1 1, S 7, alıntılayan Hackett, s. 2 1 4, dipnoc 1 ; Papai'oannou, 1, s. 280, ıı.
47), tarih vermiyor, ama o dönemde Hilarion'un Paskalya'nın tarihini sabitlemek üze
rine bir çalışmayla uğraştığını belirtiyor. Acaba bu, Pa pa dopoulos Kerameus, lt:QOCJ.
-
Bı.j3A., iV, s. 1 24, no 143 ( 1 5)'te bir elyazması tasvir edilen ıtt:Qt totı m:ıcrxa xm twv
xtıxiı.oıv l]Awl! . xi..ıt. [Paskalya ve güneşin yörüngeleri, vs.) olabilir mi?
1 27 Present State uf the Greek and Armenian Churches, Anno Christi 1 678, Londra,
1 679, s. 92. Cobham, Exc. Cypr., s. 234. Ricaut'nun bilgi kaynağı, yukarıda bahset
tiğimiı. (s. 285) Kosmas Mavroudes'tir.
ı 28 Papadopoulos, ExxA.. KtııTQ., s. 62 bu pasajı incelerken talihsiz bir hata yaparak Rica
ut'nun bahsettiği doların düka olduğunu zannetmektedir. Ayrıca, paşaııın üç ayda bir
NOTLAR 635
aldığı ödemeyi 1 6 6 değil 1 60 olarak ve daha da kötüsü olağan yıllık ödemeleri 2.500
değil 25.000 olarak görür. Aynı pasajı yorumlayan ve başpiskoposların reayadan zor
la aldığı paraların farkında olan Duckworth'e göre (s. 62) "başpiskoposun mahkeme
deki davacılardan aldığı paralardan söz etmeyen Ricaut, başpiskoposun kendi ruhani
idaresi altındaki Hıristiyan halktan topladığı fazladan paralar sayesinde Osmanlı'ya
verilecek olan 'bahşişi' kısmen de olsa çıkarabileceğini görmüyor. "
1 29 Başpiskoposluktaki Kodeks A'da bulunan, Cikko ve Enkleistra manastırlarının sahip
oldukları imtiyazlarla ilgili belge, Papaloannou, I, s. 282, n. 53.
130 Kyprianos, s. 3 14; Ph. Georgiou, s. 100; Hackett, s. 216; Papaloannou, I, s. 282.
lJI Kyprianos, Georgiou, Hackett, a.y. Papaloannou, I, s. 383-4. Delikanes, s. 566-74
(Athanasios'un papaz genelgesi ve HI. Gabriel'in patrik çağrısı). Papadopoulos-Ke
rameus, lEQOO. BLBA.., IV, s. 316, no 388 (38); Zannetos I, s. 1 1 04-5. Germanos'un
,
isminin ilk defa geçtiği Tripiotissa kilisesindeki yazıt, onun kiliseyi 1 6 95'te kurduğunu
belirtiyor. Amasgous Manastırı'nın İskenderiye Patrikhanesi'ne hukuksuz yoldan ve
rildiğine dair Ekümenik patriğin 1700'de verdiği hüküm için bkz. Papaloannou, a.y.
1 3 2 Metinde ı:ou E'XEL... yazıyor. Papadopoulos (s. 67) burayı ı:otıç EıtEt (ôtıvaoı:oç) olarak
okuyor.
1 3 3 Proedros unvanının önemi için bkz. yukarıda dipnot 37. Patriğin yazdığı mektubun
başlığı ExA.oyrı IlQOEÔQtıtcoç ı:otı ırewııv AvttoXEtaÇ A8avaowtı'ydu. Athanasios
ıreoeÔQOÇ xm ıreooı:aı:ııç ı:ııç ... AQxteııwxomıç seçilmişti ve A.oyw ıT,QOEÔQEuıç ı:ııv
ıreooı:amav kabul ediyordu. Öte yandan, aynı belgede sinod meclisinin Athanasios'u
ELÇ LÔLOV ıreooı:aı:ııv ıtm AQXlfllW'XOJtOV Ktııreotı seçtiği üstünkörü bir şekilde ifade
edilmektedir.
134 Omodos'taki Kutsal Haç Kilisesi'nin antimension'u üstündeki yazı bu durumu kanıt-
lamaktaıdr. Philippou, AJtOoı:. BaQV., 1929, s. 404.
135 Philippou, a.y.
136 Philippou, a.y.'de alıntılanan bir Kition elyazmasındaki not.
1 3 7 Bu olaylar için Georgiou ve Hackett'ın verdikleri tarih sırasını değiştiren ve Delikanes
(s. 566-74, 653-5) tarafından yayımlanmış olan belgeler tarihsizdir, ama Delikanes'e
göre 1 702-1707 dönemine denk gelmektedir. Öte yandan, Türkçe bir kaynakta geçen
kafa karıştırıcı bir argümandan burada bahsedebiliriz. Buna göre, muhassıl reayadan
padişahın talep ettiği miktarın üzerinde vergi toplayan başpiskopos, saray dragomanı
ve yeniçeri ağası hakkında padişaha şikayette bulunmuş ve bu üçü 1 707'de Rodos'a
sürülmüştü. Alasya, Osmanlı Türkleri idaresinde Kıbrıs, s. 100; Kıbrıs Tarihi, s. 66;
alıntılayan lndianos (KtııT,Q . l:ıt., il, s. 153). lndianos'un tahminine göre, söz konusu
başpiskopos Germanos'tu.
l 3 8 Philippou'nun alıntıladığı Kition elyazmasındaki 1 1 Mayıs ve 14 Mayıs 1 707 tarihli
notlar.
1 39 Sathas, Meo. Btl}A.. m, s. 5 1 9. Papaloannou'ya göre (1, s. 285), buradaki James, Ger
manos'un zorla kiliseye aldığı James değildi. Ama muhtemelen Tripiotissa Kilisesi'nin
kuruluşunda Germanos'a yardımcı olan james'ti. Papadopoulos (s. 67) da bu iddiaya
katılmaktadır. (Hangi kaynağa dayandığını bilmiyorum, ama) bu James için verdiği
tarih 1710-18'dir - ki 1718 tarihinden şüphe etmemiz için sebep yok.
1 40 Georgiou, s. 101-2; Hackett, s. 216; Papaloannou, 1, s. 285-7. 1733 tarihini öneren
Philippou'dur, Aıoooı: . BaQV. (1929), s. 405. Silvester'dan sonra gelen Philotheos'un
seçimini bildiren mektup, 4 Şubat 1734 tarihini taşımaktadır. Yani Philotheos o tarih
ten önce başpiskopos olmuştu.
q1 Delikanes, s. 574-6; Zannetos, 1, s. 1 109.
636 KIBRIS TARiHi
142 Kyprianos, s. 3 1 4; o µev n a<j>ou XU't:EAU�E ı:ov t(J)V KLtLUL(J)V 0govov o ÔE tOV tT]Ç
,
AQXLE31WX03tl'JÇ taxa rnıtgo:ıuxcııç (sözde denetçi veya temsilci olarak). İlginçtir, Ph.
Georgiou (s. 1 02) bu hareketlerinden söz etmez, ayrıca Hackett (s. 216) yaptıklarının
kanundışı olduğunu anlamamıştır.
143 Delikanes, s. 576-80, olayın tamamını aktarıyor. Hackett'ın ifade ettiği üzere (s. 688),
Pococke'un 1 738'de Mağusa'da hapiste olduğundan bahsettiği (Exc. Cypr., s. 264)
Baf piskoposu görünüşe göre Joakim'di. "Pek iyi geçinemediği" başpiskopos, onu
hapse atmaları için Türkleri kışkırtmıştı. Buna karşılık, makamlarından olan gaspçı
lar anlaşılan daha sonra yönetimle aralarını düzeltmişti, çünkü ileride onların tekrar
makamlarına döndüğünü görüyoruz. Papafoannou, 1, s. 287.
144 Georgiou, s. 1 0 1 ; Papa'ioannou, I, s. 285.
14 5 Kuzey kapısından girince sağ tarafta kalan fresklerin üstündeki yazıyı alıntılayan
C'.eorgiou, s. 1 02; Papadopoulos, ExxA.. Kurre., s. 72 ve Gunnis, s. 69-70 ile karşı
laştırınız. K.X. IX ( 1 933), s. 55·64'te fresklerin tarihini inceleyen Kyriazes'e göre,
Philotheos'un projesi l 744-1751 arasında gerçekleştirilmişti.
1 46 Papadopoulos-Kerameus, lEQOO . Btj3A.., iV, s. 301 , no 325.
1 47 Kyprianos, s. 3 1 5- 1 6; Georgiou, s. 102-4; Hackett, s. 2 l 6-1 8; Papaloannou, 1, s. 288-
94; Sykoutres, Ex0emç, s. 49-50; Papadopoulos, ExxA.. Kurre., s. 71 -80; Peristianes,
s. 109-12; Philippou, I, s. 70-4, 130- 1 . Papadopoulos'un kaynak belirtmeksizin orta
ya attığı iddiay göre, Silvester öldüğü sırada Philotheos lstanbul'da bulunuyordu ve
başpiskopos seçilişi muhtemelen orada gerçekleşmişti.
148 Lefkoşa'daki okula ilişk in bkz. okul müdürü Parthenios'un 1 771 'de belirttikleri (Phi
lippou, 1, s. 1 38). Gezgin Basil Grigorovich Barsky'nin adayı ziyaretini fırsat bilen
Philotheos, Ekim 1 734'ten Nisan l 735'e kadar ona Latince öğretmenliği yaptırmıştı.
Barsky'ye göre, Philotheos zeki, iyi niyetli, erdemli, kültürlü ve vaaz konusunda yete
nekli biriydi. Wanderings, s. 241.
1 49 Sykoutres, Ex0emç, s. 62-72; Peristianes, s. 39 n. 2, 1 09- 1 2, 4 1 4- 1 9. Philippou, I,
s. 1 35-7. Ayrıca bkz. G.I. Zabiras Nm Ellaç, 1872, s. 299; Karnapas, 1, s. 50-6 1;
,
Legrand, Bibi. Helim. XVlle s., s. 4 1 7- 1 8; Papadopoulos, IITT . Exxi.. IEQoç. s. 645 ve
ExxA.. KulfQ., s. 78, 92 ve sonrası. Bilhassa Cikko Manastırı'na ilgi gösteren Ephraim
tarafından yazılan ve Cikko yu tasvir eden kitap pek çok baskı yapacaktı. 1 782 tarihli
'
ı55 Drum mond bu olayın 1 743'te yaşandığını belirtiyor. Verdiği tarih dışında doğruluğu
kabul edilemeyecek olan Drum mond'ın bu olaya ilişkin anlattıkları için bkz. s. 3 1 7.
156 Seçim memorandumu başpiskoposluktaki Kodeks A'da, Kition'daki Kodeks A'da ve
İstanbul'da Kutsal Kabir Metochion'undaki bir elyazmasında bulun maktadır: A. Pa
padopoulos-Kerameus , IEQOO. BıflA.., ıv, s. 3 1 7-18, no 338 (48) (Papadopulos, Exxl...
Ku:n:g., s. 75-6 bu kaynağı temel alıyor). Şunlarla karşılaştırınız: Delikanes, s. 581;
Papafoannou, I, s. 289-90; K.X. XIII, s. 91. Belge şu sözlerle başlamaktadır: Yunanca
metin. Söylenen göre, Delikanes Türklerin sansüründen çekindiği için bu kısmı ken
di baskısında vermeye cüret etmemişti (Mansi-Petit, Concilia, XXXVlll, s. 5 1 1 -12).
P;ıtrik Palsios , görevden alınan Philotheos'un yerine yeni birinin seçilmesini emreden
Os manlı padişahının dehşetengiz ve karşı konulmaz buyruğuna itaat ediyordu. Onun
daha sonra Neophytos'u görevden alırken söyledikleri bu seçime ne kadar karşı oldu
ğunun açık kanıtıdır.
157 Delikanes, s. 582-6. Papadopoulos-Kerameus, legoo. BtflA.., iV, s. 317, no 338 (47)
ile karşılaştırınız. Neophytos kendisini seçmiş ol malarının dini açıdan uygunsuz oldu
ğunu kabul ediyordu, ama seçimin kilise kurallarına uygun olmadığı ona söylendiğin
de, tcııga XQLotoç ÔEV OQı.l;EL diye cevabı yapıştır mıştı. Neophytos'u :n:agavoµoç xaı
flOLXOÇ olarak tanımlayan Ephraim, başpiskopos olduğu seçimin kural dışılığı konu
sunda ayrıntılı bilgi vermiştir (Peristianes, s. 415).
1 5 8 Delikanes, s. 586-9.
1 5 9 1 Temmuz 1758 (baskıda böyle yazılmıştır), Papadopoulos, ExxA.. Ku:n:g. s. 80. Joa
kim'in tuttuğu kroniğe göre (s. 52): 30 Haziran 1 759. Yaygın görüşe göre, Philotheos
öldüğü sırada hala başpiskopostu, ama istifasının bir kopyası Raşpiskoposluk'taki
Büyük Kodeks'te bulunuyor (Kirmitses, Ku:n:g. l::ıt., 11, s. 1 ). Philotheos'un makamı
Arhimandrit Palsios'a bıraktığını belirten bu belge, başpiskoposun halefinin çoktan
kararlaştırılmış olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Palsios da 20 Şubat 1 876 tarihli
bir mektubunda Philotheos'un kendisine başpiskopos olması yönünde ricada bulun
duğ unu belirtir (Karnapa s , s. 29).
1 60 Palsios'un mektubu, a.y.
161 Büyük Kodeks'te bu seçim 3 Temmuz tarihi alnnda kayıtlıdır (Kirmitses, a.y.; buna
karşılık, Joakim'in kroniğindeki (a.y.) tarih 3 Temmuz 1759 Pazar'dır - gerçi görü
nüşe göre o gün cumartesiye denk geliyordu). Formalite icabı seçmenlerin tercihine
sunulan diğer iki aday Philemon ve Panaretos'tu. Palsios'un başpiskoposluğuna ilişkin
genel olarak bkz. Kyprianos , s. 315; Georgiou, s. 105-10; Hackett, s. 218-22; Papafo
annou, 1, s. 294-300; Zannetos, I, s. 1 1 15-27; Papadopoulos, ExxA.. Ku:n:g., s. 80-93;
Ku:n:g. lli il içinde Kirmitses , s. 1 -30.
16Z s. 325.
1 63 ELÇ to µı.l;oflag�agov xoµ'ljıoç. Yani "dil açısından özcü birine son derece barbarca
gelecek ifadelerden kaçınırdı" (Dawkins). Palsios'un günümüze kadar gelmiş kaligrafi
örnekleri için bkz. aşağısı.
1 64 Kyprianos , s. 48. Bu kilisenin yeri hala tespit edilememiştir.
165 Palsios'a ait 1 9 Ağustos 1 761 ve 28 Şubat 1761 (Gregoryen takvimine göre 1762) ta
rihli iki mektup bu olayı anlatmaktadır (Karnapas, s. 32-5). Ayrıca bkz. Joakim, Kro
nik, s. 52-3; Kyprianos, s. 3 1 7; Hypselantes , s. 385 (sene 1760), 389c90; Georgiou,
s. 105 (s. 104 ve 105 arasında bir kısım eksiktir); Hackett, s. 2 1 8-19; Zannetos, 1, s .
1 1 1 5-16. Joakim, Pa!sios'un adadan kaçışı için Haziran 1 76 1 , Diyakoz Kyprianos'un
Kıbrıs'a varışı için de Ağustos tarihini veriyor.
166 Pa!sios'un 20 Şubat 1760 tarihli mektubu (Karnapas, s. 29). Palsios Aralık 1759'da
veba salgınının patlak verdiği Lefkoşa'dan Larnaka'ya kaçmış, bu mektubu da orada
638 KIBRIS TARiHi
yazmışn. Joakime'e göre (s. 52), veba Lefkoşa'da 5 Ocak 1 760'ta ortaya çıkmış, Pal
sios da Mesarya'daki Avgasida Manastırı'na çekilmişti.
167 Kıbrıs'tan gönderilen temsilcilerin dikkate alınmadığını belirten Kyprianos (s. 3 1 7),
Hypselantes tarafından da onaylanmaktadır (s. 385). Buna karşılık, Kudüs'teki Pat
mos'lu james'e yazdığı 28 Şubat 176 1 tarihli mektupta Palsios Makarios'un bazı ta
vizler elde ettiğini belirtiyor (Kamapas, s. 33-5).
1 68 Papadopoulos, s. 84, Ephraim'in başpisk oposa komplo kuranlar arasında olduğunu
ima eden görüşü bertaraf ediyor.
1 69 28 Şubat 1761 tarihli mektup (Karnapas, s. 33-5).
ı 70 ou µl]V ÖE xw atlJµıroÇ diyor.
171 Tarih, Joakim (s. 52) tarafından verilme ktedir. Palsios 1 9 Ağustos 1 76 1 'de Beyrut'tan
Kudüs'teki arkadaşı öğretmen James'e mektup yazmıştı. Karn a pas, s. 32-3. Ephraim
birkaç gün sonra orada onunla buluşacaktı.
1 72 Kyprianos'un kariyerine dair bkz. Sathas, Neoı:lı.A. <l>ıAo/..oyıa, s. 5 1 2- 1 3; Deınetrios
Pascales, Mm:Oaıoç o AvbQıoç Ucınaç xm flaı:Q. A/..El;., Atina, 1 90 1 , s. 67, not l ;
Papadopoulos, Exx/... KmJQ., s . 84 ve sonrası.
1 73 Bkz. bu bölümün sonundaki Not 3. Tam kaynakça orada verilmiştir.
1 74 Yunanca metin.
175 Joakim, Kronik, s. 53.
176 Papaloannou, 1, s. 296, Büyük Kode k s'teki elyazması. Aynı elyazması, Kyprianos'un
borç aldığı kişilerin bizzat Palsios tarafından yazılmış bir listesini içermektedir. Top
lam miktarı 82.589 kuruş eden borc u Pa'isios üdemiştir ( K irın itses, s. 6).
1 77 Hypselantcs, s . 397 (1764); Papadopoul os, s. 90. Palsios'un borcu 4 Nisan l 764'te
sıfırlandı (Papa'ioannou, a.y.).
1 78 Kyprianos'a göre (s. 325), Palsios Kasım 1 76Tde hastalanmış ve gelen 1 Oca k 'ta
ölmüştü. Başpiskoposluktaki arazi kayıtlarıııa güre Pai"sios 1 Ocak l 76Tde ölmüş
(burada şüphesiz l 768 kastedilmektedir) ve Chrysanthos 5 Ocak'ta başpi skopos seçil
mişti (K.X. XllI, s. 69). Öte yandan, Joakim'e göre (s. 55), Pa"is ios 1 767'de ölmüş ve
14 Ocak'ta (yani muhtemelen 14 Ocak 1 768'de) Chrysanthos başpiskopos, Panaretos
da Baf piskoposu olarak takdis edilmişti. Ph. Georgiou, Palsios'un ölüm tarihi olarak
1 Ocak l 767 yi ve rir.
'
1 79 K irm i tscs s. 6.
,
:ı.oı Bu tarih, dragomanın ölüm tarihini de 1 8 1 0 olarak veren Kronik, K.X. VIII, s. 84'te
belirtilmektedir.
:ı.o:ı. Ph. Georgiou, s. 1 15. Chrysanthos'un ölümü için farklı tarihler verilmektedir ( 1 Ey
lül, 2 Ekim, 4 Ekim 1 8 10). Bkz. K.X. XIll, s. 62. Yeğeni olan Kition piskoposu Chry
santhos ise iki yıl sonra Kıbrıs'a dönecektir (Papadopoulos, Eıtxl.. . Kune., s. 102).
:ı.03 Myıianthopoulos, s. 1 52'deki dipnot.
:ı.04 Delikanes, s. 602-4; Zannetos, 1, s. 1 148.
:ı.05 1 804 isyanından beri Kıbrıs'ta olan Konstantius adada aln veya sekiz yıl kalmıştı r.
K.X. 1, s. 227-35.
:ı.06 Yapılacaklar konusundaki tartışmaya karılması için ilkin Larnaka'ya çağırılan Kons
tantius, mevcut piskoposların istifa etmemiş olmaları nedeniyle yeni adayların seçi
mini sadece Büyük Kilise'nin onaylayabileceğini öğrenmişti (2 Temmuz 1 8 1 0). Bu
yüzden, daveti kabul etmeden önce patriğin mektubunu bekledi.
107 Bu izin ilk olarak 15 lemmuz 1 820'da verilmişti: Delikanes, s. 605-6.
:ı.08 1 82 1 katliamında öldürüldüğü zaman 65 yaşındaydı. Kişisel tarihine ilişkin bkz. Ph.
Georgiou, s. 1 14-22; Hackett, s. 226-30; Papaloannou, 1, s. 305-24; Papadopoulos,
Exxl... Kune., s. 102-14. Kyprianos'un Machaeras Manastırı'yla ilişkisi hakkında
bkz. S. Menardos, H ev Kunew Movrı TIJÇ Ilavayı.aç ı:ou MaxatQa, Pire, 1 929. Onu
gençten bir adam olarak tasvir eden (ve Bay A.E. Benaki'nin nezaketi sayesinde 95.
sayfada verilmiş olan) ilginç minyatür Atina'daki Benaki Müzesi'nde bulunmaktadır
( Guide, Atina , 1936, Oda A, dosya 9, no 3). Kyprianos'un başka bir portresi Peristia
nes'te (s. 48) ve Phi lippou da (1, s. 1 58), bir başkası da Menardos, s. 33'te verilmiştir.
'
:ı.09 Kyprianos başpiskopos olduğu zaman doğum yerini hanrlayarak, oradaki kiliseyi ye
niletmi ş ve (ı:o VEQOV ı:ou L'ı.eoJ'COtl'J ol arak bilinen) su tesisatını inşa etmiştir (Papalo
annou, I, s. 306).
:ı.ıo Georgiou ve Menardos, arhimandritin ismini böyle vermektedir. Buna karşılık, Pa·
pa'ioannou ve Papadopoulos ondan XaQaA.aµmıç diye bahseder.
:ı. ı ı Manastır çok geçmeden eski ilgiye muhtaç ve bakımsız durumuna geri döndü ve so·
nunda neredeyse tamamen terk edildi. Kyprianos başpiskopos olduktan sonra Mac·
haeras'ı yeniden doğrultmak için çaba göstermişti. Papafoannou, I, s. 3 1 5. Bu suretle,
29 Aralık 1 8 1 0'da Tymbou köyündeki bir çiftliği 1 6.000 kuruş karşılığında rahmetli
dragomanın eniştesi Demetrios Pavlides'ten satın almıştı. Pavlides o zamana kadar
dragomanın çiftliğine olan büyük borcu ödeyebilmişti. Kyprianos 1 8 1 3'te Tymbou'yu
Machaeras Manastırı'na tahsis etti ( Menardos, s. 32, 142-90; Myrianthopoulos, s.
150). Kepiades'e göre (s. 24), bu çiftlik 1 82 1 'de müsadere edildi ve 1 888'e veya daha
ileri bir tarihe kadar birinin özel mülkü olarak kaldı.
:ı. ı :ı. Başpiskoposluk Kodeksi'nden alıntılaya n Ph. Georgiou, s. 1 1 6; daha uzun bir alıntı
için Peristianes, s. 4 1 -2, iyice uzun bir alıntı için Menardos, s. 1 37-41 ve metnin giriş
ve sonuç kısımlarının tıpkıbasımıyla beraber Philippou, I, s. 93-7.
:ı.13 Okulun 1 9 1 Tte kadarki tarihi için bkz. Glykys (yukarıda, dipnot 1 8 6'dakiyle aynı
yayında), s. 47, dipnot 1 . Zannetos, il, s. 801-5, 1 893'teki açılışı tasvir eder. Ayrıca
bkz. Pankyprion Gymnasion'unun 50. yı lı vesilesiyle basılan Kurre. fQaµµaı:a'nın
95-6. sayıları (VIII, 1 943). Kyprianos'un yardımıyla Leymosun'da kurulan Rum
Okulu için bkz. Philippou, I, s. 237 ve sonrası.
:ı.14 Ph. Georgiou, s. 1 23; Hackett, s. 230- 1 ; Papa'ioannou, I, s. 325-6.
:ı.ı 5 Ph. Georgiou, s. 123; Hackett, s. 23 1 ; Papaloannou, I, s. 326; Zannetos, I, s. 1 159-60;
Papadopoulos, s. 1 16-1 8.
:ı.16 Palmieri, sütun 2444. Bkz. yukarıda Dördüncü Bölüm, s. 120.
642 KIBRIS TARiHi
250.000). 400 papazın olağan ücretleri 160.000 kuruş etmekteydi. Böylece toplamda
1.1 98.000 kuruş elde ediliyor, ama bunun 1 .038.000'i üst düzey kilise görevlilerinin
cebine gidiyordu (bu tarihte 1 kuruşun 2,5 peni olduğunu varsayarsak, iki miktardan
büyük olanı 15.000 sterlinden düşük bir miktara denk gelmektedir). Sekiz yıl sonra
(yani 1 864'te) verilen miktarlarda piskoposluk gelirleri önemli ölçüde arnş göster
miştir: Kition, 140.000; Baf, 250.000; Girne, 1 30.000; Lefkoşa, 300.000 - 60.000
civarındaki olağan ücretler bu miktara dahil değildir (a.g.y., s. 254). Öte yandan,
Viskonsül White'ın yaklaşık olarak aynı dönemde ( 1 863'te) bildirdiği kadarıyla, baş
piskoposun yıllık geliri genelde 2.000 sterlinden (veya 1 kuruşa 2,5 peni kurundan
192.000 kuruştan) daha fazla ve piskoposların yıllık gelirleri 800 ila 1.500 sterlin
arasındaydı. En zengin piskoposluk Baf, en fakiri Girne'ydi (Savile, s. 1 42). Dönemler
arasındaki gelir farklarının yanı sıra, halihazırdaki gelirlerle karşılaştırma yaparken
kuruş değerindeki dalgalanmanın dikkate alınması gerekmektedir. 1 929'da yazan Ky
riazes (a.g.y., s. 238), o yılın başpiskopos gelirini yaklaşık 3.000 sterlin ve üç piskopo
sun her biri için 2.000 sterlin olarak (veya sırasıyla 540.000 ve 360.000 çağdaş kuruş
olarak) vermektedir.
ı.47 Ubicini (Lettres, il, s. 1 38) bu durumu Fransız konsolosundan daha makul şekilde
betimlemektedir: "Her metropolitin çevresinde rahipler, papazlar, hatta piskoposlar
dan oluşan bir yardımcılar güruhu vardır (çünkü Osmanlı imparatorluğunda kilisede
yükselmek isteyen herkesin önemli önemsiz çeşitli hizmetler gördüğü bir aşamadan
geçmesi gerekmektedir). Bunlar, metropolite çubuğunu �unar, sofrasını hazırlar, üzen
gisini tutar ve atının yanında yürürdü. Buna karşılık, Osmanlı gelenekleriyle uyuşan
bu hizmetler hiçbir şekilde utanç kaynağı sayılmıyor, daha ziyade feodal sistemdeki
eküriliği !şövalye yamaklığı) andıran bir çeşit çıraklık dönemine denk düşüyordu."
ı.4 1! Rumca nüsha, Ph. Georgiou, s. 136-43; (Türkçe nüsha temel alınarak yapılan düzelt
melerle birlikte) Rumcadan İngilizceye çeviren C.D. Cohham, Exc. Cypr., s. 470-4 ve
Hackett, s. 664-70 (Papaloannou, 111, s. 226-32). Ayrıca bkz. Chakalli, C. B. R., s.
25-33. Bu beratın, İstanbul Patriği için l 789'da verilen beratla karşılaştırılması gerek
mektedir. Bu ikincisi, Mouradja d'Ohsson, Tab/eau, V, s. 120'de basılmış ve Ubicini,
Lettres, il, s. 43S-43'te yeniden verilmiştir. Sofronios'un beratından önce, Baf Pisko
posu Chariton'a verilen berat ( 15 Ekim 1 827) ve Kition piskoposu Meletios'a verilen
ferman ( 1 826) K.X. V, s. S-23'te çevrilmiştir. Bunlar esas itihariyle Sofronios'un be
ratıyla uyum göstermekte ve piskoposların kendi yetki alanları içindeki imtiyazlarını
tasdik edip dış müdahalelere karşı onlara koruma sağlamaktadır. Chariton'un ödediği
bahşiş 2.400 akçeydi. Buna karşılık, 1 7. yüzyılda Sakız Adası'ndan bir Latin pisko
posun ödediği bahşiş 600 akçeydi. Tabii arada geçen süre içinde para önemli ölçüde
değer kaybı yaşamıştı. Sofronios'un ödediği 100.000 akçe ( 1 kuruşa 120 akçe ve 1
kuruşa eski kur olan 1 sterlin'in sekizde biri karşılıklarını varsayarsak) 100 sterlinden
bayağı düşük bir miktara denk gelmektedir. Gerçi 1 865'te 1 kuruşun 2,5 peniye kadar
düşmüş olduğunu düşünecek olursak, 100 sterlin'in on ikide biri gibi bir miktar elde
ediyoruz. İstanbul patriklerinin kaftan parası olarak padişaha ödedikleri miktarlar
için bkz. Luke, The Making of Modern Turkey, s. 86-7.
ı.49 1 9. yüzyıl sonlarında bir Ortodoks patriğine ( 1 897'de, Kudüs patriği Damianos'a)
verilen heratın (İngilizce) metni için Bertram ve Luke, Report of the Commission on
the Affairs of the Orthodox Patriarchate of Jerusa/em, Oxford, 1 92 1 , s. 239-42 ile
karşılaştırınız.
ı.50 Georgiou, 1 33-5 ( 1 873'e kadar); Hackett, s. 235-6; Papafoannou, 1, s. 33 1 -4; Zan
netos, il, muhtelif yerlerde; Papadopoulos, s. 124-8; Peristianes, s. 1 03-6; Philippou,
1, s. 79-80. 1. Sofronios 6. yüzyıldan belirsiz birisidir (Georgiou, s. 144; Hackett, s.
NOTLAR 645
306; Papaloannou, il, s. 71). il. Sofronios 27 Nisan 1 825'te Phini'de dünyaya gel
miş, on yedi yaşında diyakoz seviyesine getirilmiş, Antalya ve İzmir'deki kiliselerde
hizmet vermiş, buraların okullarında öğretmenlik yapmış ve buradan da, yukarıda
değindiğimiz üzere, Atina'ya gitmişti. Zannetos kısa bir biyografi vermektedir (III, s.
146 ve sonrasında, Evagoras'tan). Hepworth Dixon'ın satırlarında Sofronios "Father
Geronymo" olarak gizlenmiştir (British Cyprus, s. 44 ve sonrası).
251 Sofronios İstanbul'a 26 Mayıs'ta gidip 5 Ağustos'ta döndü (K.X. vırı, s. 93).
252 Anlaşılan İstanbul'a bu gidişinde Kilise maliyesiyle (ı:o µan) ilgilenmişti. 25 Mayıs'ta
gidip 4 Ağustos'ta Kıbrıs'a döndü (a.g.y., s. 94).
253 The Times, 23 Ocak 1 879, s. 6e.
:ı.54 Bkz. Zannetos'un Sofronios'a yönelttiği eleştiriler (III, s. 150-2). Öte yandan, Zanne-
tos eleştiri oklarını o dönemin metropolitlerine de çevirmiştir.
25 5 Savile, Cyprus, s. 142.
256 Savile, a.y.
257 The Church of Cyprus, s. 79.
25 8 Bkz. K.X. X, kısım il, s. 20 ve sonrasında Osmanlı zulmünün çeşitli örneklerine rast
lanabilir. Derviş vakası için bkz. s. 27-8. Kadının 1 876'da Baf piskoposuna yönelik
hakareti için bkz. Altıncı Bölüm, s. 220. Bu olaylardan birisinde Osmanlı yöneti
miyle sempati kurmamız mümkündür: 1 857'deki İsa'nın Acısı Haftası'nda Cumartesi
günü Türkler silah atılmasına engel olmak istemişlerdi. O gün ( 1 1 Nisan) Konsolos
Darrasse'ın Kani Paşa'ya yazdığı kadarıyla, paşanın adamları onun emriyle Lefkoşa
Manastırı'ndaki törene müdahale etmişti. Darrasse, Paskalya Günü'nde silah atılma
sına engel olunmamasını istiyordu (K.X. X, kısım il, s. 29-30). Ancak, muhtemelen
bu davranış sonucunda arbede çıkacak olmasından endişelenen Kani Paşa'yı mazur
görmek mümkündür.
:ı.59 K.X. X, kısım il, s. 30-2; XII, s. 178-9 ile karşılaştırınız.
260 Dubreuil'ün 16 Ekim 1 8 74'te valiye gönderdiği mektup, K.X. X, s. 1 1 5-16. Aynı olayı
Riddel da Sir Henry Elliot'a aktarmıştı. Riddell'a göre, bu vaka medisin ciddiyetini
bozan her zamanki olaylardan biriydi. Başta Yahudilik alay konusu olmuş, ama bu
yeteri kadar tahrik edici olmayınca söz konusu nesne getirilmişti (F. O. 1 95110 1 1 , 19
Ekim 1 874).
