Yaşar Kemal Quotes

Quotes tagged as "yaşar-kemal" Showing 1-30 of 42
Yaşar Kemal
“Kuşlar da gitti," dedi Mahmut.
Sonra hiç konuşmadık. Kuşlar da gitti, kuşlarla birlikte de... Ne olacak, kuşlar da gitti.”
Yaşar Kemal, The Birds Have Also Gone

Yaşar Kemal
“Sen ne sanıyorsun oğlum Memed, İnce Memedler bitecek mi sanıyorsun? Her insanın içinde bir mecbur kurdu, bir İnce Memedlik, bir Köroğluluk kurdu var. Köroğlu gitti İnce Memed geldi. İnsanoğlunun içinde bu kurt oldukça insanoğlu ne olursa olsun yenilmeyecek. Sen insanoğlunun içindeki kurtsun, ne olursan ol, nereye gidersen git. İşte insanoğlunun içindeki bu kurt yiterse insanlık da işte o zaman insanlıktan çıkar.”
Yaşar Kemal, İnce Memed 3

Yaşar Kemal
“Bu dünya böyledir" diyordu. "Sular hendeğine dolar. İnsanlar doğar ölür, gün doğar batar. Ağaçlar büyür çürür. Sular akar, bulut ağar. Ağayı öldürürsün, ağa gelir yerine. Bir daha öldürürsün, bir daha gelir.”
Yaşar Kemal, They Burn the Thistles

Yaşar Kemal
“Yalnız atları, denizi sevmek marifet değil, kurdu kuşu, yerdeki karıncayı, petekteki arıyı, dünyada ne var ne yoksa, taşı toprağı, esen yeli, kayan yıldızları, her şeyi, her şeyi taa iliklerine, taa yüreğinin köküne kadar seveceksin. Dünyayı okşamaya doyamayacaksın.”
Yaşar Kemal, Tanyeri Horozları

Feridun Andaç
“Ben bütün ömrüm boyunca değişmenin romanını yazdım.

(Sayfa 74 - 1987 yılındaki röportajından)”
Feridun Andaç, Yaşar Kemal: Bir Ömür Edebiyat

Yaşar Kemal
“O gün bugündür, Küp Gölünün oralardan geçenler, gölün kıyısına oturmuş, kara, ışık gibi akan uzun saçlarını sırtına vermiş, başı iki elleri arasında gözlerini som mavi suya dikmiş Gülbahar'ı görürler. Arada sırada Ahmet gölün sularında Gülbahar'ın gözüne gözükür ve Gülbahar kollarını açıp Ahmet'e yürür.....

Göl kaynar, Ahmet silinir. Gülbahar silinir ve küçük ak bir kuş gelip kanadını suyun som mavisine batırır. Ve sonra da bir atın kapkara gölgesi gölün üstünden gelir geçer.

Her yıl, bahara çiçeğe durduğunda, dünya nitelendiğinde, Ağrıdağının çobanları dört yandan gelirler, kepeneklerini gölün bakır toprağına atıp üstüne otururlar. Bin yıllık sevda toprağının üstüne otururlar. Tanyerleri ışırken kavallarını bellerinden çekip Ağrıdağının Öfkesini, sevdasını çalarlar. Ve gün kavuşurken ak kuş gelir...”
Yaşar Kemal, Ağrıdağı Efsanesi

Yaşar Kemal
“Eşkıya demek yatak demektir. Yatakları eşkıyanın canıdır. Yatağını belli eden eşkıya yaşamaz. Bura senin baş yatağın. Bir daha buraya ayak basmayacaksın

Sayfa: 32”
Yaşar Kemal, Çakırcalı Efe

Yaşar Kemal
“O kadar ağır işler yükleyeceğiz ki onlara, düşünecek bir anlık bile zamanları olmayacak. Bu karıncalara hiçbir zaman başlarını bile kaşıyacak bir süre tanımayacağız. Hep iş, hep çalışma, hep açlık, hep yoksulluk, hep gelecek korkusu içinde olacaklar. Bu korkular onları kör, sağır, sersem, beyinlerini işlemez yapacak. İnsanfiller, insankarıncalara hep bunu yaparlar.”
Yaşar Kemal

Yaşar Kemal
“Nereye, nereye, kardeşler böyle nereye?" diye soruyor, ötekiler, "özgürlüğe," diyorlar, başka bir şey demiyorlardı.”
Yaşar Kemal, Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca

