Dönemin önemli figürleri sayılan Yedi Bilge'den biri olan Thales'in görüşleri hakkında az çok bilgi veren "Fragmanlar"da oldukça güzel anektodlar bulmDönemin önemli figürleri sayılan Yedi Bilge'den biri olan Thales'in görüşleri hakkında az çok bilgi veren "Fragmanlar"da oldukça güzel anektodlar bulmak mümkün. Okuması rahat olmakla beraber günümüze gelen fragmanların azlığı nedeniyle çok da derin olmayan bir metin olmasına rağmen Thales'in gökbilim ve mühendislik ile ilgili çalışmaları nedeniyle neden dönemine damga vurduğunu oldukça güzel bir şekilde açıklıyor.
Tanrı İmparator’dan yaklaşık 1500 yıl sonrasını anlatan "Heretics of Dune / Dune Sapkınları", aslında yeni bir serinin başlangıcı niteliğinde. ÖnsözdeTanrı İmparator’dan yaklaşık 1500 yıl sonrasını anlatan "Heretics of Dune / Dune Sapkınları", aslında yeni bir serinin başlangıcı niteliğinde. Önsözde de bahsedildiği üzere eşinin kansere yakalanmasının ardından kendini daha da yazmaya vererek ailesine her açıdan destek olmaya çalışan Herbert’in hikayeden daha çok yazar olarak yeteneklerini sergilediği bir eser diyebilirim. Betimlemeler ve açıklamaların haddi hesabı olmadığı karakterlerin devamlı diyalog halinde oldukları bir eser olan "Dune Sapkınları", 600’ü aşan sayfa sayısının hakkını verdiği söylemek oldukça güç. Tanrı İmparator’un ardından tohumlarının evrene dağılarak farklı medeniyetlere sebep olduğu evrende Arrakis artık Rakis olmuş ve kadınların yönettiği bir yere dönüşmüş durumda. Feminist öğeler oldukça ağır basmasına rağmen duygusal anlamda çok da derine inemeyen kitapta değişmeyen tek şey ise önceki kitapları okuyanların da anlayacağı gibi Duncan Idaho sapkınlığı. Kitaptaki karakterlerin tek amacının kum solucanlarını kontrol etme yeteneğine sahip Sheena ile Duncan Idaho’yu çiftleştirmek için bir araya getirme olduğu eserin erotik alt tabanı da bu fetişi bir üst seviyeye taşıyor. Serinin son kitabıyla belki daha bir bütünlük yakalayabilme ihtimali olan "Dune Sapkınları", kısaca o etkileyici Dune atmosferine biraz mesafeli.
"Dune Çocukları"ndaki olaylardan üç bin yıl sonrasını konu alan "God Emperor of Dune / Dune Tanrı İmparatoru"uyla Frank Herbet, yarattığı “cringe” kar"Dune Çocukları"ndaki olaylardan üç bin yıl sonrasını konu alan "God Emperor of Dune / Dune Tanrı İmparatoru"uyla Frank Herbet, yarattığı “cringe” karakteri II. Leto’yu artık süper ötesi bir yere taşıyarak okuyucuları rahatsız edici sulara sokuyor. Serinin ilk iki kitabının ardından fantezi öğelerinin iyice artarak zirve noktasına geldiği bu kitapta ölümsüz lider ve onun devrimleriyle halkı sözde barış adı altında nasıl bastırdığını okuyoruz. Muad’Dib’in yaratıp yıkmaya çalıştığı dini yine kullanarak yıkmaya çalışan Tanrı İmparator ile düşüncelerin ölmesinin ne kadar zor olduğunun metaforunu yapan Herbert, zamanı adeta kumla özdeşleştirerek her şeyin nasıl kumun altında kalacağını anlatıyor. Ama bunu yaparken anlatımını biraz daha değiştirerek aksiyondan çok betimlemelere ve diyaloglara yatırım yapması ne yazık ki kitabın akıcılığını oldukça baltalamış durumda. Herhalde kitabın yarısını okumasanız neler olup bittiğini pek kaçırmaz olmazsınız. 3,5/5.