261 Lamaka papazı Peder F. Paolinin'nin konsolosa gönderdiği tarihsiz mektupta (K.X.
X, s. 1 13) benzer bir olay şu şekilde aktarılmaktadır. Bir köylünün 1 855'te muta
sarrıfa anlattığı kadarıyla (a.g.y., s. 120), köyündeki kiliseye gelen bir zaptiye orada
papazın başlığını alarak kendisi giymiş, ertesi gün semantron'un çalındığını duyunca
kiliseye girmiş ve en ağır hakaretlerle cemaati rahatsız etmişti.
262 1 844 sonlarında yazan Britanya konsolosunun yazdığına göre, "bir yıl kadar önce"
bir sadrazam mektubu Marunilerin artık Rum piskoposun otoritesini tanımamalarını
buyurmuştu. Konsolosun belirttiği kadarıyla, bir sonraki Nisan ayında Fransız kon
solosu Marunileri Rum piskoposun yetki alanında çıkarmış ve iddiaya göre yukarı
dan gelen emirler doğrultusunda bir Maruni'yi "pour les affaires de l'eglise" [kilise
işleri için] dragoman olarak atamıştı (F. O. 1 95/102, 21 Aralık 1 844, 4 Nisan 1 845).
263 Bibi. Hellbı. XVIIe s. III, s. 314.
264 Ilmj>oç, iV, s. 298.
265 Bu konuda Profesör Clement Rogers'a danışma fırsatı bulduysam da, burada yer alan
hataların sorumlusu o değildir.
266 Present State of the Greek and Armenian Churches, 1 678, 1679, s. 1 8 1-2.
267 14 Eylül 1678'de Bologna'dan gönderilen mektup (Legrand, Bibi. Hellen. XVIIe s.
III, s. 322-6).
646 KIBRIS TARiHi
ı.80 Ortodoks doktrininin Roma Katolik doktrininden ayrıldığı hususların fezlekede yer
almaması nedeniyle itiraz edilmiştir. Philippou'nun bu itiraza verdiği yanıt (Ila<j>oç,
iV, s. 300), iki Kilise arasındaki farkların açıkça tanımlanmış ve çok eski olduğu ve
söz konusu sinod meclisinde bu farkları değil, Kalvinist öğretinin farklılıklarını ele
aldığı yönündedir.
ı.81 Bkz. Hilarion'un 1 3 Mayıs 1 670 tarihli amentüsü. Joakim'in Aynoroz'daki İviron
Manastırı'ndaki elyazmasını temel alarak Gregorios Palamas, iV, 1 920'de verdiği bu
metin, Philippou, EA.A.. fQaµµaı:a, 1, s. 54-7'de yeniden basılmıştır. Söz konusu el
yazması, Sathas tarafından bahsedilen (Meo. BL�A.., III, s. 598), ama Delikanes'in yer
vermediği İstanbul'daki orjinal nüshadan kopyalanmıştır.
ı.8ı. Rum Ortodoks doktrininin ölülerin durumuna ilişkin getirdiği açıklamalar için David
Chytraeus'un sözlerini alıntılamak gereklidir (De Statu Ecclesiarum, Strazburg, 1574,
1574, folyo B iib): "Recentiores etiam formae, etsi mortuorum animas in requie &
luce vultus diuini collocari petunt, tamen oblationem pro Animabus ex igne purgato
rio liberandis nullam faciunt. Et quanquam tria loca discendentium ex hac vita Graeci
discernunt. Eorum enim, qui pie vixerunt, & in Domino mortui sunt, animas beatas
recta in coelum transferri: Impiorum vero, qui sine poenitentia obierunt, recta ad in
feros detrudi docent: Eos autem, qui in (ine vitae primum ad Deum conuersi sunt, a/io
in loca, media conditione inter beatos & damnatos collocant, unde eos eleiimosynis
& precationibus uiuorum liberari sentiunt. Tamen hunc locum IGNEM purgatorium
nan appellant" [Yeni usuller dahi, ölmüşlerin ruhunu Allah'ın suretine ait huzur ve
nur içerisinde ikamet etmek istedikleri halde, Ruhları araf ateşinden kurtarmak için
hiçbir adak yapmıyor. Buna karşılık Grek usulüne göre bu dünyayı terk edenlerin gi
deceği üç mekan vardır. Dindar bir hayat sürüp şehadet getirerek ölenlerin aziz ruhları
doğrudan cennete gönderilirken, tövbe etmeden ölen günahkarların ruhları şüphesiz
ki doğrudan cehenneme atılacaktır. Hayatlarının son merhalesinde hidayete erenlerin
ruhu ise başka bir mekana gider. Yunanlar burasını aziz ruhlarla melun ruhların orta
noktasına yerleştirir ve burada bulunan ruhların fanilerin sadaka ve duaları sayesinde
oradan kurtulabileceklerine inanırlar. Ama bu mekanı araf ATEŞİ diye isimlendir
mezler]. Ricaut, a.g.y., s. 300-1 ile karşılaştırınız. Ayrıca bkz. Philippou'nun (Aırooı:.
BaQv., 1 929, s. 3 1 ) Mesoloras, �uf.$0).ı.ıı.TJ, 1, s. 534'ten alıntıladığı Metrophanes
Kritopoulos'un Mayıs 1 625'te yazılmış olan amentüsü: "Bazıları göçtükten hemen
sonra İsa'yla birliktedir; ama hemen kurtuluşa ulaşamayan diğerleri, mutlak ve kesin
bir umutla Tanrı'nın eşref saatini beklemeye koyulur. Bunlar acı içindedir, ama acıla
rı (bizim kabul etmediğimiz) arındırıcı ateş değil, vicdan azabı yüzündendir. Ayrıca,
günahlarından kurtulacakları belli bir vakit veya 'şu kadar para ver ve anne babanı
... arındırıcı ateşten kurtar' tarzı bir durum söz konusu değildir. Bu ruhların kaç yıl
vicdan azabı çekeceklerini bilemeyiz."
283 Nektarios'un kitabı IlEQL 1:TJÇ UQJCTJÇ mu Ilwı:cı, 1 682'de Yaş'ta basılacaktı.
284 Bouboulis, a.g.y., s. 323. _Hilarion'un hırslı kişiliği nedeniyle zorla başpiskoposluk
makamını ele geçirdiğini ve kendisini başpiskopos olarak takdis eden hizipçilerle dini
konularda işbirliği yaptığını öne süren 1 8. yüzyıl yazarı Pompilio Rodota'nın iddiaları
(alıntılayan, l.egrand, a.g.y., s. 330- 1 ) bütünüyle manasızdır.
285 John d'Alviano (Legrand, a.g.y., s. 329'da).
286 Legrand, s_ 330.
287 O dönemde Lefkoşa'da Roma Katolik başpiskoposu yoktu; unvan! bir başpiskopos
vardıysa da ismi kayıtlarda bulunmamaktadır. Muhtemelen piskoposluk bölgesinin
işlerini bir Maruni yürütmekteydi (bkz. yukarıda s. 323).
288 "Per l'addietro ha scritto 32 capitoli contro il nostro santissimo rito."
648 KIBRIS TARiHi
l. 89 S. 3 1 7.
Büyük Kodeks'teki kayda göre (Papa'ioannou, I, s. 296), Cikko Manastırı'nın imti·
yazlarını hiçe sayan Kyprianos, manastırdan 1 .000 kuruş almıştı. Başpiskoposların
makamlarına gelmek için girdikleri borçları karşılamak amacıyla para toplamaları,
çok büyük ihtimalle meşru görülmekteydi. Öte yandan, bu durum görevden alınan
başpiskoposların suçlamalara maruz kalmasına neden oluyordu. Acaba Palsios göre
vine dönmek için 100 kese ödediği zaman bu para kendi cebinden mi, yoksa cemaati·
nin cebinden mi çıkmıştı?
Sathas MEo. Bı.fıl... , Ill, s. 25 4'te, Yıroµvrıµaı:a Exxl..rı ç. Ioı:. ( 1 750- 1800). 181 9'da
hayatını kaybeden Makraios'tan alıntı yapan Hackett, s. 2 1 9 dipnot 1 (Papa'ioannou,
1, s. 296, no 9 1 ), onun Diyakoz Kyprianos için yaptığı övgülere yer vermemektedir.
Kyprianos'un, kolayca yapabileceği halde, takdis edilebilmek için Palsios'un görevden
alınması veya istifaya zorlanması amacıyla h iç bi r adım atmamış olması, bu durumu
destekler niteliktedir.
193 "WTQaxı:ov", yani isim kısmı doldurulmamış halde.
19 4 wç ÖE OL aoı:aı:ouvı:eç l((IL WWQEOxoµevm rım.ıxaoav.
195 Ekümenik Patrik Samuel ( 1 763- 1 768) tarafından yazılan ve Karna pas tarafından
alıntılanan (l, s. 3 1 ) bir genelge de Kyprianos'u en az bu kadar coşkuyla övmekte, onu
Kutsal Kitap'ı iyi bilen hoşgörülü, bilgili ve erdemli biri olarak, kısacası başpiskopos
makamına tastamam uyan biri olarak tanımlamaktadır. Bu metnin tamamı D. Pasç
hales, Maı:Ouı.oç o AvbQLvoç, s. 78-9'da bulunabilir. Samuel, Kyprianos'un Kıbrıs'tan
döndükten sonra zararlarının bir kısmı için tazminat almasına yardım etmişti.
s. 385.
Arhimandrit Kyprianos'un bahsettiği ağır borçlanmanın nedeni şüphesiz bu durumdu.
Hypselantes gibi Kyprianos da (s. 3 1 7) Acem Ali Ağa'nın sürgün edildiğini söyle
mektedir. Bu cezayı almasının nedeni, Eflak'a atanacak idareciye ilişkin sadrazamı
padişaha karşı kışkımığından şüphelenilmesiydi.
199 Görünüşe göre, Acem Ali padişahın eşlerinden birinin desteğini sağlamış ve bu sayede
sürgün edilişinin tesellisi minvalinde Kıbrıs muhassılı yapılmıştı (Kyprianos, a.y.).
3 00 Hypselantes, s. 3 9 1 .
3 0 1 Akamas'tan d e Maricourt'a, 31 Ekim 1 863 (K.X. XII, s . 220) ve 2 0 Haziran 1 864
(a.y.); de Maricourt'dan Marquis de Moustier'ye 26 Şubat 1 864 (K.X. Vl, s. 253-8) ve
20 Haziran 1 865 (a.g.y., s. 260-3). Konsolos, Bartholomew'dan yanlışlıkla Barnabas
diye bahsetmektedir.
30 1 K.X. Xl, s. 36-7.
3 03 Bkz. yukarıda Beşinci Bölüm, s. 172.
3 0 4 Suçlamaların ne olduğu mektuplarda belirtilmemiştir, ama yukarıda bahsettiğimiz
yaşlı adamın anlattıklarına göre, Meletios Leymosun'daki bir oğlan çocuğunun vaftiz
edilmesi için bir Yahudi'den büyük miktarda rüşvet almıştı. Buna göre, Yahudi'nin
niyeti çocuğu Kudüs'e götürerek kanını Hamursuz Bayramı sofrasında kullanmaktı,
ama Hıristiyanlar Lamaka'da çocuğu kurtarmış ve Meletios'u istifaya zorlamak üzere
bir grup halinde yanına gitmişti. Bu olay, Yahudilerin Hamursuz Bayramı'nda Hıristi·
yan bir çocuğun kanına ihtiyaç duyduklarına dair inancın hala var olduğunu gösteren
pek çok örnekten biridir.
Muhtemelen Haziran 1864 'te; Akamas, 20 Haziran'da bahsettiği kadarıyla, istemeye
istemeye Bartholomew'a geleneksel karşılama ziyaretinde bulunmuştu.
Yukarıda Altıncı Bölüm, s. 200 ve sonrası.
Buna karşılık, Cikko Manastırı'ndaki büyük kilise çanının II. Katerina tarafından
hediye edildiği iddiası doğruysa, Cikko'daki çan Omodos'tan daha önce kullanılmış
demektir (Scott-Stevenson, s. 181 ).
NOTLAR 649
9 ADANIN STATÜSÜ
( Sayfa 345- 3 54)
diği 1 6 Ocak 1 879 tarihli mektubunu Avam Kamarası'na sunmayı reddetmişti (Han
sard, 1 3 Şubat 1 880, 588).
16 C. O. 67173, 9 Şubat ve 2 Mart 1 892. Ayrıca bkz. 67177, 1 4 Ekim 1892 (Britan
ya konsoloslarının Kıbrıs pasaportlarını tanımadığı hakkında şikayet). 1901 'e kadar
Kıbrıslıların pasaportlarına Osmanlı vatandaşı oldukları yazılmıştır; ama bunun yeri
ne Kıbrıs'ta doğmuş veya ikamet etmekte olduklarının yazması için o tarihte bir teklif
yapılmıştır (C. O. 671127, 6, 25 Haziran 1 90 1 ) .
17 2 Aralık 1 878; Maurice ve Arthur, s. 95. The Times, 5 Aralık 1 878, s. 4e ile karşı
laştırınız: Osmanlı padişahı, yargısal yetkilerini elden çıkarmış olduğunu kabul et
meye yanaşmıyordu. Kıbrıs Britanya idaresine geçmeden önce, İstanbul'da oturup
da Kıbrıs'taki kardeşine dava açmak isteyen birisi süreci İstanbul mahkemelerinde
başlatıyor ve İstanbul mahkemesi Kıbrıs'taki davalı tarafa celpname gönderiyordu.
Yani bir davanın kazanılıp kazanılmayacağı, İstanbul'daki baskı gruplarının idaresine
bağlıydı. İstanbul'un bu şekilde Kıbrıs'ın adli sistemine müdahil oluşu o devirde daha
sona ermemişti.
18 Maurice ve Arthur, s . 95.
19 The Times, 15 Ağustos 1 878, s. 8b.
20 A.g.y., 14 Eylül 1 878, s. 6b; Maurice ve Arthur, s. 95.
21 Maurice ve Arthur, s. 96; The Times, a.y.
22 Örneğin, Layard, padişahın Baf'ta yaptığı emlak alımının Wolseley'nin iddia ettiği
gibi yasadışı olmadığını, çünkü buradaki çiftlikleri ada Britanya idaresine geçmeden
evvel satın aldığını belirtiyordu. Ama gerçekte, padişah hiçbir ödeme yapmadığı hal
de, satış 1 2 Ağustos'ta gerçekleştirilmişti. F. O. Corr. 1 878-9, s. 235, 253, 287, 294-5,
351-4, 446, 544 .
23 Maurice ve Arthur, s. 97; F. O. Corr. 1 878-9, s. 1 40 (25 Ekim 1 878).
24 Hertslet, IV, s. 284 , no 54 1 ; Luke, C. T., s. 263; Medlicott, s. 207.
25 Ahmet Neşet Efendi, göreve geliş 1 877, ölüm 28 Eylül 1 8 84 (C. G . , 4 Ekim 1884 ).
26 Bu olayların kaynağı Wolseley'nin karısına gönderdiği mektuplardır, Maurice ve Art-
hur, s. 1 00-1 : "Osmanlı paşaları sanki sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi yazan Layard'ın
yolladığı uzun mektup. Babıiili'nin göndermek istediği kadıya ilişkin Layard'ın söyle
dikleri son derece şaşırtıcı. O kadar ki, eğer onun İngiliz yetkilisi olduğunu bilmesey
dim, şahsen tanımadığım bu kişinin sahtekarın teki olduğunu yazardım." Yukarıda
bahsettiğimiz üzere (Yedinci Bölüm, dipnot 34 ), Layard'ın dürüstlüğü konusunda
şüpheler vardı.
27 Asım Bey. F. O. Corr. 1 878-9, s. 212-3 (30 Kasım 1 878). Layard'a göre, padişah
halife unvanı gerekçesiyle, adadaki Müslüman mahkemesinin başına geçecek olan
kadıyı şeyhülislam vasıtasıyla atama hakkı olduğunu öne sürüyordu. Padişahın haklı
olduğunu düşünen Layard bu konuda bir karara varılması gerektiğini ifade etmişti.
28 F. O. Corr. 1 878-9, s. 1 43 (28 Ekim 1 878).
29 C. O. 67177, 30 Kasım 1 892.
30 Zannetos, Il, s. 192-8.
p Howard ve Gerahty, s. 246-57.
32 Zannetos, Il , s . 951 .
33 Örneğin, Sir Julian Goldsmid'e göre (Hansard, 24 Mart 1 879, 1 5 1 8), Kıbrıs'ın bir
sömürge olmadığı açıkça belirtilmişti ve adanın önemli bir askeri üs veya deniz üssü
işlevi görmesi için Savaş Bakanlığı'na veya Deniz Kuvvetleri'ne bağlanması gerekliydi.
Öte yandan, yine parlamentoda ifade edildiği kadarıyla (a.g.y., 20 Haziran 1 879,
391 ), yabancı devletlerle çıkan sorunlar nedeniyle Kıbrıs'ın Dışişleri Bakanlığı'na bağ-
652 KIBRIS TARiHi
sına müsaade veren 6 Şubat 1925 tarihli konsey emirnamesi. C. G., 1 Mayıs (Extra
ordinary No 2).
43 The Times, 2 Mayıs 1 925, s. 12b.
44 Hansard, 1 1 Mayıs 1 925, 1446.
1 0 ANAYASAL MESELELER
( Sayfa 355-378 )
ı Landon Gazette, 1 Ekim 1 878; A. and P., LXIX ( 1 878), s. 720; Hertslet, IV, no 534,
s. 2804-9 (kavanin meclisinin tüzüğüne ilişkin 6. ila 1 6. kısımlar ihmal ediliyor); The
Times, 2 Ekim 1 878, s. 4e-f. Metnin çevirisi Zannetos, il, s. 72-7'de.
2 18 Mayıs 1 878 tarihli bir konsey emirnamesinde onaylanmış olan talimatlar, yürütme
meclisinin özel üyelerinin toplanmasına ilişkin 14 Eylül 1 878 tarihli talimatlarda yer
alan kararı hükümsüz kılmakta ve yüksek komiser istediği zaman ona tavsiye vermek
üzere toplanacak olan üç adet Kıbrıslı ek üyenin tayinini öngörmekteydi. 14 Eylül
1 878, 14 Aralık 1 8 8 2 ve 2 Haziran 1897 tarihli talimatları hükümsüz kılan 6 Tem
muz 1907 tarihli konsey emirnamesindeki talimatlar yüksek komisere aynı yetkiyi
sağlamıştı. 1 8 Mayıs 1897 ve 6 Temmuz 1907 tarihli konsey emirnamelerinde onay
lanan talimat taslakları, yayımlanmış nüshalardaki tarihlere göre sırasıyla 2 Haziran
1 89 7 ve 20 Eylül 1 907 tarihlerini taşımaktadır. Zannetos, il, s. 962-4; Howard ve
Gerahty, s. 228 ve sonrası.
3 C. G., 5 Kasım 1878; The Times, 23 Ekim 1 878, s. 10a; 1 Ocak 1 879, s. 4e.
4 F. O. Correspondence (43 19), Haziran'dan Aralık 1 879'a kadar, s. 140-7. Başta Wol
seley'ye hitaben Fransızca kaleme alınmış olan dilekçe, onun yerine geçen Biddulph'a
hitap edecek şekilde değişikliklere uğratılmıştır. Th. Peristianes tarafından Fransız
caya çevrilen metin, Sofronios'un yanı sıra adadaki bütün kaza ve nahiyelerin ve 5 4
köyün temsilcileri tarafından imzalanmıştı. İmzalanmamış olan Yunanca bir nüsha
Zannetos, il, s. 144-59'da yer almaktadır. 3 Aralık 1 8 8 1 tarihli The Times'a göre (s.
5e), 2 Aralık 1881 'de Biddulph'a buna çok benzeyen başka bir dilekçe takdim edilmiş
ve çoğunluğu Kıbrıslılardan oluşacak bir temsilciler meclisinin oluşturulması ve yük
sek mahkemede adalı üç üyenin bulunması yönünde ricada bulunulmuştu.
5 C. 321 1; C. G., 23 Mart 1882. C. 3791 ( 1 883) kavanin meclisinin tüzüğünü değişik
liğe uğratan 30 Kasım 1 882 tarihli konsey emirnamesini (s. 1 -6), yüksek komisere ta
limatlar gönderen ve aynı tarihi taşıyan bir diğerini (s. 6-8) ve bir önceki emirnamenin
12. fıkrasını değiştiren 1 4 Şubat 1883 tarihli bir başkasını vermektedir.
6 "Doğrudan veya dolaylı olarak yüksek komiser tarafından teklif edilmediği müddet
çe, kamu gelirlerinin bir kısmının bir gidere tahsis edilmesini veya yeni bir verginin
çıkarılmasını öngören hiçbir oylama, önerge veya yasa teklif edilemez." Bu durum
· sürekli olarak sıkıntıya yol açıyordu, ama daha sonra Churchill'in de vurguladığı üze
re (yukarıda, s. 362), bu gibi tekliflerin yürütme organı tarafından yapılması parla
menter yönetim anlayışıyla uyuşmaktaydı. Britanya parlamentosunun iç tüzüğünün
63. maddesine göre, kamuya ait paranın harcanmasına yönelik her türlü teklifin bir
bakan tarafından yapılması zorunludur.
7 K. Williams, Britain and the Mediterranean, s. 42. Edinburgh Review, c. CLXXIII
( 1 8 9 1 ), s. 453 ile karşılaştırınız: "Kıbrıs anayasası riyakar bir ikramdı. ikram eden
taraf hiçbir şey vermemiş, alan taraf ise istemediği ve işine yaramayan şeyi almıştı.
654 KIBRIS TARiHi
4S 10 Mart 1 925 tarihli konsey emirnamesinin 9. maddesine göre, vali ve kavanin mec
lisi, kavanin meclisinin yapısını değişikliğe uğratacak bir yasa çıkaramazlardı. Ancak,
bu kısıtlama, Kıbrıs'taki gibi temsiliyet esasına dayalı bir yasama meclisinin "yasama
organının yapısı, yetkileri ve izlediği prosedüre ilişkin yasalar çıkarma konusunda
tam yetki sahibi" olduğunu belirten (5. fıkra) 1 865 tarihli Colonial Laws Validity
Act'le zıtlık içindeydi. Keith, Responsible Government ( 1 928), 1, s. xviii'e göre, berat
verme işlemi bu nedenle tamamen hükümsüzdü, üstelik de aynı sonucu kolayca elde
etmek için yasama organının yapısını değişikliğe uğratan yasalara her zamanki gibi
çekince konabilirdi. M. Wight, The Development ofthe Legislative Council ( 1 946), s.
79 ile karşılaştırınız.
46 Dendias, s. 1 04. Seçilmiş üyelerin Britanya idaresine karşı etkili bir koalisyon kurma
sını ihtimal dışı gören Keith'in (The Governments ofthe British Empire, 1 935, s. 472)
neden böyle düşündüğünü anlamak güçtür.
47 Rum vekillerin şikayet ettiği kadarıyla, ceza kanunu tasarısının taslağı kavanin mec
lisine sunulmak üzere Cyprus Gazette te yayımlandığı halde, aslında kanun meclise
'
zine, Aralık 1 945 içinde "The March of rhe Five Hundred", s. 313-16. Kıbrıs'ın ka
tırları öteden beri ün kazanmışlardı. 1 867'deki Etiyopya'da yapılan askeri operasyon
sırasında 800 Kıbrıs katırı satın alı n mı ştı (Sandwith, 1 1 Kasım 1 867, F. O. 195/8 1 3).
1 912'de Balkan Savaşı'nda kullanmak amacıyla katır satın almak üzere Kıbrıs'a gelen
Yunan askerleri de yüklü bir alım yapmıştı.
78 Hansard, 1 8 Haziran 1941, 635; 31 Ocak 1 942, 345 (Lord Moyne, sömürgeler baka-
nı).
79 Alastos, s. 67. AKEL'in açılımı, Avo118wnx6 K6µµa E11ya�6µEvou /\aoı'.ı 'dur.
80 Alastos, a.y.
81 The Times, 1 9, 20 Temmuz 1 945; 23 Ocak 1 946; Hansard, 5 Mart 1 946, 303-6; The
Times, 6 Mart 1 946, Hüküm giyenler arasında, 1 945'te Londra'da toplanan Dünya
Sendikalar Kongresi'nde Kıbrıs'ı temsil eden ve komitenin genel sekreteri olan And
reas Ziartides ve Lefkoşa, Leymosun ve Larnaka kazalarındaki sendika konseylerinin
sekreterleri de vardı. Bunun üzerine, 22 Ocak'ta Kıbrıs'ta genel grev ilan edilmişti.
82 The Crown Colonist, Mayıs 1 945, s. 285. Yunanistan konsolosu, Bağımsızlık Günü
vesilesiyle düzenlediği resmi resepsiyon a solcu belediye meclisi üyelerini çağırmamış,
gerekçe olarak da kendisinin temsil etmekte olduğu hükümetiıı bu kişilerce tanınma
dığını belirtmişti.
83 Hansard, 26 Ocak 1 944, 676-7. Bu i k i beled iye sahip oldukları yetkilerin sın ı rları nı
görmeye yanaşmıyordu. ikisinin de belediye kaynaklarını kullanarak Yunan Yardım
Fonu'na SOO'er sterlin bağışlamaları, bu duruma örnek teşkil etmektedir. Halbuki
Belediye işletmeleri Kanunu'na göre, bu kaynaklar yalnızca belediye sınırları içinde
ve belediye hizmetleri için kullanılabilirdi. A.g.y., 1 1 Nisan 1 945, 1832.
84 A.g.)t, 1 Aralık 1 943, 386.
85 A.g.)t (l.ordlar Kamarası), 31 Mart 1 943, 1035.
86 Hansard, 2 Ağustos 1 944, 1 389.
87 A.g.)t, I S Kasım 1 944, 1 952. Lord Faringdon'ın 1 943'te belimiği üzere, içinde bu
lundukları dönem yeniden anayasa çıkarmaya müsait bir dönem değildi (Hansard,
Lordlar Kamarası, 3 1 Mart 1 943, 1025).
88 Hansard, 23 Ekim 1 946, 396.
89 The Times, 7 Nisan 1 947, s. 3c.
90 The Times, 3 Ekim 1947, s. 3a, 17 Kasım s. 3f; Manchester Guardian, 12 Mayıs
1 948, s. 8e.
9ı Söz konusu mesajın özeti, The Times ( 12 Mayıs 1 948, s. 3d) ve Manchester Guardian,
a .)t de bulunabilir.
'
92 Bkz. The Times, 21 ve 22 Mayıs 1948; The Cypriot, 2 1 , 22 ve 25 Mayıs; The Econo
mist, 29 Mayıs.
93 The Times, 1 3 Ağustos 1 948, s. 4.
1 1 MALİYE-VERGİLENDİRME
(Sayfa 3 79-394)
3 Ağustos 1 8 83, 1470). 1 8 84'teki 4 no'lu Yasa ölçü ve ağırlık vergilerini, hayvan
satma vergisini ve Larnaka'daki pazar vergisini kaldırmış, ama absürd nitelikteki bazı
küçük ödemeler 1 897'ye dek yürürlükte kalınıştı (yukarıda, Altıncı Bölüm, dipnot
60). Chakalli (C. B. R., 1 902, s. 1 13) Britanya idaresinin dayattığı bazı yeni vergilerin
listesini vermektedir: bütçede gösterildiği kadarıyla, kesilen cezalardan 1 .200 sterlin;
Osmanlı yönetiminin yirmi yıldan beri toplamadığı damga vergilerden yıllık 6.000
sterlin; Osmanlı'da hiç toplanmamış olan orman vergisinden 1.800 sterlin; yine Os
manlı döneminde olmayan iskele vergilerinden 4.970 sterlin toplanmıştı. Çekirge is
tilaları konusunda, R. Mattei'nin buluşunun kullanıldığı dönemde Osmanlı yönetimi
herhangi bir ekstra vergi koymamıştı.
4 Hansard, 8 Mayıs 1 879, 1958. Öte yandan, 1 894 yılında yaşanan sel felaketi ve 1 896
depremi sırasında Leymosun halkından alınan vergilerin hiç hafifletilmediği yönünde
şikayetler vardı (Zannetos, il, s. 8 1 8, 922).
5 Lord Kimberley'i ( 1 8 Temmuz 1 88 1 ) alıntılayan Dendias, s. 29 ile karşılaştırınız.
Chakalli'ye göre (C. B. R., s. 129), yasalar uyarınca Mart ile Aralık ayları arasında
on ödemede toplanmaları gerektiği halde, vergiler yasadışı olarak tek seferde alın
maktaydı. Ayrıca, yine Chakalli'nin belirttiği kadarıyla, devlete ödenmesi gereken
bütün vergileri ödemeden çiftçilerin mahsulü harman yerinden kaldırmalarına izin
verilmiyordu, ki bu da yasadışı bir uygulamaydı. Nitekim, görünüşe göre bir Osmanlı
adeti olan bu uygulama, Chakalli'nin yazdığı dönemden kısa süre önce Lefkoşa zabıta
mahkemesi tarafından cezaya çarptırılmıştı.
6 C. 5523, s. 109; c. 5812, s. 28 ile karşılaştırınız. Yerel basında bahsi geçen çeşitli
sıkıntılar Zannetos tarafından aktarılınaktadır (il, s. 538 ve sonrası), ancak bunların
doğrulanması gereklidir.
7 Biddulph, 21 Mayıs 1 880 (c. 2629, s. 8).
8 C. 2930, s. 27; C. G., 25 Ekim 1 880. Öşür vergisini ihraç ürünlerinden alınması fikri,
daha önce 1 879 tarihli Pan-Kıbrıs Bildirisi'nde ifade edilmişti (F. O. Corr., Haziran-A
ralık 1879, s. 144). 1 902'de Chakalli bu düzenlemenin tahıl ürünlerinden alınan öşür
vergisini kapsayacak şekilde genişletilmesini talep etmişti (C. B. R., s. 95-6). Ada
gelirlerinde bu düzenleme nedeniyle yaşanan (yaklaşık olarak yıllık 1 7.000 sterlin
değerindeki) kayıp, tuz ve tütün vergilerinde yapılan artışlarla telafi edilebilirdi.
9 1 884'deki 1 no'lu Yasa; c. 4188, s. 3, 6 .
10 c . 4694 ( 1 885), s. 5 .
n C. 5749, s. 3, 8 ( 1 887-8 Raporu).
il. c. 4961 (1887), s. 5.
13 C. 6 1 89, s. 7 ( 1889 Raporu).
14 C . 6489 ( 1 89 1 ), s . 40; c . 7053, s . 5 ; c. 8076, s . 3 ; c . 8580, s . 8 ( 1 895-6 Raporu).
C. G., 28 Mart 1 892 ile karşılaştırınız. Çeşitli kazalarda kaleme alınan bildirilerden
anlaşılacağı üzere, bu reform Kıbrıs halkının istekleriyle uyuşmaktaydı (Teşrii Meclisi
Tutanakları, 4 Mart, 12 Mart, 26 Mart 1 8 89).
15 C. G., 13 Kasım 1 925, s. 512.
16 1926 yılı için hazırlanan Col. Report no 1366; C. G., 19 Şubat 1 926, Extraordinary,
s. 95. Tahıldan alınan öşrün kaldırılmasıyla birlikte arazi sahibi köylüler yıllık 89.000
sterlin (bu miktar, 1923-1925'in tahıl öşrü ortalamasıdır) ve ihracatta ödenen öşrün
yıllık ortalaması olan 24.000 sterlin kadar hafiflemişlerdi. (Surridge, Survey of Rural
Life, s. 76). (Aynı zamanda "rovi" de denilen) burçak, Vicia ervilia, mürdümük ise
Lathyrus ochrus'tur (kaynak: Tarım Bakanlığı).
17 The Times (İmparatorluk Günü Özel Sayısı), 24 Mayıs 1926, s. xiig; Oakden, s. 44.
Öte yandan, Oakden'ın belirttiği kadarıyla, adadaki fa relerin yok edilmesine mali kay
nak sağlanabilmesi için 1939'da keçiboynuzundan hala ihracat vergisi alınmaktaydı.
660 KIBRIS TARiHi
57 Londra'ya Temmuz 1 888'de gelmeyi teklif eden heyet, parlamento yoğunluğu nede
niyle bu tarihin uygun olmadığı yanıtını almış, dahası İngiltere'nin kışından çekindik
leri için Kasım'da gelmelerine yönelik öneriyi kabul etmemişlerdi. Nihayet 26 Mayıs
1 889'da Londra'ya varan heyetin yolculuğu için bkz. Zannetos, II, s. 559-60.
