İçeriğe atla

Alanlar

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Alanlar (YunancaἈλανοί Alanoi; Çince阿蘭聊 Alanliao (Pinyin); Latince: Alani/Halani), İskit-Sarmat kökenli göçebe halk.[1][2][3][4] MÖ dönemlerde bugünkü Kazakistan topraklarında yaşamaktaydılar. Miladi dönemin başlangıç yıllarında ise Alanların büyük bir bölümü Volga ırmağını geçerek Don ırmağı civarlarına, Kırım ve Kuzey Kafkasya topraklarına gelerek bu bölgelerde uzun yıllar hakimiyet kurmuşlardır.[5]

Alan isminin İrani diller kökenli Aryan sözcüğünün bir varyasyonundan türediği iddia edilmektedir.[6][7]

Bazı tarihçiler tarafından ise Alanların Türk kökenli bir halk olduğu iddia edilmektedir.[8][9][10][11][12][13][14]

13. Yüzyılda Said el Magribi'nin “Kitab-el Coğrafya” adlı kitabında ise Alanların kökeni hakkında şöyle yazar:

“Gürcistan’ın doğusunda Alan ülkesi bulunur. Bunlar Hıristiyanlaşan Türklerdendir”.[15]

Ammianus Marcellinus Alan ismini "kendilerini çevreleyen dağlardan"[16] aldıklarını belirttiğinden Türkçe "alanğ"[17](düz ova, arazi) kelimesi ile ilişkilendirilmiştir.[18]

Alanların dilleri Doğu İrani diller grubuna yakın olduğu iddia edilmektedir.[19] veya varyasyonundan türediği iddia edilmektedir.[20]

Bu Alancada bulunan at kelimesinin diğer İrani diller ile karşılaştırılması ile iddia edilmektedir.[21]

Bir başka iddia Birûni'ye göre, Alanların dili Harezmşahlar'ın ve Kumanlar'ın dillerine benzerdir.Alanların bir kısmı Kıpçak grubu diğer kısmı ise Oğuzlar'a aittir[22]

Dil Grup At
Alan dili Doğu İrani diller *aspa
Hotanca Kuzeydoğu İrani dilleri aśśa
Osetçe Kuzeydoğu İrani dilleri efs
Wakhi Kuzeydoğu İrani dilleri yaš
Yaghnobi Kuzeydoğu İrani dilleri asp
Avestaca Güneydoğu İrani dilleri aspa
Beluçça Güneydoğu İrani dilleri asp
Medce Kuzeybatı İrani dilleri aspa
Kürtçe Kuzetbatı İrani dilleri (asp, hasp, hesp[23]) [24]
Eski Farsça Güneybatı İrani dilleri asa
Farsça Güneybatı İrani dilleri asb
Sanskritçe Hint-Aryan áśva
Hintçe Hint-Aryan घोड़ा (ghoda)

İznik İmparatoru III. İoannes (John) Vatatzes'in Batı Anadolu'daki Türk yayılışına engel olma yolundaki kalabalık Kuman topluluklarını Oğuz-Türkmenlere karşı Batı Anadolu'ya iskan etmesinden sonraki ikinci girişim XIV. yüzyılın hemen başında Balkanlardaki Alan topluluklarının müşterek İmparator VIII. Mikhail Paleologos tarafından Balkanlardan Anadolu'ya nakledilmesidir.