E.T.A Hoffmann’ın seçme masallarını okuyucuyla buluşturan "Kum Adam - Seçme Masallar", yazarın Alman romantik edebiyatındaki yerini net bir şekilde göE.T.A Hoffmann’ın seçme masallarını okuyucuyla buluşturan "Kum Adam - Seçme Masallar", yazarın Alman romantik edebiyatındaki yerini net bir şekilde gösteren bir kitap. Özellikle ilk iki masal olan "Kum Adam" ve "Altın Saksı", yazarın hayal gücüne hayran kalacağınız ayrıntılarla dolu büyülü bir okuma keyfi sunuyor. "Kum Adam" öte yandan oldukça cringe finaliyle okuyucuyu yerine çivileyen oldukça korkutucu bir masal. "Prenses Brambilla" masalı ise fazlasıyla deneysel olmakla beraber tek bir hikayeye odaklanmaktansa biraz destansı tarza özenen hikaye geçişleriyle takibi çok zor olmasından dolayı okuyucuyu kaybeden bir masal. Açıkçası kitabın içerik kalitesi sebebiyle yazarın daha bilindik ve güçlü masallarından birinin bu toplamaya koyulmasını tercih ederdim. Son masal ise ilk iki masal kadar güçlü olmasa da merak uyandırmayı başarıyor. Yazarın farklı yönlerini tanımak için ideal bir eser. Tam notum: 3.5/5
Heinrich von Kleist’in Plautus’un "Amphitryon" isimli eserinin Molière uyarlamasından esinlenerek yazdığı aynı adlı komedyası, yapısı itibariyle ShakeHeinrich von Kleist’in Plautus’un "Amphitryon" isimli eserinin Molière uyarlamasından esinlenerek yazdığı aynı adlı komedyası, yapısı itibariyle Shakespeare’in "Yanılgılar Komedyası"nı andıran özellikle ilk yarısıyla okuyucuyu güldürmeyi başaran bir eser. Zeus’un Amphitryon kılığına girerek karısını baştan çıkardığı oyun bir nevi Hercules efsanesinin başlangıcı niteliğinde. Yine de Zeus’un yaptıklarının Tanrı olması sebebiyle anlayışla karşılandığı finali etik çelişkileri de beraberinde getiriyor. Tam notum: 3.5/5
Paul Muad’dib efsanesine son noktayı koyan Dune serisinin üçüncü kitabı "Dune Çocukları / Children of Dune", Paul’un çöle gitmesinin ardından tahta gePaul Muad’dib efsanesine son noktayı koyan Dune serisinin üçüncü kitabı "Dune Çocukları / Children of Dune", Paul’un çöle gitmesinin ardından tahta geçen çocukları Leto ve Ganimet’in yönetime el koymaya çalışan Paul’un kız kardeşi Alia’yla olan politik savaşını anlatıyor. Özellikle ilk yarısı gayet sürükleyici olan kitabın son çeyreği ne yazık ki evreni “cringe” bir tarafa sürüklüyor. Serinin önceki kitaplarına nazaran herhangi bir kahraman sunmayan eserde bu sefer anlamlı bir ölüm veya şok edici bir şaşırtma bulunmaması benim için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu söylemeliyim. Karakterlerin güdüleri konusunda pek ikna edemeyen kitabın finali de bir o kadar rahatsız edici olmakla beraber belki de biraz kaçınılmaz. Yine de, bir liderin tanrılaşırken kendi mirasının altında ezilmesiyle ilgili politik anlamda oldukça önemli yerlere vurgu yapan kitap, güçlü liderler tarafından sindirilen toplumlarla ilgili de oldukça gerçekçi gözlemler ortaya koyuyor.