58 Bkz. c. 5 8 1 2, s . 70-2 (Bulwer'a verilen dilekçenin tercümesi), 73-147 (Bulwer'ın yo
rumları); 1 1 3- 1 5 ve 149-57 (heyetin Lord Knutsford'a gönderdiği 20 Haziran, 1 9 ve
20 Temmuz 1 889 tarihlerini taşıyan Fransızca yazışmalar). Beraberindeki dilekçede
net olarak ifade edilmemiş bazı konuları dile getiren 20 Temmuz tarihli yazışmaya
göre, vergi toplamı dilekçede söylendiği üzere 1 40.000 sterlin'i geçmemeli ve bu mik
tarın 80.000'i ada idaresine, 9.000'i kamu hizmetlerine, 10.000'i tarıma ve 1 .000'i
lise eğitimine ayrılıp, Britanya hükümetine de haraç ödemesinin bir kısmı için geriye
kalan 40.000 sterlin verilmeliydi. Söz konusu yazışmada teşrii meclisi için daha geniş
yetkiler talep ediliyor ve yeni vergilerin mecliste oylamaya tabi tutulmadan uygulama
ya sokulmaması ve gencide fahiş bulunan mahkeme ücretleri tarifesinin teşrii meclisi
tarafından gözden geçirilmesi isteniyordu.
59 Vergilerin eskiye göre daha etkili şekilde toplanıyor olmasının adadaki vergilerin art
masına neden olduğunu ifade eden Chakalli'nin (C. B. R., s. 89) haklılık payı vardır.
Chakalli, diğer bazı ülkelerdeki vergilerin Kıbrıs'taki vergilerden daha fazla veya on
lara denk olduğunu kabul etmekle beraber, söz konusu ülkelerde modern tarım tek
niklerinin kullanıldığını savlamaktadır. Ayrıca, adadaki üretimin düştüğü yönündeki
iddiası da kuşku verici niteliktedir. Nitekim, 1 889'daki Kıbrıs heyetinin bu yöndeki
iddiası majestelerinin hükümcti tarafından kabul edilmemişti (c. 6003, s. 23).
60 C. 6003, s. 3 1 , daha büyük bir miktar veren Bulwer'ı (c. 5 8 1 2, s. 94) düzeltmektedir:
Vergideki azalmanın gayrisafi yıllık karşılığını 29.071 sterlin ve bunun içine katıl
mış miktarı 6.956 sterlin olarak veren Bulwer"a göre, çekirge vergisi bu hesaba dahil
edilse bile Kıbrıs'ta toplanan vergilerdeki azalmanın net yıllık miktarı 1 3.000 sterlin
olacaktı. Masraflı ve baskıcı çekirge yumurtası vergisinin yerine çekirge vergisi getiril
mişti. Bu konulardaki gayri resmi açıklamalar The Times'a gönderilen mektuplarda
yer almaktadır: 1 7 Eylül 1 888, s. 8c'de Cyprus edi törü G.M. Chakalli'nin yazdığı
kadarıyla, o sırada Kıbrıs'tan alınmakta olan vergi Osmanlı döneminde alınan mik
tardan ortalama 43.000 sterlin fazlaydı. 31 Ağustos 1 889, s. 1 3c, 92.800 sterlin'lik
haraç ödemesinin bütün Kıbrıslılardan alınan 10 şilin değerinde bir kelle vergisine
denk olduğunu ifade eden "Londralı Bir Vatandaş"a göre, Osmanlı döneminde dola
şımda olan paranın düşük değeri göz önüne alınacak olursa, hak ettiği miktar 40.000
sterlin olan padişah Britanya dönemindeki haraç miktarının yakınından bile geçme
mişti. Ona kalırsa, Osmanlı idaresi altındaki köylüler hallerinden memnun, huzurlu
ve müreffehti, vergiler ise ağır değildi. 9 Ekim, s. 13b'de yazan "Bir İngiliz" ise bunu
kesinlikle reddetmekteydi. Bu yazar, Kıbrıslı Hıristiyanların 20 Aralık 1 88 1 tarihli
dilekçesindeki ilk sözleri aktarıyordu: "Talihsiz Kıbrıs'ın Osmanlı boyunduruğunda
kaldığı üç yüzyıl boyunca maruz kaldığı koşullar tahammül edilemezdi ve çekilen
sıkıntılar çok büyük olmuştu" (c. 3384, s. 48). 1 892'de Chakalli (benim teyit edeme
diğim) "yakın tarihli bir blue book"u temel alarak, kişi başına düşen şu vergi miktarı
karşılaştırmalarını vermişti ( 16 Nisan, s. 1 l f) :
16 şilin 6 peni olarak vermektedir. Dahası, bir sömürgeler bakanlığı görevlisinin 1 904'te
hesapladığı kadarıyla, kişi başına düşen vergi miktarı 1 8 şilin'di ve ada halkının varlık
durumu göz önüne alınacak olursa Kıbrıs dünyadaki en ağır vergileri ödeyen ülkeydi.
Sir Hamilton Goold-Adams'ın 1 912'de hesapladığı miktar olan kişi başı 23 şilin mik
tarı, Chakalli'nin verdiği sayıya yakındır (Cd. 6430, s. 4). Başkatibin 1921'de ifade
ettiği kadarıyla, devletin yaptığı para yardımı ve vergi olarak tasnif edilemeyecek olan
çeşitli kalemler çıkarıldıktan sonra elde edilen, kişi başına düşen vergi miktarı yaklaşık
30 şilin'di. Yukarıda gördüğmüz üzere (s. 392), bir devlet görevlisinin 1927'de yaptığı
hesap, kişi başına düşen vergi gelirini en az 35 şilin olarak göstermekteydi.
6ı Zannetos, il, s. 647-51 'de başka eleştiriler de yapmaktadır. Heyetin en büyük hatasını
haraç konusuna değinmemesi olarak gören Zannetos, başpiskoposun heyetin başında
olmasının doğru olup olmadığını sorgulamaktadır. Gelgelelim, başpiskoposa bu ko
numun verilmesi tabii ki Kıbrıs geleneğinin bir parçasıydı.
62 Kamu Harcamalarını Denetleme Komitesi, 1 892, Üçüncü Rapor (24 Mayıs).
63 c. 7876 ( 1 895), s. 3-4.
64 Daha önce 29 Temmuz 1 892 tarihli uzun bir dilekçede şarap üreticileri bu talebi
zaten dile getirmiş, teşrii meclisinin aynı doğrultudaki önergesi de yüksek komiser
tarafından samimi olarak destek görmüştü. Buna karşılık, sömürgeler bakanı verginin
ağır olduğunu kabul etmesine karşın, şarap üreticisini diğer tarım üreticileri pahasına
sıkıntıdan kurtarma yoluna gitmemişti. Zannetos, 11, s. 770.
65 Zannetos, il, s. 8 1 9 ve sonrası.
66 Yukarıda, s. 427
67 The Times, 1 Mayıs 1 895, s. 5c; 3 Mayıs, s. 5d-e. Zanııetos, il, s. 843-7.
68 C. O. 67190, 8 Nisan 1 895 (Sendall).
69 Söz konusu dilekçe, Zannetos, 11, s. 852-66'da verilınekte ve Chakalli, C. B. R., s.
57-73 tarafından etraflıca analiz edilmektedir.
70 27 Temmuz 1 895, C. G., 1 1 Eylül 1 895. Muhafazakar parti hükümeti 2 1 Haziran'da
göreve gelmiş, Chamberlain, 1895-1903 arasında sömürgeler bakanlığı görevini yü
rütmüştü.
71 6 Eylül 1 895, C . O . 67196.
72 C . O . 6711 1 1, 1 6 Mart 1 898.
73 Bkz. Altıncı Bölüm, dipnot 88. Öte yandan, Osmanlı hükümeti her zaman bu ka
dar cömert değildi. Konsolos Kerr'in 1 845'te ifade ettiği kadarıyla, o yıl verimsiz bir
olmasına karşın vergiler büyük bir gaddarlıkla toplanmıştı. F. O. 78/621, 31 Aralık
1845.
74 C. O. 6711 1 7, 28 Şubat 1 899.
75 Cd. 1465, s. 12-13.
76 Cd. 3996 ( 1 908), s. 9.
77 C. G., 20 Nisan 1 928, s. 239.
78 Sömürgeler bakanına hitaben hazırlanan dilekçe, A. and P., 1 929-30, XXIII, s. 8.
Dilekçecilerin taleplerinden biri, artık umumi af yoluyla ödenen öşür vergisinden Ev
kaf'a ve mal sahibi şahıslara verilen tazminata ve Evkaf'a ödenmekte olan fetih vergi
lerine son verilmesiydi.
79 C. G., 29 Kasım 1 926. Komisyon üyeleri arasında Mehmet Münir Bey ve Metropolit .'
Nikodemos Mylonas da vardı.
664 KIBRIS TARiHi
80 Bkz. Hansard, 25 Şubat 1 93 1 , 2147. Kişi başına düşen miktarın 1 9 12'den beri ol
dukça artmış olduğu aşikardı (yukarıda, dipnot 60) - tabii yapılan hesaplardan biri
yanlış değildiyse. Komitenin verdiği rakamlar 1 927 yılına ilişkindi (Hansard, a.y.).
81 Dendias, s. 127-9, şunu eklemektedir: "Rumlar, bütün Britanya partilerinin sömürge
siyaseti konusunda hemfikir olduğunu acı bir şekilde idrak ediyorlar."
8ı. The Times, 26 Ekim 1931, s. 1 la (25 Ekim, Kahire'den).
83 1932'de 63 no'lu Yasa.
84 Bu, olayın Storrs versiyonudur, Orientations, s. 502-3. Ancak, The Times'a göre (9
Aralık 1 93 1 , s. 1 4a), komitedeki üç Rum karara muhalefet şerhi koymuş, ama bun
ların ikisi çoğunluğun kararları lehine oy kullanmıştı. Buna karşılık, ufacık da olsa
bir vergi artışını desteklemiş olmanın utancını taşımak istemedikleri için daha sonra
teşrii meclisinde bu kararlar aleyhine oy kullanmışlardı.
85 Oakden, s. 55-7.
86 1 932'de Storrs'un prensipte aldığı karar, uzmanların yapacağı tetkik neticesinde gelir
vergisiyle veraset ve intikal vergilerinin Kıbrıs şartlarına elverişli gözükmesi halinde
bu vergilerin uygulamaya konması yönündeydi.
87 6 no'lu Yasa ( 1 8 Nisan 194 1 ) bu yılın 1 Ocak'ından itibaren yürürlüğe girmişti.
Buna göre, 1 5 0 sterlin'e kadarki gelirler vergiden muaftı ve 1 50 ila 2.000 sterlin arası
için yüzde 1 0 oranında vergi ödeniyordu. 5.000 sterlin ve üstü gelire sahip olanlarda
bu oran yüzde 60'a yani 1 sterlin başına 12 şilin'e yükselmekteydi (C. G., 26 Mart
ve 1 9 Nisan 1 94 1 ). Daha sonraki yasalar 2.000 sterlin'in üstündeki gelirlere yönelik
düzenleme getirmişti ( 1 942'deki 26 no'lu Yasa ve 1 943'teki 22 no'lu Yasa; ayrıca,
bu ikincisi, 6.000 sterlin'in üstündeki gelirler için 1 sterlin başına 15 şilin vergi tahsil
edilmesini öngörmekteydi). 1 948'deki 9 no'lu Yasa, muafiyet haddini 250 sterlin'e
çıkarıp, düşük gelirlerden alınan vergi oranlarını önemli ölçüde düşürmüştü. Gelir
vergisi hasılatı 1 943'te yaklaşık 300.000 sterlin (valinin danışma kuruluna hitaben
yaptığı konuşma, Address to Advisory Counci/, 1 943, s. 6); 1 944, 1 945 ve 1 946'da
sırasıyla 542.415, 536.1 56, 488. 722 sterlin (Annual Report, 1 946, s. 1 1 ) ve 1 948'de
(tahminen) 750.000 sterlin'di (valinin teşrii meclisine hitaben yaptığı konuşma, Add
ress to Exec. Council, s. 14).
88 The Times, 10 Kasım 1 942, s. 3b (4•); Sir Charles Woolley'nin ertesi yılın bütçesi
hakkında danışma kuruluna hitaben yaptığı konuşma. Hansard ( Lordlar Kamarası),
3 1 Mart 1 943, 1 037 ile karşılaştırınız; The Times, 7 Nisan 1 943 (acele baskı): Ver
gilerde, bilhassa da yeni gelir vergisinde ani yükseliş.
89 1 942'deki 28 no'lu Yasa'yı tadil eden daha sonraki yasalar, l 944'teki 16 no'lu Yasa,
1 946'daki 4 no'lu Yasa, (muafiyet haddini 2.000 sterline çıkaran) 1 948'deki 10 no'lu
Yasa ve 1 948'deki 20 no'lu Yasa'ydı. 15.000 sterlin'in üstündeki miras bedellerinin
muntazar hakkı için vergi oranı 100.000 sterlin'den sonraki her 1 sterlinde kademeli
olarak yüzde 30'a kadar yükselmekteydi. Büyük Britanya'da 1 00.000 sterlin değe
rindeki bir mirastan alınan vergi oranı yüzde 35'tir ve 2.000.000 sterlin değerindeki
bir mirasta bu oran yüzde 75'e çıkmaktadır. Kıbrıs'ta veraset ve intikal vergilerinin
1 946'daki getirisi 33.020 sterlin'di (Annual Report, 1 946, s. 1 4).
90 1 948'e gelindiğinde genel tüketime ·tabi gıda ürünlerinden alınan gümrük vergileri
topyekun yürürlükten kaldırılacaktı. Valinin teşrii meclisine hitaben yaptığı konuş
ma, Address to Exec. Counci/, 27 Ocak 1 948, s. 14.
91 Vali vekili, Address to Advisory Council, 1 4 Kasım 1 944, s. 7.
NOTLAR 665
1 2 MALİYE: HARAÇ
(Sayfa 395-415)
ı Savile'in belirttiği kadarıyla (s. 1 55), genel kanı Osmanlı yönetiminin topladığı yıllık
verginin 400.000 sterlin olduğu ve maaşlar, kurumların idamesi vs. için bu paranın en
fazla 30.000 sterlin'inin harcandığı yönündeydi (bu bilginin kaynağı The Daily News,
27 Ağustos 1 878, s. 5c'dir). Öte yandan, bu kadar yüksek miktarda bir gelir öngören
bu iddiada doğruluk payı olsaydı, Osmanlı devleti bunu saklamazdı.
2 Bu borçların değeri 26.000.000 kuruştu: Biddulph'ın 1 879 raporu, s. 1 7. Biddulph'ın
belirttiği kadarıyla, tuz için yapılan harcamalar hariç son beş yıllık ortalama giderler
29 .000 sterlin ediyordu. Maaşları yükselten Britanya idaresinin giderleri çok daha
yüksek olacaktı.
3 C. 2394, s. 7. Lang'in Macmillan's Magazine'in Eylül 1 878 sayısı için yaptığı gelir
hesabı daha da yüksekti: 1 8 8.600 sterlin (Savile, s. 1 56).
4 Bu indirimler, askeri birliklere yapılan ödemeler, (3 Şubat 1 8 79 tarihli Ek Anlaşma
gereği yapılan yılda 5.000 sterlin'lik ödemeyle sağlanan) defterhane gelirleri, tuzlalar
vs. nedeniyleydi.
5 Yani, 1 sterlin'e 120 kuruştan, 92.683 sterlin'e.
6 Turkey, no 7 ( 1 881), c. 2991 , s. 8.
7 C. 3383 ( 1 882), s. 3. C. 3661 ( 1 883), s. 10 (Fairfield'ın memorandumu) ile karşılaş
tırınız.
8 C. 5 8 1 2 ( 1 899), s. 1 17-1 8. Tuzla gelirleri, bu bölümün sonundaki Not'ta ele alınmak
tadır.
9 Hansard, 27 Haziran 1 928, 523.
IO Sir R. Herbert'tan Sir R. Welby'ye, 17 Temmuz 1 886. F. O. [5390) Kıbrıs Haracının
Dönüştürülmesi'ne [commutation) ilişkin Belgeler, Şubat 1 887, s. 5.
ıı Nitekim, Biddulph'ın yaptığı beş yıllık gelir hesapları doğruydu. Bu gelirin yalnızca
küçük bir kısmı kağıt para olarak tahsil edilmişti ve ödeme miktarı sterline çevrilirken
bu hususa dikkat edilmişti (Hansard, 27 Temmuz 1 891, 408). Ancak, birçok yazar
bu durumu kabul etmemektedir. Örneğin, Dendias'a göre (s. 1 34), Osmanlı devletinin
1 sterlin'e 120 kuruştan 1 1 . 121 .952 kuruş olarak belirlediği yıllık gelir fa zlasından
4.341 . 744 kuruşun (yani 36.242 sterlin'in) düşülmesi gerekliydi, zira bu para 1874
ve 1 875'teki özel bir vergiyle toplanmıştı. Ayrıca, 1 876 ve 1 877'deki vergi ödemeleri
kağıt parayla (kaime) yapılmıştı ve bu yüzden söz konusu yıllar için 1 sterlin'in 120
değil 220 kuruştan alınması icap etmekteydi. Bu hataların düzeltilmesi halinde yıllık
gelir fazlası 66.229 sterlin oluyordu (Lichtenberg, s. 7 ile karşılaştırınız). Yıllık gelir
fazlasını 66.216 sterlin olarak tespit eden George Chakalli de buna benzer bir hesap
yapmaktadır (C. B. R., s. 6 1 , düzeltme s. 74'te). Chakalli'nin 8 Ağustos 1902'de
teşrii meclisinde yaptığı ve aynı kitabın 84. sayfasında verdiği konuşma metninde
ki argümana göre, haraç miktarı hesaplanırken son beş yılın ortalamasının alınması
adil değildi, zira 1874 istisnai derecede kazançlı bir yıl olmuş ve 1 875 de ona yakın
seviyede iyi geçmişti. Chakalli'ye kalırsa, hesaplamada son beş yıl değil on yıl temel
alınmalıydı.
12 "Babıali, net gelirini, medeni bir devletin vatandaşları için gerekli gördüğü hizmetleri
kendi halkından bütünüyle esirgeyerek elde etmekteydi" (Sir Ronalds Storrs, 23 Mart
1927). Bu nokta, başka yazarlar tarafından da sık sık dile getirilmiştir. Örneğin, Sir
S.W. Baker (The Times, 14 Temmuz 1 879, s. 5c) ve daha sonraki yazarlar. W. Miller,
666 KIBRIS TARiHi
Hist. of the Greek People (1821-1 921), s. 94 ile karşılaştırınız (Miller'ın toplam gelir
için verdiği 147.280 sterlin baskı hatasıdır, aslı 1 77.280 olmalıdır).
13 1 879-1 880 için yapılan gelir ve gider hesaplarında toplam gelir 177.283 sterlin, top
lam gider ise ( Babıali'ye yapılan 96.000 sterlin değerindeki ödeme de dahil olacak
şekilde) 1 74.342 sterlin'di. Cyprus, no 6 ( 1 879) ; A. and P., LIV (1 878-9), s. 579 ve
sonrası. Bu hesaba göre, yollar için 2 8.400 sterlin, yeni binalar için 6.000 sterlin har
canmıştı.
14 Hansard, 29 Temmuz 1879, 1564.
15 C. 5812 ( 1 889), s. 1 17.
16 Maliye Bakanı Sir William Harcourt'un belirttiği kadanyla, paranın Osmanlı devle
tine mi yoksa Osmanlı'nın alacaklılarına mı gittiği Kıbrıs halkı için önem arz etme
mekteydi (Hansard, 19 Haziran 1 893, 1 326). Bu durum, okuma yazma bilmeyen
ve kendini ifade edemeyen köylüler için geçerli olabilir ama Kıbrıslı siyasetçiler için
,
doğru değildi.
17 F.A. Campbcll, Precis of the Correspondence on the Application of ıhe Surplus Reve
nue of Cyprus to the Service of the Guaranteed Ottoman Loan of 1SSS (24 Ağustos
1888, F. O. 566 1 ). 1 882'de Fransa'yla herhangi bir resmi düzenleme yapılmamıştı,
ama Kıbrıs gelir fazlasının halihazırda Osmanlı'nın aldığı borcun faiz ödemesini kar
şılamak amacıyla kullanılacağı yönünde Fransız hükümctine bilgi verilmişti (Han
sard, 2 Haziran 1893, 5 1 ; 6 Haziran 1 893, 33 1 ; C. O. 67/83, 14 Haziran 1 893 ile
karşılaştırınız). Öte yandan, söz konusu borcun (yüzde 4 oranındaki) fa iz ödemesinin
azaltılması yönünde sıklıkla öneriler gelmekteydi. Labouchere 1 895'te borcun yüzde
2Wluk senetlere dönüştürülme ihtimali olup olmadığını sormuştu (Hansard, 2 1 Mart
1 895, 1 571 ). Dahası, Lang'e göre (Blackwood's Magazine, 1 72, 1 902, s. 1 83) zama
,
nında Babıiili'yle yapılan müzakereler başarılı bir şekilde yürütülmüş olsaydı, maliye
yüzde 3 faiz oranıyla bile borç alarak tahvil sahiplerinin borcunu kapatabilir ve bu
şekilde yıllık 30.000 ila 40.000 sterlin tasarruf edebilirdi; böylece Kıbrıs'ın devlete
parasal yardım talebinde bulunmasına da gerek olmazdı.
18 Lord Hailey, Kıbrıs'ın alınışının ardında yatan sebebin Osmanlı'nın borçları oldu
ğunu kabul etmektedir: "Osmanlı, Büyük Britanya 'ya olan borcunun karşılığında
Kıbrıs'ı 1874'te [metindeki hali l devretmiş, ada 1 9 1 9'da [metindeki hali] Britanya
tarafından ilhak edilmişti." The Future of the Coloııial Peoples (Oxford, 1 943), s. 9.
ı9 Hansard, 22 Temmuz 1878, 205 1 . On iki yıl sonra, Sir W. Lawson, Babıali Ermenis
tan konusundaki sorumluluklarını yerine getirene dek Britanya hükümetinin Kıhrıs
haracını alıkoyup koyamayacağını sorduğu zaman, Goschen mevcut durumu daha
açıkyüreklilikle ifade etmişti: "Haracı Babıali'ye vermememiz halinde, garantörlü
ğünü üstlendiğimiz 1855 borcunun ödenmesi için gerekli olan kaynaktan mahrum
kalırız" (Hansard, 12 Ağustos 1 890, 7 1 1 ) .
2.o Bkz . Young, Corps de Droit Ottoman, V, s. 61, madde 3, S2 (22 Kasım 1 879 tarihli
emir).
2. I Campbell, a.g.y., s . 2 .
2.:1. Bkz. c. 25 9 1 ( 1 88 1 ), s. 1-3'deki yazışma. Söz konusu meblağ Britanya ve Fransa
maliyeleri arasında yarı yarıya paylaşılmıştı. 1855 borcu nedeniyle Kıbrıs haracın
dan Fransa'ya yapılan ilk ve tek ödeme, Fransa'nın müşterek garantör olarak ödediği
para karşılığı yapılmıştı. Haracın faiz ödemesinde kullanılmasından evvel Fransa'nın
ödemesi kararlaştırılmış olan bu meblağ, Goschen'in bahsettiği 30.501 sterlin 1 şilin
3 peni tutarındaki ödemedir (Hansard, 4 Mart 1 890, 1 767; 4 Nisan 1895, 937 ile
karşılaştırınız). t 882'den itibaren Fransa'ya hiçbir ödeme yapılmamıştı, zaten ilgili
borcun faiz ödemeleri haraçtan yapıldığı müddetçe böyle bir durum söz konusu ola -
NOTLAR 667
3S Örneğin, A. and P., LI ( 1 8 99); XLIX ( 1 9 1 2- 1 3), s. 203. Hukuk müşavirlerine söz ko
nusu fonun kullanım şekl i sorulmuş, onlar da fonun bu tür bir olağanüstü borçluluk
haline ayrı lmasını uygun görmediklerin i ifade etmişti (Campbell, a.g.y., s. 4).
36 Kaynak olarak şu kitapları gösterebiliriz : George Chakalli, Cyprus and the Cypriot
Question ( Lefkoşa, 1 8 93); Cyprus under British Rule (Lefkoşa, 1 902), özellikle de s.
78-83 (bu kitapta s. 83-1 1 5'te Chakalli 8 Ağustos 1 902'de teşrii mçclisinde yaptığı
konuşmayı lngilizce olarak vermektedir. Bu konuşma aynı yıl Yunanca olarak bir
risalede yayımla nm ıştı ) . Ben bu kitabı Chakalli, C. B. R. şeklinde kısaltıyorum.
37 1 896-1 901 arasında yüksek komisere yanıt olarak yapılmış olan bu konuşmalar için
bkz. Chakalli, C. B. R., s. 79-83.
38 George Chakalli'nin yasa teklifi için bkz. Minutes [Tutanaklar], 2 Mayıs 1 892.
39 Meclisten 6 Mart 1 885'te oybirliğiy le geçmiş olan benzer bir önerge, sömürgeler ba
ka nı na iletilmişti. Meclisin, hiçbir cevap gelmemesi üzerine 1 7 Nisan 1 886'da aldığı
karara göre, yüksek ko mi ser haraç ödemesinin tek seferlik bir ödemeye dönüştürül
mesi veya miktarının a zaltılması için Britanya hükümetine ricada bulunacaktı. Minu
tes [ Tuta na klar ] , 1 8 Mart ve 1 7 Nisan 1 886. Belli bir yılın gelir fazlasının bayındırlık
işleri için kullanılmak yerine ertesi yılın bütçesine dahil edilmesine karşı çıkan Liasi
des'in önergesi, teşrii meclisi tarafından 1 893'te itirazsız kabul edilmişti (söz konusu
uygulama, devletin yaptığı parasal ya rdım ın miktarını azaltmaktan başka bir şey yap
mıyordu). Önerge sahibinin talebini paylaştığını dile getiren Sir Walter Sendall, gelir
fazlasının Kıbrıs için harcanması konusunda merkeze talepte b ulu nmuştu (Zannetos,
il, s. 798-800).
40 C. O. 67175, 30 Mayıs 1 892. Halkın meşru taleplerine çeşitli şekillerde destek vermiş
olan Scndall'ın Kıbrıs'ın en sevilen yüksek komiserlerinden biri olduğunu belirtmeli·
yiz. Buna karşılık, Britanyalı bir görevl inin tarafsız hareket etme i htimali olduğuna
inanmayan ve Sendall'ı daha üst düzeydeki siya setçi lerle işbirliği için de olup, bu ki
şilere veya yak ın lar ı na il timas geçerek onların desteğini satın almakla suçlayan bir
kesim de vardı (Zannetos, il, s. 967-8). Yine de, Sendall'ın görev süresi sona erdiği
zaman, Türkler de Rumlar da onun görevde kalmasını isteyen y ığı nla dilekçe yazmıştı
(C. O. 671107, 15 Temmuz, 19 Kasım 1 897 vs.).
41 C ha mberlai n' den maliyeye, Temmuz 1 899 (C. O . 67/1 1 8). Haynes Smith'in rapor
ları, C. O. 6711 1 7, 7, 14, 15 Mart 1 899. Sömürgeler bakanlığının bir tutanağından
a n la şı ldığı kadarıyla (22 Nisan 1899, C. O. 67/1 1 8), ödemesi yapılmamış borç tutarı
2.900.000 sterlin'di. Osmanlı devletinin, yumuşak başlılıkla senetlerin iadesini istemesi
ve (o zamana dek kendi onayı alınmaksızın yapılan bir uygu la m a olan) gelirlerinin ipo
tek edilmesine razı olmasına karşı l ık olarak nakit 600.000 sterlin verilecekti. Böylece
yüzde 2,5 faiz oranı ve yüzde 1 itfa fonu üzerinden yak la ş ık 57 yıl vadeyle verilen yeni
borcun toplam miktarı 3.500.000 sterlin olacaktı. Kıbrıs'tan bu yeni borcun ödenme
sine yönelik 65.000 sterli n istenecek ve devletten istenen parasal yardımın karşısında
bu yüzden 27.500 (27.800 ?) sterli n kalmış olacaktı. Britanya maliyesi, Sir E. Hamilton
tarafından tasarlanan ve Babıali'nin kabul etmeye hazır olduğu bu planı reddetmişti.
1 904'te yapılan hesaba göre, yukarıdakiyle aynı işlemin gerçekleştirilmesi ve Kıbrıs'ın
aynı miktarda mali yükten kurtarılması halinde bahşiş için geriye ya lnızca 75.226 ster
lin kalmaktaydı. Osmanlıların 600.000 sterlin'i o tarihte kabul etmeleri durumunda,
bu işlem karşılığında yapmaları gerekecek olan toplam ödeme, yıllık 1 37.000 yerine
1 56.500 sterlin'lik taksitler h ali nde yapılacak ve Kıbrıs'ın üstüne düşen pay 84.500
sterlin, yani mevcut haraçtan yalnızca 8.300 sterlin daha az olacaktı. Dolayısıyla, tek
seferlik ödemeye dönüşüm [commutation] imkansızdı. Britanya ma l iyesi 1 908'de ga
rantörlüğü kısmen veya tamamen Britanya tarafından üstlenilecek yeni bir kredi teklifi
için son derece uygunsuz bir zamanda bulunduklarına kanaat getirmişti.
NOTLAR 669
59 Dendias, s. 105.
60 Cyperns politische Probleme ( 1928), s. 733. Dendias, s. 157 ile karşılaştırınız.
61 Dendias, s. 158.
62 Zannetos, Kurre., s. 109 ile karşılaştırınız. Ancak, Rum vekiller sonradan fikir değiş
tirip, 1930'daki Tahsisat Yasası oylamasına katılmıştır.
63 Bkz. Lord Passfield'ın Kıbrıslı heyete verdiği cevap, A. and P., XXIII ( 1929-30), s. 1 7.
Aynı argüman, 1 937'de maliye katibi tarafından yinelenecekti (Hansard, 1 1 Şubat
1 937, 585).
64 Ardıl devletler teorisinin Kıbrıs'a uygulanması meselesi, Dendias, s. 1 16-18'de olduk
ça ikna edici bir şekilde ele alınmaktadır. Sömürgeler Bakanı Bay L.S. Amery'nin Tem
muz 1 927'de belimiği kadarıyla, ardıl devletlerden Irak ve Filistin bir veya iki ödeme
yaparken, Yunanistan ve Suriye hiçbir ödeme yapmamış, Necid ve Hicaz yükümlü
lüklerini reddetmiş, Asir, Yemen ve Arnavutluk ödeme talebini görmezden gelmişti.
Yugoslavya yükümlülüğünü reddetmekle kalmamış, Lozan Antlaşması'nı da imzala
mamıştı. Kıbrıs'ın 1878'den beri yaptığı ödemelerin net miktarı (yani devletin yaptığı
parasal yardımlar düşüldükten sonra geri kalan miktar), 2.642.648 sterlin'di; dahası,
Osmanlı borç ödemesi bağlamında 1 914'ten itibaren her yıl nakit olarak 42.800 ster
lin ödemişti, yani savaştan beri ödediği para toplamda 500.000 sterlin'i bulmaktaydı.
Dolayısıyla, Kıbrıs'ın tX!ediği paralar, bütün diğer ardıl devletlerin yaptığı ödemelerin
toplamından daha fazlaydı.
65 Bkz. Yıllık Rapor, 1 938 için no 1895, s. 53. Öte yandan, yıllık raporlar yeniden yayım-
lanmaya başladığında (yani, 1 946 yılı için, J 948'de) söz konusu sayılar yok olmuştu.
66 20 Temmuz 1929. Bkz. A. and P., XXIll ( 1 929-30), s. 1 - 1 4 ve Lord Passfield'ın 28
Kasım 1 929 tarihli cevabı, a.g:y., s. 15-20.
67 Hansard, 8 Temmuz 1 93 1 , 2083. Goschen bu durumu daha 1 888'de ifade etmişti
(Hansard, 22 Kasım 1 888, 1 8 1 1; 22 Temmuz 1 889, 978 ve 19 Mayıs 1 892, 1 283 ile
karşılaştırınız). 1 892'de haraç ödemesinin hesabında gözüken meblağ 77.000 sterlin,
ertesi yıl 88.000 sterlin (a.g.y., 19 Haziran 1 893, 1 325); 1 895'teyse 1 1 5.000 sterlindi
(a.g.y., 8 Nisan 1 895). Osmanlı borcuna gelecek olursak, ödenmemiş senet faizleri
günümüzde hala Kıbrıs haracı ve birikmiş itfa fonunun faizinden elde edilen bileşik
kazançtan karşılanmaktadır (ancak, gördüğümüz üzere, 92.800 sterlin, devletin aynı
miktardaki parasal yardımıyla telafi edilmektedir). 1 947'nin borsa almanağına giire,
30 Eylül 1946 itibariyle ödenmemiş olan borcun miktarı 1 .7 1 7.500 sterlin ve itfa
fonundaki tahvillerin itibari değeri 855.764 sterlin'di.
68 Sir Ronald Storrs'un yaptığı hesaba göre (23 Mart 1927), söz konusu tahviller o tarih
te yaklaşık olarak 1 .038. 1 50 sterlin değerindeydi ve bu da konsolide tahvilleri [con
sol] 55'ten almamız halinde yaklaşık olarak 570.900 sterlin'e denk gelmekteydi. İşin
aslı, gelir fazlasının idare ediliş biçimi, senetlerin bütünüyle satın alınması ve bunun
neticesinde hükümetin faiz ödeme yükümlülüğünün gittikçe ortadan kaldırılmasıydı.