1261 Ağustosunda ordusunun başında İstanbul'a giren VIII. Mikhail Palaiologos (1259-1282) büyük bir hayali gerçekleştirmiş oldu. Ancak devlet merkezinin İstanbul'a taşınmasının ardından yeniden bir dünya imparatorluğu olma yönündeki teşebbüsler o dönemde Bizans'ın sahip olduğu gücün çok üzerinde bir iddia idi. Anadolu'nun tüm kaynaklarının İstanbul ve Avrupa eyaletleri için harcanması, doğu sınırının güvenliğini sağlayan kuvvetlerin batıdaki mücadelelerde kullanılmak üzere götürülmeleri Bizans'ın Batı Anadolu'daki hakimiyet sahaları için tam anlamıyla bir yıkım oldu. Savunma hattı çöken doğu sınırını güçlük çekmeden aşan Türkler, Bizans bölgelerini ele geçirdiler. Doğu sınırının ihmal edilmesinin çok ağır sonuçlar doğuracağını sonradan fark eden VIII. Mikhail, iktidarının son yıllarında Anadolu'daki durum ile ilgilense de artık çok geçti. VIII. Mikhail 1282 yılı sonunda öldüğünde Bizans'ın Batı Anadolu'daki arazileri neredeyse tamamen Türkler tarafından ele geçirilmişti". Anadolu'yu tamamen kaybetmek üzere olduğunu fark eden Bizans yönetimi bu tarihten sonra ordusu yok edilen Anadolu'nun savunması için yine Balkanlardan nüfus transferi yapmak veya batıdan ücretli asker getirmek gibi yöntemlere başvurdu. 1300 yılında Tunanın ötesinde yaşayan Hristiyan Alan topluluklarından gelen elçilik heyeti imparatora kendilerinin Bizans hizmetine girmek istediğini bildirdi. Aileleri ile yerleşebilecekleri arazi isteyen Alanlar buna karşılık imparatorluğun Anadolu'daki Türkler ile olan mücadelesine destek vereceklerini ve Türkleri bölgeden çıkarmak için tüm güçleri ile sonuna kadar savaşacaklarını vadediyorlardı. Bizans yazarlarından Grêgoras, imparatorun Alanların bu teklifini "Tanrıdan gelen bir lütuf' gibi büyük bir memnuniyetle kabul ettiğini, zira onun, bu sayede Türklere karşı zafer kazanacağına inandığını yazmaktadır. Aynı yazar bu teklifin imparator tarafından kabul edilmesinin Bizans halkı tarafından tepki ile karşılandığını ve yabancı bir millet ile yapılan bu anlaşmanın sonunda imparatorluğu uçurumun kenarına sürüklediğini ifade etmektedir.

İstanbul'a gönderdikleri elçilik heyetinin çok iyi karşılanması ve taleplerinin kabul edilmesi üzerine çok geçmeden kadın ve çocukları ile birlikte Balkanlarda ki Alan toplukları başkent İstanbul önlerine geldi. Esas olarak Türklerle savaşmak üzere gelen Alanlar için para, at ve silah temin etmek gerekiyordu. İhtiyaçların bir kısmı imparatorluk hazinesinden bir kısmı ise ordunun mallarından tedarik edilmeye çalışıldı. Ancak bu yeterli olmayınca eksiklerin halktan temin edilmesi yoluna gidildi. Grêgoras, ülkedeki tüm şehir ve köyleri gezip aramalar yapan vergi memurlarının halkın elindeki silah ve atları topladıkları yazmaktadır. Ağlaya sızlaya sahip oldukları her şeyi vermek zorunda kalan halk, kendilerini sözde Türklerin saldırılarından kurtarmak için toplanan bu yeni orduyu sevinç ve alkışlarla değil lanet okuyarak yolcu etti

Bizans hizmetine alınan Alan kuvvetlerinden bir kısmı İzmit ve çevresinin savunmasını yürüten Muzalon'un emrine verildi. Geri kalan Alan kuvvetleri ise 1302 yılı ilkbaharında müşterek imparator IX. Mikhail Palaiologos'un emrinde Anadolu yakasına geçerek kamp kuracakları Manisa'ya doğru ilerlemeye başladılar. IX. Mikhail'in emrinde Alanların dışında Bizans birlikleri ve gönüllü halktan oluşan kabalık bir ordu vardı. Bu ani gelişmeyi haber alan Türkler ise durumun tam olarak ne olduğunu anlayana kadar güvenlikleri için dar ve sarp geçitlerle korunan dağlık ve ormanlık bölgelere çekildiler. Böylece eğer söylendiği gibi düşman yenilemeyecek kadar kuvvetli ise doğrudan onunla karşılaşmak yerine tuzaklar kurup ani baskınlar yapmak suretiyle mücadele edeceklerdi".

