Bu kitaba methiyeler düzebilirim. Denizin bu kadar net anlatıldığı çok az kitap okudum. Karanlığını, aydınlığını, cömertliğini, ihtişamını, zorluğunu,Bu kitaba methiyeler düzebilirim. Denizin bu kadar net anlatıldığı çok az kitap okudum. Karanlığını, aydınlığını, cömertliğini, ihtişamını, zorluğunu, zorluğun ardına sakladığı güzelliğini, görkemini, öfkesini......more
Algıyı imgelerle başka yöne kaydırıp, sonrasında hedefi tam on ikiden vurmak. Böyle öykücülere ayrı bir sempati duyuyorum. Kitap hiç bitmesin istedim.Algıyı imgelerle başka yöne kaydırıp, sonrasında hedefi tam on ikiden vurmak. Böyle öykücülere ayrı bir sempati duyuyorum. Kitap hiç bitmesin istedim. Çünkü çok kaliteli her bir şarkısını ayrı ayrı sevdiğim, müzik albümü gibi. Her şarkıyı atlamadan tekrar tekrar dinleyebilirim....more
Okuduğum en iyi kitap, adeta vaha. Kocaman bir memleket albümü resmen. Çevirdikçe ne portreler.
"Anlamak: en büyük rahatlık. Karşı konulmaz zoru sosyal zOkuduğum en iyi kitap, adeta vaha. Kocaman bir memleket albümü resmen. Çevirdikçe ne portreler.
"Anlamak: en büyük rahatlık. Karşı konulmaz zoru sosyal zaruretlerin ve kavga: akıl, yürek, yumruk, alabildiğine nefret, kin, alabildiğine merhamet, sevgi, insan insanı sömürmesin diye ve daha adil bir dünya daha güzel bir memleket için..."
"Dünya ve yurt ev ve ağaç, insan ve çakal ve kurt, ve bütün akarsular : Ganj, Amazon, Nil, Volga, Menderes, sözlerin ve hareketlerin hepsi : hızla yükseldi, yakınlaştı ses, ulu bir besteyle doldu Akdeniz bahçesi. Yumdu gözlerini Cevdey Bey ve elini bırakır gibi içine denizin bıraktı ihtiyar yüreğini çalınan senfoniye. Sekiz lambalı ve 39 modeliydi turunç bahçesindeki radyo, Ve pırıl pırıldı isimleri istasyonların, peri padişahının gizli memleketi gibiydi. İçerde yalnız üç kişi uyanık : ve radyo başında Halil, Ressam Ali ve Bethoven Hasan. Sesi kısmışlar. Ve beş yüz kilometre güneylerinde turunç bahçesini dolduran senfoniyi dinliyorlar binlerce kilometre kuzeydoğularındaki Moskova'dan."...more
Bazı adamlar; aşılanmış ağaçlar gibi çeşit çeşit meyve verirler. Belki şimdiki zamandadırlar, belki geçmişte. Bazıları yasaklanabilir, hakikat anlaşılBazı adamlar; aşılanmış ağaçlar gibi çeşit çeşit meyve verirler. Belki şimdiki zamandadırlar, belki geçmişte. Bazıları yasaklanabilir, hakikat anlaşılınca bu yasak kalka da bilir. İşte Nazım Hikmet onlardan biridir. Satır satır insan ruhunu işlediği için kendisiyle yüzleşmek istemeyenler onu sevmeyebilirler. Ama içten içe imrenirler Nazım'a bana göre. Bu güzel adamın maharetli zihni ortam ne olursa olsun işler. Kendini de işler bu adam ve işledikçe aydınlanır. Siz de onu okudukça aydınlanırsınız. Gerek Vera'ya yazdığı şiirlerden etkilenirsiniz. Gerek Kurtuluş Savaşı Destanı’nda, yaşadığınız bu topraklar için mücadele eden insanları kaleme alışından. Gerekse Pablo Neruda'nın gözünden Nazım'ı okumaktan, "Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler kazandırdın bana" diye seslenişinden... Öyle çok neden vardır ki onu sevmek için, ama en çok Orhan Selim adıyla kaleme aldığı düşünceleri sizi etkilerse, bu kitaplardan biri Nazım Hikmet Yazılar 3 ise… 1935 senesinde memleketinizin değişen ve değişmeyen sorunları, gelişen ve gelişemeyen durumları anlatılıyor, Yazılar 3 kitabında. Bazen Nazım Hikmet kendi çocukluğuna götürüyor okuyucuyu. Bazen onunla vapura binip, denize bakıyorsunuz. Güneşin kokusunu duyuyorsunuz kimi zaman. Başka bir sayfada Nazım’a yazmış olan bir okuyucu ile tanışıyorsunuz. Bir bardak suya bakışını seyrediyorsunuz. Hatta bir kadın sesi bile işitmeniz olası Nazım’ın anlatımıyla.Martıların ve gökyüzünün türküsünü dinliyorsunuz bir başka sayfada. 1935 yılındaki işsizliğe dair ipuçları ediniyorsunuz. İlkyazın gelişine tanık oluyorsunuz. O dönemdeki vapurlarda, trenlerde, tramvaylarda yolculuk yapıyorsunuz bazen. Bir yazısında ‘gözler’ den bahsediyor, ışıltılı denize bakan gözlerden… Siz o anda elinizde tuttuğunuz bu kitabın 1935 senesinin gözü olduğunu düşünüp, gülümsüyorsunuz. Bana Nazım'ı anlat deseler, yaşadığım şu andan yola çıkardım. Şu anı bir kaydırağı tepe noktası olarak adlandırsam, Nazım'ım cümlelerinin o kaydırağın ta kendisi olduğunu söylerdim. Uzun bir kaydırak ve de yüksek. Cesaret edip kendinizi bırakırsanız ayaklarınız en son o cümlelerin yazıldığı tarihe basar. Nazım'ın cümlelerini okuduktam sonra yaşadığınız çağa geri dönmeniz için daha çok merdiven çıkmanız gerekir, derdim....more