69 1 937'de Kuzey Hammersmith Mebusu Dr. D.N. Pritt, geçmişte haraç gerekçesiyle
yapılmış olan ödemelerin bakiyesi olan 2.557.049 sterlin'in Kıbrıs'a iadesi için düzen
lemelerin yapılıp yapılmadığını sömürgeler bakanına sormuş, maliyenin yerine cevap
veren Komutan Southby ise hükümetin 1 928 yılı öncesine ilişkin geri ödemeleri ger
çekleştiremeyeceğini belirmişti (Hansard, 6 Nisan 1 937, 33).
70 Sömürgeler Kalkınma ve Refah Fonu, 1 929'da başlatılmıştı, ama yalnızca maddi kal
kınma amaçlı sermaye harcamalarıyla kısıtlanmış olmak üzere bütün sömürgeler için
yıllık 1 .000.000 sterlin saçma derecede düşük bir miktardı. Örneğin, Mağusa lima
nının ıslahı için 1 930'da teklif edilen proje için 200.000 sterlin gerekmekteydi, ancak
Fon gereken paranın dörtte birini veya 50.000 sterlin -hangisi daha azsa- sağlamıştı.
NOTLAR 671
Daha sonra, 1 936'da, adadaki yeraltı su kaynaklarının keşfi için Fon tarafından Kıb
rıs'a beş yıllık karşılıksız 30.000 sterlin hibe etmişti ( The Times, 24 Ağustos 1 936, s.
l l a; Hansard, 25 Kasım 1 936, 412). 1 939'a gelindiğinde Fon'dan verilen paraların
toplam miktarı 1 53.000 sterlin'di. 1 940 Kanunu (bütün sömürgelere yönelik olarak)
on yıl boyunca her yıl için 5.500.500 sterlin temin edilmesini öngörmekteydi. Bunun
5.000.000'u kalkınma ve refah çalışmalarına, 500.000'i ise etüt ve tetkik için harca
nacaktı; ayrıca tekrar tekrar harcama gerektiren projelere ilişkin kısıtlamalar da kal
dırılmıştı. Bununla birlikte, sömürgelerin imparatorluk hazinesine ödemekle yükümlü
oldukları ve kalkınma ve başka işler için verilmiş olan 9.000.000 sterlin civarında
bir borç da feshedilmişti. Dahası, yıllık olarak verilen paranın miktarı parlamento
tarafından her an yükseltilebilirdi. Öte yandan, sömürgelerin kullanımına sunulan
paranın 3 1 Mart 1 944'e kadar yalnızca yüzde J05'i harcanmıştı (bu durumun açıkla
ması olarak, İkinci Dünya Savaşı nedeniyle yaşanan insan ve kaynak kıtlığı gösteril
mekteydi). Üstelik, şu ana dek harcanmadığı için maliyeye kalan 1 8.000.000 sterlin
de kaybedilmişti. Greenidge (Fabian Colonial Essays, s. 201 ) , bu paranın yeniden
oylamaya konup harcanması gerektiği düşüncesindedir. 1 945'te yapılan düzenlemeyle
sömürgeler için ayrılan on yıllık para 55.000.000 sterlin'den 120.000.000 sterlin'e
artırılmıştı. Bu düzenleme, Nisan 1 946'dan itibaren on yıl boyunca geçerli olacaktır.
71 "Dolaylı yolda da olsa, zamanı gelince bu harcamaların faydasını, gani gani görece
ğiz." Fabian Colonial Essays, s. 29.
72 Valinin 10 Mayıs 1 943'te danışma meclisine söylediği kadarıyla, son üç yılda Fon'dan
alınan para 500.000 sterlini aşmıştı (The Times, 1 1 Mayıs 1943, s. 3c, ed. 4*). Albay
Stanley'nin Ocak 1 944'te belirttiği kadarıyla (Hansard, 26 Ocak 1 944, 678-9), ağaç
landırma amacıyla on yılda Fon'dan verilen para 264.800 sterlin'di.
73 Hansard (Lordlar Kamarası), 31 Mart 1943, 1 027.
74 No 1 06, 1 Nisan 1 944 ila 3 1 Mart 1 945 arasında gerçekleştirilen projelere hakkında
rapor.
75 Cmd. 7433, s. 2.
76 A Ten-Year Programıne of Development for Cyprus (Lefkoşa, 1 946).
77 Bu meblağın farklı kalemlere dağılımı şu şekildedir (sterlin):
Toplam 5.950.000
78 1968'den sonra başabaş olarak geri ödenebilecek olan ve süresiz olarak kullanıma
hazır olacak yüzde 3,5 faiz oranından bir kredi açılmıştı. Address by the Governor,
a.g.y., s. 1 6 .
79 Verilen emirlere göre, "santralin tahmini teslim tarihi, iki buçuk ila üç yıldır. " Address
by the Governor, a.g.y., s. 5.
672 KIBRIS TARiHi
1 3 ENOSİS
(Sayfa 4 1 7-486)
B u bakımdan Dendias (s. 3 8 ) iklim, konut tipi, beslenme biçimi ve başka ya şa m özel
liklerini fizyoloj i k benzerliğin önüne koymaktadır. Ayrıca bkz. Dendias'ın Rev. In
tenı. de Droit ( 1 933)'daki ulus ilkesi üzerine analizi.
2. Chakalli, Cyprus and the Cypriote Question, s. 9; Lichtenberg, s. 6.
3 Dendia s' ın şu ifadesi aşırı derecede dogmatik bir nitelik taşımaktadır (s. 1 96): "Aus
si bien /'origine grecque des insulaires que /eur cu/ture nationale ne furent jamais
l'objet de contestation serieuse" [Adalıların Yunanlı kökenleri veya ulusal kültü rle ri
konusunda hiçbir zaman ci ddi bir itiraz yapılmamıştır]. Kuşkusuz, Kıbrı sl ı ları n Yu·
nanlı kökenleri ve Yunani stan a "geri dönme" taleplerinin haklılığı, siya setçi ler ve
'
filhelenler tarafından bol bol dile getirilmiştir, ancak diğer tarafta da Gjerstad gibi
ciddi bir arkeoloğun saygıdeğer görüşü durmaktadır (Archiiologischer Anzeiger,
1936, sütun 579, 585). Buna göre, arkeolojik ve antropoloj ik araştırmalar, Kıbrıs'ın
ilk sakinlerinin Anadolu ve Kuzey Suriye'nin çeşitli bölgelerinden geldiklerini ve daha
Taş Devri'nde ada nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturduklarını ortaya koymuş
tur. Ada nüfusu Erken Tunç Dev ri'nde Anadolu'dan gelen büyük bir göç da lgasıy la
artış göstermiştir. Yunan, Fenike ve Mısır katmanları işte bu esas temel in üstünde
bulunmaktadır. " Kıbrıslıların yaşadığı kültürel çöküşün nedeni, Yunan olduklarını
zannetmeleriydi." Kıbrıs'ın esas sakinlerinin Suriye-Anadolu bağlantıları için ayrıca
bkz. Swedish Cyprus Expedition, iV, 2 ( 1 948), s. 429 ve sonrası.
4 Bkz. bu kitabın birinci cildinde s. 93'te ele aldığım, Aeschylus'un ·ıxtı:ı.bEç [ Yakaran
Kadınlar) trajedisindeki pasaj. Dr Philippou'ya göre (naqıoç, V, Haziran 1 940, s.
.
233), bu pasajdan birkaç mısra sonra Argos kralı kadınların köken olarak kendi ülke
sinden olduklarını ima etmektedir (Öoxfit' eµoıyE tı)OÔE XOIVWVELV xOovôç T<İQXUİ.OV)
["Ezeli bir bağınız var bana kalırsa sizin bu diyarla"]. Ancak bu durum, k ralı n Kıbrıs
lıları, Mısırlılar ve Hintliler gibi yabancılar arasında gördüğü gerçeğini değiştirmez.
5 A.H. Lybyer, The Government of the Ottoman Empire, s. 3.
6 Bu yaklaşım, Enosis hareketinin ardındaki mefhumun Yunan milliyetçiliği olduğunu
belirten ve bu mefhumun klasik döneme değil Bizans'a dayandığını öne süren bir The
Times makalesinde (5 Mayıs 1 928, s. 1 l a ) gayet güzel ifade edilmektedir. Buna göre,
tipik Yunanlı nazarında gerçek başkent Atin a değil lstanbul'dur. "Kilise, ulusun uz
viyeti, Ekümenik patrik ise tecessümüdür... Aslen An adolulu olan ve -örneğin- gayet
meşru bir şekilde Ortodoks kilisesinin medar-ı iftiharı olan Kapadokyalı kilise ba
baları gibi kan bağı anlamında Helen olmayan kesimler, işte bu düşüncenin kuvvetli
tesiri neticesinde lisanda ve fik riyatta Yunan addedilmiş ve bu şekilde Yunanlığın içine
çekilmişlerdir... Kıbrıslı, kan bağı anlamında kökeni olursa olsun, Ortodoks olduğu
için kendisini Yunan sa yma kta dı r.
"
il The Times, 1 6 Temmuz 1 926, s. lOa. 29 Şubat 1920'de bir vaaz veren Girne piskopo
su, Kıbrıs'ın önde gelen resmi görevlilerinin maddi çıkarları nedeniyle Enosis'e karşı
oldukları yönündeki söylentilerden esefle söz etmişti; ancak onun kastettiği kesim,
Atinalı makam avcıları yüzünden işlerinden olacak olan kişilerdi. Eğer Toynbee'nin
aşağıdaki iddiası doğruysa (Survey of International Affairs, 1 932, s. 382, dipnot 2),
Enosis'in hayata geçirilmesi durumunda ağzı yanacak olanlar yalnızca devlet görevli
leri değildir. " Bağımsız Kıbrıs Kilisesi otomatik olarak Yunan Kilisesi'ne bağlanacak
ve bu yüzden hem hususi kilise yetkilerini hem de (Yunan Kilise Kanunu, 1 870 ve
1 929-1930 Esas Teşkilat Kanunları gereği) bir kısım mülkünü yitirecektir. " Ancak,
illa ki böyle olacak diye bir kaide yoktur, çünkü Yunan Kilisesi'nin kendisinden yakla
şık on dört yüzyıl daha yaşlı olan ve ablası konumunda bulunan bağımsız bir kiliseyi
bütünüyle kendi bünyesine dahil etmesi yakışık almayacaktır.
1 2. The Times, 1 Temmuz 1 926, s. 12b'de G.S. Phrankoudes (Frangoudis). Ayrıca, 1 93 0
civarında yazan Dendias'ın beklentisi d e ( s . V; s. 207 ile karşılaştırınız) Yunanistan'ın
siyasi gayretlerinin, birleşik Helenizm lehine oluşacak koşullar eşliğinde, Doğu Ak
deniz'de sınır değişikliklerine yol açması ve bunun sonucunda Kıbrıs'ın anavatanına·
kavuşması yönündeydi. Dendias'ın bu koşullar oluşana dek benimsediği çözüm, (Eire
[İrlanda] misali) bir Bağımsız Kıbrıs Devleti kurulması veya (Malta ve Seylan gibi)
yerel meselelerde sorumluluk sahibi bir yönetime sahip olan bir sömürgenin oluştu
rulmasıydı.
Bu öneri L.S. Amery tarafından 6 Nisan 1 947 tarihli Sunday Times'ta yapılmıştır.
Örneğin, 1 903'te Zannetos'un Mağusa'daki liman çalışmalarına saldırması. Storrs,
Orientations, s. 489 il� karşılaştırınız. Ayrıca, Sir C.R. Tyser'ın 1 9 19'da yaptığı gözle
me göre, Kıbrıs'ın ileri gelenleri arasında, mevcut yönetimin insafsız olduğu izlenimini
yaratmak için, Britanya yönetiminin adanın yararına yaptığı bütün teklifleri geri çe
virmeye çabalayarılar vardı.
15 Ekim 1931 'de patlak veren isyandan sonra The Times'ta çıkan 9 Aralık (s. 13f-14a)
ve 10 Aralık (s. 1 5 f-16a) tarihli iki yetkin makale, Enosis hareketinin kontrolsüz bir
şekilde büyümesine nasıl izin verildiğini gayet güzel ortaya koymaktadır. Yukarıda bu
makalelerden bayağı yararlandım.
r6 Ancak hatırlamak gerekir ki, 1914'ten önce Kıbrıslılar Britanya değil Osmanlı uyruk
luydu.
r7 Kıbrıs'ı da içeren Yunanistan haritaları, 1921 ve 1932 tarihli Sakıncalı Neşriyat
Yasası gereği yapılan 23 Aralık 1 93 6 tarihli duyuruyla yasaklanmıştı. Öte yandan,
1 937'ye gelindiğinde bu tür haritalar hiilii Kıbrıs'a sokulmaktaydı.
18 Kral V. George ve Kraliçe Mary'nin 1 .050 adet portresi, okullara dağıtılmak üzere
isimsiz bir bağışçı tarafından 1 934'te Kıbrıs'a gönderilmişti. Bu tarz portreler, daha
sonra da hem şahsi bağışlar hem devlet kaynakları yoluyla temin edilmişti. Helenleş
tirme propagandası için okulların ve izci örgütlerinin kullanılması konusunda bkz.
aşağısı [Altay Nevzat doktora tezinde (s. 42) bu "isimsiz bağışçı "nın George Hill'in ta
kendisi olduğunu gösterıniştir - ç.n.]; ayrıca Storrs, Orientations, s. 467 ve sonrası.
Britanya bayrağının Kıbrıs'taki namevcudiyeti, Amiral de Robeck tarafından 9 Kasım
1921 'de Deniz Kuvvetleri'ne bildirilmişti. Daha önce Yüksek Komiser Clauson Birin
ci Dünya Savaşı sırasında bir emir vererek, adadaki komiserlerin kendi resmi konut ve
makamlarında Britanya bayrağını göndere çekmelerini yasaklamış ve gerekçe olarak
bu imtiyazın yalnızca yüksek komisere mahsus olduğunu öne sürmüştü. Halbuki, bu
durum diğer Britanya sömürgelerindeki uygulamayla örtüşmemekteydi ve Sömürgeler
Bakanlığı daha sonra Kıbrıs'taki uygulamanın aksi istikamete işaret eden genel ilkeler
ortaya koymuştu. Gelgelelim, zamanında Clauson'un vermiş olduğu emir, Kıbrıs'taki
yerli halkı Britanya bayrağını dalgalandırma fikrinden oldukça soğutmuştu.
674 KIBRIS TARiHi
ı.o Storrs, Orientations, s. 456; genel olarak Yunan bayrağının yol açtığı sorunlar için
bkz. s. 466 7
- .
2.1 1 93 1'deki 1 7 no'lu Yasa (C. G., 30 Kasım 1 9 3 1 , 1 932'deki 4 1 no'lu Yasa'yla tadil
edilmiştir). Bu yasalar, 1 946'daki 6 no'lu Yasa'yla hükümsüz kılınmıştır.
ı.ı. C. G., 26 Şubat 1 926. Stavrinakis, Hacı Pavlou ve Pavlides, 4 Aralık 1925 tarihli
mektuplarının yanında, Enosis isteyen gayrimüslim vekillerin yazdığı dilekçeyi ilet
mişti. Bu mektuba yanıt veren Başkatip R. Popham Lobb'un belirttiği kadarıyla,
sömürgeler bakanı bu vekillerin Kıbrıs'ın bir kraliyet sömürgesi olduğunu unutmuş
olmalarından ve içtikleri bağlılık yemininin manasını bu kadar hafife almalarından
ötürü üzüntü duymaktaydı.
ı.3 C. O. 67rl9, 29 Ocak ve 2 Mart 1893.
ı.4 C. O. 671128, 2 8 Kasım 1 90 1 .
ı. 5 A.g.y., 1 9 Şubat 1 902. Sadece devlet harcamalarının değil, genel olarak sermayenin
gözünü korkutan bu durum, Kıbrıs'tan gönderilen mektuplarda sıklıkla dile getiril
mekteydi.
ı.6 C. O. 67/1 1 7, 28 Şubat 1 894.
z. 7 Dendias, s. 1 97. Miller, Ott. Emp., s. 549 ile karşılaştırınız: "(Rodos'taki) ltalyan vali,
ltalyanların Britanyalıların hoşgörülü zihniyetine sahip olmadıklarını son dönemde
kabul etmiştir."
z. 8 Emekli olmasının hemen ardından 29 Nisan'da Beyrut'tan. C. O. 67/78.
ı.9 The Times, 5 Nisan t 904, s. 9f.
30 Storrs teşrii meclisinde "üçü tefeci olan sekiz avukat; ayrıca yine tefeci olan bir toprak
sahibi"yle karşılaşmıştı (Orientations, s. 473).
31 Orrnsby-Gore'a göre (Hansard, 30 Temmuz 1 930, 473), Britanya hükümetinin politi
kalarına sertçe muhalefet eden kesim, büyük oranda avukatlar ve bazı din adamlarıy
la sınırlıydı.
31 Ubicini, Lettres sur la Turquie, i l (1 854), s . 215.
33 Yukarıda, s. 1 34.
34 F. O. 329/l, 29 Ekim 1 866, Başkonsolos Eldridge'e gönderilecek mektup taslağı.
35 Yukarıda, s. 248.
36 14 Ağustos 1878'de Francis Onofrio'dan Sir C. Sebright'a, F. O. Corr. Haziran'dan
Aralık 1 879'a, no 4.077; sınır dışı etme emirnamesine ilişkin F. O. Corr. no 4.089.
37 Political Speeches in Scotland, November and December 1 8 79, s. 1 73. Söz konusu
emirname ( t 8 Şubat t 879 tarihli, 8 no'lu, c. 235 1; Statute Laws, s. 657) demin bah
settiğimiz "vatansever komiteler"in yol açtığı ajitasyon nedeniyle neşredilmişti.
38 Political Speeches in Scotland, November aııd December 1 880, s . 288-9.
39 Bu pasaj, lyonya Adaları'na yönelik bir referanstan sonra gelmektedir. Ancak, Den
dias'ın (s. 47) 1 879'da lskoçya'da yapıldığını öne sürdüğü bir konuşmadan tercüme
ettiği kısmı, ne 1 879 ve 1 880 söylevlerinin onaylı edisyonunda ne de Gladstone'un
seçim kampanyasıyla ilgili The Times ta çıkan haberlerde bulamadım. Dendias'ın ter
'
cümesine göre Gladstone şunları söylemişti: lngiliz hakimiyetinden nefret eden Kıbrıs
lılar, kardeşleri ve dindaşlarıyla birleşecekleri anı iple çekmekteydi, çünkü daha önce
lyonya Adaları'ndakileri harekete geçiren itkinin aynısı onlarda da vardı; İngiltere,
İyonya Adaları'nın Yunanistan'la birleşmesine onay vermeye mecbur kaldığı gibi, ile
ride Kıbrıslıların vatanseverliğini dizginlemesi de aynı şekilde mümkün olmayacaktı.
Dendias'ın aktardığı bu kısmın tam olarak nereden alındığını bilsek iyi olurdu. Öte
yandan, lyonya Adaları'yla kurulan analojinin sorunlu olduğunu belirtmek gerekiyor.
Öncelikle bu adalar bilfiil Büyük Britanya'ya aitti. Ayrıca, bu yedi adadan üç tanesi
Osmanlı devletine hiçbir zaman ait olmamış, geri kalanlardan da yalnızca bir tanesi
NOTLAR 675
kayda değer bir süre boyunca Osmanlı'nın elinde olmuştu (Cambridge Modern His
tory, XII'de Miller, s. 4 15). Dahası, bu adalarda Kıbrıs'taki Türk azınlık benzeri bir
insan topluluğu mevcut değildi, zira Venedikli yerleşimcilerin torunları Yunanlaşmıştı.
40 Yukarıda, s. 352.
41 C. 2930, s. 105 ( 1 3 Nisan).
42 A.g.y., 1 9 Nisan.
43 Hansard, 1 2 Mart 1 885, 867.
44 Zeitschrift für Politik, XVIl ( 1 928), s. 731'deki dipnot (Fischer'ın makalesinde editö-
rün notu).
45 29 Ocak 1 893, C. O. 67f79.
46 23 Ocak 1 893.
47 C. O. 67/86, 1 6 Temmuz 1 894; 67/87, 9 Eylül ve 12 Ekim 1 8 94 .
48 Hansard, 8 Mart 1 895, 683-94 .
49 C. O. 67/90, 7 Nisan 1 895.
50 C. O. 67/91 , 26 ve 29 Nisan, 6 Mayıs 1 895.
5ı Zannetos, il, s. 844-7.
52 t:uxoA.uvttxıı (Borı6TJ1:ıxrı) nıç JW0rınıç A.uoı::<oç.
53 C . G., 2 6 Nisan 1 895.
54 The Times, 8 Mayıs 1 895, s. 5c-d. Eıaıet:i'.u o EA.A.rıvwµ6ç'tan başpiskoposa ve Atina
Üniversitesi öğrencilerinden Kıbrıs halkına gönderilen telgrafları yayımlayan Zanne
tos (il, s. 847-50), öğrencilerin Avam Kamarası'nın meclis başkanına ve Bay Glads
tone'a Enosis'i desteklemeleri yönünde çeşitli mesajlar gönderdiklerini ifade etmekte,
ayrıca Diomedes Kyriakes'in Atina'daki Parnassos Filoloji Ccmiycti'nin düzenlediği
bir yemekte yaptığı konuşmada ·rı t:Mf!Vtxoomı:rı Ku;rreoç'a kadeh kaldırmayı teklif
ettiğini aktarmaktadır.
55 C. O. 67191 , 28 Nisan, 7 Mayıs, 14 Haziran 1 895.
56 C. O. 67/9 1, 16 Mayıs; 67/95, 14 Haziran, 5 Temmuz 1 8 95.
57 C. O. 67/105, 2, 7, 15 Nisan; 67/106, 7 Mayıs; 67/1 10, 3 Mayıs 1 895.
58 C. O. 67/92, 21 Mayıs 1 895.
59 C. O. 67/91 , 15 Mayıs 1 895.
60 C. O. 67196, 1 8 Kasım 1 895.
61 Adanın Müslüman cemaati 1 Mayıs 1 895'te sömürgeler bakanına telgraf çekerek
Rum taleplerini protesto etmiş ve müftü, bir kez daha, Kıbrıs'ın başka bir devlete
devredilmesi halinde bu devletin yalnızca Osmanlı İmparatorluğu olabileceğini yine
lemişti. C. O. 67196, 1 Mayıs 1 895; 67/103, 20 Kasım 1 8 96.
62 6/18 Mart 1 897. C. O. 67/105, 26 Mart 1 897'de çevirisi bulunmaktadır. "Öbür par
lak istikbal"e atıfta bulunulması, Enosis fikrinin örtük bir şekilde de olsa mevcut
olduğunu göstermektedir.
63 Hansard, 1 9 Mart 1 896, 1359.
64 A Letter to the Duke of Westminster (Landon, 1 897), s. 15.
65 Fyler, The Development of Cyprus, s. 28-9; Dendias, s. 49.
66 C. O. 67/106, 25 Haziran 1 897, no 1 54.
67 Zannetos, III, s. 50-2.
68 Zannetos'a göre (Ill, s. 53 ve sonrası), cemiyetin faaliyetleri Kıbrıs'a yayılmayıp Ati
na'yla sınırlı kalmıştı. Atina'daki pek çok Kıbrıslı, bilhassa da öğrenciler, cemiyete
üye olmuştu. Ekümenik Patrik III. Joakim, Phrankoudes'i ıtEQL JWAAa ev A0rıvmç
tUQ�a�oov olarak nitelemişti (A.g.y., s. 393).
69 Zannetos'un bu EMflVLXOOtatl] a0Al]ttX1] EOQtl] 'ye ilişkin yazdıkları (III, s. 83-7), her
ne kadar atletlerin tören alayında Yunan bayrağının taşındığından söz etse de, olayın
676 KIBRIS TARiHi
lecek olursak, arkadaşı Zannetos onun iyi eğitim almış, olağanüstü derecede iyi yazan
ateşli bir vatansever olduğunu belirtmekte, fakat siyasi açıdan sağduyu yoksunu, ge
çimsiz, körlük derecesinde hırslı ve iğrenç derecede ağzı bozuk biri olduğunu da ifade
etmektedir (III, s. 56). Yine de Zannetos ileride (Kurre., s. 99) Katalanos'u daha iyi
biri olarak anlatmaktadır (bkz. aşağıda, dipnot 156). Yüksek komiser 1912'de Kata
lanos'u sınır dışı etme ihtimali üzerine kafa yormuştu.
75 Bu organizasyonun amacının haraç ödemesine karşı birlikte hareket edebilmek oldu
ğunu düşünen Haynes Smith, konuya ilişkin gönderisinde Enosis'ten söz etmemekte
dir, C. O. 67/1 17, 7 Mart 1 899. Komiteler "sistematik bir şekilde çalışacak ve bulun
dukları yerin yararına her türlü yasal faaliyette bulunacaklardı." Kition piskoposu,
hareketin başını çekiyordu.
76 Bu iki vekilin tavrını Kition piskoposuna duydukları kıskançlıkla açıklayan Zanne
tos'a göre (111, s. 54 ve sonrası), ikisi de aşırı ölçüde kendini beğenmiş olan bu vekiller,
adaya ilişkin her çeşit konuda "dizginleri kendi etlerinde tuttukları"nı iddia etmek
teydi. Kendileri bulmadıkları için söz konusu fikre karşı çıkıyorlar ve yaşlı piskoposu
bütünüyle avuçlarına almışlardı. Genç kuşak siyasetçilerden hoşlanan Kition metro
politinin aksine, bunlar eski tip siyasetçilere mensuptular.
77 Stronge'dan Salisbury'ye, 28 Temmuz 1900, C. O. 6 7112 6; Haynes Smith, 6 Mart
1 90 1 , c. o. 67/127.
78 C. O. 671129, 29 Nisan 190 1 . Konuşmaların tamamı Zannetos, III, s. 299-304'tedir.
Yunan basını Phrankoudes'in çağrısına karşılık vermemiş, Estia Phrankoudes'e "Lord
Salisbury'ı'ıin bize takdim ettiği deli gömleğini giydirmek" gerektiğini belirtmişti (C.
O. 671129, 22 Haziran 1901). Buna karşılık, Phrankoudes'i dizginlemek mümkün
değildi. Yurtsever Birliği'nin aldığı kararnameleri merkeze iletmesi için yaptığı talep
Francis Stronge tarafından reddedildiği halde (Lord Lansdowne'a, C. O. 67/133, 12
Ağustos 1902), Phrankoudes bu metinleri doğrudan kendisi yollamış, ancak aldığı
münasip cevap, kralın tahta geçişi hakkındaki tebriklerini kabul ederken, geri kalan
noktaları yok saymıştı (a.g.y., 9 Ağustos 1 902). Anlaşılan Girit'te Patris gazetesinde
çıkan ve Girit'le Kıbrıs'ın Yunanistan Prensi George'un yüksek komiserliği altında
birleşmesi gerektiğini ifade eden makalenin sahibi Phrankoudes'ti (Hanya'daki Bri
tanya konsolosu bu makaleye dikkat çekmiştir) (C. O. 67/129, 8 Şubat 1901). Daha
uzun yıllar Britanya karşıtı faaliyetlerini sürdürecek olan Phrankoudes, Atina'da
Yurtseverler Birliği'ni canlandırmaya çabalarken, 1 9 18'de Clauson tarafından Ati
na'daki Britanya temsilcisine rapor edilmişti. Phrankoudes'in 1 8 90'da Kıbrıs hak
kında yazdığı önemsiz bir kitap olan Kypris'e yukarıda bazen atıfta bulunmuştuk.
Kitabın yazılmasından sonraki yıllarda daha uzlaşmaz bir bakış açısı benimsediğine
kanaat getirmek için gerekçeler vardır.
79 Chamberlain'den Lansdowne'a, 1 2 Nisan 1901, C. O. 671127; 1 9 Nisan 1901, C. O.
67/129 ile karşılaştırınız.
80 Smith, Okullar Başmüfettişi Canon F.D. Newham'a okullardaki Helenik propagan
dası hakkında hazırladığı 4 Ağustos 1 902 tarilıli raporu merkeze iletmişti. Buna göre,
köylüler mevcut durumdan oldukça memnun oldukları halde, eğitim kurulları, basın
ve parti örgütlenmesi vasıtasıyla öğretmenler üstünde güç elde eden Helenistler bu
yolla ilkokulları kullanmakta ve yeni nesli Türk değil İngiliz tiranlığından kurtuluş
için Enosis'e sarılacak şekilde yetiştirmekteydi (C. O. 67/132, 30 Ağustos 1 902). Beri
yandan, 1904'te Kalavoso'daki Rum okul müdürünün geçit töreni yaptırdığı erkek
öğrenciler, Yunan bayrakları taşıyıp ulusal şarkılar söylemiş ve "Türklerin kafasını
kesmeli ve bedenlerini çöpe atmalı" diye bağırmışlardı.
8I C. O. 671125, Sendall, 15 Aralık 1 900.
678 KIBRIS TARiHi
103 Olayları inceleyen araşnnna komisyonu, kaza komiseri, bir Türk ve bir Rum'dan
oluşmaktaydı ve olayların sebebine dair ortak bir sonuca varamamıştı, ancak ko
misyon üyeleri polisin ateş açmasının meşru olduğu konusunda hemfikirdi. Ayrıca,
isyanın başlamasında Türklerin suçlu olmadığı tespit edilmişti. Zanlıların ve hüküm
giyenlerin büyük çoğunluğu Rum'du.
104 The Times, 28 Mayıs, s. 3c; 3 Haziran, s. 5e; 10 Ağustos, s. 5 b; 23 Eylül, s. 3 b; 4
Ekim, s. 3b; 12 Ekim, s. Sc; 1 6 Ekim, s. 5 d; 2 Ka sım, s. 5c ; 4 Aralık, s. 5b. Londra'da
ki Osmanlı büyükelçisi Rumların Müslümanlara karşı işledikleri suçlardan yakınmış
tı. Bunun üzerine, Kıbrıs yönetiminin adada huzuru sağlamak için etkili adımlar attığı
konusunda büyükelçiye bildirimde bulunulmuştu.
105 Söz konusu teklif, Venizelose tarafından 1 930'da ifşa edilmi şti r: Miller, Ott. Emp., s.
567.
1 06 Venizelosçu Ethnos'ta ( 1 934) P. Argyropoulos. Aynı fikir, Ekim 1 934 tari h li Ninete
enth Century'de Lord Strabolgi tarafından da ortaya atılmıştı. Argyropoulos ve Gene
ral V. Dousmanis, Messager d 'Athenes'de bu fikri imkansız olarak nitelendirmektedir.
1 07 Dendias, s. 76.
1 08 Başkadı, müftü, irfan Bey ve Şevket Bey tarafından gönderilen ve Goold-Adams ta·
rafından iletilen 20 Kasım tarihli mektup. Goold-Adams, aynı gün başpiskopos ve
Rum vekillerin bir mektubunu da i letmişti. Bu mektup, Büyü k Britanya'ya olumlu
yaklaşmasına karşın, ola�n Enosis talebini yinelemekteydi.
109 Dendias, s. 80.
1 10 Dendias, s. 1 98.
ııı Hansard, 6 Kasım 1 9 1 5, 1 006; 15 Ka s ım 1 9 1 5, 1 6 1 4. Churchill'iıı The World Crisis,
1 9 1 1 - 1 914, s. 490'daki ifadelerini bu noktada alıntılamak ge rek l idi r. Eylül 1 9 1 4'te
yazan Churchill şunları beli rtmek teydi: "Osmanlı'nın er ya da geç bize saldıracağın
dan emindim ... Kendi bakış açımın en akı llıcası olduğun u iddia etmiyorum, ama ken·
di görüşümü tarihin yargısına sunmak tek niyetim. Böyle bi r bakış açısıyla üretilen
politika, bu aşamada doğal olarak Kıbrıs'ı Kavala'nın Bulgari stan 'a verilmesi karşılı
ğında Yunanistan'a teklif edecekti." Dendias, s. 82 ile karşılaştırınız. Dendias'a göre,
Chun:hill'in düşüncesi, Kıbrıs'ın Britanya siyasetine bir şekilde hizmette bulunmadan
elden çıkarılmamasıydı. Burada şu husus hatırlatmak mümkündür: Bu teklif ya pıl dı ğı
zaman, Kıbrıs'la beraber adanın haraç yükümlülüğünün de Yunanistan'a geçeceğine
dair hiçbir koşuldan söz edilmemi şti (Hansard, 20 Temmuz 1 9 1 6, 1 1 6 1 ).
uı Alastos'un söylediği gibi, s. 20.
u3 Dendias'a göre, Rusya Kilikya De nizi'nde ve Suriye ve Fil i stin civarında Helenizm'in
güçlendirilmesine karşı çıkmaktaydı; İ ta lya da bu duruma olumlu bakmamaktaydı (s.
82-3).