Ancak durum Türklerin endişelendiği kadar ciddi değildi. Nitekim Türklere karşı savaşmak üzere gelen Alanlar Anadolu'ya geçer geçmez Bizans halkının mallarını yağmalamaya başlamıştı. Gelen bu kuvvetlerin düzenli askerî birliklerden ziyade şahsi kazançlarının peşinde koşan çapulcular olduğunu anlayan Türkler, saklandıkları yerlerden çıkarak saldırıya geçtiler. Düşmanlarının gücünü tartmak için önce hafif, ardından daha şiddetli saldırılar düzenleyen Türkler, imparatorluk karargâhının etrafını çevirdiler. Daha ilk saldırılar karşısında kaçmaya yüz tutan birliklerinin durumunu gören imparator, danışmanlarının da telkiniyle açık arazide baş edemeyeceğini anladığı Türklere karşı birliklerini korunaklı Manisa'ya götürerek burada mücadele etmeye karar verdi. İmparatorun bu kararı ile hayal kırıklığına uğrayan gönüllü Alanlar evlerini ve mallarını korumak için Bizans ordugâhını terk etti". Hemen ardından imparatoru terk eden Alanlar, önlerine çıkan Bizans arazilerini yağmalayarak Çanakkale Boğazı'na kadar geldiler ve buradan karşı kıyıya geçerek yurtlarına geri döndüler".

Gözyaşları içerisinde halktan zorla toplanan vergi, silah, at ve diğer malzemeler ile dualar yerine beddualarla uğurlanan bu ordunun başarılı olma imkanının olmadığını ifade eden Grêgoras, bu başarısız teşebbüsün ardından imparatorun başkente dönerken Türklerin Midilli'nin karşı kıyılarına kadar olan tüm bölgeleri ele geçirdiğini ifade etmektedir".

Bu acı tecrübeye rağmen imparatorluk Alanlar ile bağlarını koparmamış ve Alan kuvvetlerinin ordudaki varlığı devam etmiştir. Nitekim II. Andronikos Palaiologos döneminde Türklerle savaşmak üzere Bizans hizmetine giren Katalan Birliği 1304 İlkbaharında Anadolu'ya geçtiğinde onlara refakat eden Bizans kuvvetleri içinde Alan askerleri de vardı. Yine bu Alanların Katalanların lideri Roger de Flor'un 1305 Nisanında müşterek imparator IX. Mikhail'in Edirne'deki sarayında öldürülmesinde başrolde olduklarını görmekteyiz". Liderlerinin öldürülmesine kızan ve işgal ettikleri Gelibolu yarım adasını kendilerine üs haline getirerek civardaki bölgeleri talan etmeye başlayan" Katalanlar üzerine gönderilen Bizans ordusu içinde de yine önemli sayıda Alan süvarisi vardı.

1305 Mayıs'ında donanmaları Cenevizliler tarafından imha edilince" büyük güç kaybeden Katalanlar, daha önce savaştıkları Türklerden yardım istemek zorunda kaldılar. Bizans'a karşı ittifak kurmak için karşı kıyıdaki Türklere elçi gönderen Katalanların bu teklifi uygun görülünce ilk olarak 500 kişilik bir Türk piyade birliği gelmiş, daha sonra kısa süre içinde çok sayıda Türk Gelibolu'ya geçmişti". 1305 yılında Gelibolu'ya geçen Türkler ile birleşen Katalanların Trakya'daki yağma ve talan hareketlerinden bunalan Bizans yönetimi buna son vermek için harekete geçti. Ancak 10 Haziran 1305'te Tekirdağ yakınındaki Apros (İncecik)'ta taraflar arasında meydana gelen savaşta Bizans ordusu neredeyse tamamen imha edildi". Bu mağlubiyetten birkaç gün sonra Bizans ordusunda görev yapan Türkopoller de Katalanların safına geçerek soydaşları Halil'in kuvvetlerine katılmışlardı. Pakhymeres, Apros savaşının ardından Katalanlara katılmak üzere Gelibolu'ya giden Türkopolleri takip eden eş ve çocuklarının Alan ücretli askerleri tarafından yakalanarak imparatora gönderildiklerini ve imparatorun da Türkopolleri yeniden kendi tarafına çekmek için onları kullandığını fakat bunda başarısız olduğunu ifade etmektedir.[25]