Zülfü Livaneli
“Nazım'ın bir Paris gezisinde yaşanan müthiş bir olay var: O zamanlar Abidin Dinolar Seine Nehri kıyısında, asansörsüz bir evin yedinci katında oturuyorlarmış. Moskova'dan gelecek olan büyük şaire, güzel bir memleket sofrası hazırlamışlar ama kalp hastası olduğu için o yedi katı çıkmasından kaygılanıyorlarmış. Şöyle bir çözüm bulmuşlar sonunda: Her kata iki sandalye yerleştirmişler. Yaşar Kemal, Nazım'ı getirecek, sonra her katta mola vererek anlattığı hikayelerle onu oyalayacak, böylece Nazım'ın merdivenleri dinlene dinlene çıkması sağlanacakmış. Öyle de olmuş. Yaşar Abi memleket hasretiyle içi yanan Nazım'a her katta hikayeler anlatmış. Bu olay bende hayranlık uyandırmıştır hep; ne güzel roman olur diye düşünmüşümdür. Adı belli: Yedi Kat Hikayeleri. Bölümler de belli: Birinci Kat, İkinci Kat, Üçüncü Kat... Keşke yazsaydı.”
Zülfü Livaneli, Gözüyle Kartal Avlayan Yazar: Yaşar Kemal

Feridun Andaç
“Bir yanım toplum, bir yanım doğa, bir yanım da insan değerlerine dayalı olsun istedim.”
Feridun Andaç, Yaşar Kemal: Bir Ömür Edebiyat

Feridun Andaç
“Günlük değişimler değil benim gerçeğim. Benim gerçeğim doğayla birlikte insanın nasıl değiştiği...

Sayfa 74 - 1987 yılındaki röportajından”
Feridun Andaç, Yaşar Kemal: Bir Ömür Edebiyat

Feridun Andaç
“Her ne kadar bunun öncesinde Sarı Sıcak öyküleri, Teneke ve Hüyükteki Nar Ağacı kısa romanları, Ağıtlar derlemesi varsa da; Yaşar Kemal İnce Memed' dir!”
Feridun Andaç, Yaşar Kemal: Bir Ömür Edebiyat

Feridun Andaç
“Diyarbakır'a giderken, Ankara'ya uğradım; Abidin Bey adını ne koydun, dedi. Yaşar Kemal olsun mu? Olsun, dedim. Bir adım da var Kemal Sadık Gökçeli. Meşhur bir adamım, gazeteciliğe bulaştırmak istemiyorum. O orada dursun, bu ekmek parasıdır, düşüncesi var bende. Büyük bir edebiyatçıyım, şairim, kitabım çıkmış! Kemal Sadık Gökçeli nasıl olurda gazetelerde röportaj yapar? Van'da röportaj yaptım. Döndüğüm zaman, Ercüment Ekrem, yazı yazdım senin için, dedi. Son Posta'da yazıyor. Döndüğüm zaman, üç ay sonra, meşhurdum, artık!”
Feridun Andaç, Yaşar Kemal: Bir Ömür Edebiyat

Feridun Andaç
“Benim coğrafyama gelince, benim coğrafyam, insanların yaşadığı her yerdir.

(Sayfa 112 - Mayıs 2002 röportajından)”
Feridun Andaç, Yaşar Kemal: Bir Ömür Edebiyat

Yaşar Kemal
“Görmesin gözüm, görmesin gözüm... Öldürülmeli anam, öldürülmeli. O öldürülmezse olmaz. Çukurova'da kimse bizim yüzümüze bakmaz. Babam da çıngıraklıyılan olaraktan Çukurova sıcağında, cehennemde yanar durur. O ölmeli. Anam ölmeli. Esme ölmeli. Esme ölecek.”
Yaşar Kemal, Yılanı Öldürseler

Yaşar Kemal
“Hasan, sen oğlum değil misin? Sen benim zürriyetimden olmadın mı Hasan? Kurtaramaz mısın babanı? İşte önümde yüzlerce kırmızı yılan, bunlar yılan değil, kanı yerde kalmış insanlar. Öldürülmüşler de öçleri alınmamış. Kırmızı yılan olaraktan hortlamışlar. Beni bunlara çoban yaptılar Zebaniler. Benim de kanım yerde kalırsa beni de böyle güttürecekler. Babanın bu haline nasıl dayanıyorsun Hasan? Oğlum değil misin? Acımıyor musun bana? Ben kırmızı bir yılan olup kıyamete kadar böyle sürünmeye layık mıyım Hasanım, yavrum.... Aaaah, yılanı öldürseler, yılanı öldürseler Hasan.... Aaah, Hasan.”
Yaşar Kemal, Yılanı Öldürseler