ı 14 Grey'in Elliot'a talimat vermek için gönderdiği telgraf: Toynbee, Survey of lntern.
Affairs ( 1 93 1 ), s. 358-9.
rr5 Londra'daki King's College'ın müdürü ve Venizelos'un arkadaşı olan Ronald Burrows
tarafından önerilen esas fikir, Kıbrıs baş pi s koposunun bir Britanya savaş gemisinde
Yunanistan'a gönderilmesi ve Enosis'i ilk olarak bizzat başpiskoposun duyurmasıydı.
Anlaşılan Burrows bu planı Kıbrıs'tan ziyade Venizelos'u düşünerek yapmıştı ve pla
nın esas amacı Yunan hükümetini şaşkına çevirecek bir halk ha reketi oluşturup, kralı
Venizelos'u geri çağırmaya mecbur bırakmaktı. Teklifin doğrudan Yunan hükümetine
yapılmaması çok önemliydi. Dışişleri Bakanlığı bir süre bu fik ir le oyalanmıştı, ama
böyle bir hareketi Müslüman azınlığa açıklamanın güç olacağını ifade eden Sir John
Clauson'un yaptığı itiraz Sir Edward Grey'i etkilemişti. Sir Grey, diplomatik usule
daha uygun yöntem lehine Burrows'un planını rafa kaldırmıştı. Bkz. G. Glasgow,
Ronald Burrows, s. 226-36; Storrs, Orientations, s. 463; Alastos, a.y.
NOTLAR 681
24 Ocak 1 922'de (iV. Meletios unvanıyla) Ekümenik patrik seçilmişti. Türkler tara
fından hapsedilmesinin ardından, Türklerin yoğun haskısı altında 20 Eylül 1 922'de
istifa etmişti. 1 926'da (il. Melctios unvanıyla) İskenderiye patriği seçilmiş ve 1 935'te
hayatını kaybetmiştir.
1 19 Dendias, s. 90.
1 30 SCvres Anlaşması'yla ( 10 Ağustos 1 9 1 9) neredeyse aynı zamanda imzalanan Tittoni
ve Venizelos arasındaki özel anlaşma, Papalık yöne timi [Consultal tarafından karşı
çıkılması üzerine lıa lya'da teyit edilmemişti. Dolayısıyla, hu anlaşmanın ilgi çekici
olmasının tek sebehi, yukarıda bahsi geçen durumdur. Bu anlaşmaya göre, On İki Ada
Rodos hariç olmak üzere Yunan istan 'a devredilecek, Rodos İtalya'da kalacaktı. Da
hası, günün birinde lngiltere'nin Kıhrıs'ı Yunanistan'a devretmesi halinde, Rodos'ta
yaşayanlara on beş yıl içinde kendi adalarının kaderini tayin etme hakkı tanınacaktı .
Britanya hükümctinin Kıbrıs'ııı şartlı olarak Yunanistan'a devrine ilişkin herhangi
bir taahhütte bulunup hulunmadığı sorulan Başbakan Bonar Law, hükümetin höyle
bir şey yapmadığını ve Müttefik devletler arasında dostça hir taahhüdü tartışmanın
Britanya hükümetine göre olmadığını helirtmişti (Hansard, 20 Mayıs 1 920, 1 5 86).
ı3 ı Zannetos'a göre ( KuıtQ., s. 88), hu heyet halk tarafından büyük coşkuyla uğurlanmış
tı, ama Clauson'a kalırsa, kamuoyu genel olarak hu heyete dair son derece hissizdi.
Buna karşılık, Clauson Müslüman vekillerin Rum ajitasyonunu protesto eden ve Bri
tanya yönetiminin devamını isteyen bir bildirisini merkeze iletmişti.
ı 3 :z. Mi iner' in sömürgeler bakanlığına getirilmesi Kıbrıs'taki Müslümanlar tarafından
memnuniyetle karşılanmıştı. Böylece, adadaki Müslümanların önderi konumundaki
irfan Bey, telgraf çekmiş ve Londra'daki Rum heyetinin onların özgürlüklerine yöne
lik saldırıları karşısında Milner'in göreve gelişini bir emniyet unsuru olarak gördüğü
nü ifade etmişti.
ı 33 The Times, 5 Şubat 1 9 19, s. l Of.
134 Ramsay MacDonald, Sosyalist Enternasyonal Konferansı'nda yaptığı konuşmada İşçi
Partisi'nin iktidara gelmesi halinde kendi kaderini tayin hakkını tatbik edeceğini söy
lemişti (The Times, 1 0 Şubat 1 9 1 9, s. 7d). İşçi Partisi'nin MacDonald'ın bu sözünü
unutmasına müsaade yoktu.
NOTLAR 683
1 3 5 The Times, 1 5 Mart 1919, s. 12b. 1919-20 müzakereleri için ayrıca bkz. Dendias, s.
90-2. Onun söz ettiği risaleleri ben göremedim .
1 3 6 Hansard, 2 8 Mayıs 1 919, 1205.
1 3 7 Suriye sahilleri vs.'deki kıdemli bahriye subayı, elli askerlik bir müdafaa birliğini ma-
kineli tüfeklerle birlikte Lefkoşa'ya göndermiştir.
13 8 The Times, 25 Temmuz 1919, s. 1 7f.
139 Hansard, 30 Temmuz 1 919, 2105.
140 The Times, 4 Eylül 1919, s. 9f.
14 I The Times, 22 Ağustos 1 9 1 9, s. 9f.
142 Dendias, s. 92. Zannetos (Kurre., s. 97) başbakanın özel kaleminden gelen mektubu
(Yunanca olarak) vermektedir. Ona göre, bu mektup Lloyd George'un, hem parti
adamı hem de başbakan olarak, bilmece gibi konuşma konusunda Gladstone'un ku
sursuz bir ardılı olduğunu göstermektedir.
143 Bu, muhtemelen Ulus Sorunu Komitesi'yle aynı komiteydi. O komitenin üyeleri, Baf,
Kition ve Girne metropolitlerinden oluşmaktaydı ve Ağustos ayında bir plebisit öne
risinde bulunmuştu.
r 44 Bu, yüksek komiser vekili tarafından verilen tarihtir; Dendias, s. 92 (Jülyen takvimine
göre 29 Eylül) ile karşılaştırınız. Buna karşılık, bu toplantı 20 Ekim'de gerçekleştiği
bildirilen ve 9 1 4 Rum Hıristiyan temsilcinin katıldığı toplantıyla özdeş gözükmekte
dir.
145 Pantelouris ayrıca daha fazla anayasal özgürlük, okul öğretmenlerinin konumlarının
iyileştirilmesi, topyekun yeniden ağaçlandırma, ilkokullarda İngilizce öğretimi, daha
yakın yerlere deniz ulaşımı ve tarım ve besiciliğin ıslahı konularında öneri lerde bulun
maktaydı.
1 46 Hansard, 25 Mart 1920, 709, 717.
1 47 Keza, Severes bir önceki 23 Ocak'ta Kıbrıs Kliring Bürosu Yasa Tasansı'na [Clearing
Office (Cyprus) Bili] da benzer şekilde karşı çıkmıştı. Bu tasarının gereksiz olduğunu
belirten Severes, Kıbrıs halkının tek bir şeye, Enosis'e bel bağladığını söylemişti.
148 Theodotou on altı aydır Londra'da ajitasyon faaliyeti yürütmekteydi.
149 The Times, 6 Temmuz 1920, s. 10c.
1 50 Hansard, 1 Temmuz 1920, 639; The Times, 2 Kasım 1920, s. 12c. Hem teşrii hem
de yürütme meclisi üyesi olan Müslüman lider İrfan Bey, yüksek komiser tarafından
iletilen bir dilekçesinde, adayı elde tutma kararı karşısında Müslümanların duyduğu
minneti ifade etmekteydi. Öte yandan, Theodotou Londra'da Lord Milner'la birebir
görüşebilmek için boş yere uğraşmaktaydı. Theodotou'nun ricasındaki üslup Lord
Milner'm dikkatini çekmişti, ama o da Amery'nin 1 Temmuz'da söylediklerine ekle
yecek bir şeyi olmadığını belirtmişti.
15! Hansard, 1 5 Kasım 1920, 1 518; C. G., Extraordinary, 17 Kasım 1 920; The Times, 16
Kasım 1 920, s. 16b.
1 5 2. The Times, 2 Kasım 1920, s. 12c.
1 53 Dendias, s. 93.
1 54 Crosfield, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin görüşlerindeki kesinliğe karşın, ada
daki nüfuzunu Britanya idaresinin pürüzsüz ve barışçıl bir şekilde işleyişini sağla
yacak şekilde kullanmak istediğine dair, sömürgeler bakanına iki yıl sonra güvence
verecekti. Crosfield'ın müdahalesi, Devonshire dükü ona uygun yollarla gönderilen
bütün dilekçelerin (ama Londra'daki bir Kıbrıs heyetinden gelenlerin değil) "dikkate
alınacağını" söylediğinde sonuç vermiştir. Kıbrıs basınının bu ifadeyi anlayış biçimine
göre, Kıbrıs halkı tarafından arz edilen bütün özgürlük planları olumlu bir şekilde
dikkate alınacaktı.
684 KIBRIS TARiHi
1 8 3 Dendias, s. 125. Dendias'a göre, Drummond Shiels'ın Kıbrıs ziyareti seçim sonuçla
rı sebebiyle dışişleri (sömürgeler?) bakanlığı tarafından önerilmişti. Seçimlerin ayın
15'inde olduğunu ve Shiels'ın Kıbrıs'a ayın 1 8'inde geldiğini düşünecek olursak, ola
ğandışı ölüde hızlı karar alınmış gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Üstelik, Shiels'ın
ziyaretine yönelik hazırlıklar çok daha önceden yapılmışn.
1 8 4 C. G., 24 Nisan 1931.
185 Cmd. 4045 ( 1 932). Disturbances in Cyprus in October, 1 93 1 . Alastos, s. 51, Enosis
etkisini asgari seviyeye çekmektedir.
186 Cmd. 4045, s. 33-4.
1 87 Ortodoks vekiller 17 Ekim'de bu manifestoyu genel olarak kabul etmişti. Buna kar
şılık, metnin değerlendirilmesi için bir haftalık mühlet şart koşmuşlar ve hep beraber
istifa edecekleri bir tarih belirlenmesini kararlaştırmışlardı. Ne var ki, piskopos ma
nifestoyu hiç vakit kaybetmeden yayımlamış ve yanına da teşrii meclisine istifasını
sunan bir meknıp koymuşnı. Böylece, piskopos ve diğer sekiz vekil arasında tam bir
kopma yaşanırken, manifesto planlandığı gibi ortak bir nitelik kazanmamıştı. Öte
yandan, vekiller "kısa süre önce esas hedefi Enosis olan oldukça radikal ve devrim
ci bir siyaset belirlediklerini" kamuya duyurmuştu (Cmd. 4045, s. 35). Toynbee'nin
de söylediği gibi (s. 383), gerçekten de Rum vekillerin istifa kararları, piskoposun
Leymosun'daki konuşmasına ilişkin haberler ayın 21 'inde Lefkoşa'ya ulaşana kadar
ilan edilınemişti. Ama Lanites'in ve diğer sekiz vekilin istifa mektuplarındaki tarihler
19 ve 22 Ekim arasında değişmektedir. Phidias Kyriadikes'in istifa mektubu bilhassa
saldırgandı.
188 Cmd. 4045, s. 8 ve 35.
189 Storrs, Orientations, s. 503-5, 509. Toynbee, s. 389, olayı son derece yetersiz bir
şekilde aktarmaktadiC.
190 Daily Telegraph, 2 Kasım 1931.
1 9 1 Storrs, Cmd. 4045, s. 3 1 .
686 KIBRIS TARiHi
pek çok tezcanlı kimseden vekillerin milli ülkülerini unuttukları yönünde suçlamalar
gelmişti). Buna karşılık, Kıbrıs sahip olduğu az sayıdaki hürriyeti gittikçe kaybetmek
te ve son derece gayri-İngiliz bir rejime maruz kalmaktadır." 2) Appeal of the Central
Committee for Cyprus, 30 Ekim 1931. 3 ) Jnformation regarding the Recent Uprising
of the Cypriotes and its Suppression. 4) İkinci Blue Pamphlet (Atina, Temmuz 1 932),
The Question of Cyprus. Remarks of the General Committee for Cyprus on Sir Ro
nald Storrs' Report.
205 The Times, 26 Ekim 1 932, s. l la.
206 1 93 1 ve 1 932'deki Bayrak (Yasağı) Yasaları 1 946'daki" 6 no'lu Yasa'yla yürürlükten
kaldırılmıştır.
207 The Times, 2 Ocak 1 937; Hansard, 4 Kasım 1 937 (Ormsby-Gore'un Creech Jones'a
cevabı). Gazete vs.'nin basım yayınına ilişkin yasalar 1 947 sonlarında (28 no'lu Yasa)
tashihe uğramış ve pekiştirilmişti. Bugün hala bir gazetenin basılmasından veya ya
yımlanmasından önce beyanatta bulunulması ve teminat bedeli (500 sterlin) ödenmesi
gerekmektedir.
208 Öte yandan, bunun bütün Kıbrıslılar tarafından istendiğini ve Enosis hareketinin ne
redeyse öldüğünü ifade eden Rothschild (Hansard, 7 Haziran 1 939, 473) abartıya
kaçmaktaydı.
209 The Times, 29 Ekim 1 937, s. 12b; yeniden, 6 Mayıs 1 939, s. 8b.
210 The Times, 14 Kasım 1 93 1 , s. 1 2f.
21 ı Londra'daki arkadaşları, Leontios'u imzaya zorlamak amacıyla, Venizelos vasıtasıyla
Ekümenik patriğe baskı yapılınası tavsiyesinde bulunmuştu.
212 Storrs'un bu esnada belirttiği kadarıyla, kilise görevlilerinin siyasi faaliyette bulunma
sını yasaklayan eski bir kilise kanununun canlandırılması için Venizelos'un Yunanis
tan Kilisesi'ne baskı yapması beklenmekteydi; zira Venizelos da Britanya yönetiminin
bu şartını makul bulmuştu.
213 Leontios'a temyize gitme hakkı verilmiş, ama temyiz başvurusu reddedilmişti (The
Times, 19 Kasım 1932, s. 3c; 26 Ocak 1933, s. 4f; 21 Şubat, s. 4c).
21 4 Bu suretle Kasım 1 933 ve Mayıs 1935'te Canterbury başpiskoposuna yazmıştı. Dr.
Lang ise araya girmeyi reddetmişti. Buna karşılık, kilisedeki üst düzey görevliler, baş
piskopos vekilinin [locum-tenens] kendilerine danışmadan böyle bir talepte bulun
masını uygunsuz bulmuşlar ve sürgündeki piskoposların ülküsünün Leontios'un bu
davranışı yüzünden zarar gördüğünü düşünmüşlerdi.
21 5 Söz konusu arama Paskalya'ya denk gelen pazar gününden bir sonraki gün yapılmıştı
(3 Nisan 1 939).
216 Daha önce Leontios'un 18 Kasım 1935 tarihli mektubuna verilen cevapta, millet başı
olma iddiasının da dünyevi işlere katılmasının da kabul edilemeyeceği belirtilmişti.
217 Leontios'un Yunan Bağımsızlık Günü'nde yapılacak ayinlere ilişkin çıkardığı genel
genin, kendisi hakkındaki suçlamalara zemin oluşturduğu düşünülmemiştir. Gerçi
1 942'nin sonunda Yunan başbakanına yeni yıl için gönderdiği kutlama mesajı bütün
Helenlerin özgürlüklerine kavuşup mutlu ve güçlü bir devletin çatısı altında yaşama
larından bahsetmekteydi. Başbakanın buna verdiği karşılık, erken bir zafer ve bütün
milli arzularının gerçekleşmesi için kendisi ve hükümetinin beslediği büyük umudu
ifade etmekteydi. Bu milli arzuların Kıbrıs açısından ne anlama geldiği, tedbirli davra
nılarak, ucu bırakılmıştı.
218 Bkz. yukarıda, s. 519.
219 Önemsiz addedilmesine karşın, bu olayın başpiskopos vekili tarafından Larnaka'da
yapılan bir konuşmayla bağlantısı olması mümkündür.
220 The Times, 3 Mayıs 1 939, s. 15c.
688 KIBRIS TARiHi
111 The Times, 4 Mayıs 1 939, s. 8b'de Evdoros Joannides. Joannides'in iddiaları Charles
Ponsonby tarafından reddedilmiştir, a.g.y., 1 3 Mayıs, s. lOd.
111 1940'ın ilk yansında İngiltere'deki savaş karşıtı ajitasyonun liderliğini yapan kişi,
Kıbrıs Bağımsızlık Komitesi'nden, yukarıda ismini zikrettiğimiz Evdoros Joannides'ti.
Joannides, 1 1 Mayıs'ta Cyprus and the War isimli risalesini yayımlamış ve Kypriaka
Nea diye bir gazete çıkarmıştı. Evdoros Evdokimon Joannides ismi, daha sonra, Kıb
rıs'a girmesi yasaklanmış olan ama bu yasağı sona eren kişilerin listesinde geçmek
tedir (C. G., 9 Ocak 1 947). Britanya, emperyalizm, savaş ve kapitalizm karşıtı olan
bir diğer gazete, Evanthos Nicolaides'in editörlüğünü yaptığı Bema'ydı. Öte yandan,
askerlik hizmeti aleyhindeki ajitasyon Aralık 1 940'a gelindiğinde sona ermiştir.
11 3 Eastern Churches Quarterly, iV, no 6 (Ocak-Nisan 1 94 1 ), s. 260-1 .
114 Örneğin, W.E. Simnett, The British Colonial Empire ( 1 942), s. 34, bu hataya düşmek-
tedir.
115 Reynold News , 12 Ocak 194 1 .
116 The Times, S Aralık s . 3d (2°) Lcfkoşa'dan bildirme tarihi: 4 Aralık.
117 AKEL (bkz. yukarıda, s. 370) komünist Ploutis Zervas'ın eseriydi. Haziran l 943'e ka
dar askere almalara azimle karşı çıkan AKEL, o tarihten sonra, milliyetçi ekiple olan
rekabeti nedeniyle askere almaları destekleyen bir kampanya başlatmıştı. Diğer siyasi
partiler Milli Kıbrıs Partisi (Ktı1JQıax6 E0vLx6 Koµµa) ve Pan-Kıbrıs Helen Sosyalist
Kolu (nayxtıll'Qı.a EU11vı.x11 IoxınA.urtıx11 nQuıto1t0Qfın) idi.
ıı8 Daha az önem taşıyan bir parti olan Ziraat Partisi (nayayQonxıı Evoooı.ç Ku3fQOU)
1 943 seçimlerinde küçük belediyelerde boy göstermişti; görünüşte siyasi değildi, ama
Enosis eğilimleri göstermekteydi. AKEL'in sabotaj girişimlerine karşın, Ziraat Partisi
bir miktar yol almıştır. Bir diğer yarı-politik tarım sendikası, Kıbrıs Çiftçi Sendikası
(Ev� Aremwv KtılfQOU) idi. Rumların toplamda en az otuz dört siyasi partisi var
dır ( 1 948). Bunların yirmisi sağcı, yirmisi soku, ikisi de karmadır. Türklerin üç adet
partisi vardır.
119 Oy sandıklarındaki mekanik bir arıza nedeniyle Leymosun kazasındaki Mart seçim
leri hükümsüz ilan edilmişti, ama 3 Ekim'deki ara seçimde AKEL, Milliyetçi Parti
karşısında yedi koltuğun yedisini de tekrardan kazanmıştı.
1 30 Pan-Kıbrıs Öğretmen Sendikası 1942'de benzer bir itirazda bulunarak şu uygulama
lara karşı çıkmışh: 1) Yunanistan tarihini okutma yasağı; 2) Yunan milli marşının ve
ulusal ezgilerinin öğretilmesinin, ilkokullarda Yunan milli sembollerinin sergilenme
sinin ve Yunan milli kahramanları ve siyasetçilerinin portrelerinin asılmasının yasak
olması; 3) Yunan okul ve öğretmenlerinin resmen "Hıristiyan Ortodoks" olarak ta
nımlanması. Sir Richmond Palmer'ın eğitim reformları Enosisçileri çileden çıkarmıştı,
zira bu reformlar öğretmen ve talebenin büyük desteğini almıştı.
131 Bkz. Manchester Guardian, 24 Nisan 1 943; The Times, 7 Nisan 1 943, s. 3c.
132. The Times, 14 Ağustos 1 944, s. 3e (Leflcoşa'dan bildirme tarihi: 13 Ağustos); 23
Ağustos, s. 4e (Lefkoşa'dan bildirme tarihi: 22 Ağustos).
ı.33 The Times, 30 Ağustos 1 944 ( 1 •), s. 3d (Leflcoşa'dan bildirme tarihi: 29 Ağustos).
13 4 The Times, 24 Ağustos 1946.
ı.35 Agy, 25 Eylül 1 946.
13 6 Hansard, 23 Ekim 1946, 396-7; The Times, 24 Ekim 1946; s. 6g.
ı.37 A Ten-Year Programme of Development for Cyprus, 1946 (Leflcoşa, 1946).
ı.38 The Times, a.y.
:ı.39 The Times, 25 Ekim, s. 3d.
:ı.40 The Times, 1 1 Kasım 1946; Manchester Guardian, 22 Ocak 1 947, s. 4. 1 Aralık
1 946'da Lefkoşa'da düzenlenen kitle mitingine 20.000 Kıbrıslı katılmıştı. Sol örgüt-
NOTLAR 689
!erin tertiplediği mitingde sağcı partiler yer almamıştı ve Kıbrıs sorununun BM'de
gündeme getirilmesine yönelik bir kararname çıkarılmıştı.
24 1 Telgraf kaydı, 1 1 ve 15 Aralık 1946. Türklerin bakış açısı, Kıbrıs Türk Azınlığı Kuru
mu'ndan (KATAK) Fadıl N. Korkut tarafından açıklanmıştır, Picture Post, 11 Ocak
1947, s. 33. Buna göre, Türkler Britanya'nın adayı terk edeceğine inanmıyordu; İngi
liz ve Rum'la dosttular ve herhangi bir azınlığın, bilhassa da gerçekleşeceğine inanma
dıkları koşullar altında, bu iki gruptan birinin kontrolünde olmasını haksızlık olarak
görüyorlardı. Britanya'nın Kıbrıs'ı terk etmesi halinde, adanın eski hakimi olan en
yakın komşusu Türkiye'ye verilmesi gerekliydi; Türkiye, adanın müdafaası konu
sunda diğer bütün komşu devletlerden daha avantajlı bir konumdaydı. Korkut'un
belirttiği kadarıyla, Türkler Enosis'e karşı olmalarına rağmen, Britanya idaresini de
ille de onaylamıyorlardı, zira Rumların tabi olduğu hoşgörüsüz yasalara Türkler de
tabiydiler, üstelik din ve eğitim alanlarında ayrımcılığa maruz kalıyorlardı.
Lord Winster, adadaki Türk toplumuna dair belli konularda araştırma yapması ve
tavsiyelerde bulunması için Türklerle İlgili Meseleler Komitesi'ni oluştıımıuştu. Ko
mite başkanı, 24 Haziran 1948'deki açılış toplantısında yaptığı konuşmada, adadaki
Türklerin Britanya idaresi altında yaşayarak refaha ulaşmak arzusunda olduklarını
ve Britanya idaresinin hep sürmesini istediklerini ilan etmişti ( The Times, 25 Haziran
1 948, s. 3e).
242 Hansard, 1 1 Aralık 1946, 235.
243 The Times, 28 Şubat 1 947, s. 3d.
244 The Times, 8 Şubat 1 947, s. 4e. Görüşmeyi Zenon Rossides aktarmaktadır. Hüküme
tin yaptığı teklifleri özetleyen sömürgeler bakanı şunu c::k lemişti: O, milli arzuları olan
insanların maddi vaatlerle hedeflerinden vazgeçirilemeyeceğini anlay abilirdi. Bakan,
meseleyi bakanlar kuruluna taşıyacağına dair söz vermişti ve heyet bakanlar kurulu
nun kararını beklemeye koyulmuştu. Heyet üyeleri ayrıca İşçi Partisi İmparatorluk
Meseleleri Hakkında Meclis Komitesi'yle de görüşmüşlerdi ve olumlu karşılanmış
lardı, ama komitedeki bazı üyeler Enosis talebi için doğru zamanda olunduğundan
şüphe etmekteydi. Manchester Guardian, 27 Şubat 1 947, s. 6d.
245 The Times, 17 Şubat 1 947, s. 4f.
246 Girne piskoposunun, bir raporda aktarıldığı kadarıyla, 1 938'de sahip olduğu görüş,
siyaseti kilise çıkarlarından üstün tutma alı şkan lığının tipik bir özelliğiydi. Bu görüşe
göre, Enosis mücadelesinin güçl enmesi için başpiskoposluk meselesi gündemde tutul
malıydı. Piskoposun gerçekten de bu görüşü ifade edip etmediğinden bağımsız olarak, ·
lunması üzerine, Yunan Dışişleri Bakanı Bay Tsaldaris, söz konusu cümlenin "arka
daşça bir sohbet esnasında sarf edildiğini ve yanlış aktarıldığını" söylemişti. Başbakan
Sophoulis, kralın yalnızca, Yunan parlamentosunda ifade bulmuş olan milli hissiyatı
ifade ettiğini belirtmişti. Başbakanın yaptığı açıklamaya göre, Yunan hükümeti mev
cut koşulların hassasiyetini göz önünde tutmaktaydı. Hükümetin yaklaşımı, kamuo
yunu Kıbrıs meselesi üzerinden tahrik etmenin bu davaya yardım etmeyeceği, aksine
ülkenin uluslararası pozisyonuna zarar vereceği yönündeydi. The Daily Telegraph, 2
Ağustos 1 948; The Times, 4 Ağustos s. 3f; 1 3 Ağustos, s. 4d, 5c.
2 5 5 Maden işçilerinin grevi, (ücret ve başka konulardaki taleplerle) 2 Ağustos'ta başlamış
tı. Maden yönetimi, l .OOO'den fazla madenciye ve bunların ailelerine maden arazisini
terk etme emrini tebliğ etmişti. Bu grevle bağlantılı olarak, 3 Ağustos'ta özerklik talebi
için sekretaryaya doğru yasadışı yürüyüş yaptıklarına dair on sendika lideri ve on yedi
lıaşka kişi hakkında suçlama mevcuttu. The Times, 3 Ağustos 1 948, s. 3e; 1 3 Ağustos,
s. 4d; Manchester Guardian, 4 Ağustos s. Sf.
The Times, 17 Ocak 1 879, s. Sf. Kıbrıs o dönemde Dover piskoposuna bağlıydı, ama
o bu iki kurumdan birine üstünlük vermek istememişti. Bunun üzerine, konu Ceheli
tarık piskoposuna götürülmüştü. Daha sonra şapcl papazlığı ortadan kaldırılmıştı ve
Anglikan ibadet faaliyeti Muhterem Josiah Spencer'a bağlanmıştı. Spencer 1 880'de
eğitim sorumlusu tayin edilmişti (C.O. 67/ 1 0 1 , ı Eylül 1 896).
:ı. The Times, 1 8 Eylül 1 879, s. 6f.
3 A.g.y., 28 Eylül 1 884, s. Hb; 25 Kasım 1 884, s. 1 3d (20 Ekim, s. 4b ile karşılaştırınız).
Bu arada söylemek gerekir ki, kilise (Bedestan) çok büyük olmakla kalmayıp, kulla
nıma açılması için çok fazla harcama da gerektirmekteydi. The Times ta bunun aksini
'
II Başpiskoposun, daha önceden padişahın verdiği berat vasıtasıyla elde ettiği, mülki
yetkilerini bir konsey emirnamesiyle alacağına dair Chamberlain 1902'de söz vermişti
(C.O. 67/128, 1 9 Şubat 1902). Lord Elgin ve yüksek komiserin 1907'de kararlaştır
dığı kadarıyla, başpiskopos seçildiği zaman ona verilmesi istenen eski mülki yetkilerin
devamı için dilekçe verme sorumluluğu Kıbrıs Kilisesi'nindeydi.
I2 F.O. Corr. Haziran-Aralık 1 879, no 4319, s. 1 36-40. Zannetos, il, s. 1 34-43.
I3 1882 anayasasına göre, piskoposlar teşrii meclisine seçilebiliyorlardı ve kendi kazala
rındaki meclis-i idarenin atanmış üyeleriydiler. Haynes Smith, piskoposların meclis-i
idare üyeliklerinin düşürülmesi gerektiğini belirtmişti, ama ajitatörlerin mecliste ol
duklarında daha zararsız oldukları düşünülmekteydi C.O. 67/1 17, 27 Şubat 1899.
I4 F.O. Corr. Haziran-Aralık 1879, no 4319, s. 140-7 (Fransızca); Zannetos, il, s. 144-
60 (Yunanca; imzalar olmadan, Neon Kition'dan). Bu dilekçe Wolseley'nin dönemin
de yazılıruş, ama daha sonra Biddulph'a arz edilmişti.
I5 F.O. Corr. Haziran-Aralık 1879, no 4319, s. 133.
I6 C. 6003 (1890), s. 40-1 . Britanya idaresine geçildikten sonra boşalmış olan Girne,
Kition ve Baf'taki piskoposlukları beratsızdı. Başpiskoposun beratı vardı, ama o da
belgede belirtilen şartları hukuki yoldan dayatmaya çekinmekteydi. Bulwer'a göre,
başpiskoposluğun vergi konusundaki haklarını yeniden uygulamaya sokacak herhan
gi bir işlem -ki Ortodoks üyelerin çoğunluğu bunu desteklemekteydi- ada yöneti
minin değerlendirmesinden geçmeliydi, çünkü onlar kendi seçmenlerinin çoğunluğu
tarafından onaylanmayan bir uygulamada diretmezdi.
17 A.y.
18 C.O. 67/1 13, 3 Ekim 1 898.
19 C.O. 67/1 15, 19 Ocak 1898; 1 16, 26 Şubat 1898; 117, 29 Nisan 1898, 8 Mayıs
1 899; 1 1 9, 2 Ağustos 1 899.
20 C.O. 671123, 9 Haziran 1 900 (Haynes Smith).
2I B u olay hakkındaki yazışmalar için bkz. A . and P., LIV (1878-9), s . 502-40 (C. 2324,
s. 1-38). Zannetos (il, s. 9 1 -125) belgelerin bir kısmını çevirmektedir.
22 Zannetos, 11, s. 1 1 ı.· Myriantheus 1868'de Atina'da yayımlanan IlEQl ı:wv IİQX<ILwv
Ku:rT.Qiwv isimli ufak bir çalışmanın yazarıdır. Bu kitabın Myriantheus tarafından Gla
dstone'a hitaben imzalanmış bir kopyası British Museum'da bulunmaktadır. Ben ki
taba başvurma fırsatını bulduğum zaman, yaprakları henüz birbirinden ayrılmamıştı.
Myriantheus bu kitapta Kıbrıs'ın kan, dil, din, tarihsel adetler ve bellek açılarından
Yunanistan'la arasındaki bağını vurgulamaktadır. Ona göre, Ortodoksluk ve Hele
nizm Kıbrıs halkında o denli birbirine bağlıdır ki, ikisinden birinin diğeri olmaksızın
kendi başına var olması mümkün değildir (s. 489, dipnot 3). Myriantheus daha sonra
Girne piskoposu olmuş (The Times, 15 Haziran 1 880, s. lOc) ve Chrysanthos ismini
almıştı (Papaioannou, 11, s. 100); 1 889'da Kition'a geçmişti (a.g.y., s. 79).
23 Phillips'e daha sonra şövalye nişanı verilmiştir (C.G. 8 Mayıs 1 880).
24 c. 2355 ( 1 879), s. 7.
25 İskoçyalı bir kadınla evlenmiş olan bir Sakızlı. Zannetos (il, s. 1 63) onu şiddetle eleş
tirmektedir. Zannetos'un belirttiği kadarıyla, Mavrogordato'nun beyanı Wolseley
idaresinin gösterdiği başarının kanıtı olarak resmi yazışmalara geçmişti ve Mavrogor
dato bunun sonrasında İngiliz hizmetinde çalışmıştı.
26 Zannetos da bu durumu kabul etmektedir, 11, s. 125.
27 C.G. 3 1 Temmuz 1 879. Tabii ki, bu makam değişikliğinin ortalığı yatıştırmak ama
cıyla yapıldığına dair imalarda bulunulmuştu (Zannetos, 11, s. 132).