Günümüzde bile hala tartışılan idam kavramını etkileyici, ürkütücü ve gerçekçi bir şekilde kaleme alarak gerçekleri okuyucuya bir tokat gibi çarpan ViGünümüzde bile hala tartışılan idam kavramını etkileyici, ürkütücü ve gerçekçi bir şekilde kaleme alarak gerçekleri okuyucuya bir tokat gibi çarpan Victor Hugo'nun "Le Dernier Jour d'un Condamné / The Last Day of a Condemned Man / Bir İdam Mahkumunun Son Günü" eseri, idamı bir idam mahkumunun gözünden anlatması sebebiyle " Die Leiden des jungen Werthers / The Sorrows of Young Werther / Genç Werther'in Acıları"nı hatırlatan güçlü bir eser. 1832 yılında Victor Hugo tarafından koyulan önsöz okunmadan gerçek değerini anlamının zor olduğu kitabı değerlendirirken o zamanın şartları göz önünde bulundurmak gerekiyor. Çünkü hükümet tarafından yasaklanmaya çalışılan Hugo'nun isimsiz bir şekilde yayınladığı bu eser aynı zamanda bir düşünce özgürlüğü niteliğinde. Kesinlikle okunması gereken eserler arasında.
Aristophanes'in cinsiyet kimliklerini ve rollerini eleştirdiği "Thesmophoria Kutlayan Kadınlar" komedyası, her ne kadar çağının ötesinde olsa da pratiAristophanes'in cinsiyet kimliklerini ve rollerini eleştirdiği "Thesmophoria Kutlayan Kadınlar" komedyası, her ne kadar çağının ötesinde olsa da pratik olarak çok da mümkün olmayan olay örgüsüyle çok da keyifli bir okuma sunduğu söylenemez. Euripides'in idamını görüşmek için mahkeme kuran kadınların arasına kadın kılığına girerek olayları değiştirmeye çalışan karakteriyle zamanla klasikleşmiş bir komedi türünü edebiyata kazandırması gerçekten önemli. Ama olayların gelişmesi çok da zekice birbirine bağlanmamakla beraber finali de çok çarpıcı değil.
Troya'nın Akhalar tarafından alınmasından sonra Priamus'un eşi Hekabe ve oğulları Hector'un eşi Andromakhe'nin ganimet haline gelmesinden sonra başınaTroya'nın Akhalar tarafından alınmasından sonra Priamus'un eşi Hekabe ve oğulları Hector'un eşi Andromakhe'nin ganimet haline gelmesinden sonra başına gelenleri trajik bir dille anlatan Euripides'in "Troyalı Kadınlar" oyunu, yazarın da en etkili eserlerinden biri. Troyalı kadınların tragedyası olarak adlandırılabilecek oyunda Euripides sadece savaş sonrasındaki acımasız tutumu eleştirmekle kalmıyor aynı zamanda savaş karşıtı bir tavır da sergiliyor. Yazarın kesinlikle okunması gereken eserlerinden.
Sokrates ile Protagoras kalabalık bir izleyici topluluğunun önünde erdemin öğretilebilir olup olmadığını tartıştığı "Protagoras", bir yandan cesaret kSokrates ile Protagoras kalabalık bir izleyici topluluğunun önünde erdemin öğretilebilir olup olmadığını tartıştığı "Protagoras", bir yandan cesaret kavramının içine açmaya çalışırken diğer yandan haz kavramanın rolünün ne kadar önemli olduğununun da altını çiziyor. Diğer eserlerin aksine daha diyalog gibi hissedilen eserin bağlandığı nokta itibariyle aslında yine hiçbir şeyin net bir açıklamasının olmağının altını çiziyor. Öte yandan, tartışmayı 21. yüzyıla taşıdığımızda kavramlar arasındaki anlam arayışının biraz zaman aşımına uğradığını söylemek gerek. Bu yüzden Platon'un diğer eserlerine kıyasla yeterince beslenemediğim bir eser oldu "Protagoras".
Cesaret ve dostluk kavramlarını tartışan "Lakhes - Lysis", sürükleyici Socratic diyaloglarla okuyucuyu beyin jimnastiğinin içine atan başarılı bir felCesaret ve dostluk kavramlarını tartışan "Lakhes - Lysis", sürükleyici Socratic diyaloglarla okuyucuyu beyin jimnastiğinin içine atan başarılı bir felsefi eser. Sonuçta yine diyalektik düşüncenin kazandığı bir diyalog olsa da özellikle cesaret kavramının iyi mi kötü mü olduğuna dair konuşulduğu kısım okuyucuya farklı bir bakış açısı kandırmayı başarıyor. Dostluk kavramının ise iyi insanlara özgü olup olamayacağını sorgulayan Platon, eseri sonlandırmasına rağmen okuyucuyu düşündürmeye devam ediyor.