Yaşar Kemal
“Meşhur Kalkandereli Kara Sait Paşa Hazretlerine,
Evvela mahsusan selam edip yüksek hatırlarını sorarım. Söylemek isterim ki insan bir kere düşer, zatıdevletiniz yüz kere düştü. Bazı yerlerde, benim aleyhimde olmadık sözler ediyormuşsun. Bu yakışmaz. Benimle o karşılaşamaz, diyormuşsun. Bu kaçıncı? İşte karşılaştık. Gene de karşılaşırız icap edince. Onun için merak etmeyin. Seni severim Paşa. Ben Babadağdayım. Orada öyle çuval beklemeyin. Ben seni burada bekleyeceğim. Bir de Paşa, senden ricam var. Çakırcalı diye öyle fıkara tütün kaçakçılarını, çalıkakıcı eşkıyaları öldürmeyesiniz. Ağırıma gidiyor.
Tekrar tekrar selam ederim, Paşa.
Çakırcalı Memed Efe”
Yaşar Kemal, Çakırcalı Efe

Yaşar Kemal
“Çakırcalının mezarı Nazili'nin dışında, yol üstündedir. Köylüler mezarı o gün bugündür evliya türbesi makamında ziyaret ederler.
Sonra, bir de Çakırcalı'nın mezar toprağı birçok dertlere deva sanılır. Sıtmaya, sızıya, ağrılara birebirdir denir. Öyle söylerler. Çakırcalı öldürüldükten yıllar, yıllar sonra bile, o yoldan ge­çen köylüler mezara yarım saat kala, olanca sesleriyle bağırırlar:
"Çakırcalı Efe! Çakırcalı Efe! Yol ver geçelim. Yaban değiliz...”
Yaşar Kemal, Çakırcalı Efe

Yaşar Kemal
“Her karınca şimdi artık filler sultanına yaşam suyu, çiçek özü, türlü yiyecek arayan, ona saraylar kuran, taht yontan birer makina olmuştu. Ama hiç hiç düşünmeyen.”
Yaşar Kemal, Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca

Yaşar Kemal
“Kardeşler,' dedi, 'bu iş bizim başımıza nasıl olsa gelecekti. Biz uzun yıllar çalışkanlığımız, mutluluğumuz, mutlu ülkelerimizle övünmekten başka bir şey yapmadık. Böyle mutlu yaşarken, başımıza gelecek böyle bir bela için hiçbir önlem düşünmedik. Oysaki çok vaktimiz oldu, yan gelip yattığımız günler oldu, başımıza gelecek belalara karşı önlemler düşünebilirdik, sellere, yağmurlara, dolulara, karlara, depremlere karşı nasıl önlemler düşünmüşsek, fillere karşı da bir umarını bulabilirdik, olmadı, işte köle, işte tutsak olduk.”
Yaşar Kemal, Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca

Yaşar Kemal
“Bireycilik ateşini korkuyla birlikte körükleyeceksiniz, onların hepsi biz kardeşiz, yoldaşız, derler, aldırmayacaksınız. Onların çoğunun içinde bir bireycilik ateşi sonsuzca yanar, karıncaların birbirlerine düşmanlığı bu bireycilikten doğar, ölüm, yılgınlık, sevgisizlik bu bireycilikten doğar. Hiçbir kırmızı sakalın birbirini sevmesine fırsat izin vermeyeceksiniz.”
Yaşar Kemal, Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca

Yaşar Kemal
“Amenna ben Türküm, Müslümanım, bundan başka da bir suçum var mı? Ben ne yaptım Yunanistana, ben ne yaptım Türkiyeye? Beni bir kedi yavrusu gibi boynumdan tutup Giritten buraya niçin attılar?”
Yaşar Kemal, Tanyeri Horozları