Bordo Siyah serisinin en sevdiğim kitabı. Jean-Jacques Rousseau benim gibi seyahat etmeyi sevenler için güzel bir kılavuz, iyi bir düşünür. Kitaplar kBordo Siyah serisinin en sevdiğim kitabı. Jean-Jacques Rousseau benim gibi seyahat etmeyi sevenler için güzel bir kılavuz, iyi bir düşünür. Kitaplar kadar doğaya sığınan benim için harika bir kaynak....more
Okumaya doyamıyorum. Buram buram Ege, buram buram medeniyet, hümanizm, antik kentler, mitoloji... Hani evinize gelince tanıdık bir rahatlama olur ya, bOkumaya doyamıyorum. Buram buram Ege, buram buram medeniyet, hümanizm, antik kentler, mitoloji... Hani evinize gelince tanıdık bir rahatlama olur ya, bu kitabın sayfaları arasında her seferinde evimde gibi hissediyorum. Evet yine, aklımın iplerini Ege denizine saldım....more
2013 yılında okumuştum. Fransa'da bir apartmanda kendi kuytularında yaşayan insanları hikayesi "Kirpinin Zarafeti". Kimi romanlar bir kıtadan başka bi2013 yılında okumuştum. Fransa'da bir apartmanda kendi kuytularında yaşayan insanları hikayesi "Kirpinin Zarafeti". Kimi romanlar bir kıtadan başka bir kıtaya göçmenize neden olabilir. Oysa bu kitap bir apartmanın alt katından üst katına çıkartarak yaşatıyor bunu size.
O kadar kısa bir yolculukta çok mühim bir hikaye anlatıyor. Dostluğun yaşla sınırlı olmadığını kanıtlayarak yapıyor bunu. Birden şunu farkediyorsunuz; "paylaşmak her şeydir." Bazen bir kitabı, bazen bir çikolatayı, bazen bir keki, bazen bir bardak çayı, bazen hislerinizi ya da fikirlerinizi. Ne kapılar açılıyor siz paylaşımın gücüne inandıkça. Üstelik paylaşımın içtenliği dostluğun hacmini artırdığı gibi aradaki bağı nasıl güçlendiriyor, işte yanıtı bu kitabın içinde saklı.
Kitabın baş kahramanı hayatın karmaşasına kendi içinde anlam arayan Paloma adındaki küçük bir kız; soru soran, cevap arayan, hayatı izleyen bir kız. Mantığıyla çıktığı yolculukta yaptığı paylaşımlarla duygularına ulaşıyor. Kitabın sonunda yaşam mı Paloma'ya göz kırpıyor yoksa Paloma mı yaşama gülümsüyor ona siz karar verin.
Elbette on iki yaşındaki bir kızın yaptığı her şeyi sorgulamayacağını hatta yetişkinlerin dahi bunu yapmadığını düşünebilirsiniz. Büyüdükçe soru sormaktan yorulanlar bu kitabı baştan okumasınlar, derim ben.
Fakat dünyanın soru işaretlerini ve onların yanıtlarını denize, buluta, mevsimlere, insanlara, toprağa, ağaçlara serpiştirdiğine inananlardansanız, tıpkı benim gibi iyi okumalar dilerim size....more
Bilmediğim bir sürü bilgiyi senden edindiğim için, sana minnettarım Cevat Şakir. Hatta sana aşığım. Bu kitap çok özel benim için. Yaşama azmin, çirkinBilmediğim bir sürü bilgiyi senden edindiğim için, sana minnettarım Cevat Şakir. Hatta sana aşığım. Bu kitap çok özel benim için. Yaşama azmin, çirkinliği güzelliğe çevirme kabiliyetin, azla yetinmen, denize olan aşkın... Sana hayran olmam için cok nedenim var. "Artık serbest olarak kendi ayaklarımın üzerinde dere tepe geziyorum. Seviniyorum, tepeme mavi ve uzun bir gök parçası taktı yaradılış, tüy diye. Jandarmaların silahlarına bile bakmıyorum. Bodrumda hapishaneye tıkılacakmışım, vız gelir! Gönül dolusunca yaşıyorum. Zamanı hep ufki sanırlar. Ben geçmişte yokum, gelecekte de yokum, şimdi varım, derinlemesine sonsuz."...more
"Dünya bir çevre, bir yer (topos) ile onun içinde yaşayan insanların yapıp-ettiklerinin ve ilişkilerinin toplamından (ethos) oluşmaz. Bir insanın, büt"Dünya bir çevre, bir yer (topos) ile onun içinde yaşayan insanların yapıp-ettiklerinin ve ilişkilerinin toplamından (ethos) oluşmaz. Bir insanın, bütün bunları da içeren bir yönelmeyle, yaşadıklarıyla ilgili düşüncelerini (anıları, gözlemleri, algıları...) kendi çevresinde toplamasıyla oluşur. Dünya, her bakımdan, ancak kurmakla varolur: ona yönelmiş, onu kurmaya çalışan bir çaba yoksa, dünya da yoktur, olmaz. Dünya kendi kendine oluşan doğa'ya karşılık, insanın oluşturduğu, tasarımlayarak kurduğu, bağlantılar kurarak yaptığı, ilişkiler kurarak varettiği bir bütünleştirme edimin ürünüdür." nasıl sevmeyeyim?...more
Loading...