Alanların bir kısmı 4. yüzyılda Kavimler Göçüne katılmıştır. Kalanlar ise Kafkas coğrafyasında yerleşik hayata geçmişlerdir. Alanların klan esaslı birliği daha sonra Alania olarak bilinen Alan ve yerel Kafkas halklarını bir araya getiren ve Tatar-Moğol İstilasına kadar devam eden feodalizm öncesi yönetim şekline sahip bir devlet oluşturmuşlardır. 1230'lu yılların sonuna doğru Alania'yı ele geçiren Tatar-Moğollar hayatta kalan Alanları Kafkasya'nın merkezindeki dağlık yerlerde ve Kafkas Dağlarının ötesine yerleşmek zorunda bırakmışlardır. Buralarda yerel halkların da karışması ile Osetyalı olarak yaşamlarını sürdürmüş ve Kuzey Kafkasya'daki halkların etnik kökeninde (Karaçay-Balkar) önemli rol oynamışlardır. Alanlar son yıllarını, bugünkü Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkarya topraklarının Beştav ve Abhazya'nın Kodor ırmağı çevresinde ve yüksek dağlık vadilerde 18'ci yüzyıla kadar sürdürmüşlerdir. Osetçe dilinin Alancanın soyundan geldiği düşünülmektedir.[7][26][27]

4. yüzyılda yaşamış Romalı tarihçi Ammianus Marcellinus Alanların uzun boylu ve sarışın olduğunu yazmıştır:

Neredeyse tüm Alan erkekleri uzun boylu ve yakışıklıdır; saçları sarı gibidir, gözleri ise kızgın bakışlıdır.[28]

Kuzey Osetya'da bir ortodoks kilisesi

Hristiyanlaştırılmadan önce Alanların Hint-Aryan tanrılarına tapınan çok tanrılı bir kavim olmuştur. Dinsel olarak İskit dinleri veya ilk tek tanrılı din olan Zerdüştlük ile bağlantılı olabilecekleri düşünülmektedir. Dominant tanrılarını ayinlerinde cisimleştirmek gibi bazı gelenekler İskit kültüründen alınmıştır.[29]