Yaşar Kemal
“Yok olacağım, yok olacağım. Yok, yok, yok olacağım. Hem de bu genç yaşımda. Üstümden yıllar, yıllar, yıllar geçecek. Yüzyıllar geçecek. Milyonlarca, milyonlarca yıllar geçecek. Ben yokluğu yaşayacağım. Yokluğu, yokluğu yaşayacağım... Hiç hiç var olmayacağım. Bu yağan yağmur, bu esen yel, doğan güneş... Açan bahar, sıcak bir dost eli... Öyleyse Murtazayı niçin öldürttüm? Ölümden, hiç olmazsa benim korktuğumdan daha çok korkuyordu. Murtaza ölmeseydi, ben de sonuna kadar yaşardım. Murtazayı öldürtmekle ölümü çağırdım. Neden, sebep ne? Murtaza yaşasaydı bu iş de bitmiş olurdu. Mahmut onu hiç öldürmek istemiyordu. Neden zorladım adamı? Murtazanın ölümü Mahmudun da ölümü demekti. Mahmut bunu biliyordu. Neden kabul etti ölümü?”
Yaşar Kemal, Demirciler Çarşısı Cinayeti

Yaşar Kemal
“Sen kötü bakıyorsun dünyaya," dedi. "Hayır, sana kötü bakıyorsun demeyim. Kötü bakıyorsun demek yanlış. Tek yönlü bakıyorsun. Baksana, ölümden daha güçlü olan yaşamadır. Yaşam yoksa, hiçbir şey olmayacak. Yaşam olduğu için ölüm de vardır. Her şeyin, tekmil evrenin başı yaşamdır. Sürüp giden ölüm değil, yaşamdır. Ters bakıyorsun Bey, tam tersinden bakıyorsun dünyaya. Ben aldanıyorsam da, böyle aldanmam.”
Yaşar Kemal, Demirciler Çarşısı Cinayeti

Yaşar Kemal
“Dünyada hiçbir şeyin gereği olmaz da bir insana, dünyada her şey eskir de, her şeyin gereği geçer de, bir şeyin gereği geçemez. O da insanın.”
Yaşar Kemal, Demirciler Çarşısı Cinayeti

Yaşar Kemal
“Düşünebilmenin saçmalığı, hem de ahmaklığı. Düşünmeyen kin duymaz, öç almaz. Öldürme, düşünerek öldürme öldürmedir. İçgüdüde bilinçli öldürme yoktur. Bilinçli öldürme öldürmedir, canavarlıktır. O da insanın saçmalığındadır.”
Yaşar Kemal, Demirciler Çarşısı Cinayeti

Yaşar Kemal
“Dünyada zulüm görmüş çocukların yüzü kadar, elle tutulurcana belli hüzünlü yüzler yoktur.”
Yaşar Kemal, Demirciler Çarşısı Cinayeti

Yaşar Kemal
“Aaah, savaş," diye içini çekti Poyraz. "Aaah, savaş, seni icat eden görmesin cennet.”
Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana

Yaşar Kemal
“-Yılanı bilir misin, kocaman yılanı ? Benzetmekte hata olmaz.

"Bilirim." dedi vali.

-Yılan nasıl ölür bilir misin?

"Bilmem." dedi vali.

-Başını bir taşla ezersin, ölür. Bu bir !

"Ölür," dedi vali.

-Bu bir. Bir de boğarsın yılanı, bu iki. Bir de kurşunlarsın yılanı, bu üüüç!

-Yılan türlü türlü ölür bir de... hastalanır ölür, leylek yer ölür, şöyle ölür böyle ölür. Bir de nasıl ölür, bilir misiniz?

Valinin hoşuna gidiyordu Murtaza'nın konuşması. "Bir de nasıl ölür?"

-Bir de nasıl mı ölür, sorduğu şeye bak vali beyimin! Bir yılan iğne ucu kadar bir yara alırsa... İğne ucu kadar bir yara ne ki! Bir insan, bir hayvan iğne ucu kadar bir yara alırsa ne olur? Hiçbir şey olmaz, düşünmeyin, hemen iyi olur. Halbuysam ki bir yılan iğne ucu kadar bir yara alırsa ölür. Nasıl ölür derseniz, işte onu siz görmediniz, bilmezsiniz. Ben bilirim. Yılan iğne ucu kadar da olsa bir yara alınca, sarıca karıncalar o yaraya üşüşürler. Bir gün içinde yılanı yer bitiriverirler. Anladın mı şimdi vali bey?

Vali onun gözlerinin içine gözlerini dikmiş düşünüyordu.
"Evet," dedi. "Sözünüzü bitirin."

-İşte ince memed yılanda açılan bu iğne ucu kadar yaradır.”
Yaşar Kemal

« previous 1