28 Hackett, "The Archiepiscopal Quesrion in Cyprus", Irish Church Quarterly, Ekim
1 908'den yeniden basım (Dublin, 1908). Bu makale, konuyu 25 Mayıs 1908'de uy
gulamaya konan Başpiskopos Seçimi Yasası'na kadar geri götürmektedir. Daha öncesi
692 KIBRIS TARiHi
için Sömürgeler Bakanlığı kayıtlarına (P.R.O., C.O. 67/1 1 7-133) ve Zannetos'a baş
vurdum. Çalışmasının üçüncü cildinde bu konu hakkında 1 904'e dek ayrıntılar veren
Zannetos, arada bir daha sonraki kaynaklara (örneğin, Kition piskoposunun 1 908 ta
rihli dilekçesine ve bilhassa da Tahkim Mahkemesi'nin 1 907'de yayımlanan zabıtları
na) atıfta bulunmaktadır. Zannetos'un verdiği tarihler sıklıkla yanlış basılmıştır, 1902
yerine 1 91 2, 1 904 yerine 1914 gibi. Verdiği bol miktardaki belge, bariz önyargısına
rağmen Zannetos'un çalışmasını son derece faydalı kılmaktadır. Zannetos, Haynes
Smith'e karşı özel olarak serttir. Smith'in kendisini teşrii meclisinin dışında tutmak
için izin almaya çalıştığından emindir (111, s. 444).
ı.9 C.O. 67/1 1 7, Haynes Smith, 27 Şubat 1 899.
30 Zannetos, 111, s. 87-90, Paschales Konstantinides ve Liasides'in Baf piskoposunu be
lirleme sürecini nasıl baltaladıklarını aktarmaktadır. Baf'taki seçmenlerin teklif ettiği
aday, onların düşmanıydı, ama Kition metropolitinin dostuydu. Nisan 1 900'de Girne
metropoliti teklif edilmiş, ama kabul edilmemişti; bu ikinci girişim de böyle başarısız
olmuştu (a.g.y., s. 1 39 ve sonrası). 1 901 başlarındaki üçüncü girişim, piskoposluk
makamına Girne ekibi tarafından da desteklenen Atina arhimandriti Panaretos Dou
legeres'in seçilmesini amaçlamıştı ve kıl payıyla başarısız olmuştu; bu seçim kuralsız
bulunmuştu (a.g.y., s. 272-82).
3ı Kyrillos Papadopoulos'un öm:eki kariyeri ve karakter tahlili Zannctos, 111, s. 1 99'da
kabaca verilmektedir. Kavgacılığı ve görgüsüzlüğii, ona bir sürii düşman kazandırmış
tı. Düşman ettikleri arasında, seçilmesi halinde kendilerinden öç alacağından endişe
eden din adamları da vardı.
31 Demetrios Georgiades'in 1 90l'de Ekümenik Patrikhane'ye bildirdiği üzere, b u kilise
tartışması siyasi nitelikteydi, zira Kition piskoposunun ana düşmanları aynı zamanda
teşrii meclisindeki siyasi rakipleriydi (Zannetos, 111, s. 345-6). Patrik Joakim de me
selenin uygunsuz bir şekilde dünyevi bir hal aldığı yorumunda bulunmuştu (a.g.y., s.
401); bütün göstergeler, kiliseye ilişkin bir soruna neredeyse biitiiniiyle kilise dışı bir
müdahalenin söz konusu olduğuna işaret etmekteydi.
33 Zannetos, ili, s. 402.
34 Zannetos'a göre (ili, s. 1 4 1 ), mason olduğu bilinen yüksek statüsü sahibi kimselerin
çoğu Kition piskoposunun destekçisiydi (bunlara gazeteci Katalanos da dahildi). Buna
karşılık, piskopos yerel basında bir açıklama yayımlayarak, masonlarla kesinlikle hiç
bir ilişkisinin olmadığını belinmişti (a.g.y., s. 145). Ayrıca, Atina mason locasındaki
bir listede piskoposun ismini gördüğünü öne siiren Kyros İoannides'e kendisine iftira
ettiği gerekçesiyle dava açmıştı. loannides'e 1 sterlin ve mahkeme masraflarını ödeme
cezası verilmişti (Zannetos, ili, s. 208-10). Piskoposun rakipleri, "milli şehit" Kypri
anos'un 1 8 1 5'te Lamaka'da etkinlik gösteren masonlar hakkındaki aforoz kararını
bulup çıkarmışlar ve Arhimandrit Philotheos'un önsözüyle yayımlamışlardı. Ama bu
saldırı Katalanos tarafından büyük oranda etkisiz hale getirilmişti. Onun yayımladığı,
olayla çağdaş belgeler, Kyprianos'un hükmiinii gerçek bağlamına koymuştu (Zanne
tos, 111, s. 204-8). Kıbrıs'taki mason örgütlenmesi 1 888'de 2277 no'lu Aziz Paul Lo
cası'nın kuruluşuna dayanmaktadır. Görünüşe göre, Leymosun ve Larnaka başından
itibaren oldukça faal mason merkezleri olmuştur. "Mason kardeşliği ... şu meşhur
başpiskoposluk sorunu yaşanırken, yaklaşık on yıl boyunca savunma amaçlı cesur
bir mücadele ortaya koymuştu; bu dönemde, masonluğun din düşmanı olduğuna dair
kurnazca iftiralar hiç durmadan ortaya atılmaktaydı" (Chr. G. Toraritis, Kıbrıs Büyük
Genel Müfettişi, Ohio Mason, 23 Ağustos 1929 içinde).
35 Zannetos, ili, s. 146. Gime piskoposu, Apostolos Makrakes'in Atina'daki sapkın
ekolüyle bağlantısı olduğuna dair suçlanmıştı. Piskoposun 23/5 Kasım tarihli uzun
açıklaması, bu suçlamaya karşı kendisini savunmaktadır (a.g.y., s. 229-35).
NOTLAR 693
36 C.O. 67/125, yukarıdaki gibi. Kariyerinin önceki aşamalarına ilişkin bir özet, Zanne
tos, s. 200'de yer almaktadır.
37 Piskoposun beyanı, Zannetos, III, s. 153 ve sonrasında alıntılanan 1908 tarihli dilek-
çesinde yer almaktadır.
38 Metin, Zannetos, III, s. 154-6'da.
39 Metin, Zannetos, III, s. 156 ve sonrasında.
40 Sinod Meclisi'nin daha sonraki bir açıklamaya göre (14/27 Haziran 1900), Tekno
poulos hakkında yanlış bilgi verilmişti. Kendi vaazlarında, Helenizm'in kalbinde kök
salmış kadim milli duyguları işlemesi ve güçlendirmesi için özel olarak ona tavsiyede
bulunulacaktı (Zannetos, III, s. 166).
4I Zannetos, III, s . 144-5.
42 3 1/13 Haziran 1 900. Piskoposun kendi ifadesi, Zannetos, III, s. 1 62-3.
43 Zannetos, III, s. 164-5.
44 Zannetos, III, s. 1 6 8 (Larnaka bildirisi).
45 Kilise dışından kırk kişi ve yirmi din adamından oluşan ve yarısı başpiskoposluk
bölgesine tahsis edilen özel temsilciler, daha sonra umumi temsilcileri seçecekti. Söz
konusu sayılar bu olayda Sinod Meclisi tarafından keyfi bir şekilde tespit edilmiş,
oranlar göz ardı edilmişti. Dolayısıyla, Kition piskoposluk bölgesinde kilise dışından
dokuz kişiye karşılık üç din adamı, Baf piskoposluk bölgesinde kilise dışından beş ki
şiye karşılık dört din adamı ve Girne piskoposluk bölgesinde kilise dışından altı kişiye
karşılık üç din adamı belirlenmişti. Buradaki amaç, Kirion piskoposundan etkilenme
ihtimali olan din adamı sayısını azaltırken, Sinod Meclisi ve destekçilerinin güçlü ol
duğu yerlerde bu miktarı yüksek tutmaktı (Zannetos, III, s. 1 9 6).
46 Cikko başrahibi, en havadan sudan sebeplerle itirazda bulunulması için açıkça çağrı
da bulunmuştu. Kendisiyle aynı tarafta olanlara şöyle demişti: "Endişe etmeyin; Sinod
Meclisi eleği kullandıktan sonra geriye kaç kişinin kalacağını göreceksiniz."
47 Zannetos, III, s. 2 1 7. Şahsi çıkarları nedeniyle iki metropolit dışarıda tutulacak olursa
geriye yalnızca daha düşük rütbeli din adamları kalmaktaydı.
48 Antakya patrikhanesinin diğer üç bağımsız patrikhane olan İstanbul, lskenderiye ve
Kudüs patrikhaneleriyle olan ilişkisi, tamamen ırksal nedenlerle bozulmuştu, zira nor
malde o zamana kadar Yunan olan Antakya patriği o sırada Suriyeli biriydi. Zanne
tos, III, s. 235.
49 Zannetos (III , s. 2 1 8-21 ) raporda kullanılan dilin fazla taraflı, ihtiyatsız ve incelik
ten yoksun olduğunu düşünmekte ve Kilise'nin kirli çamaşırlarının bu şekilde ortaya
saçılmasını tasvip etmemektedir. Bu ilginç bir durumdur, çünkü Zannetos açık bir
şekilde Kition piskoposunu desteklemekteydi.
50 C.O. 67/125. Smith, 15 Aralık'ta ve 10 Ocak 1 901'de izin almadan gösteri yapılma
sını yasaklamayı teklif etmiş ve konuyla ilgili endişelerini tekrar dile getirmişti. Ona
verilen talimat, asayişin bozulmasına engel olmak için kesin olarak ihtiyaç duyulan
uygulamalarla yetinmesi yönündeydi (C.0. 67/127, 10 ve 25 Ocak 1901).
51 Zannetos, III, s . 224.
52 Zannetos, III, s. 224 ve sonrası.
53 Temsilcilerin 9/22 Ekim tarihli bir mektubu, Ekümenik patriğin resmen müdahale et
mesini istemekteydi. Aynı tarihte Kition piskoposu da üç patriğe ve Yunanistan Sinod
Meclisi başkanına şahsen yazmıştı (Zannetos, III, s. 236-8).
54 Zannetos, III , s. 225 ve sonrası (9/22 ve 1 3/2 Ekim 1 900). Kition piskoposunun (Zan
netos'a gönderdiği bir mektupta) kendi yazdıkları ve Evagoras'ta (s. 263-9) yer alan
bir rapor, söz konusu değerlendirmenin nasıl yapıldığını ortaya koymaktadır.
55 Bkz. Zannetos, III, s . 239-56.
694 KIBRIS TARiHi
56 Argümanlarına tatmin edici bir karşılık alamayan Kition piskoposu, en sonunda Si
nod Meclisi'nin kilise hukukuyla uyuşmadığını beyan etmişti, zira mecliste yalnızca
bir piskopos vardı ve o da başkan sıfatı taşıdığı için oy hakkına sahip değildi. Meclis
teki Machaeras başrahibi ve başpiskoposluk eksarhı ölmüştü; böylece geriye yalnızca
üç üye kalmıştı (Girne piskoposu, Cikko başrahibi ve arhimandrit), bu da yeter sa
yısını sağlamıyordu. Girne piskoposu'nun yeter sayıyı elde etmek amacıyla rahmetli
Machaeras başrahibi yerine Metrophanes'i tayin etmesi, başpiskoposa ait bir yetkinin
ihlali yoluyla gerçekleşmişti ve kilise hukukuna aykırıydı. Girne piskoposu en sonun
da sapkınlıkla suçlanmıştır. Zannetos, a.y.; Hacken, Archiepiscopal Question, s. 8 .
57 Zannetos, s. 257 ve sonrası (tarihsiz).
58 Öte yandan, aşağıda görüleceği üzere, ada yönetimine yapılan başvuru 24 Aralık'a
kadar bildirilmemişti (C.O. 67/125).
59 Zannetos, IIJ, s. 259 ve sonrası.
60 Zannetos, IIJ, s. 270.
6ı 24 Aralık 1900, C.O. 67/125. Taraflı ve güvenilmez bir tanık olan Zannetos, yöneti
min Sinod Meclisi tarafından yönlendirildiğinden emindir. Ona göre, Haynes Smith
Kıbrıs Kiliscsi'nin bağımsızlığına yönelik bir tehdit olduğu bahanesini kullanarak
dikkati dağılmış olan Helen halkını bölmeyi ve bu yöntemle daha kolay yönetmeyi
amaçlamaktadır (s. 271). Bu yazarın Haynes Smith'e yönelik kuvvetli nefretinin en
aşikar olduğu kısım burasıdır.
62 C.O. 67/129, 1 ve 1 8 Ocak 1 901.
63 A.g.y., 3 Ocak 1 90 1 .
64 Zannetos, III, s. 270-1 .
6s Zannetos, III, s. 271 -2.
66 Zannetos, IIJ, s. 283-7. Haynes Smith'in bir mesajından kral vekilinin de meseleye
ilgi gösterdiği sonucu çıkmaktadır (C.0. 67/127, 28 Şubat 1 901). Kral vekili, seçim
için üç piskoposun da mevcut olmasının gerek olmadığı yönünde bir kaynak bulmuş
tu (söz konusu kaynak: Melctios Sakellaropoulos, 0EXXATJOUl01:LXOV aiımwv, Ati
na, 1 898, s. 1 80). Metropolit seçimlerine ilişkin kaynaklar, belli sayıda piskoposun
mevcut olmasını gerekli saymamaktaydı (Sinod Meclisi'nin görüşüyle karşılaştırınız,
Zannetos, llI, s. 331 ve sonrasında madde 4 1 -5). İznik Konsili'nin dördüncü kanonu
(Mansi, il, sütun 679) ve Antakya Koıısili'nin on dokuzuncu kanonu (a.g.y., sütun
1 3 1 6) piskopos seçiminden bahsetmektedir.
67 Sir N.R. O'Connor'ın 20 Mart 190 1 'de bildirdiği kadarıyla, Ekümeııik patrik Kıb
rıs'a bir heyet göndermesine izin verilmesi için hala ısrar etmekteydi (C.O. 67/129).
68 Kition piskoposuna hitaben yazdığı mektup, 23/8 Mart 1 901, Zannetos, 111, s. 287-8.
69 1 9/1 Nisan 1 90 1 . Dilekçenin özeti Zannetos, ili, s. 312-35'te. Bu belgede ifade edilen
en mühim görüş, yukarıda (dipnot 66) atıfta bulunduğumuz üzere, seçim sürecinde üç
piskoposun gerekmediği görüşüydü.
70 C.O. 671128, 28 Eylül 1901; 129, 1 Ekim. Georgiades'in görevi: Zannetos, lll, s. 338-49.
71 Bununla birlikte, Georgiades'in aktardığı kadarıyla, yüksek komiser konu hakkındaki
görüşlerini onunla paylaşmak amacıyla Georgiades'i "resmen" akşam yemeğine ça
ğırmıştı (Zannetos, ili, s. 34 7).
72 Bu olayı bildiren yüksek komiserin belirttiği kadarıyla (C.O. 67/128, 31 Ekim 1 90 1 ),
Kition piskoposunun destekçileri ancak patriğin kendileri lehine karar kullanacağı
yönünde teminat aldıktan sonra imza atmıştı. Mektuplar Zannetos, 111, s. 343 ve
sonrasında verilmektedir. Her iki taraf da Kıbrıs Kilisesi'nin bağımsız karakterinin
herhangi bir zarar görmemesini şart koşmuştu. Kitionlula.r seçimin Kıbrıs Kilisesi'nin
kural ve adetlerine ve ada halkıyla din adamlarının haklarına uygun olarak yapılma-
NOTLAR 695
sını şart koşmuştu. Buna karşılık, Gimeliler halihazırda kilise işlerini yürütmekte olan
Sinod Meclisi'nin haklarının ve görüşlerinin göz ardı edilmemesini şart koşmuştu.
73 Zannetos, m, s. 350-2.
74 Zannetos, m, s. 345-9.
75 Zannetos'un belirttiği gibi, Georgiades'in bu planın önündeki teknik zorluklardan
söz etmemektedir. Zannetos, eksarhın ada yönetimini kızdırmaktan endişe edip seçim
sonuçlarını incelememesini esefle karşılamaktadır. Ona göre, büyük bir diplomat gibi
davrandığını zanneden Georgiades, gerçekte alçak (ıı:avouQyou) yüksek komiser için
kolay lokma olmuştu.
76 İlk olarak 27/10 Aralık 1901'de toplanan bu tahkim kurulunun zabıtları,
'Eıı:ıı.A.11oıaoı:txfı )U:ft6ELa'nın özel bir sayısından (XL, 29/12 Ekim 1907) alınarak,
Zannetos tarafından (ID, s. 352-405) verilmiştir. 5/1 8 Nisan' da sonraki son oturumun
zabıtları yayımlanmamıştı, ama 29 Nisan/12 Mayıs oturumunda alınan kararlar 1114
Mayıs tarihli lstanbul Postası'nda verilmişti.
77 İki taraf ve tahkim kurıılunun birbirlerine gönderdikl�ri telgraflar Zannetos, lll, s.
372'de verilmektedir. Haynes Smith'in 24 Şubat'ta çektiği telgrafa göre, patrikhane
nin kararları Kition piskoposunun taraftarları tarafından ret, Gime piskoposunun
taraftarları tarafından ise kabul edilmişti (C.0. 67/130). Joakim, kararın yetki aşımı
olmadığını belirtmişti, çünkü tahkim kurulu üyeleri sorunun nihai çözümü için gö
revlendirilmişti ve Kıbrıslıların birbirleriyle anlaşamaması halinde yegane çözüm bir
başpiskopos seçmekti. Zannetos, bu argümanı patrikliğe yakışmayan bir lafügüzaf
olarak görmektedir.
78 Hackett, s. 12.
79 The Times, 1 7 Şubat 1 902, s. 6b.
80 28 Ocak/1 O Şubat 1902 tarihli telgraf, diğer vekiller ve Ortodoks nüfusun beşte dördü
adına Theodotou, Zannetos ve Rossides tarafından imzalanmıştı. Bu telgraftan son
ra, Zannetos'un söylediği kadarıyla büyük oranda kendisi tarafından kaleme alınmış
uzun bir dilekçe tahkim kuruluna gönderilmişti. Söz konusu dilekçe, tabii ki Kition
tarafının bakış açısından, tüm meseleyi ustaca anlatmaktadır; Zannetos, Ioı:ogia "t'TJÇ
Kuıreou, lll, s. 380-91'de tam olarak verilmiştir. Tahkim üyeleri, dilekçenin ellerine
ulaştığını bildirme nezaketi göstermemişti (a.g.y., s. 413). Telgraflardan bir tanesinde
Kitioncular yüksek komiserin kararını kabul etmediklerini bildirmekteydi.
8 :ı Zannetos'a göre (s. 372), Lamaka'daki Yunan konsolosu Napoleon Betsos üçüncü
bir kişinin başpiskopos seçilmesi teklifini şiddetle desteklemekteydi ve patriğe bu ko
nuda baskı yapması için İstanbul'daki Yunan elçisine ricada bulunmuştu. Kendi id
diasına göre, iki kez görüştüğü yüksek komiser, üçüncü bir kişinin seçilmesi için çaba
göstermesi yönünde ona durmadan tavsiyede bulunmuştu (a.g.y., s. 378). Konsolos,
açıkça olmasa da, Kition piskoposunun şahsi düşmanıydı ve daha önce Doulegeres'in
Baf piskoposu olarak takdis edilmesini istemişti (a.g.y., s. 360).
82 Bu telgraf Zannetos, ID, s. 373'te (Yunanca olarak) verilmektedir. Zannetos'un telgraf
için kaynak gösterdiği Phrankoudes'in 'Ioı:oQi.<x ı:ou AQXLrn. l;;11Tiıµaı:oç isimli çalış
masına ulaşamadım. Ama burada yazışmaların sıralaması tam olarak doğru değildir.
83 Joakim Britanya büyükelçisine başvurmuş, ama daha cevap gelmemişti; cevabın bek
lenmesi kararlaştırıldı.
84 Zannetos, ID, s. 378-9.
85 Zannetos'a kalırsa, Kudüs patriği, Joakim'i körü körüne takip etmekteydi (111, s.
391). Phrankoudes de (aktaran Zannetos, s. 408) Damianos'un mahcup gözükmesine
rağmen Joakim'in kararlarını gözü kapalı takip ettiğini söylemektedir. Ama Damia
nos her zaman aynı fikirde değildi (s. 395).
696 KIBRIS TARiHi
dığından ötürü yapılacak en iyi şey, devletin hiç müdahalede etmemesi ve tarafların
kavga etmeye bırakılmasıydı (C.O. 67/1 31, 17 Mayıs 1902).
99 C.O. 67/13 1 , 9 Temmuz 1 902; 1 32, 2 5 Ağustos; 133, 5 Temmuz.
ıoo C.O. 67/132, 26 Ağustos ve 25 Eylül 1902.
ıoı Hacken, Archiep. Question, s. 13; Zannetos, III, s. 430-1. Bu beyan, başkatip tara
fından 1 8/l Ekim 1 902'de aktarılmıştı. Başkatip daha sonra Kition piskoposuna bil
dirimde bulunmuştu. Buna göre, bu belirtilen şeklin dışında gerçekleştirilecek hiçbir
seçimin Britanya hükümeti tarafından tanınmayacağı yönünde açıklama yapması için
yüksek komisere talimat verilmişti.
102 Zannetos da böyle demektedir, III, s. 43 1. Chamberlain'i öve öve bitiremeyen Zan
netos'a göre, Sömürgeler Bakanı Ortodoks inancından olmamasına karşın, Ortodoks
Kilisesi'nin güneşli Doğu'da yaşayan ve fikir ve eylemleri Kutsal Ruh tarafından yön
lendirilen önderlerine uzaklardaki Londra'nın sisleri arasından dahice bir ders ver
mişti. Yukarıda belirttiğimiz üzere, kaynaklar böyle bir yönlendirme için pek az veri
sunmaktadır. Joakim, Chamberlain için "Kıbrıslıların patriği" ifadesini kullanırken,
karşıt görüşteki İskenderiye patriği onun Kıbrıslı masonlar tarafından yönlendirildi
ğini belirtmişti. Öte yandan, İstanbul'daki Yunan elçiliği sorduğu zaman, Joakim bu
türden beyanları inkar etmişti (Zannetos, s. 433 ve sonrası).
103 Haynes Smith, C.O. 67/132, 1 1 Aralık 1 902. Smith, 27 Aralık tarihli gizli bir mesajda
(a.y.) sorunun yasama yoluyla çözülmesine karşı birtakım siyasi sebepler arz etmişti.
10 4 Zannetos, 1, s. 435-6.
10 5 Zannetos (III, s. 436-7), Joakim'in Kition ve Gime metropolitlerine ve Sinod Mecli
si'ne yazdığı bir mektubu ve Joakim'le kendi Sinod Meclisi tarafından imzalanmış bir
genelgeyi (özet halinde) vermektedir. Bunlar aynı gün gönderilmiş olmasına rağmen,
Zannetos birinin tarihini 1 3 Ağustos olarak, diğerininkini ise 16 Ağustos 1 903 olarak
belirtmiştir. Genelgenin, buradan çıkan sonuca göre, neden Gregoryen takvimine göre
ta rihlendi rildiği, anlaşılması güç bir durumdur.
I06 Zannetos, III, s. 604.
107 Hacken, s. 14.
I08 A.y. Başka kaynağa referans verilmediği müddetçe, çekişmenin 1908'e kadarki anla
tımı Hacken'ın makalesinden alınmıştır.
rn9 Söz konusu yasa tasarısı ilk olarak 5 Nisan'da gündeme gelmişti; patriklere yapılan
çağrı 25 Nisan'da gönderilmiş, 26 Nisan'da kabul edilmişti (Hacken, s. 15).
ı r o Hacken, s. 15.
ııı Photios, haklı olarak, söz konusu olayları Gime grubundan altmış temsilcinin gön
derdiği, hizipçi bir taktik olan, dilekçe olarak görmüştü.
ı r 2 The Times, 1 3 Nisan 1908, s. 6b.
113 Ekümenik patrik Sinod Meclisi'nden konağa el konması hakkında bir itiraz mektubu
almış ve iletmişti. Ayrıca "Kıbrıs Halkı" adına yazılmış bir itiraz da alınınışn (27
Mart/9 Nisan).
1 1 4 Öte yandan, mektuplarına "Kıbrıs başpiskoposu" şeklinde ve kırmızı mürekkeple
imza atma imtiyazından yararlanmaya başlamışn. Ama King-Harman, unvanı devlet
nezdinde tanınmayan bir kimseyle yazışmayı reddetmişti.
ı r 5 The Times, 10 Nisan, s. 7e; 1 1 Nisan, s. 5e; 1 3 Nisan, s. 6b.
n 6 Sömürgeler Müsteşarı Albay Seely'nin söylediği kadarıyla, yüksek komisere tartışma
dan olabildiğince uzak durma taliman verilınişti. Buna karşılık, Rum vekillerin "Kıbrıs
Kilisesi'nin kadim kurallarına uygun bir usulle" başpiskopos seçilmesi için hazıriadık
ları yasa tasarısına ada yönetimi destek verecekti (Hansard, 4 Mayıs 1 908, 1633).
1 17 C.G. 25 Mayıs 1908.
698 KIBRIS TARiHi
1 5 ASAR-1 ATİ KA
( Sayfa 52 1 -524)
Cd. 3996 ( 1 908), s. 1 5, 16 (12 Şubat 1 903 tarihli bildiri). Chakalli'nin The Times'taki
(24 Haziran 1 902, s. 13b) itirazıyla karşılaştırınız.
ı. Wolseley, "sarih emirlere aykırı bir şekilde, kazılar için b ir grup işçi tutan Maltalı bir
antik eser avcısını yasayı ih lal ettiği gerekçesiyle" hapse atmış olmaktan memnundu
(Maurice ve Arthur, s. 97). Söz konusu kişi, Alexander Palma di Cesnola'ydı. ABD
vatandaşı olduğunu iddia eden Cesnola, Beyrut'taki Amerikan konsolosuna müracaat
etmişti. Buna karşılık, Wolseley onun Amerikalı olduğundan hiç söz etmediğini ve
aksanının İtalyan bir Levanten izlenimi verdiğini belirtmişti (F. O. Corr. 1 878-9, s.
222-3). Cesnola'nın tutuklanması son derece iyi bir etki yaratmıştı. Kefaletle tahliye
NOTLAR 699
talebi başlangıçta kabul edilmemiş, ama yirmi dört saat sonra serbest bırakılmıştı
(Daily News, 10 Ekim 1 878, s. 5d). Cesnola, 23 Ekim 1 8 78'de Larnaka'daki medis-i
devai tarafından (kadı başkanlığında ve İngiliz bir denetçi huzurunda) yargılanmış ve
4 Türk Lirası para cezasına çarptırılmıştı. Enkomi ve Ormidia'daki kazılarda çıkardı
ğı bütün antik eserlere el konmuş, ama para cezası affedilınişti (F. O. Corr. 1 878-9, s.
1 57, 1 77-1 89; The Times, 29 Ekim 1 878, s. 8c; 1 3 Kasım s. lOa; Hansard, 12 Aralık
1 878, 637). Antik eser arayışında mezar taşlarını ve sit alanlarını "tekeline alan" Ces
nola, Kıbrıs arkeolojisine kayıtlardaki herkesten daha fazla zarar vermiştir. Cesnola
tartışması üzerine bir kaynakça için bkz. Cobham, Exc. Cypr., s. 5 17-18.
3 Maurice ve Arthur., s. 97. Yukarıda belirttiğimiz üzere (Altıncı Bölüm, dipnot 5 1), Kıb
rıs'taki antik çömlekleri sınıflandırma amaçlı ilk ciddi girişim T.B. Sandwith ( 1 865-70
arası Britanya viskonsülü) tarafından yapılmıştı; ama onun çalışması 1 877'ye dek ya
yımlanmamıştır. Bir diğer Britanya konsolosluk görevlisi olan Hamilton Lang, şevkli
ve kendi ölçütlerine göre bilimsel sayılabilecek bir antik eser araştırmacısı ve kolek
siyoncusuydu. Lang, Cyprus isimli kitabının on beşinci bölümünde, 1 872'de adayı
terk ettiği zamana kadarki dönemde elde edilen başlıca arkeolojik bulguları ilginç bir
şekilde anlatmaktadır.
4 F. O. Correspondence, 1 878-9, s. 2 1 6 ( 1 3 Aralık 1 878).
5 A Catalogue ofthe Cyprus Museum, J. L. Myres & M. Ohnefalsch-Richter (Oxford,
1 899).
6 Gunnis, s. 89, 98. Soli harabeleri de aynı amaçla talan edilmekteydi (a.g.y., s. 257).
1 892'de Osmanlı devleti antik eserlerin Kıbrıs dışına çıkarılmasının yasaklanmasını
istemişti. Bu ilginç bir durumdur. Lord Ripon'a göre, bu istek Osmanlı devletinin Kıb
rıs'taki dindışı meselelere müdahale etmeyi amaçlayan bir girişimiydi. Daha önceki
müdahaleler, İslami konularda yapılmıştı ve Britanya yönetiminin Türklerin istekle
rini kabul etmesi mümkün olmuştu. Sir Walter Sendall'ın belirttiği kadarıyla, asar-ı
atika ihraç etmeyi yasaklayan Osmanlı nizamnamesi Kıbrıs'ın Britanya idaresine ge
çişinden sonra çıkarılmıştı ve Kıbrıs için geçerli değildi (C. O. 67176, 14 Ekim 1 892;
77, 30 Kasım 1 892). Adını zikretmeyeceğimiz bir yüksek komiserin Bellapais Manas
tırı'nda yatakhane çatısının çöktüğü haberi karşısında memnun olduğu ve taşların yol
yapımında büyük faydası olacağını söylediği yönündeki rivayet doğruysa eğer, ada
idarecileri, kasıtlı tahribatı engellemeye çalışmakla birlikte, kazalar sayesinde ortaya
çıkan iyi durumları da kabullenme eğilimindedir demektir. Antik eserler konusuna
gerçekten zekice bir ilgi gösteren ilk yüksek komiser., 1 9 1 3- 1 9 1 4 Raporu'un yazan
Sir Hamilton Goold-Adams'tı (Cd. 7643). O yıl, antikite araştırmaları için -gayet
yetersiz bir miktar olsa da- 450 sterlin tahsis edilmişti.
7 1 6 Aralık 1 899'a gelindiğinde bile, The Times'a göre (s. 12 ve sonrası), Mağusa'dan
taş kaçakçılığı hala devam etmekteydi. Yüz taş başına ödenen fiyat, 1 5 Kıbrıs kuruşu
veya 1 şilin 8 peni'ydi. Taşlar düzleştirilirken üzerlerinde bulunan her türlü oyulmuş
kısmın işi görülüyordu. 1 900'de İtalyan basınında çıkan haberlere göre, Mağusa sur
ları Mısır'da tramvay müteahhitliği yapan birine satılmıştı. Elbette ki bu haberler ger
çeği yansıtmıyordu. Ama bu meseleye dair bir soruya verilen resmi cevapta, surlarla
ilgili bir sorıın olmamasına ve üstü oyulmuş eski taşları ihraç etmenin yasak olmasına
rağmen, "ihraç edilmiş durumdaki bütün taşların özel şahıslarda veya karaborsada
olduğu" kabul edilmişti (C. O. 67/125, 1 4 Mayıs 1 900). Ayrıca, liman ıslahını yükle
nen müteahhitler., bir miktar hasara yol açmıştı. Buna göre, şehrin kuzeyindeki taşo
caklarına ulaşım amacıyla mühendislerin surlarda delik açmasına izin verilmişti. Sö
külen taş1ann iş bittikten sonra yerlerine geri konması şart koşuhnuştu. Lichrenberg�e
göre (s. 1 5), gereksiz büyüklükteki üç adet geçit surların görünümün tahrip olmasına
yol açacak bir şekilde açılınıştı.
700 KIBRIS TARiHi
1 6 STRATEJİK HESAPLAR
(Sayfa 525-530)
7 Alman bir gazetec i 1 928'de bu durumu fark etmişti (Zeitschrift für Politik, XVII, s.
73 1 dipnot). Mısır'da yaşanan sorunlar Kıbrıs'ın önemini artırmıştı.
NOTLAR 701
8 Boru hatlarının olağanüstü derecede saldırıya açık olması, geçtikleri bölgede karmaşa
yaşanması durumunda onlara güvenmeyi imkansız kılıyordu. Batı'ya giden petrolün
Basra Körfezi'ndeki tankerler gittikçe daha bağımlı hale gelmesi muhtemeldir.
9 Karşılaştırın: K. Edwards, The Grey Diplomatists ( 1938), s. 107; W.E. Simnett, The
British Colonial Empire (1942), s. 33-4. Rutba kuyuları, Atina'ya Kıbrıs üstünden
halihazırdaki İskenderiye ve Gazze rotasına göre 240 km daha takındır (K. Williams,
Britain and the Mediterranean, s. 59). Bkz. Storrs, s. 484'teki öğretici harita. Storrs'un
açıkladığı kadarıyla, Taberiye Gölü'ne inmenin zorluğu ve yakındaki Samah pistine
inen uçakların maruz kaldığı rüzgar tehlikesi nedeniyle Kıbrıs rotasını kullanan Doğu
seferleri sekteye uğramıştı.
ıo Yüzbaşı Spencer Boyle'ın belimiği kadarıyla ( The Times, 28 Eylül 1929, s. 13e), mo
dern bir muhribin sekiz saat içinde Port Said'den Leymosun'a varması mümkündü ve
Leymosun'daki tuz gölü muhrip ve savaş uçakları için biçilmiş kaftandı. Tuz gölünün
" 1 ,2 metrelik derinliği, durumdan etkilenecek köylülere tazminat olarak 4.000 ster
lin verilmesi karşılığında, eski bir Venedik hendeğinden deniz suyunun içeri alınması
vasıtasıyla gerekli derinlik olan 2,4 metreye çıkarılabilirdi" (Storrs, Orientations, s.