Ayrıca bakınız

[değiştir | kaynağı değiştir]
  1. ^ "The Hou Hanshu". 6 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2019. 
  2. ^ Ian Almond, Two faiths, one banner: when Muslims marched with Christians across Europe's battlegrounds 30 Eylül 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Harvard University Press, 2011, s.108
  3. ^ Klaus Röhrborn, Wolfgang Veenker: Runen, Tamgas und Graffiti aus Asien und Osteuropa 30 Eylül 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., In Kommission bei O. Harrassowitz, 1985, s. 5
  4. ^ Zakiev M. Z., Who are Alans? 10 Şubat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Kazan, 1995
  5. ^ Biblioteka İnostrannıh Pisateley o Rossii, t.1, SPb, 1836
  6. ^ Golden 2009.
  7. ^ a b Abaev & Bailey 1985.
  8. ^ KOÇAK, Zülfiye (1 Ocak 2015). "HASAN TAŞKIRAN, SELÇUKLU DEVLETLERİNDE SUİKASTLAR, SELENGE YAYINLARI, İSTANBUL 2". The Journal of Academic Social Science Studies. 6 (Number: 36): 513-513. doi:10.9761/jasss2895. ISSN 2147-2971. 
  9. ^ Almond, Ian (2009). Two Faiths, One Banner. I.B.Tauris. ISBN 978-0-7556-1411-0. 
  10. ^ Skjærvo, P. O. (Şubat 1985). "Klaus Rõhrborn and Wolfgang veenker(ed.): Sprachen des Buddhismus in Zentralisien. Vorträge des Hambruger Symposions vom 2. Juli bis 5. Juli 1981. (Verõffentlichungen der Societas Uralo-Altaica. Bd. 16.) vi [142] pp. Wiesbaden: In Kommission bei Otto Harrassowitz, 1983. DM 84". Bulletin of the School of Oriental and African Studies. 48 (1): 148-149. doi:10.1017/s0041977x00027270. ISSN 0041-977X. 
  11. ^ MUSUL, Gizem (25 Ocak 2018). "A. N. ÖZDAL, Ortaçağ Ekonomisi ve Müslüman Tüccarlar (X-XIV. Yüzyıllar). İstanbul 2016. Selenge Yayınları, 584 sayfa. ISBN 9786054944095". LIBRI Kitap Tanitimi, Elestiri ve Ceviri Dergisi (4): 13-17. doi:10.20480/lbr.2018004. ISSN 2458-7826. 
  12. ^ Duan, "Dingling, Gaoju and Tiele", s. 47-49, 330-339
  13. ^ Sinor, Denis, (Ed.) (1 Mart 1990). "The Cambridge History of Early Inner Asia". doi:10.1017/chol9780521243049. 
  14. ^ ÖZTÜRK, UFUK (15 Temmuz 2013). "TASAVVUFA GİRİŞ (2) - TASAVVUFUN TARİHİ (BÖLÜM 1)". ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ: 1-20. doi:10.24082/abked.2013.07.001. 
  15. ^ Prof. Dr. Ramazan Şeşen (1985). İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları. 5 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2023. 
  16. ^ Ammianus Marcellinus; Yonge, Charles Duke (1894). The Roman history of Ammianus Marcellinus, during the reigns of the emperors Constantius, Julian, Jovianus, Valentinian, and Valens. University of California Libraries. London ; New York : G. Bell. s. 580. The Danube, which is greatly increased by other rivers falling into it, passes through the territory of the Sauromatse, which extends as far as the river Don, the boundary between Asia and Europe. On the other side of this river the Alani inhabit the enormous deserts of Soythia, deriving their own name from the mountains around 
  17. ^ Kāshgarī, Maḥmūd; Atalay, Besim (1985). Divanü Lûgat-it-Türk tercümesi. I. Türk Dil Kurumu. s. 135. 8 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2023. 
  18. ^ Mizrak, Egemen Çağrı (24 Kasım 2021). "ASAZ – AORSİARSİ BOYLARININ "TÜRK" KÖKENLERİ ÜZERİNE". Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi. doi:10.53718/gttad.1012495. ISSN 2667-5366. 
  19. ^ Mallory, J. P.; Adams, Douglas Q. (1997). Encyclopedia of Indo-European Culture (İngilizce). Taylor & Francis. ISBN 9781884964985. 
  20. ^ Abaev, Vasiliĭ Ivanovich; l'Oriente, Istituto italiano per l'Africa e (1998). Studia iranica et alanica (Rusça). Istituto italiano per l'Africa e l'Oriente. 12 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2019. 
  21. ^ Rédaction (15 Mayıs 2006). "« Le bhūmi nel Libro di Vimalakīrti cotanese », in : Carlo G. Cereti, Beniamino Melasecchi and Farrokh Vajifdar, eds., Orientalia Romana, 7: Varia Iranica. Roma, Istituto italiano per l'Africa e l'Oriente, 2004, pp. 131-136. (Serie orient". Abstracta Iranica (Volume 27). doi:10.4000/abstractairanica.5528. ISSN 0240-8910. 
  22. ^ Zakiev, I. N. (29 Ekim 2021). "To the clinic of gasoline pneumonia". Kazan medical journal. 43 (3): 69-70. doi:10.17816/kazmj83902. ISSN 2587-9359. 
  23. ^ "Kürtçe Hayvan İsimleri". 16 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2022. 
  24. ^ At kelimesi karşılaştırma. Abaev, Vasiliĭ İvanoviç; Oriente, Istituto italiano per l'Africa e (1998). Studia iranica et alanica (Rusça). Afrika ve Doğu için İtalyanca. 
  25. ^ "BATI ANADOLU'DAKİ TÜRK YAYILIŞINA KARŞI BİZANS İMPARATORLUĞU'NUN KUMAN-ALAN TOPLULUKLARINI BALKANLARDAN ANADOLU'YA NAKLETMESİ". 11 Ekim 2022. 11 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ekim 2022. 
  26. ^ Alemany 2000, s. ?.
  27. ^ For ethnogenesis, see Walter Pohl, "Conceptions of Ethnicity in Early Medieval Studies" Debating the Middle Ages: Issues and Readings, ed. Lester K. Little and Barbara H. Rosenwein, (Blackwell), 1998, pp 13–24) (On-line text[ölü/kırık bağlantı]).
  28. ^ Ammianus Marcellinus. Roman History. Book XXXI. II. 21.
  29. ^ Sulimirski, T. (1985). "The Scyths" in: Fisher, W. B. (Ed.) The Cambridge History of Iran, Vol. 2: The Median and Achaemenian Periods. Cambridge: Cambridge University Press. 0-521-20091-1. pp. 158–159.