Birbirlerinin kızlarıyla oğlanlarının ilişkileri olduğunu bilmeyen iki babanın çocuklarına engel olmaya çalıştığı "Scapin'in Dolapları / Scapin the ScBirbirlerinin kızlarıyla oğlanlarının ilişkileri olduğunu bilmeyen iki babanın çocuklarına engel olmaya çalıştığı "Scapin'in Dolapları / Scapin the Schemer / Les Fourberies de Scapin", herkesin yardımını istediği uşak Scapin'in çevirdiği dolaplarla okuyucuyu gülmekten yerlere düşüren harikulade bir komedya. Moliere'in adeta komedya türünü bir üst seviyeye taşıdığı oyunun fazlasıyla Shakespeare esintileri taşıdığını söylemek mümkün. Yazarın kullandığı mizah türünün Chaplin ve daha niceleri gibi komedinin bulunduğu sanatın her dalında da hala kullanıldığını düşünürsek eserin komedi türüne verdiği şekil gerçekten oldukça fazla. Tam notum: 4.5/5
Tarihi anlamda oldukça değerli bir eser olan "Brutus ile Mektuplaşmalar", Sezar'ın ölümünün ardından Roma'daki gelişmelere Cicero ile Brutus arasındakTarihi anlamda oldukça değerli bir eser olan "Brutus ile Mektuplaşmalar", Sezar'ın ölümünün ardından Roma'daki gelişmelere Cicero ile Brutus arasındaki mektuplar üzerinden dokunuyor. Cicero'nun felsefi eserlerinin yanında oldukça zayıf kalan eseri daha çok Cicero'nun karakteri üzerinden okumakta fayda var. Felsefi görüşlerinin tersine daha kararsız, zaman zaman korkak ve çıkarcı davranışlarıyla Cicero konusunda ters köşe etmeyi başaran eser, bir nevi ünlü filozofun sonuna ışık tutuyor.
Hayatına hırsızlıkla başlayan Yetim Albay Jack’in inişli çıkışlı hayatını okuyucuya sunan "Albay Jack / Colonel Jack", pikaresk roman özelliği taşımasHayatına hırsızlıkla başlayan Yetim Albay Jack’in inişli çıkışlı hayatını okuyucuya sunan "Albay Jack / Colonel Jack", pikaresk roman özelliği taşımasına rağmen eglendirmeyi başaramayan bir roman. Başka bir Robinson Cruise okuyacak olmanın hevesiyle başlamama rağmen karakterin yaşadıkları karşısında ilgimi gitgide aşağı çeken kitapta karakterin yaptığı hataları, kılpayı kurtulduğu tehlikeleri, talihsiz evlilikleri, ticaretle zenginleşmesini, savaşlarla hayatına sıfırdan başlaması gibi olayları ayrıntısına kadar okuma şansı buluyoruz. Yazarın bunları okuyucuya aktarabilme biçimi tabii ki yazarın ne kadar yetenekli olduğunu bir kere daha gözler önüne seriyor; fakat psikolojik derinlikten uzak yapısıyla sonunda okuyucuda bıraktığı his koca bir boşluk. Kelimeler aktıkça olayların sıradanlaşarak sıkıcı bir hal alan hikayeye bir de Defoe’nun ayrıntılı betimlesi eklenince sayfalar okuyucunun elinde ağırlaşmaya başlıyor. Finalde ise karakterin geç olgunlaşmasıyla geçen bir ömürde tesadüfi olaylara rağmen yazarın okuyucuda bıraktığı o tanıdık ultra realist tablo bizlerde bu hikayeyi neden okuduk hissi uyandırıyor.
Loading...