483).
ll Hansard, 24 Temmuz 1935, 1920.
12 A.g.y., 2048.
13 A.g.y., 2 1 3 1 .
I4 A.y., 1 7 Kasım 1 937, 382.
15 D.H. Cole, lmperial Military Geography8 ( 1 93 6 ), s . 103.
16 Aynı kaynak, 9 . baskı ( 1 938), s . 1 19.
17 Buna karşılık, daha sonra İtalyan hava üssü yapılacak olan Kastellorizo, Mağusa'dan
yalnızca 418 km civarındadır.
18 Hansard, 9 Mart 1936, 1 825.
19 The Times, 7 Eylül 1 936, s. l l d; 23 Eylül, s. 1 2g.
20 Hansard, 11 Kasım 1 936, 849; halihazırdaki limanların donanma tarafından kulla
nılmasına yönelik bir karara henüz varılmamıştı.
21 A.g.y., 10 Kasım 1 937, 1 75 1 .
22 Bay Churchill 1 8 Nisan 1938'de Bay Eden'a şöyle yazmıştı: "Kıbrıs'ı 'önceden danış
maksızın' istihkam edemeyişimiz, son derece zararlı bir durumdur." The Second Wor
ld War: Whe Gathering Storm (Boston, Mass., 1948), s. 283. J.A. de Rothschild'in
belirttiği kadarıyla (Hansard, 14 Haziran 1938, 1 16), Kıbrıs'ın istihkamı meselesi
İtalya'yla yapılan anlaşmanın (hali belirsiz durumdaki) akıbetine bağlıydı; buna kar
şılık, anlaşmadan bağımsız bir şekilde Kıbrıs'ın stratejik önemi bakiydi. Her halükar
da, söz konusu anlaşma artık tarih olmuştıır.
23 Bkz. The Times, 20 Mayıs 1940, s. 5d; 2 1 Mayıs 1941, s. 4c; 5 Haziran 1941, s. 3c; 6
Haziran 1941, s. 4d; 6 Eylül 1941, s. 4f; 27 Eylül 1941, s. 3d; 23 Nisan 1942, s. 4c.
24 Kıbrıs Havayolları Ltd., Britanya Avrupa Havayolları'yla ortak olarak her hafta ger
çekleştirdiği Londra'ya ve Londra'dan uçuşlara ek olarak, 1948 baharında Lod, Bey
rut, İskenderiye, Kahire, Ankara ve İstanbul'a yeni sefer koymuştu. Cyprus Mail, 7
Nisan 1 948. Valinin 27 Ocak 1 948'de yürütme meclisine hitaben yaptığı konuşma (s.
3-4) ile karşılaştırınız.
25 7 Aralık 194 7 tarihli The Sunday Times'ta "Atticus."
·�·;�:--:- . :',·- �.-�--
- "'
, ,
. ..
Kaynakça
Roma rakamlı referanslar -aksi belirtilmedikçe-- Accounts and Papers ciltleriyle ilgilidir.
MECLİS EVRAKI
Türkiye
1 856. No. 2040, c. LXI. Firman and Hatti-Sherif by the Sultan, relative to Privileges and
Reforms in Turkey.
1 856. No. 2069, c. LXI. Correspondence respecting Christian Privileges in Turkey.
1857. Sess. 2, c. XXXVIII. Abstracts of Reports on Trade for 1 856-7.
1 8 6 1 . No. 2810, c. LXVII. Reports received from Her Majescy's Consuls relating to the
Condition of Christians in Turkey.
1 867. No. 3807, c. LXXV. Despatch from Lord Lyons, respecting Reforms and Treatment
of Christians in Turkey.
1 867. No. 3854, c. LXVV. Reports received from Her Majesty's Ambassador and Consuls
relating to the Condition of Christians in Turkey, 1 867.
1 867. No. 3944, c. LXVV. Aynı kaynak, Bölüm il.
1 879. C. 2427. Bkz. aşağıda, Foreign Office Papers, 3840.
1 8 8 1 . C. 3008, c. C. Reports on the Administration of Justice in the Civil, Criıninal, and
Commercial Courts in the various Provinces of the Ottoman Empire.
Kıbrıs
1 856-1 877 arasındaki konsolosluk raporları için bkz. Cobham, Excerpta Cypria, 51 1 .
1 878-1907 arasındaki meclis evrakı için bkz. a.g.e. 5 1 4- 1 6; 1 878-1 935 arası için, Hand
book, 359-60.
Ayrıca:
1 892. Reports from Committees, c. XI. Third Report of Committee of Public Accounts, 24
Mayıs 1 892.
1 899. Return to Order of House of Commons ( 1 ) of ali sums paid since the Year 1 8 79-80
out of moneys arising from Revenues of Cyprus in discharge of interest on the Turkish
704 KIBRIS TARiHi
Loan; (2) of ali sums voted by Parliament during the same period in aid of the Admi
nistration of Cyprus; and also of the Surplus remaining in each year over and above the
Payments made out of such Revenues on account of the Turkish Loan and laid aside by
way of Sinking Fund together with the interest thereon [Similar returns down to 1912-
1 3 (H. of C. 3 1 8), c. XLIX].
1 899. C. 9088, c. CIX. Treaties containing Guarantees or Engagements by Great Britain in
regard to the Territory or Govemment of other Countries. Jncludes the Convention of
4 June 1 878 and Annex.
1 858. Cd. 4 1 99, c. LXXI. Report for 1907-8.
1 859. Cd. 4905, c. LIX. Report for 1 908-9.
1 860. Cd. 4964-1 8, c. LXIV. Survey of Cyprus.
1910. Cd. 5372, c. LXVI. Report for 1909-10.
191 1 . Cd. 5598, c. XLVll. Duties and Responsibilities of the Inspector-General of the Home
and Oversea Forces.
1 9 1 1 . Cd. 5898, c. Llll. Report for 1 910- 1 1 .
1 9 12-13. Cd. 6430, c. LX. Report for 19 12.
1 9 1 4. Cd. 7065, c. LX. Repon for 1 912- 13.
1 9 14. Cd. 7174, c. LX. Report by Sir Ronald Ross on Prevention of Malaria.
1 9 1 4-16. Cd. 7643, c. XLVI. Report for 1 9 13- 14.
1914-16. Cd. 7622-56, c. XLill. Report for 1 9 1 4- 1 5.
1916. Cd. 8 1 72-29, c. XIX. Annual Colonial Repon (no. 903) for 1 9 1 5-16.
1 9 1 7-18. C. XXII. Annual Colonial Report (no. 94 1 ) for 1 9 1 6- 1 7.
1 9 1 9-39. Annual Colonial Repons for the Years 1 9 1 7- 1 8 to 1938.
1 929-30. Cmd. 3477, c:. XXlll. Memorial from the Greek Elected Members of the Legis
lative Council (20 Temmuz 1 929) together with the Reply returned by the Secretary of
State for the Colonies.
1 93 1 -32. Cmd. 4045, c. VI. Disturbances in Cyprus in October 1931.
1 939. Cmd. 605 1, c. X. First Report (Kısım il) of Economic Advisory Committee on Nut
rition in the Colonial Empire.
1 940. Colonial Development and Welfare Act (Public General Acts... of 1 940, eh. 40).
1 945. Cmd. 6713. Colonial Development and Welfare. Despatch ( 1 2 Kasım 1945) from
Secretary of State for the Colonies to Colonial Governments.
1 945. Return (no. 106) of Schemes made under the Colonial Development and Welfare Act
of 1 940, 1 April 1 944 to 31 March 1 945.
1 948. Cmd. 7433. The Colonial Empire ( 1947-8).
1948. Annual Report on Cyprus for the year 1 946.
MECLİ S ZABITLARI
1 877-9. Turkey. Memoranda and Papers relating to the Island of Cyprus, 1 877-9. Conta
ins Report on Cyprus by E. H. H. Cullen based on information obtained chiefly from
Consular Reports.
1861. 3835, 3836, 3897. Memoranda by Hertslet and Pauncefote on the Position of the
British Govemment of Cyprus with reference to Privileges of Foreign Consuls under the
Capitulations and of Foreign Countries in general under their Treaties with the Porte.
KAYNAKÇA 705
1 879. 3840 (C. 2427). Repon by A. E. Wild on the Forests in the South and West of the
Island of Cyprus.
1 879. 3979. Memorandum by Lushington Phillips on Judicial Arrangements (1 Ekim
1879).
1 879. 4004. Correspondence relating to the Island of Cyprus 1878-9 (Ekim 1 879).
1 878. 4077. Francis Onofrio, V.C. Santa Maura, to Sir C. Sebright ( 14 Ağustos 1 878).
1 878. 4089. Correspondence respecting the Deportation Ordinance in Cyprus ( 1878).
1 880. 4094. Repon of the High Commissioner for 1 879. Mart 1 880'de basılmıştır.
1 880. 4212. Memorandum by Philip Currie of Negotiations for the Capitalization of the
Annual Payment due to the Porte out of the Revenues of Cyprus.
1880. 4319. Correspondence relating to the Island of Cyprus, June to December 1879.
Kasım 1 880'de basılmıştır.
1881. 4361. Correspondence relating to the Sultan's Land Claims in Cyprus 1878-80. Şu
bat 1881'de basılmıştır.
1881. 4373. Repon on the Water Supply by R. Russell (Ağustos 1 880). Şubat 1881'de
basılmıştır.
1 887. 5390. Papers respecting the Commutation of the Cyprus Tribute. Şubat 1887'de
basılmıştır.
1888. 5661. Precis of Correspondence on the Application of the Surplus Revenue of Cyprus
to the service of the Guaranteed Ottoman Loan of 1855, F. A. Campbell.
1 888. 5662. Proposals for the Commutation of the Tribute. Precis by F. A. Campbell (24
Ağustos 1 888). 7 Eylül 1888'de basılmıştır.
Konsolosluk Yazışmalan:
F.O. 78. 1 842-78.
F.O. 1 95/102. 1831-46.
F.O. 1 95/813. 1864-68.
F.O. 195/101 1 . 1872-75.
F.O. 198/13. Rapport quinquennial sur l'ile de Chypre (for 1 854-1858).
F.O. 309. Various consular records from 1 801 to 1 878.
1 883. Mediterranean no. 9. Repon on the Evkaf Properties, Cyprus. By M. B. Seager. Ma
yıs 1883'te basılmıştır.
1 889. Mediterranean no. 32. Memorandum 28 Şubat 1 889.
1 864. Advisory Council. Address by the Govemor on the Budget of the Colony for 1 944.
1 2 Kasım 1 943. Lefkoşa, 1 943.
1 865. Advisory Council. Address by the Acting Govemor. 14 Kasım 1 944, Lefkoşa, 1944.
1 946. Advisory Council. Address by the Acting Govemor. 1 7 Ocak 1 946, Lefkoşa, 1946.
1 946. Advisory Council. Sessional Papers nos. 1-5.
1948. Executive Council. Address by the Governor, 27 Ocak 1948. Lefkoşa, 1948.
1 948. Despatch from the Secretary of State for the Colonies to Lord Winster, Governor of
Cyprus, 7 Mayıs 1 948.
706 KIBRIS TARiHi
Report by J. B. Greaves on Economic Conditions in Cyprus and Malta, with a Note on the
Trade of Gibraltar. Nisan 1 935.
TİCARET ODASI
Report of the British Goodwill Trade Mission to Iraq, Syria, the Lebanon and Cyprus,
Nisan-Mayıs 1 946.
MİLLİ ARŞİV
Stowe 1 69, nos. 19 and 32. Wottons Despatches of 22 Haziran ve 10 Ağustos 1 607.
Additional 10,077. Decree of Panhenios iV, 1 660.
Additional 34,907· Capt. George Hope on Anchorages of Cyprus and St Jean d'Acre, 1 6
Eylül 1798.
Aimilianides (Achilles C.), "'H t�tA.ı.l;ıç ı:ou ÔL'K<ltoU ı:rov µtımiıv yaµrov av Kuı:ı:Qcj>", KUJTe.
�. 1t., 1938.
Ayrıca bkz. Emilianides.
Alastos (Doros), Cyprus: Past and... Future, Londra: Committee for Cyprus Affairs, 1 943.
A lasya (H. Fikret), Kıbrıs Tarihi (Türkçe), Lefkoşa, 1 939.
Ali Bey (Domingo Badia-y-Lebl ich ), Voyages d'Ali Bey el Abbassi en Afrique et en Asie, 3
cilt, Paris, 1 8 14. Alıntı yapan: Cobham, Exc. Cypr.
Andrews (A.I.), "Errors in the Ordin ary Versions of the Treaty of Brest-Litovsk", American
]ournal of lnternational Law, XllI, New York, 1 919.
Annual Register, The, Londra, 1 93 1 .
Anonim, Chronicle ( 1 800-78), ed. Kyriazes, K.X., Vll, Larnaka, 1 93 1 .
A:n:ooı:oA.oç BaQvaj3aç, 'Ej3ôoµaô<ii.ov :nEQLOÔLxov ı:rıç ExxA.rıol<lç KuJTeou.
-- IlEQtoôoç 8. Lefkoşa, 1 929-36.
-- Il<lVT)yıJQL'KOV ı:EUXOÇ, 19 3 1 .
Aristarchi Bey (Gregoire), Legislation Ottomane, yay. haz. D. Nicolaldes, 2 kısım, İ stan bul,
1 873-4.
Armstrong (E.), Tuscany ve Savoy, Cambridge Modern History, III, Cam bridge, 1 904.
Amauld (Antoine) ve Nicole (Pierre), La perpetuite de la Foy de l'Eglise Catholique touc-
hant L'Eucharistie, l, Paris, 1 669.
Arthur (Sir George Compton Archbald), Letters of Lord and Lady Wolseley, 1 922.
Ayrıca bkz. Maurice.
Babinger (F.), Die Geschichtschreiber der Osmanen und ihre Werke, Leipzig, 1 927.
-- "Das Archiv des Bosniaken Osman Pasa", Mitteilungen des Seminars für Orientalisc
he Sprachen zu Berfin, 2. basım, Berlin, 1 93 1 .
-- Rami Mehmed Pasha, Encyclopaedia of lslam, il, Leiden ve Londra, 1 936.
Bardswell (Monica), " A Visit to some Maronite Villages in Cyprus", Eastern Churches
Quarterly, III, Ramsgate, 1939.
Barkan (Ömer Lfıtfı), "The Grand Censuses of the Population and Territory of the Ottoman
Empire and the Imperial Registers of Statistics", Review of the Faculty of Economic
Sciences in the University of İstanbul, il, (Türkçe) İstanbul, 1 94 1 .
Barozzi (Niccolo) ve Berchet (Guglielmo), Relazioni degli Stati Europei /ette al Senato dagli
Ambasciatori Veneti, 2 kısım, Venedik, 1 856-78.
Barrow (John), Life and Correspondence ofAdmiral Sir Sidney Smith, 2 cilt, Londra, 1848.
Barsky (Basil Grigorovich), Wanderings in the Holy Lands of the East {rom 1 72-3 to 1 747,
ed. N. Barsoukov (Rusça), Orthodox Palestine Society, St Petersburg, 1 886.
Battifol (P.), "La Vaticane depuis Paul III'', Revue des Questions historiques XLV, Paris,
,
1 8 89.
Belin (François Alphonse), "Des fiefs dans l'Empire Ottoman", ]ournal Asiatique, 6. seri,
c. XV, Paris, 1 870.
Bertram (Sir Anton) ve Luke (Harry Charles), Report on the Affairs ofthe Orthodox Patri
archate of]erusalem, Oxford, 1 92 1 .
Blunt (Wilfrid Scawen), "Turkish Misgovemment", Nineteenth Century, XL, Londra,
1 896.
Bowron (Edward), "The Maronites in Cyprus", Eastern Churches Quarterly, il, Ramsgate,
1 937.
British Survey, c. VIII, no. 8, Cyprus, Londra, 1 947.
708 KIBRIS TARiHi
Cobham (Claude Delaval), Laws and Regulations affectiııg Waqf Property, Lefkoşa, 1 8 99.
Cole (David Henry), /mperial Military Geography, 8. basım, Londra, 1 936; 9. basım,
Londra, 1 93 8 .
Constantinc the Deacon , E!otıııQUı tOU IJ(IXllQltOU MllQX. nofaııuı Kwvm:uvtivou [bıu)
x6vou ulou yvıo(ou Nıxo>.aou 'leetoıı;, Ed. Nikodemos Mylonas, Kition Piskoposu,
K .X. , il. La maka, 1 924.
Coronclli (Vincenzo), /so/ario delrAtlante Veneto, Venedik, 1 696.
Cotovicus (Joannes) Uohann van Kootwyckl, ltiııerarium Hierosolymitaııum et Syriacum,
Antwcrp, 1 6 1 9. Alıntı yapan: Cobham, Exc. Cypr.
Crusius (Martinus), Turcograeciae libri octo, Basle [ 1 584).
-- Anna/es Suevici, Frankfurt, 1 596.
Emilianides (Achilles C.), Hellenic Cyprus. The Ethnarchic Council of Cyprus, Lefkoşa,
1946.
Aynca bkz. Aimilianides.
Engelhardt (Ed.), La Turquie et le Tanzimat ou Histoire des Refonnes dans l'Empire otto
man depuis 1 826 ;usqu'ii nas ;ours, 2 cilt, Paris, 1 882-4.
'E:ıtımJQ'ı.çı:ou I:u!J..6you ı:oov Tiliı.mjıomiıv ı:ou Ilay:ı-r.u:rr.Qi.ou ruµvaui.ou xaı.
ı\ı.ôaoxalıi.ou, 1 ( 1 916-17), Lefkoşa , 1 9 1 7.
Ephraim, Kudüs Patriği, IlEQLYQU<j>fı ı:fıç &Qaç oej3aoµiaç xaı. j3aoıAı.xfıç Movfıç ı:fıç
um:Qayf.aç 0eoı:6xou ...ı:ou Kuxxou Em.<j>TJµı.Aoµtvrıç... , 4. basım, Venedik, 1 8 19.
Ergin (Osman), Historical Development of Urbanism in Turkey (Türkçe), İstanbul, 1936.
Evliya Efendi, Seyahatname or Narrative ofTravels in Europe, Asia and Africa.. . , çev. J. von
Hammer, 2 cilt, Londra, 1 834, 1 850.
-- Seyahatname (Türkçe), İstanbul, A.H. 1 3 14 (1 896-7).
Fabian Society, Fabian Colonial Essays, e d. Rita Hinden, Londra, 1 945.
-- Co-operation in the Colonies, Londra, 1 945.
-- Strategic Colonies and Their Future, Londra, 1945.
Facciolatus Uacobus), Fasti Gymnasii Patavini, Padua, 1757.
Farley U. Lewis), Egypt, Cyprus and Asiatic Turkey, Londra, 1 878.
Fischer (Max), " Cypems politische Probleme", Zeitschrift fur Politik, XVII, Berlin, 1928.
Fisher (Sir Stanley), The Statute Laws of Cyprus, 1 878-1923, Londra, 1923.
Fisher (Stanley) ve Russell (Alison), The Statute Laws of Cyprus, 1 907-1912, Londra, 1 913.
Flinn (W.H.), Cyprus. A brief Survey of its History and Development, Kıbrıs, 1924.
Frankland ( Charles Colville), Travels to and (rom Constantinople in the years 1 82 7 and
1 828 ... Cyprus, ete., 2 cilt, Londra, 1 829. Alıntı yapan: Cobham, Exc. Cypr.
Froude (James Anthony), Lord Beaconsfield, Londra, 1 890.
Fyler (Albay [Arthur Evelyn]), The Development of Cyprus and Rambles in the Island,
Londra, tarih yok.
Galluzzi (Jacopo Riguccio), Istoria del Granducato di Toscana sotto il govemo della Casa
Medici, V, Leghom, 1781.
Gathorne Hardy (G.M.), A Short History of International Affairs, Londra 1 938.
- ,
Gaudry (Albert), ''L'ile de Chypre. Souvenirs d'une mission scientifique ", Revue des Deux
Mondes, 1 8 6 1 .
Gedeon (Manouel Jo.), XQovı.xa ı:fıç IlatQLUQXLxfıç 'Axaö11µiaç, İstanbul, 1 8 83.
-- IlatQLUQXLXo( Il(vaxeç, İstanbul, 1 885.
Gennadius (J.), "The Hellenic Nationality of Cyprus", Broad Views, Londra, 1904.
Geramb (Marie Joseph de, Fr. Marie-Joseph de la Trappe), Pelerinage ii ferusalem et au
Mont Sinai en 1 83 1 , 1 832, 1 833, 2. basım, c. I, Brüksel, 1 839; 3. basım, Paris, 1 8 39.
·
Gerlach (Stephan), Tagebuch, ed. Samuel Gerlach, Frankfurt anı Main, 1674.
Gervinus ( Georg Gottfried), lnsurrection et Regeneration de la Grece, Fr. çev. J. F. Minssen
ve L. Sgonta, Paris, 1 863. Alıntı yapan: Cobham, Exc. Cypr.
Gibbons (H.A.), The Foundation of the Ottoman Empire, Oxford, 1 9 1 6 .
Gladstone (William Ewart), Political Speeches in Scotland, November and December 1 879,
Edinburgh, 1 879.
-- Political Speeches in Scotland, March and April 1 880 (gözden geçirilmiş yeni basım),
Edinburgh, 1 8 80.
-- The Eastern Crisis. A Letter to the Duke of Westminster, Londra, 1 897.
Hackett (John), "The Archiepiscopal Question in Cyprus", Irish Church Quarterly Review,
Dublin, 1 908.
Hailey (Lord), The Future of Colonial Peoples, Oxford, 1943.
710 KIBRIS TARIHI
Hajji Khalfa (Mustafa ibn Abd Allah), Gihan Numa (Mirror of the World), çev. M. Nor
berg, Lund, 1 8 1 8.
Halt (Noel), "The Future of our Colonies", Target, no. 39. Londra: Air Ministry, 1945.
Hammer-Purgstall (J. von), Des osmanischen Reichs Staatsverfassung und Staatsverwal
tung, 2 cilt, Viyana , 1 8 1 5.
Headlam-Morley (James Wycliffe), Studies in Diplomatic History, Londra, 1 930.
Heidborn (A.), Manuel de droit public et administratifde l'Empire ottoman, 2 cilt, Viyana,
Leipzig, 1 908-12.
Helle von Samo (A. Ritter zur), Das Vilayet der lnseln des Weissen Meeres... das selbstiindi
ge Mutessariflik Cypern (Kybris), Viyana, 1 8 78. Çev. Geographical Magazine, Londra,
Temmuz 1 878.
Hertslet (Sir Edward), The Map of Europe by Treaty, iV, Londra, 1 89 1 .
Hills ( Gordon P.G.), "Life o f Sir Sidney Smith " , Ars Quatuor Coronatorum, Londra, 1 9 17.
Hohenlohe-Schilungsfuerst (Prince Chlodwig of), Memoirs, ed . F. Curtius, çev. G. W. Ch-
rystal, 2 cilt, Londra, 1 906.
Hore (A.H.), Eighteen Centuries ofthe Orthodox Greek Church, Oxford: Parker, 1 899.
Howard (John Curtois) ve Gcrahry (Charles Cyril), lmperial Orders in Council app/icable
to Cyprus. Orders by the High Commissioner in Council. Rules, Regulations ete., and
Rules of Court, 1 878-1 Kasım 1 923, Londra, 1 923.
Hurlimann (Martin), "Cypcrn", Atlantis, XIX, Zürich, 1 947.
Hutchinson (J.T.) ve Fishcr (S.), The Statute Laws of Cyprus, 1 878- 1 906, Londra, 1 906.
Ayrıca bkı. Fishcr ve Russell.
Hypselantcs (Athanasios Komncnos), Ta ıın;a nıv AA.waıv, İstanbul, 1 870.
Indianos (Ant.), l\\ıo Ie/Jbes tou XEl(>O'YQclcj>ouMaxal{>Ö mrı MaQxtavrı.
-- l\Qayoµavla xaL l\Qayoµtıvm mrıv Ku:ıreov, Ku:ıre. 'En, il, Lefkoşa, 1 908.
lorga (N.), "Un projet rclatif a la Conq ucte de jerusalem", 1 609, Rev. de l'Orient Latin,
il, Paris, 1894.
jebb (C.L.), "lmmemorial Cyprus", Broad Views, Londra, 1 904.
joakim, Overseer ve Steward of Pallouriotissa. "XQOVLx6v ( 1 750-83)", ed . Myrianthopou
los, XanJYEWQYcl1'Lı Koevtawç, Lefkoşa, 1 934.
Karnapas (Klemes), 'Avtxöota Ku:ıreLaxa "EyyQa<j>a, 1, Famagusta, 1 904.
Keith (Arthur Berriedale), The Constitution, Administration and Laws of the Empire,
Londra, 1 924.
-- Responsible Govemment in the Dominions, 2. basım, Oxford, 1 928.
-- The Goııernments of the British Empir, Londra, 1 935.
Kennedy (Aubrey Lco), Old Diplomacy and New (Sunuş: Sir Valentine Chirol), Londra,
1 922.
Kepiades (Georgios 1), 'Aooµvrııwvciıµaı:a ı:ciıv xata ı:6 LSıt ev tfı vfıow Ku:ırew waytxciıv
oxrıvwv, lskenderiye, 1 888.
Khatzepsaltes (Kostas), "Ayvwmo( 'AQXıEnioxo:rr.o( Ku:ıreou, AauQf:Vtws", Kuıre. l::ır,
Vlll, Lefkoşa, 1 946.
Kieffer (J.D.) ve Bianchi (T.X.), Dictionnaire Turc-Français, 2. basım, Paris, 1 850.
Kinglake (A.W.), Eothen, Londra, 1 844.
Kinneir (Capt. John Macdonald ) , joumey through Asia Minor, Armenia and Koordistan in
the years of 1 8 1 3 and 1 814, Londra, 1 8 1 8. Alıntı yapan: Cobham, Exc. Cypr.
Kirmitses (Parthenios 1.), "'O 'Aım.t:nioxo:rr.oç Ku:ıreou nafowç Kal 6 IöwxELQOÇ autoO
Kciıö ıJ;" , Kvme. In, il, Lefkoşa, 1 938.
Knolles (R.), The Turkish History... with a continuation to.. . 1687. .. by Sir Paul Rycaut, 6.
basım, 2 cilt, Londra, 1 687.
KAYNAKÇA 71 1
C. II'nin sonunda: The Present State of the Ottoman Empire in three books, Sir P. Ry
caut.
Konstantinides (K. A.), 'H A"r(ALXT] Kawxı'] ·rrıç KiıJT{lotJ ı:ou 1878, Lefkoşa, 1930.
Ku;reLaxa XQOVLXa, ed. N. G. Kyriazes, c. I-XIII, Larnaka, 1923-37.
Kyriazes (N.G.), "Documents (tr. into Greek) from the Archives of the French Consulate at
Larnaka'', K.X., I-XIII, Larnaka, 1923-37.
-- IlQo;EvOL xa( ;reo;eve(a ev KiıJT{lW, KX., VII, VIII , XII, Larnaka, 1 930-6.
KX. bkz. Ku;reLaxa XQOVLxa.
Lamartine (Alphonse de), Souvenirs...pendant un Voyage en Orient, 4 cilt, Paris, 1 835.
Lampros (Spyridon P.), Cata/ogue of the Greek Manscripts on Mount Athos, 2 cilt, Camb-
ridge, 1 895, 1 900.
Lang (R. Hamilton), "Cyprus", Macmillans Magazine, XXXVIII, Cambridge, 1878.
-- "Cyprus under British Rule'', Blackwood's Magazine, Edinburgh, 1 902.
Langer (William), European Alliances and Alignments, 1 871-1 890, New York, 193 1 .
Laughton (J.K.), "Sir William Sidney Smith'', Dictionary of National Biography, Londra,
1909.
Law Magazine and Review, (Seri IV, c. IV) Law in Cyprus, Londra, 1879.
Lee (Dwight E.), Great Britain and the Cyprus Convention Policy of 1 878, Harvard Histo-
rical Studies, no. 38, Cambridge, Mass., 1 934.
Levy (R.), "Muhtasib", Encyclopaedia of Islam, c. III, Leiden ve Londra, 1 936.
Lexikon für Theologie und Kirche (M. Buchberger's), Cypern, c. III, Freiburg i. Br., 1 9 3 1 .
Lichtenberg (Reinhold Frhr. von), Cypern und die Englander. Ein Beispiel britischer kolo-
nialer Willkür, Leipzig, 1915.
Liszt (Franz von), nas Völkerrecht, iote Aufl. Berlin, 1 9 1 5.
Lithgow (William), A Most Delectable, and True Discourse1 of an admired and painefull
Peregrination ete. Londra, 1614. 1 640 basımından alıntı yapan: Cobham, Exc. Cypr.
Ludwig Salvator, Archduke of Austria, Leukosia, Londra, 1 8 8 1 .
Luke (Sir Harry Charles), The City of Dancing Dervishes, Londra, 1 914.
-- Anatolica, Londra, 1924.
-- An Eastern Chequerboard, Londra, 1934.
-- The Making of Modern Turkey, Londra, 1 936.
Ayrıca bkz. Bertram (Sir Anton).
Luke (Sir Harry Charles) ve Jardine (D.J.), The Handbook of Cyprus, Londra, 1920.
Lusignan (Prince Lfon de), The Raya/ Family of Lusignan in the 1 9th century, çev. Princesse
de Lusignan, Londra, 1 880.
Lybyer (Albert Howe), The Government of the Ottoman Empire in the time of Suleiman
the Magnificent, Harvard Historical Studies, no. 1 8. Cambridge, Mass., 1 913.
Magni (R.), "Casa di Savoia e l'lsola di Cipro'', Bolletino Consolare, XV, Kısım 2, Torino,
1 879.
Makraios (Sergios), "Y:ıı:o µvı']µaı:a Exxl.rıomonxı']ç Ioı:oQ(aç'', Sathas, Meaaıwvııaj
Bıf3A.wOıjx17, III, Venedik, 1 872.
Malmesbury (Earl of), Memoirs ofan Ex-Minister, Londra, 1885.
Marchesi (Vincenzo), "Di una proposta fatta dal Re Enrico iV alia Republica Veneta di
recuperare l'isola di Cipro'', Archivio Veneto, XXXII, Venedik, 1 886.
Mariti (Giovanni), Viaggio da Gerusa/emme per le coste de/la Soria, il, Leghorn, 1 787.
Marriot (John Arthur Ransome), The Eastern Question, 4. basım, Oxford, 1 940.
Marshall (John), Raya/ Naval Biography, 1, Londra, 1 823.
Maurice (Major-Gen. Sir Frederick Barton) ve Arthur (Sir George), Life of Lord Wolseley,
Londra, 1 924.
712 KIBRIS TARIHI
Medlicott (W.N.), The Congress of Berfin and After. A Diplomatic History of the Near
Eastern Settlement, 1 878-1 880, Londra, 1 938.
Mehmed Pasha the Defterdar, The Book of Counsels for Vezirs and Governors, ed. W.
Livingston Wright, Princeton, 1 935.
Meletios, Atina Metropoliti, Exxİ.fl<JUlcmxa lmoQUı, 111, Viyana, 1 784.
Menardos (Simos), "H tv Ku�w IEQa Movi] n)ı; navayiaı; ı:ou Maxaı.Qa, Peiraieus, 1 929.
-- "TQUı YQclllfUI'tU Ol'KOUflEVL'ltOÜ natQıiıQXOU �6ı; . AQXLE:m.cJ'lt6:n:ouı; Ku�ou" '
EllTJvıxa, III, Atina, 1930.
Meyer (Ph.), Theologische Litteratur der griechischen Kirche im sechszehnten jahrhundert,
Leipzig, 1 899.
Middle F.ast, 1 948, The, Europa Publications, Londra, 1948.
Miller (William), "The Ottoman Empire and the Balkan Peninsula", Camhridge Modern
History, XII, Cambridge, 1910.
-- A His tory of the Greek People ( 1 821- 1 92 1 ), Londra, 1922.
-- The Ottoman Empire and its Successors 1 80 1 - 1 927, bir ekle birlikte, 1 927-36, Camb·
ridge, 1 936.
Monypenny (W.F.) ve Buckle (G.E.), Life of Benjamin Disraeli, Earl of Beaconsfield, gözden
geçirilmiş yeni basım, 2 cilt, Londra, 1929.
More (Sir R.J.), Commentaries upon lntenıational l.aw, 1, 3. basım, Londra, 1879.
Morley (john ), Life of WilliamEwart Gladstone, 3 cilt, Londra ve New York, 1 903.
Morosini (Andrea), Storia della Republica Veneziana, lll, Venedik, 1784.
Myriantheus (Hieronymos), CTEQ{ t(l)V «QXU(mv Kuırelwv, Atina, 1 868.
Myrianthopoulos (Konstantinos 1), XatAl]yFoıQy<ixıç KoQvtmoç 6 Ô.LEQµl]VFUÇ nıç Klıırem•
1 779"1809 fıtOl IuµfjoM.tı dı; tfıv lotoQiuv tfıç KfotQOU rni ToııQXOXQutiuç ( 1570-
1 878), Lefkoşa, 1 934.
Neale (john Mason), History ofthe Holy Eastern Church, Genel Giriş l, Londra, 1 850.
Nikolaides (Demetrios), '00wµavtxo( KwÖlJXFÇ fıtoı Iulloyfı Twv tv tw ô.ol•<JTOUQ
:ııEQIE)(OJIEvıııv x.t.A.. Mrıact>Q. tx tou TouQxtxoiı, İ sta nbul , 1 869·7 1 .
Noradounghian (G.), Recueil d'actes internationaux de l'Empire ottoman, 4 cilt, Paris,
1 897- 1 903.
Notizie del Giomo, Roma, 25 Ekim ve 2 Kasım 1 82 1 .
Ohnefalsch-Richter (Magda H.), Griechische Sitten und Gebriiuche aııf Cypern, Bertin,
1 9 13.
Ohsson (lgnace de Mouradja d'), Tableau general de l'Empire ottoman, iV, Paris, 1 79 1 .
Oppenheim (L.F.L.), lnternational Law, 4. basım, 2 cilt (ed. McNair, Londra, 1928), 1 926;
6. basım, c. 1 (ed. Lauterpacht), Londra , 1 947.
Orr (C.W.j.), Cyprus under British Rule, Londra, 1 91 8 .
Palmieri (A.), Chypre (Eglise de), Vacant ve Mangenot, 1 1, süt. 2424-72. 1 9 1 0.
Papadopoli (N. Comneno), Historia Gymnasii Pataviııi, Venedik, 1 726.
Papadopoulos (Charal.), MaQ'tUQWV CJtEcj>avoıµa. no(Tjµa elç 'tOUÇ Eflvo ıuIQruQaç, IlmQ(ı;,
23 Man 1 922, Lefkoşa, 1 922.
Papadopoulos (Chrysostomos A.), KUQlMOU AoU'ltCxQEWÇ mva!; 6µı.AL<lıv xa( E'lt0EOlÇ
lıQOoöO!;ou mmEwç, lskenderiye, 1913.
-- Al 'E:m.oxottal tfıç ExxA.rıoUıı; Kiı�ou. in E:m.cJ'tl]µovtxJı 'E:ıtEYl]Qtı; wu EOvtxou
Ka:n:obı.m:QLU'KOÜ nave:ııwnıµov(ou, XlV (t'9't7-18), Atina, 1 91 9.
-- 'H ExxA.lJoia 'tl)ç Ku�ou tm TouQxoxQmwç, Atina, 1 929.
Papadopoulos-Kerameus (A.), 'lt:QOOOAUµtttxJı Bıf:3At.o0JıxTJ, 5 cilt, Petropolis, 1 89 1 - 1 9 1 5.
-- Ae6vtwı; EiımQatwç. Nta IW.ıv, il, Kudüs, 1 905.
KAYNAKÇA 713
Sfo rza (Giovanni), "1 negoziati di Carlo Emanuele 1, duca di Savoia, per farsi re di Cipro'',
Atti d. R. Accademia di Torino, LllI , Torino, 1 9 1 7-18.
Siakalles bkz. Chakalli.
Simnett (W.E.), The British Colonial Empire, Londra, 1942.
Smith (Agnes), Through Cyprus, Londra, 1 8 87.
Somervell (D.C.), Disraeli and Gladstone, Londra, 1 925.
Sotiriu (G.A.), "'O vaôç xaC 6 tacpoç tou 'Aıroot61.ou BaQvaf)a ıtaQci tf)v Lal.aµı'.va tfıç
KiııTQou", KuıT(l. I3t, 1, Lefkoşa, 1 937.
Spyridakes (S.I.), " KQUJLÇ ireQl twv 6Qwv tfıç ımı:ci ı:6 t668 ırnyxQoı:ııüdoııç xata tou
KuAflıvwµoiı l:uv6bou tfıç KuıTQtuxfıç Exxhıo(aç", An6oı:. BuQvc'xf)aç, Lefkoşa, 1 929.
Storrs (Sir Ronald), Orientations, nihai hasım, Londra, 1 943.
Sumner (B.H.), Russia and the Balkans, 1 8 70- 1 8 80, Oxford, 1 937.
Sykoutres (1. Antiphon), "ExOrnıç tfıç KQmxiıç Emı:Qom-(as ı:oü A' <l>ıl.ol.oyum\ı
�ıoywvwµoiı tijç A.M. to\J AQXLEmax6ırou Kı'.meou K . K . KuQLAAou Baml.e(ou, Lef
koşa, 1 924.
Teixeira (Pedro), Travels, çev. W.F. Sindair ( Hakluyt Society), Londra, 1 902.
Tempcrley (Harold), "Disraeli and Cyprus", Eng. Hist. Rev, XLVI, Londra, 1 93 1 .
Tempcrley (H.) ve Penson (L.M.), Foundatio ns of British Foreign Policy (rom Pitt (1 792) to
Salisbury (1 902), Camhridge, 1 938.
Teonge (Henry), Diary, ed. G.E. Mainwaring, Londra, 1 927.
Teotig, Everybody s Almanac (Ermenice), Paris, 1 927.
Times, The, Temmuz 1 878, Londra.
Tischendorf (Paul A. von), Das Lehnswesen in den moslemischen Staaten insbesondere im
Osmanischen Reiche, Lcipzig, 1 872.
Tonsus (loannes), De vita Emmanue/is Philiberti, Torino, 1 596.
Toynbee ( Arnold), "Cyprus, The British Em pire, and Greece", Survey of International Af
fairs, Londra, 1 9 3 1 .
Trikoupes (Spyridon), lınOQCcı TİJ Ç EA.Arıvtxfıç 'Eıınvaoı:ıioEwç, 2 . hasım, 1, Londra, 1 860.
Alıntı yapan: Cobham, Exc. Cypr.
Turner (William), Journal ofa Tour in the Levant, 3 cilt, Londra, 1 820. Alıntı yapan: Co
bham, Exc. Cypr.
Ubicini (Abdalonyme), Lettres sur la Turquie ou Tableau Statistique... de /'Empire Ottoman
depuis le Khatti-Cherif de Gulkhane ( 1 839), 1 . Kısım, Les Ottomans, 2. basım, Paris,
1 853; 2. Kısım, Les Raias, Paris, 1 854 .
Ubicini u.H.A.) ve Courteille (Pavet de), Etat present de /'Empire ottoman... d'apres le
Salnômeh (Annuaire imperial) pour /'annee 1 293 de /'hegire (1 875-6) et /es documents
officiels /es plus recents, Paris, 1 876
.
Uzielli (G.), Cenni storici su/le imprese scientifiche maritime e coloniali de Ferdinando l
Granduca di Toscana, (Nozze Degli-Uberti Uzielli.) Floransa, 1 90 1 .
Valle (Pietro della), Viaggi, 2. basım, Kısım. III, Roma, 1 6 62.
Varmond (Noel), "Situation economique et intellectuelle de Chypre", L'Asie Française (Bul
letin mensuel du Comite de l'Asie Française), Paris, 1 930.
KAYNAKÇA 715
Vezin (Michael de), Nachrichten über Aleppo und Cypern (İngilizce özgün metinden yapıl
mış Almanca çeviri, çev. Dr. G. Harles), Weimar, 1 804. Yeniden İngilizceye çevrilmiş
alıntı: Cobham, Exc. Cypr.
Victoria (Kraliçe), Letters, ed. G.E. Buckle, 2. Basım, c. il, III, Londra, 1926, 1 928.
Wight ( Martin), The Development of the Legislative Council 1 606-1 945, Londra [ 1 946].
Williams (Kenneth), Britain and the Mediterranean, with a foreword by Maior W. E. Sim-
nett, Londra, tarih yok.
Wood (Alfred Cecil), A History of the Levant Company, Oxford, 1 935.
Wright (Walter Livingston), Ottoman Statecraft. Bkz. Mehmed Pasha.
Young (George), Corps de Droit Ottoman, 7 cilt, Oxford, 1905-6.
Zabiras (Georgios Ioannou), Nta El.Aaç, Atina, 1 872.
Zambaur (E. de), Manuel de Genealogie et de Chronologie pour l'histoire de l'Islam, Ha
nover, 1927.
Zannetos (Philios), 'H KfoT{IOÇ xata tov mwva tl]ç ITaA.Lyyeveo(aç 1821 -1930 [Zannetos,
Kı'.ınQ. olarak zikredilmiştir], Atina, 1 930.
Rodinos (Neophytos }, CTEQL TJQWWV, ITTQatT)ycııv , <jııAooo<jıcııv, aywıv xm a/./.cııv ovoµ aaı:cııv
av6Qcıııtcııv. oııou EUYT)ıtamv aııo to VT)<Jl tT)ç KuıIQOU, Roma, 1659. Roman i n (S.),
Storia documentaria di Venezia, 10 c., Venedik, 1 853-61. Sakellarios (A. A.), Ta
KuıIQtaıta, 2 c., Atina, 1 890-1 .
Sathas (K.), MrnmcııvLıtl] BL(31.L061JıtTJ, 7 c., Venedik, 1872-94.
Scott-Stevenson ( M rs . Esme), Our Home in Cyprus, 2. basım, Londra, 1 880.
Zannetos (Philios), Iaı:oQLa l:TJÇ vııoou KuıIQOU, 3 c., Larnaka, 1 9 1 0-12.
DİZİN
Fransızlar 16, 29-30, 46, 67, 78, 82-83, 92, 376, 433, 436, 468, 473, 476, 483;
98, 103, 1 05, 1 12, 1 1 8, 126, 1 29-30, 485, 490, 494-95, 499-508, 5 1 1-19
165-66, 1 7 1 , 1 80, 195, 205, 212, 215, Gime Kapısı 2 1 7-18
241-42, 4 1 8, 431 Gimeciler 506, 5 1 1 - 1 3
Fransiskanlar 48, 128, 203, 260, 282, 322- Gladstone 231-32, 234-36, 241, 357, 424-
23, 330, 338 25, 428-29, 431, 437, 451, 470
Fraser 199 Glover, Richard 58
Frenkler 20, 24, 54, 1 13, 173, 1 95, 261 , Glykys, George 356
321, 328 Goloş 2 6
Froude 529 Goneme, Alexander 5 7
Fuat Paşa 1 9 0 Goneme, Pietro 49-50
Fugas, Mardiros 1 2 9 Goold-Adams, Sir Hamilton 362, 443, 445,
533
Gabriel (Amasya Metropoliti) 293 Grandnon, Sieur de 52
Gabriel (III.) 287-88 Granville (Kont) 232, 234, 450-51 , 455,
Gabriel (IV.) 296-97 529
Galata 289 Granville 451
Garibaldi 202 Grasset 203
Gaulois 242 Greaves, George Richard 356
Gavas 188 Gregor (IV.) 150, 1 54, 308
Gavur İmam 122, 141-44 Gregoras, Germanos 503, 505
Gavur İmam İsyanı 141 Gregorios (Vl.) 23
Gayrimenkul Vergisi Yasası 385 Grek 364
Gazete, Kitap ve Neşriyat Yasası 472 Grey, Sir Edward 444
Gelibolu 233 Guillois 124
Gelidonya Burnu 4 7 Guillois, Jean François Alexiano 143
Gemikonağı 142 Guy bkz. Saint-Gelais, Guy de
Gennadios (Silifke Piskoposu) 303 Gülhane Hatt-ı Şerifi 152-53, 171
Gennadios, P.G. 385, 448
George (VI.) 476 Hacı Ali Ağa 85, 87
Georgiades, Demetrios 501-503 Hacı Baki Ağa 86, 88, 92, 296-99, 302-303
Gerasimos (Kykko Başrahibi) 496, 506-507 Hacı Darbaz Ağa 162, 1 86
Gergeloğlu 78, 8 1 -82 Hacı Hafız Ziyai Efendi 390, 437
Germanos (Başpiskopos) 475 Hacı Haralambos 150
Germanos (11.) 287-88, 531 Hacı Hüseyin Efendi 1 1 7
Germanos (IV.) 308 Hacı Iorchi 299
Germanos (Kudüs Patriği) 273 Hacı İbrahim Ağa 12 7
Germanos (Kutsal Kabir rahibi) 292 Hacı İsmail Ağa 83, 85
Germanos (Machaeras Manastırı Başrahi- Hacı Joseph 93
bi) 121 Hacı Mehmet Ağa 142
Germanos 280 Hacı Ömer Ağa 142
Gilan 6-7, 65, 224, 271, 291-92 Hacı Petro Bosko 1 1 2
Giliki, Mikail 1 12 Hacı Sait Mehmet 109, 122, 127-28, 1 3 1 ,
Girit 1 6, 37, 55-56, 62, 137, 165, 209, 213, 1 37, 148-51, 154, 1 5 8-59, 1 94
233, 245, 262, 270, 424, 431-32, 441, Hacı Simeon Gliki 1 19
458, 479, 529 Hacı Süleyman Ağa 194
Gime 6-7, 1 3- 1 5, 1 8, 42-43, 48, 50, 53, 65, Hacı Vahap Efendi 309
69, 75-77, 8 1-83, 263-64, 289, 296, Hacı Yanni Habbas 339
298, 300, 303, 306, 324, 336, 341 , Hacı Yorgi 190
726 KIBRIS TARiHi
Kyrillos, Basileiou (111.) 263, 494, 5 16-17, 292, 296, 298, 301-302, 306-308, 3 1 0·
532 1 1, 3 1 9-25, 329, 332, 338-42, 356,
Kyrillos, Lukaris (Ekümenik Patrik) 51, 61, 358, 369-71, 373, 385-86, 389, 428,
269, 279, 282, 532 433, 436, 438, 442-43, 445, 456, 460,
Kyrillos, Papadopulos (il.) 494, 516-17, 464-65, 468, 472-73, 475-76, 480,
5 1 9, 532 482-83, 485, 491, 493, 497-98, 501-
Kyrou , Alexander 467 502, 504, 506, 5 1 3, 526, 528-29
Lefkoşa Kitap Kulübü 456
La Balbiana 57 Lefkoşa Metropolitlik Kilisesi (Katedrali)
La Roche 43-45 260, 265
Labouchere, Henry 426, 529 Lefkoşa Şeriyye Mahkemesi 257-58
Laffon, Gustave 1 4, 30, 168, 1 77, 1 79-80, Legrand, Emile 326
1 96, 2 1 2, 2 1 4- 1 5, 2 1 8, 247, 3 1 1, 320, Leontarides, Vasili 335
324, 338-42 Leontios (Baf Piskoposu- 1 6 1 7) 50, 277-79
Lala Mustafa Paşa 1 5, 1 7, 1 9-20, 24, 32- Leontios (Kition Arhimandriti) 303
33, 259 Leontios ( Phaneromene Kilisesi papa·
l.amartine 1 40 zı-1 872) 1 1 9
Lambro 1 08 Leontiou, Leontios 474-76, 479, 484-85,
Lancasterian 3 1 O 5 1 7, 5 1 9, 532
Lane, T.B. 1 9 9 Leros 527
l.ang, Hamilton 208, 2 10, 2 12- 13, 216, Levant 48, 55, 1 02, 145, 1 64, 1 73, 327
223, 320 Levant Company 57-58
Lanites, Nicolas K. 404, 444, 448, 454-56, Levantenler 1 73-74, 247
468 Lexicon für Theologie und Kirche 324
Lansdowne 434 Leymosun ( Limasol) 6-7, 1 3- 1 5, 4 1 , 43,
Lanzac 37 50, 65, 80, 1 00, 1 1 6, 1 1 9, 1 26, 1 29-
1.apierre , George 1 16, 1 2 1 -24, 143, 1 50 30, 1 32, 142, 1 46, 149, 1 75, 1 85, 1 99,
Lapta 1 1 2, 1 1 7, 1 1 9, 1 60 2 1 9-20, 228, 240, 244, 248, 263-64,
Larende 1 8 270, 272, 285, 306-307, 335-37, 371 ·
Larnaka 6, 1 4- 1 5, 27, 54, 57, 228, 259-60, 73, 375, 385-86, 39 1 , 4 1 5, 422, 427-
289, 295, 306-307, 324, 336, 338, 415, 29, 432-33, 436, 438-39, 443, 448,
493-94, 497, 504-505 456, 460, 467-68, 473, 475, 480, 4 9 1 ,
Latinler 20, 30, 44, 264, 269, 271 , 284, 493-94, 497, 5 1 6, 526-27
364, 462 Leymosun Gymnasiumu 436
Laurentios 271 , 5 3 1 Leymosun Tuz Gölü 527
Layard, Austen Henry 220, 229, 232-33, Liasides, Achilleus 376, 378, 386-87, 389,
236-38, 244, 254-57, 350-51, 397, 414 403, 433, 495-96
Lazkiye 98-99, 222 Liberte 242
Lefkara 20, 24, 65, 264 Libya 527
Lefke 6-7, 26, 62, 65-66 Light 27
Lefkonuk 1 44 Lilburn 29, 1 57, 324
Lefkoşa 4-7, 13, 1 8, 2 1 , 23, 27, 3 1 , 36, 43· Limasol bkz. Leymosun
44, 5 1 , 53, 59, 62-68, 72-73, 76-82, 87, Limya 233
9 1 -92, 98-1 00, 105, 1 1 1 , 1 1 4- 1 9, 122, Lithgow, William 47
1 27-3 1 , 135, 1 37, 139, 1 42, 144-45, Lithrodonda 160
1 49-50, 1 55-56, 1 58-90, 1 94-97, 201 - Liverpool 23 1 , 454
209, 21 3, 2 1 6- 1 7-8, 220-2 1, 224, 226, Livorno 46, 132
237, 240, 246-48, 253, 257-58, 260, Lixouri 328
263-65, 268, 271-73, 282-84, 288-89, Liyopetri 72
DiZiN 731
Mehmet Celalettin (veya Cemal) Paşa 166 Milli Dava Merkez Komitesi 457-58
Mehmet Halet Bey 205-206, 336 Milli Kıbrıs Radikaller Birliği 468
Mehmet Hayrullah Paşa 1 99-200, 203 Milli Kıbrıs Teşkilatı 465-66, 471
Mehmet Nazif Paşa 2 1 9 Milli Teşkilat Kanunu 464
Mehmet Paşa (Kıbrıslı) 2 1 3- 1 5 Milner 45 1 -52
Mehmet Sait Paşa 2 1 3-15, 223 Mimar Sinan 1 8
Mehmet Şerif Paşa 166 Minotaur 244
Mehmet Veis Paşa 1 8 1 216- 1 9
, Mirtu 75
Mehmet Ziya 440 Mithat Paşa 2 13, 2 1 9
Mekke 205-206 Mcx.:enigo, Philip 259, 270
Melandrina 98 Mombasiglio 50
Meleki Bey 8 1 -82 Monod, Peter 52
Melenikon 504, 506 Montauban 43
Meletios (Başdiyakoz) bh.. Meletios (Kiti- Monte, Marki Francesco del 46
on Piskoposu) Montecuccoli, Kont Alfonso 46
Meletios (Diyakoz) 308 Mora 1 6, 62, 83, 1 1 0- 1 1 , 479
Meletios (111.) 3 1 1-12, 335-38 Morgan, Osborne 399
Meletios (lskenderiye Patriği) bkz. Pegas, Morosini, Francesco 46
Meletios Moyses 278
Meletios (Kition Piskoposu) 1 1 8, 296-97, Muııdy, G. Rodııey 200
3 00-301 l'vlurat (V.) 2 1 9, 2.P
Meletios (Kyriakoupolis Başpiskoposu) 504 Mu rat Reis Longo 1 5
Memi (komutan) 60 Musa (Hz.) 277
Memmo, Marco Baflı 40-4 1 Musa (Sckhanoaşı) 14
Menardos, Simos 4 6 9 Musa Saffeti Paşa 1 63
Merkoures, S. 434 Mustafa (iV.) 106- 107
Mersey 524 Mustafa (komutan) 60
Mesarya 6, 75, 1 22, 1 45, 165, 526 Mustafa Bey ( Muhassıl) 67
Mesebar 3 1 0 Mustafa Fuat Efendi 356
Mesembria 507 Mustafa Paşa bkz. Lala Mustafa Paşa
Messager d'Atbetıes 450 Mustafa Reşit Paşa 1 52, 163
Messina 41, 43 Musul 526
Metaxakes, Meletios 450-5 1 , 5 1 2 Musurus Paşa 4 1 4
Methodios (Antakya Patriği) 305 Muzaffer Paşa 4 , 2 3
Methodios (Humus Piskoposu) 303 Müııih 477
Methodios (III.) 330 Mütareke Bayramı 469
Metochi 322 Müttefik Devletler 479
Metochi tou Kykkou 253 Mylonas, Nikodemos 368, 407, 466, 5 1 7
Metsovo 1 1 0 Myres, John L. 522
Metternich 1 53 Myriantheos, Hieronymos 493
Mısır 26, 39, 55, 90, 1 05, 1 1 0- 1 2, 129, Myriantheus, Makarios bkz. Maka rios (il.)
1 3 1 -32, 1 34, 1 37, 143, 160, 1 65, 1 95,
228, 232, 236, 241, 272, 346, 392, Nafplio (Anabolu) 133
399, 408, 443-45, 523, 536-28, 530 Napoli 39, 44, 98, 1 1 6, 128
Michalopou los 445 Napolyon (III.) 1 6 5
Midilli 1 59, 233 Napolyon 1 06
Mihail Suıu (1.) 30 1 Nasıra 38
Milletler Cemiyeti 462 Navarin 1 1 7, 1 32, 166
Milli Dava Günii 4 8 1 Neapolis 264
DİZİN 733
0
Nektarios (Patrik ) 284-85, 33 1 Osman Bey (Muhassıl) 155
Nelson 90 Osman Paşa (Mutasarrıf) 194-95
Neophytos (Antakya Patriği) 277, 283 Osman Paşa 1 50, 166
Neophytos (Baf Piskoposu) 490 Osman Şerif Paşa 1 70
Neophytos (Papaz) 291 Osmanlı Bankası 206, 212, 398
Neophytos 267 Osmanlı Borcu Payı 396
Neophytos 532 Osmanlı Fenerler İdare-i Umumiyesi 396
New York 474, 482 Osmanlı Kıbrısı 5, 23, 68, 208, 222, 263,
New York Times 235, 243 312, 338
Newton, Sir Charles 522 Osmanlı-İngiliz Ticaret Antlaşması ( 1 86 1 )
Nezero 1 10 211
Nicolson, Hamid 471 Otho 201
Nicolson, Sir A. 441 Ottolini, Dominic 326, 328, 332
Niğde 1 8 Otuz Gün Savaşı 352
Nijerya 406 Oxford Üniversitesi 3 1 9, 493
Nikiforos (Başpiskopos) 53-54, 63, 282-84,
287, 331-32, 531 Österreichischer [Avusturya] Lloyd Şirketi
Nikiforos (Diyakoz) 271 161
Nikiforos (Girne Piskoposu) 69, 289
Nikodemos (Kition Piskoposu) 392 P&O (şirket) 161
Nikolay (İmparator) 1 67-68 Padova 271, 283, 326-27
Nikolidi, Nikola 107 Pagouran 325
Nikousios 1 7 Palsios (Başpiskopos) 62, 72, 76, 269, 272,
Nizam-ı Cedit 1 03 290-95, 3 1 1, 3 1 6, 333-34, 532
Noel ( 1 885) 488 Palaeologos 493
Nores de 24 Palerne, Jean 3
Norman 47 Pal/as 245
North German Gazette 242 Palma, Antony 30, 1 65, 167, 188-90
Northcote, Stafford 239 Palmer, Sir Herbert Richmond 409, 534
Norveç 1 66 Palmieri 321-22, 489-90
Nüfus Sayımı Raporları 324 Panaretos (Kıbrıs Başpiskoposu} 23, 120,
134, 137, 146, 154, 296, 303, 306-
O'Connor, Arthur 425 308, 532
O'Connor, T.P. 454 Panayia Manastırı 5 1 , 62
O'Conor, Sir N.R. 5 1 2 Panhelen 473, 479
Oakden, Sir Ralph 3 1 , 393 Panhelenik 432, 464
Ohnefalsch-Richter, Max 522 Pan-Kıbrıs Dilekçesi 491
Omodos 1 19, 224, 308, 337-38 Pan-Kıbrıs Gyrnnasiumu 302, 480
Omorfo 5-7 Pan-Kıbrıs Oyunları 433, 436, 480
On İki Ada 422, 462-63, 470-71, 479 Pankyprion Gyrnnasion bkz. Pan-Kıbrıs
On Yıllık Kalkınma1 946 Gyrnnasiumu
On Yıllık Program ( 1 946) 524, 529 Pantelouris, Michael 453
Ormsby-Gore 370, 460 Papadopoıılos 282, 327
Ortaçağ 227, 521 Papalık 53, 55
Ortadoğu 227, 453-54, 529-30 Papaz (Kalogeros) İsyanı 143
Ortodoks Helen Kilisesi 498 Paraskeve, A. 77
Ortodoks Kilisesi 44, 60, 102, 259-61 , 269, Paraskevopoulos 448
271-72, 282, 284, 290, 299, 319, 323, Parici 44
326, 328, 331, 417, 488, 490, 500, Paris 39, 51-52, 9 1 , 171, 307, 441, 451,
504, 515, 5 17-1 8 454
734 KIBRIS TARiHi
Roma Katolik Kilisesi 260, 490 Sandwith 30, 1 77-79, 1 82-84, 207-209,
Roma Propaganda 283, 326-27 2 11-12, 424
Romanizm 283 Santo 327
Romanos 433 Sardinya 56, 138, 1 6 1 , 1 87
Romanya 514 San Mehmet Paşa 1 9, 33
Ross 30, 158, 1 85, 338, Savile (Yüzbaşı) 23, 2 10, 230, 320
Rossides, Zenon 366, 471, 482, 503 Savioni, Pietro 57
Rossos 376 Savoia 7, 27, 35-36, 38-39, 41-42, 44, 48-
Rothschild, J.A. de 369 53, 55-56, 58, 263, 278, 322
Roussin (Baron) 140 Savunma İttifakı Konvansiyonu 222
Rum Hıristiyan Okulları Komitesi 456 Schedule A 385
Rum Kilisesi 92, 225, 285, 326, 329, 531 Sciarelli 1 60-61
Rum Ortodoks Kilisesi 261, 284, 328, 515, Scindia 235
5 17-1 8 Sebastiani, Horace 106
Ruse 129-30 Seely 441
Ruslar 67, 83, 98, 102-104, 107, 1 14, 133, Selim (il.) 33, 39
1 54-55, 166-68, 1 70, 201, 222, 237, Selim (III . ) 90, 1 06, 1 5 1
239-40, 242, 310 Sendall, Sir Walter 352, 378, 388, 402, 415,
Rusya 83-84, 100, 102, 104, 106, 1 14, 1 16, 421, 426-30, 432, 489, 533
121, 1 32-33, 137, 147, 1 66-68, 193, Sendika Bayramı 481
1 96, 2 1 1 , 220-22, 228, 233, 236-41, Senni, Peter 27, 53-54
243, 254, 256, 346, 438, 447, 479-80, Seraphim 303
514 Sergios, Agios 1 1 2, 1 3 7
Rutba 526 Severes, Oemosthenes 454
Ryan, C.L. 388 Severos, Gabriel 271
Seylan 406
Sadık Mehmet Paşa 83-84 Sforza 58
Sadık Paşa 214, 237, 257 Shiels, Drummond 392, 466-67
Saffet Paşa 238, 254-56 Shuckburgh, Sir John 366
Sagredo, Alvise 53 Sırbistan 447, 5 14
Sagredo, Bernard 26 Sırplar 174, 270, 447, 531
Saint-Gelais, Guy de 37-38 Sırp-Yunan Antlaşması 447
Saint-Gelais, Louis de 37 Sicilya 44
Saintine 1 94 Sidmouth (Lord) 525
Saint-Ouen, Antoine Louis Vasse 123, 147 Sierra Leone 406
Sait Ali Bey 90 Silifke 78, 82, 303
Sait Efendi 452 Silvester (Başpiskopos) 287-89, 291, 531
Sait Mehmet bkz. Hacı Sait Mehmet Simmons 229
Sait Mehmet Emin Efendi 102 Sina 284, 300, 306
Sakellarios 177, 179, 1 82 Sinan Paşa 32-33
Sakız Adası 15, 26, 83, 296, 326, 328 Sinclitico 24
Salamis 263, 286, 522 Sinop 1 68
Salih Bey 129-31 Sis Eyaleti 4
Salisbury (Lord) 231-42, 244, 247, 249-50, Sivas 1 5
397, 412, 414, 429-30, 433, 492, 522 Skouzes 429
Sami Paşa 240, 246, 248, 253, 349 Skyros 121
Samo, Ritter zur Helle von 29-31 Slavlar 4 1 8
Samuel 294, 310 Slavonya 1 1 4
San Stefano Şövalyeleri 45 Smith, Charles Spencer 9 0
736 KIBRIS TARiHi
Smith, Sir W.F. Haynes 3 9 1 , 421 , 434, 492 , Süveyş Kanalı 228-29, 241, 527
498-500, 509, 5 1 1, 533 Sykes-Picot Antla şması 448
Smith, Sir William Sidney 90-91 , 95-96 Synge 401
Smyth, W.S. 4 1 5 Synnada 61, 292
Snowden, Philip 408-409
Sofronios (il.) 213, 225, 247, 253, 296, Şam 253, 297, 526
3 1 1 , 3 1 3, 31 8-20, 358, 387, 427, 433, Şark Meselesi 227
488, 490, 492-94, 532 Şevket Bey 439
Şıra Adası 1 1 1 , 133
Sofuzade Mehmet Efendi 2 1 9
Şura-yı Devlet 235
Sokollu Mehmet Paşa 270
Şuvalov, Kont Pyotr 237-39
Soli 263-64, 271, 274, 276, 279
Solley, L.J. 371
Tahsisat ve Gümrük Yasaları 405, 407, 463
Sophia (Kraliçe) 420
Tahsisat Yasası Tasarısı ( 1 895-1896 ) 389
Soranzo, Jerome 38
Talat Efendi 29, 1 55-58, 1 74, 180
Soult ( Mareşal) 124
Talleyrand 103
Sovran, Balthasar 285
Tamasea 286
Sömürge ler Kalkınma ve Refah Fonu 409-
Tamassos 263-64, 274, 277-78, 299
12
Tanrı'nın Biricik Oğlu (0 Monoge n os lyos)
Spello 260
Kilisesi 292
Spe m:er, Josiah 488-89 Tanzimat fermanı 5, 7, 23, 1 52, 1 54-55,
Spyridon (Tremithus Piskoposu) bkz. Aziz 1 57, 1 85, 223, 265, 320
Spyridon Tapınak Şövalyeleri 9 1
St. Athanasios Yunan Koleji 283 Tapu Müdürlüğü .383, 386
St. James Hail 43 1 Tarabya 256
St. Jean Şöva l yeleri 26 1 Tarafsızlık Emirnamesi ( 1 881) 352
St. Petersburg 23 7, 44 1 Tarih !!8, 97
St. Vincent (Lord) 90 Tarsus 4, 98, 100, 103
Stan ley 372 Tatlısu 65
Stavrinakis, S. 366 Tayyip Paşa 206
Stavrovouni 1 38-39, 338 Tedarik Komitesi ( 1 902) 435, 523
Stephen (Edhen'li) 322 Teixeira, Peter 45, 57-58
Stergios Hacı Kosta (Hacıstergios) 1 10 Teknopoulos, Hierotheos 496
Stevenson, Sir Malcolm 452-53, 455-56, Templer, F.G. 376
460, 463, 533 Tenniel 242
Storrs, Sir Ronald 391 , 393, 405-406, 4 1 8, Teotig 325
463, 475, 533 Terkos 5 1 9
Straits Senlements 378, 406 Terra Santa 1 28, 320
Streit 444 Terra Santa Fransiskan Manastırı 338
Strovilo 301 Terraferma, Savio di 52
Stubbs, Sir Reginald Edward 409, 534 Tersane Konferansı ( 1 876) 2 1 9
Suç Önleme Yasası ( 1 935) 476 Tesalya 1 10, 432
Suda Koyu 244 Tevfik Paşa 205
Suriye 45, 47, 63, 90, 1 1 1 - 1 3, 1 30-31, 1 37, The Daily Telegraph 24 1 , 369
1 46,156, 1 58-59, 1 6 1 -62, 1 64-65, 1 99, The Globe 238
204-205, 227-30, 235, 24 1 , 268, 294, The Times 2 1 0, 224-26, 239, 4 1 4, 422,
334, 400, 529 429, 452, 465-66
Suter 401 Themistokleous, Andreas 436
Südde-i Saadet bk:ı:.. Babıa li Theodotou, Theophanes 403-404, 434,
Süleyman Efendi 77-78, 80, 82, 85 441-42, 444, 450, 453-54, 456-58
DİZİN 737